25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 HABERLER 6MART1992CUMA BUIMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Üç ya da dört kişiyle oynanan bir iskambil oyunu... Satrançta bir taş. 2/ Gelecek... Pasi- fık Okyanusu'nda küçük bir ada- devlet. 3/ YapraJc- ları salata gibi ye- nen kokulu bir bit- ki... Alkolsüz içe- cek. 4/ Dağkırlan- gıcı... Bir nota. 5/ Kırgız Tüıklerinin ünlü destanı... Gü- neydoğu Anado- lu'da daha çok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıklan bir tür döv- me. 6/ Hayvanlara vurulan dam- ga... Yırtıcı bir kuş. 7/ Polonyum elementinin simgesi... Yunan mito- lojisinde savaş tanrısı. 8/ Hizmet hayvanlannın ayağına çakılan de- mir... Arapçada "ben". 9/ Bilekle- ri dar, beli bol büzgülü bir tür ka- dın salvan. YUKARIDAN AŞACIYA: 1/ Müslümanlarca kutsal sayılan Mekke ve Medine kentleri. 2/ Hızlı bir trafık akımı sağlamak amacıyla yapılan çift yön- lü geniş yol... Gözü doymaz, haris. 3/ Briçte, oyunculardan birinin eünde bir renkten hiç kâğıt olmaması... Süs için yapıl- mış bir giysi kıvnmı. 4/ "Alt, aşağı" anlamında kullanılan de- nizcilik terimi. 5/ Yabanıl hayvan barınağı... Bir peygamber... Mısır'm plaka işareti. 6/ Erişmiş, ulaşmış... Akdeniz'de yaşa- yan beyaz etli bir balık. 7/ Sınır boyu... Belli bir bölgede ya- »ayan hayvanların tümü. 8/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan top- lantı. 9/ Ağn ilinde bir ilçe... Mezar. HAVA DURUMU G .! , T , T , T , T HAVA SICAKLIĞIJ Burdur -I 8 azbulutlu Bursa 1 az bulutlu Çanakkale 8 azbulutlu Türkiye'de Çankın -3 4 karh Çorum -2 5 karh Deni7İı 3 13 p. bulutlu Adana Adı\aman Afvon Amasya Ankara Antal\a Artvın Aydın Ağn Bahkesır Bılecık Bıngol Bıtlis 3 _ • > _-ı 2 _-» 6 _2 -1 -14 _-> 1 -9 -10 13 6 4 6 4 16 4 12 -9 6 6 _-> .3 az bulutlu p bulutlu az bulutlu karh karh azbulutlu karh az bulutlu karh az bulutlu azbulutlu karh karh Dnarbakır Edırne Elaag Erancan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüshane Hakkâri Hata\ Ispana içel Istanbul -2 2 -5 -15 -14 . • > -3 4 -4 -12 2 0 6 3 5 6 -1 -5 -6 5 6 7 3 -5 13 9 12 6 p. bulutlu az bulutlu karh karh karh p. bulutlu p. bulutlu vağmurlu karh karh a7 bulutlu azbulutlu azbulutlu azbulutlu Bülu karh tzmir I 12 az bulutlu Kars Kdstamonu Kaysen Kırkluirclı Kırsehır Kocaeli Konva Külahva Malatya Manisa K.Maraş Mardın Muğla Muş Nevşehir Nığde Ordu Rıze Sakarya Samsun Sıırt Sınop Sıvas Tekırdağ Tokaı Trabzon Tunceh Ş.Urfa Lsak Van Yo/gat Zonguldak Aksarav Bayburt Karaman Kınkkale Batman Şırnak Banın -15 -1 .3 2 -4 4 -3 -1 -4 0 .1 -2 •) -14 -4 -5 4 3 2 2 _2 3 -5 3 1 3 -10 1 -2 -8 -3 2 -3 -6 -5 _-» -4 -8 -> -4 4 2 6 2 7 3 5 2 10 6 4 12 -12 2 0 8 6 7 7 6 6 -1 1 6 3 _2 8 4 -2 •> 5 3 2 -> 4 5 -3' 4 karh karh karh azbulutlu p bulutlu az buiutlu p. bulutlu azbulutlu karh az bulutlu azbulutlu p. bulutlu azbulutlu karh p. buiutlu p. bulutlu vağmurlu vağmurlu azbulutlu yağmurlu karh yağmurlu karh azbulutlu karh vağmurlu karh p. bulutlu az bulutlu karlı karh vağmurlu p. bulutlu karh p bulutlu karh karh karh Yağmurlu Karadeniz yağmurlu Çevre Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgive göre yurdun kuzey ve doğu kesimteri çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu'nun kuzeydoğusu, Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu'nun doğusu yağışlı. Diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar. Karadeniz kıy ılarında ş ağmur, > ağış alan diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı biraz daha azalacak. Rüzgâr, kuzey yönlerden hafîf, ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerimizde rüzgâr; Karadeniz'de yıldız ve karayel, diğer denizlerde yıldız ve poyrazdan 3-5, yer yer 6 kuvvetinde. saaftc 10-21, yer yer 27 deniz mili hızla esecek. Dalga yüksekliği 03-1.5, yer yer 2-2.5 metre dolayında olacak. V an Golü'nde hava çok bulutlu ve kar yağışlı geçecek. Rüzgâr, kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Görüş uzaklığı 3-5 kilometre dolayında olacak. Kahıre# CJ , T, T ,T7T~> HAVA SICAKLIĞIM Kopenhag sisli Köln 12 sıslı Londra yağmurlu Madnd 15 p. bulutlu Dünyada Mümh 13 sisli Mobkova 1 p. bulutlu Mılano 15 p. bulutlu Amsterdam Aüna Brüksel Berhn Barcelona Belgrad Cezayır Frankfurt 8 12 8 11 13 12 17 n çok bulutlu az bulutlu çok bulutlu SISİI vağmurlu p bulutlu yağmurlu sisli Oslo Pans Prag Roma Rıvad St.Peıersburg Sofya Sam 4 I1 ) 10 18 18 1 9 10 karh sisli p. bulutlu p. bulutlu az bulutlu p. bulutlu p. bulutlu p bulutlu Gırne 14 azbulutlu Helsinki 1 karh Kahire 18 p. bulutlu Varspva Vivana Zunh 7 14 14 vağmurlu sisli sisJi AVRUPA'DA YENISOL AHMETİNSEL Ne uluslar Avrupası ne de Avrupa ıılusıı Kîm yalan söyHiyor Yeni Sol, evrenselliğin yerel- likle yan yana gelebildiği çok boyutlu insanlann Avrapa- sı'nı kurmayı arzuluyor. Çevreciliğin, "nesli tükenen hayvanlan koru- mak" veya hava kirliliğine karşı mücadeie et- mekle sınırlanmaması gereken global bir siyasal hareket olduğunu Alman Yeşilleri'nin radikal kanadı, '"siyasal çevrecilik" adı altmda 1970 sonlannda savunmaya başlamıştı. O zamanlar çevreciliği, "sol seçmenlerin bir kısmını çalma hareket»-" olarak algılayan geleneksel Avrupa sol partıleri, geçen yıllarda çevreciliği kalıa bir siyasai olgu olarak ele almaya başladılar. Yeni Sol bu konuda daha alak davranıp, kendilerini sağda veya solda görmeyi reddeden "Ortodoks çevrecilerin" apolitik tavnnı eleştirip, önerdiği alternatif ve global toplumsal örgüllenme mo- delinin merkezine çevre korumacılığı yerleştirdi. Çevreci yraiden yapılanma Yeni Sol'un bu konudaki görüşlerinin iyi bir özetini SPD'nin 1989 Berlin kongresinde tartışı- lan yeni programının "çevreci yeniden yapılan- ma" bölümü özetliyor. "Tüketim mallanmn kalıa ve kolay tamir edi- lir olarak yeniden lasanmından üretimde kulla- nılan girdilerin yeniden değerlendirilmesi ve tü- ketim ahşkanlıklanna kadar, ekonomimizin çevre konımacı ilkeler ışığında yeniden yapıian- ması için tüm faaliyct kollan yeniden değerlen- dirilmelidir. Kimya sanayii, taşımaalık hizmet- leri ve tanm, çevreci kıstaslarla bütünüyle yeni- den yapılanmalıdır." SPD programına göre bu yeniden yapılanma- dan en çok ağır sanaji ve diğer serrnaye yoğun faaliyetler zarar görecek. Tanmda kimyasal gir- dilerin daha az kullanılmasının kimya sektörü- nü gerileteceğini. şehiriçi ve şehirlerarası kamu taşımacılığının gelişmesi, demiryoluna öncelik tanınması ve otomobiller için hız tahdidinin aza- mi motor kapasitesi olarak sınırlanması gibi ön- lemlerin otomobil sanayiine darbe vuracağmı kabul eden SPD programı, bu darbelerin çevreci yeniden yapılanma için gerekli olduğunu savu- nuyor. Almanya ekonomisi dikkate alırursa, SPD'nin önerileri oldukça cesur. Alman Yeni Sol düşünürler için yeniden >apı- lanmada darbe yiyen faalıyet kollanna ikamc pazarlar bulmak gibi bir endişe taşımak da yan- lış. Çevre korumaa dıizen, sanayinin sınırsız ge- lişmesini zaten reddediyor. Dolayısıyla Yeni Sol, Avrupa ekonomilerinin gelişmesinde loko- motif rol oynamış geleneksel sanayi kollanrun zaman içinde tasfıye edilmesi gibi kapsamlı ve iddialı bir öneriyi dile getirmekten çekinmiyor. Bunlann yerine "yaşamın temellerini güçlendi- ren. kalitesini arttıran. özbelirlemeyi ve özerk ttalyan Komünist Partisi'nin seksenli yıllarda Roma'da düzenlediği bir genel grev: Bir zamanlar direniş sendikacıugını yaygın bir biçimde savunan İKP bugiin artık yalnızca adını değil, programında yer alan birçok görüşü değiştirmiş bulunuyor. yaratıa faaliyetleri geliştiren girişimlerin destek- lenmesini" öneriyor. Çevreci rasyonelin sloganı Yeni Sol'a göre "'daha az, ama daha iyi" olmalı. Doğayla barışık bir toplum Global ve siyasal çevreciliği Yeni Sol. bir tür "kültür devrimi" olarak da algılıyor. Bireysel üretkenliğin ve buna bağb olarak bireysel edin- menin yücelu'ldiği modern Batı toplumlanndan toplumsal ilişki, öz-yaratıcıhk ve kişilığin ön pla- na çıktığı yeni topluma geçişin ara durağı, Yeni Sol'a göre, çevreci modernizasyon. İtalyan Komünist Partisi 1989'da isim deği- şikliğinden önceki son kongresinde bu ara dura- ğı "doğayla barışık bir toplum" olarak tanım- hyordu. IKP'ye göre bu "sadece çevreci kural- larla düzenlenmiş bir çevrecilik değil, aynı za- manda bir medeniyet değişikliği de" gerektiri- yor. Bu yeni medeniyet, İKP'ye göre, "daha özgür ve daha çoğulcu yaşam ritmlerine değer veren, her yaşayana karşı ve özellikle gelecek nesillere karşı sorumluluğun evrensel yüksek prensip ol- duğubirdünya". Hemen hemen aynı öneri ve kavramlan İs- panya'dan Danimarkaya kadar Avrupa'daki tüm 'Yeni Solcular'm söyleminde bulmak müm- kün. Tüketimde gönûllü indinm Metaya indirgenmiş ve kısa vadeli iktisadi ve- rimülik kıstaslan yerine toplumsal ve uzun vade- li etkinlik kıstaslannın ön plana ahnmasını öner- mek, kapitalist sermaye birikiminin sınırsız ge- lişme dinamiğini sınırlamayı kabul etmek de- mek. Gorz bu görüşü şöyle özetliyor: "Kapitalist sermaye birikimi dinamiğini sı- nırlamadan ve tüketimi gönüllü olarak azaltma- dan çevreci modernizasyon mümkün olamaz. Çevreci modemizasyonun gerekleri aynı za- manda Kuzey-Güney ilişkileri ve sosyaliimin ilk hedefleriyle de kesişmektedir." Avrupa direnis sendikactlığını noktalıyor Paris, 16 Mayıs 1968: Renault'nun grevci işçileri fabrikayı işgal ediyorlar... O zaman- lar direniş sendikacıbğı anlayışı hâkimdi... İtalya ve Almanya, Yeni Sol'un teorisyenlerinin sendika konusunda farklı düşündükleri, ama son tahlilde birbirini tamamlayan iki laboratuvar ülkesi. Bu ülkelerde "yeni sendi- kacılık" adı altında bugünlerde tartışılan yaklaşımlann ortak tespiti, iş ve işcinin değişmesi ve bunun geleneksel sendika yapısını giderek toplumdan tecrit etmeye başlaması. Çalışma zamanının kısalması bu değişimin bir cephesi. Daha önemlisi ise işin içeriğinin ve insanlann para karşılığı yaptıklan işe verdikleri anlam ve önemin değişmesi. Habermas'a göre yeni emekçiler yaşamlanru çalışma düzenine uygun olarak organize et- meyi reddedip, tersine, çalışma düzeninin kendi seçtikleri yaşam düzenine tabi olmasını isti- yorlar. Fransız sendikası CFDT'ye göre çözüm "solun, tek sımf konumu hülyasmı bir kenara bırakarak emekçilerin farklı iktisadi konumlarda olduklannı dikkate alıp sendikal örgüt- lenmesine yepyeni bir yön vermesinden" geçiyor. CFDT Genel Sekreteri'ne göre bugiin so-. lun ve sendikacıların kendilerine sormalan gereken esas soru su: "Önemli ve anlamlı alternatif çalışma ve yaşam biçünleri neden sürekli olarak işçi hareke- ti dışında boy veriyor?" A.Gorz bu sorunun cevabırun, "'işletmenin artık tek toplumsaJ mücadeie alanı olmaktan çıkmasında" yattığına inanıyor. Bu değerlendirmeyi Peter Glotz tamamlıyor: "İşletme ve işletme içinde geçen zaman, çalı- şanlann kişiliklerini belirleme gücünü giderek kaybediyor, bu durumda sendikalann işlet- menin dışına da çıkmalan kendileri için hayat memat meselesi. Sendikalar, toplumsal yeni- den üretim süreci içinde de yer almahlar. Sadece ücret konusuyla değil başka konularla. ör- neğin banş, çevre kırlenmesi, kültürle de ilgilenmeliler." Başkası için çalışma anlam ve önemini yitirip emekçi kendini yaratıcı olarak değil, bir uygulayıcı olarak görmeye başladıkça geleneksel sendikacılığın temel kadrolan yavaş yavaş tarih sahnesinden siliniyor. Yabancılaşmış çalışma ve meta üretimi karşısında omuz silken- lerin geleneksel sendika karşısında heyecanlanmalan pek mümkün değil... Özetle. Yeni Sol'un sendikal hareketten beklediği. ömür boyu aynı ve bir tek işi yapan geleneksel işçi imajını yüceltmeyi bir kenara bırakıp "emekçilerin eksiksiz bireyliklerinin gelişmesine katkıda bulunmak". Marx'ın tabiriyle "bir araç olarak ücretli işten bir amaç olarak yaratıcı çalışmaya" geçiş yolunda somut adımlar atmak. Bu nedenle Glotz, "tersane sendikacıhğY' olarak tanımladığı "direniş sendikacılığını" bir kenara bırakmayı öneriyor. Gelgelelim, geleneksel sosyal demokrat parti ler "işçi sınjfinı ürkütmemek için", çevreci ras- yonelle iktisadi rasyonelin taban tabana zıt ol- duğu gerçeğinin üzerini sahte önerilerle örtmeye çalışmaya devam ediyorlar. Örneğin demir çelik sanayiinin çevre konıma- cı üretirne dönüştürülebileceği ve böylece bölge- de verili kalifîkasyonlara dokunmadan istih- damm korunacağı gibi vaatleri seçirr öncelerin- de tüm sosyal demokrat adaylann ağzından duyrnak mümkün. Bu tavnn çevre korumaa bi- lincin gelişmesi ve "medeniyet değişimi"nin toplumsal tabanının oluşmasını engelleyen kısa vadeli hesaplar olduğunu iddia edenler Avrupa sosyal demokrat hareketi içinde küçük bir azmlık oluşturuyor. Almanya'da olsun, Fransa veya Ingiltere'de olsun, sosyalist-sosyal demokrat partiler sanayi merkezli kalkınma ve sürekli genişleyen meta tü- ketimi modeli yerine alternatif üretim ve tüke- tim modellerini uygulamaya koyrnaya daha hazır değiller. SPD veya DSP (eski İtalyan Ko- münist Partisi) gibi partilerin programlannda yer alan bu türgörüşleri, iktidardaki Fransız ve- ya Ispanyol sosyalistleri duymamazuktan gel- meyi tercih ediyor. Hedefteki Avrupa BiNiği İktidardaki veya seçim dönemindeki sosyal- demokrat partilerin bu çelişkili tavnnın arkasın- da yatan tek neden, geleneksel seçmenleri ürket- memek kaygısı değil. fddialı bir çevre korumaa programı, Avrupa'da tek ülkede uygulamak mümkün değil. Sanayide yeniden yapılanma, tüketim alışkanlıklannda köklü değişiklikler ge- tirebilmek için Avrupa ülkelerinin ortak yeni üretim standartlan, ortak korumaa polıtıkaJar gelişürmeleri gerekiyor. İşte bu noktada, Avrupa Birliği, Yeni Sol için "olmazsa olmaz" bir hedef haline geliyor. Avru- pa Birliği, her ülkenin ulusal sınırlan içinde kaz- dığı iktisadi siperler arkasına çekiüp, Avrupa pazannda pay kapma savaşına girmesi ve hem kendinde hem de komşulannda iktisadi ve top- lumsal reformlan olanaksız kılmasıru cngelle- mek için gerekli bir adım olarak ortaya çıkıyor. Serbest dolaşım ve konfederasyon Michael Rocard'a göre "Bundan böyle Avru- pa ve sol sadece birbirleri için varlâr." Nitekim Ingiliz İşçi Partisi'nin içinde yeni oluşan çoğun- luk İngiltere'nin Avrupa Birüği'ne tam katılımı ilkesini benimseyerek, bu konuda "İngiliz istis- nasf'na son verdi. Böylece Avrupa sosyalistleri, 20. yüzyıl başla- nnda Bernstein ve özellikle Kautsky'nin dile ge- tirdiği "demokratik ve serbest dolaşıma Avru- palı devietler konfederasyonu" önerisiyle banştılar. Ancak iktisadi birlik, her ülkede yerleşik çıkar gruplannı rahatsız eden, farklı iktisadi yapılann uyum sağlaması için zaman isteyen bir süreç. Bu nedenle Yeni Sol için kısa vadeli en önemli hedef Avrupa Birliği'nin siyasal olarak kurulması. Bu siyasetin en önemli temsilcisi Avrupa Ko- misyonu Başkanı ve fıilen Avrupa Topluluğu yürütme gücünün başında bulunan Jacques De- lors. Delors'a göre özgürlük, dayanışma ve sorum- luluğu yan yana getirebilen bir toplum modeli bugün Avrupa'da adım adım kurulmakta. Bu- nun esas kurucu gücünü Avrupa sosyalistleri olûşturuyor. Gerçekten de geçen beş yıl içinde Avrupa Konseyi, Marshall Plam'na eşdeğerde bir yardı- mı Avrupa'run geri kalmış bölgelerine yaptı. İspanya, Irlanda, İtalya veya Yunanistan'ın az geüşmiş, kırsal bölgeleri bu yardundan yarar- landılar. Çok boyutlu insanın Avrupası Yeni Sola göre 1992 Avrupa büyük pazan ve iktisadi-toplumsal uyum muhakkak birlikte gerçekleştirilmesi gereken iki temel dinamik. Hatta Peter Glotz'a göre Avrupa solu "toplum- sal demokrasiyi Avrupa'run kuruluş programı olarak önermeli". Otto Kallscheur'e göre Avrupa BirliğTni kur- ma mücadelesi verirken Yeni Sol'un sloganı •'özgürleştirmek ve federe etmek" olmalı. Yani İtalya da II. Dünya Savaşı sırasında anti-faşist direniş hareketinin sloganı! Bu ne "uluslar Avrupası" ne bir "Avrupa ulu- su" ve ne de dinsel ve coğrafi iç sımrlar çizerek örgütlenen bir "cemaatler Avrupası" demek. Evrenselliğin yerellikle yan yana gelebildiği çok boyutlu insanlann Avrupası'nı kurmayı arzulu- yor Yeni Sol. . SÜRECEK İDRİS AKYÜZ / DENİZ TOPALOĞLU (Zonguldak)- Türkiye'nin en büyük grizu fa- ciasmda, "ihmal" iddialan ağırlık kazanıyor. Facianın ne- denini ve sorumlulannı ortaya koyacak olan "patlama saati" konusunda önceki gün vc dün iki farklı bilgi verildi. Devlet Bakanı ömer Barutçu önceki gün patlama saatini 20.03 olarak açıkladı, ancak dün TTK Genel Müdür Yar- dımcısı Vahit Çelikel, bu saatin 19.45 olduğunu söyledi. Aynca Barutçu önceki gün, metan gazı oranıyla ilgili olarak saat 20.00 ve 20.03 ölçümlerini verdi, an- cak Çelikel dün saat 19.45'ten sonra ölçüm yapılamadığmı sa- vundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay ise, Cumhuriyet'in sorusunu yanıt- larken, patlamanın 20.0l'de OJduğunu bildirdi. Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı da, dün Meclis'te ko- nuşurken, olayın "saat 20.00 sıralannda" meydana geldiğini söyledi. Bu arada, Kozlu'daki maden ocağı çevresınde evi bu- lunan yurttaşlardan banlan "Patlamayı duyduğumuzda te- levizyonda haberler vardı" ifa- desini kullandı. Patlama saati ve ölçümlere ilrşkin bu çelişkili beyanlar, yüzlerce işcinin yaşamını etkile- yecek önemdeki 20 dakikayı karanlıkta bıraktı. EkrandakiölHinsinyail İddialann odak noktasını, maden ocağındaki bilgisayann metan gazı ölçümleri oluşturu- yor. Resmi açıklamaya göre, önceki gün saat 19.39.50'de me- tan gazı oranı yüzde 1.5 olarak ölçüîdü. Hemen ardından, saat 19.40.19'da metan gazı oranı yüzde 2.15'e fırladı. Bu oran, tam 22 saniye sonra yüzde 2.65 olarak bilgisayann ekranına yazıldı. Ve... Çelişkili beyanlar ve iddialar işte bu noktadan sonra ortaya çıkıyor. Devlet Bakanı Ömer Barutçu'nun önceki gün yaptı- ğı açıklamaya göre, bilgisayar, daha sonra da ölçümün verile- rini aktarmaya devam etti. Ba- rutçu, saat 20.00'de metan gazı ölçümünün yüzde 2.9 olarak saptandığını, saat 20.03'ten iti- baren ise hiçbir noktadan öl- çüm alınamadığını söyledi. Barutçu'nun önceki günkü bu açıklamasına göre, grizu patla- ması tam bu sıralarda, yani 20. 03'ü izleyen saniyelerde olmuş- tu. "Maden ve Taş Ocaklan ile Açık İşletmelerde Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tedbir- leri Hakkındaki" tüzük hü- kümlerine göre, metan gazı oranının yüzde 2 olması halin- de. çahşmalann durdurulması veocaklann tahliye edilmesi ge- rekiyor. Bu durumda. Kozlu'- da, metan gazı oranının yüzde 2.15 olarak ölçüldüğü saat 19. 40'ta alarm verilerek tahliyeye başlanması gerekiyordu. Oysa patlamanın olduğu 20.03'e ka- dar herhangi bir tahliye işlemi başlamamıştı. Cumhuriyet'in dünkü haberinde dikkati çekti- ği "patlama öncesindeki 23 dakika" bu yüzden büyük önem taşıyordu. 23 dakika 5'eindi Kozlu'daki faciada ihmal id- dialanna ağırlık veren bu tablo, dün birden değişti. Patlama saati. 19.45 olarak "düzeltildi". Bılgisayann da bu saatten son- ra ölçüm yapmadığı önc sürül- dü. Bu konudaki açıklamanın yapılış biçimi de ilginç bir süreç izledi. Devlet Bakanı Ömer Ba- rutçu dün bir basın toplantısı düzenledı. Basın toplanlısında gazetcciler Barutçu'ya. "grizu faciasında ihmal olup olmadı- ğını" sordular. Bunun üzerinc Barutçu, bu konuda kendileri- ne iletilecek "yaalı sorulan" yanıtlamak üzere TTK Genel Müdür Yardıması Vahit Çeli- kel'i görevlendirdiğini belirtti. Vahil Çelikel ile, TTK İşgü- venliği ve işçi Sağlığı Daire Baş- kanı Cahit Ülker. bu toplanü- dan yanm saat sonra, yaalı sorulan yanıtlamak üzere gaze- tecilerle bir araya geldi. Basın toplantısı daha sonra şöyle geç- ti: Çelikel: "Bilgisayar hangi sa- atte sustu" diye bir soru var. Bilgisayann 19.45'te devreleri stop etti ve bilgi vermedi. Patla- manın tam saati soruluyor. Bi- zim kayıtlanmızda patlama saat 19.45 olarak tespit edilmiş- tir. Rapor defterimizde kayıtlı- dır. Soru: Daha önce patlamanın 20.03'te gerçekleştiği açıklan- mıştı. Çelikel: Genel müdürlüğü- müz olayla ilgili işleri yürütmek üzere bir komisyon oluşturdu. Komisyonda Genel Maden-İş Sendikası'ndan iki üye var. Biz patlamanın saatini 19.45'te tes- pit ettik. Soru: Patlamayı duyanlar saati 20.00 dolaylannda olarak veriyorlar... Çelikel: Saati ileri olabiürr Bir başka yaalı soruyla "bilgi-3 sayar saat 19.39'da yüzde 1.55 oranıru gösterdiğinde ne yapıl- dığı" soruluyor. Otomatik ola- rak bu durumda ocaktaki bu kısımla ilgili enerji kesilir. , TTK Genel Müdür Yardım- cısı Vahit Çelikel daha sonra, bilgisayarda 1.55 oranının okunmasından patlama anına kadar uyan yapılabilecek bir zaman kalmadığını söyledi. Bu arada. TTK İş Güvenliği Daire, Başkanı Cahit Ülker de şöyle; dedi: "Ancak belki monitöriin ba- şındaki arkadaş rakamı tekrar görmek için beklemiş olabilir. Baa durumlarda havalandır- ma sayesinde bu rakamlar deği- şebiliyor. Nitekim Macar uzmanlann deneme yaptıklan ocakta saat 19.35.45'te yüzde 2.35 oranında metan gazı sap- tanmış, ancak bu oran iki sani- ye sonra 1.2'ye düşmüştür. Bil- gisayar operatörü olaya müdahale edemez. Operatörün görevi, metan gazındaki yük- selmeyi anında yetkili amire bil- dirmektir." Çelikel, bu açıklama üzerine. söz konusu rakamın, o sırada müessesede bulunan ve berabe- rindeki Macar heyetle birlikte kuyuya inmeye hazırlanan Ge- nel Müdür Özer Ölçer ve öteki yetkililere iletildiğini söyledi. Ancak. bu 5 dakikalık süre için- de işçilerin tahliyesi için çahş- malara başlanmadığı öğrenildi. Facia, Meclis'te Kozlu'daki grizu faciası, dün TBMM genel kurulunda konu- şuldu. Gündem dışı söz alan' Enerji ve Tabü Kaynaklar Ba-i kanı Ersin Faralyalı, şunlan an- lattı: "ölçümler normal olarak ya- pılırken 19 saniye gibi kısa bir' sürede metan akımı oluyor. Bel- ki bir kömür tabakasırun ardın- da biriken metan, birden gale- 1 rilere yayılmış olabilir. Bu gaz- lar monitörden takip edilmekte- dir. Kayıtlarda göriiyoruz. Çok1 ani bir artış var. 0.3, 0.4 değer- lerde iken, üç beş saniyede 1.5'e ve müteakip 15 saniyede 2.65*e yükseliyor. Ondan sonra yuka-' ndan kumandayı mümkün kı- lan donatım devre dışı kalıyor." Faralyalı, konuşmasında, patlamanın saat 20.00 sıralann- da meydana geldiğini söyledi. Bu arada, Kozlu'daki güven- lik önlemlerinin dünya standart- lannda olduğunu belirten Faral- yalı, "Bir gazetede ihmalden söz ediliyor. O ihmal değildir. Halen dünyada metan gazının ne kadar olçülebildiği tartış- malıdır" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear