22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3OCAK1993PAZAR 8 PAZARYAZILARI GenelevlerTürk müşteriyekapalı Bu yeni yılda da Amsterdam rengarcnk. Her tarafta havai fışekler patlıyor. Özellikle ço- cuklar sokakta vürürken in- sanlann ayaklannın dibine patlavıeı bırakmaktan büyük ze\k alıyorlar. Türk çocuklan bunu daha da aşınya götürii- yor. Büyükler ise bir haflalık yılbaşı tatilini fırsat bilıp Ams- terdam"ın ünlü "kırmızı ışıklar" bölgesine (genelev so- kağı) postu senniş gözüküyor. Genelev sokağı. yoğun Türk büfeleriyle birlıktc. önemli bır Türk işadamı sekıörünü bann- dıran bölge halıne gelmiş. Bazılannın Türk resmi kuru- luşlarından aldıklan __başan madalyalan bıle var. Öncckı yıllarda bu işyerlerini \e genel olarak genelev bölgesini ele ge- çirmek için Çın mafyasıvla. günler süren silahlı sokak çatı- şmalan yaptıklan ya>gın bir so>lenti. Böylece ctkinlik ka- zanmış '"bizimkıler". Son giinlerdc, dünyaca ünlü Amsterdam genelevının önü- nc, Türkler açısından yenı bır olgu daha cklenmiş bulunu- yor. Genelcvde çalışan kadı- nlar. Tıırk olduğunu anladı- klannı ıçcn almı>or. müşteri olarak kabul etmiyorlar. Yjygın kanı Türklerin prczer- vaıif kullanmayı rcddetmelen. "Biz Müslümanız. bizdc hasta- lık olmaz" ya da "Biz o ışten sonra yıkıyoruz. bize bulaş- maz" divorlar. Gencl kadın kendısı laktıracağına güvensc bılc başkalarıyla güvensızlık ılışkı kurma olasılığının yiik- sekliğı karşısında "Ne olur nc olmaz" diycrek AlDS'e karşı bu şekılde önlem almış gözü- küyor. Aynca Türklerin, bura- da kadınlara kölü davrandı- klun da söylentilerarasında. Bisikletimle genelev sokağı "\Varmustraat'"tan (Sıcak so- kak) geçiyorum. Kadın came- kanının arkasından ikı Türkle soz düellosu yapı>or. Turk ol- duklannı anlamış, içcri almak istemiyor. Bizimkilerde yemın bıllah Türk olmadıklannı ıs- patlamayaçalışıyorlar. Buara- da. "Nasıl anladı orospu lan!" dıvor biri Yanlanna yak- laşıyorum ve "Utanmıyor mu- sıınuz' İnsan kendini bu kadar kolay inkaredermı" lüründen bır şeyler mınldanıyorum, İçlennden biri bana hak veri- yor. "Doğru söylüyorsun abı. ne yapalım ışte bunun kafasına vurdu" dıyor. Bcn uzaklaşıyo- rum. Arkamdan hala kadını AMSTERDAM ÖMER FARUK CİRAYOĞLU Türk olmadıklanna ikna çaba- lannı duvuvorum. Bir grup Türk de genelev bölgesinde köprünün iistünü mckan lutmuş. Burası da Al- man. İngıliz turistlcrlc dolu. Genellikle Amsterdam'a esrar, uvuşturucu alemleri için geli- yorlar. Paralan suyunu çekın- ce de burayı mesken tutup. ye- niden uvuşturucu parası ka- zanıvorlar. Türkler de alışmış. Gözlerine kcsıirdıklerını. ayak üstü pazarlıktan sonra götürü- yorlar. Hollanda'nın "tüccar dev- let" olduğunu herkes bılır ve söyler. ama bunu en çarpıcı or- taya kovan örnek sanınm uyuşturucu polıükalarıdır. Her hafla sonu dün>anın dört bır tarafından uyuşturucu ıçin Amsterdam'a gelenler oluyor. Her şeyt düny ada ılk yapma- ya özel bır onenı verivor Hol- landa. Ginşındc sızi kocaman bır crkeklık organının karşıla- dığı "seks müzesi""nden sonra. "haşhaş mÜ7csi"ni de açtılar. Böylece Avrupa'nın "uyuştu- rucu cenneti" inıajını kuvvet- lendirmış oldular. Bazı beledi- yclenn. müptelalanna bellı îlozda uyuşturucu dağıtma po- litıkası da bıınlann üzerine "tüy" dikı>or. "Jonky otobüslcri" diye bıli- nen olobüslerde belırli günler- de ve belırli bölgelerde eroın- manlara birer "ûoz" venlıyor. Böylece eroinmanları, kontrol altında lulmuş ve kriminal suçlann bır ölçüde önüne geç- mişmı oluyorlar? Nerede esrar ıçcbıleceklenni soran İngıliz misafırlerımıze. kulaktan dolnıa bilgilcrimızle yer öneriyoruz. Döndüklerın- de onlann bılc gözlerını faltaşı gibi açmalanna neden oluyor olav. L'yuşturucu listesını içc- rcn "nıenü" gelmiş masalan- na. - Şaşırdık kaldık. dıyorlar. İkınci Dünya Savaşı'nda. fa- şıstlerin öldürdüğü çok savıda eşcinselin anısına. Amsler- dam'da dikikn •"escinsellık anıtı" bütün bu tabloya, ayn bir görsellık katıyor. '92 Dazlaklar'ınve Neonazüerinyılı Yeni vıla gdrerken eski yılın olaylannı fılm şeridi gibi göz önünden geçirtmek adetten. Alman •"Süddeutsche Zeıtung" 1992"den bin adet olayı >ılbaşı ekınde art arda getirerek otuz sayfa doldurdu. Geçen günler- de bütün bir yıh televizyon ek- ranlannın başında da veniden yaşadık. İşte 1992 Almanyası'- ndan geçen bazı olaylar. • 1992 Dazlaklann ve Neo- nazilerin yıh oldu: VVuppertal'- de Dazlaklar 53 yaşındaki Karl-Heinz Rohnu Yahudi sandıklan için üzerine benzın döküp yaktılar. •Alman Ya- hudileri arasında İsrail'e göç ta- lebınde sıçrama kaydedildi. • Deutsche Bank Müdürü Nor- bert NVaiter "Almanlar sadece tatillerini nerede geçireceklerini düşünmek yerine biraz da ülke- nin geleceğini düşünseler hayırlı olur" dedi. •Werttin- gen köyü orlaokulu öğrencileri. sınıfta kurduklan bir antenle Amerikan uzay gemısı Spaces- huttle'in haberleşme ağına gir- meyi başardılar • Dışişleri Ba- kanı Hans Dietrich Gencsher istifa etti. •Almanya Albert- ville Kış Ohmpıvatlan'nda ma- dalya stralamasında birinci oldu. •Yabancı ışçiler devlet hazınesine her ysl 25 milyon mark para akıtıyor. •Alman- ya Türkiye'ye sılah ambargosu koydu. ©35 bın Turk firması Almanya'yı boykot edeceğini açıkladı. •Ambargo kalktı. Türkiye'ye ambargoya rağmen silah sevketmekle suçlanan Sa- vunma Bakanı istifa etti. • Her üç Almandan biri ayda bır BERLÎN DİLEK ZAPTÇIOĞLU ananas yıyor. Batı Almanya'da en çok yenen meyve elma, Doğu Almanlar muzu tercih edıyor. •Özerk Tataristan Cumhuriveti vatandaşlan Hel- mut Kohl'ü "Dünyanın en iyi adamı" seçtiler. •Köylülerin şehirlılerden daha az boşandığı belırlendi. •Bayern Münih futbol klübü bütün yeni trans- ferlennden AİDS testi istiyor. • Erich Honecker'in yargılan- masına başlandı; Honecker "Ben değıl, komünizm yargı- lanıyor" dedi. •Willy Brandt öldü. •Yeşillenn eski liderle- nnden Petra Kelly esrarengiz bıçimdeölübulundu. •Münih Dünya Ekonomı Zirvesfne katılan \edi devlet adamını 15 Guernica'nınözgürlükmûcadelesiBir pazar sabahı. Yağmurun okşar gıbı ısladığı kocaman san yapraklara okşargibı basarakyürüyoruz Onünüz- dc gu\ercınler yol gösterir gibi uçuşu- \ or. ama hemen ilennızde yenıden ko- nuyorlar. Aman Allahım. vaşamak ne aÜ7el! Tunı bu gokyüzü senin mi Mad- rid? Prado Müzesi sol yanınızda kaldı. bulvann soııuııa geldınız. Benım güzel- lığını sonsuzdur. dercesme açıveriyor lum comertlığıyle gokyüzünü Madrid; başka bır sıcakİık \ayıİı\or içinizc: Sal- \ador Dali"nın rcsinılerinın sergılendiğı \e Picasso'nun Guernıca"sının son du- rağı: Reina Şofıa Müzesi"ndesiniz. Yıl 1937. İçsavaşın ikinci jılı. Alman pilollan, Alman ııçakları güzel bır nısan ak^amını seçmi^lec Gucrnicıı şehrıni bombalamak. \erle bir etmck için 1lık bir bahar akşamına sığdırılneren yok edış Pıcasso. haberı Pans"tc duyar. Ve hemen savaşa ve Franco'ya nefretini re- simlemeye koyulur. Nasıİ resimlcnir sa- vaş' 1 Bölük pörçük. Paramparça. Kar- makanşık. Ve elbette ki siyah beyaz. Si- yah beyazın kaynaşması. gn. İşte böyle doğdu Pıcasso'nun 'Gucrnıca'sı. 3*50 cm boyunda 780 cm enindc bir tuval üs- tünc yağlı boya, siyah beyaz gri bir sa- vaş. ' ' lç savaş suruyor. Guernıca tum dun- yada bir savış sembolü. Piaısso. Fran- co'ya karşı savaşan cumhunyetçılere parasal \ardım toplayabılmck için ünlü müzelerde sergilemeye başlıyor Guen- ca'yı. Sonuç pek sevindırici dcğil: topla- nantüm para ancaküçbeş bin dolar Ve 2. Dünya Savaşı dayanıyor kapıya. Sa- vaş restai Gucrnica'nm, savaşta güven- liğı söî^Ttjı^su Pıcasso Guernicâ'ya New Yorkta Modern Art Müzesi"ne bırakmaya karar verivor. Ancak "gcr- çck bir cumhuriyct" kurulduğunda gı- MADRID ALt KIŞLAK debılır İspanyaya. Guernıca, değışik ülkelerdc müze müze dolaştırdı savaşın hüznünü on yı- llarca. İspanya'ya gelebilmek içinse 1981 yılına değin beklemesi gerekti Sürgündeki cumhuriyetçiler gıbı o da birsavaşsürgünüydü.Guernicalılar. re- simlerini şehırlerine ıstiyorlardı. Ama Franco'ya karşı cumhuriyetçilerin sim- gesdcephesi MadridegetirildiGuernı- ca. Prado Müzesi'nin bir parçasmı oluş- turan Cason del Buen Retiro Müzesi'ne yerleştirildi. Picasso'nun urzuladığı gibi Goya'nın ve Velazquez'in yanındaydı artık. Ama İspanya'da •cumhurivet" yok ki, İspanya hala kralhkla yönetilıyor. par- lamenter monarşi var. Olsun Hemen hemen tüm yetkililer ve Picasso'nun mı- rasçılan, 'cumhuriyet' olmasa bile 'de- mokrasinın" varlığında anlaşıyorlardı. Picasso'nun kızı Paloma, Kral Juan Carlos'un demokrasiye geçışini övüyor ve "sanınm babam da aynı şekilde dü- şünürdü" dı>or. Guernica'nın İspan- ya'ya venlmesi koşulu, Pıcasso'nun va- siyetnamesınde de belirttiği gibi 'politik özgürlüklerin' kazanılmasıydı. Guernica tutsak alıyor insanı. Çivile- nıp kalıyorsurf Bu- savaş yaşar gibısin. Kaybolup gidiyorsun. Neden sonra. goz göze geldik dokuz yaşındaki oğlum Banşözgür ıle. "Savaş" dedım. "Peace on Earth - Yeryüzünde Banş" Baba. dedi, küçücük gözlen umut dolu. bin polis korudu, zirve 35 mıl- yon markamal oldu. •Alman- ya'da geçen >ıl 500 bin bisıklet çahndı. •Almanlann üçte biri "sessiz bır odada tek başıma kalırsam dayanılmaz stres altı- na ginyorum" dıyor. • Memur çocuklann yüzde altmışı üni- versiteye giderken işci ço- cuklannda bu oran yüzde on ikıyi aşmıyor. •Münih'temet- ro inşaatında on milyon yaşı- ndaki bir fıl dişi bulundu • Arkeolojik kazılarda ortaya çı kartılan iskeletleri inceleyen bi- lım adamlan. Taş Devri'nde Almanya'da Yamyamlar'ın ya- şadığını saptadılar. •Koşucu Katrin Krabbe doping yapüğını ıtiraf etti. •Üniversi- teye gıden Alman kızlan sekre- ter. erkekler araba tamircisi ol- mak istiyor. •Gazeteler Al- manya'da turneye cıkan şar- kıanın Michael Jackson'ın kendisı mı, yoksa dublörii mü olduğuna bır türlü karar vere- medi. •Almanya'da en yüklü kazanç diş hekimlerinin: Her on dışçiden birinin yıllık kazan- cı 2 milyar lırayı aşıyor. •Al- man Sağlık Bakanlığı'nın araştırmasına göre her on diş hekıminden-biri dolgu ve kök tedavisinde büyük hatalar yapı- yor. ©Her beş dakikada bir otomobil çalınıyor. • Marlene Dietrich öldükten sonra kızı Maria Rıva anılannı yayımla- yıpmilyarderoldu. 9]992yazı çok kurak geçtıği için arpa mahsulünde düşüş kaydedildi - 1993'de daha az bıra üretılebile- cek. •Rostock'da bır mülteci yurdu beş gece üst üste Neona- zılenn saldınsına uğradı, olay- lan seyreden halk Neonazilere alkış tuttu . • Alman Yükse* İdare Mahkemesı'nin karanr. göre homoseksüellerin ordu- dan aülması meşru. •Merce- des Benz otomobil şirketi Bre- zilya'da polıtikacılara 2 milyon marka yakın riışvet verdi. • Mercedes'ien sonra Volkswa- gen de krize girerek işci çıkart- maya karar verdi. •Almanya'- da bır milyon insan sokakta ya da derme çatma barakalarda yaşıyor. •Gayrimeşru bir ço- cuğun babasının okulda velıler birliği başkanı olması yasak. • Amerikan "People" dergısi dünyanın en güzel elli kişisinin ıçinde tek Alman olarak buz dansçısı Katharina NVitt'e yer verdi. ©Bu yıl uyuşturucudan ölenlerin sa>ısı iki bin. •Neo- nazi .saldrrıTuhha kurbangiden- lerin sayısı on dokuz; dördü Türk: Meıe Ekşi, Ayşe Yılmaz, Yeliz Arslan. Vahide Arslan. c CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ NDEN A f +mtvm ARMAĞANLIKİTAPKAMPANYASI. ÜYE OLAN VE OLMAYAN HERKESE, TÜM OKURLARA... 1-15 OCAK 1993 Kitapseverlerden gelen yoğun ıstek üzerine kampanyamızı 15 oeak 1993 tarihine kadar uzatıyoru:. %35'e varan indirimler... 150.000.- T.L.'ya kadar armağan kitap Cumhuriyet Kitap Kulübü Taksim Mağazamızda (îstiklal Cad. Zambak Sokak 4/1 Fransız Konsolosluğu yanı) dilediğiniz kitabı seçin, armağan paketinizi ve sürpriz hediyenizi alın. f Sipariş Tutan 250.000-500.000 arası İOO.0OO4.ÖOO.OOO i arası 1.000.000 ve üstü İNDİRİM Ûye %25 %30 %35 PTT % 20 % 25 % 30 Armağan Paketi Tutan 50.000.- T.L. 100.000.- T.L. • 150.000 T.L.'lik Kitap veya ÜBeyoğlu 1930 Albümü (Liüfenseçeneğıniziıjareüeyuıiz) Önemli Not: KampanyayaPTT ile katılmak isteyenler sipariş tutannı Posta Çeki No.: 666322 (Cağ Pazarlama A.Ş.) ye yatırdığıruzailişkin fotokopiyi ulaştınn. Kitaplannız ve hediye paketinizadresinizegönderilecektir. Cumhuriyet Kitap Kulübü, Çağ Pazarlama A.Ş. îstiklal Cad. Zambak Sokak No.: 4/1 Taksim-İSTANBUL Tel.:252 38 81-82 Kuzeyli ve güneyli zor anlaşıyor Yabaneılarla Danımarkalılann bırlikte katıldıklan tartışma toplantılannın kaçını- lmaz sahnelerinden bindır Danimarkalı tartışnıacı konıışmasmı bıtırdikten sonra soru sonnak ıçın avağj kalkan guneyli ya- bancı. sorusunu soımadan o'nce kendi dü- şüncelerinı anlatan ıızun bır pcşrev geçer. Soru pcşrevden sonra gelır ve aslında bir cümlevle ıfade edılebılecek uzunluktadır. Danimarkalı tartışmaa peşrevi de soru>u da pek anlamaz genellikle. Ya soruyu an- la>ıncaya kadar tekrarlattınrv ada ayıpol- masın diye anladığını sandığı şekliyic soru- yu cevaplamava çiilışır Sonuçta iki taraf da latmin olmaz bu işten. Bu olav doğulu - batılı, kuzevlı - güneyli arasındaki konuş- ma. anlaşma farkına tekabül eder. Kuzeyli. güncylının hiçbır şcy söylemeden çok fazla laf ettıgıni düşünürken güneyli kuzeylının olaylara çok dar baktığı görüşündedır. Bu durum bır kuzeyli>le bir güneyli birbiriyle konuşup anlaşabılır mı? Sık sık Avrupa Toplluğu toplanlılanna katılan Danimar- kalılara göre çok zor. Bu toplantılarda da sık sık aynı sorun yaşanıyor. Toplantıya katılan Alman ya da Danimarkalı, İtal- > anın konuşmasını çok süslü. ancak içerik- ten yoksun bulurken İtalvana göre kuzeyli konumun derinlığine inmeden. vüzeysel konuşuyor. Kuzeyliyle güneylınin birbirini bu şekil- de algılamalan. sorunlan çözmc şeklinde de kaynaklanıyor. Kuzeyh toplantının biz- zat kendisini sorunlann çözüm platfomu olarak görürken mescleleri kulislerde hal- letmeye ilışkın halvan için toplantı daha çok işin gösteri kısmı olujor KOPENHAC FERRUH YILMAZ Guneyliyle-kuzev li, doğuluyla batılı arasındaki ilişki kurma farkını en iyi tanı- mlayan kavramlardan biri Araplann "'uyum sağlamak" anlamına gelen "musa- >ara"sıdır. İki Arap birbiriyle musayara göstererek konuşur. yanı karşısındakine hürmet gösteren sözler sarf eder. karşısı- ndakini yüccltır. Çehşkiye. çatışmaya yol açacak sözlerden kaçınır. Bu yüzdcn görü- şünü olumlu olumsuz doğrudan söyleyen Batılının bu tavn, "kalabalık". "bencılhk" olarak algılanır. Toplumun ön planda ol- duğu kültürlerle kışının topluma baskın çıktığı kültürler arasındaki çehşkidir söz konusu olan. Araplann musayarası biz Türklere de tanıdık gelir. Bu çehşkı doğu-batı celişkisi değil. ku- zey-güney çelışkisıdır aynı zamada, batı denince akla gelen Av rupa'nın kendi içinde de geçeridir. Ve aynı zamada sadece konuşmak da sınırlı değildir. Halk ve gidiş açısından da öyledir. Buna en iyi örnek kadın-erkek iliş- kileridir. Kopenhag'ın herhangı bir banliyösünde fınn lezgahlan olarak çalışan ve göze batmayan kuzeyli bir kadın. güneye indı- ğjnde erkeklerin ilgı odağıdır bırden. Bun- da kuzeyli kadınla kurulacak ılişkinın bağlayıcılığj olmayan bir maceradan ıbaret olması kadar. iinncı kız. alışık olduğu üze- re sokakta gözlerini kimseden kaçırmaz, "'yollu" olarak algılandığının farkında bile olmadan erkekleridurdurup yol sorabilir Oysa örneğin bır İtalyan ya da Türk için bakış, flörte davet anlamı taşır. İtalya ya da Türk kadını. erkeklere dikatli bakmamayı, sokakta hareketsiz duımamayı öğrenmiş- tir Buna karşılık. güneyli kadın paradok sal bıçimde daha çok makyaj yapar. gı yimıne daha çok özen gösterir, daha seksi giyinır. Ama güneyli kadınla ilişki kurmak zordur. Güneyli kadına yaklaşabilmek ve elde edebılmek için belb kültürel kodlamalann çözülmesiyle aşılabilecek engellen tek tek aşmak laamdır Güneyli kadının gönlüne arka kapıdan gırmek gerekmektedir. Kuzeyliyle güneylınin birbirini anla- makta güçlük çektıği örneklen çoğaltmak fazlasıyla mümkün. Kuzeylilerle güneylıler şimdi bütün bu farklılıklara karşın tek çatı altında toplanıp birlik oluşturabilmek ıçın olağanüstü bir çaba gösterıyorlar. Bırliğe en heveslı olan- lar da güneyliler. Kuzeylilere göre güneyli- lerin söyledikleriyle yaptıklan bir ol- madığından. birlik anlaşmalan onlan pek bağlamıyor. kabak her zaman anlaşmalan fazlasıyla ciddive alan kuzeylilerin başında patlıyor. Herkesın kendine göre bır şey anladığı tek bir Avrupa hülyası, kocaman bir yanlış anlamadan ibaret olmasın? îsveç lıalkı boyun eğmeyi öğrendi "Eee, pes artık!" diye başlık attı tanınmış bir yazar yazısına. Onu pes ettıren şey. okullarda, yemeklc birlikte venlen sütün kesilmek ıstenmesıydi. Bu ülkc- de. sosyal demokrasının kuru- culannın işçı haklanyla bırlikte gcrçekleştirdiklen en güzel gele- neğin başında, okullarda sıcak yemek çıkanlması gelir. Böyle- likle, toplumun hangi sırufından gelirse gelsin çocuk- lann karnına a>nı yemek gıder. Oturur. birlikte yerler. Son za- manlarda. hamburger kültürü. çocuklann yemek arasında okuldan kaçıp köşedekı büfeye gıtmesine yol açtıvsa da bu ge- lenek. varlığını sürdüru>or. Şımdi yenilen ekmeğın cin- sinden. ıçilen şeye dek her şeye kanşılıyor ve her şeyden. kısıntı yapılıyor. Varlıklı ailelerın oturduğu bazı bölgelerde, öğ- len yemeğı için para alınması biledenendi. 1992yılındayaşa- nan bu gerçek. İsveç'in nasıl bır yılı geride bıraktığını gösterme- ye yeterli. Sokaklarda. metrolarda uyuşturucu kullanımı ve satımı arttıkça, kullananlann yaş or- talaması giderek azaldıkça (12-14 gibi) gençleri sahıpsizbı- rakmak içın herkes elinden ge- leni yapıyor. Boş zamanlannda bırlikte olduklan, oyun oyna- dıklan. müzık dinledikleri ev- ler. bırer birer kapatılıyor. Küçük öğrencilerin, okul çıkışı evlennde henüz kimse olmadığı için gittikleri bir çeşıt kreşlerin çalışma saatleri giderek daralı- yor. Anne-babalar ı^lerinden nasıl kaçıp nasıl son saniyede buralara yetiştiklerini, kendilen bile anlamıyorlar. Çalışabilır nüfusun onda"bin işsiz. Dığerleri için de her an ay- nı sona kurban olma tehlikesi var. Bu nedenle çok komik üc- ret artışlannı kabul etmek zo- runda kalıvorlar. Sokaktakı İsveçlı. ülkesinin nasıl 'AT standartlanna' uymak için bo- yun büktüğunü ve anayasanın elastıkleştığıni hüzünle izliyor. Dagens Nyheter gazetesi STOCKHOLM GÜRHAN LÇKAN 1992'yi "İküdann politikacıla- nn ellerinden, kımliği belirsiz serbest piyasacılar tarafından alındığı yıl" olarak ilan etti. En büyük direnişi, Merkez Banka- sı müdürü yaptı. ama sonunda o da kronu serbest bırakıp de- ğer kaybına uğratınca pes etti. Şimdi artık emeklilerin ücretle- rinden tutun, sigorta şirketleri- nin yükümlülüklerine dek hiç- bir şeyin güvencesi >ok. Bir pazar yazısında sayılarla sizleri sıkmamak içın 1992'nin genel değerlendırmesini şöyle özetleyebilınz: İsveç, geçen yıl. bağımsızbğı- nı yıtirdi. Boyun eğmeyi öğren- di. Özgün bir ülke görünümü- nü gende bıraktı. Herkesin aynı anda binmeye çalıştığı trene. di- ğerieri gibi koşmaya başladı. Yery üzünün en insancıl mülteci polıtikasına sahipti, ama eski Yugoslavya'dan 90.000 mülteci gelince ve halen haftada 2100 adeti daha gelirken. bu konuda geri adımlar atmak zonında kaldı. L'luslararası platformda, Olof Palme sayesinde donığ"- çıkmış olan kimlığini büyük b. hızla yitırdı. Başbakan Carl Bıldfın. ülke ekonomisini ber- bat etme dışında ikinci büyük başansı da budur 1992'de, iktıdarla muhalefe- tin işbirliği yapmasının. kötü gidişı engelleyemediğine tanık olduk. Eğer bir ülkede iktidar. hükümette dep de çokuluslu finansmanalann elinde olursa, o ülkenin kadennı. parlamen- tosu tayin edemez. İşte geçen on ikı ay süresince buna tanık olduk. Ne yazık ki 1993 için umutlu olamıyoruz. Hani der- ler ya görünen köy .. İşte bu ne- denle.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear