29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi- Cumhurijel Matbaacılık ve GazeteciJik Turk Anonjm Şirketi adına Berin \»di 0 Murahhas Üye' Emint L'şaklıgil 0 Genel Yayın Müduru: Hgsan Cemal, Vazı Işlcrı Muduru. Oka> Goaessin 0 Vazı Işlerı Mudur Yardımcıları: Saliıtı Alpısiın, Kerem Çabşkan, Necdel Dogın, Uılfu Tınç 0 Sayfa Duzenı Yönetmeni: Ali Acar 0 Ankara Temsılctsı: Ahmel Tan îç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tgmer, Kıiltur: Olal Üster, İstanbul Haberleri: Muhiltin Sirer, Spor: Abdülkadir Yucelman, Makaleier: Şahin Alpav, Duzeltme: Abdullah Yancı 0 Koordina- tor: Ahmel Konılsan 0 Maii Işler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bülent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sergi Osmanbeşeoglu 0 Reklam: Ayşe Tonın • İdare: Husfyin Gurer # Işleıme: Önder Çeiik 0 Bilgi-lşlem: Nail Inal 0 Personel: Sevgi Bostancıoglu Basaır ve Yayan Cumhun?w Maibajıalık ve Cuncalık T A Ş. Tflrkocagj C«d. 39/41 Caj 34334 Isı PK 246 İManbul Tel 512 05 05 (20 İMl), Td« 22246. Fix (1) 526 60 72 0 A Aaktn: Zı>a GoJcalp Blv Inkılap S. No 19/4, Tti 133 II 41-47, Telej. 42344, F « (4) 133 0 tımlr. H Zıya Bl> 1352 S. 2/3, Tel 13 12 30, Tel«. 52359. Fu (51] 19 53 60 # A Inönu Cad 119 S. No 1 Kal 1. Tel 19 37 52 (4 hat), Tefcı 62155, Faı f71) 19 GÖXOVA IlllZİl kanmpanyası: Santral TAKVIM: 8 OCAK 1992 Imsak: 5.50 Güneş: 7.21 Öğle: 12.15 Ikindi: 14.38 Akşam: 16.59 Yatsı: 18.24 OICAY .AKDENİZ GÖKOVA — Gökova Ter- mil Santralf nın geleceğini be- lirleyecek Son Karann Yüksek Plaalama Korulu (YPK) tara- fından alınması beklenirken TEK personeli ile yapımcı fir- ma persomeli de santralın ya- pmsnın siirmesi amacıyla bir imza kampanyası başlattı. Saaral inşaatında görevli per- sonclin aileleri ile burada ça- üşan işçilere "İşinizden olmak istemiyorsaLnız santralın yapı- mına deste-k olun" çağrısı ile toplanan imzaların Enerji Ba- kanlığı'na sunulacağı bildiril- di. Santralın yapımının sürme- si konusunda başlatılan imza kampanyasjnın resmi bir telki- ne dayanmadığım bildiren TEK yetkilUeri, "Ydiardır bu- raya emek veren personelimiz veya işcilerimiz boyle bir kam- panyayı ba^latmış olabilirier" dediler. öte yandan DYP Muğla Milletvekili İrfeftin Akar ile DYP Milas ilçe örgütünden bazı partililerin de başlatılan imza kampanyasını destekle- dikleri ve çevrelerinde imza toplayarak Enerji Bakanlığı- na ilettikleri öğrenildi. Bir süre önce Ingilizlerle Türk şirketlerinin ortaklaşa yapmayı üstlendikleri Güüük dalyanı üzerine yapımı tasar- lanan havaaJanı için de olum- lu gelişmeler bekleniyor. Bod- rum yarımadasına hizmet ve- recek olan Güllük Havaalanı- nın yapımına, buradaki doğal yaşamın olumsuz yönde etki- leneceği gerekçesi ile çevreciler tepki göstermişlerdi. Yapımı askıya alınan havaaJanı için, Devlet Hava Limanlan Genel Müdürlüğü uzmanlannca yö- rede yaklaşık üç aydır sürdü- rülen çalışmaiar tamamlandı. ÇayelFnde garip bîrölüm ÇAYELİ (AA) — Rize'nin Çayeli ilçesinde önceki gün bir birahanede meydana gelen olayda ölen dört çocuk baba- sının, tabanca ile vurulduğu ortaya çıktı. Ölen kişi hakkın- da doktorlar, "kalp yetmez- ligi" raporu vermişlerdi. İskele Meydanı'ndaki bir bi- rahanede önceki gün meydana gelen olayda garson Cemal Emir ile içki yiizünden tartışan eski sabıkalı Ahmet Öztürk- ün tabancası ateş aldı. Bu sı- rada çıkan panik sonucu bira- hanede bulunanlar kaçıştılar. Daha sonra çevredekiler bira- haneye girdiklerinde, bir masa- nın üzerine yığılmış halde du- ran Kalsın Bilgin'i "Kalp yet- mezligi geçiriyor" düşüncesiy- le, Çayeli SSK Hastanesi'ne götürdüler. Kalsın Bilgin, Se- bahat Genç ile Hikmet Aşkar isimli doktorlârın müdahalesi- ne rağmen kunarılamayarak öldü. Kalsın Bilgin'e "kalp yet- mezliği" raporunun verilmesi- nin ardından şüpheye düşen ai- lesi, ölüm sebebinin araştırıl- masını istedi. Bunun üzerine ceset üzerinde yapılan incele- mede, Bilgin'in kasığından ta- banca ile yaralandığı belirlen- di. Bilgin'in, yapılan otopsi so- nucu da bu nedenle öldüğü an- laşıldı. Cumhuriyet Savcısı Siiley- man Aras, birahanede çıkan tartışma sonucu Ahmef Öz- türk'ün tabancasından çıkan kurşunun Kalsın Bilgin'e isabet ettiğini ifade ederek Ahmet Özturk'un, 9 milimetre çapın- daki ruhsatsız tabancasıyla ya- kalandığını ve ilk sorgusu so- nucu tutuklandığını söyledi. Kalp-damar yılda 12 milyon öldürüyor CENEVRE (ANKA) — Dünya Sağlık Örgütü (WHO), kalp-damar hastalıklannı "bir numaralı halk düşmanı" ilan etti. WHO'ya gore kalp- damar hastalıklan, her yıl 12 milyon insanın ölümüne yol açıyor. Birleşmiş Milletler'e bağlı WHO tarafından yayımlanan raporda, kalp-damar rahatsız- lıklarının dünyada öldürücü hastalıklar arasında ilk sırada yer aldığı belirtiliyor. Kalp-damar hastalıklarının önemine dikkat çekmek ama- cıyla 7 nisanda kutlanacak 1992 Dünya Saglık Günü'nde kalp sağlığı üzerinde durulma- sma karar verilen WH0 rapo- runda, her yıl kafp-damar ra- hatsızlıkları sonucu yaşamını yitiren 12 milyon kişinin yarı- sının gerekli önlemlerin alın- ması halinde kurtulabilecegine i^aret ediliyor. Mavi Melek Marlene Dietrich, geçen hafta 90 yaşına bastı ValiziBerlinHekaldıMutlo kukla Joseph Von Sternberg, İki Kravat adlı silik bir filmde keşfetti Marlene'i. Marlene, onun elinde, yumuşak bir kurabiye hamuru gibiydi. Ünlü yönetmen ne diyorsa yapıyor, 'mutlu bir kukladan başka bir şey olmamaya' çalışıyordu. (üüzel b a c a k l a r Morocco filminin çekimi için Hollywood'a gittiğinde on kilo zayıfladı. Gövdesi o görkemli kavislere, yüzü o kutsal elmacık kemiklerine kavuştu. Marlene, "Bacaklarım mı? Yürümekten başka işime yaramadılar" demesine karşın, sinemanın en uzun ve güzel bacaklarının sahibiydi. MİNE G. SALLNtER PARİS - Maria Magdale- na Von Losch, yaklaşık otuz yıldır hıç çıkmadığı Paris Montaigne bulvarındaki küçük apartman dairesinde geçen hafta 90 yaşına bastı. Bundan ikı >ıl önce. Berlin Duvarı yıkılırken anayurdun- da. uzun zamandır ilk kez ga- zetelere haber salmış. bir ba- sın bildirısı vayımlamıştı. "Şimdi Almanya'ya gidebili- rim artık" diyordu demecin- de. "Berlin'de bir valizim kal- mıştı, biliyorsunuz..." "Berlin'de Bir Valiz", "Lili MarleıT'le birlikte en ünlü şar- kılanndan biriydi onun. Sıcak ve kalın sesı tüyler ürperticiy- dı. Maria Magdalena Von Losch: Mavi Melek ya da Marlene Dietrich olarak da bı- linırdı. Belki ileri yaşı dolayı- sıyla. Berlın'e sözünü ettiği yolculuğu gerçekleştıremedi. Marlene Dietrich, sinema tarıhınin yaşarken efsane olan amtlanndan biri. Doksanıncı yaş gününde. Fransız devlet televizyonu A2, akşam haber- lerinde şö>le bir çağrı >ayım- ladı: "Marlene, sizin gazeteci- lerden hoşlanmadığınızı biliriz. Ama bu gece eğer bu yayını iz- liyorsanız, sizi ne kadar sevdi- ğimizi ve sizinle aynı ülkede yaşayıp aynı havayı solumak- tan ne kadar gurur duyduğu- muzu bilmenizi isteriz. Doğum gününüz kutlu olsun." "Bacaklarım mı? Yürümek- ten başka işime yaramadılar" tümcesıne karşın. sinema dün- yasının en uzun ve güzel ba- caklannın sahibi Marlene Dietrich'in babası, Prusyalı bir subaydı. 1914 şavaşının başında öksüz kaidı. İngilız \e Fransız mürebbiyelerle, La- tince ve keman dersleri alarak büyüdü. Ama Marlene, Hıris- tiyanlık tarihinın en kutsal orospusu. Azize Maria Mag- MARLENE DIETKICH— Maria Magdalena von Losch, Mavi Melek ya da Marlene Dietrich olarak da bilinirdi. 1943-1945 arasın- da o ürpertici ve kalın sesiyle 'Lili .Marlene'i söyledi. Bugiin Fransa'da, Montaigne Bulvan'ndaki küçük dairesinin kirasını zor ödiiyor. daienanın adını taşıyordu... VVeimar kentinde geçirdiği bir kaza sonucu bileği kınlınca. kemancı olarak yaşamı bıttı ve müziği bırakarak oyuncu- luğa başladı. Vehnimeti Joseph Von Sternberg, "İki Kravat" adlı sılik bir filmde keşfetti Mar- lene'i. Berlin'e yalnızca kendi- sıni almak için gelen Stern- berg'in kişiliğinde, küçük yaşta yitirdiği babasını bul- muştu Maria Magdalena. 1930 yılında, Berlin'deki DEFA stüdyolarında. köçük dantel külodunu. zamanın en ünlü Alman aktörü Emil Jan- nings'ın kafasına fırlattığı gün, "Mavi Melek" efsanesi doğmuştu. Joseph Von Stern- berg'ın elinde. yumuşak bir kurabiye hamuru gıbıydı Marlene. Ünlü yönetmen ne diyorsa yapıyor, kendi deyi- şiyle"'mutlu bir kukladan baş- ka bir şey olmamaya" çalışı- yordu. "Morocco" filminin çekimi için Hollyvvood'a gel- diklerinde iki ayda on kilo zayıfladı, gövdesi o görkemli kavislere, yüzü o kutsal elma- cık kemiklerine kavuştu. Marlene'in kültürü dillere destandı "Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok"un yazan Erich Maria Remarque, arka- daşıydı ve Marlene, ömrü bo- yunca "Rilke'nin bir dizesine dönyanın bütün filmlerini feda edebileceğini" söylemekten çekinmedi. Başlıbaşına bir Schopenhauer uzmanıydı. Çok az insanı seviyor ve beğe- niyordu. Gary Cooper'a. li tek heceli aktör" diyor. Charles Boyer'i "repliklerinden çok profiliyle uğraşmakla" suçlu- yor, Clark Gable. Errol Flynn ve Robert Taylor'ı "yorucu bir cehalet içinde" buluyor, Cary Grant'ın. "beyazperdede ya- rattığı mekanik hoşluk" dola- yısıyla çalıştırıldığını ileri sürüyordu. Bette Davis, Joan Crawford ve Carol Lombard için yorum yapmaktan kaçını- yordu. Ray Milland denilince ise içini çekip, "Ondan beter bir partnerle çalışmak zorunda kalmadığım için şanslıyım.'" derdi. Oysa sevdiklerine çok sa- dıktı. Ve onlan övmek için bulduğu sözler, yergilerinden bile çarpıcıydı. Orson Welles için şöyle söylemişti: "Onun adını önce haç çıkartıp, sonra ağzınıza almahsınız!" Dostu Orson VVelles Fransa'nın Alsace bölgesinde, "Kötülük Açlığı" filmini çe- kerken Universal film şirketi- nın hışmına uğrayınca. Al- sace'a. onun yanına geldi moral vermeye. Fransa'daki bu buluşma Hollywood"un şom agızlanna ilginç bir sakız verdi. Marlene Dietrich, dedi- kodu uzmanlan tarafından "reşit olmayan delikanlıları baştan çıkarmakla" suçlanı- >ordu. Orson VVelles o sıraiar 26yaşındaydı... İkinci Dünya Savaşı başla- yınca. derhal ve hiç tereddüt- süz, müttefiklerin yanında yer aldı. Çatışma başlamadan ön- ce Goebbels'in Almanya'ya dönrrıe çağnsını geri çevirmiş-' ti. Naziler, Marlene'in ailesini rehin aldılar. Mavi Melek, kızkardeşini savaştan sonra Bergen Belsen temerküz kam- pında buldu. 1943 ile 45 yıllan arasında Marlene. o ürpertici ve kalın sesiyle durmadan dinlenme- den "Lili Marien"i söyledi. Almanlar için Almancası, müttefikler için Marlene'in Alman tınısı taşıyan İngilizce- siyle bu şarkı, fkinci Dünya Savaşı'nın belki de en büyük simgesiydi. Jean Gabin ile Hollywood'- da tanışmış. aşklan orada başlamıştı. Savaş sırasında Je- an Gabin, Fransız direniş ha- rekâtına katıldı. Bu sürede yalnızca bir kez gördüler bir- birlerini. Jean Gabin, Bastog- ne (Belçika)'da çarpışıyordu. Marlene, onun nerede oldu- ğunu haber almıştı. Birlikte gezdiği müttefik kuvvetlerin- den bir cip ödünç aldı, atladı gitti Bastogne'a ve uzaktan sırtını seçtiği Jean Gabin'i adıyla çağırdı. Gabin döndü ve Marlene'i gördü. İki sevgiii kucaklaştılar. Gabin'in birliği bir tank saldırısına öncülük ediyordu. Hareket borusuçal- dı. Jean Gabin. toz duman içinde ilerlemeye koyulan as- keri araçlardan birine atladı ve gözden kayboldu. Savaştan sonra buluşup Pa- ris'te birlikte yaşamaya başla- dılar. Ancak işler kesattı. Si- nema endüstrisi, savaş sırasın- da saklanıp banşla birlikte zafer naraları atarak ortaya çıkan oyunculara öneri yağdı- nrken, bu iki savaş kahrama- nını, nedense görmezden geli- yordu. Marcel Carne, nereden bulmuşsa gerekli sermayeyi toparlamış. "Gecenin Kapı- ları"nı çekmek üzereydi. Mar- lene Dietricht ve Jean Gabin'i filmin kadrosuna aldı. Ancak Marlene son anda, "Fransız- ların yeterince Alman aksanı duvduklannı ve kendisine si- nirleneceklerini" ileri sürerek projede yer almaktan caydı ve beraberinde Jean Gabin'i de sürükledi. Marlene, Gabin'den aynl- dıktan sonra Hollywood'a döndü. Birkaç tane kayda de- ğer olmayan film çevirdi. Hat- ta ağır para sıkıntısını çözebil- mek için David Bowie'nın "Jigolo"sunda bile oynadı. Zaten yakından bakıldığında, Marlene'in çevırdiği kötü filmlerın sayısı, iyılenni aşar. Ancak. yalnızca "Şangay Ekspresi" ve "Kadın ve Kukla"da yarattığı mucıze bi- le, kilometrelerce kötü fılmi bağışlatabilir. Marlene, "Ma- vi Melek"i saldırgan bir baya- ğılıkta bulduğunu söylerdi, Çevresinde yaratılan mitosa karşın Mavi Melek, onun "kendi" referans fılmi değıldi. • Marlene, sonunda Paris'- teki evine kapandı ve oradan hiç çıkmaz oldu. Onun, iki film arası evinde bigudilerinin üstüne bağladığı başörtüsüyle mobilyalannın tozunu alacak kadar "evcîl" olduğunu bilen- ler var. Sevdiği erkeklere "analık" etmeyi pek sevdiğini de... Sinemanın yem ılaheleri, heykel vücutlan, yeni kahra- manlan var artık. Ama Mar- lene, sinema tarihinin son "kraliçe"si idi. Yedinci sanat- taki aristokrasi. biraz da onunla bittı. Fakat Marlene Dietrich'in yaşadığını bilmek, onu yaşar- ken yazmak bile en büyük keyıfi Yüz yaşını da esirgeme biz- den Lili Marlene! |F,!İr Pazargünlerikurulanpazar, Ortaköy'dekinin benzeri ^Sanat aşkına, FenerbahçeVeŞimdiden "sanaf'a alışsın. Bir yaşlı kadın, önünde incik- boncuklar, Hint işi kupeler, kol- yeler, bilezikler, yüzükler... Hint işi bir küpe 35 bin lira. Nasıl yapıldığını soracak olu- yorum. — Çocuklar yapıyor, ben sa- tıyorum, diyor kısaca. Üç genç kız, gözlerinin mavisi-yeşili onlerindeki ha- vanların, mumluklann, vazola- gisini nhtımın betonuna yaymıs. Masmavi bir denizle kapkara dağlar arasında çırpınan takalar, tekneler... Yirmi bin liraya Ka- radeniz'in uğultusu odaruzın du- varında. Ortakdy'deki pazarın aksine burada müşteri daha fazla. Tez- gâhlar daha düzenli. Çoğu bir örnek. Alışverişten çok bir buluşma yeri de. İncik-boncuklar, Hint işi küpeler, kolyeler, bilezikler, içinde pa- rafin yanan kandiller... Hatta kekler, börekler, çörekler... Fener- bahçe'de pazar günleri kurulan sanat pazannda düzenli tezgâh- ların üzerinde alıcı bekliyorlar. (Fotoğraf: KADİR CAN) REFİK DURBAŞ "Kadıköy Belediyesi işbirliği ile sanat pazan. Her pazar bir- likte olalım. Caddebostan Lions Kulübü Deraegi." Ne zaman yolum Fenerbahçe üzerine düşse köprüye gelmeden bu tabela takılıyor gözüme. Yalnız pazar günleri kurulan bir sanat pazarı... Anneler çocuklarını arabaia- rına "yiik"lemişler... ' Babaiar mor eşofmaniarımn Sabahat Tütüncüoğlu ebru yapıyor. Orhan altına bağcıkİJ ayakkabılarını giymişler... Çoluk-çocuk pazar günü sa- nat aşkına Fenerbahçe'ye düş- müş. Kimi set üstündeki "Coş- kun Bulvar Büfe"de çayını yu- dumluyor, kimi tezgâhlann ara- sında gönlüne uygun bir "anı" peşinde... Bıyıkları sakallarına karışmış bir genç y-üzünün bir yanını diz- leri uzerindeki bir romana ver- miş, öbür yanıyla tezgâhına diz- diği polyester sukaplumbağala- nnı gözlüyor. Evde canlısı "Cin Ali" var, ama polyesterinden bir tane de oğlum Alican alıyor. 'Karadeniz'den Esintiler" adını verdiğ sergisini nhtımın betonuna yaymış. Bir tezgâhta polyester su kaplumbağaları göze çarpıyor. Üç genç kız önlerine havanlar, mumluklar, vazolar, kalemlikler yaymışlar. rın, kalemliklerin bin bir rengi- ne karışmış... Kiminin adı var yaptığı işle, kiminin adı yaptığı işin adı. Sabahat Tütüncuoglu ebru yapıyor. Bir metrelik tezgâhta bütün yaptıklannı sergilemek ne mümkün? Bu yüzden kataloğa bakmanız gerekecek. Orhan Berker, "Karadeaiz- den Esintiler" adını verdiği ser- — Sizi bir yerden tanıyonım, diyor bir ses. — Herhalde buradan ola- cak... — Yok yok gözüm bir yerden ısınyor, ama nereden? Bakıyorum, iki genç kadın. Caddebostan Lions Kulübü'nün açtığı tezgâha doğru yürüyorlar. Tezgâhm başında Lions Kulü- bü'nün kurucu başkanı Ülker Yıldınm. Üyeler kekler, börek- ler, çörekler yapmışlar. Belli bir fiyatlan yok. Çünku bunlardan alınan paralar doğrudan yardım için spastik çocuklara aktarıla- cak. Bu da "sanat pazarı"nın sos- yal yönü. Bir başka yönü, pazann eko- nomik cephesi. Ve pazann en il- gi çeken köşesi. İki genç, içinde parafîn yanan kandiller yapıyor camdan. Elek- trik kesintilerinin sık sık günde- me geldiği son günlerde hem ekonomik hem yararlı bir iş yap- tıkları. Üstelik bir lamba fiyatı- na: 25 bin lira. Parafini piyasa- da bulmak da kolay. İstersen malzemeyi al evde kendin yap. Bir cam şişe, bir fitil, bir kutu da parafin. Hepsi bu... Alican'ı kandillerin başında bırakıyorum. Burada ışıklarla oyalansın bi- raz. Şimdi iki direk arasına ge- rili hamağı görürse "Alalım" di- ye tutturacak. Birden kalabalığm üzerine bir yağmur hışmıyla düşüyor köp- rü ayağındaki balıkçının sesi: — Şimdi çıktı denizden, der- ya kuzusu bunlar.'.. Lrıtihar: Kadın deniyor, erkek ölüyorErkekler genellikle kendilerini asarak ya da ateşli silahlar kullanarak intihar ediyorlar. Kadınlar hap içmeyi ve yüksekten atlamayı seçiyorlar. ŞENOL KONUKÇU Büyük kent yaşamının getirdiği koşullar ve in- san ilişkilerindeki kopukluklar intihar olaylann- da artışa neden oluyor. Daha çok 15-24 yaş ara- sındaki kişiler intihara yönelirken Boğaziçi ve Fa- tih Sultan Mehmet köprüleri intihar için seçilen yerlerin başında geliyor. Bu köprülerden bugü- ne kadar toplam 73 kişinin intihar ettiği öğre- nildi. Devlet îstatistik Enstitüsü'nün (DİE) araştır- malanna göre intihar edenlerin başında yaşama şansı olmayan hastalar, aile içinde geçimsizlik ya- şayanlar, gönül ilişkisinde başarısız olanlar, is- tedikleri kişiyle evlenemeyenler, geçim zorluğu çekenlerle öğrenim ve ticari başarısızhğa uğra- yanlar geliyor. Intihar edenlerin çoğunluğunu 15-24 arası yaş grubu oîuşturuyor. 24-34 yaş arasındaki kişiler ise ikinci sırada yer alıyor. En çok kadınlar inti- har ederken ölümle sonuçlanan intiharların er- keklerde daha fazla olduğu saptandı. Erkekle- rin genellikle kendini asmak veya ateşli silah kul- lanmak yöntemini tercih ettiği, kadınlann ise hap içmek ve yüksekten atlamak suretiyle intihara yöneldikleri bildirildi. İntihar sıralamasında İstanbul birinci, İzmir ikinci, Ankara üçüncü sırada yer aldı. 1990 yı- lında birer intihar olayının meydana geldiği Hak- kâri, Gümüşhane ve Içel son sırada yer aldı. Bu arada 1973 yılında hizmete giren Boğaziçi Köprüsü ile 1988 yılında açılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsu'nden şu ana kadar 73 kişinin intihar ettiği kaydedildi. Köprülerden atlayan- lann kurtulma şansı hemen hemen hiç yok gibi. Şu ana kadar sadece iki kişinin şans eseri ölüm- den döndügü belirlendi. Birçoğunun da cesetle- ri bile bulunamadı. İşadamı ve ünlu sporcu Sabri Dino, Japon fabrikatör Hiroshi Eguchu, Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdür Yardımcısı Üze- yir Akan, üniversite öğrencisi Tayfun Baban, Marmara Madencilik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şengül ve son olarak da Duru Turizm Muhasebe Müdürü Levent Sevgür Bo- ğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprillerinden at- layarak yaşamlanna son verdiler. Psikolog Erdoğan Tanaliay, intihar eden ki- şinin başka insanlara yapamadığı kötülüğü ken- disine yönelttiğini belirterek "İntihar aslında bir insanın çığlığıdır. Ama öyle bir çığlık ki bunu kendisi duyamıyor. Etkisini göremiyor. Kişi bir yerde 'ben de varım' dcmek istiyor" dedi. Karain'de at fo8İlleri • NEVŞEHtR (Cnmhuriyet)— Nevşehir'f bağh Ürgüp ilçesinin Kara köyünde Erciyes Dağı'nın püskürttüğü lavların aJtınc kaldığı sanılan bir at topluluğuna ait fosillere rastlandı. Nevşehir Müze Müdürü Seracettin Şahin başkanlığında iki arkeolog Karain köyünün Aktepe mevkiinde yaptıkları ön araştırma sonrasında çeşitl fosillere rastladılar. Bulunan fosillerin ata ait olduğu sanıhrken, bilimsel çalışma sonrasında kesinlik kazanacagını söyleyen Nevşehir Müze Müdürü Şahin, "6 milyon yıl önce bu bölgede atların yaşadığına dair elimizde bir bilgi yok. Ancak Kapadokya'nın Milattan önce bu bölgede yaşayanlarca 'Güzel Atlar Ülkesi' olarak nitelendirilmesi bir parça da olsa olaya doğmluk kazandınyor" dedi. Çevre kirletene ceza • KONYA (AA) — Konya'da tehlikeli boyutlara ulaşan hava kirliliğine karşı alınan önlemlerin uygulanmasına özen gösterilirken kurallara uymadıklan belirlenen 124 kişiye para cezası uygulandı. ll Sağlık Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi görevlilerinin kontrolleri sırasında, hava kirliliğine neden olan plastik ve benzeri atık maddeleri yaktıklan belirlenen 124 kişiye para cezası verildi. Bu arada 598 binadan 127'sinde kaloriferlerin usulüne uygun yakılmadığı belirlenerek kalorifercilerinin kursa gönderildiği bildirildi. Gönüllü çevreciye kart • ANTALYA (AA) — Antalya Belediyesi Çevre Sağlığı Danışmanı Nihat Şahin'in başkanlığında Antalya'da bulunan sivil oda ve derneklerin yöneticiieri, "Çevrenin temiz tutulması konusunda neler yapılabilir" konusunu görüşmek üzere bir araya geldiler. Şahin, belediye olarak aktif ve gönüllü çalışacak kimselere, gönüllü çevreci kartı vermeyi planladıklarını ve bu konuda sivil örgütlerden destek beklediklerini belirtti. Şahin, kart verilecek kişilerin çevreyi kirletenleri, toplumun ortak kullandığı maÛara zarar verenJeri, doğal ve tarihsel eserleri tahrip edenleri uyaracaklarını, onları yönlendireceklerini ve karşı gelenleri de belediyeye şikâyet edeceklerini söyledi. ÇETKO'dan • ADANA (AA) — ÇETKO Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Çamurdan, yaptığı yazılı açıklamada özellikle son yıllarda gelişigüzel, ilgisiz kişi ve kuruluşiara çevre ödülü verildiğini ve bu yöndeki girişimlerin amacından saptırıldığını savundu. Çamurdan çevre ve tüketicileri koruma doğrultusunda hizmet veren tüm dernekleri 1991 yılının 'çevre', 'tüketici' ve 'erveç (çevre tersi)' ödüllerinin sahiplerini belirleyecek seçici kurula aday üye göstermeye çağırdı. Derneklerden adaylannı 10 şubata kadar ÇETKO'ya bildirmelerini isteyen Çamurdan, ödül kazananların 15 mart Dünya Tüketiciler Günü'nde açıklanacağını kaydetti. 'Sıra gecesi' yapılacak • ŞANLIURFA (AA) — Şanlıurfa'da "Sıra Gecesi- Sıra Gezmek" geleneği, "2. Çiğköfte ve Pul Biber Şenliği" kapsammda, 10 ocakta yapılacak toplantı ile tanıtılacak. Geçmişte esnaf gruplarından samimi arkadaşların uzun kış gecelerinde bir araya geldikleri "Sıra Gezmek" ya da "Sıra Gecesi" olarak adlandınlan toplantılar, günümüzde halen sürdürülüyor. Şanlıurfa'da "Sıra Gezen" yaklaşık 200 grubun olduğu biliniyor. Sıra Gecesi'nde, grubu oluşturan kişilerden her biri, onceden belirlenen yemekleri üstleniyor ve bunlann dışında başka yemek yenilmiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear