22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5EKİM1993SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Otorite şiddeti körüklüyor29.Ulusal Psikiyatri Kongresi Bursa'da sürüyor. Kongreye katılan Prof. Dr. Orhan Öztürk toplumumuzda ruh sağlığının önemli sorunlannı; genç psikiyatrlar da kaygılannı ve eleştirilerini anlattı ARAYIS ERDAL ATABEK BURSA - Uludağ Üniversi- tesi Tıp Fakültesî Psikiyatri DemeğTnce düzenlenen 29. Ulusal Psikjyatri Kongresi sü- rüyor. Kongreye katılan Prof. Dr. Orhan Oztürk'le güncel ko- nular üzerine konuştuk. Prof. öztürk'ün önemli mesajlan ol- du. -Toplumumuzda ruh sağlığı- nm önemli sorunlan nelerdir? O.ö. - Çeşitlı sorunlar var, ama toplum ruh sağlığına eski- sinden daha çok önem veriyor. Hekimlere, hastanelere başvu- ran hasta sayısında önemli ar- tışlar var. Insanlanmız tıbbi yardıma daha çok başvuruyor. - Ama bir yandan da cinciler, bfiyücüler legal duruma gebniş gibi... O.ö. - Bu çok önemli bir so- run. Cincilerle bunlarla uğra- şanlarla ilgili çok yayın yapılı- yor. însanlarda işte "dn yatağı- ma girdi", "yaıuma geMi" gibı- sinden açıklamalar yapıyorlar. Burada topluma örnek olması gereken kişılerin davranışlan da önem taşıypr. Biliyorsunuz, böyle şeyler Özal döneminde çok arttı. Tanınmış kişiler de fa- la, yıldız bakmalara ilgi göster- diler. Medyanın da burada çok önemli bir rolü oldu. Sayfa say- fa renkli yavınlar, "halkın ilgisi- ni çekiyor" savunusuyla bu kı- şileri televizyonlara çıkarmalar sürüp gitti. Bunlar toplumun bilim dışına kaymasına neden oluyor. - Son yıllarda topJumda görü- len bir değişim de fanatizmin yükselişi değil mi? Her alanda fanatik davranışlar artmış görfi- nüyor... Ö.Ö. - Evet, bu doğru. özel- likle din kökenli fanatizm işte biliyorsunuz, Sıvas olaylanna kadar uzanıyor. Aslında bir toplumda tolerans, hoşgörü çok önemli. Kendinden farklı görüşleri de kabul etmek, on- larla birlikte yaşamayı öğren- mek gerekiyor. Bu davranışın temelınde de toplumdaki otori- ter mekanizmalar rol oynuyor. Otoriter mekanizmalar altında baskı görmüş kışilikler kendile- rinde de başkalannda da kötü- lükler olduğunu düşünüyor. bunlan baskı altına almak ge- rektiğini düşünüyor. Bu düşün- ce bıçımi şiddet kullanmaya ka- dar uzanıyor. - Son günlerin gündeminde yer alan rüşvetler. yağmalar toplu- mun beklentilerini olumsu/ etki- leyebilir mi? Sonuçta toplumsal bir umutsuzluk doğar mı? O.Ö. - Toplumun değer yar- gılannda son 10-15 yıJda büyük bir erozyon, bir yozlaşma oldu- ğunu biliyoruz. Bu da toplum Üderlenyle yakmdan ılgıli. Poli- tik çıkar peşinde koşan insanla- nn hakim olduğu dönemler yaşıyoruz. Bu dönemlerde san- ki hiçbır ahlakı değer. dünya görüşü yokmuş gıbı bir değer- sizlık toplum içinde yayıldı. Türkıye'de bir ekonomik geliş- me var. ama buna paralel bilim- sel bir gelişme, sanatsal bir ge- lişme görmüyorum. Prof. Dr. Örhan Öztürk'e te- şekkür edıyorum. Genç psikiyatrlar konuşuyor Cem Kaptanoğlu, Çınar Ve- nilmez, Gönül Keskin, Fikret Al- daıunaz, Semra Dündar, Gökay Aksarav'la konuşuyoruz. Her kongrede "genç psiki- yatrlar" bazı kaygılannı. eleşti- rilerini fırsat buldukça açıkla- TEK bekçisiTV patronu• "Anlatsamyaşamım roman olur" dedi. Sonra anjatü. Dkokuldan bugüne kadar... Karşrmıza içindeTV patronu olabflmek için mahkeme kapdannrnda bulunduğu inanıbnaz raıkli biryaşam öyküsüçıktı. Yaalrnamış bir romanm"gerçek" kahramanıydı Adnan BaL ZAFER AKNAR "Anlatsam, yaşamun roman olur..." sözünü, yaşamın kederlı evrelerinde, ya yüksek sesle başkalanna ya da içimizden kendimize söylemişizdir kim bilir kaç kez. Herkesin yaşamı roman olmaz; ama bazılan da gerçekten romanlardaki gibi yaşar. Şimdi bız Adnan Bal ısımli TEK bekçisinın. bekçilikten televızyon pat- ronluğuna uzanan yaşamından kısa alıntılar aktaracağız size. sadece elçi ko- numunda kalarak ama... Adnan Bal, 1948 yılında Uşak'ta do- ğar. tlkokulu zorunlu olarak bıtinr ve or- taokula da anasmın zoruyla gider. Oku- maktan sıkılır ve ortaokulu bırakır. Yıllar, Türk sinemasında Eşref Kolçak, Yıfanaz Köksal ve Cüneyt Arlun'ın fırUna gibi estiğj yıllardır. Adnan Bal'ın da yü- reği, artist olmak ıçin pır pır atar. Ka- rannı verir ve evden kaçar. Hayallerini süsleyen arustlığı, yaşama geçırmektir amacı. Adnan Bal, dığerlennden farkhdır. Bıraz "entel", biraz da bilımsel takılır, hem şöhret ıçın acelesı de yoktur zaten. Orta oyuncularla birlıkte olur uzun zaman. Sonra amatör tiyatro yapar. Fa- kat tahsilli olmaması nedeniyle bu çevre- lerde fazla pırim yapmaz. Maddi sıkıntı da canına tak etmiştir. Cambazhane çalıştırmaya başlar. Hem patron, hem cambazdır. îpin üzerindeyürüyerek para kazanır bir kaç yıl. Sonra askerlık gelir çatar. Askerlik süresince, yaşamıru yeni- den gözden geçirme olanağı bulur. Biü- minde ise bakar ki artislikten ekmek vok. HAKİMÎN SÜRPRİZİ-Tclsiz kanununa muhalefetten yargılanır. Lşak Asliye Ceza Hakimi, Adnan Bal'ın beraatına karar verir. Gereçesi ise ilgınçtir: "Yasalar çağın gerisinde kaldığı için, cezayı gerektirecek bir durum yoktur." Bu yolda yürüyenlerin hali de ortada: hepsi birer alkolik olmuş. Ana ocağına döner... Esnaflık yapar, bir süre de şoförlük. sonrasın da ise TEK'te bekçilik. Bu aça- da amatör üyatro topluluklan ve folkfer ekipleri kurar. Tek başına bir şeyler yap- marun zorluğunu anlar. Önüne beklediği olanak çıkar: Uşak'ta kültür alanmda çeşıtü elkinlikler düzenleyen Uşak Kül- tür ve Tunzm Araştırma Derneğı (UK- TAD) sahipsız kalmışur. Derneğe üye olur. Kjsa sürede de başkan. Çanak an- ten furyasında, bağış toplayarak Uşak'a çanak anten kurdurur. Fakat aklı, kendi televizyonunu kurma projesindedir. Kendı kendıne düşünür "Neden ben başkalannm televizyonunu seyretrirmek için çaba sarfediyonım. Kendim bir televizyon kursam nasıİ olurT" Bu projesıni yüksek sesle Uşak halkı- na duyunır. Çoğu, bu olanaksız gibi gö- züken proje nedeniyle kendisine alaylı gözlerle bakar. Fakat bu, kavgasını önle- mez; ilk önce amatör bir kamera alır. Sonra evdekı televizyonu dernek merke- zine geünr. Arkadaşlanndan iki bozuk video alır ve tamir eder Çekim ve kurgu , | ö d l * 7 & d i S ^ r i i li\| y 7 ^ y £ Kapı kapı ilolaşıp dernek adına bağış toplar. Düş gerçekleşmek üzeredır. 166 milyon liraya verici alır. Daha önce yangın kulesine kurduğu çanak antenle de yayin ışinı gerçekleştırir. Fakat bek- lenmedik zorluklar yaşar. Tek başına işi götüremez. Üç kızını ve kansını da yanı- na alır. Bır kızı sunuculuk yapar. Diğer- len asistanlık görevinı yürütür. Kansı da program yönetmenliğinı üstlenır. Slo- ganlan. "felevizjonunuz ne olursa obun. kanaluuz UKTAD-TV obun"dur. Adnan Bal. televizyonda haftanın üç günü 8.00-23.00 arası yayın yapar Tele- vizyon yayınını, TEK bekçıliği vardıya- lanna göre de ayarlamak zorundadır. En büyük zorluğu 20.00-04.00 vardıyasında yaşar. Bu vardiyada sorunu, 10 dakika önce yayına başlayarak çözer. Teknik anzalan, odasında bulunan televızyon- dan izleyerek görür ve asistanlan. >ani kızlan aracılığıvla çözer. Bu arada Ad- nan BalSbif s\pTm|j)«klfen5eRjedir. Tel- siz-kanufluna mubafefetten hakkında dava açılır. Bir süre yayına ara vermek zorunda kalır. Ancaİc dava, beklenmedik bir şe- kilde lehine sonuçlanır. Uşak Asliye Ceza Hakimi. Adnan Bal'ın beraatına karar venr. Gereçesı ise ilginçtır; "Yasa- lar çağın gerisiııde kaldığı için, cezayı ge- rektirecek bir durum yoktur." Artık önunde yasal bir engel kal- mamıştır. İşe iki elle sanlır. Bekçilik dışı- ndaki tüm saatlerini televiz>'ona ayınr. Geceler gündüze. gündüzler geceye kanşır. Belgeseller çeker. kültürei or- ganizasyonlar hazırlar. Ve Adnan Bal, televizyon yayıncılığını sürdürür. Hem de hiç reklaîn almadan.. Saıııaııclna'cla polisöldürüldü Istanbul Haber Servisi - Kartal Saman- dıra'da kavga eden grubu ayırmak isteyen bir polıs memuru öldürüldü. Istanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuv- vet Şubesi'nde görevlı polis memuru Ersoy Karacaoğlu, dün sabah saat 07.45 sıralannda. 34 CCE 83 plakalı özel otomobiliyle görevine giderken Samandıra'da kavga eden bırgru- bu ayırmak istedı. Kavga edenleri ayırmakta güçlük çeken Karacaoğlu. bunun üzerine ha- vaya uyan ateşi açtı. Kavga eden kişilenn kendılerine ateş edil- diğini sanarak silah çekmelen sonucu çauş- ma çıktı. Çatışmada, polıs memuru Ersoy Karacaoğlu başından ağır yaralanarak Kar- tal Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Bu arada. kavga edenlerden Sami Gökçe, Medeni İnan, Necmettin Doğan ve Ziyaeddin Doğan da ya- ralandı. Yaralananlardan Medeni İnan ve kimliği belirsiz bir kişi, olaydan sonra Kara- caoğlu'nun otomobilıni alarak kaçtılar. Oto- mobil daha sonra, içindeki yarah Medeni İnan'la birlikte Samandıra Jandarma Kara- kolu önünde terk edilmiş olarak bulundu. Bu arada Kartal Devlet Hastanesi'ne kal- dınlan yatalılardan polis memuru Ersoy Ka- racaoğlu ve kavgacılardan Sami Gökçe öldü. Kavgada yaralanan diğer kişiler de tedavi altına ahndılar. Kavgacılann inşaat ışçısi ol- duklan ve alacak verecek davası yüzünden kavga ettıklen öğrenildi. Belediye işçisi Küçükçefanece sokaklannda ü l r i i E B l i y ^ ^ yen ücretlerinin peşinde. Eminonü Belediyesi'nde beş gün önce hizmet dururken, kücükçekmece belediye işçileri de dün iş bırakacaklarını açıkladılar. Üç ay maaş alamayan belediye işçileri son beş gündûr vezne kuy ruğunda beklediğinden, Emi- nönü bir kez daha çöpler içinde. Kücükçekmece'de ise altı aydır maaş da dahil olmak üzere hiç bir ödeme yapılmayan işçi- ler dün bir gösteri yüriiyuşü düzenleyerek, maaşiannı bundan böy le işlerinin başında değil vezne kuy ruğunda beklevecekle- rini söylediler. Dün 10.30'dan itibaren Yol Bakım, Park Bahceler. Temizlik, Atölye ve Garajlar müdüriüklerinde toplanan yaklaşık 1200 işçi yürüyüşe geçti. İşciler sorunlarını anlatmak için çıktıklan sokaklarda ise Sezen Aksu'nun son kasedi "Deli Kızın Türküsü"nü dinlediler bolca. Yolda resmi polisle. işçi sohbet ediyor. Polis diyor ki, "Gelen cebini doldunıp gidi- yor. Sizde başkanınızı secmesini bilin..." İşçileryürüyüşlerini Belediye Başkanlığı önünde yaptıkları konuşmalarla bitirdi. Kücükçekmece Belediye Başkan Vekili Ali Rıza Gtirkanat ise işçilerin toplam alacaklannın 73 mily ardan 51 milvara indi- rildiğini, ancak elinde kaynak olmaması nedeniy le yeni ödemeler için işçiy e ödeme programı sunamadıklarını ifade etti. 4 Zıkkııııııı Kökü 9 5 daldaAltm Koza kazandı ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) - 7. Altm Koza Festivali Ulusal Film Yanşması, "Zıkkunın Kökü" fil- minin zaferiyle sonuçlandı. "Zıkkımın Kökü", en iyi fılm dahil, beş dalda ödü- le layık görüldü. Seçici kurul tarafından her dalda be- lirlenen 5 fılmi değerlendiren 58 kişilik halk jürisinden. tüm filmleri izledikleri saptanan 47 kişinin oylanyla ödüllen- dirilen film ve sanatçılar şöyle. En iyi film: Zıkkımın Kökü En iyi yönetmen: Memduh Ün (Zık- kımın Kökü) En iyi kadm OVUDCU: Zuhal Olcay (İki Kadm) En iyi erkek oyuncu: Menderes Sa- manalar (Zıkkımın Kökü) En iyi yardnncı kadın oyuncu: Elif İn- ci (Zıkkımın Kökü) En iyi seoaryo: Memduh Ün - Macit Koper (Zıkkımın Kökü) En iyi yardnncı erkek oyuncu: Macıt Koper (Cazıbe Hanımın Gündüz Düş- leri) En iyi görüntü yönetmeni: Orhan Oğuz(Iki Kadın) En iyi film müziği: Vladimır Cosma (San Mercedes) En iyi kurgu: Ayhan Ergürsel (Cazi- be Hanımın Gündüz Düşleri) Halk jürisi, Anakent Belediyesi Ödülü'ne "İki Kadın", Çukurova Ga- zetealer Cemıyeti Özel Ödülü'ne de "San Mercedes" fümlerini layık gördü. Jüri aynca. scçıci kurul tarafından gös- terilen adaylardışında. "Dönersen Islık Çal" fılmındcki oyunu ıçın Mevlüt L>e- • Zuhal Olcay, "İki Kadın^daki oyunuyla en iyi kadın; Menderes Samancılar, "Zıkkımın Kökü"yle en iyi erkek ve Memduh Ün, "Zıkkımın Kökü" fllminin yönetimi ve senaryosuyla Altın Koza ödülü kazandılar. miryay'a jüri özel ödülü vermeyi karar- laştırdı. En iyi filme 400, yonetmene 100. be- lediye özel ödülü olarak 200, en iyi oyuncu, yardımcı oyuncu, görüntü yö- netmeni vc senaryoya 50"şcr. kurgu vc film müziğine de .War nuhon lira ödül verıleceğı bıldınldı. maya çalışırlar. Bu kez kendile- riyle konuşmak istedim. Cem Kaptanoğlu şunlan söylüyor: "Psikiyatrinm yönelişlerinde Amerika kaynaklı bir ağıriık var. Tanunlar. kategoriler, yö- nelişler bu anlamda önem taşı- yor. Çünkü Amerika'daki bilim- sel gelişmeler üzerinde oradaki ekonomik sistemin, sigorta şir- ketlerinin, ilaç endüstrisinin kendi çıkarlanna dayalı etkileri var. Bunlar bütünüyle olumsuz değil, ama giderek 'organık psi- kiyatrı'nin ağıriık kazanması, hastalıklann oluşumunda. teda- visinde kültürei faktörlerin. ilaç- sız tedavi yöntemlerinin dışlan- masına yol açıyor. İlaç endüstri- si son beş yılda Türkiye'ye bü- yük bir ağırlıkla girdi. Buna gi- ren şirketler bu pazardan büyük paylar bekliyorlar. Psikiyatr- laıin bu konuda büyük bir ağırhk koymalan gerekiyor." Fikret Aldanmaz. "Türkiye'- deki depresif tutum yaygınfığı- nın aile yapısıyla yakın bir bağ- lantısı olduğunu" söylüyor. Kongreye getirdikleri çalışma- lar da bu alanda. "Biz nedense konıyucu ruh sağlığını unutmuş dunımdayız" divor ve şöyle de- vam ediyor: "Oyle eğitiliyoruz, öyle yetişiyonız ki bir anlamda nevrotik bir yapı kazanıyonız. Ailede baba egemenliğine dayalı otoriter bir yapı var. Çocuklar nevrotik bir özelh'k kazanıyor. Bu da sonraki y aşlardaki davTa- nışlan etkiliyor. 0-6 yaş arası çok önemli, ama biz çocuk top- lum olduğumu/ için her yaşta et- kileniyonız. Gübneyi bile 'aman aelayacak mıyız?' diye sınırlıyo- rûz." Çokçahşıhnalı Genç psikiyatrlar bilımsel ge- lışmelerin yapısını sorguluyor- lar, bu alandaki tıcari kaygıla- nn etkilerini sorguluyorlar. hastalıklann önlenmesi için da- ha çok çalışılması gerektiğini belirtiyorlar. Bılimın toplumsal sorumluluğunun gündeme alı- nması çok önemli bır konu. Eskişehir Osmangazı Üni- versitesi Tıp Fakültesfnde ya- pılan bir çalışmada "gençlerin tutıon ve davranışlarında aile kökenlerinin etkili olduğu, an- cak gençlerin da\ ranışlarının de- ğişim gösterdiği" ortava konul- du. Aynı araştırmada "gençle- rin ruhsal sonınlarının oluşması- nda aile yapılanmn etkili oldu- ğu" da anlaşıldı. 600 ünıversite öğrencısi üzennde yapılan çalı- şmada: - Büyüklere saygılı olmak - Okulda başanlı olmak - İyı Müslüman olmak - Bağımsızhareketedebilmek - İnsanlan sevmek eksenlerinde yapılan araştırma. "geleneksel ailede yetismiş" olanlann "büyüklere saygılı ol- mak, okulda başarüı olmak" konulanna daha çok önem ver- dikleri. "modern, çağdaş aile" içınden gelcnlerin ""bağımsız hareket edebilmek". "okulda başanlı olmak" _ konulanna önem verdiklen, "İslami inanç- ları kuvvetli" aile içinden gelen- lenn "iyi Müslüman olmak", "okulda başanlı olmak" eksenı- ne ağıriık verdiklen ortaya çık- tı. Ailenin önemi Çalışmanın sonuç bolümün- de "çeşitli önermelere değin öğ- rencilerin tutumlan incelendi- ğinde, aile yapılanmn tutumla- nnda önemli etkileri olduğunu gözledik. Bir başka deyişle ku- şaklararası bir değişim yaşan- makla birlikte bu değişimin nite- liği, düzeyi gencin nasıl bir aile yapısından geldiğiyle belirlen- mektedir." Araştırmamızın önemb bir sonucu da "çağdaş", "modern" aile yapılan olduğunu belırten gençler ile aile ilişkilerinin çok olumlu olduğunu belirten genç- lerin ruhsal sorun belirti düzey- lerinin daha düşük olmasıdır Bu da bırevin ruhsal durumun- da aile özelliklerinin önemıni vurgulayan. önemli bir sonuç denilmekledir. SEFAHATHÂNE'DE 5-14 Elcim arası CAZ GÜNLERİ İMER DEMİRER DÖRTLÜSÜ İlk üç gün (•iri.'j ütreLsi/, Deytiğhı Cuıııluınyelı Allas Pasap gınçıııık' •iaûıl.i Tel:221 22 45 TOKTAMIŞ ATEŞ Yol Düşflnceleri...Cengiz arkadaşımız Polonya ile Istanbul arasmda yol- cu taşıyor. Belli ki aydın kafalı, düşünen bir insan. Ro- manya'nın Macaristan'la sınır kapısında konuşuyoruz. Onun otobüsünü de, benim bindiğim otobüsü de saatler- dir bekletiyorlar sınırda. Cengiz yazılarımı zevkle okuduğunu söylüyor. "Yazı- larınızda bıze de yer ayırın hocam "diyor.''Bizim dertle- rimizle kimse ilgilenmiyor." Gerçekten bu hatlarda çalı- şan surücülerin çok sorunlan var. Kime selam verseler "rüşvet" isteniyor. Ama birkaç karton sigara, ama birşi- şe viski. ama biraz para.. Bazen de hepsı birden. Bizim gümrükçülerin gözünde bu arkadaşların çoğu kaçakçı Bulgar, Rumen, Macar görevlilerın gözündey- se hepsi "bireliyağda, birelibalda"zengin insanlar. Ve onun için hepsi ellerinden geldıkçe soymaya çalışıyor- lar. Ama bana kalırsa sebep sadece zengınlik değil. işın içinde bir de "Türk olmak" var. Yükseklık korkusu'ndan (vertigo) kaynaklanan uçak ürküntüm nedeniyle defalarca gittim geldim bu yollar- dan. Ve şunu gördüm ki; sokaktaki insanların sevecenli- ği bir yana, bu devletlerin görevlilerinin bize karşı sanki özel bır kınleri var Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerde ise Türkiye Cumhu- riyeti pasaportu bir tür "vebalı belgesi." Hemen "özel muamele " başlıyor. Bazen özür dileyen de çıkıyor, ama genellikle bizlere 2. sınıf insan muamelesi yapılıyor. Münih'te arkadaşlarla bu konuları tartışırken araların- dan birı, Biraz abartıyorsunuz hocam" dedi. "Aslında adamlar bır ölçüde haklı. Zira o yollardaki kamyon ve otobus sürücülerinin çoğu gerçekten kaçakçı. Ve o rüş- vetleri bu nedenle odüyorlar. Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerdekı durumumuza gelince, bu konuda da uyum- suzluk bizim sorunumuz. Adamların bellı bir kültürü ve yaşam bıçimleri var. Bizim varlığımız bunu bozuyor ve haklı olarak tepki duyuyorlar. Yoksa özel bir duşmanlık sözkonusu değil." Ben öyle düşünmüyordum. Çok tartıştık. Ama birbiri- mizi ıkna edemedik. Daha sonra yalnız kalınca "acaba mı"diye düşündüm. "Acaba gerçekten bu adamların bi- ze karşı tepkisi önyargılı bir tepkı değil mi? Varolan tep- kıyi farklılığımız ve uyumsuzluğumuzla biz mi yaratıyo- ruz?" Gerçekten kimi zaman, bütün dünyanın bize düşman olduğunu düşünürüz. Ve yurtdışında görüp yaşadıkları- mıza bakılırsa böyle düşünenler pek de haksız değildir. Aslında bu düşmanlığın tarihsel köklerine bu yazı çerçe- vesinde elbette inemeyiz. Ama şu kadarını söyleyeyim ki; bana kalırsa bu düşmanlığın nedeni, bugün Avrupa'- da tutunmaya çalışan vatandaşlarımız ve bunların farklı- lığı ve uyumsuzluğu değildir. Kablolu televizyon çıktı çıkalı Almanya kanallarındaki haberleri izlemeye çalışıyorum. Yaz başlarında terorist- ler Antalya'da bir bomba patlatınca ve çoğu ayakta teda- vi gören 5 Alman turistı yaralanınca; yer yerinden oyna- dı. Bunun ardından turistik yörelerde bır dizı rezervas- yon iptali geldi. Bir süre sonra Milano'da aynı biçimde bir bomba pat- ladı. Bu kez çoğu Alman turisti yüzden fazla insan yara- landı, beş kişı öldü. Alman televizyon kanallarını inafla izledım. Kıminde yedinci haberdi, kiminde sekizinci. Garip şeyler oluyor dünyamızda. Ayakları havada ba- zı "aklı evveller" istedikleri kadar "sui tevehhum" de- sinler, Türkiye ne zaman bir nefes alacak olsa ilginç şeyler dönmeye başlıyor. 1980 öncesl terörünün en önemli kaynaklarından biri, Kıbrıs çıkarmasını izleyen silah ambargosunun getirdi- ği yük idi. Fransanın 1984'te Ermeni terör örgütu ASALA'ya desteğini çekmesinden birkaç ay sonra PKK, Eruh bas- kınını düzenledi. Turizmde biraz umut uyanınca ve turizm gelirleri yük- selince, "turistlerin can güvenliği" yaygarası başladı. Londra'da, Barcelona'da, Kahire'de, Milano'da bomba- lar patlayınca sorun olmuyor, Antalya'da patlayınca kı- yamet kopuyor. Ve bizi her yerde zora koşuyorlar. Dinmeyen bir kinle bitmeyen bir inatla üzerimize geliyorlar. Bakalım nere- ye kadar sürecek? 600 bin sahte tramvay bileti • EpİRNE(AA)-Edırne"nın Kapıkulegümrûkkapısından Türkiye'ye gıriş y apanbır Mercedes otomobılde yapılan kontrollerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'neait 600 bin adet sahte tramvay bileti ele geçırildi. Biletlenn pıyasa değerinin 900 milyon lira olduğu belirtıldı. Otoda bulunan Bulgar Eko Stephonov üeMarganta Metodieva gözlem altına alındı. TRrDE DEĞİŞİKLİK • İstanbul Haber Servisi- Bu gece TRT-1 *de yayımlanacağı bildırilen Muazzez Ersoy'un solıst olarak katıldığı Gülhane Konseriyayındançıkanldı. Yerineİstanbul Üniversitesi'ni tanıtan bir program kondu. Buna göre TRT l yayınakışı şöyle: 20.45 Doludizgın. 21.50 İstanbul Ünıversit'esı. 22.35 Olips Moıor Spor, 23.20 Sinema: Sapık. 24.00 Haberler. 00.15 Sinema: Sapık (devam), 01.15 Haftanın Fılmi. 02.50 Müzik Pınan. 03.W Sinema: Yürüyen Ölüler Şehn. 04.30 Spor Seyfiye Güres ile merhum NadirGüres'in kızı, Nedret Öktem'in ablası, Feyzi Öktem'in baldızı, Olcay Öktemin tonton teyzesi, İnşaat Yüksek Mühendisi Mehmet Salihoğlu'nun sevgıli eşi Ankara Radyosu Şef Prodüktörlerinden ENDERSALİHOĞLU 4 Ekim 1993 günü (dün) hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesı: 5 Ekim 1993 Salı günü (bugün) Ankara Hacıbayram Camisi'nde kıhnacak öğle namazından sonra, 6 Ekim 1993 Çarşamba günü (yann) İstanbul Ortaköy MezarlığYndaki aile kabnstanında toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesın. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear