25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK1993PAZAR DIZIYAZI Radyasyondan korkmadığunızm öyküsüdür Kim korkar padyasyondan ŞÜK.RAN KETENCt Yedi düvele meydan okumuş, kahraman.erkek milietiz. Kadınlanmızm toplumsal saygınlığında, kadınlıklannı yok cdip erkekleşebilmelerini ölçü almışız. Gözümüzlegöremediğimiz, ne olduğu belirsiz radyasyondan mı korkacağız? Herşeyi bizden iyi bılen, düşünen biiyüklerimiz, korku denen illeti içimize sokmamak için Karadeniz'e gelen radyasyon bulutunu, çayda, fındıktaki kirlenmeyi bizden saklamışlar. İnsanımız herşeyden habersiz, önlemsiz, korkusuz yaşamını sürdürmüş. Radyasyondan az ya da çok payını almış. Büyüklerimizin deyişiyle, araya Türkiye'nin gelişmesini istemeyen bazı art niyetli güçlerkanşmış. Bazı malûm art niyetli işbiriikçiler. bu oyuna katihnış. Halkımız boşuna korku ılletine kapılmasın diye. Türkiye'de radyasyon ölçümü. bilgi verilmesi hükümel kontrolüne bağlanınca, yurt dışında tahlileryaptınlmış. Çayda, fındıkta yüksek ölçülerde radyasyon çıkmış. Yıne herşeyi bizim için daha doğru bilıp düşünen büyüklerimiz, halkımızı karşılanna alıp. televizyon ekranlanndaafıyetleçay içerek,"az radyasyonlu çay, sağlığa yararlıdır"demişler. Çok az insan gazeteci art niyetli hainlerin yurt dışı kaynaklı kötü haberlerine kanıp biraz korkmuş, bir süre çay içmemiş. Çoğunluk. büyüklerinin sözûne inarup 1986 ürünü radyasyonlu çayı afiyetle içmiş. Yinedefesat. nıfak tohumian sokulmuş ya, her nedense ancak aylar sonra büyüklerimiz kalan çay için imha karan vermişler. Ogün bugünçoğunu korkmadan, kahramanca içirdiğimiz, içtiğimızçaylann kalanından biröcü gibi korkup, ne yapacağimızı bılemiyonız. Kımisi yakmaya kalktı. daha tehlikelı dendi gömüldü. Şimdi de. iyi mi kötü mü gömdük, bir türlü çözemiyor. bilerek bilmeyerek korkup duruyoruzy Oykü bu ya,' aradan aylar, yıllar geçtikçe. görünmeyen, ne olduğu belirsiz radyasyonu da tam unutmuşken. yine bazı karanhk emelleri olanlann tahrikleri ile olacak, bızi korkutmaya başladılar. Gazetelerde, televizyonlarda kanserli çocuklann görüntüleri, bir korku, bir tartışma, bir toz duman... Son yıllarda adını söylemekten artık korkmadığımız büyük şairimiz Nazım Hikmet," 23 sentlik askeredair" Kuzeydengelen bulutlarsaklaıııyorTürkiye'de Trakya bölgesinc gelen radyasyon bulutu için uyan yapılıp, be- lirli önlemler alındı. ?ncak çay ve fındığı büyük ölçüde kirleten Karadeniz'e ge- len radyasyon bulutu bütün sonuçlan ile birlikte saklandı. Karadeniz sahille- rini, çayı, fındığı kirleten bulutla ya da bulullarla ilgili, halka hiçbir uyan yapıl- madı. Hiçbir önlem almmadı. Şimdi yine açık hiçbir bilginın verilmediği bu- lutun çok hafıf bir kirtenme yaptığ, za- rarsız olduğu söylenmekle yetiniliyor. Bütün kanıtlar. daha sonraki yıllarda yapılan taramalardan çıkan sonuçlar, Trakya'dakinden çok daha büyük çaplı bir kirlenmenın saklandığını ortaya ko- yuyor. Çayda, resmi itiraflara göre bile 89 bin bekerele kadar kirlenme yapabi- len olaydan habersiz, önlem almadan yaşamlannı sürdüren insanlar, bu kir- lenmeden çok yönlü olarak etkilendiler. Trakya'dan gelen bulut daha önce batı dünyasında öğrenilmiş,, biz de uya- nlmıştık. Saklanamazdı. Kuzeyden ge- len bulutu uyaracak ülke yoktu. Ana buluttan kopmuş, ikinci patlamadan sonra gelmiş parçalardan söz ediliyor. önce dünyanın bundan hiç haberi ol- madı. Kırlenen çay ve fındığın ortaya çıkması, saklanacak birşey kalmama- sından sonra. uluslararası ilgili merkez- lere bilgi verildi. Radyasyon haritala- nnda, 1986 yılı uluslararası bilimsel raporlarda bizden bıldinlmedıği için, ana buluttan kopmuş olan bu parçalar görülmüyor. Bizden gıden bilgiJerle da- ha sonraki yıllarda çizilmiş. aynı günle- re ilişkın haritalarda yer alıyor. Bu konuda hâlâ ortada karanlık pek çok nokta var. Açıklamaları iyi dinleyin ' Elimizdeki radyasyon bulutunu gös- teren harftartafda. 1986 yılında çizilmiş olanlarda. 3 mayıs tarihi için ucundan baü Trakya'ya uzanmış bir parça var. 1987 yılında bizden alınan bilgilerle çi- zilmiş olduğu sövlenenlerde ise, ana buluttan kopmuş ve kuzeyden gelen bir parça. buna bağlı bütün Karadeniz sa- hlllerinin kirlendiği görülüyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun döneminin başkanı Prof. Ahmet Yükse! Özemre- nin bu konuda geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamanın yaalı metninde ise,3 mayıs tarihinde gelen bulut ve yağ- murla yere inen kirlenme, alınan önlem- ler haİckında aynntılı bilgi verildikten sonra. Karadeniz Ereğlisi, Akçakoca, Adapazan, fzmit ve Keşan'ı birleştiren, Bulgar sınınru izleyerek İğneada'ya ge- len ve Karadeniz Ereğlisı'nde kapanan bölgenin dışında kalan bölgeterde endi- şeye konu olabilecek hiçbir radyasyon düzeyine rastlanmadığ söyleniyor. özemre'nin aynı yaaü açıklaması içinde, çayda, fındıkta radyasyona ilişin bölümde ise ikinci bir buluttan birkaç cümle ile şöyle söz ediliyor "İkinci radyasyon bulutu, 10 mayıs 1986'da Doğu Karadeniz bölgesini ya- layıp geçti. Bunun özgül etkisi birincisi- ne oranla çok daha azdı ama bu yöre ekinleri dolayısıyla büyük önem arzet- mekteydi." Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan aldığımız açıklamada da aynı alanın kirlenmesi ve alınan önlemler anlatılı- yor. îkinci bulut, kirlenme ve önlemleri ise şu cümlelerie anlatılıyor: "Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi- nin etkilenmesi, Çernobil Nükteer Sant- ralında 5 mayıs 1986 günü meydana gelen ikinci bir patlamanın 7-9 mayıs ta- rihinde bölgeye ulaşması sonucunda olmuştur. Bu etkilenmeler. bölgedeki Silahlı Kuvvetlerimize ait cihazlann öl- çüm sonuçlanna göre tespit edilmiştir. Doğu Karadeniz'in etkilenmesi üze- rine radyasyon ölçümlerinin Trakya'- dakine benzer şekilde yapılmasına bu bölgede de devam edilmiştir. Yörenin iki önemli ürünü olan ancak temel gıda maddesi kapsamına gjrmeyen fındık ve çay radyoaktif kırlenmeden etkilenmıştir. Bu ürünlerin gerek iç piyasada tüketil- mesi ve gerekse ihracatı Dünya Sağlık Teşkilatı, Avrupa Ekonomik Toplulu- ğu, Radyasyon Güvenlıği Tüzük ve Yö- netmeliği ve ilgili ülkelerin mevzuatlan çerçevesinde yönetilmiştir." Evet. hepsi bukadar. Trakya'dan öl- çüm sonuçlan verilirken, alınan önlem- ler dizisi sayıhrken. Karadeniz'e ilişkin hiçbir bilgi yok. Çünkü belleği zayıf bir toplum olsak da. Karadeniz'e gelmiş olan bulut ve kirlenmeye ilişkin yapıl- mış hiçbir uyannın oimadığını biliyo- ruz. tnsanlar bulutun geldiği, yağmurla aşağı ındiğı günlerde tarlalardaydılar. Çay topluyorlardı. Havadan radyasyo- nu aldılar. Çayın içinde, radyasyonla birlikte yaşadılar. Ellerini ağızlanna gö- türüp, yıkamadan meyve belki de so- ğan, maydanoz türünden sebze yediler. Çocuklar oynadı. Hamile kadınlar do- laştı. Radyasyonla kirlenmiş otu yiyen havyanlann hemen geçtiğı için çok önemli, sütleri içildi. Etleri yendı. Aldığımız bilgilere göre. raporlarda da vurgulandığı üzere, Karadeniz böl- gesinde de 10 mayıs sonrası ölçümler başlamış. Normaün birkaç katı olduğu bildinlen kirlenme saptanmış. Bulut da zamanında öğrenilmiş. Halktan neden ve hangi hakla saklandı? Trakya için sa- at saat sokağa çıkmama uyansı yapılır- ken, hayvanlaryeşil otlaklardan çekilir- ken. Karadeniz'dekı kirlenme olayında neden hiçbir önlem alınmadı? Önlem alınmaması, acıklama yapılmaması em- nni kim ya da kımler verdı? SURECEK Yuptdışında İ n g i I i z c e nasıl öğpenilip? FİGEN ATALAY HÜRRİYETUYMAZ -8- British Council denetimli okullar Harrogate Tutoriai College 2 The Oval Harrogate, North Yorks- hireHG29BA tel: 994423501041 faks: 44423531110 Başvuru: Margaret H Waterson Haftalık kurs ücreti: 90-130 pound Harven Schoolof English 'The Mascot' Coley Avenue, VVoking, Surrey GU22 7BT tel: 99 44 483770969 faks: 44 483740267 Başvuru: Mrs Vivienne Maddock Haftalık kurs ücreti: 167 pound Hastings Engtish Language Centre St Helen's Park Road, Hastings, Sus- sex, TN34 2JV lel: 99 44 424437048 faks: 44 424716442 Başvuru: Mr Dominic Sabetian Haftalık kurs ücreti: 90-132 pound House of English Ltd 24 Portland Place, Brighton, BN2 1DG tel: 99 44273685198 faks: 44 273674775 Başvuru: Mrs S Camilleri. Arecs co cred by tf*s mctn bci> of îhs clcud on vcrıous d;ys ddrınj tha ••lurdty a U»f ynı, bilgifarkh Düm a Sağlık Örgiirü'nün (\V HO) oluşturduğu çalıyna gruplannca ha/ırlanan >e bilimsel kav- naklarda kullanüan rad\as>on bulutlanna Ofy- kin haritaların bizi ilgilendireo bolıimiinde. yü- lara göre değişiklikler var. I986'da hazırlanm^ haritada (tistte) \ ugosJav>a ve Bulgaristan'dao gelen. bizim de u>arık)tğımi7 3 mayıs tarihinde- ki bulut. sadece Batı Trak> a'nın ucuna ulaşıyor. Ancak 1987 yılında çizik-n haritalarda (soJda). ana buluttan kopan ikioci bir parça, kuzeyden iniyor. Bu ikinci haritaların. çayda »e fındıkta radyasyon çıkmasından »e berşeyin antaşılma- sından sonra. bizden giden bilgilerle düzeltildiği betirtiliyor. Resmi raporlarda ise. haritadalu görüntuye rağmen, yalmzca Sinop iUoin batsı- nn bu buhıttao etkilenip kirleodiği bilgia tar... Acıkoturumu izlediniz mi? Kimin, ya da kimlerin emriyle ka- mu oyundan saklandığı bilinmeyen Karadeniz bölgesini etkileyen radyas- yon bulut ya da bulutlannın yarattığı kirlenmenin boyutu, şimdilik karanlık ve bir tartışma odağı olarak gözükü- yor. Sadece, 10 mayıstan sonra resmi ölçümlerin başladığını biliyoruz. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'- nun bugünkü Başkanı Yalçın Sanalan ve kurumun üst düzey yetkilileriyle yaptığımız görüşmede. bize 12 mayıs günü yapılmış Karadeniz haritası üze- rindeki ölçüm sonuçlan gösterildi. Bir kadın, bir çocuk Yörelere göre çok değişik sonuçlarda havada, çimlerde, toprakta 350 mik- roröntgen/saate ulaşan sonuçlar var. Biz anlamını değerlendirebilecek ko- numda değiliz. Onlar, normalin bir- kaç katı, ancak asla tehlikelı olarak değerlendirilemeyecek bir kirlenme olduğunu vurguladılar. Ancak, neden halka açıklanmadığı, kamuoyunun uyanlmadığı. bir önlem alınmadığına ilişkin bir acıklama yapamayacak du- rumda olduklannı bildirdiler. Döne- min siyasi iktidanyla yöneticileri ara- Bizi yine aldattılar sında vanlmış kararlar üzerinde bir- şey söyleyemeyeceklerini belirtmekle yetindiler. Kirlenme az olsa da: çay toplayan bir kadın, yanında oynayan bir çocuk, ya da sıradan insan için, havadan, topraktan, bitki örtüsünden. dönemin yenilen sebze ve meyvesinden, etten. sütten bulaşan radyasyonun sonuçla- nnın ne olabileceğini sorduğumuzda ise, yanıtlan, tek cümleyle, "Haklı ola- bilirsiniz. Uyan yapılması, önlem alınmasj gerekirdi. Bizter birşey söyle- yebilecek konumda değiliz" oldu. Aldığımız resmi olmayan bilgilere göre, raporlarda yer almayan ölçüm sonuçlan karşılaştınldığında, Kara- deniz'in Trakya'daki buluttan daha fazla kirlendiği ortaya çıkıyor. Artık resmi açıklamalarda da çaydaki rad- yasyonun 89 bin bekerele kadar çıktı- ğı itiraf edildiğıne göre, her ne kadar bu kadar büyük bir kirlenmenin çay üretiminde yoğunl;şma nedeniyle oluştuğu açıklaması yapılsa da, tek başına çay sonuçlan, çok önemli bir kirlenmenin kanıtt oluyor. Yine kamuoyuna açıklanmamış daha sonraki aylann ve yıllann öl- çümlerinde de Karadeniz kiriiliğinin Trakya'run birkaç katı çıktığı bildirili- yor. Evet. siyasi iktidar daha çok veya daha az kirlenmeye yol açmış bu kir- lenmenin saklanmasını nasıl açıklı- yor? Başta dönemin başbakaru Ozal, Atom Enerjisi Kuruma Başkanı Özemre bu konular üzerinde ne diye- cekler? TV-l'de yapılan açıkoturumu ve ANAP adına Bülent Akarcalı'nın açıklamalannı dinlemiş olabilirsiniz. Dersçalışmayanlar Sayın Akarcalı, zamanında alınmış önlemler ve yapılmış uyanlan uzun uzun anlattı. Hepsi de Trakya'dan ge- len ve batının bizi uyardığı bulutla ilgi- liydi. Çayı ve fındığı böylesine ağır kirleten bulut saklandı. Ne yaak ki DYP. SHP, CHP ve RP temsilcileri, derslerini iyi çahşmadıklan için, konu- yu bilmediklerinden, hiçbir sonı yö- neltemediler. Gereken önlemler za- manında abnmış, hiç bir şey saklan- mamış gibi bir tablo ortaya çıktı. Kamuoyu. kitleler bir kez daha ağır bir biçimde yamitıidı. Umanz bizim bu yayınımızın ardından. hesap sor- mayı akıl edenler olur. ACENTELER GÜÇ DURUMDA Ingiliz için can yoldaşı, lüks oldu Jngiltere'deki ekonomik bunalımveaupair acentelerine yönelik güven kaybı nedeniyle Türkiye'de bu işle uğraşan kurumlarda zordunımadüştü. Baa firma yetkilileri, "Ekonomik bunalımda İngilizlerin ilk hraktıklan, au pair'leri oldu; aile bulmakta zorluk çekiyoruz" derken, bazılan da "Basında zaman zaman yer alan au pair'liğe ilişkin asılsız ve kasıtlı haberlenn, işlerini olumsuz yönde etkilediğini söylüyor. Yabancı dil okuflannın Türkiye temsilcisi olarak çalışan bazı acenteler de her iki olumsuz durumla uğraşmak yerine bu işi bırakıyor. Bu işi bilinçli ve dikkatli bir şekilde yapan acentelere göre, "Ticari kazanci ön planda tutarak. tngiltere'ye rastgele au pair gönderen acenteler. hem sektöredarbe vurdu, hem de Avrupa'da Türk au pair'lerin imajını zedeledi. Kamuoyunda da au pair'lik, kötü birkurum olarak görülmeye başladı." Atlas'tan Nazım Özsoylu, İngiltere'deki ekonomik bunalım nedeniyle aile bulmakta zorlandıklannı belirtiyor ve bu yüzden son aylardaau pair başvurulannı kabul etmediklerinı söylüyor. Doğan Au-Pair Agency sahibi Hüseyin Doğan da. "fngiltere'de özellikle bu yıl başgösteren yüzde 2-4'lük enflasyon, ailelerimizi vurdu. İlk bıraktıklan da au pairleri oldu" diyor. Ekdil'den Harun Sulaç ise basında au pairliğe ilişkin olumsuz haberlerin yer almasının, gitmek isteyenleri ürküttüğünû anlatıyor. Sulaç. "Geçtiğimiz aylarda bir dergidc yer alan bir haber nedeniyle başvurular çok azaldı, gitmek isteyenler de vazgeçti" dıyerek, haberin gerçeği yansıtmadığını savunuyor. Anatolian'dan Güner Donat da, kendilerine başvuran adaylann uzun süre beklediğini söylüyor. şiirinde. genç erkeğımizı nasıl tanımlar, bilirmisiniz?.. " Yani öldürmeye, öldürülmeye haar Belki tavşan gibi korkak Belki toprak gibi akıllı Belki gençlik gibi cesur Belki su gibi kumaz Her kaba uymak meselesı" Jşte, şairin vurguladığı erkeklik niteliklerimizin bütünlüğünden olacak, korkmadan çoğunu içtiğimiz çayın. kalan çok azını panik içinde ne yapacağımızı biîmeden kavga etmekle de yetinmiyoruz. Gördüğümüz her kanserlinin hesabını, daha önce hiç korkmadığımız radyasyondan bilip, AUahımıza kadar korku içine gömülüyoruz. Radyasyonlu çayın ortaya çıküğı, bulutun saklandığı 1986 sonu, 1987 ve sonrası yıllarda hesap sormayı düşünmediğimiz büyüklerimize ancak kanser korkusu ile hesap sorulabileceğini düşünmeye başlıyoruz. Oysa büim diyor ki, radyasyon kanser yapar, radyasyonla kanser oranı artar. Ancak hangisinin doğal. hangjsinin radyasyondan olduğu bilinmez. Buna güvenen yetkili, sorumlu büyüklerimiz de bizim korkumuzla alay ^~^~" eder, "Türkiye'de eskiden kanser taraması mı vardı lci, artüğjnı kanıtlaya bılesiniz" diye demeçler verir, hesap vermekten kurtulacaklanndan güvenli görüni Bir zamanlar aldırmadığımız, şimdi bayağı korktuğumuz radyasyon, kanser arüşı yapmış yapmamış; tartışma konumuz bu mu olmalı? Radyasyon azdı, çoktu, zararhydı, zararsızdı; bunu mu tartışmalıyız? Bir siyasi iktidar, yetkili, sorumlu herkes, bilim. YÖK yasaklamış olsa da, gerçek bilim adamı, radyasyon gerçeğini halktan nasıl saklar? Bulutlar nasıl saklanır? Nasıl önlem alınmaz, halk uyanlmaz? Nasıl bile bile radyasyonlu çaylar halka içirilir? tşte biz bu yazı dizisi, ya da öykümüzde, bunun nasıl yapılabıldiğıni belgelerle, verilerle sunmaya çalışacağız. Karmakanşık olan kafalanmızda, bir uçtan öteki uca, doğru yanlış tartışmalara biraz ışıl- tutmaya çalışacağız. Zayıf toplumsal belleğimizde olayı yaşadığımız 1986'ya da uzanıp, akla karayı. sapla samanı birbirinden ayırmaya çabalayacağız. 1986"da radyasyonlu çayı yurt dışında tahlil ettirerek sizi uyarmaya çalıştığımız günlerde de, bugün de sadece ve sadece gazetecilik görevinin gereğini yapmaya çalıştığımıza, hiç bir art niyetli gücealet olmadığımıza inanmanızı diliyoruz. Saklanan başka bulut mu var? Atom Enerjisi Kurumuyazılı raporlanndan veeski başkanı Prof. Ahmet Yüksel Özemre'nin açıklamalanndan. zamanında halktan saklanmış, hiçbir önlem alınmamış bir bulutun. Doğu Karadeniz'e geldiğini öğreniyoruz. Rakamlan verilmiyor; ancak kirlenmenin, Trakya'dakinin çok hafıfı olduğu 7-8-9 mayıs tanhlerinde geldiği söyleniyor. Sayfamızdagörülen 1987yılında çizilmiş uluslararası hantalarise başka şey söylüyor. Dikkatleokursanız, soldaki haritada İngılizcç olarak 3 mayıs tarihini göreceksiniz. Kurum raporlan ve Özemre'nin açıklamalanna göre o tarihteki bulut, Sinop batısını sadece kirletti. Oysa kendileri, bulutun üzerine ok da yaparak, Doğu Karadeniz'i göstermişler. Dahası, 5 mayıs günlü haritanın üzerinde, bu bulutun. yağmurla inmesinden ya da gitmesinden sonrası için. yoğun bir kirlenmeyi işaretlemişler. Sadece Sinopun batısı kirlendi ise, bulutun Doğu Karadeniz üzerinde işi ne? İşaretlemelerinin anlamı ne? Biz birşey iddia etmiyor, sadece merakla soru yöneltiyoruz. Acaba Doğu Karadeniz'de asıl kirlenme, 3 mayıs tarihli bulut hareketiyle oldu da. onlar o tarihte onu atlayıp. ölçümlere de ancak 10 mayıstan sonra başladıklan için mi raporlannda hiç yer vermediler? Soruyu daha açık sorarsak; çay ve fındığı. süt ve etleri, sebze ve meyveyi. bitki örtüsünü kiıietmiş. yöre insanmı etkilemış. biri 3 mayısta, biri 7 mayıstan sonra gelmiş birden fazla bulut mu var? Au pairlik kuyruğunda bekleyenler Kevser'in babası, ot gibi kız istemiyor • İngilizler, son yıllarda içine düştükleri ekonomik kriz nedeniyle, eskisi kadar au pair istemiyorlar. Türk kızlannın da daha önceki yıllara oranla hevesi SemaBalkoou Sevda Veüoğlıı kaçmişgibi görünüvor. Bazı gençleri, fngiltere'deki ekonomik bunalım aupair'liğinne olduğunu çok iyi biliyorum.Onlara ve acentelere karşı oluşan güvensizlik yıldırmıyor. güvenımi yitirince, buraya geldim. Şimdi sıramı Au pair acentelerinin bürolannda pek çok genç, bir bekliyonım. an önce bir aile bulunması için bekliyor. Işte Serap. 71 T~. . . . . Sema. Sevda ve Kevser de bunlardan bazılan. Kevser lnpinaf(19): Sevda Veüoğlu (21): tTÜ_ İşletme Mühcndısliği Bölümü mezunu- yum. Üniversitenin yabancı dil kursunu bitirdim. Acente, fngiltere'de bir aile buldu ama ben çocuk- ları çok küçük olduğu için istemedim. Çocuklann sayısı değil, yaşlan önemli. 5-10 yaşlannda çocuk- lan olan bir aile istiyorum. SemaBalkonu(20): Lise mezunuyum. Sekiz ay Gökdil'in dil kursla- nna gittim. İngiltereye au pair olarak gidebileceği- me, konuşmalan da anlayabileceğime inanıyonım. Türkiye'ye döndükten sonra da üniversite sınavla- nna gıreceğirn. Babası Arif Jripınar da şunlan söylüyor"Amaç belli, hedef belli. Şu dünyada güzel bir lisan bilelim. Dil bilmeyen ottur benim gözümde. O yüzden kızı- mın fngiltere'ye gidip bu dili güzel bir şekilde öğ- renmesini istiyorum." Yeni Levent Lisesi mezunuyum. fngiltere'ye ya- Serap Zengİll (21): bana dilimı geliştirmek için gidiyorum. Bu acente- ye gelmeden önce Cağaloğlu'nda başka bir acente- ye başvurdum. Onlar bana egzamalı çocuğu olan bir aile buldular. 150 sterlin ıstedıler ve vize. pasa- port ve diğer işlemlerin tamamını benim adıma kendılerinin yapacaklannı söylediler. Ancak, söz- lerinı tutmadılar. Au paır'liğı öyle anlattılar ki. göklere çıkardılar. "Sadece çocuk bakacaksın" fi- mmm !T^~ m ~'^~' lan dediler; oysa ben giden gelen arkadaşlanmdan S U R E C E K İTÜ Tekstil Mühendisliği Fakültesi'nden gecen dönem mezun oldum. Daha sonra 4 ay kadar müş- teri temsilcıliği yaptım. Orada lisanın önemirü far- kettim. Ben sadece 6 aylığına {ngıltere'ye gitmek istiyorum. Tek isteğim, pratiğimi ilerletmek ve bu arada farklı bir kültürü tanımak. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇÎ Cumairnın Çocukları... Mersın de, Mersin bale sanatçılarının oynadıklarr "Boş Beşik"i izledikten sonra, Mersin Belediye Başkanı Kaya Mutlu'nun Mersin Oteli'nde verdiği yemeğe gittik. Amacım, oyunun yazarı Necati Cumalı'yla konuşmaktı. O da, sanatçılar gibi, çevresini alanlardan bir türlü kurtu- lamıyordu. Herkes dağıldıktan sonra, eşi Berin Cumalı'dan izin alarak alt kata ındik; o bir tostla süt söyledi, ben de bir bira istedim. başladık konuşmaya: - Boş Beşik balesiyle ilgili düşüncen ne? "Harika"de- din, "Güzel oynadılar" dedin, ama ben derli toplu bir yazmak istiyorum. Ne dersin? - Şimdi, oyundan yeni çıktık. Geleli iki-üç saat oldu. O iki üç saatte de "Boş Beşik'ten bahsediliyor, yukanda verilen yemekte. Ben oyunu seyrederken, doğrusunu istersen. belli bir çizginin çok üstünde buldum temsili. Bizim "Boş Beşik "e yeni bir yorum geldi. Bu yorumda sanıyorum, koreografın, rejisörün, müzikleri yapanın -hepsi bunlar yabancı- Azerbaycanlının... -Ruslar... - Ruslar, sonra bunlar, kendi kültürleriyle birleştirdi- ler. Kendi tiyatro deneyimleri, kendi sahne deneyimleri ve dünyaca ünlü Rus balesinin birikimi, müziğin tüm zenginliği.. Bunların Boş Beşik'e katkıları oldu. Çıkınca, bunu benim için söylemek zor. bizim temsilterimizin üs- tünde bizim kendi ürettiklerimizin üstünde bir şey çıktı ortaya. Bir de.. Beni mutlu etti. Şundan dolayı: Hep söy- ler dururum, ben hayırsız babalara benzetirim kendimi, çok çocuklu fakir aileler var, böyle; çocuk yapar yapar, bırakır sokağa, kimisı kunduracı çırağı olur, kimi bilmem ne olur, ayakkabı boyar. kimisi ona buna, istasyona eş- ya taşır, ama bir bakarsın, hayatta bir yere gelirler. Be- nim çocukları saldım ben, hepsi ekmeklerini kazanıyor- lar, maşallah! Piyeslerim, hikayelerim, romanlanm, şiirlerim... Şimdi "Boş Beşik"; "Boş Beşik"in çok talihli gün/eri oldu benim göremediğim. "Boş Beşik" İzmir'de çıktı, ondan sonra, IzmirŞehir Tiyatrosu oynadıktan sonra, -ki çok ilkel bir sahne düzeni vardı, ilkokul müsamerelerini andıran koşullann biraz üstünde bir tiyatroydu. Beledi- yenin yardımı çok küçüktü, sahnesi çok ilkeldi, salonun- da kahve sandalyeleriyle oyun seyredilirdi- derken, bir ses geldi Üsküp'ten. Üsküp'te kondu "Boş Beşik", Üs- küplüler onu anlata anlata bitiremezler. Orda da Rusla- rın tanınmış bir rejisörü gelmiş koymuş sahneye. Sonra, "Boş Beşik" Erlangen'e gitti Gençlik Tiyatrosu'y\a Er- langen'de büyük sükse yaptı! Orda o zaman anımsarlar, Dünya gazetesinde, Metin Serezli -Boş Beşik'in jönünû oynamışn, gençti, amatördü daha- onun bir dizi yazısı çıktı "Boş Beşikle ilgili. Erlangen'de nasıl karşılandık- larını, nasıl oynadıklarını anlattı... - Bu akşam nasıldı? - Bakın, bu akşam ben Tevfik Elekbaşoğlu'nu tanıdım. Bu, Azerbaycan Bestekarlar Derneği Başkanı. Çok kül- türlü adam, dedi ki: "Sizden bu kadar ünlü bestecı çıktı, böyle bir esere nasıl bu kadaryıl ilgigöstermezler, bunu opera, bale yapmazlar; şaştım kaldım!" dedi. "Bakın, dedi, bu temsil burda başladı, biz göremeyiz belki, ama herkes görecek, bu iemsil dünyayı dolaşacak. Başka başka sahnelerde konacak. Öyle bir bale çıktı ortaya. Bunu Rusya'da da Amerika'da da göreceksiniz" dedi. Bu özman, bizde bu ayarda bale uzmanlan yok. Gördü- nüz rejisörü, neler yapmış değil mi? Sonra, yaparken • Arkaa 17. Sayfada BULMACA 1 2 3 5 6 7 8 9 1 ü 2 3 4 5 6 7 I I I II ffnı 8 f 9 — SOLDANSACA 1/ Tamklann verdiği bil- gilere göre çıalen ve fo- toğrafı bulunmayan bir kimsenin bulunmasına yarayan yûz resmi. 2/ "Gel benim san tambu- ram / Sen ne için inilersin / İçim - derdim büyûk / Ben amn'çin inilerim" (Pir Sultan AbdaJ)... Do- kusunda gûmüş ya da al- tın renginde tel bulunan kumaş. 3/ Dudak boya- 9 sı... Erkek deve. 4/ Kala- ym simgesi... Bir nota... Bir kimse- nin başkalan tarafından saygı gösterilrnesi gereken iffeti. 5/ Pa- muk çekirdeğİ. 6/ Tanntarumaz... Sahip... Rütbesiz asker. 7/ Bir tür dokuma tezgâhına ve bu tezgâhta dokunmuş karmaşık desenli ku- maşa verilen ad... Bayağı. 8/ Edre- mit Körfezi'nde turistik bir yer... Sigorta için verilen ücret. 9/ Kas- larda ve eklemlerde kendini göste- ren ağnh hastahkJann genel adı YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Zorunlu neden. 2/ Piyes... Tropikal bölgelerde yetişen ve yumrulan besin olarak kullanılan bitkilere verilen ad. 3/ Doğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilen beyaz yünlü koyun ırkı... Ate- şe atıldığmda çıürdayarak yanan yeşil yaprakü bir bitki. 4/ İlkel bir silah... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Valide. 5/ Göğüs. 6/ Felsefede bir durumdan baş- ka bir dunıma geçmeye verilen ad... Duman lekesi... Matema- tikte kullanılan sabit bir sayı. 7/ Mukavele... Yeryüzü. 8/ Omurgayı oluşturan kemiklerden her biri... Fiil. 9/ Üçer dizeÜ bentlerden oluşan İtalyan edebiyatına özgü bir şiir tûrü. fiyüSTRfiL^ EGİTİM SEHİNE İsterseniz İngillzce İstersenlz Üniversite ya da her Iklslde Newcasıle Üruvttsıtesı Koordınatörû Mr. Brian Freedman ve MüheDdjslık Fakülfesi Dekanı Prof. Alap Robem 11-16 Ocak tarihleri arasıoda bir dizi tamtım ve semioer için t5tanbul'da şırket merk.ezimi7.de olacaklardıı. llgılenenler şırkeümızi arayarak }ahsen randevu alabılır ya da seminerinuze katılabilırler. Scmiıter Yeri: The Marmara Otel, Opera Salonu Tarih: 15 Ocak Cııma, Saat 19.00-21.00 No4: Kaulun öcrctsizdir. AVILSTRALYA'DA HĞÎTtMtN AVANTAJLARI * L'Iuslararası düzeyde eğılım verılen bir devlet Unıvrrsıtesı oluju * Ingıltere ve Amenka'ya kıyasla ckanomık oluşu * Part - Ume çalifina ızni venliyor olufu * Son derece güvemlir bir Ultc olması * Ilıman bir ilüiıne sahip otma^ı ÖncmV not A»«»tr.tr»1 d. 0«r»tr»*ı rfctta M m l 12 Şalnl'U İM(l>aaktarfa'. Oaircnitc cğHhahM b««İHB«ktalcycaiğrtKİcr ca gcf Ocak •<•«« bdar kayıt ]raplvB*baır*— YURTDtŞ) EĞhİM DANIŞMANUĞI IstiMal CaddMİ Ort TurUtft \ MMKMİ NO: 251 AMnakat W Btyoğhı - tST. Tal:1.2495310 F«:2523376 YURTDIŞINDAİNGİLİZCE en ucuz NASIL ÖĞRENİÜR? En iyi metod AU PAIR'lık yaparok çocuktar ve ebeveyntenyte pfaiık. lısan okuluncia da teonk Dılgı alarak ögrenilir Acente, uçak, vize, konut fonu ve okul dahfl 9% pound üe ki yi kdabirsinb. Geruş Wgı jçin alo deyine. 25» 53 42 - 241 43 U DerinUd.Ştl-M(gh(irpotoSok.2/9Bort>atotBulvan (80700) »eykfo/Ul.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear