25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JMART1992CUMA * • • * CUMHURİYET HABERLER SAYFA 19 Feministleri kızdıran fotoğraf Time-Life grubuna bağlıTheSports Illustrated dergisinin kapak fotoğrafı feministleri kızdırdı. Kathy Ireland'ın biçimli\ücudunu gözler önüne seren fotoğrafı protesto için önceki gün feministler bir gösteri düzenlediler. Ireland'ın ma\olu fotoğrafını seyretmenin spor savılamavacağını öne süren feministler, daha sonra sessizce dağıldı. (Fotoğraf: AP) - r m •: £ Pekin'de lamalarm sessizliği Budist rahipler, yani Lamalar, az önce lapınakta yapuklan tören sırasında kentin üzerinde dolaşan kötü ruhlan kovmuşlar, huzur içinde tapınaklanndan dışan çıkıyorlar. Pekin'dek Lama Tapınağı'nda önceki gün gerçekleştirilen bu tören, belki de binlerce yıldır >ineleniyorve bu sayede Pekin kentinin kötülükJerden uzak kaldığına inanıhyor. (Fotoğraf: AP) Avköpeği sahibini vurdu AA (Moskova) - Rusya'nın Novgorod kentı yakmlannda meydana gelen 'ınanılması güç' olayda bir av köpeğinin sahibi- ni "yanlışlıkla' vurarak. öldür- düğü bildirildi. Ölay yerine gelenler. Gen- nady Danilov'un çiftesinin kabzası hâlâ sol elinde, mide- sinden bir kurşun yarası almış olarak öldüğünü ve cesedin he- men yanında da arka ayağı bir tuzağa takılmış ikinci bir av kö- peğinin bulunduğunu gördüler. Daha sonra bölgeye gönderi- len savcıhk ekibi, Danilov'un, ayağı tuzağa takılmış olan ikin- ci köpeğini kurtarmaya çalışır- ken. köpeğin tuzağın verdiği aa yüzünden attığı ön pençe dar- beleriyletüfeğin emniyetini açıp tetiğini çektiği sonucuna vardı. Şilili 'adalet' için yürüdü Şili'nin başkenti Santiago'da önceki gün düzenlenen bir gösteride General Augusto Pinochet döneminde insan haklannın ihlal edilmesi kınandı. AP'nin haberine göre gösteri Pinochet döneminde adil olmayan uygulamalarla ilgili geniş kapsamh bir raporun yayımlanışının birinci yıldönümü nedeniyle gerçekleştirildi. Maskeli göstericiler "adalet" yazılı pankartlar taşıdılar.(Fotoğraf:AP) OLAYLARIN 147 işçinin üstüne toprak ARDENDAKI ÖRÜ GERÇEK • (Baştarafi 1. Sayfada) kapatma önerisinigetirenlere "mezar soygunculan" deme- si işçüerin içindeki bu korku ve öfkeyi yansıtıyor. Yetkilüerin bu sorunu her- halde sosyal devlet ükelerini yaşama geçirerek çözüm bul- maları gerekiyor. Ama bugün bütün bunların ötesinde yapılması gereken acil bir iş var. Sonfaciada bir ihmal varsa, bunun sorumlu- larının saptanması. Gazete- mizin dünkü sayısında yer alan haberde bilgisayar veri- lerinin grizu tehlikesini 2.5 dakika önce lıaber verdiği, ancak gereken önlemlerin aiınmadtğı belirtiliyordu. Bv- rtun üzerine TTK yetkilileri dün Zonguldak'ta yapuklan açıklamalarda patlama saa- tini 20 dakika geri çektiler. tlk gün "Patlama 20.03"te ol- du '' diyen yetkililer dün ' 'Ha- yır 19.45'te oldu" diye ağız değiştirdiler. Aradaki 20 da- kikalık fark. ocakları boşalt- maya ve faciayı önlemeye yetecek bir süredir. Eğer bir ihmal varsa ve değişik açıkla- malarla bu örtülmek isteni- yorsa, bilinmeli ki Türkiye kamuoyu böyle bir aldatma- caya olanak vermeyecek ka- dar donanımlıdır. •*-• Ermeniler • (Baştarafi 1. Sayfada) >ana tavır almasından kor- kuyorlar. Şuşa kenti aralıklı olarak Er- meniler tarafından top ateşine tutulurken. Dağlık Karabağ'ın kuze\ kesimlerindekı küçük yerleşim merkezlerinde de ça- tışmalar mevdana gelivor. Aze- rilerin >aşadığı Sıhavand kö- yünde dün Ermenılenn zırhlı araçlar desteğinde gerçekleştir- dikleri saldınnın üzerine çıkan çatışmada 25 Azerinin öldüğü, bırçoğunun da yaralandığı bil- diriliyor. Fransız AFP Ajansı- nın haberine göre. çatışmanın sonunda köyün bir bölümü Er- menilerın eline geçıi. ancak Azeriler mevzilerini terketme- yerek köyü savunmayı sürdü- rüyorlar. Ermenisıan Savunma Ba- kanlığı'nın açıklamasına göre. Azerilerin önceki gece ve dün bir Ermeni köyüne yaptıkları saldın sırasında ise 32kişiöldü. Muttalibov'a protesto AA'nın bildirdiğine göre Ba- kü'de Yüksek Meclis önünde, Devlet Başkanı Ayaz Muttali- bov'u istifaya çağırmak amacıy- la düzenlenen gösteri sürüyor. Havanın kararmasından sonra da sayıları gittikçe artan göste- riciler, "Istifa, istifa" diye bağı- nrken, Yüksek Meclis'in toplan- tısı da sürüyor. Göstericiler, Yüksek Meclis binasının bütün kapılannı tutmuş ve camlara da- yanmış durumda, meclis toplan- tısının sonucunu bekliyorlar. Atılan sloganlarda Muttalibov, istifa etmeden gösterinin sona erdirUmeyeceği ve Muttalibov- un meclisten çıkartılmayacağı bildiriliyor. • (Baştarafi 1. Sayfada) yoruz" dediler. TTK Genel Mü- dür Yardımcısı Vahit Çelikel, ocaklann barajlarla kapatılması karannın, TTK Genel Müdürlü- ğü, Maden Mühendisleri Odası ve Genel Maden-lş Sendikası yetkilileri arasında görüş birliği- ne varüarak alındığını söyledi. Ocaklann "ikinci bir patla- ma tehlikesıne karşı kapatıldı- ğı" yolundaki açıklamalar. Kozlu'da yurttaşlar arasında endışe yaraıtı. Evlerin de boşal- tılacağı \olundaki söylentiler. \alilik tarafından yaîanlandı. Genel Maden İş Sendikası Baş- kanı Şemsı Denizer de muhte- mel bir patlamanın yerüstünde hissedilmesinin söz kon,usu ol- madığını belirterek. endişeedil- mcmesini istedi. Bu arada grizu faciasında ölenlerin vakınlan için Zongul- dak Ticaret \e Sanayi Odası tarafından da bir kampanya başlatıldı. Kampanya için İş Bankası Zonguldak şubesinde 165-267 numaralı hesapaçıldı. Kurtarma calışmalan sırasın- da cesedi cıkanlan işçilerin ce- nazeleri doğum yerlerinde top- rağa verilmeye başlandı. Kozlu ve çevresindeki yerleşim birim- lerinde, camilerdeki musalla taş- lan yetersiz kalınca Türk bayra- ğına sanlı tabutlar masalann ve uzun sıralann üzerine yerleştiril- di. Zonguldak'taki heyetler ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, genel başkan yardımcı- lanndan Ersin Taranoğlu, Cem Kozlu, eski içişleri bakanlann- dan Mustafa Kalemli ve bazı milletvekilleriyle birlikte dün Zonguldak'a gitti. Yılmaz ve beraberindekiler, facia bölgesin- de incelemelerde bulundular. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit de eşi Rahşan Ecevit ve baa milletvekillerinin eşliğinde, Zonguldak SSK Hastanesi'nde- ki yaralıları ziyaret ederek geç- miş olsun dileğinde bulundu. Ecevit, yaşamını yitiren işçilerin aileleriyle de bir süre görüşerek "Acımız büvüktür, temennimiz bu tür olayların bir daha yaşanmaması" dedi. Yeraltında GÖRÜŞLER kalan isçiler Ermenistan sınırına iki • (Baştarafi 1. Sayfada) larından kaynaklanıyor" dedi. Sezgin, "Bu karann Karabağ ile bir ilgisi var mı" sorusuna ise yanıt vermedi. Bakanlar Kurulu aynca, te- röre karşı idari önlemler çerçe- vesinde, Istanbul'da 6, Izmir'de 3 yenı ilçe kurulmasını da kabul etti. Grizu faciasında yaşamını yitiren maden işçileri için emek- lilik gibi yasal haklann yanı sıra "ek maddi yardım" sağlanma- sını kararlaşüran hükümet, Karabağ sorununun banşçı yollardan çözümü için "aktif diplomatik temaslann" sürdü- rülmesini benimsedi. İnsan Haklan Bakanhğı kurulmasına ilişkin yasa tasansı bakanlann imzasına açıldı. Bakanlar Kurulu, Başbakan Süleyman Demirel başkanlı- ğında yaklaşık üç saat süren bir toplanü yaptı. Toplantıya Gü- ler İleri'nin istifasıyla boşalan Devlet Bakanhğı'na atanan Prof. Dr. Türkân Akyol da ka- tıldı. Devlet Bakani ve Hükü- met Sözcüsü Akın Gönen, top- lantıdan sonra yaptığı açıkla- mada, BakanJar Kurulu'nda grizu faciası, Karabağ olaylan, Türkiye'nin idari taksimatında yeni düzenlemeler ile olağanüs- tü hal uygulaması ve terör olay lanrun ele alındığını bildirdi. KULIS • (Baştarafi l. Sayfada) imzalardan biri SHP Genel Saymanı Ziya Halis'e, dîğeri de SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Karakaş'a aitti. Üstelik Karakaş'm Güler Ueri'den boşalan Devlet Bakanhğı'na atanması bekleniyordu. Inönü'ye yakın çevreler birkaç gün önce Karakaş'm kulağına înönü'nün tercihinin kendisinden yana olduğunu fısüdamışlardı. Ama imza olayı bir anda Înönü'nün karar değiştirmesine yol açtı. öyle ya înönü, Bakanlar Kunılu'nun oluşturulması sırasında, "dar grupçuluk" yaptığı eleştirüerine, "O arkadaşlar, bir takım halinde davranıyor. Neden o takımdan kimseyi alarak sorun çıkarayım" yanıtını vermişti. "O takım" anlayışına karşı, "bu takım" anlayışı... Karakaş da böyle bir metne imzasıuı atarak, "bu takım" anlayışına uyum göstermeyeceğini kanıtlamıştı... înönü, deklarasyonun açıklamasmdan sonra Merkez Yürütme Kurulu'nu topladı. Toplantı başlar başlamaz tnönü. ateşkes cağrısını masanın üzerine koydu: — Bir açıklama yapdmış, aramızdan baa arkadaşlar da imzalamış. Bunu konuşalım... Bunun üzerine söz alan Ziya Halis, uzun uzun neden metni imzaladığını anlattı... SHP'nin savunduğu ilkeleri, tavnnm bu ilkelerle çelişmediğini saydı döktü. Înönü sakince dinledi, ardından olağanüstü halin uzatılmasına karşı öbür Uyeler de konuşmaya başlayacaktı ki Înönü konuşmayı bağladı: — Hakhsınız, ama bir de hükümet olmanm sorumluluğu var. Bu sorumluluk içerisinde davranmamız lazım. MYK üyelerinin yanıtlamasına toat bırakmadan da, "bir randevusu" olduğunu belirterek salondan ayrıldı. Şimdi SHP'de olağanüstü halin TBMM'de görüşüleceği 12 Mart tarihi bekleniyor. Bir yandan da SHP milletvekilleri birbirlerine soruyor: — Genel Başkanımız hükümette olağanüstü hal konusunda itiraz edip, yeni model bulunmasım istemiş. Acaba Milli Güvenh'k Kurulu toplannsında tavrı ne oldu? CUMHURİYET (Zongui- dak) - TTK Kozlu Işletmesi'ne bağlı Ihsaniye ve Incirharmanı tşletme müdürlüklerine ait ocaklarda önceki gece meydana gelen grizu faciasından sonra henüz kurtanlamayan ve yeral- tında mahsur kalan işilerin isim- leri belirlendi. Halen yer altında bulunan iş- çilerin adlan şöyle^ "Uzun Mehmet Bölümü Nak- liyat Servisi: Feramuz Kılıçoğ- lu, Mehmet Ali Kalaycı, Mus- tafa Keser, lhsan Karapınar. Ihsaniye Işletmesi: Ismail Çaltepe, Şakir Karaçam, Meh- met Gökyar, Muhammet Kara- çam, Yaşar Karaçam, Satılmış Karahan, Firuzan Aktepe, Ab- dullah Gökbaş, Hakkı Gökka- ya, Arif Kocaman, Recep Ku- laç, Mustafa Bıyıldı, Sait Yüdız, Aü Rıza Arslan, Cemal Yılmaz, lshak Karayarık, Satılmış Al- canlı, Recep Tellioğlu, Halit Topal, Sefer Köse, Ramazan Mumcu, Burhan Çırak, Ahmet Bayram, Hüseyin Taşçı, Meh- met Yanık, Mehmet Köse, Mu- hammet Eliiyi, Yusuf Derin, Şaban Akkurt, Ibrahim Demir- han, Remzi Derin, Hüseyin To- pal, Ekrem Kayık, Metin Demi- roğlu, Cemali Tetik, Mehmet Bozkurt, Kemal Kayaoğlu, Sa- tılmış Uslubaş, Kadir Çam, Sa- mi Aynagöz, Kadir Kalaycı, ts- mail Taşkın, Ali Rıza Kılav, La- tif Kankal, Kadir Aydm, Mu- hammet Bükrü, Satılmış Enniş, Orhan Topal, Berat Şen, HOse- yin Kelez. Incirharmanı Işletmesi: Şera- fettin Erdoğan, Hilmi Ayan, Osman Çatalçam, Kadir Yağba- san, Şaban Yavuz, Bilal Özka- ya, Durdu Altay, ldris Aydoğ- muş, Ahmet Bakırak, Vedat Inal, Cevat Kazan, Şevket Kö- roğlu, Salih Burak, Sabahattin Göktaş, Hüseyin Çelebi, Ham- za Yılmaz, Nizamettin Turgut, Ali Durak, Mustafa Şahin, Ah- met Çayh, Hilmi Ayan, Erdal Kahveci, Mehmet Incebacak, Yaşar Kuzören, Metin Çanak- çı, Celal Gümüşbaş, Isa Ayan, Necip Çanakçı, Nizamettin Kahveci, Satılmış Çanakçı, Mustafa Çanakçı, Mustafa Çayh, Şahin Çayh, Şenol Kah- veci, Osman Karakök, Osman Demirci, Hüsnü Ayan, Cemal ören, Metin Kahveci, Muhte- rem Doğancı, Tacettin Erdo- ğan, Ramazan Yılmaz, Yusuf Alagöz, Mustafa Erdoğan, Mevlüt Erdoğan, Kasım Tayte- kin, Recep Pekmezci, Mevlüt Yıldızhan, Ali Karakuş, Kemal Türkmen, Hurşit Pekmezci, Ze- ki Gemici, Nevzat Güney, Yük- sel Karagöz, Necati Erdoğan, Kadir Yıldızhan, Sefer Orhan, Recep Yanaz, Bayram Aydın, Ramazan Pekmezci, Rıfat Ge- mici, Hayrettin Karahan, Meh- met Öztürk, Kasım Aydemir, Mustafa Yavuz, Durmuş Ala- göz, Muharrem Karagöz, Hüse- yin Taytekin, Kadir Karakuş, Satılmış Türkmen, Ismail Ay- dın, Hüseyin Çakmak, Kenan özsoy, Cemali Demirci, Ziyafet öztaş, Halil Inam, llyas Inam, Memiş Özdemir, Ahmet Kork- maz, Niyazi Yar, Mehmet Te- kin, Mehmet Temel, tmdat Kas- katı, Yakup Karaaslan, Fehmi Kayacan, Cemal ören, Bekir Aldırmaz, Yılmaz Karahan, ts- mail Kızütoprak, Kemal Köse- oğlu, Refik Kiremitçi, Irfan Ören ve Aziz Ören." Ermenistan Karsısında Gaflete Son Yeraltı yanıyor, yerüstü yanık kokuyor • ( Btştarafi 1. Sayfada) az kaa olan kartiye Incirharmam ibaresi göze çupıyor. Incirharmanı'nda sanki za- max curmuş. • • • Toflantı salonunun bulunduğu katm koridırlannda herkes bir tarafa koşturu- yor. Ivrak ve raporlar elden ele, Devlet BaJkan ömer Banıtçu'ya ulaştınlıyor. Bir telss 'ar. İhmal iddialanndan, güvenlik önJknlerinden söz edih'yor. Salan Barutçu, kısa aralarla iki ayn ba- sın. toılantısı düzenlemek zorunda kalıyor. BMC pn önce, ilgililerden aldığı bilgiler dt> Jritusunda yaptığı açıklamalarla dün sö^leıikleri birbiriyle çeÛşiyor. Daha ön- ce 36 kayıp diye verdiği rakam, bu kez, çılcanan cesetlerin ve yeraltında kalanla- nıa tolam sayısıyla 277 olarak değisivor. Ok-aya üzerinden üç gün geçmesine karşın bu sayı da "tahmini" olarak ifade edih'- yor. Barutçu'nun daha önce 20.03 diye açıkladıgı infilak saati de dün, 19.45 diye raporlara geçiyor. Gazetecilerin ısrarh so- rulan karşısında, Bakan Barutçu, "yaml- tıldığım" beürtiyor ve basın toplantısına ara verip ilgililerle bir araya geliyor. Barutçu, ilgili kişilerin "sorulan yanıt- layacağını" belirtiyor ve hiçbir şeyin gizli kalmayacağmı vurguluyor. Bakan Barut- çu, bir anlamda yeniden yamltılmamak için önlem alıyor. TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü'nde- ki bürokrat kesim ar»s\nda sürtüşme ol- duğu gözleniyor. Bu hükümet döneminde genel mudürluge getirilen Özer Ölyer, "ikinci sözcü" olarak bir gün öncesine ka- dar Bakan Barutçu'nun yanında yer alır- ken dünkü açıklamalan Genel Müdür Yar- dımcısı Vahit Çelikel yapıyor; o da soru- ların yazıh olarak yöneltihnesi koşuluyla. Bu arada, bazı yetkililer, gazetecilerin fa- cia ile ilgili güvenlik önlemlerini içeren ıs- rarh sorularını onaylar biçimde destek ve- rirken hafiften gülümsüyor. • • • Yukarıda bu tartışmalar sürerken Zon- guldaklı, "yaralanm sarmaya" uğraşıyor. Faciada hayatım kaybeden madenciler, hastanelerdeki tespitlerden sonra tabutla- myor ve ailelerine teslim edilerek süratle köylerine gönderiliyor. Sanki bir "protes- to" ya da "tepki" endişesi var. Nitekim, dün, Kozlu'da toprağa verilen Ahmet Naz- man, Hüseyin Sönmez ve Erol Öztürk'ün kılman toplu cenaze namazına oldukça ka- labahk bir insan grubu katıhyor. Yakalar- da ölenlerin fotoğraflan, kortej halinde bayrağa sarılı tabutlan omuzlarda taşıyan insanlar "sessiz yürüyüş'Me 1.5 kilometre ötedeki mezarlığa kadar götürüyorlar... Baştarafi 14- Sayfada linir. Gerçekten Türkiye'nin, Ermenis- tan'ı devlet olarak tanımayı bazı şartla- ra bağlayabilecekken bu yola gitmeyişi, bu ülke karşısında pek çekingen bir tutumu yeğlediği taranda yorumlan- maya pek yatkın bir davranış olup, bü- tün dünyada olduğu gibi Erivan'da da böyle algılanmıştır. Türkiye'nin böylesi- neaşın bircömertlik içinegirişi, banşpe- rest ütopyalar açısından pek faziletli bir tutum olabilirdi. Ama asıl mesele, Eri- van'ın bu cömertüği nasıl yorumlaya- cağıydı. Şartlapımız ne olmalı? Türkıye'nın Ermenistan'dan hiçbir toprak talebi olmadığı ve bu komşusuy- la en geniş bir işbirliğine girişmeyi red- detmeyeceği muhakkaktır. Ama dost- luk karşılıksız olamaz. Ermenistan'ın dostluğundan emin olabilmek için ise Türkiye'nin elbette bazı şartlan ol- malıdır. Bu şartlar nelerdir? 1. Ermenistan, komşulanyla (yani bu arada Türkiye ve Azerbaycan'la) sınırlannın değişmezliğini açikça kabul- lenmelidir. 2. Ermenistan. soykınm iddialanm milletlerarası forumlara getirmeyeceği- ni; bu konuyu milletlerarası ilişkilerinde istismar etmeyeceğini ve ist'smar çaba- lanna destek vermeyeceğini vaat etmeli- dir. 3. Ermenistan. tedhişciliğin herçeşidi- ni açıkhkla kötülemelidir. Bu şartlar makuldür ve ne Batı âlemi ne de Rusya bu şartlann isabetliliğini inkâr edebilirler. İşte, Türkiye, Ermenis- tan'ı tanırken bu şartlan ileri sürmeyi ih- mal etmiştir. Bu kadanyla da kalrnamış; Türkiye, bu ülkeyi, Karadeniz İşbirh'ği Projesi adlı milletlerarası kuruluşa ken- di elcağızıyla kabullenivermiştir. Hükü- met sözcüsünün ağzından. bazı şart- lanmızın bu ülkeyle karşüıkh diploma- tik ilişki kurmak amaayla yapılacak gö- rüşmeler sırasında tarafımızdan öne sü- rüleceği ifade edilmişse de bu konudaki ilk temas sırasında Türk tarafının yeteri açıklıkta istemlerde bulunmadığı an- laşılıyor. Yine anlaşılıyor ki Ermenis- tan, birinci istemimizi İcabule yanaşma- yacaktır. Ermenistan'a göre AGİK'e girmekle zaten smırlann değişmezliği ilkesini be- nimsemiştir. Oysa Helsinki Sonuç Se- nedi'nde yer alan kural, milletlerarası hukuk ilkesi niteliğini taşımadıktan baş- ka, sadece smırlann zor yoluyla değiş- tirilemeyeceğine ilişkindir. Kaldı ki şu anda Azerbaycan'a karşı giriştiği saldınlar, Ennenistan'ın AGİK belgele- rinden doğan yükümlülüklerine dahi saygı göstermek niyetinde olmadığını kannlıyor. Bırakahm bu önemu konu- yu. Ermenistan'la diplomatik ilişki ku- rulması konusunda ciddi görüşmelere girişmeden ve üstelik Dağlık Karabağ'- da yüzlerce Azeri Türkü katledilmek- teyken. Türk-Ermeni sınınndaki kapı- lan açmaya niyetlenebilen resmi ma- kamlanmız çıkabilmiştir. Halbuki Tür- kiye'ye düşen, bu kadar gecikmeden sonra da olsa. Ermenistan'ı çok gerçekçi bir dille uyarmaktı. Bu yapılmak şöyle dursun, Eımenistan'a silah götürdü- ğünden kuşkulanılan uçaklann hava sa- hamızı kullanmalanna bile müsamaha edilmiş ve bu arada, üstüne görev olma- yan işlere en yüksek seviyede kanşmaya pek hevesli bir ışadamının Ermenistan'a yanlış mesaj vermekten başka hiçbir so- nucu olmayan acayip girişimleri itibar görebilmiştir. Resmi Cumhurbaşkanı'nın başlattığı bu politika, Yunanistan karşısında ıflas eden Davos yaklaşımını tekrarlıyor. Bu yaklaşıma göre aralannda ciddi siyasi anlaşmazlıklar bulunan devletler, diğer alanlarda işbirliğini geliştirirlerse, bu anlaşmazlıklann yarattığı gerginlik aza- lacak ve boylece bunlann çözülmesi ko- laylaşacaktır. Oysa, bu yaklaşım teme- linden hatalıdır. Zira, ciddi siyasi anlaş- mazlıklara taraf olan devletlerde karşılıklı güvensizlik duygusu yaratma- \a bu anlaşmazlıklar zaten yeterlidir. Bu anlaşmazlıklar gündeme gelmeden önce bu devletler arasında dostluk ve iş- birlıği mevcut olmuş bulunsaydı bile iş- birliğinin sürdürülemeyişi. bunlar yü- zündendi. İşbirliğini tekrar kurmaya kalkışmak, güvensizliğin esas sebebini ortadan kaldırmayacak; aksine, böyle bir işbirliği sürekli olamayacak ve hatta hiç başlatılamayacaktır. Davos'tan son- ra da bö\le olmuştur. Şimdi ise Türk ve Yunan başbakanlan, yakınlaşma süre- cine temel siyasi anlaşmazhklardan baş- lamak suretiyle tek doğru yöntemi seç- mişlerdir. Bu yöntemle de uzlaşmaya ulaşılamayabilinir. Fakat. hiç değilse başansızlık. bu yöntemin yapısında yer- leşik degildır. Turh milleti ne ister? Bu Davos yaklaşımı saçmalığının konumuzdaki en vahim sonucu, Türk diplomasisini, sanki Ermenistan ile Azerbaycan arasında eşit mesafe tuttur- maya çalışıyormuş gibi bir tutumun içi- ne sokma eğilimini yapısında taşıyışıdır. Oysa Türk milleti, kendi devletinin Er- menistan ile Azerbaycan arasında eşit mesafe aramasını. hiç kuşkusuz, redde- decektir. Türkiye'de demokrasi vardır ve ikti- dar sahipleri eninde sonunda dış siyaset- te milletin temel eğilimlerinin dışına çı- kamazlar. Nitekim, Yılmaz ve Demirel hükümetleri, Çankaya'dan Kıbns ko- nusunda estirilmiş olan gayri milli rüzgârlan Washington'a ulaşmışken bile başanyla geri çevirebilmişlerdir. Türki- ye'nin Ermenistan ile Azerbaycan arasın- da eşit mesafe tutturma çabasına giriş- mesi, KıV>ns'ta Türk ve Rum toplumlan arasında eşit mesafe tutmaya çabala- ması kadar sacmadır. Çünkü, Azerbaycan Türktür; özü- müzden aynlamaz. Nitekim, diplomasi- mizin bir şaşkın zümre tarafından sü- rüklendiği basiretsizlik sonucunda Dağlık Karabağ'da Azeri kasabalan te- ker teker düşmeye başlayıncadır ki "kü- çücük" Ermenistan'ın "koskaca" Türk komşulanna hiçbir zarar veremeyeceği- ni hayal eden gafiller*ne yapacaklannı şaşırmışlardır. Türk âlemlaln güvenl sarstlmamalı Şunu unutmamak gerekir ki eğer Türkiye, Ermenistan karşısındaki bu uyuşukluk politikasından derhal vaz- Türkiye söz ve kâğıt diplomasisiyle yetinmeyeceğiııi gösterirse, Baü âleminin bize karşı büyük bir tepki göstermesi beklenemez. Çünkü, Türkiye'ninhaklılığı ortadadır ve AGİK tarafından da kabul edilmiştir. geçrnezse, sadece Azerbaycan'da değil, eski SSCB'nin bütün Türk cumhuriyet- lerinde silinmesi çok zor olacak bir gü- ven bunalımının hedefı olacaktır. Herkesin şunu da çok iyi anlaması ge- rekir ki Türkiye nasıl Kıbns'ta iki top- lum arasında arabuluculuk yapamazsa. Ermenistan'la Azerbaycan arasında da yapamaz. Azerbaycan'ın Ermenistan'- dan hiçbir toprak istemi yoktur. O, sırf kendi ülke bütünlüğünü korumak için mücadele veriyor. Bakü, Erivan'la karşılıklı bir azınlıklan koruma antlaş- ması akdetmeye de hazırdır. Eğer Dağlık Karabağ gibi ceplerin etnik ana- vatanlanna bağlanması bir doktrin ola- rak Kafkasya'da uygulanacaksa, Batı Trakya'mn, Rodoplar'ın, Deliorman'ın ve Usküp'ün de Türkiye'ye bağlanması isteklerinin uzun sürede Türk milletinin siyasi hedefleri haline gelmesini kimse önleyemeyecektir. Arabuluculuk. an- laşmazlıktaki iki tarafm da istemlerinin bazılanndan vazgecmesinin talep edil- mesini gerektirir. Oysa. Türkiye'nin Azerbaycan'dan mevcut hiçbir tezinden vazgeçmesini isteyebilmesi düşünüle- mez. Şimdi ne yapmalıyız? Şimdi Türkiye, Ermenistan'ı dur- durabilmek için başlıca devletler nez- dinde diplomatik temaslar yürütüyor. Türkiye, AGİK'ten de uygun bir karar çıkarmayı başarmıştır. Fakat, bir buçuk >ıllık pısınklık siyasetinin sonuçlannı şimdi sırf diplomatik temaslarla çözmek mümkün değildir. Yapmamız gereken, gerçekçi tedbirler almaktır. İlk yapmamız gereken, doğu bölge- mizdeki geleneksel bir askeri tatbikatı. üstelik çapını küçülterek tekrar- layışımızı bile Ermenistan'ı ve destekçi- lerini yatıştırma çabalanmızın konusu haline getirmek değildir. Yunanistan'ın bütün şamatasına rağmen Ege'de milli tatbikatlanndan vazgeçmeyen Türki- ye'nin, Ermenistan'a bitişik bölgemiz söz konusu oldukta böylesine bir pısınkhğa düşmesini anlamak mümkün değildir. İlk yapmamız gereken, Erme- nistan'ın resmi olmayan Ermeni milisle- re hâkim olamadığı yolundaki sahtekârca iddialanna asla inanmadığımızı ilan ederek Türk-Ermeni sınınna hemen bir- lik yığmaya başlamamız ve aynca Ba- kü'nün muvafakatini alarak Nahcivan- Ermenistan sınınnda birliklerimizi mev- zilendirmemizdir Aynı anda Türkiye, AGlK'in, Ermenistan'i Azerbaycan'la sınırlanna saygı göstermesi gerektiğini hatırlatan son karanna ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nde yer alan ortak meşru savunma ilkesine dayanarak, eğer Ermenistan derhal ateşkes anlaş- ması yapmayı kabullenip muntazam olan veya olmayan bütün kuvvetlerini kısa bir süre içerisinde Azeri ülkesinden geri çekmezse. Ermenistan'ı bunu kabu- le zorlayacak ölçüde gerekli askeri ted- birleri alacağını açıklamalıdır. Bağımsız Devletler Topluluğu'na bağlı birliklerin bu bölgeden çekilme emri almalan da Türkiye'nin gecikmeden bu yola girme- si için yeterli sebeptir. Türkiye söz ve kâğıt diplomasisiyle ye- tinmeyeceğini böylece gösterirse, Batı âleminin bize karşı büyük bir tepki gös- termesi beklenemez. Çünkü, Türkiye'- nin haklılığı ortadadır ve AGİK tarafı- ndan da kabul edilmiştir. Batı'nın ve en başta Amerika'nın, bugün sadece BDT'de mevcut belirsizlikler karşısında değil. aynı zamanda Balkanlar'da, Or- tadoğu'da ve Kafkasya ileOrta Asya'da temel dengeleri koruyabilmek için de- mokratik ve laik bir Türkiye'ye ihtiyacı her dönemdekinden daha fazladır. Saym Süleyman Demirel'in Amerika zi- yareti bu gerçeği bir defa daha gözler önüne sermıştir. Türkiye, saldırgan Er- menistan'ı durdurmak amacıyla kendi- sine düşeni yapma azmini açıklarsa, olası bir Türk askeri müdahalesini önle- mek için Ermenistan'ı milletlerarası hu- kuka saygılı bir tutuma sokmak amacıyla elindeki ımkânlan kullanmak, başta Amerika olmak üzere Batı'ya ve Rusya'ya düşecektir. Bundan başka Türkiye, Ermenistan milletlerarası hukuka uygun bir tutumu benimseyip uygulamadıkça bu devletle hiçbir alanda işbirliği yapmayacağını ve bu ülkeye her çeşit mal ve hizmet akımını durduracağını da açıklamalıdır. Bunun tek istisnası, karşılıkjı nüfus miktarlanna göre Azerbaycan'a gönde- rilenle orantılı olmak kaydıyla, deneti- mimizden geçecek insani yardımlardan ibaret kalmalıdır. Aynca. hava sa- hamızı kullanarak Ermenistan'a giden veya gitmesi olasılığı bulunan bütün uçaklar, bir havaalanımıza inmeye mec- bur tutulmalı ve orada denetimden geç- tikten sonra bu ülkeye gidebilmelidir. Ermenistan'dan kalkıp hava sahamıza giren uçaklar da aynı kurala tabi tutul- malıdır. BH hayati konudaki yersiz mü- samahamızın Ermenistan'ın askeri planda güç kazanmasına yaradığı artık iyice meydana çıkmıştır. Ermenistan'ın nüfusu Azerbaycan'- ınkinden çok azdır. Fakat Ermenistan, bugün savaş helikopterleri edinebilmiş olarak Azerbaycan'a -üstelik başanyla- saldırabilmektedir. Bu hazin sonuca ulaşılmasının sorumlulan, "küçücük" Ennenistan'ın "koskoca" Türk komşu- lanna zaran dokunmayacağını sanma hayaline kapılan bir avuç sözde diplo- masi oyr unculanmızdır. Oysa Sayın Baş- bakan, Batı'yı, Ermenistan'a ayncalıklı muameleetmemesi için uyanrken gerçe- ği görmüştü. Kendisinin artık bu konu- \ a bizzat eğilmesi zamanı gelmiştir. Eğer Hitler Almanyası, 1936 martının başında Ren bölgesinin askersiz statü- sünü ihlal ederken Fransa ve İngiltere buna karşı çıkarak Ren'i aşmaya başla- salardı, Hitler'in bu takdirde uygulan- mak üzere çekilme emrini önceden bir- liklerine vermiş olduğunu Alman belge- leri kanıtlamıştır. Demek ki Fransa ve İngiltere'nin bu kadarcık azim ve irade göstermeleri, İkinci Dünya Savaşı'nı büyük olasılıkla önlemiş olacaktı. Ba- rışperestlik, gereksiz acıma, müsamaha ve ihmal, tarih boyunca çoğu zaman sa- \aşı getirmekten başka sonuç doğur- mamıştır. Şimdi deTürk diplomasisinin bir avuç tecrübesiz gafil tarafından içine atıldığı körlük. devletimizı'böylesine ha- reketsizliğe düşürmeseydi, Ermenistan bugün yarattığı bunalımı çıkaramaya- ıcaktı. Bunalımın Türkiye'nin de katıl- mak zorunda kalacağı bir silahlı çatış- maya dönüşmemesi ümidi hâlâ besle- nebilir. Ama. bunun içiu başlıca şart, Türkiye'nin. hiç vakıt kaybetmeden, Azerbaycan'ın parçalanmasına asla göz yummayacağını \e bu amaçla gerekirse askeri harekâttan kaçınmayacağını gösteren >eterince inandıncı fıili tedbir- len almasıdır. Herhalde, Atatürk'ten beri "Türklük'e sadece zafer ka- zandınnış olan milli cumhuriyetimizin asla yeğleyemeyeceği seçenek, Türk- lük'ün "küçücük" Ermenistan karşısı- nda yenilgiye uğramasına seyirci kalma haysiyetsizliğine katlanmasıdır. Sılkınelım ve kendimize gelelim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear