25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS1992 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Yenibîr rekora doğru ZüRİHİşsizlık sorunu geçen hafta İsviç- re'de en fazla ko- nuşulan konu- lann yine başını çekti. Ancak Isvıçre İşverenler Sendikası, basın ve TV'de sürekli olarak işçı ücretle- ~-"~-^~ — nnin yüksek olduğu yolunda mesajlan yayımladı. İşçı ücret- lerinin yüksek olmasından yakınan patronlar kulübü ge- rekçe olarak da bizde işgücü pahalı olduğu ıçın dığer Avru- pa ülkeleriyle kıyasıya bir yan- şa gırememeyı göstenyorlar. Buna karşın ısvıçre'de işçi üc- retleri diğer Avrupa ülkelenne oranla biraz yüksek, ancak ya- şamın burada çok daha pahalı olduğu biliniyor. İşverenler kulübünün körükledığı yapay işsızlik sonrası işçı ücretlennin aşağıya çekilmesi yönünde kollar sıvandı. Bu işsizler or- dusu bir süre işsızlik parası ala- bilecek. İşsızlik parası, normal maaşın %80'ini buluyor ve bir yıl süreyle bu ödeme işsızlik kasası tarafından >apılıyor. En geç bir yıl sonra iş bulamayan işçiler işsiz kalmama kuşku- suyla eski maaşına bakmadan, verilen düşük ücretle bir ışie çalışmaya zorlanacak. İsvıçre'de artan yapay ışsızle- nn sayısı yenı bir rekora doğru yol alıyordu: Mart sonuna dek 75.803 kişi ışsiz kaldı. Bu veri- lerle ülke genelinde işsızlik ora- nı, %2.5'lere tırmanıyor. İş- viçre'de işsızlığin çok yaygın olduğu I939'lu yıllarda oran %3.l'e kadar yükselmiştı. Buna karşın o savaşlı yıllardan bu yana İsvıçre'de işsızlığin ilk kez, %2.5'e ürmanması kuş- kulan da birlikte getiriyor. ADEM SAĞLAM İşsızlığin tırmanması konu- sunda İsviçre İşsızlik Sıgortası yetkilisi Eric Rudın ise "Ülke- deki işsiz sayısı yaz ortasına dek massif olarak artacak, an- cak daha sonra stabil bir du- rum alacağını umuyoruz" şek- lınde konuşarak umut dağıttı. Ülkede kaygı ve kuşkulara yol acan işsızlik sorunu Sosyal Demokrat Partili Zürih Be- ledıyesı nde. yaklaşık dört saatı aşan bıroturumda ele alındı. De- ğışık kantonlardan yaklaşık otuz kantonlardan yaklaşık otuz kadar kişinin kaüldığı otururn sonunda, ışsizliğe çözüm geti- ren alternatif sunulmadı. Otu- rumda sol kanat işsızlik sorun- lannı ilk hatlanyla ele alırken, memleket partileri de işsizligin endüstri ışkolu ve hizmet sektöründe paralel bir biçimde yansıdığı konusunda görüşbir- liğine vardı. Zürih'teki otu- rumda patronlar kulübünün ımajını yansıtır bıçımde yo- ğunlaşan gelişmelere dikkat çekildi. Görüşmelerde işyenni kaybeden işçilerin çoğunun çıkış kâğıdında çıkış gerekçesı olarak. *iç değişıkhk nedeniyle' kaydının bulunması, kuşkulan daha da arttırdı. Patronlar ku- lübünün büyük bir darbesi şeklinde yorumlanan işsızlik konusunda Zürih Belediyesi'- nin, yetkilı kurumlara bu kap- samda bir öneri paketi sun- ması bekleniyor. Biz Akdenizliyîz PARÎSBiz Akdenizli- yîz. Gün olur. Fransız usulü pa- tissenelerden, brassenelerden ve ille de crepıereler- den içimize gına geldiğinde ağızlar şapırdatılır. da- maklar lanıdık bir tati ''aramaya basjar. Derken fena halde Fransız olan St. Mıchael Bulvan'ndan ara so- kaklara sapukça döner koku- lan kesmeye başlar burnumu- zu. Bu bildık kokuvu ızleyerek bulduğumuz sıra sıra büfeler- deki telaşlı bağnşmalardan ve tabelalanndan anlanz ki; kırk yıllık dönerimiz 'Greek Sand- wich' namıyla kapış kapış gıt- mekte! N? yalan söyleyelim, sandviçın başında olması ge- rekli dönerin yerini alan Gre- ek, hafiften kanımıza dokun- du. Üstümüze varmayın biz Akdenizliyiz; gemici feneri gjbı yanıp sönen öfkemiz icabında aç kalmamızı söylüyordu. Dö- nercilerin etki alanından çıkmak için Huchette sokağı- na attık kendimizi. Yağmur- dan kaçarken doluya mı tutul- dukne? Burası Latin Amerika, Arap ama daha çok Yunanlılann iş- lettiği bir etnik lokanlalar so- kağıydı. Hele Yunanhlar işi iyice ileriye götürüp buraya aslında daha Atinalı bir plaka kondurmuşlardı! Sokağı bir- kaç kez turjadık, her defasında da kendimizi Yunan lokanta- lannın önünde bulduk. Elekt- ro-buzuki seslerinin ve çıgırtkan garsonlann Akde- nız'e yaraşır bıküncılıktaki ısrarlı ve hafiften yapışkan da- vetleri an gelir dayanılmaz olur. İnanın, yine de ilk çağnda ŞANSIN DURAK hıç oralı olmadık Ah. Meteora'nm bıldik cal- gılan ve Garson Efi'nin komşu kızı sıcaklığı... Ne zaman içeri aldın bızi, aldın da en kuytuya oturttun? Sonra gelsın musak- kalar, kalamar tava, pilakıler ve soğutulmuş şaraplar... Daha doğru dürüst bir iki laf edemeden sandalyeye oturuşu- muzdan kadeh kaldınşımızdan anladı. Efi: Türksüniız... Sonra tezgâhın arkasından üze- rinde önlüğüyle kolundan tu- tup Pendikli Mustafa'yı getir- dı. Biz Yunan lokantasına gir- dik sanırken aşçıbaşı Türk çtktı! Mutfaklann bu kadar kanşmasına hiç şaşmamalı... Mustafa'nın havası pek bir ye- nnde; belli ki Meteora'da evin- deymışçesıne rahat. Elektro-buzukiden çiftetelli dökülüyor, orgda Samatyalı Ermeni Kalust 'Hadi!' diyor. Ne de olsa biliyor, Akderuzli- yiz; aklımıza estiği yerde dans etmeliyiz! Mustafa yemek, Efi servis, Kalust müzik yapıyor. Sankı bir başka mekânda biı eski zaman, kınk tabak parça- lan arasında yitirdiğimiz biı gerçeği arar gibi dönüyor, dö- nüyoruz... Artık kimse bir şey anımsamıyor. Yahu biz bugün bir şeye fe- na bozulmuştuk ya! Neydi? Üstümüze varmayın, bİ2 Akdenizliyiz; biraz zayıfür da belleğimiz! Mideniz kaldırırsa Filipin mutfağma MANÎLA Bir toplumu tanı- tan önemli karak- teristiklerden biri- si de "mutfak kül- türü" olsa gerek. Filipinolar ne yı- yip içerler, nasıl pişirirler? Me- rakhlan için bu- yuralım sofralan- na -.. Öncelikle uyarmalıyım ki bu davete teşrif edecek gönül- lülerin, sofradan aç kalkmayı göze almalan gerekebilir. Ekmek yerine, yağsız, tuz- suz, sade suda haşlanmış pi- rinç lapası. bilumum yiyecek- lere eşÛk etmekte. Ancak iste- yene, yağda kavrulmuş soğan ya da sarmısakla çeşnilendiril- miş pılav da ikram edılebilir hem de sabah kahvalüsında. Balık ve tavukla hazırlanan çeşitler, Filipinler mutfağının en gözde yiyecekleri. Fıstık yağında kızartıldıktan sonra boîşekerli domates sosuna bu- lanan balıklann seyrine dıye- cek yok, ta ki tadıncaya kadar. Şeker ve kuru üzümle hazırla- nan tavuklu çöreklerin tadına dayanabilene aşkolsun. Ek- DİLEK KOÇ mek, yoğurt, turşu gibi nice yi- yeceğin içine şeker koymak farz olmuş sankı. Filipinliler, şekeri neden bunca çok kullanıyorlar diye haksızlık etmek istemem. O güzelim muzlu, ananaslı pas- talann "bol tuzlu" kremalan- nıunutmamakgerek. Hele"pa- paya", "mango" gibi enfes tropikal meyvelerden hazırla- nan kokteyllerin üstünü süsle- yen "tuzlu mayonezler?" Bu toplumun, dünya nimet- lerini nasıl "hallettiklerini" gösteren böyle ekstrem örnek- leri çoğaltmak mümkün. An- cak kısaca söylemek gerekirse; malzemenin kombinasyonun- daki uyumsuzluk ve pişirme prosedüründeki özensizlik, Fi- lipinler mutfağını en genel bi- çımde özetleyebilir. Çöpler, balıarm kokıısunubastuıyor Atina'da bahar güzeidir. Atina'da yaz mevsi- raVMM^^^^M •Nereden geçerseniz geçin her yerde çöp ^ ^ ' " S ^ ^ İ I T ' ^ ™ ^ ! ^g y mi hemen mayısta başladıp ıçın ılkbahar mev- sımi oldukca az sürüyor. Ancak nisan ayında çı- kanlan bahann tadı bu yıl daha da kısa süreli olacağa benziyor. Bunun nedeni ise Atina'da buram buram bahar kokulan yerine keskın çöp kokulannın hâkım olması. Terniziik işcilerirün 3 haftadan bu yana sürdürdüğü grev, Atina'nın sokaklanna 50 binden fazla çöpün yığılmasına yolaçü. Nereden geçseniz her yerde çöp var. Ana cad- delerde, zengın ya da yoksul semtlerde keskin çöp kokusunu duymamak elde değil. Belediye şçılen maaşlara zam yapılmasını istiyor. Hükü- met ise Avrupa Topluluğu'nun gösterdiği yolda lerleme>eçalışıyorvebuyılkımseyezamvapıl- maması karannda ısraredıyor. Yunanistan Başbakanı Konstantın Mitsota- kıs'in, temızlik ışçilerini grev karanndan ATİNA STELYO BERBERAKİS yıldırmak için "İstediğiniz kadar grev yapın, bu grevlerle hükümetı duşuremezsınız" bıçımındekı açıklaması ise temizlik işçılenni daha çok tahnk ettı Bunun üzerine Mitsotakis'ın evı yanm saat süreyle çöp kamyonlanyla tecrit edildi. Te- mizlik ışçileri daha sonra dev çöp kamyonlany- la Atina'nın merkezine geldiler ve yollan trafığe kapadılar. Ancak bu durum yalruz 3.5 milyon- luk Atina'da değil; Yunanistan'ın büyük kentle- geçersenız geçın her yerde çop var. Ana caddelerde, zengin ya da yoksul semtlerde keskin çöp kokusunu duymamak mümkün değil. Aîina'da nisan ayında çıkan- lan bahann tadı bu yıl çok kısa süreceğe ben- ziyor.Kırlardaki bahar kokusunuçöp koku- suna tercih eden Atinalılann çoğu tatil için gittikleri kırlardan henüzdönmedi. rinde de hüküm sürüyor. Tabibler odası ise bu çöp yığılmasının yakın- da "herkesın sağlığına zarar vereceği" uyanla- nnda bulunduktan sonra Atına Savcılığı nez- dinde '"bu durumdan sorumlu olabılecek her bir şahsa" dava açmış bulunuyor. Hükümet bu durum karşısında belediye işçi- lenni "seferberlığe" çağıramıyor; çünkü bunun siyasi faturasını düşünüyor. Böylelikle Alina y ğ süpür- ge-faraşlarla kapı önlerinde yığılan çöpleri top- lamaya koyuldu. Ancak grev gözcüleri, sokak- lardan çöp toplayanlan tartaklamaya başla- ması üzerine Atina Savcılığı devreye girerek çöpleri toplayanlara müdahale edenlerin gö- zaltına almması için güveniık makamlanna taü- mat verdi. Belediye başkanlan ise daha çok muhalefette- ki PASOK'un desteğinde olduldan için bu gre- vin getirdiklerini hükümete karşı bir "koz" ola- rak kullanıyor.. Atina, geçen hafta kutlanan Paskalya >ortusunun üç günlük tatıliyle l mayıs- taki üç günlük tatili kendi öncülüİcleriyle bir- leştiren Atinalahlann çoğu gittikleri kırlardan henüz Atina'ya geri dönmedi.. Buna yalruz iki tatil arasında kalan üç çalışma gününü "asma" eyleminden çok, kırlarda alınan bahar koku- sundan sonra Atina'daki çöp kokusunun da- yanılmaz boyutlara ulaşması neden oluyor. Kdebek gözlüklü SS subaylarının merfaametsiz bakışlanyla birlikte bir deri bir kemik kalmış esirler, kafasından kurşunlanmış insan portreleri ve yine âdeta insan çöplüğüne dönmüş bu kampa ait sararmış eski fotoğnıflaria, onca kitabm sergilendiği vitrinkrin şaşkınlığı Daccau'da insanı kahretmekte... Nazi kampındapazarlarhüzünlü MüNİH EROL ÖZKAN Almanya'da hızla tırmanan yabancı düşmanlığı, endişe ve- rici boyutlara ulaşan olaylar zinciri ile güncelliğini koruyor. Saçlan ustura ile kaaülmış Ne- onazi taslaklan ile kafalarda nefret duygulannı kamçılayan ırkçı hareketin sahipleri ve son olaylann yaratüğı gerilimin ne- relere kadar nrmanacağinı in- san doğrusu pek kestiremiyor. Hitler dönemi Almanyası'na da. Nazı subaylannın çızmele- özlem duyan fanatik gruplar rini şakırdatarak dolaştıklan bir yana aynı dönemin izlerini merak eden turist sayısının da gjderek artışı şaşırtıa bir gerçek pek çok Alman için. Öteden beri Alman turizmi- nin merkezi Münih'e gelen tu- ristlerin büyük bir çoğunluğu- nun son haftalarda Daccau'- daki ünlü Nazi kampını görme- den gitmediklerini bilmem duydunuz mu? Binlerce Yahudinin acıma- , sızca kaüedilip yok edildiği bu yapmış ve tarihe gecmiş. Ölü- ünlü temerküz kampı, Münih'- mün ve acının fotoğraflanyla in banliyösü sayılan Dnccau'da geniş bir alana kurulu. İnsanda • Yüzlerce belgesel fotoğrafın yanı sıra sinir bozucu gaz odalannın I ve insanlann yakıldığı fınnlann bulunduğu Daccau, aynca insanlığın da yüz karası köşelerinden biri olarak ün yapmış ve tarihe geçmiş. Ölümün ve acının fotoğraflanyla dolu o salonlan gezerken insan o dönemidahaiyianlıyor... Sararmışgazetekesiklerinden,mahkûmel- biselerine ve kalın kaputlan içinde mağrur ve donuk bakışlı SS subay- lannın fotoğraflanna kadar neler neler yok ki bu müzede? nnı kasvetli köşelerde bugün Amerikah ya da Japon turist gruplan şakır şakır resim çek- mekteler ve bir yerde gecmişin tüyler ürpertici gerceklerini solumaktaîar... Yüzlerce belgesel fotoğrafın yanı sıra sinir bozucu gaz oda- lannın ve insanlann yakıldığı fınnlann bulunduğu Daccau, aynca insanlığın da yüz karası köşelerinden biri olarak ün dolu o salonlan gezerken insan o dönemi daha iyi anlıyor... Sa- ürperti uyandıran bölümleri ve rarmış gazete kesiklerinden, müzesiyle hayli çarpıcı bir yer mahkûm elbıselenne ve kalın- burası. kaputlan içinde mağrur ve do- Orada dünün Almanyası'n- nuk bakışlı SS subaylannm fotoğraflanna kadar neler neler yok ki bu müzede? Hitler Almanyası'nın, o çok eskilerde kalmış kötü günlerin, kısacası aalarla dolu bir gerçe- ğin ve onca yaşanrruşlığın tanıği Daccau... Eğer bugün müzeye dönüştü- riilmüş bölümleri, kararmış di- kenli telleri ve 1660 kişilik ba- rakalan geçip de kampın en çarpıcı ve en dehşetengiz köşesi 'krematorium'u ıncelemeye kal- karsanız, her şeyin nasıl da iç bayıltıcı, sinir bozucu olduğuna tanık olursunuz. İnsanda şaşkmhk ve nefret duygulannı birlikte uyandıran bu köşede insan Nazi dönemi Almanyası'nı sanki yeniden yaşıyor... Öyle ki I942'de inşa edilen fınnlann önünden geçi- lirken duyulan teessür ve nefret hisleri anlaühr cinsten değil... Peki ya o basık tavanlı gaz odalanna ne demeli? Ancak eski tıtrek siyah beyaz filmler- den akılda kalmış onca anı kınntısı ve görüntü kareleri bel- leğinizde donup kalıveriyor orada...Kelebek gözlüklü SS subavlannın merhametsız ba- sanki sessiz tanıklan... I938'ler Almanyası'ndan izlenimlerle dolu Daccau esir kampında bir pazar geçirmek bugünlerde öy- İesine hüzünlü... Türkıye'nın Güneydoğusu'n- da yaşanan Nevruz olaylannı "Kürt halkına karşı savaş" diye nitelendirip Avrupa'yı ayağa kaldıran Almanya'nın aslında kışlanyla birlikte bir deri bir ke- geçmişini unutmuş görünmesi- mik kalmış esirier, kafasından ne ne demı kurşunlanmış insan portreleri ve yine adeta insan çöplüğüne dönmüş bu kampa ait sararmış eski fotoğraflarla, onca kitabın sergilendiği vitrinlerin şaşkınlığı Daccau'da insanı kahretmek- te... Ölümün soğuk yüzünü anım- satan fınnlar. paslı tel örgüler Daccau'da yaşanan acılann demeli? Ve günümüzde tekrar hortlatılmak istenen Hit- lerci düşünüşün yeni çılgınlan dazlaklann, tarihten utanıp utanmadıklannı insan en çok bu kamplan gezdikten sonra merak ediyor. İnsanbğın yüz karası bu Nazi kamplanndan biri olan Dac- cau'da pazarlan böylesine hü- zünlü, böylesine aalı... KARTAL'IN SIRRI RIZA, METIN, ALI, FEYYAZ, SÜLEYMAN SEBA, GORDON MILNE, PROF AKIN ILKIN, PROF YÜKSEL ULKEN, IHSAN KALKAVAN, CAN KOZANOĞLU. ATTILA ILHAN VE CEVAT ÇAPAN BEŞIKTAŞIN EKONOMIK SOSYAL VE KÜLTUREL KIMLIĞINI ANLATIYOR • INÖNU EKONOMI ÜZERİNE KONUŞTU 'ŞIRKET KURTARMA POLITIKAMIZ YOK " • IŞSIZLIK SIGORTASINDA MODEL HAZIR • KIT'LER IÇINI DÖKTU SORUNLARI, ÇOZUM ONERILERI • ÇIRAĞAN GRUBU'NDA LIDER KRIZI • NEJAT ECZACIBAŞI YARIM ASRIN ÖYKUSÜNU ANLATTI • RENAULT HISSELERI IÇIN REGIE-OYAK PAZARLIĞI VE ILGINÇ RIVAYETLER • BANKALAR VERGILENDIRILIYOR MU' • DUNYA BANKASI VE IMF'NIN YAPISAL UYUM PROGRAMINA "YENI EMPERYALIZM" ELEŞTIRISI • GA- ZETECI DRITA KARAHASAN MAKEDONYALI TURKLERI ANLATTI • YENI SERMAYE PIYASASI YASASI NE GETİRİYOR' • ABANA, ECZACIBAŞI ILAÇ, SARKUYSAN, ADANA ÇIMENTO HISSELERINDEN ÖZEL HABERLER EKONOMİNİN NABZI PANORAMADA ATIYOR Mozolesi veLenin kalıcı mı? MOSKOVA ALPASLAN KOYLNLU öldükten sonra mumyala- nan Lenin, inşa edilen mozo- lesine yerleştirilir. Cam altın- daki naaşı ziyaretçilere açılır. Yüzünü görmek isteyenlerin oluşturduğu sıralar, aylarca 24 saat boyunca bitmek bil- mez. Şimdılerde belirli günler- de, hatta belirli saatlerde açık tutuluyor. Giderek önemini mi yitiriyor, yoksa böyle ol- ması mı isteniyor, ayn bir konu. Ne var ki ziyaret etmek isteyenlenn oluşturduğu kuy- ruk, bazen kilometreye ulaşı- yor. Yaz-kış, hatta kar-yağ- mur etkilemiyor. İkinci Dün- ya Savaşı'ndan bu yana tek sıra olup beklemeye alışan halk için çok doğal karşüanı- yor. Anıtmezar, ihtılaün simgesi kırmızı renklı özel bir taş ile kapanmışür. Kremlin duvan önündeki yeri de özel secılmiş olsa gerek. Zira surun içindeki parlamentonun hemen hemen aksına yerleşürilmiş. Burası Kizıl Meydan'dır. Trafikten . anndınlmışür. Yayalar gezer, •• bir de törenlere sahne olur. Parke taşı kaplıdır (Neden as- falt kaplamazlar diyen beledi- yecilerimizin kulaklan çınla- sın). Bu alan yayalar igndır, ama elınde tahta cop bulunan görevlilerin yönlendirdiği kı- sımlarda yürüyebılırsiniz. Gö- zünüze kestirdığiniz bir nokta- ya gjdip tek kare fotoğraf çe- İcemezsiniz. Anıt-meza- nn da yayına sokulup pı- nl pınl taşına yakından baka- mazsınız. Bu nedenle granit mi, mermer mi anlayamazsı- nız. Belli uzakbktaki zincir sizi engeller. Ancak sının geçme- nin kolayı vardır, merdivenle- re bırakmak üzere elinize çiçek almanız yeterlidir. Saat baş- lannda zincirin yakınında ka- ; labalık artar. Lenin'in mezan açık olmasa bile gelip yapıyı görmek iste- yenler devamlı bir kalabalık oluştururlar. Mechul Asker Anıtı'ndan sonra, burayı ziya- ret eden gelin-damat ve akra- balan çiçekler, buketler bıra- kırlar. Eğer açıksa içeri girme- leri için öncelik tanırlar, ne de olsa aceleleri vardır. Akşam düğüne gitmeden kar altında bunu gören bir yabana için unutulmaz anılardır. Lenin her zaman halkın arasındadır. İletişimi sürdürmektedir. Lenin, mumyasıyla, ziyaret- çilenyle yaşamını sürdürüyor. Ancak kurduğu Sovyetler yok artık. Oluşan devletler, eko- nomik-siyasal ve aynca sosyal yönlerden başlannın çareleri- ni ararlarken Lenin'in duru- mu ne olacak? Leningrad ken- tinin adı hemen değiştirilmişti. Bu uygulama yeni oluşum- lann öncüsü mü? Yıllar önce peyk devletlerde başlayan heykel kıyımı, Moskova'da bazı kişilerin heykellerine uy- gularuverdi. Lenin, gazete sü- tunlanna geldi. Günümüzdeki bölünmelerin başında ve so- nundaki rnimarlan yaşıyor, yönetimin içinde ya da dışın- dalar. Başka bir mimar mum- yalanmış yatıyor, devirdiğİ Çarük Rusyası'nın Kremlini önünde. Lenin de gıdicı mi; kim sahiplenecek, yoksa satı- lacak mı? Anıtmezann, ilginç aynca çok önemli bir yönü daha var. Bütün törenlerde, yöneticiler, mozoledeki şeref locasından Kızılordu'yu izler- ler. Mezann giriş kapısırun üzerindeki bu locaya iki taraflı merdıvenle ulaşıhr. Kimler ge- lip kimler gitti bu locadan. Lo- canın ait gerisine isabet eden Lenin mumyası, yöneticiler törenleri denetlerken, sanki o da onlan mı denetlerdı simge- sel olarak... Mozole ve Lenin kalıcı mı? Değer yargılan de- ğiştikçe, neler, nerelere yerle- şecek? Değişen yöneticilerle törenler de değişecek mi, ya töreler?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear