25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24KASIM1992SAU CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Vergi konferansı • ANKARA (ANKA)- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğfnin I8meslek kuruluşundan görüş alarak hazırladığı "vergi uzlaşma taslağı'yineTOBB tarafından düzenlenen bir konferansta ele alınacak. Başbakan Süleyman Demirel ve ilgili bakanlann da katılacağı konferans perşembe günü Ankara'da yapılacak. TOBB'den yapılan açıklamaya göre Ankara Sheraton Oteli'nde yapılacak olan konferans. TOBB Başkanı Yalım Erez'in açış konuşmasıyla başlayacak. Konferansa Süleyman Demirel, ekonomiden sorumlu devlet bakanlan, Maliyeve Gümrük Bakanı SümerOral ve üst düzey bürokratlann yanı sıra vergi uzlaşma taslağı için görüş bildiren 18 kuruluşun temsilcileri de katılacak. Afyon'dan şeker ihracı •AFYON(CiBnhımyet Bürosu) - Afy on Şeker Fabrikası'ndan yurtdışına şeker ihracınabaşlandı. 10 gün önce başlayan ihracatta Fransa'ya 16 bin ton küp şeker ihraç edildigini bildiren yetkililer, Ozbekistan başta olmak üzere dığer Türk cumhunyetlerinede 70 bin ton şeker ihraç edileceğıni açıkladılar. Afyon Şeker Fabrikaa'nda 77 gün önce başlayan pancar işleme kampanyasının hizla sürdürüldüğünü kaydeden yetkililer, bugüne kadar 500 bin ton pancar işlenerek 80 bin ton knstal şeker ve 23 bin ton melas, 175 bin ton da küspe elde edildigini söylediler. Günde 7 bin ton pancar işlenerek bin ton şekenn üretildiği fabrika 24saattamkapasite çalışıyor. Buğday ithalatı •ANKARA (AA)- Mevsımin kurak geçmesi ve yeni kurulan Türk cumhuriveüeriile Bosna-Hersek'e yapılan un, makarna ve buğday yardımlan nedeniyle. yurtiçinde ortaya çıkan kaliteli buğday sıkıntısı, ithalat yoluyla giderilmeye çalışılacak. Tanm ve Köyişleri Bakanı Necmettin Cevheri, değirmencilerin kaliteli buğday sıkıntısının gidenlmesi amacıyla Hazine'den. özel sektörün, protein oraru yüksek. kaliteli buğday ithaline izin vermesini istedi. Cevheri. yansında. yemlik ve daha düşük kaütedeyem ithaline ise bu buğday lardan yurtiçinde yeteri miktarda bulunduğunu belirterek izin verilmesinden yana olmadığını belirtti. 'Barajlar Kralı' Kadirheyoğlu, işçisinin yüzüne bakamayacak hale düştü Devlet vurdu, bankayiktı • İnşaat sektörünün tırmanışa geçtiği 80"li yıllarda Türkiye'nin en büyük dördüncü müteahhitlik fırması olarak gösterilen Kadirbeyoğlu İnşaat, son 3 yılda temelden çöktü. Kadirbeyoğlu İnşaat battığında. GAP'ın ikinci büyük barajı olan Kralkızı da dahil 6 barajın inşaatını yürütüyordu. "Barajlar kralı" lakabıyla anılan ve 20 yıl önce her biri V'ehbi Koç'un beşte biri kadar vergi ödeyen Kadirbeyoğlu kardeşler. bugün alacaklarını ödeyemedikleri için Libya'da çalıştırdıklan işçilerinden kaçıyorlar. BÜLENT K1ZANLIK İşdün- yasından bır yıldız daha kaydı. Ekonomide yaşa- nan sıkmtılar. kökleri 5 asırlık varhklı bir aileye dayanan Kadirbeyoğlu fnşaat'ı da 3 yıl gibi kısa bir sürede öğüttü. Gümüşhane'nin en zen- gin ailelerinden Kadirbe- yoğullan'nın aile şirketi olan ve 80*li yıllarda Tür- kiye'nin en büyük 4'üncü müteahhitlik fırması ola- rak gösterilen şirket 76 yıllık tarihinde ilk kez 1988 yılında banka kredisi kullandı. Önce kredi teklif eden tmar Bankası sonra alacağını tahsil edemevin- ce, kapıya dayandı. fpo- tekler ve hacizlerle başla- yan sıkmtıh günler iflasa dek uzariırken. 1 milyarla başlayan borç yeni kredi- lerle büyüdü. faiz katla- masıyla da 350 milyara ulaşu. Gültekin ve Gürbüz Kadirbeyoğlu kardeşler şimdi. Libya'da calışünp para ödeyemedikleri işçi- lerinden kaçıyor ve bu yüzden Fındıkb'daki iş merkezlerine gidemiyor- lar. Gizliofıs Kadirbeyoğlu İnşaat'- ın küçük patronu Gürbüz Kadirbeyoğlu ile "gizli ola- rak' kullandığı bir tanıdığına ait ofistegörüş- tük. Şirketin batış öyküsü- nü pişman. kırgın ve biraz da kızgın bir ifadeyle an- latü. Gürbüz Kadirbeyoğlu. çöküşün 1987'denitibaren devletin ödemeleri gecik- tirmesiyle başladığını be- lirterek. sıkıntının baş- langıanı şöyle anlattr " Kralkıa Barajı'nda 86 yılında ayda 2 milyarlık iş alıyorduk o günün fıyat- laıîyla. 87 yıhnda bütün yıl için ğinesoyunmuşturneparti için bir veri'lmesi gereken para 14 milyar >atınm yardım yapmıştır. Ama iken. bize 2 milyar verdiler. Yani hep Halk Partıli biliniriz. Bunun bizim t ayda yapacağımız iş ka- nedeni ne dedem. ne babam, ne dar ödenek verdiler. Budurumda de biz gidip hükümete yaklaş- bir inşaat mütehaahhidinin ayak- mamışız. Iktidardaki parülerle. = • Gürbüz Kadirbeyoğlu ibret verici batış öykülerinin 1987 yıhndan itibaren bütçedeki yatınmlann geciktirilip devletin ihale sözleşmelerindeki ödemeleri yapmamasıyla başladığını söylüyor ve "İmar Bankası çıkıp hiçbir karşılık istemeden kredi teklif etti. Böylece 76 yıllık şirketin tarihinde ilk kez nakit kredi kullandık" diyor. Kadirbeyoğlu sonra borcun faizine yetişemediklerini, bankanın kapıya dayanmasıyla iflasa sürüklendiklerini söylüyor. İmar Bankası'nın çıkardığı bugünkü borç faturası isetam 350 milyar lira. Bir iflasın arduıdan 5 asırlık varhklı bir aile ve onun 76 yıllık şirketi maliaçıdan çöktü. İmar Bankası alacağının 20'de birini ancak kurtarabilir deniliyor. GAP'ın ikinci büyük barajı en az 1 yıl gecikecek,devlet zararedecek. Atatürk'tensonra GAP'm en büyük barajı olan Kralkızı kaderini bckliyor. ta durması çok zor, bırakın kân. Karşımızda muhatap bula- madık." İktidar sıkıntısı Gürbüz Kadirbeyoğlu. "ikti- dara yakın olmamanın "da çok sıkınusını çektiklerini de belirte- rek şöyle devanı ettı: "Cumhuriyetin kuruluşunda herkes Halk Partili'ydi. Dedem de babam da sırasıyla Gümüş- hanede belediye başkanlığı yapmıştır. Sonra ne milletvekilli- yahut muhalefetteki partilerle hiçbir zaman diyaloğumuz ol- mamıştır. İşte bunun çok sıkıntısını çektık son dönemler- de" Dev letten para gelmeyince ödeme yapmakıa zorlanmaya başladıkian kaydeden Gürbüz Kadirbeyoğlu. kaçınılmaz sonun başlangıcına gelışi şöyle dile ge- tirdi: "İşçiye para veımelısiniz. Adam aç, para vereceksiniz. memlekete gönderecek. O zaman ne yapıyorsunuz, kaynak bula- caksınız. kaynak neresi. banka. Ve bankadan kredi almaya başlı- yorsunuz dönüşmek için. Bu ta- bii ekonomik kafayla düşündü- ğünüz vakit gaynciddi bir olay oluyor. biraz ucuz kahramanlık diyebiliriz belki. " Kadirbeyoğlu ikinci darbeyi Libya'daki işlerden yediğinı an- laiarak, bu ülkede 80' mily on do- larlık iş aldıklannı ancak Kadda- fı'nin Türkiye'ye olan öfkesi yü- zünden 10 milyon dolardan fazla alacaklannı tahsil edemediklerinı soyledi. Kadirbeyoğlu" Yanlız Türkiye'de ışler olsa biz 88 eki- mındekı o nakıt krediyi hiç almaz kullanmazdık. Fakat Libya'daki işler bızi çok bunalııı "dedi. Ka- dirbeyoğlu, Libya'dan olan ala- caktan ümidi kcstiklerini de be- lirtti. İmar Bankası'nın kredi ver- meyi kendisınin önerdiğini belır- ten Kadirbeyoğlu, "Burada işte İmar Bankası çıktı ortaya. Çün- kü bize hiçbir karşılık istemeden şirket imzası ve sahiplerinin kefa- letıyle veririm dediği ıçın o yola gittik " diye açıkladı banka ile olan ilişkilerirü. Önce 1 milyar kredi aldıklannı. sonra bunu yeni kredilerin izledığini anlatan Gür- büz Kadirbeyoğlu. borcun 90 yılı başmda 20 milyara ulaştığını kaydettı. '"Ve o vakit çanlar çal- maya başladı bızim için. nasıl ödenir bu para diye" şeklinde ko- nuşan Kadirbeyoğlu, yine de 91 mayısına kadar 23 milyarlık ana borcu kapattıklannı, fakat faizi- tartışmasız!... TYT BANK'ın faiz oranları şimdi daha yüksek. Hemen TYT BANK'a gelin... Size en yüksek kazancı sağlayacak faiz alternatiflerini görüşün. • Vadesiz • 1 ay vadeli • 3 ay vadeli • 6 ay vadeli • 1 yıl vadeli 50 mityono kadar %10 %60 %72.5 %74.5 %77 3'er aylık ek gelirleriniz: 6 ay vadeli 11 ayOo t» fatt M«n«M 1 yıl vadeli [3 ayöo bk fau ootntt %69 %70 50 mttyon ve ûstû %10 %62 %74.5 %.76.5 %79 %71 %72 A N K TÜRKİVE TURİZM YATIRIM ve WŞ TİCARET BANKASI A.Ş. TTT IANK HofMy*: CurT-hutıvet Cod 301 Hartyye/ISTANBUL TEL 234 51 60 [10 haiı 231 50 27 TYT IANK Nuruoımanty»: Nuruosmanıve Cod 94 Cağoloâlu/'STANBU TEL 512 36 44 <S6 TYT IAMK KapaltçarfJ: SarOol Bedeslera SK 14 Kapalıçar^/ISTANeuL TEL 511 29 91 TYT IANK Ankara: Orınah Cad Goreme Sk Nazmı Bey iş Merkezı 1/2 Kavaklıdere/ANKARA TEL 127 28 70-72 TYT IANK Antolyo: Cumhurryet Cod 70/A ANTA1YA TEL 16 75 38 (4 rot) TYT IANK bnHr: Cümhunyel Bulvarı 87/A AlsancakAZMIR TEL 13 53 54 Seka işçisinin son uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bö- IW.II) - Scka'da alınan grc\ ka- rarından sonra, Selüloz-İş Scndıkası Gcnişletilmiş Baş- kaıılar Kurulu. ikıidar partile- rınin genei nıcrkez yöneticiic- rı\lc göruşcrek. hükümete bâskı vapılmasını istediler. eylem önerisi ADANA (Cumhurivet Güney İlleri Biirosu) - Çukurouı İşci Kurujtajı. Turk-İş başkanhğı- ııa. "İşçı \e mcmurların ortak c_\lemi>lc ikı s;ıat sürevle iş bı- raknıa" öncrisinde bulunmajı k.ııarlaşlırdı. Türk-l^'c bağlı scndikalann ıinculüğünde önceki gün başla- \dn \c dün sonuç bijdirisi>le Nona crcn Çukurova İşçi Ku- rııltayı bir dizi kararaldı. Hak- İş'lcıi Öz Çclik-lş ve bağımsız Labpclkım-İş Scndikası'nın da katıldığı loplantıda alınan ka- rarlarözclle şöyle: "Burada yapılan tartışmalar- dan anlaşılacağı gibi taşeron- laştırma işçi sınıfının en önemli sorunlanndan biridır. Tcksif Karşıyaka Şube Başkanı Mü- kerrem Yeterşans'ın önerisiyle oluşturulacak bir komite. en kı- sa zamanda Adana'da bir mi- tıng yapılmasını sağlayacaktır. Memur sendikalarından Eğit-Sen, Tüm Ray-Sen. Tüm Haber-Sen. Or Kamu-Sen \e Tüm Maliye-Sen'in önerisnle işçı-memur da>anışmasını gös- lermek amacıyla saptanacak bir günde 2 saat iş durdurma e>lemi yapılması ıçın Türk-İş Gencl Kurulu'nun kararalması için önende bulunulacaktır. Bu amaçla Türk-İş'e telgraf çekile- cektir." Selüloz-İş Scndikası Gencl Başkanı Mithat San ve berabc- rıııdekı 50 kadarsendika \ctki- lisi. dün DYP ve SHP "genel merkezlerine gidcrek. vönetici- lcrlc göriiştüler. Sendikacılann \ariM DYP'dc Genel Başkan \ardımcısı Hasan Ekinci ile görüşürkcn. diğer bölümü de SHP Genel Sekreter Yardımcı- ları Mchmet Kerimoğlu ve Üs- tün Küscfoğlu'na sorunlannı anlatlılar. Her iki partinin yöneticileri- ne de. Seka'da ıgrev karan alın- dığını. Kamu-lş'in ücret artışı teklifının çok düşük olduğunu anlatan sendıkacılar. sorunlan- nın çözümlenmemesı halinde Ankara"ya 10 bin Seka ışçisiyle birlikte aeleceklenni ifade etti- ler. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Ekinci. sendıkacılar için kamu kesimı toplusözleşmele- ri\le ilgili Devlet Bakanı Şerif Ercan'dan randevu almaya ça- lışacağını bildırdı. Selüloz-İş Sendıkası Genel Başkanı Sarı. dün yaptığı açık- lamada. 10 bin Seka işçisi adına Kamu-İş Sendıkası ile vaptıkla- n görüşmelerde ücrete ilişkin maddeler dışında anlaşma sağ- ladıklannı. ancak. ücret konu- sundakı anlaşmazltğın sürdü- ğünü belirtli. San. "Hükümct- ten talimat alan Kamu-İş Scndikası. ücrete ilişkin birincı allı a\ da yüzdc 30. i kincı altı a> - da yiizde 20. üçüncü altı avda >üzde 15 ve 4. altı avda yüzde 15 gibi bır ücret teklıfı ile ANAP dönemınde Kamu-İş'in marifetiyle adeta cezalandınlan Seka işçisi ile alay etmişlerdir" dedi. San. sorunlan çözümlen- mezse bugün saat 10.00'dan iti- baren iktidar partilerinin genel merkezlerinde ikişer günlük aç- lık grevi başlatacaklannı da sözlerineekledi. KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dos>aNo: 1992/957 Duvacı Senıra Ak^en tdrafından 22 7.1992 uınhınde mahkememb- dc açılan ısim tasihı davabi sebebiyle. IsLtnbul ılı K. Çckmece ilçesi. Gümüşpala Mah. Veka kövü. c:OI4 03. > 84. k. 337de nufusa kayıtlı bulunan Mürsel ve Sıdıka'dan olma 1968 d.lu Senıra Akşen'ın ısminın SEMRA AKŞEN olarak tasihıne ve niıfusa bu şekilde tescıline 1992,957 esas 1992 1345 karar suşılı ılamld karar\crıldi. Ilan olunur 12.11.1992 Basın. 13017 ne yetişemedik'erini söy- ledi. 90 yılı başındaki öde- me güçlüğü yüzünden. bankaya 120 milyarlık temlik, 120 milyarlık se- net, 52 milyarlık da ipotek verdiklerini anlatan Ka- dirbeyoğlu. mart 91'deki 15 milyarlık senedi ödeye- meyince İmar Bankası'- nın toplam alacağı tahsil için mahkemeye başvur- duğunu kaydetti. Dev- lelin aylık 30 milyar is- tihkakı ödememcsi yüzünden vadeyi geçir- diklcrini bclirten Kadir- bcy oğlu. olayın devami- nı şöyle anlattı: Arife günü baskını "Mahkemeden bir ted- bir ve haciz karanyla bir arife günü üstümüze gel- diler. 91 yıhnda da bütçe- nin yatınm faslı 15 nisan- da açıldı. Bizim 10 marttaki senedi zaten ödeme imkanımız yoktu. Bütün hakedişlerimize haciz kondu. birden bire felç olduk çalışamaz du- ruma geldik. Makineleri- mizi haczetü. Bir kısmını muhafazaya aldı. Biz de mecburen 1 ay uzun uzun avukatlanmızla tartışma- lanmızdan sonra konkor- dato ilan etmeye karar verdik. İmar Bankası hayır dediği için nısap tutmadı. Halk Bankası'na Vakıflar Bankası. ipotek olduğu için pek üzerimize gelmediler, pek ra- hatsızlık vermediler. Ve dığer bankalar daıma şunu düşündü, biz ayakta durup çalışırsak bu borcu ödeyebiliriz." Borç 350 milyar Konkordato aşaması- nda 52 milyarlık borcun bankaca 124 milyar ola- rak ifade edildigini. son mahkeme başvurusunda ıse 350 milyarlık borçtan sözedildiğini anlatan Ka- dirbeyoğlu. bankanın if- las halinde bunun ancak yirmide birini kurtaracağını savundu. Bu büyük makinelere alıa çıkmaya- cağını, zaten makinelerin de boş durmaktan yıprandığını söyleyen Kadirbeyoğlu, araziler üzerinde de diğer bankalann ipoteğinin önce olduğunu vurguladı." Ban- ka şunda yanıldı, bizde çok bol para var. ben üzerlerine gidersem bu paramı tahsil ederim düşünce- sine kapıldı. Bende çok para olsa nıçin bir defa faizle. yüzde 100'e varan faızlerle kredi alayım ki? Ve bizim şirket aile şirketi olduğu için, hanı şirket sahibi alırcebine atar da şirket çırçıplak ortada kalır olayı da yok Çünkü benim şahsı ımzam var " diyen Kadir- beyoğlu. " Halbuki benı rahat bı- raksaydı. çahşsaydım mart 91"de üstümüze gelmeseydi bugünlerde borç bitecekti" şeklinde konuştu. Kadirbeyoğlu. devletin de yeni- den ihaleye çıkmak için en az 1 yıl zaman harcayacağını ve bugüne kadar harcanan paralar boşa gi- deceği için ülke ekonomisinin za- rar göreceğini söyledi. KONUK YAZAR IŞÇININEVRENINDEN ŞÜKRAN KETENCİ AtakKamu-ozel sözleşme masalarmda işler iyi gitmiyor. Ufukta. anlaşmalar değil, önemli uyuşmazlıklar, grevter gözüküyor. Toplusözleşme masalarmda aylar süren görüşmelerde işlerın iyi gıtmemesı bizde bır gelenek oldu. Karşı tarafı bel- 11 bir noktaya getırmenın yolu olumsuz tablo çizılmekte gö- rülür. Karşılıklı suçlamalar yapılır. En sonunda greve, lo- kavtagün, bazensaatlersayılırken "al takke verkülah" asıl pazarlık yapılır. Ayların boşa harcanması, gerilimin ış barışı ve anlaşma üzerindekı olumsuz etkileri bır yana, son dakıkanın panığınde sonra çok fazla acısı çıkan yanlışlar da yapılır. Neyazık kı yaratılan genel güvensizlik ortamı, zorlu pazarlık oyununu kural haline getirdi. Toplusözleşmelerde taraflar için en iyisini almak değıl, en zorlu pazarlığı ka- zanmış olmak göruntüsü önemli. İş barışına katkıda bulunacağı umudu ile yasal bir zorun- lulukolarak getırılmış uzun bır toplu pazarlık sürecınin, sis- temin hiçbir işe yaramadığını. artık iflas ettiğini bilim de, taraflar da her yerde vurguluyorlar. Ancak yıne de kimse- ler, işçıye-işverene, sosyal ve siyasal barış ortamına çok büyük zararlar veren bizdeki hastalıklı sistemin değiştirıl- mesi için kılını kıpırdatmıyor. Bu genelleme içinde devam eden uyuşmazlıklardan fazla kaygı duymayabılirız. Çoğun- luğu için eninde sonunda son dakika anlaşmas'ının ola- cağını düşünebiliriz. Grevlerle çözume de sistemımiz ya- bancı değil. Aylar süren grevler de bize özgü bır hastalık. 12 Eylül öncesinde özel sektörde de yaygındı. 12 Eylül son- rasında tersıne kamuda gelıştı. Özellikle Ûzal'da simgele- şen, ücret tırmanışını engellemek için kamuda uzun süreli grevleri göze alma politikaları, dünyada pek örneğı olma- yan, binlerle, onbinlerle işçinin aylar süren grevlerınin ya- şanması sonucunu getirdi. 12 Eylül düzeni sayesinde, toplusözleşme düzenının tek belirleyicisı olan işveren cephesınin keyfıni kaçıran bazı gelışmeler söz konusu olmuştur. Özal'dş simgeleşen ANAP ıktidarında uzun yıllar kamu sözleşmelerı, genel üc- retlerın aşağı çekilmesi, işçinin yoksullaştırılmasının loko- motıfı olmuştu. Ancak işçi tabandaki patlama, bahar veyaz eylemleri, aylar süren grevler, belediye sözleşmeleri, ma- denci direnişi derken, Ozal'ın gerçek ücretlerı aşağı çekme kararlılığını kıran önemli gelişmeler oldu. ANAP iktidar gü- cüruj kaybedınce politık kaygılar da işin içine gırdi ve son ikı dönemin toplusozleşmelerinde işçinin gerçek ücretlerin- dekı kayıplar önemli ölçülerde giderıldi. İşte bu noktada işveren cephesınin yeni bir ideolojik atağı gündeme geldi 12 Eylül sayesinde işveren ılkelerini 12 Eylül hukukuna ve toplusözleşmelere aynen dikte ettir- miş olan işverenler, kamu sözleşmelerindeki ücret gelış- mesıne paralel, ücretlerdeki yüzde yüz kontrolü ellerınden kaçırınca, hızla alternatıf geliştırdiler. özel sektörde zaten hep uygulanan yöntemler, işçi çıkararak sözleşme ile veri- lenın geri alınması, ücretlerin aşağı çekilmesi hızlandırıldı Nasılsa Türkiye'de işçi çoğunluk ışsizdi. Sözleşmesız, ka- çakçalıştırılan kara sanayıdeki ikinci büyük çoğunluk, sen- dıkasız çalıştırılanlar ve çıkarmalarla ücretlerı aşağı çekı- lenlerden oluşan üçüncü büyük çoğunluk derken sozleş- melerle kazanılmış hakları koruyabilenler gerçekten küçük bir azınlık olarak kalıyordu. İşveren cephesi bu kez yıllardır, bilinçli, sessiz yaptığı bir ışı, bu kez teşhir ederek ve ideolojik bombardıman aracı olarak kullandı..' Toplusözleşmelerle ücretler aşırı yüksel- mişti. İşyerleri bu ücretleri kaldıramıyordu. İşçi sendika- larının sorumsuzluğunun bedelıni işçi ödeyecek, toplu işçi çıkartılacak, ışler taşeronlara devredılecektı." Son dönem özel sektör sözleşmelerinın ardından onbinler, yüzbinler çıkarıldı. Çok önemli bir sendikasızlaştırma, taşeronlaştı- rma yaşandı. Bu ideolojik atak nitelığindeki yaygın uygula- maya Türk-İş'in, üyesi sendikaların neredeyse gıkı çıkmadı. İşte yeni dönem özel sektör sözleşmelerı masası- na bu çoküş içinde oturuldu. Bır önceki dönemin ücreti "aşırı' olarak kabul edilmiş. çıkarmalar ve taşeronlaştı- rmalarlasendikalgüçküçülmüş, erimişveyenilmiş olarak. Bu çoküşle oturulan sözleşme masalarmda sağlam nasıl ayağa kalkılacak? özelde böyle de kamuda Özal'ın, ANAP'ın değil de DYP- SHPkoalisyonununiktıdardaolması, sendikaların durumu- nu kurtarıyor mu? işçi sendikaları adeta kış uykusuna yatmışken, işveren cephesinin ideolojik atağının, mücade- lesının önemli sonuçlarını gözden kaçırmamakgerek. Şim- di bu ortamda ozel sektör koalısyon hükümetine çok rahat bastırıyor. DYP'nin işveren cephesıne yakın parlamenter- leri, bakanlan bu ışe zaten yatkın. Demirel çok konuşmu- yor, ancak onun da eğilıminin ücret tırmanışını aşağı çek- mek olduğu anlaşılıyor. özetle kılıtlenen kamu sözleşmele- rinde de koalısyon hükümetinin eğilimı ücret artışlarını aşağı çekmek. Evet, ılgisiz kalmakla, önemsememekle yanılgıya düşüyoruz. Bu dönemin sözleşme uyuşmazlı- kları önemli bir çıkmazın içinde, çatışmaya gebe. Sendi- kacılar ne kadar vurdumduymaz olurlarsa olsunlar, bu iş- ten kolay kolay sıynlamayacaklar gibi gözüküyor.. RAKIM ENÇ Emekli Aktüer D# öjize Endeksli Yaşam Sigortalan u-Ikemizde, eski Osmanlı gele- neğınden oluşmuş bır altına guven olayı vardır. Hâlâ köy düğünlerınde en etkili arma- ğan altın bilezık ya da beşi bir arada aiınlıktır. Ama gıderek altının değeri de oylesıne yükseldi kı artık her ay bir altın almak bile pekçoğumuz ıçın hayal oldu. Sigor- tacılığımız da bu altın olayını çok uzun süredir tartışmıştır Paranın değer yitirmesınden yakı- nan pek çok kışı hıç olmasa altına bağlı bır sı- gorta yapılsa diye başvuruda bulunmuştur. Oysa sigortacılık matematiğe dayalı bir gü- vence sistemidır. Değeri sık değişen altın gibi bir madene dayalı olması sakıncalıdır. Ancak son yıllarda altjn yerine dövize dayalı ya da endeksli yaşam sigortalarının gelişmekte olduğu izlenmektedır. Bura- da amaç uluslararası para pı- yasasında değer yıtırmesi olası olmayan ve herhalde Türk Lirası karşılığında değer kaybı pek duşünülmeyen bazı Batılı gelişmiş ülkelerin paralarına endeksli bir sıs- tem gelıştırmektir. Hemen kaydetmemız ge- rekır kı bu endeksi Pakıstan Rupeesıne ya da Arjantin Pesosu'na (galıba o da adını değiştirdi) bağlamayı kimse düşünmemektedır. Aslında sigortacılığımıza bu endeks olayını veren. Türk Parasını Koru- ma Mevzuatınagetirılmiş olan esnekliktir. Za- ten son günlerde gonüllu tasarruflarda halkın dövızli tasarrufa yöneldığıni belgeleyen ısta- tistıkler yayımlanmaktadır. Ülkemiz yaşam sıgortacılığı matematik ku- rallar ve faiz sınırlaması sonucu (ki bu ıki kural sigortacılığın vazgeçılmez temelleridir) bir türlü istenen duzeye ulaşamamıştır. Devletin %70faız ile borçaldığı dönemde yaşam sıgor- tacısının %9 faiz garantısi vermesi adeta ko- mik olmaktadır. Oysa yaşam sigortalan uzun vadeli anlaşmalardır 20 ya da 30 yıl için faiz garantısi kolayına verilmez. Nıtekım devlet borçlanmalarında da bir zamanlar %5 ya da %7'ler ile yaşadık. Önemli olan yaşam sigortası sisteminin halkın kuçuk tasarruflarını yönlendıren, gü- Esas olan halkın küçük arttınmlannın birarayagetiril- mesi ve sağlam yatınmlara gidilmesidir vendirici bır sistem olmasıdır. Halkın güveni- nin sağlam dövizlere kaydığını izleyen sigorta kuruluşları da bu tür dövizlere endeksli sis- temler geliştirmışlerdir. Bunda haksız olduk- ları da söylenemez. Örneğin Amerıkan Do- lan'nı ele alalım. Çok uzak tarihlere gıtmeye gerek yok. Bir Amerikan Doları'nın 1^4 yıhnda değeri Türk Lirası olarak 442.- idi. 1986 yıhnda bu değer 756.- oldu. 1988 yıhnda ise aynı dolar 1816- ediyordu. Bugün ise bir do- ların karşılığı 8200.- olmuş durumda. Burada önemli olan tüm. işlemlerin dolar bazında tutulması. Yani sigortalı da her ödedi- ği primı bu endekse göre yani TL olarak gide- rek artan oranlarda ödüyor, ama riziko tazmi- natı olsun, toplam ihtiyarlık tazminatı olsun, si- gortahya ya da varislerine ödenecek paralar da yine dolara endeksli olarak artan TL olarak ödeniyor. Doğal olarak bir sigorta ku- ruluşunun uzun vadeli sözleş- melerde çok yüksek oranlı ge- tiriyı taahhüt etmesine olanak yoktur. Öte yandan da piyasa- da devlet aldığı ikrazata %70 faiz öderken yaşam sigor- tacısının sigortalısına %9 faiz uygulamasının da hiç anlamı olmaz. İşte kâr payının yeni uy- gulaması bu artan getirinin si- gortahya aktanlmasına yol açmıstır En son gelişmeler ise daha ilginçtir. Uzun yıllardır Türk Parasını Koruma Kanunu çerçe- vesinde (Kımin neyı koruduğu pek belli ol- mamıştır. ama o başka bir öyküdür) yabancı paranın kullanımı kısıtlanmıştı. Son yıllarda Türk parasının adeta (konvertıble) hale gel- mesi sonucu sigorta kuruluşlarımız endeksli sigortaları da müşterilerine sunmaya başladı- lar. Doğal olarak, Batılı gelişmiş ülkelerin yı- llarca denenmış paraları esas alınıyor. Bu tür bır uygulamada değışim oranları ya da teknık deyışı ile pasıte olayı ele alındığından sigorta tekniğı açısından uygun olan %3 ya da %5 gibi faiz oranları ile çalışmak da olası oluyor. Diğer bir deyışle sıgortalıya parasını sağlam bir dövize yatırmış olma olasıhğı verilmekle ileride yer alacak devalüasyonlara karşı bir garantı verılmiş oluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear