25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29MAYIS1992CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER IJlusal Sağbk Akademîsi Ülkemize özgü sağlık politikalan üretmesi hedeflenen 'ulusal sağlık akademisi1 gibi bir kuruluş, hem yönetsel (idari) hem de bilimsel yönden özerk olmalıdır. Orgütün yapısında demokratik düzenekler (mekanizmalar) kurulmalıdır. Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ 1989 yıhnda DPT, Türkiye sağlık sektörü- nün mevcut durumunu saptamak için Price Waterhouse adlı yabancı bir firmaya 388 say- falık bir master plan etüdü hazırlattı. Bu "master plarf a göre bütün Türkiye'de insan gücü planlaması fazla globaldir, görev ve ni- telik dağılımı, merkezi planlaması yetersizdir. Mevcut elemanlann. yani hekim, dişhekimi, hemşire, ebe, sağlık memuru ve bu sektörde çalışan öbür elemanlann eğitiminde; müfre- dat iceriğinin yetersiz olması, pratik eğitim olanaklannın az olması, eğitimde nitelik yeri- ne daha çok sayıda öğrend yetiştirilmeye önem verilmesi, eğitim kuruluşlannın niteli- ğinde büyük farklar ve sağlık personeli eği- timcilerinin çok az olması nedeniyle büyük aksaklıklar vardır. Bu ve benzeri nedenlerle mevcut elemanlann temel efitimleri ve daha sonra edindikleri hizmet içi eğitimleri yeter- sizdir. DPT, yine 1987 yılında "Türkiye'de Hekim lhtiyacı ve Tıp Eğitimi" adlı raporunda nite- lik yerine daha çok öğrenci yetiştirilmesi he- deflenmekte oluşu doğrulanırcasına, tıp fa- kültelerinden kontenjanlannı arttırmalannı istemektedir. Hekim niteliklerinden çok, sayının arttınlması üzerinde durulmakta ve şimdiye kadar kontenjanlann arttınlmama- sına neden olarak da ilginçtir ki üniversite özerkliği gösterilmektedir. YÖK ve üniversite ilişkilerini daha çok ortaya koyar tarzda, YOK'ten sonra bu sorunlannın kalmadığı açık yüreklilikle (!) ifade edilmektedir. Yine aynı raporda eğitim veren tıp fakültesi hasta- nelerinin eğitimle pek uğraşmayıp zamanla Sağlık Bakanlığfna baglı hizmet hastaneleri haline dönüştüğü bildirilerek bu durum eleş- tirilmektedir. Bu her iki rapordan sonra 1991 yılında, TBMM, Türkiye'de tıp eğitiminin durumunu ortaya koymak için bir Meclis araştırma ko- misyonu kurdu. Tıp Eğitimi Araştırma Komisyonu'nun, eğitim alan, veren ve verilen yerler üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlan ise iç karartıa. Birincisi tıp eğitiminin niteliği orta. 3 cilt ola- rak hazırlanan raporun sonuç bölümünde ise özetle şöyle denilmektedir: Ülkemizde hekim sayısı plansız çoğaltılmıştır (DPT'nin üniver- siteyi suçlayıcı raporunu ve bu işi nasıl çöz- düklerini anımsayınız). Yeni tıp fakülteleri açılarak tıp eğitiminin niteliği düşürülmüştür. Yurt düzeyinde tıp eğitimi alarunda standart bir eğitim verilmemektedir. Öneri olarak da tıp eğitiminin istenilen düzeye ulaştınlabilme- si için yeni kararlann alınması, gerekirse bu yönde yasa teklifleri hazırlanarak yeni düzen- lemelerin getirilmesi istenmektedir. Sağlık kumltayı 20 ekim secimlerinden sonra kurulan DYP- SHP koalisyon hükümeti sağhkta yeni bir dü- zeltim amacı ile bir "reform paketi" hazırladı. Bu düzeltimlere (reformlara) temel teşkil et- mek üzere de sağlıkla ilgili çeşitli kişi ve kuru- luşlann katıldığı I. Ulusal Sağlık Kongresi'ni 23-27 Mart 1992 tarihleri arasmda topladı. Yukanda sözûnü ettiğim 3 raporun dışında Türkiye'deki sağlık açmazı ile ilgili olarak Türk Tabipleri Birliği'nin ve ona bağb oda- lann birçok yayını, araştırması vardır. Bütün bu ve benzeri bilgjleri içeren bir genel rapor da Sağlık Bakanlığı (SB) tarafından "Sağlık Hiz- metlerinde Mevcut Durum" adıyla kitap- laştırılarak kongre öncesi yayımlandı. Özetle vanlan nokta şudur: Birincisi, ulusal sağlık politikamız yoktur, ulusal sağlık politikalan üretecek bir kuruluş yoktur. Sağlık, hükümet- lerin günlük politikalan içerisinde günübirlik politikalarla yürütülmekte, geleceğe ait uzun vadeli planlar yapılmamaktadır. İkincisi, sağlık sektöründeki eğitim son derece yeter- sizdir: GereK mezunıyeı oncesı, gerek mezuniyet sonrası, gerekse hizmet içi. Üçüncüsü, sağlık- ta merkezi bir planlama yoktur. Ne kadar hekime. hemşireye, sağlık memuruna, diş- hekimine vb. gereksinim vardır? Her yıl ne kadan emekli olmaktadır ve ne kadar nüfus artışı vardır, bunlann bölgesel dağıbmı nasıldır? Türkiye'de verilen sağlık hizmetlerinin ni- teliği denetlenememektedir. Sağlıkta. önemli bir yol gösterici olan laboratuvarlann stan- dardı yoktur, referansı yoktur. Türkiyenin sağlık coğrafyasını, hastalıkla- nnı ya da sağüğın nüfussal durumunu (de- mografısini) ortaya koyacak araştırmalar yapılmamaktadır. Dağ gibi biriken etik so- runlar, hastalann, hekimlerin haklan ve buna benzer bir yığın sorun sağlık sektörünün önünde birikmektedir. İşte bu noktalardan hareketle reform paketinin en önemli bölüm- lerinden biri olarak "ulusal sağlık akademisi' önerilmektedir. Kongre çerçevesinde topla- nan çalışma grubu da bir rapor hazırladı. Raporda mevcut durum saptamasından sonra 'sağlık akademisi'nin (SA) ana hedefle- ri vurgulanarak öncelikler belirtilmektedir. Bunlar da sağlık personelinin eğitimi ve eği- timde standardizasyon, Gereksinim duyulan bilgilerin temini için hizmet araştırmalannın yapılması, sağlıkla ilgili tüm mevzuatlann gözden geçirilmesi, etik haklar konusunda yeni çalışmalar yapılması, yayın-doküman- tasyonun tüm ülkeyi kapsaması ve referans Iaboratuvarlann kurulmasıdır. Görüldüğü gibi SA'nın kurulmasırun ana hedefı "ulusal sağlık politika!an"nı oluştura- cak bir kurumun olmasıdır. Sağlıkta standar- dizasyon ve nitelik denetimini de elinde bu- lunduracak kurumun statüsü ne olacaktır? Gelecek olan siyasal iktidarlar, kendi doğrul- tulannda uygulamalar yapmak isterse, bu ku- ruluş ülkeye özgün politikalan nasıl üretecek- tir? Işte sorunun gelip düğümlendiği esas nok- ta budur. Sonuç Ülkemize özgü sağlık politikalan üretmesi hedeflenen Ulusal Sağlık Akademisi gibi bir kuruluş, hem yönetsel (idari) hem de bilimsel yönden özerk olmalıdır. Örgütün yapısında demokratik düzenekler (mekanizmalar) ku- rulmalıdır. Sağlık meslek birimleri (TTB, dişhekimleri. eczacılar, hemşire, ebe, öbür sağlık personelinin örgütleri) yeterli ağırlıkta temsil edilmelidir. Sağlık kesiminde eğitim ve- ren kuruluşlar demokratik bir tarzda akade- mi içerisinde yerini almalıdır. Akademi kendi özyönetimini kurmahdır. Özetle, Türkiye toplumunun sağlık düzeyini korumak ve standardı yükseltmeye yönelik stratejik kararlann alınmasına yardımcı ola- cak sürekli enformasyon ve danışmanhk hiz- metinin yanı sıra bu standartlara uygun insan gücü ve altyapı planlamalan yapacak, özerk, bilimsel ve demokratik bir kuruluşa ivedilikle gereksinim vardır. Bu noktalar göz Önüne alı- narak kuralacak sağlık ademisi, Türkiye in- sanının sağlıklı yaşamasına katkıda bulunabi- lir. ARADABIR BÜLENTSOYLAN Yeminli Mali Müşavir İşin Sonu Vergi Hararetli yandaşları, özel sektörden söz ederken biraz da propaganda kokan bir tanıtmayla, "hür teşebbüs" der- ler ve bununla, "hür" sözcüğünün büyüsünü de kullana- rak "rüzgâr"ı arkalarına almak isterler. Hürriyetlere ya da Türkçesiyle özgürlüğe kim karşı olmak ister kü? özgür girişim (hür teşebbüs) düşüncesi, son zamanlar- da iyice egemen olunca. propaganda amaçlı adı da yalın- laştı ve pazar ekonomisi oldu. Pazar ekonomisi, ekonomideki güçlerin serbestçe karşı karşıya gelmesine ve sonucun, istem-sunu (arz-talep) dengesiyle belirlenmesine dayanıyor. Yani işin aslı her* şeyin bir fiyatı olması ve bu fiyatların serbest piyasa den- gelerine dayanması. Aslında bu, pazar ekonomisinin sadece birinci dayana- ğı. ikinci dayanak ise vergilemedir. Ama nedense, pazar ekonomisi bir özgürlük rejimi olarak savunulurken, bu dü- zeni ayaktatutan devletin finansman kaynağı olan vergile- meden, kimseler gereği kadar söz etmez ve bu piyasa dü- zeninin ancak sağlıklı bir vergilemeyle birlikte yaşayabile- ceğini savunmaya gayret etmezler. Dikkat edildiğinde görülecektir ki Türkiye'de girişim (te- şebbüs) özgürlüğü tartışmaları ile sağlıklı vergi arayışı pek bir arada söylenmese de aynı tarihlerde ortaya çık- mıştır. Iktisat tarihçilerinin belirttiği gibi, cumhuriyetimizin 1923-1931 yılları liberal, 1932-1945 yılları arası devletçilik dönemidir. 1945ten sonra, Demokrat Parti olayı ile birlikte "hür" teşebbüs hareketi başlamış ve bugüne kadar gel- miştir. Hür teşebbüs hareketini başlatan faktörler, aynı ta- rihte bir başka hareketi daha başlatırlar. Bu, modern ver- giciliğin bayrağmın ilk kez açıldığı ve bugün de dalga- landırıldığı kurumun, "Hesap Uzmanları Kurulu'nun ku- rulmasıdır. Olay bir tesadüf sayılabilir mi? Kuşkusuz hayır. Çünkü, pazar ekonomisinde de devlet vardır ve bu devle- tin icraatının finansmanı için vergi toplamak gereklidir. Hedef daha modern pazar ekonomisi ise, vergicilik de modernleşecek ve o günlerde yeni denenmiş ve fiyaskoy- la sonuçlanmış Varlık Vergisi gibi olağanüstü çözümler aranmayacaktır. Pazar ekonomicilerinin itirazı, devletin varlığına ya da etkinliğine değil, sadece ekonomik girişim- lerde bulunmasındadır. Sağlıklı bir pazar ekonomisinde kuvvetli bir devletin bulunmasıyla, yine sağlıklı bir yargı, tam bir can ve mal güvenliği, başarılı bir eğitim, insanları yarın endişesinden kurtaracak sosyal güvenlik kuruluşları acaba "hür teşebbüs'çülüğün bağdaşmayacağı şeyler midir? Hayır, tersine biri olmazsa öbürü de olamayan, biri ne kadar güçlü olursa öbürü de o kadar güçlü olan, yani "yan yana" olması gereken şeylerdir. Tarihleri bir dönemle birlikte başlamış, adı bir düzenle birlikte anılan kurumlar, hiçbir yerde ve zamanda kolayca ortaya çıkartılamamıştır. Nice "usta ad"ların el emeği, göz nuru ile kazandırılmış bu kurumlar, akşam konuşup sabah yeniden biçımlendirilebitecek şeyler değildir. Bunlar bir devleti devlet, bir ekonomiyi ekonomi yapan ulusal varlık- lardır. özgür girişim, aradan geçen 47 yılda epeyce yol almış, ama son yıllarda keyifle tokalaştığı enflasyona şimdi kolu- nu kaptırmıştır. Bütün değerleri altüst eden enflasyondan vergicilik de payını almış ve devlete suyu getiren ile testi- sini kıran birbirine karışmıştır. Adaletsiz bir vergi olan enf- lasyon. gerçek vergiciliğin görevini devralmıştır. Giderek büyüyen iç borç uru, enflasyonunyarattığı rakam şaşkınlı- ğı içinde bazı yöneticilerce umursanmaz olmuştur. Bu kar- maşada yapılan bütçelerde vergi gelirlerinin şu ya da bu olması kimseyi üzmez hale gelmiştir. Para operasyonları vergiciliğin önüne geçirilmiştir. Bu ülkenin vergiciliğini yıllardır ısrarla savunan ve devlet gemisinin karaya otur- maması için hiçbir nimet beklemeden ve ısrarlafener bek- çiliğini yapanlar, kendini savunmak durumunda bırakılmış- lardır. Pazar ekonomisinde devlet icraatının maddi kaynağı tektir ve bu kaynak vergidir. Vergicilik, bugünden yarına kuruluveren, günlük politikamıza uymazsa silbaştan yapı- lıverecek bir düzen değildir. Yönetiminden denetimine, kanunundan yargısına kadar hepsiyle köklü bir bütündür. Bu bütünün içinde, vergi yönetimi ve denetiminde söz sa- hibi saygıdeğer kurumlar vardır. Hesap Uzmanları Kurulu, kuruluş amacı ve misyonu sadece vergicilik olduğu ve kendisini hertürlü politikanın dışında tuttuğu için, bunlann başında gelir. 1945 yılında, toplu iğnesini bileyurtdışından getiren Türkiye'de o günlerden bugüne kadar geçen 47 yıl- da pazar ekonomisi de bu ekonominin vergiciliğini mües- seseleştiren Hesap Uzmaniarı Kuruiu da hayli mesafe almışlardır. Pazar ekonomisinin temelini şimdi nasıl de- ğiştiremezseniz, bu müesseseleri ve vergiciliği de günlük tercihlerinize göre değiştiremezsiniz. Şimdi yapılacak olan, vergiciliği enflasyon karambolü- nün sıkıntılarından kurtarmak ve pazar ekonomisi devleti- nin bu temel dayanağını günlük politikaların yıpratmasın- dan korumaktır. 47 yıl önce yola birlikte çıkan pazarekono- misi ve Hesap Uzmanları Kurulu buraya kadar hangi ne- denle beraber geldilerse, bundan sonra da aynı nedenle beraber olacaklardır. işin başında vergi vardı, sonu da vergidir. Birini kabul eden, öbürünü de kabul edecektir. Devlete böyle bir kurumu kazandıranlarla bunu sürdürme- de hizmeti geçenlere, kurulun kuruluş yıldönümü olan bu- günde saygılar olsun. Galeri • Atölye 232 64 26 • 23O 21 87 , .. SANATEVI NILUFER KURFEYZ TEZHİB SERGİSİ 30 Mayıs-20 Haziran Ömr Poso C Abdututk Itmto S. Erûz 4> 27/1 tıenköy Ü 338 42 24 TEM SANAT 6ALERİSİ YUKSEL ÖZEN Resim Sergisi 12M«rif-10H«imlM3 MEV(Mo,EnflS<* 44 2 ARKEONSANAT (.\LKRLSt MEVLUT AKYILDIZ Canı Altı Resun Sergisi 20 Mayıs - 6 Haziran Iskele Cad Salhane Sok No19 Ortaköy Tel 259 92 57 PINAR TANBERK Kesim Sergisi 12 Mayıs-6 Haziran Rıdvanpaşa Sok No 21 Göztepe Tel 385 00 15 NUR GÜNEN Resım Sergisi 21 Mayıs - 5 Haziran AKMMK If IIK İUU1 CAIEIUİ Cndd PasoCsd N< 238 IsKmbJ !S3 « 88 'Gtlt,, *SBI Sntltıınıit itttr' GALERİ LEBRİZ ÇEŞİTLEMELER 5 Mayıs - 10 Haziran Eyiam Cod. Açıkhova Ap«. No.U/2 Kişontcsı Tcl.240 22 82 ZAHIT BÜYÜKİŞLEYEM Resim Sergisi 15 N*ayıs-9 Haziran GALERI WM BPBALDEM Valtkonağı Cad Akkavak Sok No 22 3 80200 Nrsanla$ı !STANBUL Tel i'l 232 40 81 ÜMIT YAŞAR SANAT CALEKISI İNCİ BAL Resım Sergısı 22 Mayıs-10 Haziran Mlol Cod. Iakıx GIUMU Yopiur Han IC l Beyoglu Td.244 96 33 IİODI sanat «alerisi PAUL PETER OCHS Suluboya Resim Sergisi 20 Mayıs -15 Haziran Valıkonağı Cad Pasa| 73 Nijantajı Tel:246 71 81 ji ALMELEI^ KARMA RESİM-HEYKEL ÖZGÜN BASKI 25 Mayıs -25 Haziran Nıspetıye Aytar Cad Nıl Apl 246 Levent Tel.269 80 U AYŞE SANATEVI Karma Resim Sergisi 30 Mayıs^26 Haziran ALİ ÇANDAŞ BAHATTİN ODABAŞI VELİ SAPAZ VURAL YILDIRIM Boharrye Cod Kafkas Pa«|i (ModaSui Üstû)TeL3491509 ADNAN TURANİ MUSTAFA AYAZ MEHMET GÜLER Resım Sergisi 2 Mayıs - 26 Hazıran'92 Moda Cad No. 220/226 Kadıköy Tel 346 97 14 L E S ! SERAMİK SERGİSİ 28 Mayıs-28 Haziran SakİM ÇÜ - AE Rızı Doğaı N«r4«G«r«l - RCıÖzlurk lûyûkder* Cad KoleSnomİ BnasıLnenlTeJ:279 2 f U istasyon sanat evi İERENKÖY, ETEMEFENDİ CAD. NO.36 SANAT KÖŞKÜ TEL: 385 41 31 MUSTAFA ŞENER ^ & t Resim Sergisi 3pS 22 Nisan - 30 Moyıs _O Yedibyulor Çıkırazı 6/7 (g (Eski Son Tiyatrosu Arkası) O> ElmodogTel: 232 59 59 ORIIINALI1 L'Iusfararası Müzelerden Değerli Eserler CFNTLRI NUSTERCOLLFCTION RESİM SERGİSİ VE SATIŞ Yoğun istek üzerine 31 Mayıs 1992 ye kadar uzatılmıştır. SHERATON HOTEL 1. Kat - Galeri T] AYRINTIU BİLGİ VE SATIŞ: Simpa ultdere Cad Ho' Hor 1 5'. İMonbu 247 &2 01 Fa. 24? 42 2. galeri atölye 232 64 26 23O 21 87 RESİM ve HEYKEL MÜZELERİ DERNEĞİ KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ KOHFERAHS DİLEK DİŞBUDAK •19 YCZYIL ISTANBll MLMARISt* 29 Mayıs'92 Cvma 14.00 Resım ve Heykel Müzest, Be^ıkla; 259 İ7 39 KURULUŞ 1 HAZİRAN 1992 SERMAYE 10 MİLYAR TL/RESİM galeri atölye 232 64 26 230 21 87 I galeri • atölye 232 64 26 • 230 21 87 İSTANBUL FRANSrZ KÜLTÜR MERKEZİ FRANSIZCA DİL KURSLARI HIZLANDIRILMIŞ YAZ KURSLARI 1 Haziran - 10 Temmuz 1992 Kayıtlar ve test 27-28-29-30 Mayıs (Gün boyunca) Saat 10.00-18.00 arası İSTİKLAL CAD. NO: 8 Taksim Tel: 252 02 62 MODA HAN nb fasıl Alt tarafı meyhane.'.. Ama içinizdeki şeytanı uyandınyor. Moda Cad No 239 Tel 345 84 74-349 12 01 Istanbul llköğretmen Okulu'nun Sayın Mensubu GeJeneksel çay ve sohbet loplantımız 30 Mayıs 1992 Cumartesı günü saat 14-18 arası Maçka Otelı salonunda yapılacaktır. Mensuplarımıza coşku ile haber verelim bırbırımizı sevgı ile kucaklayalım. Yonecm Kurulu PENCERE Fetih?.. Fetih bayramı bugün. Mehter takımlan, Osmanlı havaları, burma bıyıklar, zurnacılar. nakkareciler, zilciler, borucular, kösçüler, çatık kaşlar, nutuklar; hamasi edebiyatın en cengâver satırbaşları... Gum güm de güm güm. Mehteran, padişah seferdeyse çadırın, değilse sara- yın onunde her ikindi namazından önce çalarmış. Fetih Bayramı'nda da günün anlam ve önemi üzerine nutuk atılıp dua edılecek, eski marşlar söylenip dinlenecek... Günün anlam ve önemi nedir? Sorunun yanıtını öğrenmek istiyorsak gelişigüzel bir sözlüğü açalım. Fetih" karşılığında ne yazıyor: "Bir kenti ya da ülkeyi silah zoruyla ele geçirme!.. Istanbulun alınması "büyük fetih"tir, öteki adıyla feth-i celii... Istanbulu Bizanslılardan aldığımız günü "Fetih Bay- ramı'na çevirip her gün kutlamaya 1950'lerde başla- dık; eskıden yoktu böyle bir şey. "Istanbut'un Kurtuluşu"nu kutlardık... Bilmem ki dünyada "Fetih Bayramı" yapan bir başka ülke ya da devlet var mı? Fransızlar Paris'in, Ruslar Moskova ya da Petersburg'un, Isveçliler Stockholm'- ün, Almanlar Berlin'in fetih gününü kutlar mı? • Yanlışlık, Osmanlı dünya görüşünün Cumhuriyet Türkiyesi'nde yeniden geçerlilik kazanmasından do- ğuyor; çağdışına duşmüş fikirlerin 21'inci yüzyıla doğ- ru hortlaması, mantığımızı saptırıyor. Osmanlı döneminde Vafan' yoktu, mülk' vardı. Mulk' fethedilen, başka deyişle "s/7aAı zoruyla ele geçirilen" topraklardır; vatan ya da yurt, bir ulusun ülkesidir; 1923 cumhuriyet devrimiyle birlikte, devtet anlayışında, mülk'ten vatan'a geçtik. Istanbulun alınması tarihimizin büyük ve anlamlı bir yaprağıdır; ama. tarihte kalmıştır. Zaman tünelinde gerıye doğru sayarsak o cağın dünyasında Avrupa'nın Amerika'ya fethe doğru okyanusa açılmak için hazır- landığını görünJz. Fatih'in istanbul'u fethi de çığır açan değerdedir, tarihimizin görkemli birsayfasıdır. • Batı, 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde Anadolu'ya Yu- nan askerini çıkardı; Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yenilgiye uğrayan Osmanlı devletinin başkenti İstan- bui'u İngilizler 16 Mart 1920'de işgal ettiler. işgal, Kur- tuluş Savaşı'nın sonuna dek sürdü. Güzel Istanbul, üç yılı aşkın bir zaman, düşmanın boyunduruğu altında en kara günlerini yaşadı. 6 Ekim 1923'te Türk askeri istan- bul'a girdiği gün, kent halkı sevinçten ağlıyordu. Her nedense, Istanbul'un kurtuluşunu geriye ittik, is- tanbul'un fethini kutluyoruz. Oysa Feth-i Celil'in anlamı tarihe gömülmüştür; ama, vatan toprağını işgalden kurtarmak çağdaş dev- letler hukukunun temel ilkesini hayata geçirmektir. • Frenkler İstanbulu bugün bile "Kostantinopolis" di- ye anmaya bayılırlar, Hıristiyan kafasının nostaljisi, kimi kitaplarda ve atlaslarda dışavurumunun göster- gelerini sergiler. Fetih Bayramfyla yaptığımız iş nedir? Batılıya Meh- teranla duyuruyoruz- -İstanbul bizim değildi, zorla aldık!.. Dışarıdaki olumsuz propagandanın ekmeğine yağ sürmek için bayram yapılır mı? İnsan kendi yurdunu, vatanını, toprağını "fethettim" diye davul zurna çalar mı? • Karabağ, Nahcıvan, Bosna-Hersek için çabalıyor Ankara; ABD'ye, NATO'ya, AGİK'e, BM'ye başvuruyor; günümüzde fetihin hukuk dışı ve onaylanmaz bir zor- balık olduğunu belgelemek için çırpınıyor. Ve içeride "Fetih Bayramı" yapıyoruz. Bizim istanbul da gerçek bayramımız 6 ekimdir; "Fe- tih '' değ iI, ' Kurtuluş'' bayramı!.. I f **fâ£& 2.450.000. 3l**^KAÇIYORUM BAYRAMDA 7 GECE 8 GÜN CLUB HOTEL LETOONİA r j T ^ 2 ^ ^ 675.000. "^ BAYRAMDA 3 GECE 4 GÜN NAZLIHAN OTEL BAYBASÛS TURIZM 1) 338 86 61 - 338 16 51 / (4) 425 90 82 Osmanağa mah Nu.shet Kfc-ndı sok 9. Mı Kadıköy İST Sovalut Acontası İslcunc Helsıc no 21-49 GULHANE KITAP HAFTASINDA BİLGİ YAYINEVİ İMZA GÜNLERİ TARIK DURSUN K. - KANDEMİR KONDUK 29 Mayıs 1992 Cuma Günü Saat: 15.00 - 18.00 arası • ATTİLÂİLHAN-ZEYNEP ANKARA 30 Mayıs 1992 Cumartesı Saat: 15.00 - 18.00 arası BİLGİ YAYINEVİ STANDI GÜLHANE PARKI - İSTANBUL 165000 KG. AL. 95 ALÜMİNYUM SATIN ALINACAKTIR Şartnamesi bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden aJınabilir. 1- îskenderun'da Mvıessesemiz Tedarik ve İkmal Müdürlüğü'nden. 2- Ankara'da Ziya Gökalp Cad. No. 80 Kurtuluş/ANKARA adre- sindeki Genel Mudurlüğuraiiz. Isteklilerin şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan 92-%6/85O no.lu dosyayla ilgilidir Meşruhatlı kapalı teklif mektuplarııun geçici teminatlaıı ile birlikte en geç 16.6.1992 Salı günü saat 14.30'a kadar Türkiye Demir ve Çelik tşletmeleri Genel Müdürlüğü tskendemn De- mir ve Çelik Fabrikaları Muessese Mudürluğü tskendemn Haberleş- me ve Arşıv Müdürlüğu'nde bulundurmaları ilan olunur. Müessesemiz 2886 sayılı thale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi ya- pıp yapmamakta veya dilediğine verip vermemekte tamamen serbesttir. Basın: 28140
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear