13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK1993 PAZARTESİ 8 DUNYADA GEÇENHAFTA Türkiye'de demokrasive iki karar DİLEK ZAPTÇ1OĞLU BERLİN-Turkiye'deinsan haklanylademokrasinın uygulanıp uygulanmadığı sorusu Almanya'da gecen hafta ıkı kararla gundeme geidi. K.ararlannılkıni Bonn"da Alman hukümetı verdı: Buna göreTürkıye'de insanlar sıyası görüşlennden ölürü hala takıpedılıyor. îkınci karar Dıy arbakır Dcvlet Güvenlık Mahkemcsi'nce\erildi\e Alman vatandaşı Stefan Waldberg"PKK\a kuryehk \ dpıığT gerekçesiyle üç yıl dokuzay hapsemahkumedıldı. DG M "nın y argısı Almanya'da büyük yankı uyandırdı ve tepkiyle karşılandı. Alınanya.anayasasındayabancılara 'sı>asi ıltıca" hakkı \eren 16. maddeyı değişiırerek sınırlannı mültecilere kapaımaya haarlanıyor. Herkesın ülkc>c gınp ıllıca dilekçesı v ermesini önlerrıek için Alnıan parlamentosu dünyada ınsanlannın siyasi takıp gormediğı üjkelenn bır listesını çıkartacak. Örneğin ""Romanya'da hiç kimse siyasi görüşlennden ötürû ızlenmiyor" dendikten sonra bu devletın vatandaşlan daha sınırdan gen çevnlecek Bulgaristan. Çekoslovakya gibi Doğu Avrupa devletleri bu listeye alınırkenTürkiye lıstedışı bırakılacak. Türkiye'den gelen herkes ıltica talebınde bulunabilecek. Türkıye'nin Alman parlamentosundan "temız kağıdf alamayacağıbaştanbellıydi Alman Dışışlen. aslında böyle bır lıste hazırlanmasına karşı çıkmış ve listede adı geçmeyen devletlerle siyasi ilişkılennın bozulacağından dem vurmuştu. Hatta Kürtlerin siyasi sığınma hakkının. "Türkiyeiçinde Batı yörelenne göç etme şanslan olduğu" gerekçesiyle kısıtlanması bıle tartışılmış'.ı. Ama geçen hafta bu planlar bir tarafa bırakıldı. Daha çok kamuoyu korkusuyla ve muhalefeıteki sosyal demokratlann baskısıyla hükümet Türkiye'desiyasi takıp olduğunu onayladı. Bunun pratık sonucu ne? Şımdıye kadar olduğu gıbı bundan sonra da Türkıye v atandaşlan Almanya'y a gelıp iltica dilekçesi verecek. Her \il yaklaşık 25 bin kişi bu hakkını kullanıyor. ama Alman makamları bunlann sadece yüzde onuna kalma hakkı venyor, diğerieri, uzun işlemlerden sonra sınır dışı ediliyor. İş tabıi bununla bitmeyecek. Karann asıl siyasi sonuçlan önemli: Türkiye'de insan haklannın uygulanmadığı ve insanlannsiyasi takip gördüğü resmen onaylanmış oluyor. Zaten Diyarbakır DGM'run Stefan Waldberg hakkında verdiği karar, bunun göstergesi sayıldı. Alman Gazetecıler Sendikası'nca 'adli terör" olarak nitelenen karar ülkede epey yankı uyandırdı. Fakat Dışışleri'nin Waldberg"e fazla arka çıkmadığı da gözden kaçmadı. Alman Dışışlen, DGM karanndan sonra konuyu ıncelediğıni söyleyerek hemen sert bir yorum yapmaktan kaçındı. Zaten gözlemcilere göre eğer Alman Dışişleri Ankara'ya baştan sert çıkışlarda bulunsaydı mahkeme belki de farklı karar v erecek ve VValdberg'ı sınır dışı etmekle yetinecekti. Stefan VValdberg gibı 'Kürtlere fazla angaje solcu Almanlar" Alman hariciyesinin zaten uykulannı kaçınyor. Geçen yıl Nevruz olaylanndan sonra da içlerinde Yeşiller'e ve Demokratik Sosyalizm Partisi'ne mensup milletvekillennin de bulunduğu bir grup Almanın Güneydoğu Anadolu'ya Nevruz kutlamaya gıttiği anlaşılmış; bölgede mahsur kalan vatandaşlannı gen getirmek Alman Dışişleri'ne epey sıkıntı vermışti. Stefan Waldberg, gazetelerde çıkan biyografisine göre Güney Almanya'nın Waldkirch adlı küçük bır kasabasında yaşayan ve ilkgençliğinden beri sol-alternatif görüşlere sahip bir genç. Yabancı düşmanlığına ve ırkçıhğa karşı çeşitli eylemlerckatıldıktan sonra kasabada siyasi mülteci olarak yaşayan Kürtlerle ilişki kuruyor. Türkçeveya Kürtçe bilmese de Almanya'ya sığınan Kürtlerin Türkiye'ye geri göndenlmemesi için mücadele edıyor, kendisini 'enternasyonalist' olarak niteliyorve kısa zamanda Kürtlerle dayanışma komitelennde ön plana çıkıyor. Son olarak Cizre'de yıkılan bir sağlık ocağının yeniden inşası için kasabasında bağış kampanyası açarak 8 bın mark topluyor. Geçen yıllarda üç kez Güneydoğu'ya gitıniş. Oturduğu kasabaya yakın Freiburg kentinde yayın yapan özel sol-alternatıPDreyecksland' radyosuna da serbest muhabirlik yapıyor. Asıl mesleği çıçekçilik, ama parasını bir depoda işçılik yaparak kazanıyor. 28 yaşındaki Waldbergin yaşamöyküsü 'siyasi romantizm" kokuy or; açık bir savaşın yaşandığı bir bölgedeki hareketlen en hafif deyişle naif. Alman Dışişleri şimdi VValdberg'in cezasmı cekmeden sınır dışı edilmesi için bakalımne kadar • uğraşacak. Lazerli adam tutuklandı İSVEC GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Lazerh dürbünlü tiüeğı>le göçmenleri vuran, bır İ ranhyı öldüren veçok sayıda yaralama olayına kanşan 39 yaşındaki İsveçli. kendısine karşı kamılann çokluğundan öturü tutuklandı. 8 Kasım 199rdeİranlıJimmy Ranjbar ı uzaktan aleşederek öldürmeklen ve alu göçmene karşı beş tabancalı saldından suçlanan kişinin evındc. dürbünlü tüfcğin bölümleri bulundu. Aynca a'eşli sılahlar satan bir kişi. söz konusu kişiye lazerli dürbün sattığını açıkladı. Polıstarafindanyapılan açıklamaya gore lazerlı adam, altı avn banka soygununun da ardında yatiyor. Bunlardan ıkisini itıraf etmişdurumda. Polisın ilgisıni çcken kişi. bır ay süreyle izlenmış Durumun farkına vannca. lazerli lufeğıyle ıkı polısmemuruna ateş etmiş. Polislenn bu saldından yara almadan kurtulmalan. İsveç basınında önemli bır habcr olmuştu Lazerli adamın saldınlan arasında. çoğunlukla yalnız olarak dükkanlannda çalışan göçmenlere karşı.yapukian gebyu.ii. İçeri gırdıkıen sonra karşısındakı göçmenın yıızüne ateş eden sakiırgan. bu şekılde 8 kişi) ı ağır olarak yaraladı. İkı ayn bcnzersaldınnın sorumlusu olarak da 39 yaşındaki kişi gösterüiyor. 6 saldınrun 5"inde kullanılan tabanca. bır rastlantı sonucu sudan Çıkartıldı.39yavindakisanık,sılahın kendısine ait olduğunu kabul ediyor. ama olaydan epey önce tanımadığı birine sattığını ıddıa edıyor. Ne \ar ki tabancanın namlusuna susturucu lakmak için y ı\ yapıldığının izleri. adamın daıresınde bulundu. Ay nca saldınlarda kullanılan Güncy Afrika ürünü mermılcr evindcelegeçınldı. Butürmühimmat. daha önce çok sayıda ırkçı saldında kullanılmıştı. Lazerli adamın elindeki en büyük koz. tanıklardan hıçbinnin. "İşte bu adamdı" diyememesi. Herne kadar hcrkcs. yabancılara karşı düzenlenen saldınlardan sonra adamın. bcy az renkli bir Nissan otomobillc kaçtığını söylüyorsa \e söz konusu kişinin bu tanıma uygun bir arabayı sutın aldığı bıliniyorsa da suç işlenirken gören tanıklann yokluğunun sanıktan yana çalışac^.Jına ınanılıyor Özelhkle. a\ ukannın. ls\cç'ınen ünlü avukatlanndan Gunnar Falk olduğunu düjürıüncc. Çi^l TJ^».f kiy Y ı l ı ' n ı l r u t l ı ı v m * Fare,öküz,kaplan,tavşan,ejderiıa,yılaıı,at,koç,maymunderkenUzakdoğu22ocakcuma " * 9 " " * U ^ X I I I 111 i k l l l l l i y U l günüHoroz\üfnaginU.lJzakdo^inançIannagörebuyıldoğacakIarbOge,kavgacı,cesur, yardımsever ve inanclı bir kişilik taşıyacak. Yer* yıfkutlamalar çerçevesinde Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenen fuarda. bir çocuk buz tutmuş Longtan Gölü'nde ejderha kızağını gönlünce sürüyor. (Fotoğraf: REIJTER) En tamıııııışfahişe ortadankayboldu EDİPEMİLÖYMEN LONDRA - Geçen hafta Bosoa sorunu, Prens Charles'ın aşk hayatı, Irak harekatı, bütçe açığı, artan işsizlikten de öneniliydi "ülkenin en tanınmış fahişesinin ortadan kayboluşu". Lindi St Clairin kiraiık Jaguar'ı. intihar için sıkça secilen "popüler" bir y amaçta, terk edümiş durumda. y üksek topuklularından biri de aşağıdaki kumsalda bulunmuştu. Kendisi ile ilişki kurduğunu iddia ertiği 267 milletvekili 'Se bir o kadar da lord, v üksek mahkeme yargıcı ve önemli şahsiyeti" açıklamaya hazırlanan St Clair. ortadan mı kaldırılmıştı? Polis, olayı aydınlatmak için 6 gün uğraştı. Sonuç: Bayan St Clair, Florida'daydı. Gününü gün ediyor, İngiltere'de kayıplara kanşmasının yarattığı merak«e heyecana kıs kıs gülüyordu. Florida'da olduğu. ancak poüs evine girip arama yapbktan sonra bulduğu belgelerden iz sürerek anlaşılnuştı. St Clair, gerçekten "pobsin zamanını boşuna harcamak için mi" kaybolma nuraarası y apmtştı, yoksa "zaten gideceği vardı da şöyle şanına layık bir şekilde mi gitmeyi planl?mıştıT" Bu soruların yanıtına göre poüs, harcadığı zaman ve işe koşulan lOdedektif için StClair'e 100binsterlinlik(13milyar lira) bir fatura kesecek ya da vazgeçecek. St Clair'in başı, V ergi Idaresi ile dertte. İdare, 112 bin sterlin INCİLTEREvergi talepedincemahkemelik oldular. Boyalı ve "ibikfi" sarı saçiarı, elinde kırbacı. kısacık deri minisi, uzun topuklu siy ah rugan çizmeleri, 163 santim çaplı dekoltesi ile BayanSt Clair, V üksek Mahkeme kaptsında pozlar verdi. \ ergisini de ödemedi. "Müşterüerinin'" kendısine bu konuda yardımcı olmasını istedi. Ama y anıt alamadı. Florida'yada bu nedenle "kaçtığı" sanüıyor. Kaybobnadan önce, magazin basınmın "şahı" saydan "Sun" gazetesinde bir mektubtı yayımlandı. St Clair, 267 milktvekili ile Uişkide bulunduğunu açıklıyor,u Bunların 252"si cinsd sapıktır" diyordu. Lyuşturucu alışkanlığı,siUh kaçakçüığı, cinayet girişimlerinde parmaklan olduğunu da iddia ediyordu. "Herşeyiyakında açıklay acağım" derken, sırra kadem bastı. St Clair sadece "reklam peşiude koşan" bir hayat kadını değiL Fahişelerinsosyal gıivenlikleri ve y aşam koşullarımn iyileştirilmesi amacıyla bir de "siyasi parti"' kurdu. Geçen genel seçimde partisinin tek adayı kendisiydi. tngiltere'de fanişetik yasal değil. Türkiye türii genelev yok. Ama randevuev leri ile fanişetik hatırı say üır bir sektör. Vıkla 200 binstertin (26 milyar Ura) kazandığı hesapianan St Clair, fahişeliğin yasallaşması için çaba harcıyor. AMLAR-KAMLAR ECMEL BARUTÇU Daha Fazlası mı? Türkiye Bosna-Hersek konusunda neden daha faz- lasını yapmıyor? Zaman zaman bu tür soruları soranlar bizde çıkıyor- du. Meğer dışarıda da bunu soranlar varmış. Nitekim, böyle bir sorunun Pakistan'ı ziyareti sırasında DSP Ge- nel Başkanı sayın Bülent Ecevit'e sorulduğunu basınımızda okudum. Bu soruyu soranların hiçbirinin somut ve makul bir öneri ortaya koymadıkları dikkati çekmektedir. Söyle- nenler daha dinamik olmayı tavsiye anlamına gelmek- ten ileri gitmemektedir Neden böyle somut öneri yapamıyorlar? Bana sorarsanız, Türkiye'den daha fazlasını istemek, onun eline silahını alıp Bosna-Hersek'e gitmesini iste- mekten pek farkı olmaz da ondan derım. Türkiye, Bosna-Hersek konusunda barışçı yollardan yapılabilecek ne varsa yapmıştır. Bu konuda, uzun süre derin bir uykuya dalmış olan Islam alemi dahil, bütün dünyayı ayağa kaldırmıştır Buna rağmen, Güvenlik Konseyi'nin şimdiye kadar uyguladığı sınırlı yaptırımlar Bosna-Hersek'te Sırp saldırılarını önlemek için yeterli olmamıştır. Sınırlı yaptırımlar diyorum, çünkü Güvenlik Konseyi'nin bu konuda aldığı kararlar maalesef eksik çıkmıştır. Hala bunun sıkıntısı çekilmektedir. Bosna-Hersek'te savaş sucu teşkil eden olaylann in- celenmesi için komisyon kurulması kararlaştırılıyor, ama bu suçun tespitı halinde ne yapılacağı belirtilmiyor. Bosna-Hersek üzerınde askerı uçuşların yasaklanması kararlaştinlıyor, ama bu yasağın ihtla.lt halinde nasıl bir yaptırım uygulanacağı belirtilmiyor. Güvenlik Konseyi üyesi olmadığı için Türkiye karar mekanizmasına müdahale edebilecek durumda değil- dir. Buna mukabil, Güvenlik Konseyi'nin kararlarındakf eksikliğin yarattığı haksız durumu telafi etmek tçin uğra- şan ülkelerin başını yine Türkiye çekmektedir. Bosna-Hersek in Müsluman halkına büyük bir hak- sızlıkyapılmaktadır. Bu haksızlıksorunaçözümbulması gereken Birleşmiş Milletler tarafından işlenmektedir. Eski Yugoslavya'ya karşı Güvenlik Konseyı'nce uygula- nan silah ambargosu bu teşkilatın tarihinde görülmemiş bir haksızlığa dönüşmüştür. Ambargodan etkitenmeyen ve ellerinde Yugoslavya ordusunun her türlü ağır silahı bulunan Sırplar, savunma imkanından yoksun ve am- bargo yüzünden kendilerini savunacak silah tedarik edemeyen Bosnalılara saldırmakta ve dünya teşkilatı bu katlıama seyirci kalmaktadır. Bu haksızlığa çare bulmak için uğraş veren ülkelerin başında yine Türkiye bulunmaktadır. Bunun ötesinde, Türkiye'den daha fazlasını istemekle Bosna-Hersek'e doğrudan müdahale kastediliyorsa Türkiye'nin coğrafi konumu buna müsait değildir. Eğer böyle bir müdahalenin islam ülkeleriyle birlikteyapılabi- lecegini sananlar varsa Islam Konferansı örgütü'nden böyle bir karar çıkm.ayacağı bilinmelidir. Zaten çıkacak da ne olacak? Güvenlik Konseyi harekete geçirileme- dikten sonra? Bosna-Hersek'te askeri bir müdahale olacaksa bunun GÛvenlik Konseyi şemsiyesi altında olması gerekir. Bu- gün, ABD dışında, denizaşın geniş çaplı amfibik bir ha- rekat gerçekleştirebilecek ülkelerin sayısı bir elin par- maklan kadar bile değildir. İKÛ'den bu anlama gelecek bir karann çıkmasmın mümkün olmadığını belirttim. Bu örgüt bir kere kertdi içinde bölünmüş durumdadır. Arap ülkelerinin nazarı- nda İKÖ adeta Filistin halkının meşru hak ve çıkarlannı korumak için kurulmuş bir örgüttür. Bu mesele elbette önemli bir konudur, ama İKÖ'nün diğer üye ülkeleri için önemli başka konular da vardır. İKÖ, yeryüzündeki Müsluman toplumları koruma gö- revini de üstlenmiştir. Bulgaristan'daki komünist yönetimin Müsluman Türk azınlığına uyguladığı insanlık dışı özümleme politikası- na karşı İKÖ'nun desteğıni sağlayacak bır karar çıkarta- bilmek için göbeğimizçatlamıştı. O anı yaşayanlar bilir. Suriye, Libya ve Iran gibi örgütün dinamik ülkeleri karşımıza çıkmıştı. Bu ülkelerin Bulgaristan'la iyi ilişki- leri vardı ve oradaki Müsluman toplumu için bu tlişkileri fedaya değer görmüyorlardı. Bugün de aynı şeyi Yugoslavya Federasyonu için dü- şünnıek yanlış olmaz. Dakar'da İKÛ'nün Başkanlık Divam'nın akdettiği mini zirvede İKÖ'nün namusunu kurtarmayı Türkiye'den başka kim düşündü? İKÖ'nün -kullanılabilırse- bir ağırlığı vardır, ama bu- nun sınırlı olduğu bilinmelidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Bosna-Hersek konusundaki kararın kabu- lünde görüldüğü gibi, bazen faydalı da olmaktadır. Ama münhasıran bu örgüte bel bağlayarak hareket etmek, sonunda hüsrana uğramak istenilmiyorsa, güvenilecek bir yol değildir. BelçikaAT döııeııı başkanhğınah; FRDİNÇ LTKL' BRLKSEL - Clinton'ın yemın törenı ve hafta içındeki ABD'nin Irak saldınlan geçen hafta Belçika basınının en çok üzerinde durduğu k onulardı. Belçika haftaya önceki hafladan devralınan "Flaman Bölgcsi Başbakanı Vanden Brande'nın bölgelere daha fazla özerklik tanıyan federalizmdcn yana olduğunu açıklamasının ardından. Kral Boudcvujn tarafından saraya çağnlması"sorunuylagirdı. Flaman bölgesı başbakanının saraya çağnlması Flaman parulennın tepkisinı çektı \e olay pazartesi günü meclıste gündeme getirilip ulusal başbakan Dehaenesıkıştınldı. Bunun uzenne ulusal başbakan meclıse "kralın eyleminın siyasi sorumluluğu üstlendiği" bıldirdi. Ancak bu. Taal-Actıe-Comıtc (TAK) üyelennınçarşamba günu kraliyci sarayının önünde toplanarak "Boudewıjn. Flaman hükümcti scnın paspasın değil" sloganıyla kralı protestoetmesine cngcl olamadı Perşcmbc günü Brükscl'de bir basın toplantısı dü/enleyen ulusal dışişleri bakan Wılly Qacs"Yaklaşan AT döncm bavkanlığının Belçıkaya 250-300 mılyon Belçika Frangına (yaklaşık 9 mılyon dolar) mal olacağınf açıkladı. I Temmuz-31 Aralık 1993tarihlcriarasındakı6 aylık sürede ATdoncm başkanlığını üstlenmeyeha/ırlanan Belçika, şimdiki döncnı başkanı Danimarkanın gcrçcklcşürmck istediğı "sübvansiyon, açıklık ve genişleme'" amaçlanna katılmasına karşın kendı belırledikleri başka öncelıkleri var. Bakan Claes Belçika'nın dönem başkanhğj sırasında ızleycceği politikayı genel çizgileriyle "Maastricht Anlaşması'nın gerçekleştirilmesi, yeni iş alanlan yaratımı ve ekonomik sorunlar üzennde yoğunlaşma ve ışsızlik ve sosyal güvenlik problemleriyle ilgilenerek AT konusunda AT yurttaşlanna ınandıncı olmak" şeklindeözetledi. 1 temmuzdan sonraki gelışmelen şimdıden bılmenın olanaksız olduğunu ifadeeden bakan "'AT'nin geleceği konusunda lyimser olduğunu" behrtti. "Danimarka'nın ikınci halkoylaması sonunda Maastncht'ı onaylayacağına inandığını" söyleyen bakan, "Major bazı polılik rısklen göze alıp İngılıereparlamentosuna Maastricht'ı kabul ettimıeyi başaracak"dedi. Belçika'nın dönem başkanlığı boyunca lam 45 kez bakanlar konseyi toplanacak ve 10-11 aralık tarihlerinde Egmont Sarayı'nda AT ülkeleri en üst düzey yetkililerinin katılacağı ATzirve toplantısı yapılacak. Claes. sonbaharda AT, Japonya, Kanada vc ABD'nin katılacağı birzirve yapılacağını açıkladı ve Belçika'nın dönem başkanlığı sırasında Clinton'ın Brükscrcgclmesinin beklendığını söyled1 '. Kral 16. Loııis ve soyluluk taıtışmalaıı î n c s i n r l l > > 'a s u m '>e t - hanımefendilik ve sadelikle özdeşleşmişri Audrey Hepburn, özel yaşamında 11İ9Cİ11İ11 j a Holyv\ood 1 da da. Film eleştiımenlerine göre oyunuculuğu da sağlamdı. Ama o "Her şeyden önce insanım" diyordu. HollyHood'un ışıltılı sokaklanndan Afrika'nın kurak çöllerine doğnı zorlu bir yolculuğa çıktı. L NICEFin iyi niyet elçiliğine soyunarak niteliklerine yardımseverliği de ekkdi. Hiç kuşkusuz Kara Afrika'ya uzananenbeyaz,engüzel eldi o. (Fotoğraf: REUTER) MİŞELPERLMAN PARİS- Fransa'da geride bıraküğımız haftanın tümü, Kral 16. Louıs'nin, gündemdekı yerini koruduğu bir zaman dilimı oldu. Concorde Meydanı'ndaki törene gelenkrin tümü de soylu muydu? Değıkü elbette. Zaten, Fransa tahtının vansi konusunda yıllardır sürüp gıden tarüşma nedeniyle, soylular değişik kiliselerdeki ayınlere katıldı. Soylu olmayanlar da öyte. Fakat, nedir. kimdir, ne yapar bu soylular, 21. Yüzyıl'ın eşiğinde? Fransızlann bu konudaki görüşlen ne? Bu gibi sorulann yöneltildiei ilginç bir kamuoyu yoklamasını yayımladı son sayısınoa 'Madame Figaro' dergısi. Şöyle bırgözatalım... Soylunun, dığer ınsanlara kıyasla, 'ayn' birkişilik sergjlediğini söylüyor Fransızlann üçte biri. Kjzlannı soylu biriyle evlendirmeyi arzulayanlann oraru ise sadece yiizde 24. Yani, Fransızlann ancak dörtte biri bu tür bir büyüklük kompleksine kapılmış durumda. Soylu bir ısme sahip obnak hevesinde olanlan ıse cn çok gençler arasında bulmak olanakh. FRANSA örneğin. 18-24 yaş grubundakilerin yûzde 36'a, cafcafh bir soylu adı taşımayı düşlerken 65 yaşın üstündekilerin yüzde 67'sinin, hiç de umurunda değil soyluluk iddıalan. Peki, soylulannen önemli nıtelikkri nedirsize göre? Buna, "sahip olduklan ilişkiler" yanıtını verenler başta geliyor. Yani, çok sayıda ve kaliteli insanlar tanıyormuş soylular. Peşinden, onlann konuşma tarzı, ardından da 3. sırada, 'seryet' geliyor. Bunlara birde 'terbiye' etkenıni ekledinızmi, verilmiş yanıtlara göre Fransız soylusunun başhca nitelikleri ortaya çıkmış oluyor. Soylular tablosuna belki birazgölgedüşüren etkenler ıse ankeün sorulannı yanıtlamışlaragöre 'ayncalık'lardan yararlanmalan. Birde'ahlak* konusunda pek de ü'tiz davranmamalan. Fakat, belki yanıüyor bu konudasoylu olmayanlar... Ancak kesin olan bir şey varsa, o da, 'Madame Figaro'ya göre'Fransız Soylulan payaruşma Derneği'nin(ANF), bünyesinde tam 2 bin aileyi bir araya getirdiğidir!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear