23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MART1992 PAZARTESİ HABERLER GazetecHere baskı • LTLKTEKİNfTarsus)- Bekdiyenın icraatlannı "eleştirel haberler"le kamuoyunun bilgjsine sunan gazeteciler Fethi Çevikaslan ile AIi Şanlfnın, belediyede çalışan akrabalannın görev yeri değiştirildı. Olayı, yerel gazetede "Halkçı (!) Başkanın İntikamı" başlığıyla haber yapan gazeteci İlhan Çevikarslan da saldınya uğradı. Basm çevrelerinde, kendisini eleştiren haberlere tahammül edemeyişiyle tanınan Tarsus'un'SHP'li Beiediye Başkanı Bedrettin Sarpkaya, gazetecilere yönelik "icraatlan"yla dikkati çekmeyebaşladı. Koman'a tepki • UBA(Ankara)-Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz. gazeteci-yazar Yalçm Doğan'a görüşlerini açıklayan ve 3 günlük yoramunda başta Kürt sorunu olmak iizcre gündemdeki birçok konuya değinen Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Korgeneral Teoman Koman'ın haddini, hududunu aştığıru söyledi. . MİT Müsteşan'nın kendisinde bulunan bazı bilgileri Başbakan, hükümet ve Milli Güvenlik Kurulu'na aktarması gerektiğini öne süren Bakan Nevzat Ayaz, haftalık 2000'e Doğru dergisinin, "MİT Müsteşan'mn böylesine bir açıklama yapmasını nasıl değerlendirdiniz" şeklindeki sorusunu şöyleyanıtladı: "Herhalûkârda bu tür bir açıklamanınonun tarafından yapılmaması lazım, kendisinde bazı bılgıler varsa tabıi ki bunu hükümete aktarmak. Başbakan'a aktarmak, Milli Güvenlik Kurulu'na aktarmak gibi görevleri vardır. Ama bu şekliyle yanlış değerlendirmelere vesileolacak şekliyle aktarması, gazeteye. efkârı umumiyeye elbette doğru değildir." Ibmlı Cindoruk • LBA (Bonn) - Batı basını dikkatleri. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hüsamettın Cindoruk üzerineçekerken, Cindorukun gelecekte ıhmb yeteneğini daha sık göstermeye mecbur olacağı öne sürüldü "Demirel'in yakın arkadaşı" diye taruülan Cindoruk'la ilgili bir degerlendirmeye yer veren Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde şöyle denildi: "Hüsamettin Cindoruk, Türkiye'de altı kez başbakanlık yapan ve 20 Ekim seçimlerinden sonra tekrar iktidara gelen Süleyman Demirel'in en eski ve yakın arkadaşlanndan biri, 195O'li yıllardan beri politikanın içinde bulunan TBMM Başkanı, 'sağın' yurtdışında tanmmayan lider kişilikleri arasında yer alıyor. Tarikat hastanesi • ANKA (Ankara) - Nakşibendi Tarikatı'nın önde gelen ismi ve şeyhi konumundaki Prof. Dr. Mahmut Esat Coşan, hastane açmak amacıyla, dört ortağıyla birlikte, yûz milyon lira sermayeli bir şirketkurdu. HaksağSağlık Hizmetleri AŞ adıyla kurulan şirket, hastane, dispanser, klinik, sağlıkevi gibi tesisler kurarar işletecek. Şirketin faaliyet amaçlan arasında huzurevleri, dinlenme tesisleri ve kreşler açmak ve işletmek de yer aüyor. MnietvekiD sekreterleri • ANKA (Ankara) - Milletvekilleri arasında çıkan sekreter çatışmasını önlemek için diğer kamu kuruluşlanndan naklen Meclis'egetirilen200 sekreter göreve başhyor. TBMM Grup tdare Amiri Burhan Kara. iki milletvekiline bir sekreter uygulamasının iş verimini düşürdüğünü ve milletvekilleri arasında sorunlara neden olduğunu belirterek, 200 yeni sekreterin yakında göreve başlayacağını söyledi. Diğer kamu kuruluşlanndan nakil yoluyla Meclis'e getirilen sekreterlerle, her milletvekiline bir sekreter verilebileceğini kaydeden Burhan Kara, "Sekreterlerde en az iki yıl sekreterlik yapmış olmak, lise mezunu olmak ve 10 parmak daktilo bilmek zorunluluğu aradık. Kısa süre sonra göreve başlayacaklar" dedi. Başbakan Yardımcısı, hükümetin G.Doğu'da ek önlemler almayacağını söyledi İnönü: PKK maskelenmeyeçalışüıyorCUMHURİYET(Ankara) -SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı İnö- nü, Güneydoğu'da Nevruz nedeniyle çıkan olaylan değerlendirirken 'Vatandaş Nevruz'u kutlasın diye hükümet bütün kolaylıkları gösterdi, ama bu yapılamadı, Bunun yapılamamasının nedeni PKK'dır" dedi. İnönü, olaylarda PKK etkisi olduğunun İnönü. TBMM'den aynlırken gazetecile- maskelenmeye çahşıldığını kaydetti. İnönü'- rin sorulannı yanıtlarken hükümetin ek ön- nün olaylardan PKK'yı sorumlu tutmasına karşılık. SHP içindeki HEP kökenli milletve- killerinin bir bölümü, güvenlik güçlerini suç- ladılar. SHP Diyarbakır Milletvekili Sedat Yurttaş. provokasyon oiduğunu, yüzleri sa- nlı kişilerin köy korucusu olduklannı öne sürerken SHP Şırnak Milletvekili Selim Sa- dak, "Mevcut hükümeti yıpratmak için Şır- nak'ta bir soykınm ve katliam provası yapıl- mıştır" dedi. Bu arada dört bakanın yann bölgeye gıdecekleri bıldırildi. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Erdal İnönü, dün öğle saatlerinde TBMM'ye gelerek grup başkanvekili Mah- mut Alınak ile görüştü ve gelişmelerle ilgili bilgi aldı. İnönü, TBMM'deki makamından, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i dearadı. lemler almayı düşünmediğini kaydetti. İnönü'ye yöneltilen soru ve yanıtlan şöyle: -Bölgede olcıylar devam ediyor. \e olacak? İNÖNU-Ne olacak, bitecek. -Önlem almucak mı? INONU-Önlemler yeterli. Vatandaşlanmı- an sağduyusuna bırakıyoruz. Böyle kargaşa çıkarak. devlete karşı gelerek. tahriklerle hiç- bir amaca vanlmaz. Demokrası içinde bütün sorunlar çözülür. Hükümetin yaklaşımı bu. Nevruz kutlamalan bavram havasında kut- lansın dı>e, basın yazdı. başbakan söyledi, ben söyledim. bütün milletvekillerimiz bunu söyledi. Çok vazık ki. PKK örgütü, bir tahnk ortamı olarak değerlendirdi Nevruz'u ve ayaklanma teşebbüsü halinde. resimlerde gördüğünüz silahlan ile birçok yerde çatışma yaratmaya çalıştılar. Çok yaak ki vatandaş- İanmızdan ölenler oldu. Bunlarla bu şekilde devlet hayatı, toplum ha>atı huzur içinde yü- rümez. Bu hareketlerin ortadan kalkması gerekir. Bir defa bunlara gerek yok Hep bunlan söylüyonım, vatandaşlanmızın iste- dikleri huzuru. bu silahlı hareketlerden uzak- laşarak elde edeceklerini biliyoruz. Valan- daşlanmız bıliyorlar. devletin kendılennı korumasını istiyorlar. Yazık ki geçmışten ge- len yanlış yaklaşımlar kolay kolay düzelmı- yor. Ve bu Nevruz'un toplumsal anlamı içinde bu tahrikler yapıldı \ e biraz da de\ am ediyor. görüvoruz. Ama bunlar bitecek. Devletin halkla bütünleşmesi bütün bu olumsuz hare- ketlen ortadan kaldınr. Bız demokrasinin gelişmesini istiyoruz. Vatandaşın da istediği bu. Bu şekilde sıkıntılar ortadan kalkar. Ama silahlı hareketlerle deeil. -Olağanüstü lıule ek önlemya da özeltedbir- ler alınacak mı' INONU-Bütün tedbirler alınmış durumda. Yeni tecibirlere ihtiyaç yok. Ihtıyaç olan şey, vatandaşın sükûnete gelmesi ve bu tahriklere kapılmaması. -Provokasyon var mı.' INONU-Resimlerde görüyorsunuz. Silahh insanlar köşe başlannı tutmuşlar. Bundan daha büyük provokasyon olur mu? Provo- kasyon değil mi bu? Dayanılmayacak bir durum. Sizin yaşadığınız mahallede silahlı in- sanlann kol gezmesini normal karşılar mısı- nız? Silahlı insanlar görürseniz, provokasyon mu değil mi araştınr mısınız? Kim bu silahlı- lar. ortadan kalksın dersıniz, mesele bu. -Köy korucuları, bu çulışmalara girmişler mi? Yüzlerisarılı kişilerm köy korucuları oldu- ğıı ıddia ediliyor? INONU-Her türlü iddia yapılabilir. Güven- lik güçleri bunlan meydana çıkanr Burada en önemlisi görünen manzara yanlıştır. Gö- rünen manzara yanlıştır. bu manzara devam etmemelıdır. Silahlı insanlar köşe başlannı tutmamalıdır. bizım uğraştığımız şe\ bu. Te- rörü etkısiz hale getirmek. Nusaybin Beiediye Başkanı Yıldınm: Nehre kaçanlar kuışunlandıMEHMET YAPICI (Adana) - En az 10 kişinin öldüğü, 50 kişinin de yaralandığı olayın hemen ardından Nusaybin'in giriş ve çıkışları, güvenlik güçlerince barikatlar kurulup kesilince, basın-yaym organları sağlıklı haber almakta dün büyük sıkıntı yaşadılar. Olayı yerinde izJemek, tanık ve yetkilılerden sağhklı bilgi almak amaayla Nusaybin'e giden gazeteciler, barikatlann ötesine geçemediler. Bu arada Nusaybin'in dünya ile olan telefon bağlantısı da bu andan itibaren kesilince gazete, ajans ve televizyon merkez bürolarında haber alamamanın stresi, saatler üerledikçe artıyordu. Nusaybin ile telefon bağlantısını, zorlu bir savasımdan sonra ötekiler gibi ancak saat 17.00 sıralarında sağlayabildik. Karşımızda Nusaybin Beiediye Başkanı Muhsin Yildırım. Telefonun öbür ucundaki Beiediye Başkanı Yıldınm, aradan 8 saat geçmiş olmasına karşın hâlâ olayın şokunda. Olayla ilgili olarak bize şunları aktanyor: "100- 200 kişilik bir grupmuş. Amaçlan Cizre'ye gidip, dünkü (önceki gün) olayda yaşamını yitiren yakınlarının cenaze törenlerine katılmak ve taziyede bulunmak. Bana söylendiğine göre ellerinde ne bir pankart, ne bir bayrak var. Slogan da atmıyorlar. Ancak karşılarına panzerler çıkıyor. Ateş başlamış. Güvenlik güçleri diyorlar ki, 'Panzerlere roket atıldı.' Ancak hiçbir roket izi yok ortada. İnsanlann üzerine panzerlerden ateş açılıyor. Nehre doğru kaçış başlamış. Nehre düşenler, çıkmak istiyor, panzer çıkmaması için ateş açıyor. Çok kayıp olduğu söyleniyor. Evimiz dolup taşıyor: 'Yakınım kayboldu' diyenler tarafından. Kaymakam Serdar Iğdeler'e bir türlü ulaşamıyorum. Anyorum, not bırakıyorum bir türlü bulamadım. Bulabilsem diyeceğim ki nehrin suyunu kesin, kanallara verin, suya düşenlerin cenazeleri çıkarılabilsin. Varsa cesetler, Suriye'nin tellerine takılmışlardı. Su kesilirse oradan onlar alınır. Bu olaylann bilinçlice hükümetin yıpratıbnası amaayla yapıldığı gibime geliyor." CUMHURİYET (Cizre) - Nevruz sabahında Cizre, çocuğu, kadını, yaşlısıyla ayaktaydı. İlk kez bu kadar ga- zeteci ve televizyoncuyu bir arada gören Cizreli çocuklar, kendilerine yönelen her kameraya "zafer" işareti yaptı. Ancak, çıkan olaylar üzerine sokağa çıkma yasağı ilan edilince, Cizre bomboş bir v 'ha- yalet kent" görüntüsüne büründü. (Fotoğraf: Ali Öz) Şeffaf devlet, Nusaybin'de durdu İçişleri Bakanı İsmet Sezğin'in bir gece önce "soğukkanlıbğı vc olgunluğu" nedeniyle halkını kutladığı Nusaybin'e doğru yol alıyoruz. Nevruz günü binlerce Nusaybinli sokaklardaydı ve hiçbir olay çıkmadı. Ama bir gün sonra sabahleyin çok kan aktığını öğreniyoruz. Diyarbakır'dan yola çıkmadan önce telefonla ulaştığımız bir yctkili" 10 ölü, 50 yarah" diyor. Mardin'e vardığımızda tipi başhyor. Taksimizin şoförü Sezen Aksu'nun bir kasetini koymuş. Yıllardır İsveç'tesürgünde yaşayan Kürt şair, politikacı Kemal Burkay "Birkedımbileyok"demiş. Kar. ilçedeki tansiyonu belki yumuşatmışür diye umutlanıyoruz. Ama düzlüğe indiğimizde tansiyonu yumuşatabilecek kardan eser kalmıyor. haki renkler ortaya çıkıyor. Nusaybin'in tüm köylerinin girişleri askeri kariyerlerce kesilmiş.jandarma komandolan siperlere yatmış. Yol boyu jandarma karakollannın ise ıssızlığı dikkati çekiyor. Ve nihayet Nusaybin. Öğle vakti. Ancak ilçenin girişinde yağmurluklany la iki polis rnemuru bizi hemen geri yolluyor. En fazla bir dakika süren di\ aloğumuz tamamıv la NUSAYBİN'DEN RUŞEN ÇAKIR şöyle: "- Biz gazeteciyiz. -Yasak. - Neden? - Yasak işte. -Ama... - Hadi hemen dönün. -Ama... - Adam gibi gidiyor musunuz?" " Adam gibi" gidiyoruz. "'ŞefFaf devleti" Nusaybin girişinde terk edip 15 km. ötedeki Nezirhan tesislerine doğru yol alıyoruz. Orada, bizlergibi Nusaybin'in kapısından çevrilmiş bir düzine > erli ve yabana gazeteci bekleşiyor. Tümü "girişi yasak, çıkışı serbest" Cizre'den gelmiş. Hep birlikte "•şeflafdevletin" resmı televızyonundan resmi açıklamayı dinliyoruz: "8 ölü, 20 > aralı. Çaya düşen birkaçgösterici." Günlük gazetelenn Diyarbakır bürolannda çalışan muhabirlertecrübeü, Nusaybin'e giremeyeceklerini anlıyor, sokağa çıkma yasağının kalkması beklenen Cizre'ye dönüşü denemeye karar kılıyorlar. AP'den bir Türk ve bir yabancı rotoğratçıyla şansımızı bir kez daha denemeye karar veriyoruz. Bu kez iki taksiyiz ve ilçenin ana girişine gidiyoruz. ,Burada iki askeri kariyer, birkaç polis arabası ve tümü uzun namlulu tüfekli yirmiye yakın resmi polis \ ejandarma komandosu var. AP'nin Türk muhabiriyle aşağı iniyoruz. bizi hemen bindirmeye kalkıyorlar. "Diyalog" yineaynı. "Çekıngidin... Yetkili metkiliyok... Hemen defolun...Sizlaftan anlamıyorsunuzgaliba." Namlular üzerimizc doğrulu, bir polis konuyu özetliyor: "Ne geldiyse başımıza sizin yüzünüzden geldi." Başımıza bir şey gelmeden "arabamızı çekiyoruz." Diyarbakır Radyosu'ndan 14.00 haberlerini dinliyoruz. Bir saat önceki TRTI bülteninin kelimesi kelimesine aynı. Acaba İsmet Sezgın'ın Nusaybin halkına yeni mesajı ne olacak? Acaba Kemal Burkay, 1992 Nevruzu için bir şiir yazar mı? Yazarsa, Sezen onu şarkılaştınr mı? -Bölgeye gıdecek ınisini:'' MIONU-Gideceğim tabii. Bakanlargidecek ben de gideceğim, ama bugün değil. -Partinizdeki HEP kökenli milletvekilleri- nin size ilettıkleri herhangi bir tepki oldu mu? İMÖUÛ-Partimde HEP kökenli milletvekili falan yok. Partimizde SHP'liler var. Basıru- mız, sürekli bazı milletvekillenmizi başka türlü değerlendiriyor. Ben onlann kim oldu- ğunu bilmiyorum. Partimizde SHP'liler var. -Orhan Doğan ile tartıştığımz yolunda ha- berler var... INONU*Gazeteler bir arkadaşımla konuş- mamı tartışma diye veriyorlarsa, pekâlâ... Ama herhangi bir fıkn birbirimize söylediği- miz zaman tartışmış mı oluyoruz? Her türlü fıkn söyleyeceğiz birbirimize. Bütün bunlar başka bir şey gösteriyor. Bütün bunlar, bir belirli propaganda havasının ülkemize geti- rilmeye çalıştığını gösteriyor. Yani Güney- doğu'daki olaylarda PKK etkisi olduğunu maskelemeye çalışan gayretler var. Bunlann hiçbir faydası yok. olaylar meydanda. Vatan- daşlar Nevruz'u kutlasın diye hükümet bü- tün kolaylıklan gösterdi, ama bu yapılamadı. Bunun yapılmamasının sebebi. PKK örgü- lünden başka bir şey değildir. Siiahlı insanla- nn bu toplumsal olaylan belirli terör olaylan için bahane diye kullanmak istemeleri var. Olay bu. Bundan kurtulmamız gerekir. Her- kesin buna katkı yapmasını istiyoruz. Ve buna karşı gelen propagandalara da kapıl- mamak gerekir. -Hükümet. Güneydoğu'daki olaylarla ilgili bilgi \erme\ i düşünüvor mu? INONU-Her gün bilgi veriliyor. Meclis'e ta- bıı kı bılgı verilır. SHPgrabu kanlı Nevruz'u görüşecek CUMHURİYET (Ankara) - SHP Diyarba- kır Milletvekili Fehmi Işıklar ve 22 milletve- kili. Nevruz kutlamalan sırasında meydana gelen olaylan görüşmek üzere SHP gnıbunu olağanüstü toplantıya çağırdılar. Milletvekillerinin SHP grup başkanlığına verdikleri dilekçede, Nevruz kutlamalan sı- rasında Şırnak, Cizre, Nusaybin, Van ve Bat- man'da ikisı polis olmak üzere yaklaşık 50 kişinin öldüğü kaydedildi. SHP'nin il ve ilçe örgütlennden alınan bilgelerle, resmi açıkla- malann çelişkili olduğu Savunulan başvuru dilekcesinde şöyle denildi: "Bu durum karşısında partimizin olaylan bütün boyutlanyla araştınp ortaya koyması gerekmektedır. Bu nedenle gerektiğinde Meclis araştırma önergesı vennek üzere SHP grubunun olağa- nüstü olarak toplanmasını saygıyla arzede- riz." SHP grubunu olağanüstü toplantıya çağı- ran millenekilleri şunlar: Diyarbakır Milletvekilleri Fehmi Işıklar, Sedat Yurttaş ve Mahmut Uyanık, Muş Mil- letvekilleri Sırn Sakık ve Mehmet Emin Se- ver, Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Adı- yaman Miletvekili Abuzer Tannverdi. Kırşe- hir Milletvekili Coşkun Gökalp. Siirt Millet- vekili Zübeyr Aydar. Ankara Milletvekilleri Mehmet Kerimoğlu ve Salman Kaya, Kars Milletvekilleri Zeki Naci Tarhan ve Atilla Hun, Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, Amas- ya Milletvekili Cemalettin Gürbîiz. Hatay Milletvekili Fuat Çay. İçel Milletvekili İste- mihan Talay. Malatya Milletvekili Mustafa Yılmaz. Uşak Milletvekili Ural Köklü. To- kat Milletvekili Şahin Ulusoy, Gaziantep Milletvekili Mustafa Doğan ve Çorum Mil- letvekili Cemal Şahin. SHP grubunun yann olağanüstü toplan- masıbeklenivor Güneydoğu, buyaz çok büyükolaylara gebeCizre'den sonra Nusaybin. Yann başka bir yer... Güneydogu uzun süre duruünayacak... Güvenlik güçleri kararlı, PKK saldırgan. Bu yaz büyük olaylara gebe bölge. Çok kan akacağırun sinyalleri veriliyor. Mardin'in ötesi, silah deposu. Tabanca devri aşılmış, Kalaşnikof dönemi yaşanıyor. Nevruz kutlamalan için iki saat içinde on binlerce mermi yakılabiliyor. Izli mermiler gö- ğü bir anda kızıla çevirebiliyor. Her mahallenin, h'er sokağın ağır makine- li tüfeği, roketatan var. Cephane bol, ucuz. 1 milyona Kalaşnikof. Silah, çatışma, panzer, kariyer, yaralanma, ölüm yaşamın bir parça- sı. Bu koşullarda kimin PKK militanı, kimin PKK milisi, kimin olaylara kanşmayan vatan- daş olduğunu ayırmak oldukça güç, Kim kim? Belli değü. Güvenlik güçleri gündüz caddelere hâkim. Panzerler, kariyerler göz açürmıyor. ilçenin yapısı, evlerin iç içe oluşu, dar sokaklar, özel tim, jandarmamn mahalle aralanna girmesi- ne izin vermiyor. Mahalle aralanndan panzerlere, kariyerlere ateş açılıyor, panzerler de ateşin geldiği ma- halleyi rastgele tarıyor. Keümenin tam anla- mıyla rastgele... Nevruz günü, saat 12.00'ye kadar gösteri- lere güvenlik güçlerinin müdahalesini yaşadık. Öğleden sonra sokak, ev çatışmalanm uzak- tan izledik. Akşamüstü rastgele ateşin ne de- mek olduğunu gördük, yaşadık. "Hava kararmak üzereydi. Otelin önünde polis minibüsüne ateş açıldı. Minibüsten çı- kan bir namlu bir anda ortalığı taradı. Sokak arasından ateşe ateşie karşılık verildi. Ateşi duyan panzerler, kariyerler geri döndü. Ciz- re'nin dört bir yanından ateş ediliyordu. Ka- laşnikoflara roketatarlar, havan topları ka- tüdı. Dörtyol Meydanı'nı deli gibi dönen pan- zerler üzerlerine gelen ateşi durdurmak için CİZRE'DEN MEHMET TEZKAN makineli tüfeklerle ortalığı taramaya başla- dılar. Gazetecilerin, yabancı konuklann kaldığı otel iki ateş arasında kalmıştı. Komiler, gar- sonlar 'yatın' dedi. Herkes tam siper. Kimi yerde, kimi bir sütunun arkasında. Otelin önü tamamıyla cam olduğu için pek de güvenli yeri yoktu. En güvenli yer yine de merdiven aralanydı. Çünkü kariyerlerin üzerindeki ağır makinelilerden çıkan kurşunlar, engel tanımı- yor, duvan delip geçiyordu. Yerde, bir sütun arkasında, merdiven ara- sında bir saat bekledik. Kafamızı kaldırdığı- mızda Cizre'nin ortasından bir toz bulutu yükseliyordu. Savaş buydu herhalde!.. Insan bulunduğu koşullara çabuk ahşıyor. Herkes üzerindeki korkuyu attı, otel lobisüı- de sohbete daldı. Saat 21.00'i gösteriyordu. Bir iki silah sesi duyuldu. Otel görevlileri, "Camın önünden çekilin!" diye bağırdı, yi- ne herkes balık istifı gibi sütun arkasına. Silah sesleri dindi. Yine koltuklara, yine bir uyan, yine yere, sütun arkasına. Kalk otur, yat, saklan. 23.00'e kadar gece talimi sürdü. İlk taranma kadar heyecanlanmıyorduk ar- tık. Biz de alışmıştık. Bizim de gece yaşantı- mızın doğal bir parçası olmuştu, makineli tü- fekler, roketatarlar. Son gümbürtülerden biriydi. Gazeteci Er- ,bil Tuşalp neskafesini almış, lobiye girerken 'Saklanın' komutu geldi. Tuşalp'in bir elin- de sigara, diğerinde fincan, böynunda fotoğ- raf makinesi, omzunda canta ortalıkta kala kaldı. Saklananlara baktı, dışanda uçuşan izli mermilerin kızıllığını gördü, umursamazca, "Ben kahvemi içiyorum yahu" dedi, "Kah- ve içmemize de müsaade yok mu?" Kamksamıştık artık. Sabah olayın ciddiyetini daha da iyi anla- dık. Otelin yan duvarlan delik deşikti. Yan otelin camlan kınlmış, otelin önünde duran beyaz Renault kalbura dönmüştü. Camlan kı- nlmış, yandan giren uçaksavar kurşunu ka- portayı patlatmıştı. Makineli tüfekten bizim arabamız da nasibini almıştı. Beş kurşun, ara- bamn bir yamndan girip, diğer yanından çık- mış. Benzin deposunda iki delik. Geri dönüş için araba bulmak gerekiyor- du. Tanklar, panzerler, kariyerler vızır vızır geziyor, kimsenin dışarı çıkmasına izin ver- miyordu. E-24 yolundan otobüsler dolusu jandarma komandosu Nusaybin'e gidiyordu. Bir taksicinin evine gittik. Kurtuluş Mahal- lesi'nde oturuyordu. Dışandan baktık cam- lar kınlmış, duvarlar delik deşik. Evde 8-10 nüfus. Üst kata çıktık, sıvalar dökülmüş, camlar ortalığa saçılmıştı. Sanki odanın içinde çatışma çıkmıştı. "Bizim ne suçumuz vardı!" dedi yaşlı bir adam. "Bizi niye tanyorlar. Üç aydır üst kat- ta yatamıyoruz. Çoluk çocuk alt kata doluş- tuk. Kafamızı çıkartamıyoruz." Bir diğeri atıldı: "Evlerde silah var, kur- şun var diye kızıyorlar, sınır yol geçen ham gibi. Sigaradan çok silah giriyor. Sınırda ser- best, Cizre'de yasak. Olur mu böyle şey?" Nusaybin'e doğru yöneldik. E-24 yolu tan- ker depolanyla yine kapatılmış, bariyerler ku- rulmuştu. Kariyerler yolu açıyor, üç beş dakika son- ra yine kapatılıyordu. Bu kez sahnede çocuk- lar vardı. Köşelere gizleniyorlar, bozulan her barikatı düzeltiyorlardı. Bir barikatı kenara çekerek aracımıza yol açıyorduk, kenardan 8-10 yaşlannda bir ço- cuk bağırdı: "Geçtikten sonra düzeltinf." En zoru çocuklaria uğraşmak herhalde. Onlar için bu resmen bir oyun, eğlence. Baş- ka oyuncakları yok. Cizre'deki göriintüler tam bir savaş havasındaydı. (Fotoğraf: ALİ ÖZ)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear