Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sal
Cumhuriyetl
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketi adına Bcrin N*di lstanbul Haberleri: Şency Kalkaa, Diş Haberler. Ergu« Bılcı, tş-Ekonomi: Şukıu Ketend, Yurt Basan ve Yayan: Cumhuriytt Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Tilrkocagı Cad.
• Genel Yayın Yönetmenr. Ozgra Acar • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmct Çctinkayı Haberleri: Meamct Sat»ç, Kültür: Cetal (Jster, Makaleler Sami Kanörea, Spor: Abdulkıdir 39/41 Cagaloglu 34334 Ist. PK: 246 tslanbul. Tcl; 512 05 05 (20 hat), Teien:
Yazı lşleri Müdurlerı: Fusuu Ozbilgen (Sorumlu), Cdal B^laapf (Haber) • Görsel Yaccbnaa, Dıueltme: AbduUmh Yaocı • Müessese Müdür V.: Erol Erkut • Koordinatör:
Yöneunen: Ali Acv • Duzenleme: Mustala Satyamer • Antara Temsilcisı: Caatyt Ahmel Konılsaa • Muhasebe Bukot Ve«r • ldare: Hösejin Gıırer • Uletme: Öadcr Ç«Uk •
Arcayarek, Haber Müdürlen Muslafa Balb«y, Işık Kansu. Izmir Temsılci V: Serdar Kızık, Bılgi-lşlem Nail İnal Bılgısayar Sistem: Maravct ÇUer • Personel: Scvgi BosUncıoflu
Adana Temsilcısi: Çeün Yigeaotlu • Reklam: Reha Işılman • Dış tlişkiler: Halj» Akyol
22246. Fax: (1) 526 60 72 • Bürolar. Aıkara: Z. Gökalp Blv. lnlulap S. No:
19/4, Td: 433 11 41-47, Tdex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • liMİr H. Ziya Blv.
1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telec: 52359, FM: (51) 89 53 60 • Adanc tnöoO
Cd. 119 S. No: 1 Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), TU«: 62155, Fax: (71) 19 25 78
TAKVİM:24TEMMUZ 1992 İmsak: 3 55 Güneş- 5 44 öfle 13 15 tkındr 17.12 Akşam 20.36 Yatsı 22.17
FındıkFestivali
bugünbaşlıyor
• Haber Merkeri-
Değırmendere Belediyesi'nin
düzenledığı 8. Fmdık ve
Kültür-Sanat Festivali, 24-26
temmuz tarihleri arasında
yapdacak. Festival süresince
etkinlikler arasında tiyatro ve
folklor gösterileri, ücretsiz
halk konserleri ve
açıkoturumlar yer alacak.
Sanatseverler için resim,
fotoğraf, karikatûrveel
sanatlan sergjlenecek.
Festival, 26 temmuz akşamı
"Banş, Dostluk ve Gençlik
FenerAlayı" ile sona erecek.
Festivalin 1 gûnü saat
14.00'teÇmarhk
Meydanı'nda yazarlann
imza gününe Reha lsvan, Dr.
Erdal Atabek, Tanju
Cılızoğlu, Sami Karaören,
Prof. Toktamış Ateş, Prof.
Ismail Tunalı, Prof. Bedia
Akarsu, Muzaffer Izgü,
Vedat Günyol, Mehmet
Başaran, Mehmed Kemal,
Ruşen Hakkı, Tank Dursun
K., Muzaffer Buyrukçu,
Mahmut Makal, Deli
Güldürü Çzerleri, Rema
Baştürk ve Abidin Aydın
katılacaklar. Aynı gün saat
15.30'daDr. Erdal Atabek
"Gençlikve Kültür"
konusunda konuşacak. Saat
17.30'da "Kültür ve
Boyutlan" konulu açık
oturuma Prof. Bedia Akarsu,
Prof. Toktamış Ateş ve Prof.
İsmailTunalı konuşmacı
olarak katılacak.
Açıkotunımu gazeteci-yazar
Sami Karaören yönetecek.
"Yorgun
Savaşçı"
• ANKARA (AA) - "32.
Gün Türkiye" programuun
yetkilileri, "Yorgun Savaşçı"
dizisine ait jenerik
görüntülerinin Show TV'de
yayımlanması tartışmasıyla
ilgili olarak bir açıklama
yaptılar ve "TRT fürai
saklayanlardan değil,
yakanlardan hesap sorsun"
dediler. Açıklamada, 32.
Gün Türkiye prograırunda
"Yorgun Savaşcı"nın
öyküsünün işlenmesinden
sonra TRT yetkililerinin
bazı suçlamalarda
bulunduklan, TRT
Araştırma ve Inceleme
Kunılu üyesi Aydın
Olgun'un programm
hatalarla dolu olduğunu
söylediği kaydedilerek,
diziyi yakma tutanağının
altında Olgun'un imzasının
da bulunduğu ifade edildi.
Itastalarının
egitnni
•İZMİR(AA)-Şeker
hastalannın, yaşamlannı
sorunsuz şekilde
sürdürebilmeleri ıçın
mutlaka eğiülrneleri gerektiği
bildirildi. Ege Üniversitesi
Hemşırelık Yüksek Okulu
Araştırma Görevlisi Yrd.
Doç. Dr. Kamile Ergin,
Türkiye'de yaklaşık bir
milyon şeker hastası
bulunduğunu söyledi.
Diyabetin ortaya çıkmasına,
kalıtım, şişmanhk, yaş,
cinsiyet, geçirilen sıi
gebelikkr ve stres gîbi
faktörlerin neden olduğunu
kaydeden Ergin. diyabetin
belırülerinin tedavı ile
kontrol edılebıldığmı
haurlatü.
Yenihastalık:
"RS"
•İZMİR(AA)-Belirli
poasyonda uzun süre
çakşanlar ile özellikle
bilgisayar kullananlarda,
"tekrarlanma ve zorlanma
zaran" olarak Türkçeye
çevrilebilen yeni bir meslek
hastalığı ortayaçıkü: "RSI."
Modem yaşamının
kaçınılmaz bir sonucu olarak
ortaya çıkan RSI (Repetitive
Strain Injury). el ve kollann
hep aynı açı ve pozisyonda
kullanılması sonucu oluşan
ve tekrarlanan basınçik kol
ve el kaslannın üzerinde
ohımsuz etki yapıyor.
Görûcûusulû
kalkıyor •
•İZMİR(AA)-Görücü
usulü ile evlilikler yerine,
şirket aracılığı ile evlenmek
isteyenlerin sayısmda büyük
artış olduğu, bayanlann bu
konuda daha rahat,
erkeklenn ise "tutucu"
davrandıklan belirtildi.
Izmir'de 3 ay önce faaliyete
başlayan Sevgj Bağlan evlilik
şirketine, bu sürede yaklaşık
2bin kişinin başvuruda
bulunduğu bildırildi. Şirketın
müdürii Zekeriya Onur,
başvuruların her geçen gün
giderek artüğını belirterek
"Adaylanmız arasında, her
yaştan ve meslekten insanlar
var. Bu başvuruların en
ilginci. 78 yaşındaki emekli
erkek adayunız" dedi.
Dünyanın en büyük kütüphanesi için BM devrede
IskenderiyeKitapbğıyenidenkuruluyorMUSTAFA BALBAY
İSKENDERİYE -Çok sık saldın-
lar ve doğal felakeüerle yüz yüze ka-
lan Iskenderiye Limanı'nda büyük
bir yangm meydana gelir. Yangın gj-
derek yayıhr. Kurtarma çahşmalan
yetersiz kabr ve alevler limanın ya-
nındakı yeryüzünün en büyük kü-
tüphanesine de sıcrar. Papirüslere
yazılmış 700 bini aşkm kitabı kurtar-
mak ne yazık ki mümkün olmaz. In-
sanlar daha çok hmarun hasar gör-
memesi için çaba harcar. Bu felake-
tin arasında bir kahya, kütüpha-
nedeki kitaplardan ıkısını koltu-
ğunun alüna alıp evine gider. Söy-
lenceye göre bu kitap Homeros'un
llyada ve Odysseia'sıdır.
Bir diğer söylenceye göre, Bizans'-
ın tkonaklast (put kıncıhgı) döne-
minde, buradaki kitaplann tümü
Iskenderiye hamamlannın ısıtılması
için kullanıhr. Hamamlann yakıtı
altı ay süreyle bu kıtaplarla karşı-
lanır. Hamama gelen birçıftlik kah-
yası hesaplannı tutmak için arka
sayfalan boş olan iki kitap alıp evine
;otürür. Bu kifeplar Homeros'un iki
'apıtıdır.
1
47 yılında çıkan yangınla, o dö-
nemde dünyanın fıkir merkezi ola-
rak kabul edilen İskenderiye Kütüp-
hanesı'nin yok olduğu acı bir gerçek
ama tlyada ve Odysseia'nın günü-
müze kahyanın merakıyla mı kaldığı
bilınmiyor.
Raflannda Mısır eserlerinin yanı
ara, Yunan, İran ve hatta Hint el-
yazmalan da bulunan İskenderiye
kütüphanesi'nin bugün (emelleri
bile tam olarak çıkaruabilırıiş değil.
Ancak yeri kesin olarak biliruyor.
Yok olan iskenderiye Kütüphanesi'nin yeniden
oluşturulması için BM, dünya ülkelerine çağnda bulunarak kütüphaneye kitap
desteği isteyecek. Raflarda bilinen her dilden
kitabın bulunması hedefieniyor.
tÖ 47 yılında çıkan yangınla yok olan İskenderiye KütüphanesTnintemeliolduğu tahmin edilen yere El Farabi Kütüphanesi kunıfanuş.
Akderuz'in hemen kıyısında tbra-
himiya yolu üzennde. Alarun bır bö-
lümünde İskenderiye Üniversitesi
inşa edilmiş. Kanıtlannın ve temelı-
nın bulunduğu tahmin edilen yere de
1948 yılında El Farabi Kütüphanesi
kurulmuş. Konferans salonu da bu-
lunan kütüphane tabu kı ılk çağlar-
daki görkemi yansıtmaya yetmıyor.
Ama yıne de Mısırlılann ve yabancı-
lann ilgisini çekiyor. Turistler, tarih
kitaplanndan tanıdıklan kütüp-
hanenın azız hatırası önünde eğitir
gibi bos gözlerle cam binaya bakı-
yorlar. İskenderiye Üniversitesi'nin
öğrencileri de zaman zaman turistle-
re rehberlik edip, "Bir zamanlann
İskenderiyesi"ni anlatıvorlar.
-Dünvanın yedi hankasından biri
bizde. İskenderiye Feneri'ni duydu-
nuz değjl mi? -Eğer yanmasaydı kü-
tüphanemiz de dünyanın fıkir mer-
kezi olurdu.
öğrencilerin turistlere verdiği bir
müjde de turistlerin sevinç gülumse-
lemeleriyle karşılık buluyor:
-İskenderiye Kitaplığı yeniden ku-
rulacak.
Daha sonra üniversite yöneticile-
rinin de anlattığına göre, Birleşmış
Milletkr bütün dünya ülkelerine
çağnda bulunarak kütüphaneye ki-
tap desteğınde bulunmaya çağıra-
cak. Kütüphane binasının
yapımını Mısır hukumeti ve BM üst-
lenecek. Raflarda bilinen her dilden
kitabm bulunması hedefieniyor.
Kütüphane okuma salonlan ve ki-
tap depolanrun yanı sıra kültür hiz-
metlennin türnünü üstlenebilecek
altyapıyla da donatılacak. Kütüpha-
nenin dış görünümü konusunda işe
henüz kesın bir karar verilmemiş.
Bunda en büyük handikap kütüpha-
nenin orijinalinin de tam olarak bi-
linmemesi. Mısu- hükümeti de aynca
bir kampanya açmaya hazırlanıyor.
Bu hem ülke dışında hem içinde ola-
cak. Elinde eskı basım kitabı olanlar
buraya bağış yapmaya çağnlacak.
Mısırlılann elinde çok miktarda
eski kitap bulunduğu sanıhyor.
Mıar'dakı kral mezarlannın çoğuna
o krahn okuduğu kitaplar da konur-
muş. Bu mezarlann talan edilmesi a-
rasında daha çok alün ve benzeri
eşyalarla heykeller yeğlenmiş. Me-
zarlan yağmalayanlann eserleri
yurtdışma kaçırdığı biliniyor. An-
cak, pek çok tarihi eser hırsızının ki-
taplan elinde tutmuş olabileceği tah-
min ediliyor.
İskenderiye'nin bugünkü görünü-
müne bakıldığmda kütüphanenin
kısa sürede yaşama geçırilmesini
beklemek zor ama üniversite öğren-
cileri, kitabı seven tüm insanknn
katkılanyla bunu gerçekleştirmenin
hayal olrnayacağmı söylüyorlar.
Tarih kitaplanna göre, İskenderi-
ye Kütüphanesi Ptolemaios Soter
tarafından milattan önce 350 yılla-
nnda kuruldu. Oğlu Euergetes za-
marunda geruşletildı. Kütüphane sa-
rayın icindekı Krallık Akademisi'-
nin önemli bir bölümünü oluşturu-
yordu. iskenderiye Limanı'na gelen
yabanalann kitaplannın da bir bö-
lümüne kütüphaneye aktarmak üze-
re el konulurdu. Bütün kitaplar eti-
keüenır hangi sınıfta yer alıyorsa
oraya yerleşüriürdi. Kitaplar 120 sı-
nıfta toplaruyordu.
Bilgisayar wüslerinin en belalısı: JarusalemANKARA (UBA)-
Türkıye'deki özel ve kamu
kurumu bilgisayarlanna da
hızla giren virüsler, bu
kuruluşlara sıkınülı anlar
yaşaüyor. Kalafatoglu
bilgisayar şirketınin sahibi
Enejn Kalafatoğju, virüslerin
tehükesi için bir ornek vererek
" Az daha geçen sene Milli
Eğıüm Bakanlığı'nın bir
ihalesiru, deneme bilgısayanna
girmiş virüs vüzünden
kaybedivçrduk" dedi.
ODTÜ Bilgisayar
Mühendishği Bolümü
profesörlerinden Payidar
Genç'in verdığı bılgiye göre,
öğrencılerin kullandığı
bugisayarlara bıle vırüs girmiş.
Bu konuda biraçıklarna yapan
ve K-2 virüsünün üreücisi
olduğu için adının
açıklanmasını istemeyen
Hacettepe Üniversitesi'nde
görevli bir kişi şıınlan söyledi:
Bakın, benim ürettiğirn K-2
virüsü var. Bu sisteme giriyor
veişletmesistemini
yavaşlaüyor. Bunlannen
tehlıkelisi Jarusalem virüsüdür.
Virüs üretim merkezı ise
dünyada Bulganstan'dadır.
Yılda yaklaşık 120 yenı virüs
devreye sokulur.öyle kı lngılız
Avam Kamarası
kütüphanesine kadar girmiş.
Türkiye'de en ya>gın vırüs ise
1400 kodlu sistemı tahrip eden
tiptir." Ote yandan, SSK,
ODTÜ, Hacettepe,
Genelkurmay Başkanlığı gibi
önemli kurumlann
bilgjisayarlanna da giren
virüslerin temizlenme olanağı
bulunduğu belirtildi.
Bazı virüsler ye özellikleri şöyle:
Viyana: Bu virüs, her sekiz
dosyayı etkileyip
dokuzuncusunun üzerine
yüklüyor.
Yeni Zelanda: Bilgisayannız
kitlenmiş bulunuyormesap ile
birlikte programa
"Marijuanayı yasallaştınn"
mesajını ekhyor.
İtalya: Küçülc bir topun
ekranda sıçrayarak
dolaşmasını sağhyor.
Joshı: ılk kez Hındistan'da
görülen bu virüs, her S ocak
günü sistemı dondurup ekrana
Doğum günün kutluolsun
Joshı" yazma komutunu
veriyor.
Jarusalem: 14eylül cuma günü
harekete geçen o tarihe kadar
sakb olan bu virüs ekraru
patlatıyor ve sistemin bütün
nafızasını yok ediyor.
Ünlü tenor kadmlann cinsel yaşamlannda sesine yer verdiklerini söylüyor
Pavarotti'njn sesi, aşk duygusuuyandırıyor
MEHMET MESTÇt
BUDAPEŞTE - Macaristan'da yayın-
lanan aylik "'Muzsıka" dergisinde,
çağımızın unlü tenorlanndan Modenab
Luciano Pavarotti ile yapılan söylesiden
bölümler aktanyoruz. Söyleşi, Alman
Stern dergjsınden Macarcaya çevrilmiş.
-Bay Pavarotti. tenorlann meşhur tiz
"do" sesi üzerinde bugünlerde çok duru-
luyor.
-Tabü, bu ses büyülü. Çok seyrek du-
yanz... Siz hayaünızda kaç kez operada
bu "do"yu duydunuz? Benjamıno Gigli
çok zorlanırdı bu sese eriştiğinde, Caruso
ise erişememişti bile.
-Peki Caruso partisyonda "do" sesinin
bulundufeu eserlerde ne ya-
p>ardı? Orneğin Gounod'-
nun Faust'unda...
-Kafa sesiyle söylerdi, gö-
ğüs sesiyle değil.
-Biraz açıkiar mısınız?
-Göğüs sesinde bo-
ğazımızdaki teller şiddetle
titrcr, "trompet-tenor" sesi
denilen hakiki tenor sesi bu-
dur. Kafa sesinde ise ses tel-
lerine mat bir ton kanşır.
Fakat lütfen bu "do" sesini çok abart-
mayın. Caruso onsuz da en büyük tenor-
du.
-Tabii, 'abartmayın' demek sizin için
kolay. 1971'de Metropolitan'da, Alay'ın
Kızı (Donizetti) operasındaki tek bir arya-
da 7 kere bu do"ya tırmanarak gecenin ef-
sanesi oldunuz.
-Pardon, 7 değjl 9 kereydi!
-Temsil esnasında. bu sese hazırlanırken
neler geçiyor akbnızdan?
-Rekora hazırlanan bir yüksek atlamacı
gibi hıssediyorum kendimi. Mutlu, heye-
canlı, aynı zamanda harikulade korkak.
Ses boğazımdan gecerken neye uğ-
radığımı şaşınyorum. Gerçekten vahşice
bır süreç.
-Ve başandan sonra...
-Ciğerlerime dolan oksijen. Bu "do"
sesi futbolda muhteşem bir gol gibi. He-
men söyleyeyim, oyunun bütün anlamı. o
anda atüğırruz gol değildir. Kesinlikle!
Üzerinde durduğumuz Uz perdedeki "do"
sesini çıkanrken, ses tellen saniyede 1000
kereden fazla titreşıyor. Maestrolann
hoppahklan ve bencillikleriyle ilgili psi-
koiojik araştırmalardan haberiniz vardır
herhalde.
-O halde tenorlann acayip davranışlan
hakkında duyduğumuz hikâyeler nereden
kaynaklanıyor? Mesela sızın "eğnlmış bır
çivi" bulmadan sahneye çıkrnadığınız
söyleniyor.
-Eskı bir batıl inanç. Fakat artık çivi
aramıyorurn. Çünkü tüm kostümlerime
birer tane iliştırilmiştir. Aynca sahnede
P
avarotti'nin batıl inançlan da var.
Sahneye çıkmadan önce birisinin
kendisine 'Kurdun boğazına' demesini
istiyor. Ardından da 'Kurdu öldüreceğim'
diyor. Sahnede ise kurt olarak gördüğü
seyirciyle burun buruna kalıyor.
aktan ki, kadmlann cinsel hayatlannda da
sesime yer verdikjerini öğrendim.
-Canlı röportajlarda yapoğmız çıkışlar
Herkesin ilgisini cekiyor.
Geçenlerdetelevizyonda gazeteci bir ha-
nım, "Ses tellerinizi Tann mı öptü" drye
sordu? Ben de atıbp "Sizi muhakkak yu-
kandan aşağıya her yerinizden öpmüştür"
diye cevap verdim. Tann aşkına! Verile-
cek en iyi cevaptı bu.
-Sabah uyandığınızda muhteşem Pava-
rotti'ye sorar mısınız: Hey! Orada mısın?
-Bunu soramayacak kadar uykuluyum-
dur. Daha sonra, egzersizlerimi yapıp, se-
simi arzuladığım kıvama getirince bır yok-
lanm kendimi.
-Tann'nm sizden esirgemediğj hediyeyi
nasıl koruyorsunuz?
-Düzenli egzersizlerle, bol
dinlenceyle. Çok konuş^
mamaya da özen gösten-
rim. Gevezelik ses için çok
zararhdır, bol uyku da müt-
hiş yararlı. Fakat en önemli-
si "yersiz" rolleri kabul et-
memekur.
- Çok özel bir dileğiniz, bir
ruyanız varmı/
gözükmeden evvel arkadan birisi bana
şöyle demeli: "Kurdun boğazına!"
-Bu da ne demek?
-Sahneye çıkmak, kurdun boğazına
doğru ilerlemek gibi. Bana biri "Kurdun
boğazjna" dediğinde ben de hemen "Kur-
du öldüreceğim diyorum. Çünkü sahne-
ye çıkmadan evvelki, korkudan tir tir tit-
redigim anlarda hâkımiyetimi ancak böy-
le kazanıyorum. Ve kurt olarak gordu-
ğüm seyircinin boğazıyla -sahnede- karşı
karşıya kalıyorum.
-Sesle seks arasında bir bağlanü var
mıdır?
-Seste cinsellik var mıdır, merak ederim
ve varlığıyla sesi nasıl etkiler, notalara
nasıl nüruz eder. Aslında bunu kadmlara
sorun, ancak onlardan öyle mektuplar
Evet. İmkânsız olup da,
mümkün olabüecek bir
arzu. Çok eskiden kaybedilmiş mono
kayıtlann, sesleri daha mükemmel verdi-
ğine ikna oldum. Hemen söyleyeyim; ge-
cemi berbat etmek istiyorsanız beni ak-
şam yemeğine davet edin ve pikaba bir
plağmu koyun. Stüdyoda kayıüanmı bü-
yük bir dikkat ve titizlikle dinîiyorum, kri-
ük ediyonım. Fakat dışan çıktığun andan
itibaren kayıtlann beni hiç ilgüendirme-
diğini yinefiyorum kendime, niç mi hiç
hoşlanfnryorurn olan bitenden. Hayatta
Caruso gibi, tek bir adet de olsa mono
kayıt yapıp gramofonda dinkmenin ne
büyük keyiı olacağını düşünüyorum.
Dünyadan tası tarağı toplamış bir tenor
gibi tınlamak istiyorum, çünkü dostum,
mutlaka sen de bilirsin ki "en büyük" te-
nor aramızda olmayandır.
Dericfler şiıııcli de Tuzta^yı kirletiyor
HÜRRtYET UYMAZ
AHMETŞIK
Tuzla Piyade Okulu'na gjden
yolun sağ tarafındaki kuçük
dere yatağında bir fıskiye bu-
lunuyor. Ama bu fıskiye, ne
parklarda gördüğümüz türden
ne de kuru dere yatağına dökü-
len sular çevrede yaşayanlan
ferahlatacak gibi. Dere boyun-
ca akarak Tuzla Tersanesı'nin
icinden denize dökülen sular
çevreye, boya, zehirli maddeler
ve deri parçacıklan saçıyor.
Yörede yaşayanlar, fıskiye sa-
nılan borunun, Tuzla Dericiler
Sitesi'ndeki tesislerin aük sula-
nm toplamak üzere döşenen,
ancak dericiler antma tesisleri-
ni tamamlamadıklan için İSKİ
tarafından kullanımının önlen-
mesi amacıyla kapatılan kana-
lın havalandırma borusu oldu-
ğunu söylüyorlar.. Çevreye da-
yanılmaz kokular yayan aük
• Kazlıçeşme'den
Tıızla'ya taşman derici-
lerin, kimyasal ve orga-
nik maddeler içeren
deri ve et parçalanndan
oluşan atıklan Tuzla
koyuna verdikleri öne-
sürülüyor. Olay yörede
yaşayanlann tepkisine
yol açıyor.
Dericüerin atıksuları bu fıskiyeden çıkıyor.
sulann gemi inşa ettikleri alan-
dan denize dökulrnesine tersa-
neciler ateş püskürüyor. Bu de-
şarjın önlenmesi için konuyla
ilgili tüm kurumlara başvur-
duklannı belirten tersaneciler,
atık sulann dericilere ait oldu-
ğunu savunuyor. Kendilerine
yönelik bu suçlamalan kabul
etmeyen dericiter, İSKİ kanalı-
nın havalandınna borusundan
fışkırarak çevreyi kirleten atık-
lann kendilerine değil, başka
tesislere ait olduğunu öne sü-
rüyor.
İSKİ ise, diğer sanayi tesisle-
rinin söz konusu kanala atık
vermediğini belirterek, yap-
tıklan ınceleme sonucunda,
Dericiler Sitesi'ndeki bazı tesis-
lerden kanala bağlanü yapıldı-
ğını tespit ettiklenni ve kanalın
antma tesisi tamamlarancaya
kadar kuUanılmaması için tesis
sahiplerine uyan yazılan yazıl-
dığmı bildirdı.
Gemi İnşa Sanayicileri Birli-
ği Başkanı Yılmaz Karahanoğ-
lu, son bir haftadır başta Çevre,
Sağlık, Ulaştırma, Tanm ve
Köyişleri bakanlıklan olmak
ûzere, lstanbul Valilığı ve Bü-
yükşehir Belediyesi'ne, Pendik
Belediyesi ile Kaymakamhğı'-
na, İSKİ'ye ve uzmanlara, ter-
saneciler adına, kendilerini son
derece rahatsız eden bu deşar-
jın önlenmesi için fakslar çekti-
ğini anlatu. Tuzla Organıze
Deri Sanayi Bölgesi Mudürü
Cavit Çetinbahadar. kendileri-
ne yönelik suçlamalan kabul
etmeyerek, "Biz, İSKİ boru-
suna su vermiyoruz, İSKİ ile
anlaştığımız şekilde açık dereye
veriyoruz. Bu bölgede, Büvük-
şehir Belediyesi Mezbahası
(İSMER), Maret gibi ıvır zıvır
bir yığın tesis var. Borudan
akan atıksu onlara ait olabilir"
dedi. İSKİ Genel Müdürü
Ergun Göknel ise atıksulannı
antmadan açık dereye boşalt-
malan konusunda aralannda
herhangi bır anlaşma ol-
madıgmı söyledi.