25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19KASIM1993CUMA CUMHURİYET DÜNYADAN SAYFİI Rusya'nın Hong Kong'u Y asalann anlamını yıtirdiği bir ülkede. Baltık Denizi kıyılanndakı Kaliningrad limanı, yasa sözcüğünün anlamını bile unutmuş bir köşe. Kaliningrad'ta her şeyin abnıp saulabildiğini söylemek yalan ol- maz. Vergilerin ve ithalat gümrük- lennin çoğu ödenmiyor, zaten ödenmesi de istenmiyor. Depolan Polonya ve Almanya'dan Rusya'- ya kaçak yollarla girmiş yüksek oktanlı benzinlerle yüklü Merce- desler, BMVV'ler yollarda cint aü- yor. Karakolun burnunun dibinde yer alan haliçte kumarhaneler işle- tiliyor. IÖzel girişim cenneti yaratılıyor Kaliningrad'ın başı boşluğunu. gözyumma tutumuyla acıklamak yetersiz kalır. Hükümet kasıtlı ola- rak yürürlüğe soktuğu politikalar- la, "RusvVnın Hong Kong'u"nu yaratmak istiyor. Devlet Başkanı Boris Yeltsin in Baltık bölgesındeki özel temsilcisi Tamara Poluektova, hükümctın ekonomık reformlanndan sorum- lu başbakan vekilini kastederek, "Aslmda bu. Yegor Gaydar'ın fik- riydi" diyor. Gaydar'ın isteği üzerine Kali- ningrad, 1991 Eylülü"nde devlet başkanlığı karanyla Rusya'nın öncü "Serbest Ekonomik Bölge"si ilan edilmışti. Tasan, İngiltere'nin Asya'da kurduğu dinamik sömür- ge modellerine ve Çin"de büyüme oranlan iki kaüna çıkmış benzer Serbest Ekonomik Bölge modelle- rine dayanıyor. Poluektova. "Sınırlan belirlen- memiş bir alışveriş atmosferinden yola çıkarak böylesi bir denemeye kalktşmamn riskter taşKuğmm far- kındayız" diyor ve eİdivor: "An- cak, krizden kurtulmak için bir çıkar yol da olabilir." IHükümet kaçakçılığı önleyebilir mi? Yeltsin hükümeti. 12 aralıkta önemli bir dönüm noktasıyla karşı karşıya kalacak. Ulus çapında ya- pılması beklenen seçimler. aynı za- manda reformlann onaylanıp onaylanmaması konusunda bir re- ferandum niteliği taşıyor. " Bü'râda ve Pasifik'tekı Nahodka serbest ekonomik bölgesinin ta- sarlanmasına yardım eden Alman uyruklu ekonomıst Karl-VVolf Von Einem, "Herkes, çok geniş ekoho- mik özgürlükler ortammda refah toplumunun yeşerip yeşeremeyece- ğini görnıek için Kaliningrad'ı ya- kından izliyor" diyor. Çınin sahil kentlen gıbi Kali- ningrad da, cebınde beş kuruşu ol- mayan. iş kurma yolunda atılmış cüretkar adımlarla, sınırsız bir suç arasındakı çizgide yalpalayan gele- ceğin yatınmcılan içın cekici bir kent. Serbest Ekonomik Bölge pro- jesinin başkan \ekıli Oleg Mihai- lov, "Oluşturduğumuz liberal or- tamda, yatınm yapmak için çok fazla şev gerekmiyor" diyor ve ek- liyor: "ftural, küçak sermayeye da- yanıyor. Haftada 22 bin ruMelik (yakJaşık 20 dolar) maaşımla, iste- sem ayda on şirket kurabilirim." Reformcular. en büyük çelişki bürokratlann lüks tüketim mal- lanna çok fazla para harcaması değil. temel gereksinimler için çok az para ayırmalan diyor. Serbest Ekonomik Bölge'nin. amacına ulaşıp "Rusya'ıun Hong Kong'u" olabilmesi için, öncelikle yeterli bir altyapıya sahip olması gerekiyor. Oysa. sorunlannm göz ardı edildiği bu kent. felce uğrama tehlikesiyle karşı karşıya. Kentin havayoluyla tek bağ- lantısı haftada bir kez, pazartesi günleri Berlin'e gidip gelen uçak- lar. Uçak. yoldan ve zamandan hayli kazandırsa da, bir kez Ber- lin'e gıttıniz mi. geri dönmek için bir hafta beklemeniz gerekiyor. Kent laboratuvannda başlaülan deneyimın ham maddesini ise. Sovyetler Birliği'nin dağılması- ndan sonra pazar ekonomisine doğru. el yordamıyla da olsa adım adım yol alan Rusya'ya özgü bir bileşim oluşturuyor: Karmaşayla umudun, düş kınklıklanyla düş gücünün kanştığı bır harman. The New York Times DoğuAvrupa u yıtınyorBenetton, McDonalds gibi şirketlerin akınına uğrayan Doğu Avrupa kentlerinin yaşadığı en önemli sorunlardan birisideplanlama. Emlakçılann, kayıtlan bile bulunmayan evleri sattıklan bu kentlerde, halk, planlama sözcüğünü komünizmle özdeşleştiriyor. Prag'ın yüzlerce yıllık şehir merkezinin tam ortasında. kendisine özgü parlaküğı ve renkleriyle Benetton'u görebilirsi- niz. Varşova'da. komünist dönemin bir anıtı olan Kültür Sarayı"nın bi- raz ilerisinde McDonald's'ın altın kemerleri yükseliyor. Ve eski Sov- yetler BirliğTnde, kendi kendini ye- tiştirmiş emlak komisyonculan. kayıtlan bulunmayan evler ve apartmanlar için karabasanvari satışlar yapıyorlar. | "Toprağa hücum" Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği'nin uzayıp giden sorunlar lis- tesine bir de bu eklendi: Ülkelerin planlanması. Amerikalı şehir planlamaalan ve diğer ülkelerdeki meslektaşlan ge- çenlerde Philadelphia'da toplandı- lar ve Stalinbaroku apartmanlar- dan kollektif çiftliklere kadar her şe- yin saüşı üzerine uzun uzadıya dü- şündüler. Vardıklan sonuç, olayla- nn düşündükleri gibi kötü değil, berbat olduğu. Pennsylvania Üniversitesi'nde şe- hir ve bölge planlama profesörü olan Ann Louis Strong bu konuda şöyle diyor: "İnsanlar anlaşıfanaz şc- kilde iyimserler. Oysa o kadar çok haval kınklığı >e buna karsın o kadar az başan var ki... Bu, beklediğimiz- Moskova'nın ûnKi Arbat Sokağı'ndakunılan McDonald's 3 temmuz günü, törenkrle açümıştı. den çok daha acı verici." En büyük hayal kınklıklanndan biri de. bu apartmanlan ve arazileri yağma eden insanlann. Komünist Parti döneminde de gücü ellerinde bulunduranlar olması. "Bu adamlar iyi iş yapıyorlar, çün- kü eski rejimin kapıcısı olarak yete- rince bilgiye sahipler" diyor Strong, bu ülkelere kalkınma konusunda yardım eden bir gnıp Amerikalı uz- mandan biri olarak. "Kamuoyu ken- disini bu insanlara karşı kızgın, alda- tılmış ve ilgisiz hissediyor." Bütün bu başağnlanna ek olarak bir de bu ülkelerin çoğunda düzen- siz tapu kayıtlannı eklemek gerek: Senetler. smırlar ve kayıtlann çoğu ya kayıp ya da eksik. Kimse komü- nizmden önce kim hangi toprağa sa- hipti. ne kadar toprağı vardı ve o za- manki değeri neydi. bilmiyor. Prag'- da oteller zincirine sahip iki şirket; şehrin en iyi yerlerinden birinde, Charles Köprüsü'nün hemen yarun- da, tarihleri 14. yüzyıla kadar giden bir yer için rekabet ediyorlar. öazetenin bildirdiğine göre bele- diye başkanı, yeri şirketlerden birine vermek için rüşvet almış. Öteki şir- ket de bu yolsuzluktan şikayetçi ol- muş. "Bunun yararlı mı olacağı, yoksa şehrin tarihsel yapısına zarar mı vere- ceği konusunda hiç tartışılmadı" di- yor Strong ve ekliyor: "insanlar, bir planlamacınm kendflerine iıey sen, onu buraya koyma. başka yere koy' demesini istemiyorlar.'* İnsanlar. bir planlamacınm her- hangi bir fıkrini duymak istemiyor- lar. Çünkü planlama kavramı eko- nomik ve sosyal planlarla yıllar boyu yönetilen bu ülkelerde hâlâ olumsuzbiranlam taşıvor. "Boğazlanna kadar planla doluy- dular" diyor Rutgers Universıtesi'- nden Mark Lapping, "Planlama, bu insanları sanki bir komünist kavram- mtşçasına rahatsız ediyor." Lapping konuşmasmı şöyle sürdürüvor "Orada planlama toplantılarında bu- lundum. Hiç kimse tek bir laf bile et- miyordu, çünkü hâlâ aralarından bi- rinin otunıp konuşanların isimlerini yazdığını düşünüvorlardı." Planlamadan sakınmalanna kar- şın çoğu kimse kendisine bir mülk edinmek istiyor. Tapu kayıtlan ko- nusunda bir istisnavı Baltık devlet- leri oluşturuyor: Bu ülkelerde top- rak reformlan 1920'lerde ve 30"lar- da yapılmış. insanlar hangi toprak kimden alındı. onu bilebiliyorlar. Fakat bu daha büyük sorunlara yol açıyor. Çünkü topraklann eski sa- hipleri, toprak şimdi birçok parsele bölünmüş bile olsa. onu bır bütün olarak geri almak istiyorlar. Strong. "İnsanlar bir zamanlar ne- leri varsa tamı tamına onu almak isti- yorlar. Ve Budapeşte gibi büyük şe- hirlerde planlamanın kendilerini sı- nırlamasını istemeyecek kadar yatı- nma açlar" diyor. Bu şehirlerde kilometrelerce uza- nan beton apartman bloklan var. Yeni hükümetler bunlan boşaltmak ve bu sırada da oturanlardan piyasa fıvaünda kira almak istivorlar. Fa- kat çok az kimse bu kiralan ödeye- bilecek kadar kazaruyor, bu yüzden de ödemiyorlar. Estonya'nın başkenti Tallinn'de, bürokratlar bütün kiracılann yüzde 80-90"ının devlete ait evlerde otur- duğunu söylüyorlar. Tallinn aynca geçenlerde emlak ve arazi vergilerini de yürürlüğe koydu. Fakat insanlaf kendilenni ödemeye iten herhangi bir neden olmadığı için bu vergilen de ödemiyorlar. i Toronto Üniversitesi'nden plan-j lama uzmanı Riener Jaakson. Tal-1 linn'de yerel planlamacıyla bir tuf attığı zaman evlerin ve binalann büı yük bir hızla çoğaldığını görmüş; Oysa bunlann çoğunu yerel planlaj macı ilk defa görüyormuş. Çünkü çok an gerekli izni almak için baş-1 vuruyormuş. ', "Amerika'da insanlar, emlak sa- hipliği konusunda bölgesel kurallar veya Evsahipleri Birliği'nin kuralla- rıyla sınırlanmışlardır" diyor Jaak- son. •'Oysa bu ülkelerde insanlaı mülkiyet hakkı ka\ramına. üzerinde herhangi bir kısıtlama kabul etmeye- cek kadar yeniler." ; Kollektif çiftliklerin veya devlet kontrolündeki işletmelerin nasıj devredileceği konusunda da yönef melikler yok. Ve eski Sovyet cum- hunyetlerinde gazeteler satılık em- lak ilanlanyla dolup taşıyor. Fakat var olan toprak kayıtlan gizli oldu-} ğundan kimse bir önceki sauş fiyatn nı bilmiyor. ! Pennsylvania Üniversitesi'nderj Janus Szymer ve diğer planlamacıj lar. bu ülkelerde özel mülkiyete vo planlı şehirleşmeye geçişin başank1 olup olamayacağını öngöremedikT lerini söylüyorlar. Bazı ülkelerde ilerleme görülürken, örneğin Çek Cumhuriyeti, Ukrayna gibi bazı üU keler de her geçen gün kötüye gıdif yor. ; Jaakson, "Yeterince hızlı bir bi« çimde pazar ekonomisini kurabilirsİT niz" diyor ve ekliyor: "Fakat insan- ların kültürünü o kadar zamanda dej ğiştiremezsiniz." ' T Mary Kancj Rusiaryem anayasayı umuvsanuyor Koskaca bir tarihi küçücük bir zaman dilimine sığdırmayı başaran Rusya'da, halk Batı'nın parıltılı sözlerle övdüğü anayasaya kuşkuyla bakıp, beklemeyi yeğliyor. I nestia gazetesi. Moskova'nm 850 km doğusundaki, 670 nü- fuslu Churilino'ya bir muhabir göndererek siyasal havayı yoklattı ve mevcut eğilimin herhangi birdeğişik- lik istemediğini öğrendi. Muhabir Boris Bronshtein, "Bu anlaşdabüecek bir tutum. Değjşimin daha iyiyi getireceğine ilişkin hiçbir güvence yok. Burada yaşayan insan- lar Moskova'nm siyasal sarsmtı- laruun henüz kendilerine hiçbir etkisi olmadığı için kendilerini çok şanslı hissediyoriar'< div or. Boris Yeltsin ın geçen hafta onay- ladığı anayasanın yanı sıra. bağlantılı olarak yürütülen siyasal kampanya- ya ilişkin çeşitli raporlan eskiden hükümetin resmi orgaru olan İzves- tia'nın tam metin olarak yayımla- ması çok doğaldı. Böylece okurlar kendilerini en çok ilgjlendiren özel mülkiyet hakkı gibi sorularla ilgili olarak taslağı inceden inceye öğrenebildiler. Onlar oylany- la 12 aralıkta taslağa onay verecek, aynı zamanda yeni bır parlamentoyu seçecek olan kişilerdi. darbe girişiminden kurtuldular ve başkanlanmn parlamentonun üzeri- ne bomba yağdınşını ızledilen para- lannın binlerle ölçülen oranlarda de- valüe edilmesine katlandılar. Aruk yannın kendilenne ne getireceğine ilişkin olarak pek bir şey bilmiyorlar. Bu kısmen savunmaa bir tutum. sanın ülkelerinde istikran sağlaya- mayacağını öğrenmiş bulunuyorlar. tçinde bulunduklan toplumsal dö- nüşümün uzun ve yorucu bir süreç olduğunu anlamış durumdalar. Bu yüzden, Rusya'yı demokrasi ve özgürlüğe götürecek temel ilkelerden oluşan ve Batı'nın parlak sözlerle öv- gerçeklerinin Baü demokrasınin ge- nel kavramlan ve terimleriyle değişti- rilmeye hazır olmadığını öğrenmiş bulunuyorlar. Beyaz Ev "den silah zo- ruyla sürülüp atılan milletvekilleri de en sonunda "özgûr seçimler" ve Yelt- an'in eylülde buruşturup attığı bir yasayla seçilmiş kişilerdi. I "Hepoeski şarkı' Ancak, Churilino'da değişimle il- gili olarak gelen alaycı haberler. Rus dostlan arasında tarihi denebilecek bir olayın (yeni bir anayasanın hazır- lanması) hiçbir heyecan uyandırma- masma tanık olup da şaşıran Rusya'- daki yabancılara oldukça tanıdık bir melodi ızlenimi verdi. Kuşkusuz bu tutumun bir bölümü abarUlmışü. Dünyada bu kadar kısa bir süre içinde Ruslar'm karşılaştığı tarihi değişikliklerle yüz yüze kalmış pek az ülke vardır. Sadece birkaç yıl içinde bir imparatorluğu, bir ideolo- jiyi ve bir ekonomiyi yitirdiler, bir $—>T1\ ik ı .JBMH 'yftf* ' i t m §t;m 7m ?' X •V \- A\ k. : Son sekiz yüdır Mihail Gorbaçov döneminin zincirleri gevşelmeye baş- lamasından beridir Ruslar vaatler ve düşkınklıklanyla iyice tanışmış du- rumdalar. IBatı'dan da anayasadan da umut kesilmiş Ne politikaalann, ne Batı'nın, ne de herhangi bir yasa ya da anaya- düğü Yeltsin'in anayasa taslağma Ruslar çok daha kuşkucu ve faydaa bir tutumla bakıyorlar. Bunlann hiçbiri yanlış değil: Rus- ya'nın mutlak ve totaliter yönetimine karşı insan haklan ve özel mülkiyeti ciddi bir biçimde dile getirecek, dev- let gücünün kullanımını sınırlaya- cak, hükümetin organlannı birbirin- den ayıracak ilk belge bu anayasa. Bununla birükte. Ruslar kendi Bu yüzden geçen haziranda kuru- cu mcclisin hazırladığı anayasa tas- lağının Yeltsin'in danışmanlannca gözden geçirilip onaylanmaya sunul- ması hiç kimseyi gerçek anlamda he- yecanlandırmadı. Taslağm özelükle temel haklarla ilgili maddeleri uzun zamandır hemen her taslakta zaten yer ahyordu. Rus gözlemcilerin çoğu yeni tas- lağm. hem hükümetin uyacağı kural- lan koymak, hem de insan haklan ve demokraük ilkeler için bir temel oluşturmak voluyla geçiş dönemi sü- reci için değer taşıdığı görüşünde. Belli başlı gazetelerde de anayasa taslağına bundan başka bir övgü sözü yer almadı. Taslak geniş çapta tarüşılmış ve genel kabul görmüş bir toplumsal sözleşme olmaktan çok sürmekte olan bir mücadelede ka- zanılan gecici zafen dıle getiren siya- sal bir belge olarak görülüyor. Anayasanın başkana, özellikle de Yeltsin'e oldukça büvoik yetki ve- receği tartışılmaz bir gerçek. Bu ana- yasa Yeltsin'e yönetim ve vargıdaki önemli görevlilerin hepsini aday gös- terme veya atama hakkı veriyor. Federal Meclis kendisinı engelleme- ye kalküğı takdırde onu dağıtma hakkına da sahip. Aynca.taslak Yeltsin'in beş yillık başkanbk döne- mini tamamlamayacağını belirttiği halde, ilk parlamentonun yalnızca iki >al içın secileceğini öngöriiyor. Yeltsin yandaşlan başkanlık vetkı- lerinin örneğin Fransız başkanı ka- dar geniş olmadığını ve güclü bir merkezi yetkenin şu an için şart oldu- ğunu beÛrtiyorlar. Karşıtlan ise. kurumsallaşmış si- yasal partilerin yokluğunda önerilen sistemin güçlü başkanlan ve onlann gizli araçlannı sonsuza dek yerleşti- receğini ve bu mevkinin Yeltsin'- inkinden çok farklı niyetleri olan ki- şilerin eline gecme tehükesinin oldu- ğunu söylüyorlar. En etkin eleştiri ise. tasanya değil anayasanın onaylanma biçimıne karşı ortaya çıkıyor. Başkamn yardımcılan tarafından hazırlanan taslak. ülkenin onayı için referandu- ma konacak. İzvestia gazetesi muhabiri Sergey Çugyev, Ingilizce yayımlanan Mos- cow Times gazetesine bu konudaki görüşlerinı şöyle ıfade etti:"Tam bir oldu bitti karşBmdayız.*' Serge Schmemann Arnovvtluk Hükümet kredilerle otomobil alıyor Yeni yeni fılizlenen pazar ekonomisiyle yolsuzluklara sahne olanArnavutluk, dış yardımla ayakta duruyor. TİRAN (AA) - Arnavutluk'un Dünya Bankası'ndan aldığı kredi- lerin 1 milyon dolann üzerinde bir bölümünü bakanlar ve resmi ku,- rumlar için otomobil alımında kullandığı açıklandı. Devlet Kontrol Komisyonu Başkanı Bekirim Cela, parlamen.- toda yaptığı konuşmada. yüzdf 0.37 faızli kredinin 1.182 milyon dolarlık bölümü ile 55 otomobi satın ahndığını söyledi. j IMaliye bakanı ; istifa ediyor i Cela. otomobillerin alım iş«- lemlerinin maliye bakanlığının isî- teği üzerine Dünya Bankası vetkif lileri tarafından gerçekleştirildiği-- ni belirtti. ' Otomobillerin daha sonra ceşitl- li kurumlara dağıtıldığını kayder den Cela. 264.169 dolarlık 53 oto- mobilin de çeşitli kurumlar tarafıL ndan kendi kaynaklan kullanılar rak satın ahndığını söyledi. ! Maliye Bakanı Genç Ruli. kısâ bır süre önce hakkındaki ağır yol>- suzluk suçlamalan nedeniyle istifa etmışti. 600 milyon dolann üzerinl- de dış borcu olan Arnavutluk, kor münist rejimin çökmesinden son- raki gelişmelere rağmen özellikle gıda alarunda halen dış yardıma bağlı bulunuyor. * ! UmuÜannen kolaytükendiğiülke: Ukrayna H aber Merkezi- Ukraynada ken- dini çarmıha gerdirip ardından yeniden dinleceğini açıklayan Beyaz Kardeşlik Tarikatı'nın kadın me- sihinın geçen hafta polis tarafından ya- kalanmasmdan sonra olaylar kısmen de olsa yatıştı. Kıyamet ve çarmıha geriliş için deği- şık tarihler bıldiren. en sonunda da 11 kasımda gerçekleşeceğini açıklayan ta- rikat üyeleri, Kiev ve civar bölge halk- lannın gergin haftalar geçirmesine ne- den olmuştu. Ancak, tarikatın önde ge- lenlennın yakalanması ve belirlenen ta- rihlerin olaysız geçmesi. Ukrayna'nın arük rahat bır nefes alabileceği anlamı- na gelmiyor. Dünyanın, ekonomisi en hızlı dağı- lan, umutlan en hızlı söndüren ülkesi LTcrayna'da tehlike çanlan her zaman- kinden de daha yük- sek çalıyor. Pohtik yorumcu Sergey Ki- selyov, "Ukrayna'da olanlar kaos boyut- lannı aşmış durum- da. Yaşam öylesine değişri ki insanlar gö- riiş açılannı yitirdi- ler" diyor. Beyaz Kardeşlik Tarikatı, verdiği kıyamet tne- sajı ile Ukrayna'yı ele geçirmiş olan şaş- kınhğın en son ve en açık örneği. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nden kopması her ne kadar memnuniyetle karşılandıy- sa da, sonuç sadece ekonomi içın değil düzene alışmış bir halk için de son dere- Ekonomininhızla çöküntüyeuğradığı Ukrayna'da, yalnızca ce sarsıcı oldu. Ül- kenin şu anda için- de bulunduğu or- tamda arük güven vermeyen bir ideo- otomobil, votka veelektrik '°^ en ' doldurmaksüpürgesiendüstrileri gelişiyor. Halk, kurtuluşu dindebuluyor. uzere harekete geçen çok sayıda tarikatm ve yan dini grubun çe- kiciliğine halkın karşı koyabilmesi çok zor. Eylül ayında yapılan bir anke- tin sonuçlanna göre her 10 kişiden 8'i parlamentoya ve Cumhurbaşkanı Leo- nid Kravchuk'a güvenmiyor. Zaten gü- venmeleri için pek sebep de yok. Üç yıl önce Batılı uzmanlann serbest pazar or- tamında gelişme şansı olduğuna inandı- klan Ukrayna ekonomisi Sovyet sis- teminin çözülüşü sırasında hiçbir geliş- me gösteremedi. Endüstriyel üretim bu >ıl >üzde 21 oranmda düştü. Herhangi bir gelişme izi ise sadece otomobil, vot- ka ve elektrik süpürgesi sektörlerinde gözlenebiliyor. Ukrayna'ya yöneük en büyük tehdidi ise ekonomikden çok nükleer tehlikeler oluşturuyor. Ülke. geçen ay. Çemobil nükleer santralının önceden bildirildıği- nm aksine kapatılmayacağını açıkladı. Aynca, 1600 nükleer başlıktan da vaz- geçmemeye kararlı gözüküyor. Bazı Batılı uzmanlar. bu silahlann bakımını sağlayacak paradan ve teknik bilgiden yoksun olan ülkenin her an patlamak üzere olan bir nükleer bombanın üzerin- de oturmakta olduğunu bildiriyorlar. Bu ilan lüks mü? BOĞAZIÇI Öğrencisinden İngilizce dersleri Ders vermek "lüks" değildir. KDVsi % 23 olmamalıdtr. İIANVEREI(IAMAJANSIÂRI D
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear