25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6MART1982CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 GİM)1:MDFKİ SANATÇI Tl'SCEL Kl'RTİZ Ben dekendinıce bir Bedreddin'imVe Tuncel, o yiğit günlerin ayağı tozlu yol arkadaşı. Yürüdü gitti. Sınırları geçti. Ülkeleri. Yüzbinlerce yurttaşıgibi. Önce Isviçre. Sonra Almanya. Sonra... Güldü. "Sonra" dedi, "îsveç, Norveç, Danimarka, Felemenk, Hollanda. Dolaşıp durmaya başladım." Karşımda siyah borsalino şapkası, çuha yelegi, seksen iki yaşındaki babasının dün verdiğı eski frak pantolonu, kocaman ayakkabılan ile oturuyor. Bir Süryani pa- pazını, New Yorklu Musevi bir taciri, Montparnasseh bohem bir ressamı ya da turneden yeni dönmüş (Anadolu'dan) bir aktörü hatırlatıyor. Hafıf sakallı. Yüzün- d e hem acı, hem gülûş, hem tevekkül, hem başkaldın ifade eden çelişik, derin ve zen- gin çızgıler. Okunan bir yüz. Hareketli, sü- rûkleyici bir kitap gibi. İlk tanıştığımız zamanı, tuhaf bir serü- venle birlikte haürlıyorum. Beyazıt sahaf- larda ve Çınaraltı'nın esintili masalann- dan birinde heyecanla anlaüyordu. 1960 öncesi olmah. Taksım'de, bugün AKM- nin bulunduğu yerde, "mübalağa" bir içki şölenı sonrası, alanın kıyısına çiş ederken derdest edilişini, polislerle kavgasını, Ba- kırköy Hastanesi alkol kliniğine yaünlışı- nı ve vali muavini olan babasının telefo- nuyla kurtulup kaçışını. O bunlan günlük bir olay gibi anlaüyor, ben uzak-batıdan kovboy serüveni izleyen bir çocuk gibi ağ- zım açık dinliyorum. Onu son göriişüm ise üç yıl önce. Ber- Jin'de. Festivalin hareketli kafeteryasında hasretle kucaklaşıyoruz. Başında bir köy- lü kasketi var Boynunda Mardin poşusu. Yelek cebinden bir saat kösteği sarkıyor. Akşam bir Yunan lokantasında Tatavla'- da buluşmak üzere sözleşıyoruz. Ama ak- şam gene bir kovboy fılmi gibi başbyor. Hepsı birbiriyle kavgalı birkaç Türk sa- natcıyı bir araya getirebilmek için ecel ter- leri döküyoruz. Bir yönetmen ötekilerle ONAT KUTLAR New York. Ortaokul? Silifke'den başlar. Sonra Tarsus Koleji, Edremit, Balıkesir, Gediz, Haydarpaşa Lisesi, özel Anadolu Lisesi. Ya üniversite? Hukuk Fakültesi, tngiliz Filolojisi, Sistematik felsefe... Ve tam o sırada Haldun Taner'in tiyat- ro dersleri. Tuncel'in önünde art arda açılan perde- ler. Hiçbir sahneyi unutmamahyım. Aktör- lerin hiçbirini unutmamahyım. Federas- yon tiyatrosu. Özdemir Asaf ve Cahit Ir- gat'la tanışma. Yasamının büyük dostlan. lstanbul Üniversitesi Talebe Birligi Tiyat- rosu. 1958'de Haldun Dormen. Zafer Ma- dalyası ve büyük aktör Erol Günaydın. Üsİcüdar Şehir Tiyatrosu. Behzat Butak, Asaf Çiyiltepe, Bulvar Tiyatrosu. Sevgili Gölge ve Münir Özkul... Hızla uçuşan sayfalar ve isimler bir an durdu. "Münir Özkul" diyor, alçak sesle ve dalgın. "Bir şeyler değişiyor gene. Manş'ı geçen Murat ona İngilizce Stanislawskı ki- taplan getirmiş. Manş'ı geçtikten sonra tabii. Tuncel de İngilizce biliyor ya, oturu- luyor, o kitaplar sayfa sayfa çevriliyor." Beriin'de yaşayan Tbncel Kurtiz'in hafıf sakalb yüziinde hem acı, hem güliiş, bem tevekkül, hem başkaldın ifade eden çelişik, derin ve zengin çizgiler. Oku- nan bir yüz. Hareketli, süriikleyki bir kitap gibi. (Fotoğraf: FlLİZ KUTLAR) bir araya gelmemek için karşı Florian lo- kantasında mevzilenmiş, bir aktörle bir şair öbürlerinden ayn, bann köşesine tü- nemiş, kimileri de sokakta dolaşıp dunı- yor. Ben gene bir masada Tuncel'le uzo yudumluyor, pilaki yiyor ve onun anlat- tıklarıru şaşkınlıkla dinliyorum. Bu kez bir tiyatro serüveni. Şimdi odamda karşıhkh oturmuş, Erzu- rumlu Ziya'nın tavşan kanı çaylannı yu- dumlarken karşımdaki kitabı okumaya çahşıyorum. "Bu kahn kitabı çapraz okumalı" diyo- rum kendi kendime. "Yoksa ne vakit yeter ne de Cumhuriyet okurunun sabn." İlk sepya sayfalar açılıyor. Ve ben başlı- yorum gene hareketli bir film izlemeye. "1936 yıhnın 1 şubaünda İzmit'in Bah- çecık nahiyesinde doğdu Tuncel Kurtiz. Nahiye Mudürü Hamdi Vâlâ Rıza Kurtiz'in ve Müfîde Hanım'ın oğlu olarak. Hamdi Vâlâ Rıza Bey Selanikli ve Atatürk'ün akra- b>as Müfıde Hanım ise Şaraybosnalı. Sonra ilkokul. Hangı ilkoİcul ama? Re- şaiye, Kandıra, Posof, Ayvalık, Detroit, Sonra susuyor bir süre. "Münir özkul ve o kitaplar benim asü okulumdur" di- yor. "Kent Oyunculan - Müşfik. Arkada- şım, abim. Dormen Tiyatrosu. Erol Gü- naydın, Turgut Boralı. Muhtar Kocabaş. Yolcu. Gen-Ar Nazım Baba Yılmaz Gü- ney. Sinema. Üçünüzü de Mıhlanm. Gül- riz Sururi. Ferhat ile Şinn. Tuncer Necmi- oğlu. Aydın Engin. Umur Bugay. Müjdat Gezen. Devr-i Süleyman. Ankara - İstan- bul - Baştanbaşa Anadolu - Hudutlann Kanunu. Akad. Ustam. Ve umut. On yedi günde Adana'da inanılmaz bir cekim serüveni. Yılmaz Güney dehası. Cannes. Şaşkınhk. İsviçre. Bu çölün orta- smda kıpkırmızı bir gül. "Bu gül biraz da bizim kanımızla kızarmıyor mu?" Tuncel Kurtiz kendi yaşam kitabmın sayfalannı hızla çevirirken ben bir an 1970'lere dönüyorum. Yılmaz'ın, başta Tuncel olmak üzere bir avuç arkadaşıyla gerçekleştirdiği "Umut Günleri"ne. 1968'in. mayıs günlerinin, Harun Karade- niz'in ağzmın kıyısında bir narçiçeği ile dolaştığı o ateşli günlerin en güzel sürpri- ziydi Umut. Kırsal olan, bugünkü gibi çanklı köylülük değil, saflık ve yiğjüıkti. Ve Tuncel, o yiğit günlerin ayağı tozlu yol arkadaşı. Yürüdü gitti. Sınırlan geç- ti. Ülkeleri. Yüzbinlerce yurttaşı gibi. önce İsviçre. Sonra Almanya. Sonra... Güldü. "Sonra" dedi, "İsveç, Norveç, Danimarka. Belçika, Felemenk, Hollan- da. Dolaşıp durmaya başladım." Tuncel Kurtiz'in "Umut"la başlayan yaban illeri serüvenini ne zaman düşün- sem otobüs fılmini hatırlanm. Sanki Umut'un Çukurovalı köylüsü binmış eski bir otobüse, dolaşır durur diyar di- yar. Arada kalkar, bir otoban kıyısında, ıki soğan kınp ekmekJe katık etmiş ın- sanlann mutluluğu ile bir kaşık havası döktürür, arada oturur bir karanlık ku- zey kanalı kıyısına, arpacı kumrusu gibi düşünür de düşünür. Oysa kitap öyle söylemiyor. Verimli bir Avrupa serüvenidir bu. İsveç'te Ya- şar Kemal uyarlamalan, İlhan Koman'- la dostluk, İsveç TV'si içinfilmler,oyun- lar oyunlar oyunlar. İşsızlikle iç içe olsa bile. Sadece bu dönemde, Zeki Ökten'in "SüriTsünde yaratüğı olağanüstü baba karakteri bile. onun, hem ülkemizde hem de dünyada büyük bir aktör olarak algı- Ianmasına yeter de artar Nitekim bu fîlm- deki performansı, Tel-Aviv Festivali'n- de hayranlık uyandırıp ona en iyi oyuncu ödülünü kazandınnca Tuncel Kurtiz, yabancı ülkelerde yaşayan Türk sanatcı kimliğinden çıkıp, uluslararası bir aktör olarak mesleğini sürdürmeye başladı. İs- rail, Arap, Amerikan yapımlannda rol aldı. Başta Schaubühne olmak üzere bü- yük Avrupa tiyatrolannda etkinliği arttı. Ve tam bu sırada, neredeyse insanlığın tarihi kadar eski bir büyük efsanenin, Mahabharata'nın kapılan açıldı önün- de. "Tuncel Kurtiz bir gece bir telefon se- siyle uyanıyor. Arayan New York'taki Peter Brook. Büyük heyecan. "Mahabharata'yı sahneye koyacağım" diyor. "Benimle cahşır rrusın?" Elbette. Brook gibi büyük bir ustayla çalışmanın mutluluk olduğu- nu söylüyor. Serüvenli bir yolculuk ve New York. "Audition yapılacak" diyor- lar. Yani metni okuyuşuna bakılacak. Aktörlük smavı gibi bir şey. Hayaünda hiç yapmadığı şey. Bir iki denemeden sonra... "Birden ayağa kalktım" diyor, o günü yeniden yaşar gibi. "Nâzım'ın mısralannı yüksek sesle okumaya başladım. Ufuk- İardan ufuklara... Kim demiş Çört vaz- mi... Peter Brook şaşkın bakıyor. Vur- dum kapıyı çıktım. Atladım Berlin'e git- tim. Yılbaşı gecesi asistanı telefon etti. "Gelin, Paris'te provalara başbyoruz!" Provalar iki yıl sürdü. Günde 12 saat aralıksız. New York'ta ilk gece bileüeri 2500 dolardı. Ve salon dolu. Hem çağdaş tiyatro tarihinin en büyük deneylerinden hem de insanlık tarihinin büyük kaynak- lanndan biri olan Mahabharata, oyun ve fılm olarak evrensel düzeyde yankılar uyandırdı. Bu eşsiz tiyatro olayında Tuncel Kurtiz gibi bir tiyatro adamımızın önemli bir katkısının bulun- ması, ülkemiz için bir onurdur. Ama bu onuru yeterince paylaştığımız söylene- mez. Paris, Londra, New York, Los Ange- les, Adelaide, Tokyo. "Son oyundan sonra, Tokyo'da. bağ- daş kurup yediğimiz son yemekte (tam üç yıl sonra) Peter bana döndü ve "Fena oynamadık galiba' dedi." Tuncel KurtizşimdiAlmanya'da "Bed- reddin"i yönetiyor. Ve önümüzdeki günlerde, çekimler- den, hazırlıklardan fırsat bulursa Arifte bir "happening" yapacak. 1lerde de ilk fır- satta bir Çehov sahneleyecek. Başlıca düşü bu. Duru'yor. Soluk aüyor bir an. Öykü- nün sonuna -şimdilik- gelmiş gibi. Ki- tabın kapağıru kapaüyor. "Beriin'de" diyor, "Goethe Strasse'de 67 A'da oturuyorum. Daniella, ben, yir- mibeş sokak kedisi ve muhabbet kuş- lanyla birlikte. Onlan izliyorum..." Gülümsüyor, "Galiba bir şeyler öğ- reniyorum..." diyor. Bu sütunlara çok azını aktarabildiğim o yaşam kitabından bizler çok şey öğren- dik. Bundan böyle öğreneceklerimiz ha- ric - "Sözlerimi" diyor, "Özdemir AsaFın mısralanyla noktalamak istiyorum: Ben denizlerde yürümeye başladığım zaman Karalarda oturanlar Dönüp bana güldüler Ben de gittim sığınacagım adalan Birer birer baürdım..." KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Devletin yayın politikası nasıl olmalı? DÜNYA KİTAPTA TARTIŞILIYOR Bilene de bilmeyene de ödüllü imlâ metni Ödüllü bilmece : Bu masa hangi yazarımızın? Yayın dünyamızın belleği DÜNYA KİTAP ta onlarca kitap tanıtımı da yer alıyor 6 Mart Cuma günö DÜNYA Gazetesiyle birlikte, ay boyunca bayilerde KAMUOYUNA Zonguldak madenlennde emeğe, emekçıye venlen "değenn" bir göstergesı olan ölümlen protesto edıyoruz. Yaralılar için oluşturacağımız heyete doktor, hemşıre, hastabakjcı ve üp fakültesi öğrencilerinın katılırrum bekliyoruz. İlaç. ilk yardım malzemesi ve maddi katkılannızı Tüm ÖEgür-Der'e ulaştırabilirsiniz Tüm Özgür-Der Selimpaşa Sok. özgünay İşham 54 3Aksaray İST Tel. 5260400 Tüm Özgür-Der Bşk. Av.ZERRİNSARI Hesap No: Ziımat Bankası Beyazıt Şubesi 502367/6 NUfus cüzdarumı a?bettim. Hükümsüzdür. SAFFET PINAR ECZACIBAŞI Pasaportumu kabettim. Hükümsüzdür. SAFFET ECZACIBAŞI ve Yafam benim* diyen bilgi edınmek P.K.45 ile ilgili iiterseniz Bcyeöls İSTANBUL Askerı huviyetimi kaybettim Geçersizdir. YUKSEL GONENÇ 6ctstl tsr neeteni itor. PİKNİK PÎYALEMADRA ^ — BûSKA HIZLIGAZETECİ NECDETŞEN '&R OCSTuM\ ÇOKSIKIŞIK ] SdNA SORMA-l //f4 Jff \ljy S E N İ N 6u hDNuyA BOyiB g6Nui.ce &LE&İURDİM 1 İUfiYACl OLAN 6/RlNP£W EU/MIN ALTıMRAlCİ R4RÛ.YI EŞlPöEMEK 0£NWI INSANUĞI/MA SI6A1AZ- ÇllOlRPIN SEN?. MAA&SUUL ı. UAHGi İHSANUK? KİMİN ? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI GARFIELD JIM DA VIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ERNESTO R.GARCIA SEIJAS , FLOR / ONU OKUMiyA ZA . KÜLCXA<I BULUT BEBEK NURA Y ÇİFTÇİ kurtulmak için Tissi'nin d bi haHkadıri Askeri kimliğimi, okul kimliği- mı, pasomu ve dalış kimliğımi kaybettım, hukumsuzdur. EBRU GÜLLER TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan — Ortaklığunız, ihtiyaa olarak 1.000.000 adet kompü- ter çıkışlı bagaj etiketi kapalı zarfla teklif alma usulü ile bastırılacaktır. — Anılan bagaj etiketleri tahmini bedelsiz olarak iha- leyeçıkanlmaktaolup konuyailişkin geçici teminat tutarı firmalarca teklif edilentoplam bedelin % 3 oranındadır. — Kapalı zarfla verilecek teklif mektuplan en geç 19.03.1992 günü saat 17.00'ye kadar lstanbul, Atatürk HavalimanıTHYA.O.GenelYönetimBinasıBBlokas- ma kat adresinde mukim Satınalma ve Stok Kontrol Baş- tuplan kabul edilmeyecektir. —Konuyailişkin ihale 20.03.1992 günü saat 10.00'da yukandaki adreste yapılacaktır. — Şartname isteniJen tüm belgelerin ash veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. — Şartnameler yukanda belirtilen adresten, ortakhğı- mız Iş Bankası Galata Şubesi nezdindeki 33372 nolu he- sabma yatınlacak 100.000.- TL'lik makbuz mukabili temin edilir. —OrtakJiğımız 2886 sayıb Devlet İhale Kanunu'na tabi kanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten olmayıp, ihale konusu işi kısmen veyatamamenahpalma- sonra elden verilen veya pösta ile gönderilen teklif mek- makta serbesttir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear