Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi- Cumhurijel Matbaacılık ve GazeteciJik Turk Anonjm Şirketi adına
Berin \»di 0 Murahhas Üye' Emint L'şaklıgil 0 Genel Yayın Müduru:
Hgsan Cemal, Vazı Işlcrı Muduru. Oka> Goaessin 0 Vazı Işlerı Mudur
Yardımcıları: Saliıtı Alpısiın, Kerem Çabşkan, Necdel Dogın, Uılfu Tınç
0 Sayfa Duzenı Yönetmeni: Ali Acar 0 Ankara Temsılctsı: Ahmel Tan
îç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tgmer, Kıiltur: Olal Üster, İstanbul Haberleri: Muhiltin
Sirer, Spor: Abdülkadir Yucelman, Makaleier: Şahin Alpav, Duzeltme: Abdullah Yancı 0 Koordina-
tor: Ahmel Konılsan 0 Maii Işler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bülent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sergi
Osmanbeşeoglu 0 Reklam: Ayşe Tonın • İdare: Husfyin Gurer # Işleıme: Önder Çeiik 0 Bilgi-lşlem:
Nail Inal 0 Personel: Sevgi Bostancıoglu
Basaır ve Yayan Cumhun?w Maibajıalık ve Cuncalık T A Ş. Tflrkocagj C«d. 39/41 Caj
34334 Isı PK 246 İManbul Tel 512 05 05 (20 İMl), Td« 22246. Fix (1) 526 60 72 0 A
Aaktn: Zı>a GoJcalp Blv Inkılap S. No 19/4, Tti 133 II 41-47, Telej. 42344, F « (4) 133
0 tımlr. H Zıya Bl> 1352 S. 2/3, Tel 13 12 30, Tel«. 52359. Fu (51] 19 53 60 # A
Inönu Cad 119 S. No 1 Kal 1. Tel 19 37 52 (4 hat), Tefcı 62155, Faı f71) 19
GÖXOVA
IlllZİl
kanmpanyası:
Santral
TAKVIM: 8 OCAK 1992 Imsak: 5.50 Güneş: 7.21 Öğle: 12.15 Ikindi: 14.38 Akşam: 16.59 Yatsı: 18.24
OICAY .AKDENİZ
GÖKOVA — Gökova Ter-
mil Santralf nın geleceğini be-
lirleyecek Son Karann Yüksek
Plaalama Korulu (YPK) tara-
fından alınması beklenirken
TEK personeli ile yapımcı fir-
ma persomeli de santralın ya-
pmsnın siirmesi amacıyla bir
imza kampanyası başlattı.
Saaral inşaatında görevli per-
sonclin aileleri ile burada ça-
üşan işçilere "İşinizden olmak
istemiyorsaLnız santralın yapı-
mına deste-k olun" çağrısı ile
toplanan imzaların Enerji Ba-
kanlığı'na sunulacağı bildiril-
di.
Santralın yapımının sürme-
si konusunda başlatılan imza
kampanyasjnın resmi bir telki-
ne dayanmadığım bildiren
TEK yetkilUeri, "Ydiardır bu-
raya emek veren personelimiz
veya işcilerimiz boyle bir kam-
panyayı ba^latmış olabilirier"
dediler.
öte yandan DYP Muğla
Milletvekili İrfeftin Akar ile
DYP Milas ilçe örgütünden
bazı partililerin de başlatılan
imza kampanyasını destekle-
dikleri ve çevrelerinde imza
toplayarak Enerji Bakanlığı-
na ilettikleri öğrenildi.
Bir süre önce Ingilizlerle
Türk şirketlerinin ortaklaşa
yapmayı üstlendikleri Güüük
dalyanı üzerine yapımı tasar-
lanan havaaJanı için de olum-
lu gelişmeler bekleniyor. Bod-
rum yarımadasına hizmet ve-
recek olan Güllük Havaalanı-
nın yapımına, buradaki doğal
yaşamın olumsuz yönde etki-
leneceği gerekçesi ile çevreciler
tepki göstermişlerdi. Yapımı
askıya alınan havaaJanı için,
Devlet Hava Limanlan Genel
Müdürlüğü uzmanlannca yö-
rede yaklaşık üç aydır sürdü-
rülen çalışmaiar tamamlandı.
ÇayelFnde
garip
bîrölüm
ÇAYELİ (AA) — Rize'nin
Çayeli ilçesinde önceki gün bir
birahanede meydana gelen
olayda ölen dört çocuk baba-
sının, tabanca ile vurulduğu
ortaya çıktı. Ölen kişi hakkın-
da doktorlar, "kalp yetmez-
ligi" raporu vermişlerdi.
İskele Meydanı'ndaki bir bi-
rahanede önceki gün meydana
gelen olayda garson Cemal
Emir ile içki yiizünden tartışan
eski sabıkalı Ahmet Öztürk-
ün tabancası ateş aldı. Bu sı-
rada çıkan panik sonucu bira-
hanede bulunanlar kaçıştılar.
Daha sonra çevredekiler bira-
haneye girdiklerinde, bir masa-
nın üzerine yığılmış halde du-
ran Kalsın Bilgin'i "Kalp yet-
mezligi geçiriyor" düşüncesiy-
le, Çayeli SSK Hastanesi'ne
götürdüler. Kalsın Bilgin, Se-
bahat Genç ile Hikmet Aşkar
isimli doktorlârın müdahalesi-
ne rağmen kunarılamayarak
öldü.
Kalsın Bilgin'e "kalp yet-
mezliği" raporunun verilmesi-
nin ardından şüpheye düşen ai-
lesi, ölüm sebebinin araştırıl-
masını istedi. Bunun üzerine
ceset üzerinde yapılan incele-
mede, Bilgin'in kasığından ta-
banca ile yaralandığı belirlen-
di. Bilgin'in, yapılan otopsi so-
nucu da bu nedenle öldüğü an-
laşıldı.
Cumhuriyet Savcısı Siiley-
man Aras, birahanede çıkan
tartışma sonucu Ahmef Öz-
türk'ün tabancasından çıkan
kurşunun Kalsın Bilgin'e isabet
ettiğini ifade ederek Ahmet
Özturk'un, 9 milimetre çapın-
daki ruhsatsız tabancasıyla ya-
kalandığını ve ilk sorgusu so-
nucu tutuklandığını söyledi.
Kalp-damar
yılda 12 milyon
öldürüyor
CENEVRE (ANKA) —
Dünya Sağlık Örgütü (WHO),
kalp-damar hastalıklannı "bir
numaralı halk düşmanı" ilan
etti. WHO'ya gore kalp-
damar hastalıklan, her yıl 12
milyon insanın ölümüne yol
açıyor.
Birleşmiş Milletler'e bağlı
WHO tarafından yayımlanan
raporda, kalp-damar rahatsız-
lıklarının dünyada öldürücü
hastalıklar arasında ilk sırada
yer aldığı belirtiliyor.
Kalp-damar hastalıklarının
önemine dikkat çekmek ama-
cıyla 7 nisanda kutlanacak
1992 Dünya Saglık Günü'nde
kalp sağlığı üzerinde durulma-
sma karar verilen WH0 rapo-
runda, her yıl kafp-damar ra-
hatsızlıkları sonucu yaşamını
yitiren 12 milyon kişinin yarı-
sının gerekli önlemlerin alın-
ması halinde kurtulabilecegine
i^aret ediliyor.
Mavi Melek Marlene Dietrich, geçen hafta 90 yaşına bastı
ValiziBerlinHekaldıMutlo kukla Joseph Von
Sternberg, İki Kravat adlı
silik bir filmde keşfetti
Marlene'i. Marlene, onun
elinde, yumuşak bir
kurabiye hamuru gibiydi.
Ünlü yönetmen ne diyorsa
yapıyor, 'mutlu bir
kukladan başka bir şey
olmamaya' çalışıyordu.
(üüzel b a c a k l a r
Morocco filminin çekimi
için Hollywood'a gittiğinde
on kilo zayıfladı. Gövdesi
o görkemli kavislere, yüzü
o kutsal elmacık
kemiklerine kavuştu.
Marlene, "Bacaklarım mı?
Yürümekten başka işime
yaramadılar" demesine
karşın, sinemanın en uzun
ve güzel bacaklarının
sahibiydi.
MİNE G. SALLNtER
PARİS - Maria Magdale-
na Von Losch, yaklaşık otuz
yıldır hıç çıkmadığı Paris
Montaigne bulvarındaki
küçük apartman dairesinde
geçen hafta 90 yaşına bastı.
Bundan ikı >ıl önce. Berlin
Duvarı yıkılırken anayurdun-
da. uzun zamandır ilk kez ga-
zetelere haber salmış. bir ba-
sın bildirısı vayımlamıştı.
"Şimdi Almanya'ya gidebili-
rim artık" diyordu demecin-
de. "Berlin'de bir valizim kal-
mıştı, biliyorsunuz..."
"Berlin'de Bir Valiz", "Lili
MarleıT'le birlikte en ünlü şar-
kılanndan biriydi onun. Sıcak
ve kalın sesı tüyler ürperticiy-
dı. Maria Magdalena Von
Losch: Mavi Melek ya da
Marlene Dietrich olarak da bı-
linırdı. Belki ileri yaşı dolayı-
sıyla. Berlın'e sözünü ettiği
yolculuğu gerçekleştıremedi.
Marlene Dietrich, sinema
tarıhınin yaşarken efsane olan
amtlanndan biri. Doksanıncı
yaş gününde. Fransız devlet
televizyonu A2, akşam haber-
lerinde şö>le bir çağrı >ayım-
ladı: "Marlene, sizin gazeteci-
lerden hoşlanmadığınızı biliriz.
Ama bu gece eğer bu yayını iz-
liyorsanız, sizi ne kadar sevdi-
ğimizi ve sizinle aynı ülkede
yaşayıp aynı havayı solumak-
tan ne kadar gurur duyduğu-
muzu bilmenizi isteriz. Doğum
gününüz kutlu olsun."
"Bacaklarım mı? Yürümek-
ten başka işime yaramadılar"
tümcesıne karşın. sinema dün-
yasının en uzun ve güzel ba-
caklannın sahibi Marlene
Dietrich'in babası, Prusyalı
bir subaydı. 1914 şavaşının
başında öksüz kaidı. İngilız \e
Fransız mürebbiyelerle, La-
tince ve keman dersleri alarak
büyüdü. Ama Marlene, Hıris-
tiyanlık tarihinın en kutsal
orospusu. Azize Maria Mag-
MARLENE DIETKICH— Maria Magdalena von Losch, Mavi Melek ya da Marlene Dietrich olarak da bilinirdi. 1943-1945 arasın-
da o ürpertici ve kalın sesiyle 'Lili .Marlene'i söyledi. Bugiin Fransa'da, Montaigne Bulvan'ndaki küçük dairesinin kirasını zor ödiiyor.
daienanın adını taşıyordu...
VVeimar kentinde geçirdiği bir
kaza sonucu bileği kınlınca.
kemancı olarak yaşamı bıttı
ve müziği bırakarak oyuncu-
luğa başladı.
Vehnimeti Joseph Von
Sternberg, "İki Kravat" adlı
sılik bir filmde keşfetti Mar-
lene'i. Berlin'e yalnızca kendi-
sıni almak için gelen Stern-
berg'in kişiliğinde, küçük
yaşta yitirdiği babasını bul-
muştu Maria Magdalena.
1930 yılında, Berlin'deki
DEFA stüdyolarında. köçük
dantel külodunu. zamanın en
ünlü Alman aktörü Emil Jan-
nings'ın kafasına fırlattığı
gün, "Mavi Melek" efsanesi
doğmuştu. Joseph Von Stern-
berg'ın elinde. yumuşak bir
kurabiye hamuru gıbıydı
Marlene. Ünlü yönetmen ne
diyorsa yapıyor, kendi deyi-
şiyle"'mutlu bir kukladan baş-
ka bir şey olmamaya" çalışı-
yordu. "Morocco" filminin
çekimi için Hollyvvood'a gel-
diklerinde iki ayda on kilo
zayıfladı, gövdesi o görkemli
kavislere, yüzü o kutsal elma-
cık kemiklerine kavuştu.
Marlene'in kültürü dillere
destandı "Batı Cephesinde
Yeni Bir Şey Yok"un yazan
Erich Maria Remarque, arka-
daşıydı ve Marlene, ömrü bo-
yunca "Rilke'nin bir dizesine
dönyanın bütün filmlerini feda
edebileceğini" söylemekten
çekinmedi. Başlıbaşına bir
Schopenhauer uzmanıydı.
Çok az insanı seviyor ve beğe-
niyordu. Gary Cooper'a.
li
tek
heceli aktör" diyor. Charles
Boyer'i "repliklerinden çok
profiliyle uğraşmakla" suçlu-
yor, Clark Gable. Errol Flynn
ve Robert Taylor'ı "yorucu bir
cehalet içinde" buluyor, Cary
Grant'ın. "beyazperdede ya-
rattığı mekanik hoşluk" dola-
yısıyla çalıştırıldığını ileri
sürüyordu. Bette Davis, Joan
Crawford ve Carol Lombard
için yorum yapmaktan kaçını-
yordu. Ray Milland denilince
ise içini çekip, "Ondan beter
bir partnerle çalışmak zorunda
kalmadığım için şanslıyım.'"
derdi.
Oysa sevdiklerine çok sa-
dıktı. Ve onlan övmek için
bulduğu sözler, yergilerinden
bile çarpıcıydı. Orson Welles
için şöyle söylemişti: "Onun
adını önce haç çıkartıp, sonra
ağzınıza almahsınız!"
Dostu Orson VVelles
Fransa'nın Alsace bölgesinde,
"Kötülük Açlığı" filmini çe-
kerken Universal film şirketi-
nın hışmına uğrayınca. Al-
sace'a. onun yanına geldi
moral vermeye. Fransa'daki
bu buluşma Hollywood"un
şom agızlanna ilginç bir sakız
verdi. Marlene Dietrich, dedi-
kodu uzmanlan tarafından
"reşit olmayan delikanlıları
baştan çıkarmakla" suçlanı-
>ordu. Orson VVelles o sıraiar
26yaşındaydı...
İkinci Dünya Savaşı başla-
yınca. derhal ve hiç tereddüt-
süz, müttefiklerin yanında yer
aldı. Çatışma başlamadan ön-
ce Goebbels'in Almanya'ya
dönrrıe çağnsını geri çevirmiş-'
ti. Naziler, Marlene'in ailesini
rehin aldılar. Mavi Melek,
kızkardeşini savaştan sonra
Bergen Belsen temerküz kam-
pında buldu.
1943 ile 45 yıllan arasında
Marlene. o ürpertici ve kalın
sesiyle durmadan dinlenme-
den "Lili Marien"i söyledi.
Almanlar için Almancası,
müttefikler için Marlene'in
Alman tınısı taşıyan İngilizce-
siyle bu şarkı, fkinci Dünya
Savaşı'nın belki de en büyük
simgesiydi.
Jean Gabin ile Hollywood'-
da tanışmış. aşklan orada
başlamıştı. Savaş sırasında Je-
an Gabin, Fransız direniş ha-
rekâtına katıldı. Bu sürede
yalnızca bir kez gördüler bir-
birlerini. Jean Gabin, Bastog-
ne (Belçika)'da çarpışıyordu.
Marlene, onun nerede oldu-
ğunu haber almıştı. Birlikte
gezdiği müttefik kuvvetlerin-
den bir cip ödünç aldı, atladı
gitti Bastogne'a ve uzaktan
sırtını seçtiği Jean Gabin'i
adıyla çağırdı. Gabin döndü
ve Marlene'i gördü. İki sevgiii
kucaklaştılar. Gabin'in birliği
bir tank saldırısına öncülük
ediyordu. Hareket borusuçal-
dı. Jean Gabin. toz duman
içinde ilerlemeye koyulan as-
keri araçlardan birine atladı
ve gözden kayboldu.
Savaştan sonra buluşup Pa-
ris'te birlikte yaşamaya başla-
dılar. Ancak işler kesattı. Si-
nema endüstrisi, savaş sırasın-
da saklanıp banşla birlikte
zafer naraları atarak ortaya
çıkan oyunculara öneri yağdı-
nrken, bu iki savaş kahrama-
nını, nedense görmezden geli-
yordu. Marcel Carne, nereden
bulmuşsa gerekli sermayeyi
toparlamış. "Gecenin Kapı-
ları"nı çekmek üzereydi. Mar-
lene Dietricht ve Jean Gabin'i
filmin kadrosuna aldı. Ancak
Marlene son anda, "Fransız-
ların yeterince Alman aksanı
duvduklannı ve kendisine si-
nirleneceklerini" ileri sürerek
projede yer almaktan caydı ve
beraberinde Jean Gabin'i de
sürükledi.
Marlene, Gabin'den aynl-
dıktan sonra Hollywood'a
döndü. Birkaç tane kayda de-
ğer olmayan film çevirdi. Hat-
ta ağır para sıkıntısını çözebil-
mek için David Bowie'nın
"Jigolo"sunda bile oynadı.
Zaten yakından bakıldığında,
Marlene'in çevırdiği kötü
filmlerın sayısı, iyılenni aşar.
Ancak. yalnızca "Şangay
Ekspresi" ve "Kadın ve
Kukla"da yarattığı mucıze bi-
le, kilometrelerce kötü fılmi
bağışlatabilir. Marlene, "Ma-
vi Melek"i saldırgan bir baya-
ğılıkta bulduğunu söylerdi,
Çevresinde yaratılan mitosa
karşın Mavi Melek, onun
"kendi" referans fılmi değıldi.
• Marlene, sonunda Paris'-
teki evine kapandı ve oradan
hiç çıkmaz oldu. Onun, iki
film arası evinde bigudilerinin
üstüne bağladığı başörtüsüyle
mobilyalannın tozunu alacak
kadar "evcîl" olduğunu bilen-
ler var.
Sevdiği erkeklere "analık"
etmeyi pek sevdiğini de...
Sinemanın yem ılaheleri,
heykel vücutlan, yeni kahra-
manlan var artık. Ama Mar-
lene, sinema tarihinin son
"kraliçe"si idi. Yedinci sanat-
taki aristokrasi. biraz da
onunla bittı.
Fakat Marlene Dietrich'in
yaşadığını bilmek, onu yaşar-
ken yazmak bile en büyük
keyıfi
Yüz yaşını da esirgeme biz-
den Lili Marlene!
|F,!İr Pazargünlerikurulanpazar, Ortaköy'dekinin benzeri
^Sanat aşkına, FenerbahçeVeŞimdiden "sanaf'a alışsın.
Bir yaşlı kadın, önünde incik-
boncuklar, Hint işi kupeler, kol-
yeler, bilezikler, yüzükler...
Hint işi bir küpe 35 bin lira.
Nasıl yapıldığını soracak olu-
yorum.
— Çocuklar yapıyor, ben sa-
tıyorum, diyor kısaca.
Üç genç kız, gözlerinin
mavisi-yeşili onlerindeki ha-
vanların, mumluklann, vazola-
gisini nhtımın betonuna yaymıs.
Masmavi bir denizle kapkara
dağlar arasında çırpınan takalar,
tekneler... Yirmi bin liraya Ka-
radeniz'in uğultusu odaruzın du-
varında.
Ortakdy'deki pazarın aksine
burada müşteri daha fazla. Tez-
gâhlar daha düzenli. Çoğu bir
örnek.
Alışverişten çok bir buluşma
yeri de.
İncik-boncuklar, Hint işi küpeler, kolyeler, bilezikler, içinde pa-
rafin yanan kandiller... Hatta kekler, börekler, çörekler... Fener-
bahçe'de pazar günleri kurulan sanat pazannda düzenli tezgâh-
ların üzerinde alıcı bekliyorlar. (Fotoğraf: KADİR CAN)
REFİK DURBAŞ
"Kadıköy Belediyesi işbirliği
ile sanat pazan. Her pazar bir-
likte olalım. Caddebostan Lions
Kulübü Deraegi."
Ne zaman yolum Fenerbahçe
üzerine düşse köprüye gelmeden
bu tabela takılıyor gözüme.
Yalnız pazar günleri kurulan
bir sanat pazarı...
Anneler çocuklarını arabaia-
rına "yiik"lemişler... '
Babaiar mor eşofmaniarımn Sabahat Tütüncüoğlu ebru yapıyor. Orhan
altına bağcıkİJ ayakkabılarını
giymişler...
Çoluk-çocuk pazar günü sa-
nat aşkına Fenerbahçe'ye düş-
müş. Kimi set üstündeki "Coş-
kun Bulvar Büfe"de çayını yu-
dumluyor, kimi tezgâhlann ara-
sında gönlüne uygun bir "anı"
peşinde...
Bıyıkları sakallarına karışmış
bir genç y-üzünün bir yanını diz-
leri uzerindeki bir romana ver-
miş, öbür yanıyla tezgâhına diz-
diği polyester sukaplumbağala-
nnı gözlüyor.
Evde canlısı "Cin Ali" var,
ama polyesterinden bir tane de
oğlum Alican alıyor.
'Karadeniz'den Esintiler" adını verdiğ
sergisini nhtımın betonuna yaymış. Bir
tezgâhta polyester su kaplumbağaları göze
çarpıyor. Üç genç kız önlerine havanlar,
mumluklar, vazolar, kalemlikler yaymışlar.
rın, kalemliklerin bin bir rengi-
ne karışmış...
Kiminin adı var yaptığı işle,
kiminin adı yaptığı işin adı.
Sabahat Tütüncuoglu ebru
yapıyor. Bir metrelik tezgâhta
bütün yaptıklannı sergilemek ne
mümkün? Bu yüzden kataloğa
bakmanız gerekecek.
Orhan Berker, "Karadeaiz-
den Esintiler" adını verdiği ser-
— Sizi bir yerden tanıyonım,
diyor bir ses.
— Herhalde buradan ola-
cak...
— Yok yok gözüm bir yerden
ısınyor, ama nereden?
Bakıyorum, iki genç kadın.
Caddebostan Lions Kulübü'nün
açtığı tezgâha doğru yürüyorlar.
Tezgâhm başında Lions Kulü-
bü'nün kurucu başkanı Ülker
Yıldınm. Üyeler kekler, börek-
ler, çörekler yapmışlar. Belli bir
fiyatlan yok. Çünku bunlardan
alınan paralar doğrudan yardım
için spastik çocuklara aktarıla-
cak.
Bu da "sanat pazarı"nın sos-
yal yönü.
Bir başka yönü, pazann eko-
nomik cephesi. Ve pazann en il-
gi çeken köşesi.
İki genç, içinde parafîn yanan
kandiller yapıyor camdan. Elek-
trik kesintilerinin sık sık günde-
me geldiği son günlerde hem
ekonomik hem yararlı bir iş yap-
tıkları. Üstelik bir lamba fiyatı-
na: 25 bin lira. Parafini piyasa-
da bulmak da kolay. İstersen
malzemeyi al evde kendin yap.
Bir cam şişe, bir fitil, bir kutu
da parafin. Hepsi bu...
Alican'ı kandillerin başında
bırakıyorum.
Burada ışıklarla oyalansın bi-
raz. Şimdi iki direk arasına ge-
rili hamağı görürse "Alalım" di-
ye tutturacak.
Birden kalabalığm üzerine bir
yağmur hışmıyla düşüyor köp-
rü ayağındaki balıkçının sesi:
— Şimdi çıktı denizden, der-
ya kuzusu bunlar.'..
Lrıtihar: Kadın deniyor, erkek ölüyorErkekler genellikle kendilerini
asarak ya da ateşli silahlar
kullanarak intihar ediyorlar.
Kadınlar hap içmeyi ve yüksekten
atlamayı seçiyorlar.
ŞENOL KONUKÇU
Büyük kent yaşamının getirdiği koşullar ve in-
san ilişkilerindeki kopukluklar intihar olaylann-
da artışa neden oluyor. Daha çok 15-24 yaş ara-
sındaki kişiler intihara yönelirken Boğaziçi ve Fa-
tih Sultan Mehmet köprüleri intihar için seçilen
yerlerin başında geliyor. Bu köprülerden bugü-
ne kadar toplam 73 kişinin intihar ettiği öğre-
nildi.
Devlet îstatistik Enstitüsü'nün (DİE) araştır-
malanna göre intihar edenlerin başında yaşama
şansı olmayan hastalar, aile içinde geçimsizlik ya-
şayanlar, gönül ilişkisinde başarısız olanlar, is-
tedikleri kişiyle evlenemeyenler, geçim zorluğu
çekenlerle öğrenim ve ticari başarısızhğa uğra-
yanlar geliyor.
Intihar edenlerin çoğunluğunu 15-24 arası yaş
grubu oîuşturuyor. 24-34 yaş arasındaki kişiler
ise ikinci sırada yer alıyor. En çok kadınlar inti-
har ederken ölümle sonuçlanan intiharların er-
keklerde daha fazla olduğu saptandı. Erkekle-
rin genellikle kendini asmak veya ateşli silah kul-
lanmak yöntemini tercih ettiği, kadınlann ise hap
içmek ve yüksekten atlamak suretiyle intihara
yöneldikleri bildirildi.
İntihar sıralamasında İstanbul birinci, İzmir
ikinci, Ankara üçüncü sırada yer aldı. 1990 yı-
lında birer intihar olayının meydana geldiği Hak-
kâri, Gümüşhane ve Içel son sırada yer aldı.
Bu arada 1973 yılında hizmete giren Boğaziçi
Köprüsü ile 1988 yılında açılan Fatih Sultan
Mehmet Köprüsu'nden şu ana kadar 73 kişinin
intihar ettiği kaydedildi. Köprülerden atlayan-
lann kurtulma şansı hemen hemen hiç yok gibi.
Şu ana kadar sadece iki kişinin şans eseri ölüm-
den döndügü belirlendi. Birçoğunun da cesetle-
ri bile bulunamadı. İşadamı ve ünlu sporcu Sabri
Dino, Japon fabrikatör Hiroshi Eguchu, Halk
Ekmek Fabrikası Genel Müdür Yardımcısı Üze-
yir Akan, üniversite öğrencisi Tayfun Baban,
Marmara Madencilik Şirketi Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Şengül ve son olarak da Duru
Turizm Muhasebe Müdürü Levent Sevgür Bo-
ğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprillerinden at-
layarak yaşamlanna son verdiler.
Psikolog Erdoğan Tanaliay, intihar eden ki-
şinin başka insanlara yapamadığı kötülüğü ken-
disine yönelttiğini belirterek "İntihar aslında bir
insanın çığlığıdır. Ama öyle bir çığlık ki bunu
kendisi duyamıyor. Etkisini göremiyor. Kişi bir
yerde 'ben de varım' dcmek istiyor" dedi.
Karain'de at
fo8İlleri
• NEVŞEHtR
(Cnmhuriyet)— Nevşehir'f
bağh Ürgüp ilçesinin Kara
köyünde Erciyes Dağı'nın
püskürttüğü lavların aJtınc
kaldığı sanılan bir at
topluluğuna ait fosillere
rastlandı. Nevşehir Müze
Müdürü Seracettin Şahin
başkanlığında iki arkeolog
Karain köyünün Aktepe
mevkiinde yaptıkları ön
araştırma sonrasında çeşitl
fosillere rastladılar.
Bulunan fosillerin ata ait
olduğu sanıhrken, bilimsel
çalışma sonrasında kesinlik
kazanacagını söyleyen
Nevşehir Müze Müdürü
Şahin, "6 milyon yıl önce
bu bölgede atların
yaşadığına dair elimizde bir
bilgi yok. Ancak
Kapadokya'nın Milattan
önce bu bölgede
yaşayanlarca 'Güzel Atlar
Ülkesi' olarak
nitelendirilmesi bir parça da
olsa olaya doğmluk
kazandınyor" dedi.
Çevre kirletene
ceza
• KONYA (AA) —
Konya'da tehlikeli boyutlara
ulaşan hava kirliliğine karşı
alınan önlemlerin
uygulanmasına özen
gösterilirken kurallara
uymadıklan belirlenen 124
kişiye para cezası
uygulandı. ll Sağlık
Müdürlüğü ve Büyükşehir
Belediyesi görevlilerinin
kontrolleri sırasında, hava
kirliliğine neden olan
plastik ve benzeri atık
maddeleri yaktıklan
belirlenen 124 kişiye para
cezası verildi. Bu arada 598
binadan 127'sinde
kaloriferlerin usulüne
uygun yakılmadığı
belirlenerek
kalorifercilerinin kursa
gönderildiği bildirildi.
Gönüllü
çevreciye kart
• ANTALYA (AA) —
Antalya Belediyesi Çevre
Sağlığı Danışmanı Nihat
Şahin'in başkanlığında
Antalya'da bulunan sivil
oda ve derneklerin
yöneticiieri, "Çevrenin
temiz tutulması konusunda
neler yapılabilir" konusunu
görüşmek üzere bir araya
geldiler. Şahin, belediye
olarak aktif ve gönüllü
çalışacak kimselere, gönüllü
çevreci kartı vermeyi
planladıklarını ve bu
konuda sivil örgütlerden
destek beklediklerini
belirtti. Şahin, kart
verilecek kişilerin çevreyi
kirletenleri, toplumun ortak
kullandığı maÛara zarar
verenJeri, doğal ve tarihsel
eserleri tahrip edenleri
uyaracaklarını, onları
yönlendireceklerini ve karşı
gelenleri de belediyeye
şikâyet edeceklerini söyledi.
ÇETKO'dan
• ADANA (AA) —
ÇETKO Yönetim Kurulu
Başkanı Hilmi Çamurdan,
yaptığı yazılı açıklamada
özellikle son yıllarda
gelişigüzel, ilgisiz kişi ve
kuruluşiara çevre ödülü
verildiğini ve bu yöndeki
girişimlerin amacından
saptırıldığını savundu.
Çamurdan çevre ve
tüketicileri koruma
doğrultusunda hizmet veren
tüm dernekleri 1991 yılının
'çevre', 'tüketici' ve 'erveç
(çevre tersi)' ödüllerinin
sahiplerini belirleyecek
seçici kurula aday üye
göstermeye çağırdı.
Derneklerden adaylannı 10
şubata kadar ÇETKO'ya
bildirmelerini isteyen
Çamurdan, ödül
kazananların 15 mart
Dünya Tüketiciler
Günü'nde açıklanacağını
kaydetti.
'Sıra gecesi'
yapılacak
• ŞANLIURFA (AA) —
Şanlıurfa'da "Sıra Gecesi-
Sıra Gezmek" geleneği, "2.
Çiğköfte ve Pul Biber
Şenliği" kapsammda, 10
ocakta yapılacak toplantı
ile tanıtılacak. Geçmişte
esnaf gruplarından samimi
arkadaşların uzun kış
gecelerinde bir araya
geldikleri "Sıra Gezmek"
ya da "Sıra Gecesi" olarak
adlandınlan toplantılar,
günümüzde halen
sürdürülüyor. Şanlıurfa'da
"Sıra Gezen" yaklaşık 200
grubun olduğu biliniyor.
Sıra Gecesi'nde, grubu
oluşturan kişilerden her
biri, onceden belirlenen
yemekleri üstleniyor ve
bunlann dışında başka
yemek yenilmiyor.