25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM1992 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI 4.5 yaşındayken babası öldürülen Yaşar Kemal kekeme olur, sadece türkü söyleyebilir Okıı Kemalbebe, oku dabüyü YAŞAR KEMAL KENDİNİ ANLATIYOR ALAIN BOSQUET B u sürgun as,irctin beyı Mustafa Bey. Luvan aşiretının beyınin kı- zıylacvlcnmıs, Musta- fa Bc>. Türkmcn; Lu\an aşircıi. Kün. Mustafa Bev'in küçük kardeşj Halıl Bcy dc Van ılinın Muradiyc ılçesinin kaymakamı olmuş O gün bugündür dc ondan bir habcr çıkmamış. O. yit- mi^ gıtmış. Babamın ameası aşıret bcyinı bcn tanıdım. Tanıdığunda çok >a>lıydi \e Şeyh Saıt ısyanındandolayı Van"dan Adana'ya sürülmüştü. Ana- mın babası. karde^lcrı. aılcsınin bütün crkcklcn cşkıyaydı. Anamırı babası- nın aşırelinin adı Kızıkan aşiretı>di ve Türkıyc-İran sınınndaki köylerdc oıuruyorlardı. Aşiretin köylerinin bir kısmı Türkiyc'dc. bir kısmı İran'day- dı. Dayım Doğu Anadolunun. İrun'- dan KafkasyaVa kadar cn ünlü eşkı- yası Mahiro'ydu Sanırsam yırmi beş yasjarında vuruldu Onun üstune çı- kanlmış çok dcstan dınlcdım Bcnı. ailcmın yaşamında cn çok etkıleycn. anamın amcasının macerasıdir. Ro- manlanmın kımi parçalannda bu ola- yın cpcyceetkileri \ardır zV.namın ameası. on bcş çeıesiylc Süphandağı yamaçlannda dolaşan ünlü bir çetebaşıdır. Bir gün candar- malaronu çetcsiyle birlikte yakalamış. Vdn hapısancsınc almışlar. Hapisane gölün kıyısına yakın bir ycrdcdir Es- kıyalar aylarca çalışarak gölün kıyısı- na gkan bir tünci açmışlar. Bir gcce şafağa karçı anamın ameası. çetclcriy- le birlikte bu tünelden kaçma uğraşın- da. Arkadaşlanna. "Haydiyın arka- daşlar. beklediğimiz gün gcldi. tüncî bittı. çıkalım artık" dcmiş Arkadaşla- n korkmuşlar. aylarca kazılan tünel- den çıkıp kaçmak istememişler. Amca. arkadaşlanna kaçmak ıçin çok dıller dökmüş. onları bir türlü kandı- ramamış. Edememiş. cn sonunda kcn: diii tüneiden çıkmış,. gö! kıyısına gcl- mış. Ama kaçamamış. Arkadaşlarını bırakıp gıtmeyi ıçı götüımcmiş. Geri- ye. hapisaneye dönmüş. Gene arka- daşlanna diller dökmüş. onlan gene kandıramamış. Böylece gün atıncaya kadar gölle hapısane arasında mckik dokumuş. arkadaşlan "Nuh" demiş- ler de "•peygamber" dememişler. Gun ı^ırken nöbctçi. amcayı görmüş. onu v urmuş: yaralı amca. koşarak nöbetçi- ye ulaşmış, sılahını elinden almış. Kur- şun seslerine gelen öbür candarmalar- la öğleyc kadar çarpışmış. sonra da vurulup ölmüş. Ondan sonra efsanc başhyor. Subaylar bu adamın yürekli- lığine şaşırmışİar. "Bu kişi ne kişidir ki, hapisaneyi deldiğı halde. salt arka- daşlannı bırakmamak ıçın canını ver- miş" demişler. göğsünü yarmışlar, bakmışlar ki. göğsunde dört yürck . onrasını anam anlatıyor: "Bizim göçümüz Van şehrinin ıçındcn geçı- yordu. bız düşmandan kaçarken. Ha- pısanenin önüne geldik. hapisanenin büyük kapısında bir ağaca bir adamın giyıtlen asılıydı. Akrabalan gelip gör- sünleı de gıyitleri gelsınler alsınlar. dıye. Babam. amcamı lanıyan herkes ağaçla asılı gıy itlerin amcamın giy ıllen olduğunu hemen bılmişlerdi. Yalnız giyitlere sahıp çıkamadılar. Bunun. hükümetin bır tuzağı olduğundan kuşkulandılar vc amcamın giyıtlen orada. ağaçta asılı kaldı."' Be Burhanlı Kö\ü ilkokulunda okuma-va/ma öğrenen \ aşar Kemal'in ilkokul diplomasındaki fotoğrafı. Yıl 1938. Zordur Türkiye'de romana olmak Bır \ ahuncı gözıh lc. l cıkkı- ftnuvla. unkıvışnkı bövlc bir kilabııı oluşnuıst sızı ıluİM ıvi tanmuunıza ola- ııak vemor ımı'.' Fran\a'tla tla eıı ıız Tiirkire'tk'ki kculur taıunıyorsuınız. Bir Fransızın hir Tıırk vazurımıkğcr- k'iuiinm'.M, ı orımılanıası. sorgıtlama- sı. (liilut iok avnııın ı herahcrimkgc- tiriror ımı'/ KEMAL: Fransa"da gittikçc artan hatın sayılır bir okuyucum var. Be- nim için yazanlar. bir Türk yazan ol- duğumu gözden ırak tutmuyorlarcl- bet. Ama her yerde eleştirmenler ro- manı: romana, insanlık gcrçeğıne. roman yapısma. dile ne getırdı dıye değerlendirirler. Çoğunlukla eleşlir- menler benim romanımı bu yönden değcrlcndirdilcr. Bir psikolojidc yenı bir ufuğa bakabildım mı? Elbettc Fransızcleştırmenlerinındeıskaladı- ğı yerlcr var romanımda. Alain Bos- quct'nın bir sorusuna. bu kitapta ör- ncklcrle karşılık \erdim. Binboğalar Efsancsi romanını clcşlirmcnlernasıl dcğerlendirdıler. oysa ben neler söy- lemek istcmıştim'1 Ulusul bır roman dili ya da yazar kendi roman dılıni yaratmadıkça o kışı kolay kolay romancı olamaz. Bir roman dılı yaratılırken bir roman ya- pısını da yaraimak zorunluluğu \ar. Sonunda. bu adam Toman sanatına. insan düşüncesinc ne getirdi? Evren- sellık dediklcri buradan başka bir yerden geçmıyor. Kıtahınbir hölıaminde.''Be- nim \c vupulanmın haşııuıgcleniya:- sum yalnız büviik bir kitap olur. Bu- güıılcnle onun /< iıı Türk ı vc dc scrt hir ilvnuıkrasi uınıştmı vcrılnoı' clıyor- sııınız Anlaınuık i\ieıhğinı:ı ba^kcibir zomana mı hıraktmız'' Bu kııupnı. ckiluı önce açıklculıçınız noktalar \uı mı' KEM\L: Bizım ülkemız zor bır ülkedır İnsanoğlununyüzüniıkızar- tacak da\ranıslanmız var. İşkence hangi ulkede yasal halc gelmişse. o ülkc bir utançlar ülkcsı olmuştur Dcmokralik olmayan bır ülkeyi ar- tık insanlık ınsandan bıle saymıyor. Hep söyledım. "Demokrasiyle yöne- tilnıck bir ülkcnin bu çağdd onuru- dur' dedim. Bızımkiler daha dcmok- rası yjlanının dolanının içınde yu- varlanıp duruyorlar. Sankı insanlık, böylesi bır ılctişım çağında onlann yalanlannıyutaımışgıbı. Hcrşeyı bı- len dcmokrat Batılılar ikiyüzlülük yapıvorlar. dünyanın en korkunç ış- kencelerinı. soykınmlannı yutar go- rünüyorlar. Batı halkları da bugün- lcrdq uyanıyor. Baıı'nın ıkıyuzlülü- ğünün çok yakında önünc halklar geçeceklerdır. Hem bız başkalan ıçın mi demokrası yapıyoruz' Insanlar. şimdiye kadar en ınsanca düzen ol- duğu ıçın demokrasiye sanldılar böylesinc. Beceremeyincc de ya da demokrası ışlerine gelmcyınce ya- lana baş\urmaları da bundan. De- mokrasıden korkuyorlar. işlerine gelmıyor demokrasi. sonra ınsanla- ra. insanlann gözlennın ıçıne baka baka "bız demokratız' dıyorlar utan- madan sıkılmadan. İnsanlık da onla- n gerekcn yere koymasını bıliyor. Demokrasinın bır tek dayandığı te- mel vardır. o da ınsan haklandır. Bizlerse yıllarca haklanmızdan yok- sun kaldık. Ben \e benım gibi yazar- lara bu ülkede kan kusturdular. Bili- yor musunuz. Türkıve Cumhuriyetı dedıklcn demokraıık ulkc. benım İn- ce Mcmed"in film yapılmasını oluz yıl yasaklamıştır İnce Memed daha ülkcmızdc yasaktır. Yani Peter L'stv- no\ "un yaptığı film Size bır şey daha söylcyeyim mi: İncc Memed. Cum- huri\et'te yayımlanırken. Başsa\cı Hicabı Dınç'ın zoruyla epeyce kcsıl- miştır Onurlu bir büyük piycs yazan olan Cevat Fehmı Başkut kan ağ- layarak romanın birkısmını kesmek zorunda kalmıştır. Daha mı?.. Açtır- mayın kutuyu. söyletmeyın köıüyü. Böyle bir yaşıımı bana. yazar arİca- daşlanma ve halkımıza layık gören bu ülkenin yönetımi adına insanlı- ğımdan utanıyorum. Ve bu utanç ve- ncı durum daha artıp. eksilmeden sürüyor. Elbette başımdan geçen bu insanlık dışı dunımîan yazmak iste- nm. Bu gayri insaniliğc dayanabilcn insanın gücüne hayranım da on- dan... Bu zulümler yazılmalı. insan- lann gözlennin önüne serilmeli. bu utanmazlann yaptıklan zulümlcr. Geçenlerde bır konuşmamda. Cum- huriyet'te. söyledim ya. 'Zilli Kurt" romanını inşallah yazabılinm." Bİ1Tİ •en dört buçuk yaşındayken. ba- bam camide namaz kılarken. onu. Van'dan gclırken ölümden .kurtanp besleyip büyüttuğü Yusuf adındakı oğulluğu yüreğınden bıçakladı. Ba- bam çok uzun boylu bir adamdı Bclkı bir doksan boyunda. Geniş omuzlu... Onu böyle anımsıyorum. Çocuklan daçokse\erdı. Bütün köyünçocukla- nna şehırden. her bırisine ayn ayn ar- mağanlar geıınrdı. Ben babamın ca- mıde. o. namaz kılarken yanmday- dım. hançcrlcndiğı akşamdan sonra sabaha kadar yüreğım yanıyor. diye ağladım. Ardından da kekeme oldum ve on ikı yaşıma kadar zor konuştum. Yalnız türkü söylerken kekemelığjm geçıyordu. Hiç kekclemıyordum. Ki- tap okurken de. okur yazar olduktan sonra. hıç kckelemedım. On iki yaşım- dan sonra kekemelığım geçtı. Nasıl. nc zaman geçtı hıç anımsamıyorum. B>abam ölmeden bir yıl önce de. babam benim için her yıl kurbanlar kestiriyordu. o yıl da kurbanlar cvın avlusuna getinlmış. koyunlann ayak- lan bağlanmıştı. Halamın kocası da bir koyunu kesmiş. karnını yanyordu ki bıçak dcriden kaydı. ben karşısında duruyordum. bıçak benim sağ gözü- mün üstüne saplandı. o gözüm gör- mez oldu. Babamın ölümü de benı çok üzdü. Babamın ölümüne uzun yıllar inanmadım ve onun mezanna hıç gıt- medim Uzun yıllar mezarlığın yanın- dan bile geçmedim. Öldüğünden dola- yı da ona derinden kınldım. küstüm. Herkesin babası yaşarken benım ba- bam neden öldürülmüştü. bunu da bır türlü anlayamıyordum. Babamdan çok şey kalmıştı. SÜRECEK Osıııaııb Glauer, birdenbire baronoluyor B( ursa"dan sonra Glauer yeniden Almanya'ya döndü Burada Klara Voss adlı bir kadınla evlcndı. Nedır kı evliliğı yürumcdı \e ikı yıl sonra bo- şandı. !9O8'de Almanya"dan aynlıp Ittihat yeTerakkfnın yönetmeye baş- ladığı İstanbul'a döndü Glaıier. İs- tanbulda yeni rejimle sıkı ilişkılerıçın- de olan İsvıçreli. A\usturyalı vc Al- man aılelerle yakın ılişkıler kurdu. Bağdat demiryolu projesi için anlaş- malar yaptı. Aynı zamanda. Alem- dağ'dakı Yahudi topluluğuyla bağ kurdu. burada bir süre onlann hesabf- na çalıştı. 1910 1969 şubatında, Londra Büyükelçisi Zeki Kuncralp. Glauer'in 1911 Mİında Osmanlı vatanda^lığına geçtiğini \e başvurusunun kabul edildiğini açıkladı. "da Glauer Beyoğlu'nda vaşamava başladı. Çe\ resıne topladısı Alman ve İsvıçrelılerle ılk kez bu yıl içinde gizlı bir örgut kurmaya karâr verdi ve kurdu. Güçlu bir Bolşevızm duşmanlığı. mistisizm. ariosophy. simyacılık vc okültizmden oluşan bır öğretıyle kurulan bu örgüt. daha son- raki yıDarda Almanya'ya götürüfdü vc Thulcadıyla tanındı. Vatandaşlığa geçiş 1911de Glauer bcklcnn^edik bir davranışta bulunarak Osmanlı valan- daşlığına geçmck için başvuruda bu- Iundu. JC Dışışleri Bakanlıeı adına 21 Şubat 1 %9"da Ankara'dan gonderılen rcsmı cvrakta. Seboltendorfla ilgili olarak. İngıltere Büyukelçılığı tarafin- dan yurütülen soruşturmayı yanıtla- yan Zckı Kuneralp. Glau'cr'ı'n 1911 yılında Osmanlı vatandaşlığına geçtı- ğını \c başvurusunun kabul edildiğini açıklamiîtır. Bu vatanddşlık başvuru- sunun kabulündcn çok kıvı bir süre Hitler'den Hitler'den AytunçALTINDAL ki yaşamında Baron von Sebottendorf olarak tanındı. O sonra. iigınç bır olay yaşandı. Kcndisı Amcnkan vatandjşlığına geçmiş olan Alman asıllı bır baron olan Hcınnch von Seboltendorf tarafından Glauer. cvlat ve vans edınıldi Glaucr'ın Os- manlı vatandaşlığına geçer geçmcz birdenbire AhnanLırın cn soylıı ailclc- rinden bırının lek vansi vc temsılasi yapılmasının sırn. hıçbir zaman çözü- lemcdi. Gcçmışı 8 yüzyıla kadar ıııen ve 983 yılında İmparator II Otto'ya danışmanlık yapan biraılenın 191 \'- dckı lek lcmsılcısı yapılanclcklrık tck- nisycnı Rudolf Glauor. bundan sonrd- smanlı-Alman Baronu von Sc- botıcndorf. 2. Balkan Savaşfna Os- manlı ordusunda yüksek rütbcli bır subay olarak katıldı vc yaralanarak Almanya'vd göndenldı. Baron 1913*- te Berlin'eyerleşti. 1915"tcıkıncıcvlıli- ğini yaptı. Bcrta Anna Iftland adlı. Bcrlinli çok zengın bir tüccarın dul kı- zıydı ıkıncı eşı. Iffland aılesının büy ük- babası. 18. yüzyılda Almunyj'nın cn ünlü tıyatro oyuncusu vc Krdlıyet Tı- yatrolan müdüruydü. 1915-19 yıllan arasında Sebottendorf. bu aıle aracılı- ğıyla List lopluluğu üyclcriylc. kabba- listlcric ve okültisllcrlc çaîıştı. İslan- bul'da kurduğu örgüt. bu yeni tanışiı- ğı kışılenn gınşımlcriylc Âlmanyada yeni vc scçkın taraftarlar toplamaya başladı. 191 S'dc 200 üvesı olan Thule"- nın bır yıl sonra I5(X) üycsı toplunmış- tı. Bunlardan 25O"sı Münıh'teydı. Thulc'nın scmbolü. kabzasında hılal bulunan bır ortaçağ kılıcıyld onun us- tünc işlcnmiş olan Gamalı Haç'ıı. Thule. düşşcl bıradaydı vc İ/landa va- kınlanndaydı. Ari-lrk"ın tiim gizli belgelcrı burada saklanmıştı. Sebottendorf. 1933'ıe Nazılcrın ıktıdara uclnıesi uzcrıne. 1934"te • Hnler Gelmcden Önce' adıy Lı bclgescl bir kıtap yayımladı. Monar- şist kralcı fikirlcn olan Scbotıendorf. Hitler"in yıkılan krallığa vonclıiıği cleştırilcri sevmemişlı. POLİnKAVEOTESI MEHMED KEMAL Vur Yabana Onraı... Bir halk türküsü var, "Aman aman Yaşar / Karakolda doğru söyler/ Mahkemede şaşar" der. "Neden karakolda doğru söyler de mahkemede şa- şar'?" "Karakolda sopa vardır, dayak vardır. falaka vardır." Karakollar saydam olsun, sopa, dayak olmasın der- ler. Ama bır türlü olmaz... Çunkiı bizde sorgunun kayna- ğı sopadır, dayaktır. Badem bıyıklı komiser, sanığı karşı- sına alır, başlar söyletmeye: "Bak, biz her şeyi bıliyoruz. Ama bir de sana söylet- mek ıstiyoruz. Şimdı doğruyu söyle, buradan kurtul!.." 'Doğru', dayakla söyletıleni bir de sanığa 'ikrar' ettirme- dir. 'Söyle, kurtul' ilkfesinedayanmaktadır. Filmlerde. televizyonda, romanlarda görüyoruz, Amerikan yargılama ilkesı susmaya dayanıyor; Bizde, bülbül gibi ötmeye ya da öttürmeye... "Verin bana sanığı, onu karakola alayım, 24 saatte bülbül gıbı söyletırım." Gerçekten de badem bıyıklı komiser söyletir, sanığın da haşatı çıkar. Amerıkalı şoyle der' "Bak, dikkat et, soyleyeceğin her şey aleyhinde delil olabılir, delıl olarak kullanılabılır. Konuşmak gıbı, konuş- mamak hakkın da var Avukatını çağırabilirsin!.." Sorguda avukatın da bulunduğu bir sistem istiyoruz. Kimilerı de bu sistemden şeytan görmüşçesine kaçıyor. "Bizde olmaz! " "Neden olmaz?" "Bütün yargı sıstemimizi değiştirmek gerekir." "Değiştirelim." "Uzun iş!. " Geçende gazetede okudum. Kenan Evren, 12 Eylül dönemınde Gunız sokağındaki evine kapanmış olan De- mirel'ı gizli gizli dinletırmış. Bu dinletmeden edinilen bilgilere göre de meydan nutuklarında yanıtlar verirmış. Tam söylevin ortasında kocakarı lakırdısı gibi bir yanıt: "Ne oluyor?" "Evren. Demırelin evinde konuşulanlara yanıt veri- yor!." Kocakan lakırdıları meydan nutuklarında cevap alı- yo.r. Bu sözler gazetelere yansıyınca Evren yanıtlamak zo- runda kaldı "Boyle bir şey yok!." Var mı diyecek, elbette yok diyecek... Bunlar bir ülkede faşizmin hortlamasıdır. Bir ülkede faşızm bır kez hortladı mı, bir daha önüne geçemezsiniz, geçmek de zordur. Bakın Almanya'da faşizm yeniden hortladı, yabancılara durmadan saldırıyorlar. Adamları öldurüyorlar, çoluk çocuğa kıyıyorlar. Bundan en çok zarar gören de bız oluyoruz, durmadan bize kıyıyorlar. Gerçi ara yerde birkaç zenciye de saldırıyorlar, ama evi yakılan, yıkılan, sokakiarda öldürülen, saldırıya uğrayan bizimkiler oluyor. Birkaç yıl önce gormüştüm, Berlin'de bir Türk mahal- lesı var. Bizimkiler oraya sığındılar mı rahata eriyorlar. Bunun dışında kaldılar mı bela üstüne bela geliyor. Al- manya'da milyonlarca insanımız üretime katıimışlar, durmadan her şeyi üretiyorlar, fabrikalarda harıl harıl çalışıyorlar, bankalarda milyonlarca mark biriktiriyor- "lar, bunlar faşizmi hortlatanların umurunda bile değil. Alman sanayicileri de bundan zarar görüyorlar. Sanayi- ciler ıstemezler, ama Nazıler isterler. Berlın'de şirin bir caddede Hüseyın'le yürüyorduk. İri kıyım bir Alman bir omuz aimaz mı? Şaşırdım, bır şey diyemedim, Hüse- yin'in yüzüne baktım. "Senın yabancı olduğunu anladı, ondan omuz atıyor" dedi. Kerli ferli Alman. omuz atacak ben garibi bulmuş- tu. Almana benzemiyordum. Kılık kıyafetim yabandı. Yaban mı, vur yabana omzu!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Bir film konusu- nun ortalama on sayfa uzunluğundaki yazılı konusu. 2/ Bektaşı dervişi... Acı, uzüntu. 3/ Tür- lü bıtkilerden sızan ve katılaşarak sanm- tırak bir cisim duru- ma gelen şekerli oz- su... Dövülmüş sar- mısak, yumurta san- sı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos. 4/ 1942'de Çanakkale Boğazı açıklarında batan ve 35 kişilik murettebatırun rü- mü olen Turk denizaltısı... Yabancı. 5/ Büeşiminin buyuk bir bolümü ni- kel ve demirden oluşan ve bazı ku- ramlara göre yerkürenin çekirdeğıni oluşturan ağır madde... Bir renk. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Türk mu- ziğinde kullanılmış neye benzer bir çaJgı. 7/ Saz ya da kamıştan öriilmüş büyük sepet. 8/ Bilgiçlik taslavan kimse... Gösteriş, fıyaka. 9/ Bazen üzerine un bile serilir... Istek. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Halk arasında arseniğe verüen ad. 2/ İşitme duyusu... Bir bağlaç. 3/ Yarı, yarım... Kadınlarm giydiği kolsuz üstlük. 4/ ll- kel bir silah... Yasal. 5/ Bir haber ajansının simgesi... Olduğun- dan buyuk gösterme. 6/ Gezeger.. 7/ LJluslararası Çalışma ör- gütü'nun simgesi... İçinde diri uaJık saklanan denizden aynl- mış havuz. 8/ Yayvan sepet... Uluslararası Futbol Federasyonu1 nun simgesi. 9/ Batı Anadolu'da ünlü bir antik kent... Parola. 3 Yahudi'ye öldürtür T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ- ERENKÖY Sayı: MLAFIYETLER: 8/182-63010 Konu: ILANEN TEBLİGAT Hk. Erenkov Ginş Gumruk Mudurluğu'nun Sanlı Ithalat İhracat ve Paz. AŞ firmasmd aıt T C. BasbakanlıK Devlet Planlama Teşkilatı Mus- teşarlığı Teşuk bygulama Başkanhğı'nca tanzımli 87/2-1505 sayılı P 9.1987 tanhlı ıhracatı teşvık belgesi T.C. Başbakanlık Devlet Plan- lama Teşkilatı Musteşarlığı Teşvik Uygulama Başkanlığı'nın 34170 sayılı 26.9 1988 gımlu yazıları ile iptal edilerek fırmaya Ihracatı ve DOMZ Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvık Teblıği'nin 47. maddesine gö- re müevyıde uygulanması ıstenmıştır. İptal edılen mezkur ıhracatı teşvık belgesi ile müdürlüğümüzden ıthal edılen eşvalara aıt aşağıda sayı ve tarihleri kayıth giriş beyan- namelerınde Ihracatı ve Doviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Tebîi- ği'nin 47. maddesine göre tahakkuk eden gumruk vergı ve resimleri ile Harsa fon bedelleri) firmanın müdurluğumüzde mevcut ve araş- tırmalanmız sonucu tespıt edılen adreslerine yapılan tebligatlarda fir- manın bu adreslerde bulunamayışından dolayı Turk Ticaret Kanunu"nım 317, 319, 321 ve 323. maddelen gerejı fırma ortaklan- nın ^ahii adreslerine de >apılan tebligaüarda firma ortaklanrun ad- reslerınde bulunamavışından devlet alacağının tebliği v apılamamaktadır. Mudurluğumuzce tescılli aşağıda sayı ve tarihleri kayıth giriş be- >anaamelenne an tahakkuk eden 38.152.000 TL'nin eşyalann fiili ıthal tarıhlerınden ıtıbaren faiz ve gecikme zammı tutarlannın saklı kalmak uzere 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'na göre ödeme emri yeri- ne kaim olmak uzere ılanen tebliğıne karar verildi. ttRMA \DRLSİ: Millet Cad. Karagul (ş Merkezi No: 2/217 Fın- dıkzadelST. BEYANNAME SAM VE TARİHİ: 68933/27.10.1987 |(1 |QŞ7 Basın 45204
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear