22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 TEMMUZ1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 rûPk cumhuPiyeUeriN alfabe • ANKARA (AA) - Mılli Eğıtirn Bakanlığı. Türk cumhuriyetlerine göndermek üzere 1 milyon alfabe bastınyor. Türk Dünyası Araştırma Vakfi'nın organizasyonuyla basımına başlanan alfabelerin masrafının Milli Eğitım Bakanlığı'ncakarşılanacagı bUdirildi. Alfabelerin Azerbaycan, JÇırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan'a gönderileceği açıklandı. John Lennon'un evî satıldı • LONDRA (AA)-196O'lı yıllann bir çok müzikseveri peşinden sürûkleyen ûnlü ingiliz müzık grubu "The Beatles"ın kurucu üyesi John Lennon'un evi açık arttırmaile satıldı. 1980yılındaNew York'ta bir hayranı tarafından öldürûlen John Lennon'ın küçük yaşta öksûz kalmasından sonra kendisinı büyüten ve yetiştiren teyzesı Mımı Smıth içın saün aldığı, İngiltere'nın Devon bölgesindeki Poole kenti lımanına bakan 5 odah "Harbour's Edge (lıman köşesi) adb ev, Bournemouth kentinde yapılan bir açık arttırmada 410 bin sterline (yaklaşık 6 milyar lira) alıcı buldu. Andersen'in el yazmaları •ODENSE(AA)- Danimarka'da Hans Christian Andersen Müzesi'nden 19.yüzyıhn ünlü masal yazan Andersen'e ait el yazmalan çalındı. Andersen'in çalınan, "TheLittleMermaid" (Küçük Deniz Kızı) ve "The İmperor's New Clothes(İmparatorun Yeni Elbiseleri )isimli masallannın el yazmalannın değennin 700 bir dolar olduğu bildirildi. Polis çalınan eserleri bulana yada çalanlann yerlenru bildirene 9 bin dolar ödül verileceğini açıkladı. Uluslararası PiyanoKupsu • Kûitür Servisi- İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuan'nda heryıl geleneksel olarak yapılan Uluslararası Piyano kursuna bu yıl, dünyanın en ünlü piyanistlerinden Mikhail Voskresensky öğretmen olarak katılacak. Kurs, 1-15 ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek Colombus Sanat Dünyamız'da • Kültûr Senisi - Sanat Dünyamız Dergisı temmuzsayısında. Yahudilerin İspanya'dan sürülüp Osmanlı topraİclanna gelişleri ve Amerika'nın Colombus tarafından "keşfı" çeşitli yazılarla ele alınıyor. Stanford Shaw ve Mehmet Ali Kjlıçbayın, Yahudı göçü üzerine yazılan ile Nora Şeni'nin konuşması temmuz sayısında yer ahyor. Dergide Benjamin Braude, VValter Weiker, Niyazi öktem, Micheel Laquenne, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa'nın da imzalan yer alıyor. Bu sayıda Colombus'un yayımlanmamış mektuplanna da yer veriliyor "Independent" ödülü Leys'in...• Kültûr Servisi - Londra'da yayınlanan "independent" gazetesinin İngiliz diline çevrilen romanlara verdiği ödülübu yıl Belçikalı yazar Simon Leys kazandı. "Napolyon'un Ölümü" adlı romanı Fransızca yayınlanan Leys ve romanı İngiüzceye çeviren Patricia Clancy, gazete tarafındanverilen 10 bin Sterlin (yaklaşık 130 milyon Lira) ödülü paylaşacaklar. Napolyon'un sürüldüğü St.Heiena adasından"kaçarak yaşadığı serüvenleri" romanlaştıran Leys'e ödülünü, gazetenin genel yayın yönetmeni Andreas Whittam Smith, evvelki gece "VVaterstone" kitapcısının Londra'da Kensington semtindeki şubesinde düzenlenen bir törenle verdi. 1O.WOMADfestivali • Kûitür Servisi - "Müzik dünyası kapınızda" sloganı ile bu yıl 10. yıknı kutlayan VYOMAD (Müzik, sanat, dans dünyası) festivali Londra yakınlanndaki Reading'de yapıldı. Çok geniş bir alana yayılan festivalde çeşitli dünya müziklerine yer veriliyor. Bu sene dünyanın her yerinde, özelükle de doğuda ve Japonya'da yapılan 20 WOMAD festivalinin bir sentezi olan Reading festivalinde üç gün boyunca 40 grup, 20 ülke ve 70 konser yer aldı. Tiyatro ve sinema oyuncusu, yazar Yavuzer Çetinkaya'yı sonsuzluğa yolcu ettik Işiııiıı onurunu saymiârak yaşadı • Yavuzer'e bir gün Beyoğ- lu'mın arka sokaklanndan birinde rastladım. Bir el ara- basına bobinlerle fılm yükle- miş, sürükliryordu. "Nere- ye" dedim. "Italya'ya" dedi. Kendi yaptığı filmi İtalya'ya götürdü. Kargoyla gönder- me olanağı yoktu. Hamal gjbi o kutulan taşıdı. Filmini Italya'da bir şenlikte keyifle gösterdi. ÜLKÜ TAMER Paris'ten döndüğünü söylemişlerdi. h- tiklal Caddesı'nde karşılaştık. Kucakla^- ük. "Hoş geldin" dedim. "Ben artık doktor oldum" dedi. "Ne doktoru" diye sordum. "Sinema doktoru." "Aman, Yavuzer" dedim, "iyi ki gör- düm seni. Şu Emek Sineması'na bir bakı- ver. Arkadan üçüncü sıranın ateşi var gali- ba. Perde de biraz solgun." Öfkelendi; ama sonra önüne gelene güle- rek anlatü bunu. • • • Sevgili Yavuzer sadece sinemanın değil. her şeyin doktoruydu. Şarkıaydı. Bir şarkı yanşmasında ödül almıştı. Piyano çalardı. Oyuncuydu, Yönetmendi. Çevirmendi. Şairdi. Öykücüydü. Denemeciydi. Eleştir- mendı. İnsandı. Profesörlüğe hiçbtr zaman özenmedi. Hep doktor kaldı. Üstelik pratisyen dok- torluğu seçti. Uzmanhk alanlannda bile "pratisyen doktor"u oynadı. Turgut Uyar'ın60'larbaşındadilegetirdiği"korku- lu ustalık"tan kaçındı hep, çırakhğın güzel- liğini, coşkusunu, renklerini yaşadı. • • • Kalp krizi geçirdikten bir süre sonra Be- yoğlu'nun arka sokaklanndan birinde rastladım ona. Bir el arabasına bobinlerle fılm yüklemiş, sürüklüyordu. "Nereye" dedim. "İtalya'ya" dedi. Kendi yaptığı filmi İtalya'ya götürdü. Kargoyla gönderme olanağı yoktu çünkü. Hamal gibi o kutulan taşıdı Filmini İtal- sahnede. OtheUo'yu oynuyorsa, sahnede onu değil, OtheUo'yu izlersiniz. İyi oy- nuyorsa, hayranlıkla izlersiniz. Bir tür oyuncu ise hep kendisıdır. Othel- lo'yu da Fermanlı Deli Hazretleri'ni de kendisi olarak oynar. İyi oyuncuysa, onu da hayranlıkla izlersiniz. Ama bu hayranlı- ğa korkunç bir keyif de katılır. Toto abla, ikinci tür oyunculardandı. • • • Toto Karaca. Yavuzer Çetinkaya. Gü- zel. insanlar. İşlerinin onurunu savunarak yaşadılar. Uiitıin sculıklcri omduul Yavuzer Çetinkaya, bundan üç yıl önce Feshane'de bir protesto gösterisi gerçekkştir- mişti. 1989 ekiminde çeşitli sanatçüann 'Feshane'de Seretonin' sergisini düzenkdikle- ri sırada, Yavuzer Çetinkaya sinema yasasının bazı maddelerine karşı bir gösteri yapmıstı. Bir sinema tarihi kitabını yakan Çetinkaya, 'sinemanın ateşiyle' kahve ısı- önaya çaltşmış ve "Dünya Sinema Tarihi ile kahve suyu kaç dakikada kaynar?" soru- sumı sonnuştu. (Fotoğraf:MUHARREM AYDIN) Toto abla. Elhamra'nın kulisindc onunla değil, Türk tiyatrosunun tarihıyle, çilesiyle dost- luk kurmuştum sanki. Yıllar yıüar önce Antep'te Nakıp Ali'nin sinemasında oynarlarken sokağa bakan ya'da bir şenlikte keyifle gösterdi. Ödülünü koca kapının ansızm açılması, at üstünde aldı. Sessiz sedasız şamatasız, o inanılmaz bir delıkanlının salona girip sahneden To- amatör heyecaruyla yurda döndü. • • • Laurence Olivier, Marilyn Monroe için "O profesyonel bir amatördü" demişti. Yavuzer, "amatör bir profesyonel" olarak kaldı hep. İstese profesyonelin daniskası olabilirdi. O, amatörlüğü, sıcaküğı yeğledi. 44 yıl yaşadı. 44 yıla 400 yılın coşkulannı sığdırarak. Arkasından Toto ablamn ölüm haberi. to'yu kaçırmaya kaikması... O güzel Toto abla. Anılannı anlatmıyor, tiyatromuzun ne- reden nereye geldiği konusunda seminer veriyor gjbiydi. • • * "Yusuf Sururi'nin 'Emir' operetini oynuyorduk Malatya'da. Birinci perde bit- ti. İkinci perde bir barda geçiyordu. Perde açıldı. Açılır açılmaz da emniyet müdürü Ucu yanık hasret mektubu SEYHAN ERÖZÇEÜK Sevgüi Yavuzer, henüz seni özlemedik bile. Daha demin görmedik mi! Bize feci birşakayaptın. Ne zaman ki seni or'da bur'da, yani Tak- sim civannda, Cihangir'de baltacılara karşı, gençlerle hararetle tarüşırken parkta otururken görmemeye başlıy'caz, ne za- man ki dergjlerdeki yazılannı görmemeye başlıy'caz, işte o zaman hapı yuttuk demek ki. İşte o zaman inanmamak zorunda kalı- caz. Seninle bizi kimse tanışürmamıştı. Çün- kü gerek yoktu. Sen nasılsa, bir şekilde tanırdın insanlan. Zaten meclislere pattadanak kendini sen atardın. Herkes içer'de otururken sen kapıda kızınla oturmayı severdin. Mikrofonu kapıp hatta aparüp 70'lerin şarkılanru söy- lerdin. Yükselen değerler var ya yani de- ğerlerin kaybolması... Ya da yer değiştir- mesi... İşte'o dünyada yaşayan insanlar yaptıklanna pek bi ma'na veremezlerdi. öyle ya ne o garip şapka öyle! O giysiler dedi. 4 Neden' diye sorduk. Cevap verdi: de ne! "İşgiyim'den yeni aldım. O kadar •Malatya'da bar açmak yasakür!'" UCUz ki!" 'işgiyim mi? O da ne?!" Marka- *•*••*• lara meraklı insanlar seni anlayamazdı ki! "MuhJis Sabahattin'Ie turnedeydik. He- Kitabın yeni çıkmışü. Çıkmadan önce yetin adı 'Muhlis Sabahattin ve Çocuk- Ç O cuk gjbi heyecanlıydın. Sonbahara kalır- lan'ydı. Gittiğimiz yerin emniyet müdürlü- " ğüne uğrayıp kaydımızı yaptırmak zorun- daydık. Bir şehirde emniyet müdürü hepi- sahneye fırladı. 'Oyun bitti, herkes evine' sa diye üzülüyo'dun. Ne güzel, Berlin'e gi- deceİctin. Şimdi oldu mu peki! Şaka mı bu! En bü- mize uzun uzun baktıktan sonra Muhlis yük şakan da bu mu oldu,! İki gündür seni Sabahattin'e sordu: 'Bunlann hepsi aynı görmüyoruz. Oralarda, insanlar olmadan ne yapıcaksın ki sen! Nasıl dayanacaksın insansızhğa! Güzel güzel uyu, benim kirlenmemiş dostum. Çocuklar gıbi uyu, benim Peter Pan dostum, mangal yürekli dostum. Bal- tacılarla uğraşabildiğimiz kadar biz uğraşı- anadan mı?'" • • * Toto abla o çilelerden geçerken de güzel- liğini korudu. Sıcakbğını yitirmedi. O sıcaklığj çalışma arkadaşlanna ve elbette seyircisine aktardı. Bir tür oyuncu vardır. oynadığı kişi olur caz artık. Alkışlarla uğurlandı Kültûr Servisi-Tiyatro-sinema oyuncu- su ve yönetmeni, yazar, çevirmen, Nazım Hikmet Kültûr ve Sanat Vakfı danışma kurulu üyesi Yavuzer Çetinkaya dün Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazı- ndan sonra Bulgurlu-Çamlıca mezarhğı- nda toprağa venldi. Yavuzer Çetinkaya'-, nın cenaze törenine ailesi, yakınlan, tiyat- ro, sinema, müzik, edebiyat, basın ve rek- lam dünyasından çok sayıda kişi kauldı. Yavuzer Çetinkaya'nın babası Meh- met Çetinkaya, oğlunun fotoğrafını öpe- rek, tabutuna sanldı. Eski eşi, sinema ve tiyatro oyuncusu Meral Çetinkaya ile luzı Zeycan başsağlığı dileklerini kabul ettiler. Teşvikiye Camii'ndeki öğle namazından sonra Yavuzer Çetinkaya'nın tabutu, uzun süreli alkışlarla cenaze aracına ko- nuldu. Yavuzer Çetinkaya'nın cenaze tö- renine Genco Erkal, Zeki ökten, Bülent Erkmen, Osman Seden, Ali Ozgentürk, Hikmet Çetinkaya, Yaşar Kemal, Atüla. Çoşkun, Demirtaş Ceyhun, Nejat Yava- şoğullan, Ataol Behramoğlu, Mete Ak- yol, Erdal Özyağcılar, Ercan Yazgan, Güzin Özipek, Engin Cezzar, Hilmi Ya- vuz, Gülsün Karamustafa, Erol Keskin, Zeynep Oral, Erol Günaydın, Macit Ko- per, Selçuk Erez, Mahir Günşiray, Ah- met Levendoğlu, Ayşe Silivri, Ahmet İsvan. Bülent Tanla, Rahmi Saltuk, Ko- nur Ertop, Behiç Ak, Mengü Ertel, Tanju Gürsu, Orhan Taylan, Atıf Yılmaz, Reha İsvan, Tunç Başaran, Mücap Ofluoğlu, Adalet Ağaoğlu, Metin Deniz, Handan Börütecene, Cüneyt Türel, Eran Salman? Kıymet Çoşkun,, Melike Defnirağ, Şanar Yurdatapan, ömer Kavur, İrfan Tözüm, Hülya Koçyiğit, Kadır İnanır, Sezen Aksu, Müjde Ar ve kalabahk bir topluluk kauldı. Dünyada böyleinsanlarkaldımıgerçekten? ATAOL BEHRAMOĞLU Yavuzer Çetinkaya'nın kendisiyle bır konuşmada söylediği sözlerin beni bir an şaşırüp düşündürdüğünü itiraf ederim: "Kendimi anlatmak değil dünyanm anla- blmasma, pa>laşılmasına aracı olmak isti- yonım." Böyle insanlar kaldı mı gerçekten? Hele irili ufaklı "ben"cilerden geçilmeyen bız sa- natçılar ortamında? Daha da öte, anlatılmaya değer bir dün- ya kaldı mı? Bunlan düşündüm ve ölüm haberinin geldiği dün akşamdan beri Yavuzer'in göz- lerimin önünden gitmeyen görüntüsü can- landı bir kez daha. Sıcak, çocuk bakışlan. Her zaman her şeyi, kendisine yapılan en ağır. en bağışlanamaz haksızhklan bile ba- ğışlamaya hazır. olgun, çocuksu, kalender, dost yüzü. "Savaş ve Doğum"u okuyorum dün ak- şamdan beri. Biraz da utançla. Yanımızda- ki, yanıbaşımızdaki incelikleri yeterince il- giyle izlemeyişın utanayla. Pınl pınl, gepgenç bir ses tonu. Sevgilerle dolup taşan bir yürek. Dünyanın yaşanmaz duruma gelmiş ol- duğunun elbette bilincinde. İki, üç sayfahk, kısacık. ama dopdolu senaryomsu öykü- Yavuzer Çetinkaya (solda), Atıf Yıhnaz'ın 'Asaye Nasıl Kurtulur' adb fibninde Yaman Okay ile birlikte oynam^tı. sünde bunu anlaüyor. "Vazgeçe yazdnn yaz yazmu yazmaktan..." Ama vazgeçmi- yor yine de, yazıyor yaz yaasını. Hergün bunaltıyla yaşadığımız İstanbul'dan unu- tulmaz bir kesit. Vıak vıcık olmuş insan ilişkileri. Yitip gitmiş incelikler. Ama sevgiyle anlaülmaya değer bir dün- ya da var. Doğumlann dünyası. Sevgili kızırun doğum öncesi gecesini anlatüğı "Sa- vaş ve Doğum" Yabancı bir kentte, ertesi günü baba olacak genç bir adamın, dünya- ya, hayata, doğacak çocuğa, herşeye ilişkin sımsıcak, yoğun duygulanımlan, düşleri, düşünceleri... Birkuzunundoğumununanlatıldığı "Ba- hara Yaktşmaz Ölüm". "Neden bifanem. Alkışladım kovunu. O da bana baktı. Gûlümsedi. Gerçekten gû- lûmsedi \e gururla yavnısunu yaladı papat- yalann onlar için serdiği vatağuı üzerine yatırarak" înamyorum Yavuzer'in, koyu- nu, az önce bir kuzu yavrulayan koyunu alkışladığına. Tam Yavuzer'lik bir çoşku, bir sevinç patlamast. Ve inanıyorum koyu- nun ona gülümsediğine. Bütün canlılar hatta cansızlarla ilişkide bile var olan akı- lalmaz sevgı iletişimlennde."Dicle Kenan- nda Oynar Çocuklar", yine bir kaç sayfada, büyük, çok güçlü bir öykü. Saıt Faik ve Yaşar Kemal sulannda, ikisine de şapka çı- karttıracak. ıkısıni de alkışlatacak değerde. "Bir toprağın müziği"aın, "geçmişten gele- ceğe uzanan bir yaşam yumağının yoğruldu- ğu"bu bir kaç sayfanın. öykümüzün klasıklen arasına gıreceğıne inanıyorum. " Annemi anımsadım. Çoktan son yolculu- ğuna çıkan annemi. Dicle kıyısından yola çıkan çocuklara seslendim. Uçsuz bucaksız bflinmeyenlerde annemi görûrseniz senden selam söyleyin diye. ödûlünüz onun çok sı- cak gülümsemesi olacaktır." Gözlerimden yaşlar akarak bu saürlaq yazarken Yavuzer'in şu anda bir hastane- nin morgunda olduğunu biliyorum. Bir çocuk, on yaşındaki kıâ, küçük bey-, ninde, yüreğinde. ölümün gizini çözemeyi- şin ağırhğını taşıyor. Belki de olmamıştır, belkj de ölmemiştir diyor, ıçınin derinükle- rinde, bir yerlerde. Çok sıcak gülümseyişlerin, sevgjlerin, se- vinçlerin, birbirine dokunmuş olan par- maklardaki canlılığın. bir babanın bir ya- nağa kondurmuş olduğu öpücükteki sımsıcaklığm büsbütün yitip gitmeyeceğine inanmak istiyorum ben de... Tutun Ellerimizden ATMACALAR 1 ÖRGÜTLEYELİMBAHARI ^l M L 'D * YAPIM VE GENEL DAĞITIM EZGİ MÜZİK ÜRETİM Karanfil Sokak 3/14,06650 Kızılay-ANKARA : 418 14 32-Fax:432 41 48 İSTANBUL DAĞITIM: MERT PLAK Tef: 513 24 30 20. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ Vladimir SpivakovAya Irîııî^de • Vladimir Spivakov ve Moskova virtüozlan, bugünkü konserin prog- ramını tümüyle Vivaldi- nin yapıtianna ayırdılar. Topluluk festivaldeki ikinci ve son konserini yann yine Aya İrini'de vereceİc. Kultür Servisi - 20. Uluslara- rası İstanbul Festivali'nde ünlü keman virtüozu Vladimir Spi- vakov ve Moskova Virtüoz- lan'nın ilk konseri bugün Aya İrini'de. Topluluk ikinci konse- rini de yann aynı yerde verecek. İstanbul Festivali'nde daha önceki yıllarda verdiği konser- lerle Türkiyelı müzikseverlerin gözdesi haline gelen Vladimir Spivakov, son yıllarda Mosko- va Virtüozlan ile birlikte İspan- ya'nın Asturias kentine yerleş- miş bulunuyor. Moskova Vir- tüozlan'nın hem şefı, hem solis- Vladimir Spivakov, daha önce de çaMığı fstanbul Fesrjvab'nde müzikseverlerin gözdesi olmuştu. ti olan ünlü Rus kemancı. Oist- rakh ve Heifetz'in geleneğıni sürdürüyor. Asturias kentinde, Moskova Konservatuvan öğretmenleri- nin de ders verdigi bir konser- vatuvar da kuran Spivakov, ge- çen yıl kurucusu olduğu Sa- harov Avrupa Vakfı adına Uluslararası İ. Saharo\ Kong- resi'ni düzenlemiş, Moskova'- da Çaykovski Salonu'nda Sa- harov'un anısına 'Lachrimosa'- yı Litvanya Korosu ve Mosko- va Virtüozlan ile birlikte seslen- dirmişti. Vladimir Spivakov ve Mos- kova Virtüozlan, bugünkü konserde tümüyle Antonio Vi- valdi'nin yapıtlanndan oluşan bir program sunacaklar. Yann- ki konserde ise Edward Elgar, VVolfgang Amadeus Mozart, Alfred Şnitke'nin yapıtlan ses- lendirilecek. FESTÎVALDE BUGÜN • Vladimir Spivakov ve Mos- kova Virtüozlan Ayaİrini, 18.30 FESTİVALDE YARIN • Vladimir Spi>akov ve Mos- kova Virtüozlan' Ayaİrini, 18.30 • VVynton Marsalis / Açıkhava Tiyatrosu, 21.30
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear