22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet? Sahibi: Cumhuriytt Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Bcria Nadi Islanbul Haberleri: Şeııay Kalkan, Dış Haberler: Ergun Bakı, Iş-Ekonomı: Şükran Ketenci, Yurt Basan ve Yayoıu Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Cad. • Gcnel Yayın Yöneımeni: Özgen Acar • Genel Yayın Koordınatöru: Hikmet Çeliakaya Haberleri: Mebroet Sarec. Kültür: Cdal ÜMer. Makaleler: Sami Karadren, Spor: Abdülkadir 39/41 Cagaloğlu 34334 İst. PK: 246 İstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex: Yazı Işlerı Mudurlerı: Fusun Ozbilgen (Sorum'u), Celal Başlangıç (Haber) • Gorsel Yucrlman, Duzeltme: AbduUah Yazıcı • Müessese Mudur V.. Erol Erkut • Koorc!:natör- 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar Aakanu Z. Gökalp Blv. lnkılap S. No: Yönetmen: All Acar • Duzenleme. Mustafa Sagluncr • Ankara Temsilcısı: Cumyt Ahmet Korulsan • Muhasebe- Bakni tfeoer • Idare: Hascyin Gam • Işletme: Önder Çelik • 19/4, Td: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • tzroir. H. Ziya Blv. Arcayurek, Haber Mudurlerı: Mustafa Balbay, Işık Kansu, lzmır Temsılci V.: Srrdar Kızık, Bılg.-lşlem- Nail Inal Bılgısa>'ar Sıstem: Munı>el Çiler • Personel- Stvgi Bnsuocıoglu 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaın; Inönü Adana Temsilcisi: Çelin Yitenoıjlu • Reklanv Reha Işılmaa • Dış llışkıler Hulya Akyol Cd. 119 S. No- I Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78 •TAKVİM: 19AĞLSTOS 1992 İmsak:4.34 Güneş:6.10 Öğie: 13.13 İkindi: 17.00 Akşam: 20.05 Yatsı:21.34 Ortopedik lcontrol • İZMİR (AA) - Doğuştan ol.an ortopedik ra Jıatsızhklann, erken tanı ve doğru yönlendirme ile ömlenebileceği bıldirildı. Ege ÜMiiversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hakkıönçağ, ülkemizdeki pek çok kişinin. zamanında önlem alınamaması yüzünden, bel eğrilikleri, oturuş ve duruş bazukluklan, bacak ve ayak çarpıklıklan gibı rahatsızlıklan çekmekte olduğunu bebrtti. AA muhabirinin konuya ilişkin sorulannı yanıtlayan önçağ. ortopedik bozukluklann erlcen tanı ile önlenebileceğini söyledi. Sn yatağı • tZMİR (AA) - Bel ve sırt ağnlanna yol açan etkenlerin başında, yaşamın yaklaşık üçte birliİc bölümünün geçtiği yatağın kalitesi ve türünün geldiği belirtilerek bu ağnlardan kurtulmak için su yatağı kullanılması önerildi. Dokuz Eylüj Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tiner. sağbkh yatağın, vücudun şekline uyum sağlayacak yumuşaklıkta olması gereküğinı söyledi. Prof.' Tiner, AA muhabirinin konuyla ilgili sorulannı şöyle cevaplandırdı: "Bel ve sırt ağnlanndan şikayetçi olan kişilerin,sert birzeminde' yatmalan gerektiğı yolunda yaygın bir kanı mevcuttur. Ancak sert zeminde bel nahiyesi boşlukta kalır ve ağnlardaha şiddetli olarak devam eder. Ideal yatak; omuz, kalça, bel gibi vücudun çıkıntıh ve girintib bölümlerini kapatabilen, bel boşluğunu doldurabilecek kadar yumuşak olan yatak tır." Copy Clup söyleşisi • İstanbul Haber Servisi - Reklam Yazarlan Derneği'nin düzenlediği Copy Club söyleşilerinin dördüncü konuğu, Pars Mc Cann'in yöneticisi ve IAA Türkiye Başkanı Pınar Kılıç'm "Keşke Ben Yapsaydım" başlıklı söyleşisi, bu akşam 19.30'da, Istanbul Sanat Merkezi Cafe-Bar'ında. Neme dikkat • ANKARA (AA) - Mevsim normalleri üzerindeseyreden hava sıcaklıklannın ve artan nem oranlannın insan sağhğı üzerine olumsuz etki yaptığı belirtilerek "Kalp yetmezliği olan kişilerin dikkatli olmalan" istendi. Hacettepe Üniversitesi Göğüs Hastalıklan Anabilim Dalı doktoTİanndan Dr. Salih Emri, sıcak ve nemli havalarda vücudun ısı dengesini sağlamak üzere metabolizmanın hızlandığını ve kalbin fazla çalışmak zorunda kaldığını kaydederek "Kalp yetmezliği olan hastalarda, kalbe ekstra biryük bindiğinden kalp krizleri meydana gelebilir" dedi. Solunum yetmezliği olan hastalann dikkatli olmalan ve fazla akü'viteden kaçınmalan gerektiğini ifade eden Dr. Emri, "Solunum yetmezliği olanlarda sıcak ve nem dolayısıyla solunum sayısı arttığmdan solunum yetmezliğinden ölüme neden olabilir" diye konuştu. Sütle barışın • ADANA (AA)-Okul çağpndaki çocuklann, sağlıklı yetişmesi ve zekalannın gelişmesinde sütün önemli rolü olduğu bildinldi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Yetişmeyen, bir araştırma yazısında sütün her yaş grubunun tüketmesi gereken besin maddesi olduğunu, bu tüketimde çocuklara ağırlık verilmesi gerektiğini belirtti. Şağlıkh dişlerin ve kemiklerin oluşumunda kalsiyumunçok önemli olduğunu, diğer besin maddeleriyle karşılaştınldığında sütte bu maddenin oldukça fazla bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Yetişmeyen, şöyle dedi:" 10-12 yaş grubunda günlük ahnması gereken kalsiyum miktan 1.2 gramdır. Ülkemiz çocuklanndaki açığın yüzde 60'ın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Yani günlük kalsiyum alımı ancak ortalama 0.4 gram civanndadır. Günde sadece yanm litre süt içerek kalsiyum açığının kapatılması mümkündür." Avrupa'nın tek yeraltı heykel hazinesi Erotikkabartmalartehlikede • Küçük bir kısmı ziyarete açık olması- na rağmen 20 bin ki- şinin gezdiği mağara- da nem, ışık ve çevre kirliliği büyük tehlike oluşturuyor. Kültür Servisi - Fransa'nın Maine-et Loire bölgesinde bu- lunan kayalara yontulmuş 400 kabartma Avrupa'nın tek ye- raltı heykel hazinesi. Katolikler ve Protestanlar arasındaki din savaşlanrun sü- rüp gittiği 16. yüzyılda yapılmış olan kabartmalar, ilk defa 17. yüzyılda bölgede yaşayan bir rahip tarafından keşfedilmişler. Erotik sahnelerle dolu olan 400 figür delikli ve tuzlu bir yapısı olan kalker kayalara, oldukça büyük ve kabaca yontulmuş- lar. Göze carpan en belirgjn ko- nular arasında mastürbasyon sahnelen, çıplak göğüslü ka- dınlar, şeytanın çaigısı olarak bilinen bir tür boynuzu çalan insanlar ve tahrik edici fıgürler yeralıyor. 16'ncı yüzyılda yapılmış 400 erotik kabartma yöre halkının hoşgörülü ve özgür yaşamlan hak- kında öneinli bilgiler veriyor. Giysi detaylanndan 16. yüzyıbn ikinci yansında yapıidıklan anlaşılan yontular, ilk bulunduklannda aşın putperest ve sapkın olduklan için toprakla örtülerek gizlen- mişler. Tekrar bulunmalan ise 1956 yılmda, mağaralara ilgi duyan bir gezgin çift sayesinde olmuş. Kabartmalann izlerine rastlayıp merakla araştıran çift tekrar kazanılmalan için çaba göstermişler ama fazla bir şey yapılamamış. 1968 yılmda dönemin Kültür Bakanı Andre Malraux'ya yapılan başvuru bir yıl sonra sonuç vermiş ve kabartmalar tarihi eser kapsamına alınmış- lar. Ne yazık ki üzerlerinin açılıp beton kapaklarla korun- malan için tam 12 yıl daha bek- lemek gerekmiş. Bu yetersiz koruma önlemine rağmen bu- gün durum endişe verici boyut- larda. Pek çok dış etken ve za- man kabartmalann aleyhine çalışıyor: Nem, ışık ve çevre kir- liliğinin yanı sıra çevre toprak- larda anülmayan ve yüksek oranda nitrat içeren atık sular çok büyük tehlike oluşturuyor- lar. Günümüzde sadece küçük bir kısmı ziyarete açık olmasına rağmen yılda en az 20 bin kişi- nin gezdiği mağarada Andre Breton'un Öncülüğü ve özen- dirmesi sonucunda pek çok bi- lım adamı araştırma yaparak sorunlara çözüm anyor. fşin kötü tarafı yerel yöne- timîer topu birbirlerine atarak bu yüksek maliyetli projeyi fı- nanse etmekten kaçıruyorlar. Tarihsel belge olarak, 16. yüzyılda yöre halkının hoş- görülü ve oldukça özgür özel yaşamlan hakkında önemli bil- giler veren kabartmalar, günü- müzde hâlâ zamana karşı ya- şam savaşı veriyor. Foça'da Doğal ve Tarihsel Değerlerin Korunması Paneli'nde karşılıklı suçlamalar Arkeoloji dünyasındatarbşma ŞEVKİAVO FOÇA - Foça'da tarihi ve doğal değerlerin korunması konusu, arkeoloji dünyasının tanınan isimlerine yönelik suçlamalara neden oldu. Kültür ve Tabiat Varüklannı Koruma Yüksek Kunılu üyesi Prof. Dr. Coşkun özgünerin korumaahğı "1980 ihtilalinin Türk toplumuna bilinçsiz armağanı" diye nitelendirmesi tepkilere yolaçtı. Izmir 1 No'lu Küllür ve Tabiat Varhklannı Koruma Kunılu, verdiği kararlarla "korumacı olmamakla" suçlandı. Festival Foça '92 etkinlikleri arasında yer alan "Foça'da Doğal ve Tarihsel Değerlerin Korunması veTurizm" konulu panel, arkeoloji dünyasında karşıbklı suçlamalara yol açtı. Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın yönettiğı, "kurum, kuruluş ve kişi" isimlerinin dile getirilmesini "yasakladığı" panelde sert tarüşmalar yaşandı. Panelde konuşan vc Foça'daki kazılan sürdüren Doç. Dr. ömerözyiğit, Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Yüksek Kurulu ile bölge kurulunun verdiği son SÎT kararlannın antik Phokaia'yı koruyup koruyamayacağmın tartışmalı olduğunu belirtti. Tartişmalarpanelin soru-yanıt bölümünde oldu. Izmir 1 No'lu Kurul Başkanı Prof. Dr. Cemal Arkon, izleyicilerden gelen "Kurulunuz SIT alanlannı sürekli küçültüyor, inşaata açıyor. Böyle korumacılık ohır mu?" biçiminde suçlamalara karşılık şu yanıtı verdi:" Bir taraftaSayın ömerözyiğit ve öğrencilerinden oluşan, Foça'nın her yerinin SİT olmasını isteyen bir grup, öbür tarafta çok fazla sesi cıkmamakla beraber Foça'da yaşamını sürdürmeye çahşan başka birgrup. Benim kurul başkanı olarak görevim, toplumun çeşitü kesimlerini temsil ediyorsanız, orada konsensüsü sağlamaktır. Bakın, bulgulann ortaya çıkanlmasındaki bilimsellik tamamdır." Yüksek kurul üyesi Prof. Dr. Coşkun özgünerin konuşmasına; "1980 ihtilalinin Türk toplumuna bilinçsiz bir şekilde armağan ettiği bir olay olarak görüyorum korumaahğı. Çünkü depolitize olmuş bir toplumun politika dışında bir şeyle uğraşması lazımdı, bu da korumacılıkü" diye başlamasına, paneli izleyen arkeoloji bölümü öğrencilerinden tepki geldi. özgünel'in "Foça artık bitmiştir" demesi ve ad vermeden Akurgal'ı kastederek "Biz Foça'yı 50'li yıllarda korumaya alabilseydik, ortaokulun tapına&n üstüne yapılmasına izin vermezdık. Şimdi neyi konıyacağız?" demesi gergınb'ği arttırdı. Bunun üzerine bazı öğrenciler özgünel'den açıklama istediler. Özgünel şunlan söyledi: "Burada görüyorum ki bir meslektaşımın öğrencileri çok iyi organize olmuşlar. Benım burada veremeyeceğim hiçbir hesabım yok. Biz buraya Phisilis'i, Erythrai'yi değjl, Foça'yı konuşmayageldik. Her insan hata yapabilir. Zarann neresinden dönersek kârdır." Bu sözlere tepki gösterilirken özgünel bu kez antik Kymekentinden sözetti ve adıru vermeden bu kentte kazı yapan Akurgal'a değinerek "Kyme antik kentine gübre fabrikası karannı maalesef aramızda çok saygı duyduğumuz bir büyük bilim adamı verdi. Biz yıllardır 'SÎT alanına inşaat yapıhyor' dediğimizde, bunun mücadelesini verdiğimizde 'Aman canım bırakın, bunlar prefabrik evler' dediler" diye konuştu. Baa izleyiciler ve öğrenciler daha sonra Belediye Başkanı Nihat Dirim'in korumaa değil, ters bir tutum takındığmı ve SÎT alanlannda yapılaşmaya olanak sağlayan bir davranış içinde olduğunu söylediler. Bunun üzerine yerel politikada korumaya karşı olmanın her zaman prim yaptığını ve korumacıhk anlamında devletin sicib'nin bozuk olduğunu belirten Dirim, "Parsel ölçeğinde birbiriyle çebşkib" o kadar farklı kararlar üretilmiş ki, Foça'da artık Foça insanın bu kararlara inanmasının zemini ortadan kalkmıştır. Bunun tekrar yaratılması lazımdır. Bu da çok geniş bir uzlaşmayı gerektirir. Foça'nın bugün kapladığı alanın tümünün arkeolojik SÎT olduğunu görmemek mümkün değil. Bunu 83'lerdeki kazılarda görüyoruz" dedi. Panelden bir sonuç çıkmasını arzu ettiğini ifade eden Dirim, "Bu sonucu çıkaracak uzmanlar aramızda. Bu konuda iki önerme vardı. Birisi 'tarihi eserlerdursun, kent başka alana taşınsın', diğeri '83 uygulamalan ile çıkan tarihi eserler sütunlar üzerine inşaat yapılarak korunsun' şekbnde. İkinci önerme doğrultusundaki ilk karan bölge kurulu verdi. Ama herkes birbirine bakıyor şimdi, nasıl yapılacak diye" dedi. Kentin başka bir yere taşınması ve belediyenin buna önderlîk etmesi biçimindeki önermenin gerçekleşerneyeceğinı savunan Başkan Dirim. "Kentin taşınması için alternatif birarazi lazım. Plan yetkisi özel Çevre Koruma Kurumu'nda. Elektrik, yol ve su gitmesi lazım. Mali destek yok. Foça'da yaşanan sorun genel anlamıyla taraflann konuya iyi niyetleyaklaşmasınıngereküği. En önemlisi, devletin 'evet biz korumacüık istiyoruz' demesinden geçiyor. Oysa devletin Hazine arazilerini kat karşıbğında verme pohtikasT'dedi. 6 Üçüncü kuşunşiiri' Üçüncü kuş ağlamakh; yal- nız ve mutsuz hissediyordu kendini. "Çöp gibi" bir kuş- tu, üstelik "hayırsızın biriy- di" öteki. Ama mutlu görü- nüyordu ikisi de. Farklı bir dünyadaydılar sanki. Gerçekten öyle miydi? Üçü de aynı kafeste, teller arka- sında kapalı, başkalannın beürlediği bir yaşam sürü- yorlardı. Hiç uçamamışlar- dı gökyüzüne doğru, hiç daldan dala konamamışlar- dı. Hiç çırpamadıklan ka- natlannın, ne işe yaradığını anımsamıyorlardı belki de. Bu küçücük yerde sevmeyi bilebilirler miydi, yalnız değiller miydi kendi içlerinde... Nasıl mutlu ola- bilirlerdi öyleyse... Bir bile- bilseydi bunu üçüncü kuş... (Fotoğraf: HATİCETUN- CER) Iran-Türkiye bağlantılı şebekenin beş elemanı yakalandı Tarihi eser kaçakçısına yine suçüstü fstanbul Haber Servisi - İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü, Mali Şube ekiplerinin gerçek- leştirdiği bir operasyon sonucu İran'dan Türkiye'ye tarihi eser kaçıran bir şebeke yakalandı. Operasyonda aynca Acheme- nit öncesi İran kültürleri- ne(M.Ö 6-8. yy) ait müzelik değer taşıyan yaban keçili, hal- ka kulplu ve aslan protom emzikli libasyon kabı(Rhyton) ile Boğa-Aslan mücadelcsinin tasvir cdildiği üç boyutlu rao- bilya parçasmdan oluşan 2 adet gümüş tarihi eser ele geçi- rildi. İstanbul Emniyet Müdür- lüğü'ne bağlı Mali Şube Mü- dürlüğü'nden dün yapılan açıklamada 14 ağustos 1992 günü telefonla yapılan bir ih- ban değerlendiren ekiplerin Vangölü Turizm Şirketi'ne ait 34 PU 650 plakalı Mercedes marka bir otobüsün içinde yaptığı aramada otobüsün ön sol havalandırma bölümünde naylon poşet içinde saklanmış iki paketin açılması sonucu ta- rihi eserlerin ele geçirildiği ve piyasa değeri yüksek olan her iki eserin Veysel Boyraz tara- fından 550 milyon lira karşıiı- ğjnda alındığı belirtildi. Mali Şube ekiplerinin yaptıklan araştırmada aynca Nevzat Öz- çelike ait 34 PU 650 plakalı otobüsün 1973 model olduğu halde. yurtdışına çıkabilmesi ıçın ruhsatnamesindeki model hanesinde tahrifat yapılarak, 1986 model olarak değiştirildi- ğı ve kaçakçılığın bu şekilde gerçekleştirildiği anlaşıldı. Mali Şube'den yapılan açık- lamada otobüs şoförleri Ömer Çakır ile Yener Saygıh'nın iran'dan Türkiye'ye kaçıra- rak, Başak garajına çektikleri otobüsün içinde sakladıklan iki tarihi eseri İstanbul'da Vey- sel Boyraz'a tesb'm edeceği ve daha sonra eserlerin Boyraz aracıhğıyla Metin Özharat ile eşi Birsen Özharat'a verileceği- nin ortaya çıkanldığı ifade edildi. Yetkililer, kacakçılık olayıy- la ilgisi bulunan otobüs şoför- leri Ömer Çakır ve Yener Saygılı dışında otobüsün sahi- bi Nevzat Özcelik ile eserlerin İstanbul'da teslim edileceği Veysel Boyraz ve kardeşi Tu- fan Boyraz'ın yakalandığını; abcı konumundaki Metin ve Birsen Özharat adb kişilerin ise fırarda olup, yakalanmasına çabşıldığını söylediler. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Alpay Pasinb'nin Mali Şube M üdürlüğü'ne gön- derdiği raporda eserlerin 2863 sayıb Kültür ve Tabiat Varbk- lannı Koruma Kanunu kapsa- mına girdiği belirtiliyor. Mali Şube Müdürlüğü'nün fırarda^ olduğunu açıkladığı Metin Özharat Türkiye'nin en önemli tanhı eser kaçakçılan arasında bulunuyor. Özharat, halen Nevvyork'taki Brooklyn Müzesi'nde bulunan ve kısa bir süre sonra Türkiye'ye geti- rilecek olan 4 ton ağırhğındaki bir lahiti kaçıran adam olarak da tanınıyor. Kardeşi Tekin Özharat, 1983 yıbnda Adıya- man'da gerçekleştirilen altın sikke kaçakçılığ) sırasında öl- dürülen Metin Özharat'ın adı aynca 1980'lerde İzmir Cu- maovası'ndaki Bizans Defı- nesi'nin çalınması olayına da kanşmıştı. Her defasında kaçrnayı ba- şaran ve uzun süredir yakala- namayan Metin Özharat. ge- çen yıl Hatay'da gerçekleştiri- len bir kacakçılık olayının aydınlatılması amaayla İstan- bul'a getirilen ve eski bir ar- keolog olan Hatay Müzesi Müdürü Orhan Taşyürek ile yüzleştirilmeye çalışılmış an- cak bulunamadığı için sözko- nusu yüzleştirme yapılama- mıştı. Mantannızmı var dercünizvar GÜNDÜZ İMŞtR Yaz mevsiminin sinsi hastalıği mantann, özellikle kıyılarda yaşayan her yüz kişiden 40'ında etkili olduğu açıklandı. Uzmanlar, mantar hastalıklanmn bulaşıa olduğuna dikkati çekiyorlar. Tatile çıkanlann, mantarh hastalann malzemele- rini kullanmamalan gerektiğini belirtiyorlar. Günümüzde yüzeysel mantar hastahklannın diğer hasta- lıklara oranla daha sık görüldüğünü belirten Basın Dispanse- ri Başhekimi Dermatolog Dr. Meriç Aksoy, çevre kirbbğinin hastabğın yayılmasında önemli bir etken olduğuna dikkat çe- kiyor. Aksoy, mantar hastalığının yüzeysel ve derin obnak üzere iki grupta incelendigini belirterek yayıbmındaki diğer etkenleri şöyle sıralıyor: Vücut direncinin düşük olması, deri- nin uzun süren tahrişlerle karşılaşması, ıslak, nemli ve sıcak olması, asit alkelen dengesinin bozulması, cilt şekerinin nor- malin üstünde olması. Dr. Meriç Aksoy, pobkli- niklerine müra- caat eden hasta- lann yüzde 65- 70'inin başka birdermatolojik problemle bir- İikte mantara ibşkin başvur- duğunu bebrte- rek mantar has- talıklanna karşı korunma yön- temleri konu- sunda şunlan söylüyor: "Bu- laşıa özelliğe sa- hip mantar has- talığı olanlar. terlik ve havlu- lannı başkalan- na vermemeli ve genel duş yerle- rinde dikkatli obnabdırlar. Hastalık bu tür eşyalarla başkasına bula- şabilir. Ayak parmaklann- daki mantar hastalığının ön- lenebilmesi için açık ayakkabı- lar giyilmesi ve tatil günlerinde çorap kullanılmaması lazım. Ayakkabılarda plastik olmayan deri ve ağaç tabanblar tercih edilmebdir. İnce pamuklu çorap giyilmelidir. Giyilen terlik ve çoraplar güneşe bırakılabilir. Çünİcü mikroplar, ultraviyole ışınlanyla tahrip olabılirler. Kasıklardaki pışikler için ise, sık alınacak duşlann yanı sıra günde bir kez talk pudrası kullanılarak önlem ah- nabibr. Özellikle şışman veçok terleyenler, mayoyu külot gibi asla kullanmamalıdırlar. Bu kişiler, kasık hizalannı gecen pa- muklu iç çamaşın giymelidirler. El mantarlannda ilaç tedavi- sinin yanında içine bez eldiven dışına naylon eldiven giyilerek çabşılmasında büyük yarar vardır. Ayaklan ıslak bırakma- mak özellikle pannak aralannı güzel kurulamak şarttır." Mantar çeşitleri • Tırnak mantan: Tırnak hastabklannın 1/4'ünü teşkil ederler. Çeşitb mantarlar tırnakta rahatsızhk yaparlar. Ayak ürnaklan, el tımaklanndan, ayak başparmağı tırnaği da diğer ayak tırnaklanndan daha çok rahatsızlanırlar. Mantar, tırnaklara,uç kısmından veya yan taraftan girer. Tüm yüzeye dağılabilir. Hasta tırnak saranr, uzunlamasına çizgilerbelirir. Kolay kınlabilir, kahnlaşabilır. • Kasık mantan: En sık rastlananderi hastabklanndan birisidir. Mantarhastabklannın yaklaşık 3'te birini kasık mantarlan oluşturur. Erkeklerde kadmlara oranla daha çok görülür. Net hudutlu çevresinde canlı kırmızı, küçük sivilceler ve ke- pekJenmelerle kendini belli eder. Plaklarmakatçevresine, kalçalara ve göbeğe kadar dağılabilir. •Pamukçuk: Geneldeağız içinde atılmış pamuk manzarasında görünür. Süt çocuklannda özellikle sık olarak rastlanır. Yine bebeklerin büklüm yerlerinde boyun ve koltuk altlan, kasıklar, göğüs altlan. dirsek kıvnmlannda görülür. •El mantarlan: Ayaklara göre daha seyrek görülür. özellikle ev işi gören kadınlarda, aşçı, bulaşıkçı. çaycı, laborant, çamaşırçı gibi eli su, sabun ve deterjanlar içinde bulunan işlerde çabşanlarda görülür. El tırnaklannda koyu kırmızı bir çatlak ve çevresinde beyaz lekeler olarak göze çarpar. Pannak aralanndan kola doğru uzanan kırmızı hat, ateş, titreme, ağn ve koltukaltı bezesi görülür. • Samyeli: Bu yüzeysel mantar türü degeneUikle gövde ve boyunda yerleşir. Güneş görmeyen yerlerde çok sayıda sütlü kahverengi, üzeri un gibi kepekb belirtiler bazen birbirleriyle birleşerek cilde haritaya benzer bir görünüm verebibr. Hastanın hiçbir ağn, kaşıntı, yanma şikâyeti olmaz. •Saçlı deri mantarlan: Daha sık çocuklarda rastlanır. Günümüzde diğer mantar hastalıklanna oranla oldukça az rastlanırlar. Mantarlar saclarda ya kıbn çevresinde ya da içine girerek enfeksiyona neden olurlar. Kıl kökünün harap olmadığı durumlarda saç yeniden gelir. Kıl kökü harap olmuş, iltihabi reaksiyon deri içine ilerlemişse iyileşmeden sonra saçlar çıkmaz. O bölgelerde kellik meydana gebr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear