18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 F.YLÜL KENTYAŞAM GEREKLÎ TELEFONLAR CUMHURİYET/15 ISTANBULDA BUGUN • İstanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Nurettin Sözen, saat 10.30'da Ingiltere Ticaret Bakanı Timothy Sainsbury ile göruşecek. BîRMEKTUP Yağmur var, su yok • Şlrinevler, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, 4. Sokak'ta otunnaktayım. Kente sürekli yağmur yağıyor. İSKİ yetkilileri barajlardaki sularm arttığınj söylüyorlar ama ne gariptir ki bulunduğumuz yerde 5 gündür suJar akmıyor. ISKl'yi aradığımızda, "Bir gün akar!" yanıtııu alıyonız. Biz de sokak sakinleri olarak su yüzu görmek istiyoruz... MUSTAFA AYDL\ Milyarlık hırsızlık • İSTANBUL (AA) — Istanbul'da 65 ev ve işyerinden 1 milyar 300 milyon liralık eşya ve altın takı çaldıkları büdiriien 19 kişi yakaJandi. Asayiş Şube Müdürlüğü'nden yapılan acıklamaya göre araiannda eski sabıkalılann da bulunduğu 2'si kız 19 kişinin sorgulamalan sonucu, şebeke halinde Fatih, Şişli, Bakırköy ve Kadıköy'de ev ve işyerlerinden elektronik eşya, para ve altın takı çaldıkları anlaşıldı. Sanıklardan inşaat işçileri A.K. (18) ve Mehmet San'nın (22) Kurtuluş'ta Kirkor Raymont Alik adlı kişinin evinde mutfağa fayans döşerken, duvara gizlenmiş bin adet Cumhuriyet Altını'nı çaldıklan bildirildi. Alik'in kayınvalidesi tarafindan yıllardır biriktirilerek duvar içindeki gizli bölmeye saklanan altınlardan 936'sınm ele geçirildiği ve sahiplerine teslim edildiği belirtüdi. Sanıklardan Okan Güler'in de (24) Beyoğlu Balo Sokak'taki Paris Kundura'dan 15 çift ayakkabı çaldığı, daha sonra da mağazayı kundakladığı bildirildi. Yangın sonucu 3 bin 700 ayakkabının kullanılamaz hale geldiği ve yaklaşık 200 milyon liralık maddi hasar meydana geldiği kaydedildi. .-055 s 000 056 ZaMa 527 57 00 T t ı Lrci m V l *» r\rwt*±atf\ Baü Trakya'daki Tiirk azudığa uygıüanao I ittKMiııut* p ı m e s ı o s i m > d e y a p ı l a n b i r ö s t e r i . 10 e d l h baskılar dün Tak- yapılan bir gösteriyle protesto edildi. MÇP İstanbul il örgotiı tarafından düzenlenen gösteriye polisin müdahale etmedigi göriildii. Taksira Meydanı'nda ögle saatlerinde toplanmaya başlayan kaJabaJık bir grup, yapılan koaaşmalann ardından, "Batı Trak- ya Turktür, Tıirk kalacaktır", "Turke kefen biçenin oluraü korkunc olur" yaalı pankartlarla yiinıyn- şc gecti. MÇP tstanbul Ü Başkanı Seüm Kapunoglu Ue tkinci Başkan CemaJ Donmezer'in de bulunduğu 400 kişilik grup yol boyunca, "Başbug Turkeş, kahpe Yunan zulmune son", "Zulüm biter, Atina'ya bozkurtuo gölgesi düser" sekliDde slogan atd. tstiklal Caddesi ndeki Yunanistan Başkonsoloslugn'na yönelen topluluk konsolosluk kapısının önünde Amerikan ve Yunan ba>rakJannın bulundugu bir ma- keti yaktılar. MÇP İstanbul tl Başkanı Selim Kaptanoglu burada yaptıgı konuşmada, "Madem tske- çe'deki Tiirk müftüsünü Vunanistan hukumeti belirli>or, o halde Turkiye'deki patrigi de Tiırk bukümeti belirlesin" dedi. İstikJal Marşı'nı okuduktan sonra Taksim'e donen ve yüniyüşleri sımsında tekbir ge- tiren gostericiler daha sonra sessizce dagıldılar. (Fotograf: BÜLE.NT ÇIRACI) 172 13 73 -74-75 ve 083 • İSKİ ma: 066 • MCUK: NDH«Cİ:077 SatHk mmm»: 5U 89 18 Ctm>pnı TBK 588 48 00 Çap T«K 534 00 00 (100 hat) ıT»: 340 01 00 **m* *mmm: 345 46 80 I Etfaf: 131 22 09 152 43 00 : 588 44 00 S » W i | İ M I . 121 77 77 Stt MTtojı; 358 67 60 • TMffc Tıaflk SMt kH.: 176 24 U (Ist.). 356 04 85-86 (KadıkAy) •«•• TnAk: 377 22 07 (E-5), 356 04 86 (Şehınçı). 314 36(BÇekmece) r 573 13 31, D* Mtor 574 73 00 (25 hat), Saatral: 574 73 00 ntuntrm: 574 82 00 (45hat) • DIY: Sttsci ItMiımı: 527 00 50, N.Pafa DtM<au: 336 20 63 I.Pap SMtnl 348 80 20 • V/VK: f*Wr Itaüan: 526 40 20, 144 42 33 DMÜ Ytfcm (ACMM): 145 53 66. 144 25 02 149 18 96 DMb OtokM: 149 15 58 • METEOMUUİ: (Hava tahmını dflrenme) 573 89 80 • aam*c MEA: IrtMM: 526 62 74. Fstft-TaMakal* 526 62 74 150 83 50. 348 71 40 HABERLERİN DEVAMI Ne Oluyor Özal'a?. (Baftarafı 1. Sayfada) "Soru: Seçim sonrasında cumhurbaşkan- lığından indirilmekten korkmuyor musunuz? ÖZAL Ben hiçbir şeyden yılmam. Çıkar ko- nuşur, kendimi savunurum. Tekrar ediyorum, kendimi mudafaasız bırakmam. Rahmetfi Menderes'in sonu var. Ona da razıyım. Ben 1983 seçimlerine gıderk&n bir demeç vermiş- tim ve orada demıştim: 'Cesur politikacının iki gömleği vardır: Biri bayramlık, öteki idamlık...' Soru: Demirel'in iktidara gelebileceğinden endişe etmiyor musunuz? ÖZAL Gelebilir. Gelebilir de memleketi de felakete götürür. Çünkü bakıyorum eski ka- çakçılann hepsi Süleyman Bey'in etrafına top- lanıyor. Adamın geiişinden ne yapmak iste- diği belli. Hınçla geliyor." Olacak şey mi? Tarafsız ve partiterüstü olması gereken bir Cumhurbaşkanı'nın ağzından boyle sözler çıkar mı hiç?... Konunun anayasaya aykırı boyutunu ge- çiyoruz; çünkü çok yazdık bunu. "Hukuk"a değil "kader"e inanmış bir Cumhurbaşka- nı'nın bu umursamaz tutumu, ülkemiz için gerçekten büyük bir talihsizliktlr. Bugün asıl üstüne durmak istediğimiz k o nu şu: Özal neden böylesi bir paniği yaşa- maya başladı? Kendisini şu günlerde sinirlendiren birçok neden olabilir: Başbakan Yılmaz'la ilişküe- ri... ANAP yönetiminden dışlanmışlık duygu- su... "ANAP'a çalışmasın, konusmasın artık; bu parti için daha hayıriı olur" telkinleri... Bunların da payı olabilir. Ama Özal'ın iç dengelerinı asıl etkileyen tek bir nedenden söz edilebilir: Süleyman Demirel'in yükselişi... Turgut Özal, 1983 yılından beri eski "abi"- si Süleyman Demirel'i siyaset sahnesinden silmek için çalışmıştır; ziraaö/silinirse, o ka- lacaktır. 1987 seçimlerınde bir ara bu işi ar- tık başardığını da sanmıştır. "Demirel fobi- s/"nden kendini hiç kurtaramamıştır. Onun nefesini her zaman için ensesinde hisset- miştir. Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde ıl- ginç bir konuşması vardır. 30 Eylül 1986'da ANAP Meclis grubunda şöyle der: ' 'Biz yeni bir partiyiz. 12 Eylül'ü yapanlar, biraz meseleyiaskerce düşünerek, Türkiye'- deki siyaset sahnesini emir-kumanda ile tan- zim etmek istediler. 'Partileri kapattık, yeni partiler kurduk. O partiler mazide kaldı.' Ama sosyal hadiseler böyle olmuyor; sosyal hadi- seler emir-kumandaya girmiyor. Türkiye'de mevcut gerid&n gelmiş bir parti sistemi var. Bu parti sistemini kaldırıp yepyenibir parti sis- temi kurmak, eşyanın tabiatına aykırı bir du- rumdur. Muvaffak olması hemen hemen ım- kinsız bir hadisedir. 1960'ta Demokrat Parti kapatıldığı zaman gene tarih tekerrür ediyor. Gene aynı fikirfer, bu sefer başka bir mecra, başka bir isim af- tında devam ediyor. Adalet Partisi, Yeni Tür- kiye Partisi derken, tek başına Adalet Parti- si'nde toplanıyor hadise." Yerindedir Özal'ın bu çözümlemesi. "Sosyal hadiseler" gerçekten "emir- kumanda "ya girmiyor. <*-•<•« Nitekim 12 Eylül'ün icazetiyle kurulan üç partiden ikisi, Sunalp'in MDP'sı ile Calp'in HP'si birkaç yılda tarih oldular. Acaba şimdi 12 Eylül asker yönetiminın üçüncü partisi ANAP'ı da aynı akıbet mi bek- iiyor? DYP, ANAP derken "hadise" bu kez de DYP'de mi toplanacak? Bu soru işaretinin çengelı, yıllardan beri Özal'ın zihninden hiç eksik olmamıştır. Belki de korktuğu şimdi başına geliyor; o yüzden panik içinde olabilir. Ne dersiniz Sayın Özal, "hadise" bu de- fa da Doğru Yol'da mı toplanacak? Haklısınız, galiba "sosyal hadiseler emir- kumandaya girmiyor." Demokrasinin erdemi de burada yatıyor. Eğer onu içinize sindirebilirseniz, iç dünya- nızda fırtına değil, dinginlik geçerli olur. PENCERE(Bafttovfi 2. Sayfada) Sovyetler'in piyasa ekonomisine geçiş için karariı okJuğudur; ama Rusya Federasyonu'nun başındaki Yettsin, ne yaptığını biliyor mu? Ya Gorbaçov? Her ikisi de binmişler bir alamete... Gidiyorlar kıyamete... Olaylar her ikısini de aşmıştır. Piyasa ekonomisi?.. Evet!.. Serbest rekabet?.. Evet!.. Peki, yüzde 90'\ devletin elindeki ekonomide nasıl bir piyasa ekonomisi? Fabrikalar, bankalar, mağazalar kime satılacak? Özel ellerde sermaye birikimi ol- madığına göre dağrtım nasıl yapılacak? Bankalar ve fabri- kalar piyango çekilerek mi özg\ kişilere aktarılacak? Batı'da serbest rekabet ortamı kolay mı olustu? Kuşaktan kuşağa gi- rişimcilerin kurumlaştırdıkları şirketlerin görenekleşmiş ku- ralları var. Sovyetler'de ne böyle bir görenek var ne de de- neyimli ve görgülü girişimci... Öyleyse ekonominin boşluğa düşmesi ve akıl almaz bir "kaos'vn oluşması Gorbaçov'un beceriksizliğini mi kanıtlıyor?.. Yeltsin, dipsiz kuyu boş am- bar bir lider mukallidine benziyor. • Ya Kiomünist Parti'nin içinedüştüğü durumdan sonra or- taya çıkan sorular ne olacak?.. Çağımız devlet yönetiminde -ister Batı'da olsun ister Doğu'da- partisiz bir ülke ve toplum düşünülemiyor Sovyet- ler'de Kömünist Parti'nin çöküşünden sonra ortaya çıkan boş- luk nasıl doldurulacak? Yeni partiler nasıl kurulacak? Kuru- lan partiler hangi toplumsal sınıflan ve katmanlan temsil ede- cekJer? Gorbaçov'un ya da Yeltsin'in bu sorulara yanıtları var mı? Yok canım... Bugüne kadar bu sorular sorulmadı ki yanıtları aransın ve bulunsun!.. Dış dünyada adlan ünlenmiş her iki liderin de ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını bilmediklerini soylesem, çizmeyi çok aşmış mı olurum? Hayır, okuduğum ve bildiğim kadanyla bu konuda doyurucu bir bilgi, bir arayış, bir ışık or- taiıkta görünmüyor. • Türkiye'den bakılınca Azerbaycan'dan Orta Asya'ya uza- nan kuşak bizim için çok önemlidir. Soru şudur: 1917'den bu yana yaşanan sürecte Türk kökenli toplumlarda "aydınlanma" ne ölçüde gerçekleşti ve kökleştı? Orta Asya ile Anadolu ara- sındaki köprüler aydınlığın dayanışmasında m kurulacak? Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısına Orta Asya'dan çıka- cak "muhatap" hangi kimlikte olacak? Asya'da yaşayan ku- zey ve güney Müslüman toplumları arasındaki "fark" nedir? Çok bilinmeyenli bir denklem karşısındayız. Her krm ki bu bilinmeyenleri biliyorum diye karşımıza çıkar.. İnanmayınl.. Reklam savaşıHaber Merkea — Partiler se- çim kampanyası için milyarlar dökmeye başladılar. Reklam ajanslan aracılığıyla kampanya yapacak olan 4 partinin toplam harcamalarının 85 milyar lirayı bulacağı belirtiliyor. Seçim kam- panyası için 4 parti (ANAP, SHP, DYP ve DSP) 4 reklam ajansıyla anlaştı. Turkiye'de bu- gune dek yapılan en büyük ta- nıtım ve propaganda çalışması için hazırlıklar 24 eylüle kadar surecek, bu tarihten itibaren ba- sın, televizyon, video kaset, afış- leme ve diğer kanallar kullanı- larak yurütiilen buyuk "reklam savaşı" başlayacak. ANAP'a Seguela ANAP'ın kampanyasıru ha- zırlayan FransızreklamcıJacqu- es Seguela yann Ankara'da Baş- bakan Mesut Yümaz'a, yaptığı ilk çalışmaları sunacak. ANAP çevreleri için ayrılan butçeyi gizli tutatkeıuANAP Genel Sayma- nı ve Rize Mitletvekiii Şadan Itazcu, partisinin seçim bütçesi- nin 40 milyar lira dolaymda ola- cağını söyledi. Tlızcu, Hazine yardımının önümüzdeki hafta alınacak 4.4 milyar lira ile bir- likte 26 milyar lirayı bulacağını belirtti. Milletvekili aday başvu- rulanndan yaklaşık 10 milyar li- ra beklediklerini kaydeden TUz- cu, genel merkez propaganda çalışmalanmn bu gelirlerle sür- dürüleceğini dile getirdi. Fran- sız reklamcı Seguela, hazırladı- gı kampanya için 2.5 milyar lira ücret alacak, aynca komisyon almayacak. Ankara'da yannki [oplantıdan sonra 11 eyittide Pa- ris'e gidecek olan Mesut Yılmaz, çalışmalann devamını görecek. öğrenildiğme göre Fransız rek- lamcının hazırladığı kampanya- da Mesut Yılmaz'ın genç ve gu- venilir bir lider olarak öne çıka- nlmasmın yanı sıra gençlere ve kadınlara yönelik temalar yoğun olarak kullanılacak. SHP'ye Yonım SHP'nin kampanyasını hazır- layan Yorum Ajans; basm, afiş- leme ve gençlik konserlerinin ya- nı sıra "yiiksek teknoloji" ile de- ğişik bir yontem de kullanacak. Buna göre bir Fransız kurulu- şuyla anlaşan Yorum Ajans, bu- yük kentlerde mitingler sonrası da dahil olmak üzere Iazer gös- terileri düzenleyecek. Geceleri büyuk kentlerde gökyüzüne SHP'nin sloganları, 6 ok, san- dıktan çıkan güller gibi görün- tuler yansıtılacak. SHP'nin de bu kampanya için ayırdığı bütçenin kesin olarak belirlenmemesine karşın yakla- şık 20 milyarlık bir mali porte- ye ulaşaca& belirtiliyor. SHP, Magic Box Starl'e reklam verme konusunda henüz bir karara va- ramadı. DYP'ye AX Ajans Değişik ajanslarla temas ku- ran DYP yöneticileri de bir sü- re önce AX Ajans'la anlaşma yaptı. Bu konudaki resmi açık- lama bugün Ankara'da yapıla- cak. DYP çevreleri de reklam kampanyasına harcanacak nıik- tar konusunda kesin bir bilgi ve- remiyor, çalışma tamamlanınca bütçenin ortaya çıkacağını söy- lüyorlar. Siyasal çevreler de DYP'nin reklam butçesinin 20 milyarı aşabileceğini belirtiyor- lar. DSP'ye Cenajans DSP'nin reklam kampanyası- nı hazırlayacak olan Cenajans'ın yöneticisi Nail Kecili, "Biilent Ecevit kendini yenilemiş bir in- san. üstüne ekkyebileceğimiz bir şey yok, bizim açımızdan hazır ve güzel bir mal, genç bir kad- rosu var" dedi. Keçili, kampan- yanın "Türkiye için müjde" te- masıyla başlayacağını belirtti. DSP'nin reklam butçesinin en az 1 milyar olacaği, baa olanak- lann sağlanması durumunda 5 milyara kadar yükselebileceği bildiriliyor. Basın ve TVIer Gazeteler, siyasal partilerin reklam kampanyalarına genel- likJe ajans paylan dahil yüzde 50 indirim yapacaklarını açıklar- ken Starl de filmler için yüzde 50 indirim yapacağını iJan.etti. TKT ise Seçim Yasası'nın 63. maddesi nedeniyle siyasal parti- lerin reklamlanm yayımlayamı- yor. BAŞKENTTEN AHMET TAN Doğu Ekspresfne sabotaj yapıldı MUŞ (AA) — Tatvan- Haydarpaşa arasında çalışan Doğu Ekspresi'ne, Solhan-Muş arasında sabotaj duzenlendi. Olaydan sonra düzenlenen ope- rasyonda bir polis bir er şehit ol- du, bir makinist ve 6 güvenlik görevlisi yaralandı. Muş Valiligi'nden edinilen bil- giye göre PKK'lı teröristler dun saat 14.00 sıralarında Tatvan- Haydarpaşa seferini yapan Do- ğu Ekspresi'ne, Solhan-Muş ara- sındaki Kalekurt istasyonuna 3 kilometre kala raylara yerleştir- dikleri patlayıcılarla sabotaj du- zenlediîer. Sabotaj sonucu tre- nin bazı vagoolan devrildi. Bu arada tepelere mevzilenen terö- Tiırîstler sır(Boftorafi 1. Sayfada) mesi için bu bölgedeki önlemler arttınldı. Teslim ol bildirileri öte yandan operasyondan so- nuç abnamaması Uzerine dün Bingöl'ün kırsal kesimlerine he- likopterlerle "Mehmetçik" im- zalı bildiriler atüdı. Üç başiık al- tında toplanan bildirilerde şöy- le denildi: "Kendini savaşçı sanan zaval- lı, teslim olmazsan senin canım alacagım. Leşini bir kaya dibin- de kurtlar kuşlar yiyecek. Piç kurusa kopekler, arka- daşlann tek tek teslim oluyor baberin var mı? Teslim olursan bayatından endişe etme. Silahlı eşkrya, erkek isen gel meriçe carpışaJıın, kafleslik yap- ma. Kurtuluşun yok, bunu unutma." Bu arada Mardin'in Nusay- bin ilçesinde yaylım ateşine tu- tulan Kerim Kerimoğlu adlı bir kişi yaşammı yitirdi. ristler, treni yayüm ateşine tut- tular. Kısa sürede olay bölgesine ge- len özel time bağlı ekipler, terö- ristleri Kızılağaç bucağına bağ- lı Zengök köyü arazisinde sıkjş- tırdılar. Çatışmada özel time mensup bir polis memuru ve bir er şehit oldu. Çatışmalarda ya- ralanan Mebmet Karatas, Ah- met Özdemir, Metin Aytekin, Abdullah Çatalbaş, Sababattin Saydam, Mehmet Sivil adların- daki polis ve erler ile trene dü- zenlenen sabotaj sırasında yara- lanan Ugnr Kemal Gül adlı ma- kinist Muş Devlet Hastane'sinde tedavi altına alındılar. Hastane yetkilileri durumu agır olan po- lis memuru Ahmet Özdemir'in Diyarbakır'a gönderildiğini bil- dirdiler. (Baştarafi 1. Sayfada) su özel demeçte, "idam gömleği" giymekten söz etmek niye? Seçimlere daba bir bucuk aj - dan fazla zaman var. Özal'ın şimdiden böyle bir üslup benim- semesi, seçim günü yaklaştıkça daba da büyük "kahramanlık sürprizleri" yapabüeceğinJ gös- teriyor. Sürprizlerjn neler olabilecegi- ni, elbette, Özal'ın o tarihteki, tabu yıkma psikolojisi belirieye- cek. Özal'ın seçimle ilgili ana he- sap ve beklentüeri şöyle: — ANAP tek başına iktidar olmalı. — Koalisyon olmamalı. Ama olurs* SHP ve DYP ortaklık kuramamalı. — En iyi koalisyon SHP'siz veya DYP'slz bir ANAP koalis- yonudur. — En az kötü koalisyon, DSP veya RP yeterli sayıya ula- şııiarsa onlarla hükumet kurul- masıdır. ANAP tek başına iktidar ol- mazsa, Çankaya'daki yaşanun kendisi için saglıksız bir yaşam olacagını biliyor. Ama bir mu- cize olur da ANAP tek basına iktidar olursa diye, şimdiden bazı önlemler almaktan da geri kalmıyor. Demirel: Özal'a, bir gün (Baftarafı 1. Sayfada) bunlan ortaya koymazsa kendi- sini çok ağır seldlde itham ede- ceğim." Demirel, ÖzaJ'ın "Menderes 1 io sonuna mzı oldugunu" söy- lemesine ilişkin de konunun 30 yıl öncesinde kaldığını, bugün tartışma konusu yapılamayaca- ğını söyledi. Demirel, "Kabada- yıhk yapmak için birtakım acıklı hadiselerin arkasuıa sığınmanın bir anlamı yoktur" dedi. Demi- rel, kendisine, "Hınçla geliyor. Memleket için felaket olur" di- yen Cumhurbaşkanı özal için, "Herkes gördii, memleket için kimin felaket olduğunu. Kendi- leri felaket Milktten öyle bir sa- mar yiyecekler ki analanndan dogduklanna pisman olacaklar. Felaket olmasalar bu şaman ni- ye yesinler? Yüzde 46 oydan yüzde 15 oya duştüler. Bu, memleket için bir iyiHk degil, bir felaket olduğunu gosterir" diye konuştu. Demirel, Özal'ın TV'den ya- nıt hakkını kullanacaiını söyle- mesi konusunda "Zaten özel TVsi var. Resmi TV'si de var. ts- terse bir TV daha kursun, seçim boyunca ber gun konuşsun. Gi- decektir. TV Marcos'u kurtardı mı?" diye konuştu. Seçime gidilirken Türkiye'nin coşku içinde olduğunu, bu coşku de- vam ederken "Çankayair'yı bir kâbusun bastığını vurgulayan Demirel şöyle dedi: "Bu kâbns, ÇankayaJıyı ne söytedigini bilmez hale getirmiş- tir. Çankayalıyı bir ateş basmış- tır, sayıklamaktadır. Hem 1 ey- lulde Meclis'i açacaksuuz, on- dan sonra 'demokrasi' diyecek- siniz, 'Birbirinize kötü laflar etme>in' diye her yerde nasihat- ler edeceksiniz. Çankaya'da otu- ran zata söylüyonım; Si2, parti başkanı degilsiniz. Anayasa, ya- sa, hak, hukuk çignediniz." ANAP'U kendisine bağlı en az 15 milletvekili adayı konten- janı kullanmak istemesi bu yüz- den; Özel Kalem Müdürii Engin Güner'den, eski danışmanı Bii- lent Gültekin'e... Her türlü koşulda "can simidj" olacak 15 adam. Niye 20 değil de 15? Çünkü aradaki 5 kişilik kon- tenjanı Semra Hanım kullan- mak istiyor. Böylece Özal'lar TBMM'de bir parti grubu oluş- tnracak sayıda güç sahibi olma- yı hedef alıyorlar. Bu "Özal grubu" gerekirse, ANAP'tan bağımsız hareket edebilecek; gerekirse, aynlıp ko- alisyonlarda "anahtar parti" olabilecek. "Özal grubu", Mesut Yıl- maz'ın oldu bitti bir koalisyon karanna karsı da bir güvenlik sübabı olusturabüecek. Şöyle ki DYP Ue koalisyon yapabüeeegi- ni söyleyen Mesut Yılmaz, Özal'ı tedirgin etmektedir. Hat- ta dünkü özel demecinde, Me- sut Bey'in bu konuda yanlış yaptığını yinelemiştir. Çünkü, "Genç Başbakan" için uzun dö- nemde tebdit oluşturmayan De- mirel, Özal'ın Çankaya'daki çanına ot tıkayabilecektir. "Geaç Başbakan" ise yetmişi- ne merdiven dayamıs Demirel'- in sağ tabanını "hak emriyle dogal bir biçimde" altına kay- dırabileceği bekientisiyie Özal'a ihanet edebilecektir. Işte Meclis'teki "Semra-Tur- gut Grubu"; Mesut Bey'in bu tür "cahilükler" yapmasını ön- leme işlevi görecektir. Özal bu tür ince hesaplannı her düzeyde ve boyutta sürdü- recek. Bir seçim aynntısı olan "tercihli oy pusulasında isim işaretleme işlemini mutlaka yapmalannı" seçmenlere daha şimdiden tavsiye etmesi de bu- nun bir belirtisidir. Özal, "kendi grubunun" adaylannı ANAP'ın alt sırala- ra koyması halinde, halkın bu listeleri deimesini açıkça bedef almaktadır. Ancak, kongrelerde ve kurul- taylarda bile çok zor olan liste deJme işleminin 30 milyonluk bir seçmen kitlesi arasında ba- şanlı olacaği çok kuşkujudur. Ama dediğimiz gibi Özal o denli teiaslı ve korkuludur ki bu ipince besaba bile bel bağlamak- tadır. GOZLEM UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) yıllardan beri -Osmanlı İmparatortuğu günlerinden bu yana- gündemdedir. Öyle anlaşılıyor ki Talabani'nin, Türkiye Kürtlerı ile ilgili tarih bilgisi oldjjkça zayıftır! Örneğin 1913 Hizan Ayaklanması vardır; 1921 Koçkiri Ayaklanması vardır; 1925 Şeyh Sait Ayaklanması vardır; 1926-1927 yıllarında iki ayrı Ağrı Ayaklanması vardır; aynı yıllardaki Koçuşağı, Mutki ve Micar ayaklanmaları vardır; 1930'da Savur, Zaylan ve Oramar ayaklanmaları vardır; 1937-38 Dersim Ayaklanması vardır; 1959 tutuklanmaları vardır; 1963 tutuklanmaları vardır. "Devrimci Doğu Kültür Ocakları" vardır. özetle "harekBt" eskiden beri vardır. Değişen yalnızca go- rüntülerdir Kimi zaman dinsel görüntülüdür; kimi zaman Marksist maskelidir Kürt hareketi. özü hiç değişemez: Bu hareketlerin özü Kürt milliyetçili- ğine dayanır. Celal Talabani Kürt milliyetçiliğinin ABD destekli temsil- cisidir. Bu Kürt lideri "Kürt hareketi özal ile başlamıştır" diyor. Özal dönemi ile başlayan hareket, doğrudan doğruya PKK terörüdür. PKK terörü 1984 Eruh baskını ile başlamış, bugüne kadar tırmanarak sürmüştür. Bu PKK terörünün destekçilerınden biri de Celal Talabani'nin kendisidir. Talabani'nin 1988 yılı 1 mayıs günü PKK Genel Sekrete- ri Abdullah öcalan ile birtikte imzaladığı bildinde silahlı ey- lemler övülmüyor muydu? PKK ve YNK'nın "devrimci silahlı mücadele" ve "kitlesel direnişJeri" geliştirme planiarı açık- lanmıyor muydu? 1988 yılı 1 mayısında PKK ile bu bildiriyi yayımlayan Ta- labani, 1991 ağustosunda Abdullah öcalan'ın Saddam ta- rafından desteklendiğını açıklıyor. Celal Talabani ışte böyle bir Celal Talabani'dır Kimi Kürt liderlerındeki "Batılı kapitalist devletlere sırtını. dayamakl' ve "yakınlarını ele verme siyaseti" Talabani'nin kişiliğine de yansıyor. Bu kaypak tutumu Talabani'nin hem. geçmişini hem geleceğini belirlıyor. Özal'ın Kürt siyasetınde, Talabani gibi yanar döner Kürt lıderleri ile MİT aracılığı ile kurulan "illegal diplomasi" ol- duğu kadar "olağanüstü hal" vardır; SS kararnameleri var- dir, sürgünler vardır; baskılar ve yasaklar vardır; "sınırötesi hareket" vardır. Bu yasaklar yüzünden Doç. İsmail Besikçi hâlâ cezae- vindedir. Talabani, "Türkiye ile olan ilişkimiz Turgut özal aracılığı iledir; Mesut Yılmaz ile değil, Mesut Yılmaz'ın söyiedikleri de- ğil Turgut özal'ın söyiedikleri önemlidir" diyor. Celal Talabani'ye Türkiye Cumhuriyeti'nin "parlamenter' sistem" ile yönetildığini, bu sistemde, dış siyasetin bakan- lar kurulu ve başbakan tarafından belirlendiğini, bu sistem-- de Cumhurbaşkanı'nın verdiği sözlerin ve yaptığı bağlantı- ların kimseyi bağlamayacağını kim anlatacaktır? Talabani, Türkiye'nin ıç işlerine karışıyor. Bunu yaparken de Başbakan'ı bile "muhatap" almıyor. Böylesine demeçleri açık açık veren Talabani'nin, el al- tından Doğu ve Güneydogu'da kimlerin destekleneceğine ve ANAP adaylarının saptanmasına kadar karıştığını duyar- sanız sakın şaşırmayın! NOT: 30 ağustos günü "Güvence?" başlıklı yazıda SBP'nin secimlerde yabancı gözlemci istemesi eleştirilmişti. SBP Genel Başkanı Sayın Sadun Aren'den bu konuda bir açık- lama geldi. Açıklama şöyle: "Günümüzde demokrasi, insan hakları ve barış, bir dev- letin iç işi ya da egemenlik alanı olmaktan çıkmış, uluslara- rası ortak gözetım ve korumaya alınmış evrensel değerler o/- muşlardır. Seçimler konusu da evrensel değerler arasına gir- mis ve ülkemizin de imzaladığı Paris Şartı'nın EK-1'inde yer almıştır. EK 1/8'de ülkeler seçimlere gözlemci gönderilmesi- ni kabul etmişlerdir. Partimizin secimlerde gözlemci istemesi bu hekka deyan-~ maktadır ve bağımsızlık ya da bağımlılıkla hiçbir ilgısi yok- tur. Kaldı ki onaylanan uluslararası sözJeşmelerde öngörü- len hakların yasama geçirilmesini izlemek de aydınlann so- rumluluğundadır. Bu nedenle de sosyalıstlere yakışmaz de- ğil, tersine yakışır bir harekettır." Paris Şartı'nı biliyorum, ancak bir sosyalist partinin "ge- lin bizi denetleyin" demesini ben içime hiç sindiremiyorum. Ve bunu "Tanzimat D6nemi"r\den kalan bir saplantı olarak görüyorum. Güvence, Paris Şartı'nda ve yabancı gözlemcilerde de- ğil halktadır. Savunmasız yargı yılı (Baştarafi 2. Sayfada) raz çızmeyı aşmaktır. Nasıl ki avukat yargıcın "astı", yargıç avukatın "üstü" değilse, Yargıtay Başkanı da bizim denetçi başımız değiJdir. Avukatlığın temel karakteri ba- gımsızlıktır. Biz, yalnız raüvekki- le ve yürütme organına karşı de- ğil, yargı organına karsı da bağım- sız görev yapanz. Neyı, nasıl söy- leyeceğimize, başkaları karar ve- remez. Çunkü izne bağlı "savunma" kabul edilemez. Bu nedenle, yargı yılı açılırken yapa- cağınuz konuşmayı ve çizeceğimiz yolu, en iyi biz biliriz. Elbet gö- rüşlerimize katılmayan olabilir. Düşuncelerimiz eleştirilebilir. Za- ten tartışmalardan süzülüp gelen doğrulardır ki, bizi gerçefe yak- laştırır. Hukukçu, gerçeği arayan insandır. Eleştiriden korkmaz. Ya- lana ve yanüşa karşı çıkar, ama yasakçıhğa soyunmaz. Unutmaya- lım ki politika yapılıyor diye "sansürü" düşunmek ve sansüre boyun eğilmeyince yasakçılığa git- mek, yargıyı savunmasız bırakır. Oysa yargının da savunmaya ih- tiyacı vardır. Gerçekten bugün ülkemizde yargı bağimsızlığı kalmamıştır. Yürütme yargıyı hepten teslim al- mıştır. Hukukla hiç ulfeti olma- yan bir Nakşibendi, Anayasa Mahkemesi'ne seçiisin diye özel yasa çıkarıldı. Parti içi hesaplaş- malarda bile yargıdan yararlanma yolu seçiliyor. Kongre kazanmak amacıyla ilçe seçim kurulu baş- kanları degiştiriliyor. Yargıdan devlet olanaklan esirgeniyor. Ger- çekci olmayan kadrolarla ve kira- lık han odalannda, büyük bir ça- resizlik yaşanıyor. AdJiye denetim- siz fonlara muhtaç edilip küçük düşürulüyor. Danıştay kararian uygulanmıyor. Kamu vicdanını sızlatan haksız tutuklamalar, iş- kenceye arka çıkan uygulamalar, dosyalann okunmadığını gösterir farklı içtihatlar ve gerekçesiz ka- rarlar, her gün biraz daha artıyor. lnsanlanmızın yargtya olan güveni tükeniyor. Çek-senet tahsilatıyla ise başlayan mafya, görev alanını genişletiyor. Yargı geriliyor, maf- ya ilerliyor. Yargıda yaşanan bu hastalıkla- n görüp söylemek ve tedavi yol- larını göstermek bizim işimizdir. Ve "her türlu kayıttan azade" ola- rak konuşup tartışmamız gerekir. Hukukçu bundan korkmaz. Çün- kü sansür ve yasak Önce hukuku dondunır ve hukuk donunca zor- balık olur. Gerçegi aramak Evet davada avukat gerçeği arar. Ve gerçeğe en yakın olan o* dur. Hukuk yargılamasında iki ta- rafı temsil ederken ceza yargıla- masında suçlamaya karşı dengeyi gerçekleştirirken davaya dina- mizm katar. Bu dinamizmdir ki "adli gerçeğe" ulaşılmasını sağlar. Yargı faaliveti içinde avukatı ku- çümseyip yargıcı "dediğim dedik" bir belirleyici sayarsanız, kuraca- ğınız "hükme" kimseyi inandıra- mazsımz. Savunma örgütu de yaıgıya iliş- kin sorunlar için aynı dinamizmi taşır. Yargının yaşadığı sorunlan cözücü, hukukumuzu geliştirici görevler yapar. Bu dinamizmle ba- ğı kesmek, yargıyı tüketip bitirir, öldürür. Nasıl, savunma olmadan sağlıklı hüküm kurulamazsa, sa- vunmasız bırakıian yargı da topal kalır, çöztunsüzlüğün kucağma atılır. !şte Yargıtay Başkanlar Kuru- lu'nun geçen yıl attığı adım, böy- lesine yanlış bir adım olmuştur. Ne yazık ki aynı yanlışın bu yıl da sürdürülecegi anlaşılıyor. Ama biz, doğru yoldan hiç şaşraayaca- ğız. Çünkü yargıya ilişkin sorun- lar bizim sorunlarımızdır. Konu- şup tartışacağız. Çözüm arayaca- ğız. Ankara'da ayrı açılış yapaca- ğız. Sesimizi bütün Türkiye'ye du- yuracağız. Bu arada, herkes iyi bilmeli ki sorun barolarla yargı organı ara- sında yaşanan bir sorun değildif. Danıştay kuruluş yıldönümleriB- de yine TBB Başkanı konuşuyor. .Anayasa Mahkemesi'nce düzenle- nen panelleri, TBB Başkanı yöne- tiyor. Bir tek Sayın Ocakçıoğlu bu durumu yaratmıştır. Yargıtay bi- zimdir. Mahkeme kadıya mülk dç- ğüdir. Sayuı Ocakçıoğlu, geçen yıllcî açılışta, TBB adına ilk konuşmâ1 - nın nasıl yapıldığını anlatırken (p zaman ki başkan Faruk Erem için) "Törenin bittigi dünuşülürken... Kendiliğinden kursüye çıkmış ve ne olup bittiği anlaşılmadan kq- nuşmaya başlamıştır" diyor ve "ilk uygulamanın böyle" doğdu- ğunu söylüyor. Bir gasp eylemin- den gelenek doğacağma ve TBB Başkanı Erem'in kursüye böyle çt- kıp konuşma yapacağına hiç kinv se inanmayacağina göre yargıyı sa> vunmasız bırakan bu uygulama da kalıcı olmayacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear