Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3OCAK1993PAZAR
8 PAZARYAZILARI
GenelevlerTürk
müşteriyekapalı
Bu yeni yılda da Amsterdam
rengarcnk. Her tarafta havai
fışekler patlıyor. Özellikle ço-
cuklar sokakta vürürken in-
sanlann ayaklannın dibine
patlavıeı bırakmaktan büyük
ze\k alıyorlar. Türk çocuklan
bunu daha da aşınya götürii-
yor. Büyükler ise bir haflalık
yılbaşı tatilini fırsat bilıp Ams-
terdam"ın ünlü "kırmızı
ışıklar" bölgesine (genelev so-
kağı) postu senniş gözüküyor.
Genelev sokağı. yoğun Türk
büfeleriyle birlıktc. önemli bır
Türk işadamı sekıörünü bann-
dıran bölge halıne gelmiş.
Bazılannın Türk resmi kuru-
luşlarından aldıklan __başan
madalyalan bıle var. Öncckı
yıllarda bu işyerlerini \e genel
olarak genelev bölgesini ele ge-
çirmek için Çın mafyasıvla.
günler süren silahlı sokak çatı-
şmalan yaptıklan ya>gın bir
so>lenti. Böylece ctkinlik ka-
zanmış '"bizimkıler".
Son giinlerdc, dünyaca ünlü
Amsterdam genelevının önü-
nc, Türkler açısından yenı bır
olgu daha cklenmiş bulunu-
yor. Genelcvde çalışan kadı-
nlar. Tıırk olduğunu anladı-
klannı ıçcn almı>or. müşteri
olarak kabul etmiyorlar.
Yjygın kanı Türklerin prczer-
vaıif kullanmayı rcddetmelen.
"Biz Müslümanız. bizdc hasta-
lık olmaz" ya da "Biz o ışten
sonra yıkıyoruz. bize bulaş-
maz" divorlar. Gencl kadın
kendısı laktıracağına güvensc
bılc başkalarıyla güvensızlık
ılışkı kurma olasılığının yiik-
sekliğı karşısında "Ne olur nc
olmaz" diycrek AlDS'e karşı
bu şekılde önlem almış gözü-
küyor. Aynca Türklerin, bura-
da kadınlara kölü davrandı-
klun da söylentilerarasında.
Bisikletimle genelev sokağı
"\Varmustraat'"tan (Sıcak so-
kak) geçiyorum. Kadın came-
kanının arkasından ikı Türkle
soz düellosu yapı>or. Turk ol-
duklannı anlamış, içcri almak
istemiyor. Bizimkilerde yemın
bıllah Türk olmadıklannı ıs-
patlamayaçalışıyorlar. Buara-
da. "Nasıl anladı orospu lan!"
dıvor biri Yanlanna yak-
laşıyorum ve "Utanmıyor mu-
sıınuz' İnsan kendini bu kadar
kolay inkaredermı" lüründen
bır şeyler mınldanıyorum,
İçlennden biri bana hak veri-
yor. "Doğru söylüyorsun abı.
ne yapalım ışte bunun kafasına
vurdu" dıyor. Bcn uzaklaşıyo-
rum. Arkamdan hala kadını
AMSTERDAM
ÖMER FARUK
CİRAYOĞLU
Türk olmadıklanna ikna çaba-
lannı duvuvorum.
Bir grup Türk de genelev
bölgesinde köprünün iistünü
mckan lutmuş. Burası da Al-
man. İngıliz turistlcrlc dolu.
Genellikle Amsterdam'a esrar,
uvuşturucu alemleri için geli-
yorlar. Paralan suyunu çekın-
ce de burayı mesken tutup. ye-
niden uvuşturucu parası ka-
zanıvorlar. Türkler de alışmış.
Gözlerine kcsıirdıklerını. ayak
üstü pazarlıktan sonra götürü-
yorlar.
Hollanda'nın "tüccar dev-
let" olduğunu herkes bılır ve
söyler. ama bunu en çarpıcı or-
taya kovan örnek sanınm
uyuşturucu polıükalarıdır.
Her hafla sonu dün>anın dört
bır tarafından uyuşturucu ıçin
Amsterdam'a gelenler oluyor.
Her şeyt düny ada ılk yapma-
ya özel bır onenı verivor Hol-
landa. Ginşındc sızi kocaman
bır crkeklık organının karşıla-
dığı "seks müzesi""nden sonra.
"haşhaş mÜ7csi"ni de açtılar.
Böylece Avrupa'nın "uyuştu-
rucu cenneti" inıajını kuvvet-
lendirmış oldular. Bazı beledi-
yclenn. müptelalanna bellı
îlozda uyuşturucu dağıtma po-
litıkası da bıınlann üzerine
"tüy" dikı>or.
"Jonky otobüslcri" diye bıli-
nen olobüslerde belırli günler-
de ve belırli bölgelerde eroın-
manlara birer "ûoz" venlıyor.
Böylece eroinmanları, kontrol
altında lulmuş ve kriminal
suçlann bır ölçüde önüne geç-
mişmı oluyorlar?
Nerede esrar ıçcbıleceklenni
soran İngıliz misafırlerımıze.
kulaktan dolnıa bilgilcrimızle
yer öneriyoruz. Döndüklerın-
de onlann bılc gözlerını faltaşı
gibi açmalanna neden oluyor
olav. L'yuşturucu listesını içc-
rcn "nıenü" gelmiş masalan-
na.
- Şaşırdık kaldık. dıyorlar.
İkınci Dünya Savaşı'nda. fa-
şıstlerin öldürdüğü çok savıda
eşcinselin anısına. Amsler-
dam'da dikikn •"escinsellık
anıtı" bütün bu tabloya, ayn
bir görsellık katıyor.
'92 Dazlaklar'ınve Neonazüerinyılı
Yeni vıla gdrerken eski yılın
olaylannı fılm şeridi gibi göz
önünden geçirtmek adetten.
Alman •"Süddeutsche Zeıtung"
1992"den bin adet olayı >ılbaşı
ekınde art arda getirerek otuz
sayfa doldurdu. Geçen günler-
de bütün bir yıh televizyon ek-
ranlannın başında da veniden
yaşadık. İşte 1992 Almanyası'-
ndan geçen bazı olaylar.
• 1992 Dazlaklann ve Neo-
nazilerin yıh oldu: VVuppertal'-
de Dazlaklar 53 yaşındaki
Karl-Heinz Rohnu Yahudi
sandıklan için üzerine benzın
döküp yaktılar. •Alman Ya-
hudileri arasında İsrail'e göç ta-
lebınde sıçrama kaydedildi. •
Deutsche Bank Müdürü Nor-
bert NVaiter "Almanlar sadece
tatillerini nerede geçireceklerini
düşünmek yerine biraz da ülke-
nin geleceğini düşünseler
hayırlı olur" dedi. •Werttin-
gen köyü orlaokulu öğrencileri.
sınıfta kurduklan bir antenle
Amerikan uzay gemısı Spaces-
huttle'in haberleşme ağına gir-
meyi başardılar • Dışişleri Ba-
kanı Hans Dietrich Gencsher
istifa etti. •Almanya Albert-
ville Kış Ohmpıvatlan'nda ma-
dalya stralamasında birinci
oldu. •Yabancı ışçiler devlet
hazınesine her ysl 25 milyon
mark para akıtıyor. •Alman-
ya Türkiye'ye sılah ambargosu
koydu. ©35 bın Turk firması
Almanya'yı boykot edeceğini
açıkladı. •Ambargo kalktı.
Türkiye'ye ambargoya rağmen
silah sevketmekle suçlanan Sa-
vunma Bakanı istifa etti. •
Her üç Almandan biri ayda bır
BERLÎN
DİLEK
ZAPTÇIOĞLU
ananas yıyor. Batı Almanya'da
en çok yenen meyve elma,
Doğu Almanlar muzu tercih
edıyor. •Özerk Tataristan
Cumhuriveti vatandaşlan Hel-
mut Kohl'ü "Dünyanın en iyi
adamı" seçtiler. •Köylülerin
şehirlılerden daha az boşandığı
belırlendi. •Bayern Münih
futbol klübü bütün yeni trans-
ferlennden AİDS testi istiyor.
• Erich Honecker'in yargılan-
masına başlandı; Honecker
"Ben değıl, komünizm yargı-
lanıyor" dedi. •Willy Brandt
öldü. •Yeşillenn eski liderle-
nnden Petra Kelly esrarengiz
bıçimdeölübulundu. •Münih
Dünya Ekonomı Zirvesfne
katılan \edi devlet adamını 15
Guernica'nınözgürlükmûcadelesiBir pazar sabahı. Yağmurun okşar
gıbı ısladığı kocaman san yapraklara
okşargibı basarakyürüyoruz Onünüz-
dc gu\ercınler yol gösterir gibi uçuşu-
\ or. ama hemen ilennızde yenıden ko-
nuyorlar. Aman Allahım. vaşamak ne
aÜ7el! Tunı bu gokyüzü senin mi Mad-
rid?
Prado Müzesi sol yanınızda kaldı.
bulvann soııuııa geldınız. Benım güzel-
lığını sonsuzdur. dercesme açıveriyor
lum comertlığıyle gokyüzünü Madrid;
başka bır sıcakİık \ayıİı\or içinizc: Sal-
\ador Dali"nın rcsinılerinın sergılendiğı
\e Picasso'nun Guernıca"sının son du-
rağı: Reina Şofıa Müzesi"ndesiniz.
Yıl 1937. İçsavaşın ikinci jılı. Alman
pilollan, Alman ııçakları güzel bır nısan
ak^amını seçmi^lec Gucrnicıı şehrıni
bombalamak. \erle bir etmck için 1lık
bir bahar akşamına sığdırılneren yok
edış Pıcasso. haberı Pans"tc duyar. Ve
hemen savaşa ve Franco'ya nefretini re-
simlemeye koyulur. Nasıİ resimlcnir sa-
vaş'
1
Bölük pörçük. Paramparça. Kar-
makanşık. Ve elbette ki siyah beyaz. Si-
yah beyazın kaynaşması. gn. İşte böyle
doğdu Pıcasso'nun 'Gucrnıca'sı. 3*50
cm boyunda 780 cm enindc bir tuval üs-
tünc yağlı boya, siyah beyaz gri bir sa-
vaş. ' '
lç savaş suruyor. Guernıca tum dun-
yada bir savış sembolü. Piaısso. Fran-
co'ya karşı savaşan cumhunyetçılere
parasal \ardım toplayabılmck için ünlü
müzelerde sergilemeye başlıyor Guen-
ca'yı. Sonuç pek sevindırici dcğil: topla-
nantüm para ancaküçbeş bin dolar Ve
2. Dünya Savaşı dayanıyor kapıya. Sa-
vaş restai Gucrnica'nm, savaşta güven-
liğı söî^Ttjı^su Pıcasso Guernicâ'ya
New Yorkta Modern Art Müzesi"ne
bırakmaya karar verivor. Ancak "gcr-
çck bir cumhuriyct" kurulduğunda gı-
MADRID
ALt
KIŞLAK
debılır İspanyaya.
Guernıca, değışik ülkelerdc müze
müze dolaştırdı savaşın hüznünü on yı-
llarca. İspanya'ya gelebilmek içinse
1981 yılına değin beklemesi gerekti
Sürgündeki cumhuriyetçiler gıbı o da
birsavaşsürgünüydü.Guernicalılar. re-
simlerini şehırlerine ıstiyorlardı. Ama
Franco'ya karşı cumhuriyetçilerin sim-
gesdcephesi MadridegetirildiGuernı-
ca. Prado Müzesi'nin bir parçasmı oluş-
turan Cason del Buen Retiro Müzesi'ne
yerleştirildi. Picasso'nun urzuladığı gibi
Goya'nın ve Velazquez'in yanındaydı
artık.
Ama İspanya'da •cumhurivet" yok ki,
İspanya hala kralhkla yönetilıyor. par-
lamenter monarşi var. Olsun Hemen
hemen tüm yetkililer ve Picasso'nun mı-
rasçılan, 'cumhuriyet' olmasa bile 'de-
mokrasinın" varlığında anlaşıyorlardı.
Picasso'nun kızı Paloma, Kral Juan
Carlos'un demokrasiye geçışini övüyor
ve "sanınm babam da aynı şekilde dü-
şünürdü" dı>or. Guernica'nın İspan-
ya'ya venlmesi koşulu, Pıcasso'nun va-
siyetnamesınde de belirttiği gibi 'politik
özgürlüklerin' kazanılmasıydı.
Guernica tutsak alıyor insanı. Çivile-
nıp kalıyorsurf Bu- savaş yaşar gibısin.
Kaybolup gidiyorsun. Neden sonra.
goz göze geldik dokuz yaşındaki oğlum
Banşözgür ıle. "Savaş" dedım. "Peace
on Earth - Yeryüzünde Banş" Baba.
dedi, küçücük gözlen umut dolu.
bin polis korudu, zirve 35 mıl-
yon markamal oldu. •Alman-
ya'da geçen >ıl 500 bin bisıklet
çahndı. •Almanlann üçte biri
"sessiz bır odada tek başıma
kalırsam dayanılmaz stres altı-
na ginyorum" dıyor. • Memur
çocuklann yüzde altmışı üni-
versiteye giderken işci ço-
cuklannda bu oran yüzde on
ikıyi aşmıyor. •Münih'temet-
ro inşaatında on milyon yaşı-
ndaki bir fıl dişi bulundu •
Arkeolojik kazılarda ortaya çı
kartılan iskeletleri inceleyen bi-
lım adamlan. Taş Devri'nde
Almanya'da Yamyamlar'ın ya-
şadığını saptadılar. •Koşucu
Katrin Krabbe doping
yapüğını ıtiraf etti. •Üniversi-
teye gıden Alman kızlan sekre-
ter. erkekler araba tamircisi ol-
mak istiyor. •Gazeteler Al-
manya'da turneye cıkan şar-
kıanın Michael Jackson'ın
kendisı mı, yoksa dublörii mü
olduğuna bır türlü karar vere-
medi. •Almanya'da en yüklü
kazanç diş hekimlerinin: Her
on dışçiden birinin yıllık kazan-
cı 2 milyar lırayı aşıyor. •Al-
man Sağlık Bakanlığı'nın
araştırmasına göre her on diş
hekıminden-biri dolgu ve kök
tedavisinde büyük hatalar yapı-
yor. ©Her beş dakikada bir
otomobil çalınıyor. • Marlene
Dietrich öldükten sonra kızı
Maria Rıva anılannı yayımla-
yıpmilyarderoldu. 9]992yazı
çok kurak geçtıği için arpa
mahsulünde düşüş kaydedildi -
1993'de daha az bıra üretılebile-
cek. •Rostock'da bır mülteci
yurdu beş gece üst üste Neona-
zılenn saldınsına uğradı, olay-
lan seyreden halk Neonazilere
alkış tuttu . • Alman Yükse*
İdare Mahkemesı'nin karanr.
göre homoseksüellerin ordu-
dan aülması meşru. •Merce-
des Benz otomobil şirketi Bre-
zilya'da polıtikacılara 2 milyon
marka yakın riışvet verdi. •
Mercedes'ien sonra Volkswa-
gen de krize girerek işci çıkart-
maya karar verdi. •Almanya'-
da bır milyon insan sokakta ya
da derme çatma barakalarda
yaşıyor. •Gayrimeşru bir ço-
cuğun babasının okulda velıler
birliği başkanı olması yasak. •
Amerikan "People" dergısi
dünyanın en güzel elli kişisinin
ıçinde tek Alman olarak buz
dansçısı Katharina NVitt'e yer
verdi. ©Bu yıl uyuşturucudan
ölenlerin sa>ısı iki bin. •Neo-
nazi .saldrrıTuhha kurbangiden-
lerin sayısı on dokuz; dördü
Türk: Meıe Ekşi, Ayşe Yılmaz,
Yeliz Arslan. Vahide Arslan.
c CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ NDEN
A
f
+mtvm
ARMAĞANLIKİTAPKAMPANYASI.
ÜYE OLAN VE OLMAYAN HERKESE,
TÜM OKURLARA...
1-15 OCAK 1993
Kitapseverlerden gelen yoğun ıstek üzerine
kampanyamızı 15 oeak 1993 tarihine kadar uzatıyoru:.
%35'e varan indirimler... 150.000.- T.L.'ya kadar armağan kitap
Cumhuriyet Kitap Kulübü Taksim Mağazamızda (îstiklal Cad.
Zambak Sokak 4/1 Fransız Konsolosluğu yanı) dilediğiniz
kitabı seçin, armağan paketinizi ve sürpriz hediyenizi alın.
f
Sipariş
Tutan
250.000-500.000
arası
İOO.0OO4.ÖOO.OOO
i arası
1.000.000 ve
üstü
İNDİRİM
Ûye
%25
%30
%35
PTT
%
20
%
25
%
30
Armağan
Paketi Tutan
50.000.- T.L.
100.000.- T.L.
• 150.000 T.L.'lik Kitap
veya
ÜBeyoğlu 1930 Albümü
(Liüfenseçeneğıniziıjareüeyuıiz)
Önemli Not: KampanyayaPTT ile katılmak isteyenler sipariş
tutannı Posta Çeki No.: 666322 (Cağ Pazarlama A.Ş.) ye
yatırdığıruzailişkin fotokopiyi ulaştınn. Kitaplannız ve hediye
paketinizadresinizegönderilecektir.
Cumhuriyet Kitap Kulübü, Çağ Pazarlama A.Ş.
îstiklal Cad. Zambak Sokak No.: 4/1 Taksim-İSTANBUL
Tel.:252 38 81-82
Kuzeyli ve güneyli zor anlaşıyor
Yabaneılarla Danımarkalılann bırlikte
katıldıklan tartışma toplantılannın kaçını-
lmaz sahnelerinden bindır Danimarkalı
tartışnıacı konıışmasmı bıtırdikten sonra
soru sonnak ıçın avağj kalkan guneyli ya-
bancı. sorusunu soımadan o'nce kendi dü-
şüncelerinı anlatan ıızun bır pcşrev geçer.
Soru pcşrevden sonra gelır ve aslında bir
cümlevle ıfade edılebılecek uzunluktadır.
Danimarkalı tartışmaa peşrevi de soru>u
da pek anlamaz genellikle. Ya soruyu an-
la>ıncaya kadar tekrarlattınrv ada ayıpol-
masın diye anladığını sandığı şekliyic soru-
yu cevaplamava çiilışır Sonuçta iki taraf
da latmin olmaz bu işten. Bu olav doğulu -
batılı, kuzevlı - güneyli arasındaki konuş-
ma. anlaşma farkına tekabül eder. Kuzeyli.
güncylının hiçbır şcy söylemeden çok fazla
laf ettıgıni düşünürken güneyli kuzeylının
olaylara çok dar baktığı görüşündedır. Bu
durum bır kuzeyli>le bir güneyli birbiriyle
konuşup anlaşabılır mı? Sık sık Avrupa
Toplluğu toplanlılanna katılan Danimar-
kalılara göre çok zor. Bu toplantılarda da
sık sık aynı sorun yaşanıyor. Toplantıya
katılan Alman ya da Danimarkalı, İtal-
> anın konuşmasını çok süslü. ancak içerik-
ten yoksun bulurken İtalvana göre kuzeyli
konumun derinlığine inmeden. vüzeysel
konuşuyor.
Kuzeyliyle güneylınin birbirini bu şekil-
de algılamalan. sorunlan çözmc şeklinde
de kaynaklanıyor. Kuzeyh toplantının biz-
zat kendisini sorunlann çözüm platfomu
olarak görürken mescleleri kulislerde hal-
letmeye ilışkın halvan için toplantı daha
çok işin gösteri kısmı olujor
KOPENHAC
FERRUH
YILMAZ
Guneyliyle-kuzev li, doğuluyla batılı
arasındaki ilişki kurma farkını en iyi tanı-
mlayan kavramlardan biri Araplann
"'uyum sağlamak" anlamına gelen "musa-
>ara"sıdır. İki Arap birbiriyle musayara
göstererek konuşur. yanı karşısındakine
hürmet gösteren sözler sarf eder. karşısı-
ndakini yüccltır. Çehşkiye. çatışmaya yol
açacak sözlerden kaçınır. Bu yüzdcn görü-
şünü olumlu olumsuz doğrudan söyleyen
Batılının bu tavn, "kalabalık". "bencılhk"
olarak algılanır. Toplumun ön planda ol-
duğu kültürlerle kışının topluma baskın
çıktığı kültürler arasındaki çehşkidir söz
konusu olan. Araplann musayarası biz
Türklere de tanıdık gelir.
Bu çehşkı doğu-batı celişkisi değil. ku-
zey-güney çelışkisıdır aynı zamada, batı
denince akla gelen Av rupa'nın kendi içinde
de geçeridir.
Ve aynı zamada sadece konuşmak da
sınırlı değildir. Halk ve gidiş açısından da
öyledir. Buna en iyi örnek kadın-erkek iliş-
kileridir.
Kopenhag'ın herhangı bir banliyösünde
fınn lezgahlan olarak çalışan ve göze
batmayan kuzeyli bir kadın. güneye indı-
ğjnde erkeklerin ilgı odağıdır bırden. Bun-
da kuzeyli kadınla kurulacak ılişkinın
bağlayıcılığj olmayan bir maceradan ıbaret
olması kadar. iinncı kız. alışık olduğu üze-
re sokakta gözlerini kimseden kaçırmaz,
"'yollu" olarak algılandığının farkında bile
olmadan erkekleridurdurup yol sorabilir
Oysa örneğin bır İtalyan ya da Türk için
bakış, flörte davet anlamı taşır. İtalya ya da
Türk kadını. erkeklere dikatli bakmamayı,
sokakta hareketsiz duımamayı öğrenmiş-
tir Buna karşılık. güneyli kadın paradok
sal bıçimde daha çok makyaj yapar. gı
yimıne daha çok özen gösterir, daha seksi
giyinır. Ama güneyli kadınla ilişki kurmak
zordur.
Güneyli kadına yaklaşabilmek ve elde
edebılmek için belb kültürel kodlamalann
çözülmesiyle aşılabilecek engellen tek tek
aşmak laamdır Güneyli kadının gönlüne
arka kapıdan gırmek gerekmektedir.
Kuzeyliyle güneylınin birbirini anla-
makta güçlük çektıği örneklen çoğaltmak
fazlasıyla mümkün.
Kuzeylilerle güneylıler şimdi bütün bu
farklılıklara karşın tek çatı altında toplanıp
birlik oluşturabilmek ıçın olağanüstü bir
çaba gösterıyorlar. Bırliğe en heveslı olan-
lar da güneyliler. Kuzeylilere göre güneyli-
lerin söyledikleriyle yaptıklan bir ol-
madığından. birlik anlaşmalan onlan pek
bağlamıyor. kabak her zaman anlaşmalan
fazlasıyla ciddive alan kuzeylilerin başında
patlıyor.
Herkesın kendine göre bır şey anladığı
tek bir Avrupa hülyası, kocaman bir yanlış
anlamadan ibaret olmasın?
îsveç lıalkı boyun eğmeyi öğrendi
"Eee, pes artık!" diye başlık
attı tanınmış bir yazar yazısına.
Onu pes ettıren şey. okullarda,
yemeklc birlikte venlen sütün
kesilmek ıstenmesıydi. Bu ülkc-
de. sosyal demokrasının kuru-
culannın işçı haklanyla bırlikte
gcrçekleştirdiklen en güzel gele-
neğin başında, okullarda sıcak
yemek çıkanlması gelir. Böyle-
likle, toplumun hangi
sırufından gelirse gelsin çocuk-
lann karnına a>nı yemek gıder.
Oturur. birlikte yerler. Son za-
manlarda. hamburger kültürü.
çocuklann yemek arasında
okuldan kaçıp köşedekı büfeye
gıtmesine yol açtıvsa da bu ge-
lenek. varlığını sürdüru>or.
Şımdi yenilen ekmeğın cin-
sinden. ıçilen şeye dek her şeye
kanşılıyor ve her şeyden. kısıntı
yapılıyor. Varlıklı ailelerın
oturduğu bazı bölgelerde, öğ-
len yemeğı için para alınması
biledenendi. 1992yılındayaşa-
nan bu gerçek. İsveç'in nasıl bır
yılı geride bıraktığını gösterme-
ye yeterli.
Sokaklarda. metrolarda
uyuşturucu kullanımı ve satımı
arttıkça, kullananlann yaş or-
talaması giderek azaldıkça
(12-14 gibi) gençleri sahıpsizbı-
rakmak içın herkes elinden ge-
leni yapıyor. Boş zamanlannda
bırlikte olduklan, oyun oyna-
dıklan. müzık dinledikleri ev-
ler. bırer birer kapatılıyor.
Küçük öğrencilerin, okul çıkışı
evlennde henüz kimse olmadığı
için gittikleri bir çeşıt kreşlerin
çalışma saatleri giderek daralı-
yor. Anne-babalar ı^lerinden
nasıl kaçıp nasıl son saniyede
buralara yetiştiklerini, kendilen
bile anlamıyorlar.
Çalışabilır nüfusun onda"bin
işsiz. Dığerleri için de her an ay-
nı sona kurban olma tehlikesi
var. Bu nedenle çok komik üc-
ret artışlannı kabul etmek zo-
runda kalıvorlar. Sokaktakı
İsveçlı. ülkesinin nasıl 'AT
standartlanna' uymak için bo-
yun büktüğunü ve anayasanın
elastıkleştığıni hüzünle izliyor.
Dagens Nyheter gazetesi
STOCKHOLM
GÜRHAN
LÇKAN
1992'yi "İküdann politikacıla-
nn ellerinden, kımliği belirsiz
serbest piyasacılar tarafından
alındığı yıl" olarak ilan etti. En
büyük direnişi, Merkez Banka-
sı müdürü yaptı. ama sonunda
o da kronu serbest bırakıp de-
ğer kaybına uğratınca pes etti.
Şimdi artık emeklilerin ücretle-
rinden tutun, sigorta şirketleri-
nin yükümlülüklerine dek hiç-
bir şeyin güvencesi >ok.
Bir pazar yazısında sayılarla
sizleri sıkmamak içın 1992'nin
genel değerlendırmesini şöyle
özetleyebilınz:
İsveç, geçen yıl. bağımsızbğı-
nı yıtirdi. Boyun eğmeyi öğren-
di. Özgün bir ülke görünümü-
nü gende bıraktı. Herkesin aynı
anda binmeye çalıştığı trene. di-
ğerieri gibi koşmaya başladı.
Yery üzünün en insancıl mülteci
polıtikasına sahipti, ama eski
Yugoslavya'dan 90.000 mülteci
gelince ve halen haftada 2100
adeti daha gelirken. bu konuda
geri adımlar atmak zonında
kaldı. L'luslararası platformda,
Olof Palme sayesinde donığ"-
çıkmış olan kimlığini büyük b.
hızla yitırdı. Başbakan Carl
Bıldfın. ülke ekonomisini ber-
bat etme dışında ikinci büyük
başansı da budur
1992'de, iktıdarla muhalefe-
tin işbirliği yapmasının. kötü
gidişı engelleyemediğine tanık
olduk. Eğer bir ülkede iktidar.
hükümette dep de çokuluslu
finansmanalann elinde olursa,
o ülkenin kadennı. parlamen-
tosu tayin edemez. İşte geçen
on ikı ay süresince buna tanık
olduk. Ne yazık ki 1993 için
umutlu olamıyoruz. Hani der-
ler ya görünen köy .. İşte bu ne-
denle.