18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/10 DIŞ HABERLER 2 EYLÜL 1991 Su zirvesi • KAHtRE (AA)— Suriye'nin, tstanbul'da kasım ayında düzenlenecek Ortadoğu sulan zirvesine Israil'in davet edilmesi durumunda, toplantının Arap ülkeleri tarafından boykot edilmesi için yoğun girişimlerde bulunduğu bildirildi. El Hayat gazetesinin Şam'daki hükümet kaynaklanna dayanarak verdiği habere göre Suriye Dışişleri ve Sulama bakanlıklan yetkililerinden oluşan bir heyet, bu amaçla Körfez ülkeleri ve Yemen'i ziyaret ederek temaslarda bulundu. Söz konusu ülkelerde, lsrail'in su zirvesine davet edilmesi durumunda toplantıya katılmayacaklan yolunda söz alan Suriye heyetinin Mısır ve Sudan'ı da ziyaret edeceği belirtildi. Türkiye'nin, lsrail'in toplantıya davet edilmeyeceği yolundaki kararım Şam'a sözlü olarak ilettiğini ileri süren Suriyeli kaynaklar, Ankara'dan bu konuda resmi bir yazılı açıklama beklendiğini ifade ettiler. Bahtiyar'ın katili İsviçrede • PARİS (AA) — Iran Halkın Mücahitleri hareketi lideri Afçin Alevi, eski Iran başbakanı Şahpur Bahtiyar'ın katillerinden birinin, tsviçre*nin başkenti Bern'deki tran Büyukelçiliği'nde saklandığını öne sürdü. Afçin Alevi, Paris'te düzenlediği basın toplantısında, Paris'te 6 ağustosta Şahpur Bahtiyar'ın öldürülmesi olayına karışanlardan birinin ya buyükelçilik binasında ya da buyükelçinin ikametgâhında saklandığını iddia etti. Owen siyasetten çekiliyor • LONDRA (Cumhnriyet) — Kendıni fesheden "Sosyal Demokratik Parti"nin lideri David Owen, 1992 seçimine katılmayacağını ve 25 yılını verdiği Avam Kamarası'ndan çekileceğini açıkladı. tşçi Partisi iktidarlannda önce sağlık bakan yardımcılığı, daha sonra 1977-79'da dışişleri bakanlığı yapan David Owen, 1981'de lşçi Partisi'ni 'aşırı sola kaymakla' suçlayarak dört arkadaşıyla aynlıp "Sosyal Demokratik Parti"yi kurdu. Owen, merkez görüşlü "Liberal Parti" ile bir süre başanlı bir güçbirliği de yaptı. Ancak 1987 seçiminde ağır bir yenilgiye uğrayan ittifak dagıldı ve "Liberal Parti" kendini feshetti. Butto'dan çagrı • tSLAMABAD (AA) — Eski Pakistan başbakanı ve ana muhalefet lideri Benazir Butto; Türkiye, Iran ve Pakistan'ın, SSCB'de istikrar ve demokrasinin korunması için çaba göstermesi gerektiğini söyledi. Bayan Butto, bu Ulkelerin, SSCB'de kanşıkbk yaratmayı amaçlayan bazı Islamcı lobilerin gelip geçici isteklerine karşı çıkmalannı istedi. Butto, Afganistan'da barışın geri gelmesi halinde Pakistan'ın çok daha kazançlı olacağını, Orta Asya'daki Muslüman cumhuriyetlere giden yolun da Afganistan'dan geçtiğini kaydetti. Kuzey Irak operasyonu • KAHtRE (AA) — Arap dünyasında, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki bölücü örgüt kamplarına karşı düzenlediği operasyon konusundaki endişeler yavaş yavaş dağıhrken, konunun Arap Birliği dışişleri bakanlannm 10 eylülde Kahire*de başlayacak toplantısının gundemine alınmadığı öğrenildi. Arap Birliği Genel Sekreter Siyasi lşler Yardımcısı Adnan Ümran, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, Türkiye'nin düzenlediği operasyonun toplantı gundemine alınması konusunda Irak'ın örgüte başvuruda bulunmadığını söyledi. Kürdistan YurtseverBirliği lideri Celal Talabani'ninOumhurVieVe demeci' Biz yalnız OzaPı tanırızVEDAT YENERER ŞAKLAVA (IRAK)— Kurdistan Yurt- sever Birliği lideri Celal Talabani kendi- leri için Başbakan Yılmaz'ın değil Cum- hurbaşkanı özal'ın söylediklerinin öaemli olduğunu belirtti. Talabani ile evinde yaptığımız mülakat şöyle: — Kerkük ve Erbil'de yer yer Kürt cephesiyle Irak kuvvetleriarasında çar- ptsmalar oluyor. Banş goruşmeteri çer- çevesinde bu çaUşmsüan MSII degerien- diriyorsunuz? TALABANt — Irak tarafı Bağdat'ta görüşmeler sürecinde verdiği sözlere rağ- men tum hızlanyla şiddeti körüklüyor. Erbil ve Kerkük'ü "Araplaştınna" poli- tikasını başlattılar. Saddam'ın yeğeni Haşim Hasan El Mecit 2600 değişik ar- sada Bağdat'tan ve diğer şehirlerden ge- tireceği Arap ailelerine ev yapıyor. 2600 aileyi buraya yerleştirerek Araplaştırmak amacında. Bu aileler genelde asker ve memur emeklileri. Bize sonradan gelen ve kaçan Kurtlerin evlerine yerleştirilen Araplan geri çekeceklerini söylemişler- di. Şimdi tam tersini yapıyorlar. Sadece bununla kalmayıp eskiden yaklaşık 150 kadar olan tank sayısına 700 daha eklediler. Bu sayı neredeyse 1000'e ulaşu. TankJar Irakblann açık ola- rak savunma yerine, saldın duşündük- lerinin göstergesidir. Bu tanklar otono- misi düşünülen Kürdistan sınırları için- dedir. Bizce çok büyük bir tehlikedir. Kerkük ve Erbil'de yeni ayaklanmalan gündeme getirebilir. Kürtler kendi top- raklannda bu kadar silahlı Irak ordusu- nu kabul etmeyeceklerdir. Halen şehir- lerde Arap ve Kürt halklan arasmda ma- halle kavgaları söz konusudur. Polisin tutumu da Araplardan yanadır. Eğer bir ayaklanma çıkarsa biz cephe olarak si- lahlarımızla Kürt halkının yanında yer alacağız. — Türk Silahlı Kuvvetlcri tarafından düzenlenen sınır ötesi harekâtlan nasıl degerlendiriyorsunuz? TALABANİ — Türkiye ile ilişkileri- miz açısmdan yararlı değildir. Türkiye 1 nin KUrdistan'daki imajı "arkadaş" ima- jıdır. Operasyonlar bunu zedeleyebilir. Bunları Türk yetkililerle konuştuk. Sa- nıyorum bu tür operasyonlan durdura- caklardır. — Kürdistan tşçi Partisi (PKK) Ue olan diyaloglannızı ve onlarla ilgili dü- şünceleriniri söyleyebilir misiniz? TALABANİ — Biz cephe olarak Irak dışından başka Kürt gruplarının Irak'ta üslenip komşu ülkeleri vurmalanna izin vermeyeceğiz. Bu gruplar nedeniyle bi- zim insanlanmız bombalanıyor, yerin- den yurdundan ediliyor. Sanıyorum bu sorun, aynı zamanda Irak hükümetinin de sorunudur. Birh'kte çözeceğimizi sa- rine geri dönen ve tarımla geçinen köy- lüler tavır alabilir. Operasyonlarda en çok onlar zarar görüyorlar. PKK neden İran'daki eski uslerine dönüp oradan mücadelesini sürdünnüyor? Bana kahr- sa, eski Başbakan Bülent Ecevit'in poli- tikasını izliyorlar. Ecevit, Irak'la diyalo- ğun arttınlmasından yanaydı. Bu Sad- dam'la bir olup Kurtlerin hakkından gel- me politikasıydı. Şimdi de PKK Türki- ye'ye saldırarak bizleri kötü dunıma dü- şürüyor. Irak'ın politikasına hizmet edi- yor. Saddam'ın isteği de Türkiye ile ara- smı düzeltip Kürtlere tavır almak. — Başbakan Mesut Yılmaz'ın "Biz Türkiye Ankara ile ilişkilerimiz Turgut Özal aracılığı iledir. Mesut Yılmaz, Özal'ın dediklerini desteklemelidir. Bizim için Yılmaz'ın söyledikleri değil, Özal'ın söyledikleri önemlidir. Kerkük Irak, Erbil ve Kerkük'ü Araplaştırmak için 2600 Arap subay ve memur emeklisine buralarda ev yapıyor. Yaklaşık 150 kadar olan tank sayısını da 1000'e yükseltti. Bu, savunma değil saldın düşündüklerini gösterir. ruyorum. Şu anda yardım alan bir mil- letiz, düzenlenen saldınlarla yardım ede- cek olan ulkeler caydınüyor. Bundan da biz zararlı çıkıyoruz. PKK ile ortak ar- kadaşlarımız var. Onlaria diyaloğa gire- ceğiz. Biz Iran ya da Türkiye"de üslenip Irak'a hiçbir zaman saldırmadık. Onlar neden bunu yapıyorlar? — Eger Ink'ı terk etmezlerse nasıl bir tavır alacaksınız, saldınnanız söz konu- su mu? TALABANt — Biz KYB olarak hiç- bir Kurt grubuyla silahlı çarpışmaya gir- meyiz. PKK'ya, Kuzey Irak'taki köyle- otonominin karşısındayız" sozttnü nasıl degeriendiriyorsunuz? TALABANt — Mesut Yılmaz'ın açık- lamasını duymadım. Bu nedenle bir yo- rum yapamam. Ama sanınm Özal'ın açıklaması çok açıktı. Irak'ta Kürtler, Türkmenler ve Araplarla oluştunılacak bir federasyonun desteklenebileceğini söyledi. Türkiye ile olan ilişkimiz Turgut Özal aracılığıyladır, Mesut Yılmaz'la de- ğil. Bana kalırsa, Yılmaz, özal'ın dedik- lerini desteklemeli. Bizim için Mesut Yıl- maz'ın söyledikleri değil, Turgut özal- ın söyledikleri önemlidir. — Türkije'de her görüşme sonrasın- da gelişmelerin memnunluk verici oldu- guııu ve sorunlann ortadan kalktıgını SÖylÜyorSunuz. HİÇ anlaşamadı^ııHT ko- nu olmadı mı? TALABANt — Siz gazeteciler beni tu- zağa düşürmek istiyorsunuz. Tabii ki olumsuzluklar vardır. Ama bunları size söyleyemem. Eğer söylersem bu iki ulus arasında sürtuşmeye neden olur. Ben Kürt cephesini ve Irak'taki tüm Kürt hal- kım temsil ediyorum, doğal olarak ben de açıklamalanmda dengeli olmak zo- rundayım. İki komşu olarak ortak çıkar- lanmız var. Mesela yeni Irak saldırdarı- na da karşıyız. Aynca Özal'la Yılmaz arasında da aynlıklar var. Türk hüküme- ti demiyorum, ama özal'ın samimiyeti- ne inamyorum. Türkiye'deki Kürtlere sa- mimi davranıp davranmadığını da ona sorun. — Türk kamuoyunda TC taükiinıeti- ne yakın bir Kürt lideri olarak tanınıyor- sunuz. Bu imajınızı nasıl degerlendiri- yorsunuz? TALABANt — Bunu Türkiye"de ya- şayan insanlara bırakıyorum. Bizim po- Iitikamız Turkiye'de yaşayan Kürtler ta- rafından iyi biÛnir. Prensiplerimizi pa- zarlık konusu yapmayız. Prensiplerimiz- den biri de tüm uluslarla iyi ilişkiler kur- maktır. 1986'dan sonra hem Iran hükü- metiyle hem de onlara karşı savaşun ve- ren îran KDP'siyle iyi ilişkiler içindeyiz. Bu neden olmasın? Turkiye'de Kürt hareketi Turgut özal'- la başlamıştır. Ne kadar PKK bunu sa- hiplenmişse de Turgut özal öncesinde bu kadar gündemde değildi. — Siz Turkiye'de olsaydmız ne yapar- dınız? TALABANt — Öncelikle basın öz- gürlüğü, insan hak ve özgürlükleri için çalışırdım. Bunu PKK'ya katılıp silahlı mucadeleye girerek vapmazdım. HEP gi- bi politik platformda ve Ankara'da Mec- lis'te sürdürürdüm. Eğer Türkiye 1. Dün- ya Savaşı sonrasında Irak'ı kaybetmiş ol- masaydı belki durum çok farklı olurdu. Gene de Turkiye'de politika yapmayı is- terdim. UGOSLAVYA Taraflar yumuşuyor Sırbistan'ın, AT gözlerncilerinin ateşkesi denetlemek için Hırvatistan'a gitmelerine izin vermesi üzerine Hırvat yönetimi de uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmemek amacıyla bu aşamada savaş ve seferberlik ilanından vazgeçti. sağlanmasında büyük payı bu- lunan Brioni Anlaşması'na benzediğini vurguladı. Hırvatistan'a AT gözlemcileri gönderilmesini de içeren anlaş- maya ne ölçüde uyulacağı tar- tışmalan sürerken, Hırvatis- tan'a gönderilmeyi bekleyen gözlemcilerin, can güvenlikleri- nin sağlanmasını istedikleri bil- dirildi. Hırvatistan'da banş umudu- lemcileri gönderilmesine izin nun güçlenmesine karşın çatış- vereceğinj açıklaması, diploma- malar yer yer sürüyor. Hırvatis- tik gözlemcilerce banşa giden tan, federal ordu birliklerinin yolda olumlu bir adım olarak önceki gece Vukovar kenti çev- değerlendirilirken, Hırvatistan resinde Hu-vat mevzilerine ha- hükümeti de, bu aşamada savaş vantopu saldmsmda bulundu- ilan edip seferberlik çağnsı yap- ğunu bildirdi, ancak aynno ver- Dış Haberler Servisi — Yu- goslavya'da, Sırbistan'ın AT ba- nş planını kabul etüğini açık- lamasımn ardından görüşmeler yoğunlaşırken, Hırvatistan'da çatışmalann durulmadığı bildi- rildi. AT Dönem Başkanı Hans Van Den Broek, Sırp liderlerle görüşmek üzere dün Belgrad'a gitti. Sırbistan'ın ateşkesi denetle- mek için Hırvatistan'a AT göz- medi. Yugoslav resmi haber ajansı manın, Hırvatistan'ın uluslara- rası kamuoyunda yarattığı olumlu imajı zedeleyeceğini bil- TANJUG ise Doğu Hırvatis- dirdi. tan'da Osijek kenti yakınlann- Bu arada, AT dönem başkan- da Hırvat gtlçlerle federal ordu lığını yurüten Hollanda Dışiş- birlikleri arasında çıkan çatış- mada bir Yugoslav askerinin öl- düğünü, dört askerin de yara- landığını bildirdi. Belgrad Televizyonu da gün- leri Bakanı Broek, Sırp liderler- le görüşmek üzere dün Belg- rad'a gitti. Adının açıklanma- masını isteyen, Hollanda Dışiş- leri BakanlığYndan bir sözcü, lerdir Vukovar'ı kuşatma altm- Broek'in, Sırp liderlerin yam sı- da rutan Sırp milislerin, Hırvat ra diğer cumhuriyet yetkihleri güçleri tesüm olmaya çağırdığı- ve Federal Başkanlık Konseyi üyeleriyle de görüşmelerde bu- lunacağını belirtti. AT ile Yugoslavya arasmda, banş sürecinin tüm aynntıları- nı içeren bir anlaşma imzalana- cağinı soyleyen sözcü, anlaşma- nın geçen temmuz ayında im- zalanan ve Slovenya'da barışın m ve kentin her an düşebilece- ğini duyurdu. Bu arada önceki gün Hırvat güçlerle federal ordu birlikleri arasında çatışmalara sahne olan Zagreb Havaalam'mn ha- len Hırvat güçlerin kusatmasuı- da bulunduğu, ancak çatışma- ların durulduğu bildirildi. BATTDA GEÇEN HAFTA... FRANSA Seguela'nın parasını Noriega mı ödedi? MİNE SAULNIER PARtS — Sovyetler Birliği'n- de esip gürleyen kasırga, Fransa'mn iç politika çekişmelerini perdeliyor. Oysa geçen hafta tadma doyulmaz bir skandal ortaya çıkartıldı. Edwy Plenel, "Le Monde" gazetesinin en tanınmış "istihbaratçı'Manndan biridir. Plenel, bir süredir uzmanlık alanı dışında bir çalışma yapıyor ve iyi gazeteci olduğunca iyi bir tarihçi olduğunu da göstermek üzere, Le Monde gazetesinde ilginç bir yazı dizisine imza atıyor. Söz konusu yazı dizisi, Amerika'nın keşfinin 200. yılı dolayısıyla Kristof Kolomb'un bu kıtaya ilk yolculuğunu anlatan bir belgesel, "Kolomb ile Yokuluk" adını taşıyan dizi 29 gündür gazetenin yayımlanan 24. bölümü, "Panama'da Bir Skandal" adını taşıyordu. Dikkatli okuyucular bölüme bir göz atınca yerlerinden fırladılar, dikkatsizler ise şimdi gazetenin salı günkü sayısını ele geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü bu bölümde Edwy Plenel, Kristof Kolomb'u bir gün için yumurtasıyla baş başa bırakıp, ününü borçlu olduğu becerikliliğiyle müthiş bir belge yayımlamıştı. Gazeteci, bu yazı dizisi dolayısıyla gittiği iki günlük Panama yolculuğu sırasında Vergilio Correa adlı bir işadamıyla tanışmış ve bu işadamı kendisine iki mektup vermiş. Bomba niteliğindeki bu belgelerden anlaşüdığına göre 1988 yıhnda Fransa, Panama'ya 200 yataklı bir hastane, çok sayıda teknolojik malzeme ve Süper- Puma helikopterlerinden satmış ve Fransız Sosyalist Partisi, söz konusu satış karşıhğında diktatör Noriega'dan % 3 komisyon almış. Edwy Plenel'in yayımladığı birinci mektup, Panama Cumhuriyeti'nin Fransız "önerisiııi" kabul ettiğini gösteren resmi hükümet belgesi. Işin hoş yanı.böylesine önemli bir haberi, Le Monde'un ayn bir sütunda değil, yine "Kolomb'la Yokuluk" dizisi çerçevesinde yayımlaması oldu. Tabii ertesi gun bütün basın ayağa kalktı. Geçen cuma günü ise Fransız Adalet Bakanı Henri Nallet, "Olayı aydınlığa kavuşturmak üzere" Paris başsavcılığına soruşturma başvurusu yapmak zorunda kaldı. Şimdi hanl harıl, taruk olarak, eski büyukelçilik çalışanı Patrick Simon aranıyor. Bulunduğunda, günün adamı olacak. Edwy Plenel'e olayı niçin "Kolomb" dizisi içinde duyurduğu sorulduğunda, kurt gazeteci: "Meslektaşlanmın dikkatini sınamak için" yanıtını vermekte. Gündemdeki en ilginç soru ise söz konusu % 3 komisyonun Mitterrand'ın 1988 seçim kampanyasına harcamp harcanmadığı. O zaman Seguela'nın parasını Noriega ödemiş oluyor da... SCUJDARITYV CIO AUGUST ai, 1991 • WASHINGrON, D.(AFL A B D d e b i n l e r c e ••* 1>1-ışm* dfÇÖ B-ynunı' ncdeniyte önceki gön düzenledikleri yüriiyüşte, hükümeti işçilerin sonınlanyla daha fazla ögl- lenmeye davet ettiler. ABD'nin en büyük işçi konfederasyonu AFL-CIO yetkililerinin en azından 200 bin kişinin katıldıgını iddia ettikleri yüniyüşe, sendikalann yanı sıra insan haklannı konıma örgntleri, dinsel ve azınlık gruplan, çevreci dernekler de katıldı. Beyaz Saray'ın arkasındaki 'Anayasa Caddesi'nden Kongre binasına doğru yürüyen göstericiler, Kongre temsUcilerini iç sonınlar- la daha fazla Ugilenmeye ve çalışanlann karşı karşıya bulundukları guçlükleri dikkate almaya çagınülar. tsçiler, saglık sigortası olma>nn 37 milyon kişinin bulumdugu ABD'de, acil bir sağlık reformu gerektiğini dile getirdiler. AFL-CIO Başkanı Lane Kirk- land yaptığı konuşmada, hükümet, Kongre ve yargı kuruluşlannın, yalnız zenginkre ve güçlükre degil bütün ABD'lilere hizmet etmesi gerektiğini belirtti. (Fotograf: AP) İNGİLTERE Dinozorların 150. doğum günü kutlanıyor EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — Dinozorlara 'dinozor' denmesinin 150. yılı kullandı geçen hafta. Ülke çapında bir kutlama değildi bu. Yıldönümü, bilim adarnları ile bilim merakhlannın umurundaydı. Bir de doğa tarihi müzecilerinin. Halk en çok dinozorlan görmeye geliyordu çünkü. Hükümetten bölük pörçük para yardımı alan, kendi kaynağını kendi bulmaya zorlanan doğa tarihi müzeleri için en sağlam gelir kaynağırun dinozorlar olduğu açıklandı geçen hafta bir kongrede. Bilimi halka sevdirmek ve uç beş kişinin anladığı 'özel şifreli gizli bir bılgi' olmaktan çıkartarak halkın gündelik hayatına sokmayı amaçlayan, tüm bilim dallannın temsil edildiği 'tngiüz Bilim Birliği' (British Association) kongresinde, dinozorların 'ashnda ne kadar uysal yaratıklar olduğu' tartışıldı. 'Bilim Birliği'nin 150 yıl önceki ilk kongresinde fosil uzmanı Richard Owen, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun uzak köşelerinde ortaya çıkan üç 'muazzam kemik fosili'ni tam iki buçuk saat anlatmıştı. Bu fosillere 'dinosauria', yani 'ürküntü veren büyük süningen' denmesini önermişti. Kraliçe Victoria'nın 1837-1901 arasında hiç bitmeyecekmiş gibi suren saltanatı sırasında bilime oluk gibi akıtılan paralarla kazüarda bulunup çıkartılan bölük pörçük kemiklerden dinozorlar, lego gibi yeniden 'türetilerek' müzeye konuldu. Şimdi Londra'daki ünlü 'Doğa Tarihi' müzesinin kapısmdan girenler, yerden tavanlara kadar yükselen dinozorlarla karşılaşıyorlar. Müze, dinozorlann 'resmi' doğumgunünü, açtığı özel sergi ve hediyelik eşya dükkâmnı doldurduğu mini dinozorlarla kutluyor. YUNANİSTAN Batı Trakya'daki gerginliğin acısını kim çekiyor? STELYO BERBERAKtS ATİNA — Yunanistan başkenti Atina'da geçen hafta içinde en çok iki konu tartışıldı, konuşuldu. Bunlardan birini, Batı Trakya'daki olaylardan kaynaklanan yankılar, diğerini de Sovyetler Birliği'ndeki köklü değişikliklerle bağlantılı olarak Yunanistan Komünist Partisi (KKE) içindeki karışıklıklar oluşturdu. Bu arada yaz tatilinden sonra yeniden duruşmalara başlayan özel mahkemenin görüştuğü ekonomik skandallann davasına gösterilen ilginin azaldığı gözlenirken, Kıbns sorunundaki son gelişmelerle ilgili soruların sayısı artmaya başladı. Yunan hükümetinin, Batı Trakya'nın Iskeçe Müftülüğü'ne Mehmet Emin Şinikoğlu'nu tayin etmesine karşı çıkan lskece Bağımsız Milletvekili Ahmet Faikoğlu başkanhğmdaki bir grup azınlık üyesi müftülük binası önünde bir protesto gösterisi düzenledi. 200 kişinin yer aldığı bu gösteri bir grup aşın sağcı fanatik Hıristiyamn saldınsı uzerine dağıldı ve 13 kişi hafif yaralandı. Aynı anda Istanbul Fener Patrikhanesi, Batı Trakya derneklerinin üyeleri tarafından dayanışma amacıyla kuşatıldı... Ankara ile Atina yine birbirlerini suçlayan, protesto eden açıklamalar yaptı. Sonuçta olaylar yatıştı ve taraflar her zaman olduğu gibi kendilerini 'muzaffer' ilan ettiler. Ancak olaylan yakından izleyenler, bu yolda yayınlanan haberlerin asıl olaylardan çok daha büyük boyutlar kazandığma tanık oldular. Türk ve Yunan gazeteleri olaylan, kendi görüş açılanndan ve yorum katarak kamuoyu oluşturmak amacıyla verdiler. Ancak bu olaylar Gümülcine'nin Bağımsız Milletvekili Dr. Sadık Ahmet ile Iskeçe Milletvekili Faikoğlu'nun arasını açmaya yetti. Faikoglu'nun, Yunan hukumeüni proıesto etmek amaayla Iskeçe camilerinin 15 gün süreyle kapatılmasına karar vermesi, Sadık Ahmet grubu tarafından hoş karşılanmadı. Dr. Sadık Ahmet ile Faikoğlu'nun arasındaki 'mesafe', böylece ilk kez gözle görülür bir biçimde ortaya çıkmış oldu. Tum bu gelişmeler çerçevesinde Istanbul'daki Fener Patrikhanesi'nin 'kuşatılma' haberleri de Yunanistan'da büyük yankılar uyandırdı. Gazeteler, Türkiye'ye karşı yine bilinen suçlamaları yöneltti. Patrikhanenin işgal edileceği, yağmalanacağı ve bunun ardında Türk hükümetinin parmağı olduğu gibi haberlere geniş yer ayrıldı. Nitekim kuşatmanın sona ermesiyle Iskeçe üzerinde toplanan kara bulutlar dağıhrken, insanın akhna Batı Trakyalı bir Türkün kulağımıza fısıldadığı şeyler geliyor: "Buradaki azınhğunızın başına indirilen yumruğun aasını tstanbul'daki azınlık; lstanbul'daki azınlığın başına indirilen yumruğun aasını ise buradaki azınlık hissediyor..:' Aynı hafta içinde Yunan Komünist Partisi'nin (KKE) Sovyetler'deki son gelişmelere karşı çıkan tutumu parti içindeki bölünmeleri arttırdı. Perestroyka akımının başarısız olduğuna ve Sovyetler'in, ABD'nin oyununa gelerek kapitalist bir döneme itildiğine inanan KKE liderleri, şimdi bu tutumu ile bünyesinden kopmaya çalışan üyelerini toplamaya uğraşıyor. Kıbns sorunundaki son gelişmelerle bağlantılı olarak BM özel temsilcileri Camillion ve Feissel'in ziyaretlerinden sonra Kıbns Rum yönetimi lideri Vasiliu da önümüzdeki hafta Atina'ya gelecek. Atina'daki genel hava, hâlâ Kıbns sorununa ABD'nin baskısıyla bir çözüm şekli getirecek formülun bu yıl içinde bulunacağı yolunda. tSVEÇ Gorbaçov veisveç modeli YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Mihaü Gorbaçov'un Marksist geleneğe içtenlikle bağlı, Batılı anlamda bir sosyal demokrat olduğunu ilk öne sürenlerden biri, ünlü Isveçli Sovyetolog Anders Aslund obnuştu. Aslund'a göre Sovyet liderinin gönlünde isveVinkine benzer bir karma ekonomi modeli yatıyordu. Gorbaçov'un, sosyalizme bağlılığını savunurken Brandt ekolünün yam sıra tsveç modelinden geçen hafta sıkça söz etmesi Stockholm'de yankısım buldu. Seçim kampanyalanmn en civcivli günlerini yaşayan partiler, açıklamalan farkb karşıladılar. tktidardaki sosyal demokratlara göre ülkenin itibanmn göstergesiydi bu açıklama. Sağ kanat partileri ise Gorbaçov'un elinde zaten başka bir koz kalmadığı görüşünü öne sürdüler. Stockholm'de bu çerçevede yapılan yorumlarda, totaiiter tek parti yönetiminin tarihin çöplüğüne nihai olarak atüdığı öne sürülüyor. Gorbaçov'un Batı sosyal demokrasisine yaklaşması da büyük heyecana yol açmıyor. öne çıkan görüş şöyle özetlenebilir: "Darbe girişimi ohnasaydı bile parti sonbahardaki kongrede en az iki parçaya aynlacaktı. Şimdi, muhtemelen parti yeniden serbesti kazandığı takdirde tutuculann bir kesimi 'komünist' adına sahip çıkacak, bir kesimi ise milliyetçi Rus hareketine katılacak. Gorbaçov'un ise yenilikçileri çevresine toplayarak klasik bir sosyal demokrat parti yaratma misyonunu üstlenmesi şaşırucı olmazî' Gorbaçov'un, Dışişleri Bakanhğı'na yaptığı atamanın da Isveç açısmdan ayn bir anlamı var. Boris Pankin, 1982-90 arasmda SSCB'nin Stockholm büyükelçisi olarak görev yapmıştı. Ünlü U-137 olayından, yani Sovyet denizaltısımn Karlskrona kenti açıklannda karaya otunnası ardından geldiği Stockholm'de tsveç'in geleneksel Rus nefretini yoğunluğuyla yaşayan Pankin, geçen yıl başkenti terk ederken bu nefretin bir kısmım sempatiye dönüştürebilmişti. Pankin'in, Prag'a geçerken peşinde olumlu iz bırakmasının nedenlerinden biri, "gri" bir kariyer diplomaü olmayışıydı. Daha önce Komsomolskaya Pravda'nın yayın yönetmeni olan Pankin, edebiyat tutkusu ile de tanınıyor. Çağdaş Sovyet yazarlan üzerine bir tez çalışması var.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear