22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar •Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya •Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç •Yaa-ışleri Mü- dürleri: Aydın Engin. Cetal Başiangıç (Sorumlu) • Haber Merkezi Müdürü: tpek ÇalısUr • Görsel Yönetmen: Ali Acar • Düzenleme: tbrahim Yıldız AnkaraTemsılcisi. MusUfa Balbay •Haber Müdürü: Doğan Akın AtatürkBul- Miiessese Müdürü: ErolEritut •Koordinatör • Dış Haberler: Ergun Bakı «İş - Ekonomi: Dinç Tayanç vanNo:125.Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7Hat).Telex:42344.Fax: Ahmet Korutean «Muhasebe- Büfcnt Yeoer • Yurt Haberlen: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami Karaö- (4)4195027 •îzrnirTemsilcisr. Serdar Kmk, H Ziya Blv 1352 S.2;3 Tel:4411220 v Telex: 52359. Fax: 4419117 «Adana Temsılcisi: Çetin Yiğeooğhı tnonu Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550-3522601-3522492, Telex: 62155, Fax: 3522570 ren •Spor: YazKi Abdfiikadir Yücelman •Düzeltme: AbduUah • tdare: Hüseyin Gürer • tşlecme önder ÇeBk • Bilgi-tşlem Na3 tnal •Bılgısavar Sisıem: Mürivet Çöer • Reklam. Refca tşrtman Yıymiıvaa vt Basm: Yenı Gun Haber Aıansı, Basın ve Yavıncılık A Ş TürkocağıCad 39 41 Cagaloğlu34334tst PK 246İstanbulTel <0 212)5120505(20hat)Telex 22246,Fdx.(0 212)5138595 ::EKIM İmsak-4.50 Güneş:6 15 Öele: 11 54 İkındi: 14 52 Yatsı: 18 41 Kozmetik sempozyumu • Haber Merkezi- Türkiye'de ilk kez bir "kozmetik sempozyumu" düzenleniyor. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen "Birinci Uluslararası Kozmetik Sempozyumu" l-2Kasım 1993tanhlerinde Eskişehir'de gerçekleştirilecek. Montpellier Üniversitesi uluslararası ilişkiler Müdürü Prof.Dr.JeanCastelde3 kasımda Anadolu Üniversitesi'nde "güncd eczaahk" konusunda bir konferans verecek. Eczaahk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. K. HüsnüCanBaşer, sempozyumla ilgik haarlıklann 6 ayı aşkm bir süreden beri devam ettiğjni söyledi. Prof. Dr. Başer, "Günlük yaşamımızın önemli bir unsunı haline gelen kozmeüğin üretıminden tüketimine değin çeşıtlı yönleri ile ele almacaği sempozyuma yurt dışında 5, yurt içinden de 4 bilim adamı konuşmacı olarak katılacak"' dedi. ElsanaUanmız • ANKARA (ANKA)- Kültür Bakanlığı cumhuriyeün 70'inci yıh nedeniyle düzenlenen etkinlikleri yurtdışında sürdürüyor. Kültür Bakanlığı, Hagem ve Dosim genel müdürlüklerirün organizasyonu ile Romanya'nın başkenti Bükreş'te 26 ekim-6 kasım günlerinde "'Geleneksel Türk El Sanatlan" sergisi açacak. Almanya. Hollanda ve Polonya'yla da temasa geçtiklerini belirten Halk Kültürlerini Araşurma ve Geliştirme Genel Müdürü Yahya Aksoy, cunıhuriyetin 70"inci yıb nedeniyle yurtdışında düzenlenecek etkinliklerde, geleneksel Türk el sanatlannın en güzel örneklerinin Avrupa'da sergileneceğini bildirdi. Nikel alerji yapıyop • MEU-ISENBURG (AA) - Göz kapaği iltihaplanmasına çoğu kez takılan gözlüğün neden olduğu behrlendi. Almanya'nın Neu Isenburg kentinde yayımlanan Tabipler Gazetelesi'ndeki bir haberde, hemen hemen tüm gözlük çerçevelerinde kullanılan nikelden kaynaklanan alerjilerin göz kapağı iltihaplanmasına yol açtığı kaydedildi. Yalnızca metal çerçevelerde değil, plastik çerçevelerde de çerçeveyi dayanıkh kılmak amacıyla nikel alaşınrunın yaygın bir biçimde kullanıldığı belirtildi. ÖmerŞerifyalnız veparasız • ATtNA(AA)-Sınema tarihinin ölümsüz fılmlerinden "Dr. Jivago"nun yanı sıra "Mayerling Faciası", "Hırsızlar" ve"Komik Kız"ın başrol oyuncusu Mısırlı ünlü sanatçı Ömer Şerif hem yalnız hem de parasızkaldı. Beyazperdede 41. yılını tamamlayan 61 yaşındakı Şerif, aralannda Barbara Streisand'ın da bulunduğu sayısız kadınla ilişki kurmasına rağmen mutluluğu bir türlü yakalayamadı. Kadınlann hiçbir zaman kalbindeki boşluğu dolduramadığmı ve bugüne kadarki aşk hayatında hayal kınkhğından başka bir duygu tatmadığını söyleyen ünîü sanatçı, yalnızlığının "Kadınlann kendisinden çok filmlerde canlandırdığı kahramanlara aşık olmalanndan" kaynaklandığıru savundu. "Osmanlı" tablosu satıldı • LONDRA(AA)- Türkiye'nin Amerika'ya sattığı ilk ihraç ürünlerini taşıyan ünlü "Osmanh" yelkenli kargo gemisinin tablosu. açık arttırmayla 20.125 sterline (400 milyon lira) satıldı. Londra'daki Sotheby's müzayede salonunda düzenlenen açık arttırmada 1851 yılında ltalyan ressam Rafael Corsini tarafından yapılan ve "Osmanlı" kargo gemisinin tzmırlımanında demirlemiş bir halde canlandınldığı tablo.adıaçıklanmayanbir koleksiyoncuya satıldı. Işadaııılanadaletegüveıııtıîyor Türkiye Genç Işadamlan Derneği'nin raporunda mahkemelerdeki yükün yargıçlann kararlannı olumsuz etkilediği belirtiliyor tstanbul Haber Servisi- Genç işadamlan, yasal düzenlemeler, işleyiş mekanizmasındaki ak- sakhklar, fiziki ve teknik yeter- sizhklerle mahkeme başına dü- şen dava sayısının çokluğu ne- deniyle verimli çahşamayan adalet sistemine güvenmiyor. Yargıç başına ortalama 1542 davanın düştüğü Türkiye'de, dava dosyalannın yeterince in- celenmeden karar verildiğine inanan işadamlan, adalet sıste- mini çabştırabilecek yeni dü- zenlemelere gereksinim duyu- yor. Türkiye Genç İşadamlan Derneği'nce gerçekleştirilen "Türkiye'mn Önde Gelen So- nınlanna Yaklaşunlan Adalet" adb rapora göre ışadamlan, adalet sisteminin iyı işlemediği- ne inanıyor. Yasal düzenleme- lerin eksik, çağdışı olması, işle- yiş mekanizrnasının kurumla- rarasındaki iletişimsizlik ve fî- zıksel ve teknik yetersizliklerin de bütçeden yüzde 1.6 oranında pay ayn- Imasına bağlanıyor. Raporda, mahkeme- lerin işyükünün de yargıçlann kararlannı olumsuz etkilediği be- lirtiliyor. Yılda 1542 dava Mahkemelere göre yıllık dava sayısına yer verilen ve iş. ticaret, sulh hukuk, asliye hu- kuk, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mah- kemelerinin incelendi- ği raporda en fazla davanın 3 bin 76 ile sulh hukuk mahkemelerinde, en az davanın da 97 ile ağir ceza mahkemele- rinde olduğu bildiriliyor. Ceza ve hukuk yargılaması vapan 7 mahkeme türünde yargıç başı- na yılda ortalama bin 542 dava- nın düştüğü saptamasınm bu- Davamzın adil bir biçimde sonuçlandığma inanıyor musiMiz? Cevap yok '/o 13.11 Hakhnter dava dosyalarını yettriıca incsleyerek karar veriyorlap an? Hayır 98.36 lunduğu raporda, heryargıcın l saat içinde 3 davayı incelediği kaydediliyor. Demek üyesi işadamlan ara- sında yapılan ankette, işadam- Iannın yüzde 60.66'sının dava- sının adil bir biçimde sonuçlan- dığına inanmadığı belirlendi. Anketın ."hakimler dava dosya- larını yeterince inceleyerek mi karar veriyorlar" sorusuna. işa- damlannın yüzde 98.36'sı hayır yanıtıverdi. Anketin hukuk sistemine ve hukukçulara yönelik değerlen- dirmeler bölümünde de adalet sistemine hiç güvenmeyenlerin oranı yüzde 32.79. güvenme- yenlerin pranı yüzde 57.38 ola- rak saptandı. "Hakimlere gûve- nilip güvenilmediği" sorusuna, işadamlannın yüzde 34.43'ü güvenmedikleri şeklınde yanıt verirken yüzde 27.87'si güven- dikleri yanıtını verdi- ler. Kararsızlann oranı ise yüzde 31.15 olarak saptandı. "Avukatlara güven konusundaki" soruya ise işadamlannın yüz- de 39.34"ü güvendikle- rini söylerken yüzde 34.43'ü güvenmedikle- rini, yüzde 6.56'sı da hiç güvenmedikleri yanıünı verdiler. "Savcılara güven ko- nusunda" da güvensiz- lik yüzde 27.87, hıç gü- venmemek yüzde 6.56 oranlannı verdi. Ka- rarsızlann oranı yüzde 44.26'yı gösterirken güvenenler yüzde 21.31 oranında kaldı. Raporda. mahkemelerde karşılaşacağı sorunlar nedeniy- le işadamlanndan yüzde 90.16*- sırun'haklı olduğunu düşündü- ğü halde' davacı olmayacaklan saptamasında bulunulurken yüzde 95.7'sinin adalet meka- nizmasırun yeterli etkinlikte ça- lışüğına inanmadığı ifade edil- di. Raporda "Dava Sonuçlanma Oranı" başhklı bölümünde, yıl içinde sonuçlanan davalann toplam davalara oranı incele- nirken davalann yüzde 30'- unun sonraki yıla devTedildiği- nedikkatçekildi. "Düzenleme yapılsın" Raporun öneriler bölümün- de. adalet mekanizmasında iyi- leştirme için karmaşık ve çağ- daş olmayan yasalann değişti- rilmesi, kurumsal ve fiziksel alt- yapıdaki yetersizliklerin gideril- mesi ve insan kaynaklannın sayısal yetersizliğinin gideril- mesi önerildi. Sorunlann çö- zümlenmesi için yasal düzen- leme yapılmasının da zorunlu olduğu vurgulandı. Türkiye'nin ilk oyuncak müzesini Ankara'da kuran Prof. Dr. Bekir Onur: Oyuncakla oynamak cicldiiştivNESLtHAN KAYSERtLİOĞLL Oyuncaklar, renk renk. şekil şekil, neşeli ve sevimli nesneler. Çocukluğun, o sınır kural tanı- maz, hayal edilen her şeyin varolabildiği, ışıltıb ve kendine özgü dünyasının vazgeçilmez parçalan. Tarihi, insanbğtn tarihi ka- dar eski olan bu nesneleri tanımayan, yaşamının bir dö- neminde olsun onlara tutkuyla bağlanmayan var mıdır? Çocukluk döneminin naMİ geçırildiğinin, insanın erişkinhk dönemindeki yaşamında oy- nadığı rolün öneminin anlaşı- lmasının ardmdan oyuncak- lann da asbnda oldukça önemli nesneler olduklan fark edildi. Dünyanın özellikle gelişmiş ül- kelerinde oyuncaklar artık belb kıstaslar göz önüne abnarak üretiliyor. Çocuğu ciddiye almak Bu konuda belb bir eğitım abnış kişiler, çocuğun psikoloji- sine, hayal gücüne. zekasına, hatta kültürel birikimine olum- lu katkılar sağlayacak oyun- caklar tasarbyorlar. Özel ola- rak bu ış için kurulmuş araştı- rma merkezlerinde, çocuklan ciddiye alan büyükler cabşıyor- lar. Ûlkemizde, yakın bir geç- mişe kadar. belb kıstaslan göz önüne alarak yeni oyuncaklar tasarla- mak ve üretmek bir yana. üzerinde bile düşünülmeyen bu nesnelerin birçok ül- kede, şaşirtıa sayılarda müzeleri de var. örnegin yalnızca tngiltere'de elliyi aşkın oyuncak müzesi var. Hemen tüm Avru- pa ülkelerinde, Amerika, Kanada. Avustralya, Japonya ve Rusya gibi ül- kelerde çok sayıda oyiincak müzeleri bulunuyor. "Çünkü bu ülkelerin hepsi, çocuğun oyununu ve oyııncağını ciddi bir iş olarak görüyorlar, çocuğu ciddive alıyorlar" di- yor ülkemizin ilk ve tek oyuncak müze- sinin kurucusu ve Ankara Üniversitesı Eğitim Bibmleri Fakültesi öğretim üye- lerinden Prof.Dr. Bekir Onur ve sözleri- ni şöyle sürdürüyor: "Aslında, oyunun ve oyuncağın, çocu- ğun geüşimindeki önemi. Batı'da daha 18. yüzyılda fark edilmiştir. Biz şimdi bir anlamda ikivilz yıllık rötarımızı kapat- maya çalışıyoruz bu çalışmalarınuzla. Mûzeınizi de bu amaçla kurduk." Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi bünyesinde kurulan Oyuncak Müzesi, her ne kadar geçen günlerde baa gazete ve TV kanallannda yeni ku- rulmuş gibi tanıüldıysa da yaklaşık üç yıl önce kuruldu. Oyuncaklann, kültür tarihi süreci içindeki yeri, yaptmı ve ko- runması konulanna ışık tutacak örnek- lerin sergilenmesıyle. gerçekleştirilecek araştırmalara yardıma olmak amacıyla kurulan müzede toplam 2 bin adet oyuncak sergileniyor. Ülkemizin çeşıtli yörelerinden toplanan, eski ve yeni ta- rihb oyuncaklann bir arada görülebi- leceği Oyuncak Müzesi'nde, antik oyuncaklan ise büyütülmüş fotoğraflan ve reprodüksiyonlan araabğıyla tanı- mak mümkün. Beş ana kategoride sını- flanan oyuncaklar arasında yabancı oyuncaklar da yer abyor. Kışisel ya da ticari amaçlarla yurtdışından getirtilmiş olan bu oyuncaklardan bazılan müze- nin en eski tarihb (1890) parçalanm oluşturuyor. Antik ve yabancı oyuncaklar dışında- ki diğer üç kategoriyi, fabrikasyon. gele- neksel ve yeni oyuncaklar oluşturuyor. Ülkemizin hızlı değişim süreci içinde kaybolma tehdidi altında bulunan gele- neksel oyuncaklannı korumak. oyun- cak aracıbğiyla sanayi, kültür ve eğitim tarihi konulannda araştırma yapmak. çocuklara tarih bilinci kazandırmak. kuşaklar arasında ilişki kurul- masma yardımcı olmak ve oyuncağın önemıni vurgula- mak amaçlanyla kurulan mü- zenin. bibmsel işlevleri oldu- ğundan söz eden Bekir Onur, çocuk kültürüyle ilgili diğer ko- nularda da araştırmalar yaptı- klannı vurguluyor: "Sözgelimi, toplumumuzda çocuğa, oyuna, oyuncağa »erilen yeri, bunun tarihscl gelişünini. eğitsel >e psikolojik anlammı araştırmaktayız. Örnegin. ilk olarak bir oyuncak tarihi araş- tırması yaptık. endüstriyel. folk- lorik. hatta arkeolojik oyuncak- lar üzerine. Ûlkemizde ilk kez oyuncak tarihi ile ilgili yaymlan- mız oldu. Oyunun ve oyuncağıa, psikolojik ve eğitsel önemini araştırdık, bu konudaki yayınla- n topladık. Oyuncak müzesi içinde, konuyla ilgilenen bütün araştırmacılann yararlanabile- ceği bir kitapiık oluşturduk. Ya- bancı ovuncak müzelerinin he- men hepsiyle haberleştik, bflgi ve belge alışverişi > aptık." Tek oyuncak müzesi Türkiye'de Ankara'daki bu müzenın dışında bir başka oyuncak müzesi olmadığını bil- diren Onur. bunun pek de mümkün olmadığını belirtiyor. Neden olarak da ûlkemizde oyuncak koleksiyonculuğu gibi bir alışkanlığın olmamasını göstenyor: "Oysa bu tür müzeleri besle- yen en önemti kaynak özel koleksiyon- lardır. Batılı, oyııncağını saklıyor ve ku- şaktan kuşağa aktanlmasını sağlıyor. 300 yıl boiunca bir bebek e\inin yeni ku- şaklara aktanldığuiı göriiyonız. tlke- mizde yakın >ıllara kadar o>uncağın önemsenmedigini söyleyebiliriz. Oyunun ve oyuncağın, çocuğun duygusal, zihinsel ve toplumsal gelişimindeki rolü yeni yeni fark edilmektedir. Biz bu konuda kamuo- yunu aydınlatmayı. bilgi birikimini arttı- raiayı amaçlayan çeşjtli çauşmalar yapı- yoruz. Bu amaçla 'Psıkolojide Oyun Araştırmalan' adı altında bir yfiksek li- sans dersi bile actık. Bilimde. oyunla ve oyuncakla ilgili araştırmalar genellikle sanılanın çok daha üstünde. çok daha ciddi araştırmalardır." Geceyarısı ^KarakoPda çay içmek • Basında gece çabşmak bazı güçlükler taşımasına rağmen zevklidir de. Hele bir de Dolmabahçe Karakolu'na gidilirse... Ashnda böyle bir karakol yok. Gececilerin kendi aralannda şifreli olarak konuşma gereği hissettiklennde veya çay içmek istediklerinde gittiklen malum yerdir Dounabahçe. BÜLENTBtRİCİK Gazeteci denibnce çoğu kışinin aklına. sabah bürosuna gelip ha- ber toplayan, fotoğraf çeken ve elindeki haberi teslim ettıkten sonra akşam evine dönen insan tiplemesı gelır. Hatta bazılan. ga- zetelerin ve televizyonlann yalnı- zca gündüzleri çabşan insanlar tarafından yayına hazırlandıklan gibi bir yanılgıya da düşerler. Oysa bu düşünce tamamen yanlıştır. Akşamın o soğuk ve korkunç yüzünü göstermesiyle bırhkte değişik isimler. dcğışik yüzler devralırlar basmdakı gece nöbetinı. K.aranlığın çökmesiyle birlikte nıce maceralar, nıce teh- likeler beklemektedir onlan. Kimi zaman cehennem sıcağını anımsatan bir yangın, kimi za- man onlarca insanın hayatını kaybettiği bir kaza. kimi zaman Gece muhabirieri her an bir olay çıkacaknuş gibi tetikte beklerler. da ortalığı kan gölüne çeviren trajik bir cinayet. basındaki gece nöbetçilerinin en büyük meşga- lesi olur çıkar. Her birinin ortak amacı, en güzel haberi yazmak, en güzel ve en hareketli görüntü- yü yakalamak, sabah olunca da eldeki malzemeyi iist'üne teslim etmektır. Basında gece çabşmak bazı güçlükler taşımasına rağmen zevklidir de. Hele bir de Dol- mabahçe Karakolu'na gidilirse... Aslında bövle bir karakol vok. Dolmabahçe sahilinde bulunan sabahçı büfesine bu adı takmış gececiler. Kendi aralannda şifreli olarak konuşma gereği hissettik- lennde ya da buluşmak istedikle- rinde "Dolmabahçe Karakol u, malum yerde buluşalun" şeklınde veriliyor randevular. Saatlerin 24.00'ü vurmasından sonra da Babıali'nin gece kurmaylan (Yeni deyişle İkitelli Camiası), yavaş yavaş Dolmabahçe sahili- ne düşmeye başlıyor. Hepsi birbi- rinı tanıyor, hepsi gece çabşıyor. hepsi de genç ve cesur. Televiz- yonda ya da gazetede görev yapsınlar, muhabır, foto muha- biri ya da kameraman olsunlar. onlar için fark etmiyor. Basında bugünlerde süregelen kıyasıya savaş ise onlan hiç mi hiç ilgılen- dirmiyor. Ellerinden düşürme- dikleri telsizleriyle. kameralanyla ve fotoğraf makineleriyle adeta dost gibiler. Kısacası basının gece kurmaylannın Dolmabahçe'deki üssünde. ortama dostluk rüzgar- lan hakim. Dolmabahçe'de üs kuran basın mensuplannın ken- dilerine has bazı kurallan da var. Orada diğer arkadaşlanna iş ge- ciren (haber atlatmanın argosu) kişıye pek ı\i gözle bakılmıyor. Gecelen onlar için tek haber İcay- nağı olan polis telsizine hep bir- likte kulak veriliyor ve meydana gelen olaylara hep birlikte gidili- yor. Gececilerin Dolmabahçe'- den görev otolanyla konvoy ha- linde habere gıdişlen de izlenme- ye değer bır olay doğrusu. Asa- yişle ilgili herhangj bır olay pat- İak verdiği zaman gececilerimiz, koyu bir sohbetin sürdüğü or- tamdan aniden sıynlıp. tam teç- hızatlı askeri andınrcasına kame- ra ve fotoğraf makinelerini kaptı- klan gibi araçlara fırbyorlar. Belki gidilen haber, saatlerini alacaktır ama iş bitiminden sonra dönülecek yer aynıdır: Dolma- bahçe. 'malum jer.' Daha sonrası ise rutin. Sıcak çaylar icilirken hep birlikte olayın kritiğı yapılır ve eldeki bilgiler or- taya dökülür Bazen de ortalığı bitmeyen bır 'Ben iyi çektim, sen iyi çekemedin muhabbeti' alır yü- rür. Dolmabahçe'nin şimdiye ka- dar saymadığımız özelliklerinden birisı de basın mensuplannın büfeden ıçıiği çaylann ücrete tabi olmayışı. Büfe sahibi Kemal Ateş, gazetecilen çok sevdiği için içilen çavlardan ücret aimıyor. Yüzyühk dava tathya bağhuuh • Yüz yıllık mera davası, 1871 yıbnda Cesiın, Ateş ve Baran aileleriyle, köy muhtarbğının Kayaaltı köyünün 2 km. batısındaki Pazarcık mevkiinde bulunan 456 dekarhk alanın paylaşımı nedeniyle başladı. Günümüze kadar devam eden dava, dünyarun en uzun süreli davalan arasında gösteriliyordu. SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - Nevşehırın Hacıbektaş ılçesıne bağlı Kaya- alu köyünde tam 122 yıldan beri devam eden mera davası taraf- lann anlaşmalanyla sona erdi Yüz yıllık mera davası. 1871 yılında Cesim, Ateş ve Baran ai- leleriyle, köy muhtarbğının Ka- yaaltı köyünün 2 km. batısında- kı Pazarcık mevkiinde bulunan 456 dekarlık alanın paylaşımı nedeniyle başladı. Günümüze kadar devam eden dava, dün- yanın en uzun süreli davalan arasında gösteribyordu. Kayaaltı köyü muhtan Bay- ram tJnal, davanın bitişı ile üzer- lerinden ağır bir \ükün kalktığını söyleyerek "Her yıl en azmdan 8-1Ö kez Nevşehir'deki davalan takip ediyorduk. Bırakın verdiğimiz yol masrafmı bize açıkça bir küİfetti. Büyük bir zorluk icerisindeydik. 122 yıl süre ile ilk etapta kadılardan baş- layan dava başta Hacıbektaş ol- mak üzere Mucur. \\anos. Gül- şehir ve son olarak da Nevşehir mahkemelerinde görüldü. Cesim, Ateş >e Baran ailelerinin ileri ge- lenleri ile oturduk konuştuk. Sonra da kö> Uırivar heyeti ola- rak da>acı konumunda bulunan muhtarhğımız ile da>alılar Ali Cesim. Ali Baran >e Hasan Ateş ile ve diğer aile büyükleri ile da- vanın binrilmesi için bir karar aldık. Söz konusu \erin 90 de- karlık alanı yine bu 3 aile arası- nda pay edilirken diğer bölümler kö\ün ortak malları arasında de- ğerlendirildi. Şimdi tüm köylü hayvanını bu merada yayabile- cek." Asırhkdava Hacıbektaş ilçesine yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan Ka- yaalü köyü halkının tamamı ge- çimini topraktan sağlıyor. 180 haneli köy. yaklaşık 1500'e yakın bir nüfusa sahip. Meranın gerek aileler ve gerekse köy muhtarbği arasında pay edil- mesi konusunda çıkan anlaş- mazbğın temeli köy muhtan Bayram Ünal'ın anlattığina gö- re Osmanlı-Rus harbi öncesine dayanıyor. Baran, Cesim ve Ateş aileleri Pazarcık mevkiindeki 456 de- karlık bölümün kendilerine ait olduğunu ileri sürüyorlar. Bu arada muhtarbk ise bu arazinin ekilip biçilebibr bir tanm arazisi olmadığını, bu binmin otlaklık olarak değerlendirilebıleceğini ılen süriip köylülerin ortak ya- rarlanma arazisi olduğu gerek- çesıyle davacı konumuyla mah- kemeye başvuruyor. Dava için ilk müracaat Kayaaltı'nın o za- man bağb bulunduğu merkez şu anda Nevşehir'e bağlı Gülşe- hir ılçesi. Kayaaltı Baran, Ce- sim ve Ateş aileleri ile muh- tarbk. kime ait olduğunun be- brienmesi için soluğu Gülşehir kadısında ahyorlar. Yıllar geçiyor. sonuç abna- mıyor. Bir ara tam karar abna- caği sırada belgeleri kadıya gö- türmekte olan posta araa so- yuluyor ve tüm evraklar kaybo- luyor. Sonrasında genç Türkiye cumhunyeti kuraluyor. 1927"- de mahkemede ilk karar çıkı- yor, ama bir üst mahkemeye yapılan itiraz sonrasında mah- keme yeniden başlıyor. 1941. 1968, 1969, 1972 ve 1985 yılla- nnda da süren davalar zaman zaman taraflardan bin lehine sonuçlanıyor Sonucun ardın- dan da itirazlar geliyor. Davalılann ortaya sürdükleri tapuda bazı eksikbklerin olması şahit ihtiyacını ortaya çıkan- yor, ama köyde o yaşlarda in- san bulunamadığı için dava bir türlü sona ermiyor. Davanın bu denli uzaması zaman zaman husumete varan sonuçlar da doğuruyor. Kayaaltı köy muhtan Bay- ram Ünal, "Dava ile ilgili olarak biriken dosya \e belgeter şimdiye kadar 3 çır*al oldu" diyor ve de- vam edıyor: "Ben kendüni bil- dim bOeli tüm köylü bu davayı konuşur. berkes ezberieşmiştir olaylan. Ama şuna şükrediyoruz ki ailelerimiz arasında husumet oldu. ama hiçbir kanlı olay ol- madı."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear