25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS1992 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Komünist Partili gazeteci Çin tipi sosyalizmin akıbetinin Sovyetler'e benzemeyeceğine inanıyor Çin'de tek parti kapitalizmi BİRTURİST PEKİN'DE 7 GÜN... RAGIP DURAN Pekin'de yanm günümü Çinli gaze- teci arkadaşımla geçirdim. Kendisi parti" üyesi. Partinin denetimindeki büyük bir medyada çahşıyor. Saat 12.00 sulannda yemek önerimi, sabah saat 10.30'daöğleyemeğiniyediğiiçin, kahve teklifımi de çevrede cafe olma- dığı için kabul edemeyince. çahşüğı yenn danışma salonunda sohbet etük. En son 10 yıl önce görüştüğümüz için 82-92 muhasebesini ve değerlendirme- sinı yapmadan önce ortak dostlanmı- zın kaderlerini konuştuk. - Ekonomık ve siyasal alanda çok şey değişü son on yılda. Şimdi temel politika olarak dışa açtlma ve pazar ekonomisini gelişünneye çahşıyor parti, diye söze girdi. Çin tipı sosyalizmin anahtarlannı veriyordu arkadaşım. Komünist par- tisi kapitalizmi kurmaya çahşıyor. 1. Şanghay İktisat Kongresi! Parti eliyle kapıtahst yetıştirme kurslan da yakın- da açılır herhalde. Zaten parti şimdi- den Pekin'de borsa brokerlen için kurslar açmış. Mao'nun Yeni Demok- rasi'sinden sonra Deng'in yeni ekono- misi giriyor devreye. Akşamlan Çinliler için nispeten pa- halı olan otel lokantalannda yemek yerken hep dikkatimi çekiyordu: Çinli yuppieler de var. Bellerinde çağn alet- leri, ceplerinde mini telefonlar, Çin'de umtsızsoııılur Çinli işsiz yuppie 1985'te başbakan• Sigortasız işsizler - İşsizlik yoksa hafta ıçınde çalışma saatlerinde milyonlarca Pekinli ne anyor başkentin sokaklannda? Onlann işi yok mu? İşlerinden kaytanyorlar mı yoksa? • Kolektifçağncihazı-Pekınlı yuppielerin bellerindeki çağn cihazı ve çantalanndaki mobil-telefonlarla, lüks otellerin damlanndaki çanak antenler de halkın kolektif mülkiyeti tüzüğünde yer alıyor mu? • Atanımş/Seçürniş-Çin Komünist Partisi, en fazla 3 sene sonra rakiplerine olanak sağlayıp serbest seçimlere girse yine iktidara gehr mi? Komünist Partisi seçimleri kaybederse Çin'de hangi parti iktidara gelir? • tnsan hakları - Çin'de partinin denetimindeçalışan Yabancı Diller Yayıneyi hangi ihtiyaca cevap vermek için 40 sayfalık "Çin'de Insan Haklan" başlıklı broşürü yayımlamışür? aylık ortalama ücret 200 yuan iken, adam başına 60-70 yuana patlayan akşam yemeklerinde Komünist Parti önderliğinde Çin işi sosyalizmi kuru- yordu gençler. Parti: Gûç bendeee! Benim kafama takılan bırkaç soru vardı, onlan yöneltmeye başladım partili gazeteci arkadaşıma: - Pazar ekonomisinde, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasası uyarınca yeni gruplar, suııflar, kesimler palazlamp ekonomik iktidarlanntn siyasi ifadeleri- ni talep etmeye başladıklannda komü- nist partinin önderliği ve tekliği ne ola- cak? Yani tekpartiylepazar ekonomisi olur mu? • Parti bu konuyu düşündü ve çöz- dü. Biliyorsun parti çok güçlü. On yıl- lardır bir sürü mücadeleden geçerek çetikleşti. 40 milyon üyesi var. Bazı öğ- renciler ve aydınlar muhalefet edebifir ama onlann herhangj bir gücü yok. Si- yasetin ve ülke yönetiminin ipleri par- tinin elinde. Üstelik, parti devleti de- netlediği için aynca özel sektör oran ve yatmm olarak sınırh kaldığı için parti- nin önderliğmi tehdit edecek bir aşa- maya gelemez. (Ben bunlan daha önce bir yerde okumuştum, ama neyse!) - Yani biryerde sınırh bir devlet kapi- talizmi... Ama yabancı sermayedar ve yatırımcüarı da teknolojüerinden ya- rarlanmak için çağırıyorsunuz değilmi? - Evet öyle de diyebilirsin. Amaç üretici güçleri serbestieştirmek ve üre- timi arttırmak. Nasıl olsa, üretim araçlan devletin, partinin denetimin- de. Biz buna halkın kolektif mülkiyeti diyoruz. Son beş yıldır fıyatlar arttı ama normal. - Peki sizin partinin yöneticilerinin yaşları ülke ortalamasıntn oldukça üze- rinde. Bumın herhalde deneyim açısın- dan büyük yararı var ama, bu kadar genç bir toplumu bu kadaryaşlı insanla- c\ ^ in'de Yeni Ekonomi'nin iki anahtan dışa açılmak ve pazar ekonomisini •* kurmak. Bu iki işi de Komünist Partisi yapıyor. 10 yıl önce yabana sermayeyi kanunla yasaklayanlar, arz-talep sistemine şiddetle muhalefet eden çok yaşlı yöneticiler, bugün üretici güçlerin serbestleşmesi adı altında yabancı girişimleri Çin'e çekebilmek ve sınırlı serbest pazar ekonomisini kurmak için var güçleriyle çahşıyorlar. lerde. Eskiden uygulanan karne siste- mi de 1981 'de kaldınlmış. Şimdi para- sı olan istediğini alabiliyor, pirinç rakısı almak istedik bir dükkândan tezgâhtar bize Johnny Walker viskisi tavsiye etti. 1989'da kanlı olaylara sahne olan Tienanmen'de nasıl davranılnıasi gerektiği parti karanyla PekinKkre duyunüdu. Başkent Pekin'de eskiden Yasak Şehir'den yûksek bina yapmak yasakmış. Şimdflerde bu ubrevi enüre uyulmuyor. ruı, dinamik bir anlayışlayönetmesigüç olmuyor mu? - Bu çok hassas bir konu. Dediğin gibi yaşlılar 'Uzun Yürüyüş' döne- minden kalma kuşak. 50 yılhk dene- yimlerini de bugün partinin, devletin ve halkın (Hiyerarşiye dikkat!) hizme- tine sunmaya devam ediyorlar. Ama ondan sonra gelen kuşak da Marksist ekolden geliyor. Ben 40 yaşındayım ben de Marksist ekolden sayıyorum kendimi. Bu sayede önümüzdeki iki kuşak açısından fazla bir sakmca yok. - Doğu A vrupa 'da da önemli değisik- likler oldu. Ama orada rejim ve sistem değişirken yönetimler de değişü. Sendi- kacı Walesa cumhurbaşkanı, hapisteki yazar Havel de devletin en tepesine gel- di. Sizdeyse 10 sene önce "Kapitalizm kötüdür, pazar ekonomisi, yabancı ser- maye, emperyalizme teslimiyettir" di- yen yöneticiler, şimdilerde eskiden söy- lediklerinin tam tersini savunuyor ve yapıyorlar ve hâlâ da iktidardalar. - Çin'le bu ülkeleri kanştırmamak lazım. Bizde büyük ıstikrar var, ora- larda işler kanştı, hatta kan bile dö- küldü, istikrarsızlık yaşandı. Çin'de biliyorsun parti çok güçlü, ipleri elinde tutuyor... vs... "Keresteye keman çalsan fıliz açar" diye bir söz geldi akhma. LzunYüriiyüşah! Marmarisli Kenan Paşa yanılmı- yorsam, iki kez Çin'e gitmişti. Hiçbir Batı Avrupa ülkesmin kabul etmediği Evren'i Pakistan, Bangladeş gibi dik- tatörlüklerin yani sıra bir de Çin davet etmişti o zamanlar. Dönemin cumhur- başkaru, geçenlerde Liu Şaoşi'nin ya- nına göç eden Li Sienien'le Evren'in Pekin'de ilk görüşmelerinde şöyle bir diyalog olduğu söylenir: - Sayın Li, sizin 89 yaşında olduğu- nuzu söylediler. Maşallah hiç göster- miyorsunuz. Allah afıyet versin, çok dinçsiniz. Neye borçlusunuz bu sağlı- ğınızı? - Sağolun, Türk halkırun değerli ön- den. Sağüğunla ilgili sorunuzun yanıü basittir: Uzun Yürüyüş'e! - Ya öyle mi? Günde kaç kilometre yürüyorsunuz? Pekin'in adının değjşmesıyıc •»slmda çok fazla şey değişmiş. Bu Beijing sözü ne müzikal, ne de yazım açısından ho- şuma gidiyor benim. Zaten, Pekin Derşim'se, Beijing oldukça Tunceli. Yine bir Amerikan esprisi: "Komü- nizm nedir? Kapitau^^ac. kapitaliz- me en uzun ve acılı geçiş aşamasıdır!" Afyon savaşlannda Pekin'de sıkıyö- netim komutanı olan îngilizlerin toru- nu bugün aynı kentte bir Ingiliz ban- kasırun temsilcisi olabibr mi? Sokaklarda ve dükkânlarda boüuk Yine de 1.2 milyar insanın aç kalma- dığını kaydetmek gerek ki, ne denli büyük bir başan olduğunu anlamak için iktisat uzmaoı olmaya gerek yok. Ama 1992'de acaba yeniden Çin-Hin- distan kıyaslaması yapılabilir mi? Friendship Store, Pekin'in diploma- ük semtinde dev bir market. Sadece FEC ile ahşveriş yapıhyor burada. Yok yok. Meyve sebzeden dolap ve heykele kadar her şey mevcut. Türkiye ya da Avrupa ile kıyaslayınca satılan mallann kalitesinin çok yüksek oldu- ğu söylenemez ama fıyatlar ucuz. Kentin ana ahşveriş caddeleri de gü- nün 10 saati kalabahk. Vitnne bakan- lar mı daha çok, yoksa içeri girip pa- ketlerle çıkanlar mı? Yiyecek çeşitleri- ni savmak imkânsız. Ama porselen ya da ipek giysilerden anlaşıhyor ki, maiın ıyisi ihracata gidiyor, iç pazara daha kaütesiz parçalar kahyor. Kuyruk fı- lan yok hiçbir yerde. Dılenci de yok diye not almışım, ama son iki gün üç tane dilenciye rastladım kenar semt- 4 saatlik indirim ve yaşlılar Çin'de haftalık çalışma süresi 48 sa- at. Cumartesi dahil her gün 8 saat iş- başında Çinliler. Ancak bu süre yatan- da 44 saate inenecek. Nedeni "Daha rasyonel verim sağlamak"(!) Beijing Information'un yazdığma göre Çinli- ler teorik olarak haftada 48 saat çahşı- yorlar ama ashnda bu sürenin nere- deyse yansı laklak ve yeşil çay demle- mekle geçiyor. Çin'de resmen işsiz yok ama hükü- met 1989'da aldığı bir kararla işsizlik sigortası tesis etmiş. China Daily gaze- tesi yayımladığı çok sayıda okur mek- tubunda işsizlik sigortası miktannın az olduğunu belirtiyor. Her asansörde mutlaka bir düğmeci var... Sanki asansöre binenlerin hepsi parmaksız... Büyük birkaç otehn tuvaletinde bir görevli havlu sunuyor, bir diğeri ise muslujcçu. Tamirci değil muslukçu. Musluğu açıp kapaüyor. Tuvalete gi- renler musluğu açmasmı bilmiyorlarsa ya da açık unutup israfa yol açmasın- lar diye düşünmüşler herhalde. Sokaklarda günduzleri çok sayıda dede-torun nine-torun çiftine rastla- mak mümkün. Akşamlan ise yaşh amcalar dükkânlarda gecc bekçihği yapıyorlar. Eskiden yokmuş böyle bir kurum. Ama dükkânlar malla dolup taşınca, gece, olmaz ya, hırsızlara karşı önlem olarak emeküleri gece bekçisi yapmışlar. Gece dükkânda yatıp kal- kıyorlar. Merkez semtlerdeki dükkân- lar da 8 metrekareden genışti hep. Dükkânda yatıp kalkmarun bir avantajı da bazen çanak antenh tele- vizyon izleme olasılığı. Ama hava o kadar sıcak ki, bekçi kapıyı açıyor, so- kaktakiler de dükkânın önüne yığıhp Hong Kong filmlerini seyrediyorlar. Yaşh adamlar, kadınlar, dükkânda ya da evinde yatsın sabahın karanhğında kalkıp parklan, kaldınmlan dolduru- yorlar. Sivil bir onbaşı çıkıyor hemen aralanndan ve sabah cimnastiğine başhyorlar. Olağanüstü sevimh" bir manzara. Devrimi yaşamış, 'Dörtlü Çete' be- lasını savuşturabilmiş bu yaşh insanlar gülerek, kendi aralannda şakalaşarak yavaş yavaş da olsa kas ve adalelerini zinde tutuyor. Dikkat çekici bir başka nokta ise Pekin'de rastladığımız temizh'k işcileri- nin hepsinın kadın olmasıydı. Gece hayatı ve dinleyici istekleri Operaya sordum, "Uzun Saçlı KJZ" oynamıyormuş artık. Sinemalann bi- rinde Mao'nun hayatı oynuyordu ama, belgesel değil üstelik, kurgu fıhn. Kapah gişe. Daha doğrusu gişe kapa- hydı. Bilet satan da yoktu, alan da. Geceleri sokaklarda genç kızlar, ka- dınlar son derece rahat, yalnız ya da gruplar halinde serbestçe dolaşıyordu hep. Ne yan gözle bakan biri var ne de laf atan. Bu da 40 yılhk sosyalizmin bir mirası olsa gerek. Parklarda genç çiftler aşın bir şekil- de yan yana hatta diz dizeydiler. Ya- nak yanağa gelene bile rastladım da, öpüşen görmedim hiç. Fuhuş yok mu peki? Rastlamadım, ama özel olarak da araşürmadım. 1.2 milyar Çinli aseksüel ohnadığına göre, parti önder- liğinde olmasa bile hafiften fuhuşa pas veriyordur herhalde. Fahişelervarmı? Varsa sendikalan var mı? önemh bir konu! Plakçılarda, kasetcilerde en çok sa- tan şarkılar listesine bakınça garipse- memek mümkün değil. Isviçreli oğlan çocuğu Richard aydermann ilk sıra- da. Sonra James Last ya da Paul Mau- riat, bir de "Best of Disco Music" Hong Kong Food City dört kath bir lokanta. En üst kaü Karakoe tabir edilen bar. Ama bu gece ban saat 22. 30'da kapanıyor. Bir akşam yemekten sonra gittik. Manzara şu: 25 ya da 30 metrekarelik şık bir lokal. Sahnenin arkasında kocaman bir video ekranı, sahnede play-backten lngilizce şarkı okuyan şantözü gösteriyor. Ekranda şarkı sözleri de altyazı olarak geçiyor. Şantöz de zaten önündeki monitörden şarkının sözlerini okuyor. Temmuz başında Çince hafıf Batı müzıği arajmanlar listesinde bir nu- marah şarkı "Hoin Kin" idi. Bu parça Beatles'ın klasik "Let it Be"sinin Çin- cesi. Plakçıdaki tezgâhtar kız, Ameri- kan şiveli İngihzcesiyle "But They Don't-Let it Be" (Ama bırakmıyorlar ki istediğimizi yapahm) dedi. Kim bı- rakmıyor diye sorduğumda anlama- mış gibi güldü geçti. Orijinal adı lngi- lizce olan "Tomorrow Will Be Better" (Yann Daha İyi Olacak) adh Hong Konglu ve Tayvanh gençlerin oluştur- duğu rock grubunun kasedini önerdi. Pekin'de gece hayatı henüz yerleş- memiş. Sinema, tiyatro, bale, akrobasi göstenleri 19.30'da başhyor ve en geç 21.30'dabitiyor. Yarın: Konu mankeni Mao Zedung ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Dfltii Şenlği'njte- Doğup büyüdüğüm Hadim yöresinden neden karamsar ayrılmıştım? Yeğenjmin ölümü müydü yalnızca, içimi ka- rartan? Eski arkadaşlanmın bellerine değin inen sakalları mı? Süleymancıların, bir akımın gelip, hemşerilerimi sar- ması mı? Köylerin boşalması, köylülerin kentlere, kasaba- lara göçmesi mi? Belki bunların tümü etkiledi birkaç günü- mü, suratımın gülmeyişi ondan mı? Hadim'in Hocalar köyünde doğmuşum, sonradan köyüm ilçenin mahalles olmuş; "Hocalar"ı biz hâlâ köy biliriz. Oranın ilkokulunda, toplam 12 öğrenci varmış; 80-100 yılhk okul, 12 öğrenciyle kalmış; köyde yaşlılar, bir de torunları var demek kentlere uçup gidemeyenler. Insanların oturmadıkları, yaşamadık- ları köyleri, yok saymak gerekir; jşlenmeyen toprakları yok saymak gerektiği gibi. Köyde herkes, toprağını bırakıp kente göçmüş; çoiuk çocuğunu okutup yetiştirmeye bak- mış. Peki, köyler ne olacak? Onları haritadan silecek mi- yiz? Köy Enstitüleri'ni, halkevlerini kapatanların nasıl bir cinayetin sorumlusu olduklarını düşünüyorum... Şimdi yeniden köyleri canlandırıp yaşanır duruma geti- rebilir miyiz? Şimdiye dek, yaptlan yanlışları görüp "Evet, yapılanlar yanlıştı!" diyen yönetici bile yok. Yanlışın yan- lışlığı bilinip benimsenmeden düzeltilemez hiçbir şey... Dikili'de etkinliklerin yedinci yılı; Ankara'dan Izmir'e uçakla geldim; Kıbns'tan gelen konuklarla havaalanında buluşup birlikte bizlere ayrılan bir minibüsle Dikili'ye gide- cektik. Uçakta Hollanda'dan gelen Nihal Dogan da vardı; Nihal Dogan, Hollanda TV'sinden aynlmış, kendisi bir ha- berleşme ağı "International Media Marketing" kurmuştu. Kıbrıslı dostları minibüste bizi bekler bulduk. Kuzey Kıbns Cumhuriyeti Türk Partisi Genel Başkanı özker özgür, CTP Dış llişkiler Yazmanı Fadıl Çağda, Yeni Kıbns Partisi Ge- nel Başkanı Alpay Durduran, kalabahk bir grupla gelmiş- lerdi. Minibüsümüz dolmuştu; Nihal Doğan'ı, Izmir garajı- na bıraktık, o, Kuşadası'na gidecekti. Yolda CTP Genel Başkanı özker Ozgür'e Kıbns görüş- melerini sordum: - New York'ta Denktaş'ın bumunu sürtecekleri dedi. özker özgür, 1980den bu yana, Kıbns sorunu ile ilgili olarak yazdığt yazılarını bir kitapta toplamayı düşünmüş, hazırlıklarını yapıp "Cem Yayınevi"ne vermiş. Arkadaşla- rı okumam için verdiler. Kitabın adı "Kıbrıs'ta Demokrasi Bunalımları." 1981 seçimlerindeTürkiye'dencuntanın na- sıl baskılar yaptıâını anlatmakla başhyor kitap. Rauf Denk- taş'ın "Masonik Nişkileri" ile sürüyor. Kitabın 17. sayfasın- da bir yerde şöyle deniyor: "31 Ocak 1979'da, haftalık Söz gazetesi, bir belge yayımlamıştı. Gazete söz konusu bel- geyi şu tümce ile kamuoyuna sunmuştu: (Aşağıdaki belge, 1963 olaylarında Mağusa Othello Lo- cası'nda ele geçmiş ve adı geçen locanın mason olan üyelerini göstermektedir.) Belge Mağusa Othello Locası'na kimlerin, hangi tarih- lerde kaydedildiklerinin belgesidir. Alt alta yazılmış birkaç isim verelim: 1948J.S. Giragosian, B.E.M.VeterinaryOffice.Larnaca. 1948 S. Piperis 210 Riley Str. Sydney N.S.VV. Australia. 1950 R.R. Denktash, Legal Depi Nicosia. 1950 G.E. Glikis P.O. Box 209 Limasol. 1950 M.S. Agrotis 48 Tennyson Str, Nicosia. Denktaş Mason Rumlarla, Ermenilerie, Ingilizlerle, Amerikalılarla kardeştir. Bu kardeşlikgücünü uluslararası tekellerden alır. Masonların kardeşliği sömürenlerin kar- deşliğidir. Masonik ilişkiler sermayeci çıkar ilişkileridir; halklann eşitligine, toplumların dostluğuna ve karşılıklı saygıya dayalı evrensel Kardeşlik ve barışla ilgisi yoktur." Yazının altındaki tarih 3 Nisan 1981. özker Ozgür'ün Ku- zey Kıbrıs'ta Denktaş yönetiminden ağzı yanıktır; bundan çekmediği kalmamıştır. Türkiye'de cuntaların, askerlerin Kıbrıs'a baskılarından da çok çekmistir. Kuzey Kıbns'ta demokrasinin zerresi yoktur. özker özgür, yazdığı örtso- zün sonunda şöyle diyor: "12 Eylül 1980 darbesi Başbakan Süleyman Demirel'i görevden uzaklaştırmıştı. 20Ekim 1991 seçimleriyle Demi- rel Türkiye'de yeniden göreve geldi. Türkiye'nin demokratikleşmekte olduğu söyleniyor. Peki ya Türkiye nezle olduğu zaman zatürreeye yakala- nan Kuzey Kıbns? Kurtarıldığı söylenen Kıbnslı Türkler, kurtanlacak kadar değerli, ancak demokrasi ile yönetilemeyecek kadar de- ğersiz midirler? "Kıbrıs'ta Demokrasi Bunalımları", Türkiye'nin aydın ve demokratlanna bu soruyu sormak için kitaplaştırılmıştar." BULMACA 8 SOLDAN SAGA: 1/ Ahşap ayaklar üzerine kurulan ve fındık, tahıl gibi ürünler saklanan Doğu Karadeniz yö- resine özgü yapı tü- rü. 2/ Mesaj... Bir çeşit börülce. 3/ Şar- kının sert bir biçim- de vurgulandığı dis- ko müzik üslubu... Bir haber ajansının simgesi... Derviş se- lamı. 4/ Yumurta ve- rimi yüksek bir ta- vuk cinsi. 5/ Deniz kuvvetlerinde bir rütbe... Bir gıda maddesi. 6/ Mısu. 7/ Belirti... Sq?i- cilikte ve hekimlikte kullanılan, ta- dı buruk bitkisel madde. 8/ Göste- ri$, fıyaka... Balede kullanılan bir dans fıgürü. 9/ Bir renk... Hem ısın- maya, hem de üzerinde yemek pişir- meye yarayan büyük mutfak sobası. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Yunan kökenli bir halk dansı. 2/ Bir göz rengi... Domuz yavrusu. 3/ Tiyatroda, bir oyuncunun rol arkadaşının sorulanna ya da soz- lerine verdigi karşüık. 4/ Bir hayvan... Cinsel istek uyandıran, cinsel zevkleri çağnştıran. 5/ Dünyanın en tanınmış şelalelerin- den biri. 6/ Polonyahlann ulusal dansı. 7/ llaç_. Çabuk ve ko- lay kavrayan. 8/ Gedik, yank... Ekmek. 9/ Saka TOrklerinia ttnlü destanı... Titan elementinin simgesi... Bir nota. Poftermatic ile Hypermarkette anında, yerinde çok etkili reklam yapın... Satışlarınızı arttırın. Postormatic Dwpan« Lfd. Rezervasyon ve bilgi için: TEL (1)2605958 »2583670»2586362 »2606464 2600714»FAX |112587489*TELEX.27648RGUNTR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear