18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 6 AĞUSTOS 1991 Bir Demeç Üzerine Düşünceler Bir ülkenin sorgulama ve yargılama yöntemleri o ülkenin uygarlık düzeyinin bir ölçüsüdür. İşkence, ülkemizde sorgulama ve yargılama alanında kanayan bir yara olmakla devam ediyor. Adalet Bakanı da demecinde bunu makamına uygun bir biçimde açıkhyor. HALİT ÇELENK Hukukçu Yeni Adalet Bakanı Sayın Şakir Şeker göreve başlarken Cumhuriyet'e verdiği ozel demeçte şun- lan söyluyor: "Türkiye'de en çok tartışılan ko- nulardan birisi işkence savlandır. Hukuk ve dev- let sistemimiz bakımından işkence yoktur, ama tatbikat yönünden bu sözü aynı şekilde söyleye- miyorum. Kendilerine yetki verilen bazı kişiler zaraan zaman yasal sınırlannı aşarak tatbikat ya- pabiliyorlar. Bizde bütün sıkıntı hazırlık tahki- katından çıkar. Onu atladınız mı mesele kalmaz. Hazırlık tahkikatında avukat bulunması bizim gündemimizdedir. O olursa büyuk ölçüde mesele rahatlar, bu durumda işkence iddiasında bulun- ma imkânı da ortadan kalkar. Adli polis teşki- latı kurulması gerekir." (1) Bu sözleri 12 Eylül yönetiminin uzantısı olan bir iktidarın Adalet Bakanı söyluyor. Bu açıkla- mayı her şeye karşın yine de iyimserlikle karşı- lamak istiyoruz. Çunku öteden beri hukuk dev- leti ve demokrasiden yana kişi ve kuruluşlar Türkiye'de işkencenin bir sorgulama yöntemi ola- rak uygulandığını, savunmanın gözaltı ile baş- lamasını, avukatın bu aşamada araya gırmesinin zorunlu olduğunu, poüsten sorgu yetkisinin alın- masını ve bir adalet kolluğu kurulması gerekti- ğini savunagelmişlerdir. lyimserlik güzel şeydir. Ama bu konuda ya- şamın bize öğrettiği bir şey var: Ihtiyatlı iyim- serlik. Ömeğin 141-142. maddeler kaldınldı, ama bunun yerine Terörle Mücadele Yasası'nın 7 ve 8. maddeleri getirildi, daha da ağırlaştırılarak. Bir elle verilen öbür elle geri alındı. Böylece Te- rörle Mücadele Yasası 141-142'yi arattı. Sütten ağ- zımız yandığı için yofurdu üfleyerek yeme du- rumuna geldik. Bir örnek daha Daha uç ay kadar önce ANAP iktidarı kabul ettiği Terörle Mücadele Yasası ile "gözaltında avukatla görüşme"yi kaldırdı. Yasanın 10. mad- desine göre "Tutuklu sanık ya da hükümlü, avu- katı ile tutukevi ya da cezaevi görevlilerinin ne- zaretinde görüştürülebilir:' Yani görüşme konu- sunda gözaltı aşaması düşünülmemiş bile. De- mek ki sanık gözaltındayken avukatı ile görüşe- meyecek. Tutuklandıktan sonra da cezaevi per- sonelinin gözetimi altmda görüştürülebilecek. Bu görüşme de izne ve takdire bağiıdır. Çünkü yasa "görüştürülür" demiyor, "görüştürülebilir" di- yor. Buna göre görüşme bir hak degil bir ltttuf- tur. Oysa sanık uzerinde en ağır baskılar bu aşa- mada yapılmakta, işkenceli anlatım tutanakları gözaltı süresinde düzenlenmektedir. Bilinen bir deyişle davanın temeli bu aşamada atümaktadır. Görülüyor ki yasal düzenlemeler yapıhrken so- nın amacından saptınlabilmekte, gözaltına alı- nan kişi bir yana, tutuklanan kişi avukatı ile gö- rüşme konusunda kesin bir güvenceye sahip ola- mamaktadır. Önemli noktalar: Sayın Adalet Bakanı'na ammsatmak istediğimiz İcimi noktalar var. Böy- le bir yasa değişikliği yapılırken üniversitelerin ve hukuk kuruluşlannın göruşleri alınmalı, ha- zırlanacak tasan kamuoyunda ve basında tartış- maya açılmalıdır. Avukatın, gözaltına alınan kişi ile istediği za- man göruşebilmesi, doktor muayenesi isteyebil- mesi kuşkusuz gerekli ve yararlıdır. Ancak ye- terli değildir. Çünkü Türkiye'de avukatı olmayan, avukat edinme olanağından yoksun bulunan sa- yısız insan vardır. Bu açıdan böyle bir önlem her zaman ve her yerde olumlu sonuç verebilmekten uzaktır. Sayın Bakanın açıklamasında geçen "adli po- lis teşkilatı"ndan ne anladığını, nasıl bir "teşki- lat"ı amaçladığuu bilmiyoruz. Eğer adli polis teş- kilatından "adalet kolluğu"nu (adli zabıta) amaç- lıyorsa bu düşünceye katılmamak olanaksızdır. Adalet kolluğu Bu kolluk, demokrasilerde, başka bir deyişle hukuk devletinde hazırlık soruşturmalarına gü- vence sağlamak, vatandaşı Emniyet'in çeşitli bas- kılanndan uzak tutmak, işkence uygulamaları- nın önüne geçmek ve giderek "adalet'i güvence- ye almak için düşünülmüş bir yöntemdir. Ada- let kolluğu, çalışmalarında yürütme organından ve Içişleri Bakanlığı'ndan bağımsız görev yapan bir örguttür. Cumhuriyet savcılıklanna bağlı ola- rak ve onların yönetiminde görev yapan bu kol- luğun atama, yer değiştirme ve tüm özlük hak- ları yürütme organı tarafından değil, hâkimler ve savcılarda olduğu gibi Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından ya da ona bağlı bir kuruluş tarafından yapüır. Böylece bu kolluk yü- rütme organından bağımsız ve kendisini görev- lendiren kurula bağlı olarak cumhuriyet savcı- larının emrinde ve denetiminde görev yapar. Kolluğun görevi: Adalet kolluğunun görevi; arama, yakalama, kanıt toplama ve cumhuriyet savcısının verdiği öteki emirleri yerine getirmek- tir. Kolluk sanığı sorguya çekemez. Çünkü sanı- ğı sorguya çekme yetkisi yargıca (hâkime) aittir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bir kararında açıklandığı gibi cumhuriyet savcısı samğın ifa- desini alabilir, ama bu ifade sorgu anlatımı ni- teliği taşımaz, bir kanıt olarak ele alınamaz. (2) İşkencenin önlenmesinde poüsten sorgu yetkisi- nin alınması yaşamsal oranda önemli bir noktadır. Sonuç Bir ülkenin sorgulama ve yargılama yöntem- leri o ülkenin uygarlık düzeyinin bir ölçüsüdür. İşkence, ülkemizde sorgulama ve yargılama ala- nında kanayan bir yara olmakta devam ediyor. Adalet Bakanı da demecinde bunu makamına uygun bir biçimde açıklıyor. Söyleyelim ki bu ya- ra kapanmadıkça uygar dünyada yerimizi alma- mız olanaksızdır. Bir an önce ceza yargılama usü- lü yasamızda, Polis Görev ve Yetki Yasası'nda de- ğişiklikler yapılmalı, Terörle Mücadele Yasası'- nın konuya ilişkin 10. maddesiyle işkence sanık- ları için getirdiği koruma hükümleri kaldınlma- lı, gözaltına alınan sanığa avukatı ile görüşme hakkı tanınmalı, emniyetten sorgu yetkisi alın- malı ve yürütme organından bağımsız bir ada- let kolluğu kurulmalıdır. Bütün bu düzenleme- ler, açık seçik, yoruma ve keyfiliğe olanak ver- meyecek biçimde yapılmalı, şu ya da bu gorevli- nin takdirine bırakılmamalıdır. Böylece uygar bir toplum olmanın yargı ile ilgili önemli bir koşu- lu gerçekleştirilmiş olacaktır. İyimserliğimizi sürdürüyor ve bekliyoruz. 1) 28/6/1991 günlO Cumhuriyet 2) Y.C.G.K.nın 10.12.1990 gün ve 990/6-57 Es. 335 sayı- hK. PENCERE HESAPLASMA BURHAN ARPAD Yüz KarasıAlman yazarı Alexander von Humbold, "Napoli, Salzburg ve İstanbul'u görmeden ölmeyiniz!" der. Napoli'yi transit bir yolcu olarak şöylesine gördüm. italyan güler yüzlülüğü, müzikli diliyle sevimli insanlardı. Mozart'ın şehri diye ün yapmış Salzburg'u 1948-1978 arasında yaşa- dım, uzun süreli konukluklarımla yakından tanıdım. Her ya- nıyia sevdim. Seksen yıldır yaşadığım İstanbul'dan gittikçe uzaklaşmakta olduğumu gördükçe kahroluyorum! İstanbul'da gördüklerimden kahroluyorum. İstanbul'da yaşanılanlar, yaşayan gerçek, istanbullular açı- sından gerçekten bir kara leke! Ne var ki durumun gerçek sorumlusu olması gereken mi- marlar, belediyeler, şehircilik uzmanları, plancılar hkp de ka- ramsar değil, iyimser görünüyorlar. Boş zamanlarında sem- pozyumlar, brifingler, paneller düzenlemekle, çevre koruma enstitüleriyle avunuyorlar. Bılgiççe laflar ediyorlar. Kavaklar- dan başlayıp Sarayburnu kıyılarında köpük köpük Marmara sularıyla kucaklaşıyorlar! Boğaziçi sadece bir su yotu değil, insanları mutlu kılan bir doğa armağanı. Bizans İmparatorluğu yıllarında da surların arkasına sak- lanmış olan Konstantiniye (İstanbul), Osmanlı imparatorlu- ğu'na katılınca yamaçlar ve tepeler, yalılar ve köşklerle be- zendi. Ne var ki 1920'li yıllardan günümüze tırmanmış olan yeni İstanbullular, şehre bir sömürgeci gözüyle bakmışlardır. Bu- gün de yine o gözle bakmaktadırlar. Geçenlerde Cumhuri- yet'te yan yana basılmış iki fotoğraf istanbul trajedisini ser- gilemektedır. iyi niyetli kimi aydınların istanbul'u korumak ve kurtarmak için girişimleri ne yazık kt bu iyi niyetli çabalara yenik düşmeye mahkûmdur. Istanbul'un tarihsel zenginlikli ve doğa armağanı varlığı, çuvallar dolusu banknot karşısın- da yenik düşmektedır. Anadoluhisarı'nın Kavacık mevkiin- de en barbarca gerçekleştırilen yasadışı çarpık yapılaşma bü- tün istanbulluların suratına indirilmiş bir tokattır! Cumhuriyet'te yan yana yayımlanmış iki fotoğraf bir İstan- bul gerçeğini haykırmaktadır: "Yasalar bize işlemez! Kaç çu- val banknotunuz var?" Yüz karası bir İstanbul gerçeği. İs- tanbul iki yoldan yok edilmektedir: Gecekonducular ve gök- delenciler! İstanbul'u yok ederek çuvallarına tıka basa kâğıt para dol- duranlar, tarih denilen o hıç şaşmaz ve yanılmaz yargıcın yar- gısından da ürkmezler. Böyle olmasaydı Sultan Yıldırım Be- yazıt'ın İstanbul kuşatması için çadırını tepeye kurmuş olma- sına bir tarih gerçeği olarak saygı duyarlar ve yemyeşil Ana- doluhisarı Kavacık'ı beton yığınlarıyla doldurmazlardı. Kıyı- dan Kavacık yamaç ve tepelerine tırmanan yolun "Otağtepe" adını taşıdığını görmezlerdi! Hesaplaşma adli kitabımın Güzelhisar bölümünden kısa bir bölüm: "...1915'lerin Anadoluhisarı güzeldi. Yıldırım Beyazıt'ın yap- tırdığı kaleye verilen Güzelcehisar adına gerçekten yakışır bir Boğaz köyüydü. Kaleiçi, çarşı-sokaktan sonra karşılaşı- verdiğiniz, gördüğünüz 19. yüzyıl ressamlannın tablolannı bir anda silen bir renk ve fırça güzelliğiydi. Küçüksu Kasrı, çayı- rı ve küçük korusuyla Göksu Oeresi içerilerinde sağlı sollu bir düzlüğün bitiminde tatlı bir yokuşla başlayan yatık yamaç- lar, doğanın doyulmaz renk ve bıçim güzellikleriyie bakışları ve iç dünyamızı sarıverirdi. Erguvanlarla başlayan ve katırtırnaklarıyla uzayan Boğa- ziçi, ilkyazlarının en güzel yeri, yirminci yüzyıl başlarının Gü- zelhisar'ındaydı! O güzel, Birinci Dünya Savaşı yıllarından gü- nümüze, o yıllarla da tarih oldu. 1991 istanbul'unda yaşayan- lara bunu nasıl anlatmalı? Nasıl inandırmalı?" Birinci Dünya Savaşı yıllarında korunun ağaçlarını kesip sobalarda yakttlar. "Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âh eyleyelim" diye şarkılara geçmiş güzelim dere kıyısında halat fabrikası kurdular. Göksu'nun tatlı suyla sulanmış bostanlarını söktü- ler. Dereboyu topraklarına spor alanları kurdular. Halat fab- rikasında çalışanlar gecekondular yükselttiler. Beykoz Bele- diyesi, "Neyapalım, para gerekli" diyor!.. MİMARLARIN DİKKATİNE Kültür Bakanhğı tarafından açılan AHLAT-SELÇUKLU KÜL- TÜR MERKEZİ PROJE YARIŞMASI asli jürısınde, yarışma şart- namesinde de belırtilen yönetmelik hükümlerine aykırı olarak mi- marlık dışı meslek adamlarımn bulunması, yarışmanın sağlıklı sonuçlara ulaşmasını engelleyebilecek çok temel bir olumsuz- luk oluşturmaktadır. Konuyu inceleyen Oda Yarışmalar Komitesi, bu aykırılık gide- rilmeden yarışmanın sürdürülmesıni sakıncalı bulmuştur. Konu, yarışma şartnamesinin ayrıntıda diğer bazı eksiklikleri- nin de düzeltilmesı ve yeniden yasal koşullara uygun olarak oluş- turulacak jürınin ilanına kadar yarışmanın durdurulması istemiyle Kültür Bakanlığı'na iletilmiştir. Yanşmaya ilişkin gorüşlerimiz, ay- nca yarışmada Bakanlıkça gorevlendirilmiş asli, yedek ve danış- man jüri üyeleri ile raportörlere de duyurulmuşlur Meslektaşlanmıza, sonuçta doğabilecek olumsuzluklardan et- kilenmemeleri ıçın mesleki dayanışma kurallarına uymalarını ve yeni bir açıklamamıza kadar bu yanşmaya kalılmamalannı önemle tavsiye ederiz. Saygılarımızla, TMMOB MİMARLAR ODASI Zülfiye Gülal ile Yakup Balıkçı evlendiler Mutluluklar dileriz. Cumhuriyet çalışanları Sinema • Tiyatre • Gösteri 146 97 38 • 132 64 26 Vahşi bir dunvada seruvenlerın enbuşuğu, hayatta kalma savaşıdır .. ı PICTURES Jack London "VVhıte F.inj; Klatıs Maria Brandauer (Mephısto 1 Yon R a n d a I Ethan Havvke K l e i s e r 9 AğustOB 1991 den İHbaren Beyoğlu EMEK - Kadıkoy REKS Ankara AKUN - Izmır IZMİR Çemberlıtaş ŞAFAK Sınemalannda BETTE MIDLER WOOD\ ALLEN va Nkk, orolanndokı butvn »orunlann yapmaya korar *«f«W«r. . Al«9v*rif m«rk«zinin MANZARALARI'SCENES FROM A MAU' 3. HAFTA Î " B*yotfu EMEK (144 M 39) 12 00-1« 15-16 30-18 45-21 15 ^ H KadtkSyREKS (336 01 12) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15 /~* Ankara AKON (127 76 56) 12 15-14 30-16 45-19 00-21 15 $*,J" ST1M6 KATHLEENTURNER Beyoğlu DONYA (149 93 61) 1200-14 15-7630-18 4S-21 00 Evde Tek Basına FHmınin Super Eklbı JOH\ CAND^ M.LY SHKKDV YÖN CHRB COIUMBUS VAPM X>HN HUGHE5 BEKAR1N DERDI' PREDATOR-2AMADEITS4 ve SON HAFTA Şı«l« KENT |141 62 03) Ç.l»f ŞAFAK-4 |S16 2C 60) YOUNG GUNS -JLOC '3 X 1600-16*5 21 30 00 13X-1600-183C 2'00 00 13 00-15 0O-1' 00-<9 00-21 00 C.BI 5Af«K 3 1516 26 60i 5 Ağustos «O8SA 6 Ağustos MONTMAJ.il İSA 7 Ağustos DCRİNÜK SASHOŞIUĞU 8 Ağuslos VAHŞİ DUYGUIAR Btyıglu SIHEPOP 1143 70 71| 5 Ağuslos CA2IBE 6 Ağuslos ŞEY7AN ÇKAEAN 7 Ağustos TANSILA* ÇU.DIRMIŞ O l M A İ I - 2 8 Ağustos EVOE TEK BAŞINA Kldlkoy «S 1336 00 501 5 *ğus»s MONTKAlll İSA •> Ağusios BOBSA « Ağustos DERİNÜK URHO9.UĞU 8 Ağuslos ÇINGWELE8 ZAMANI REKUM FİLMİ OAGITIMINDA FlDfl nım149 50 33 ^ ART1K BEVOCLINDA KEVTLİLEftE AİT BİR KOŞE \ \R Ha\a Sok P/B ıtenı Mcick Sük I Bcvo|lu Tel 141 91 W - I M 24 15 Sin«ma • Tiyatre Göstori 146 97 M • 132 64 26 LEVENT OYA KIRCA BAŞAR GÜNDOĞARKEN ÜŞÜDUŞUNULDU Yazan :>Wajf er Abayhar. Yılr-.aırJrciogar. YonetenSLcvent Kırca ScZ MtZUiC S GÛTLC Kareogra{:îSaıt .. 5es.ısıkîStaras Tt,kn n KUrkoı. Tri 3&4 72 10 Vakfcoruna TUoun. Tfcl 151 28 08 SUXJIT« Td. 380 87 «2 RUMEL HtSARI KONSERLERİ 8-18 Ağustos.Saat 21:15 G İ Ş E L E R : Rumeli Hisan Gışesı, Tel: 157 75 50 Bostancı Gosten Merkezı, Tel: 384 72 10 Vakkorama Taksım, Tel: 151 28 88 Vakkorama Suadıye, Tel: 35C 87 42 Bile Bile Lades... Belçikalı sosyalist Ernest Mandel, 1970'te, Avrupa'nm ge- leceğini şöyle vurguluyordu: "AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) içinde sermayenin iç içe girmesi, üretim ve dağıtım araçlannın hiç olmazsa önemli bir kesimini, şu ya da bu ulusal burjuvazinin özel mülkiyetinde olmaktan çıkararak farklı uyruktalıktaki kapitalistlerin mülkiye- tine sokacak aşamaya geldiğinde, bu yeni tür mülkiyeti etkili biçimde koruyacak yetenekte farklı bir devlet türü için büyük baskı yaratacaktır. Ozel mülkiyet gittikçe daha çok uluslara- rası bir nitelik aldıkça, bir Fransız, Alman ya da İtalyan devle- tinin çerçevesi içinde etkin olarak savunulamaz. Avrupa ser- mayesi, kârın yeterli koruyucusu ve güvencesi olarak bir Av- rupa burjuva devleti istemektedir." (Avrupa Meydan Okuyor. S. 70) O günden bu güne geçen yirmi yıl süresinde sermayenin uluslararası ooyutlarda iç içe geçmesi hızlandı. Tekeller sı- nırlar ötesi çıkarlarında sarmallaştılar. AET, adındaki "Ekonomik" sözcüğünü artı, "Avrupa Topluluğu" oldu; eski düşmanlıklar artık tarih sayfalarında kaldı. Geleneksel Alman-Fransız düşmanlığı nerede? Silindi gitti... 20'nci yüzyılın ilk yarısında yaşanan Birinci ve İkinci Dün- ya Savaşlarında toplam 50 milyon insan ölmüştü. Kanlı pay- laşım savaşlarının mimarları, kapitalizmın süper endüstri aşa- masında buluştular; kendi aralarındaki milliyetçilik kavgala- rını geride bıraktılar. Emperyalist ülkeler, milliyetçiliği, artık az gelişmişleri bir- birine vuruşturmak için kullanıyorlar. • Ne var ki "erken sosyalizm" denemesinde başarısızlığa uğ- rayan kimi toplumları saran "geç milliyetçilik" rüzgârları da dünya haritasını kana boyamaya elverişli bir ortam yaratıyor, Yugoslavya'yı oluşturan her millıyetın gözü kara!.. Ermenis- tan ile Azerbaycan arasında kan davası var. Bulgaristan'da Türkler neden göçe zorlandı- ~ ™ " ^ ™ " ™ ~ " " " ^ ^ lar? Ortadoğu'da iş büsbütün ka- rışık; Arap Arabı bogazlamaya kalkışıyor... Niçın? Nedenlerini kurcaladığımız zaman karşımıza yine ekonomi çıkıyor. Saddam, Kuveyt'i işgal ederken Batı'nın an koyamna çomak soktuğunu bilmiyor muydu? Kuveyt'in yıllık petrol geliri ortalama 8 milyar dolar- dı; Batı piyasasına yaptığı yatı- rım toplamı 100 milyar doları aşıyordu; her yıl bu yatırırnlar- dan geliri de 8 milyar dolara ya- kındı. ABD ile AT üyelerinde tekel- ler iç içe geçmiş, Kuveyt ser- mayesı de işin içinde!.. Batı, kendi yapısında birbi- riyle savaşmayacak kadar bü- tünleşmiş; ama, kendi dışında- ki dünyada çıkarianna çomak sokan her eylemi durdurmak için gerekirse savaşı göze ala- biliyor; "Çöl Fırtınası"yla bu ku- ral bir kez daha kanıtlandı. • Peki, dünya barışı bu düzen üzerine mi kurulacak? Günün sorusu budur. Dünyamızın kuzey kuşağın- da, özellikle ABD, Almanya, Ja- ponya'da odaklanan olağanüs- tü bir gelişme var. Bilgisayar- laşma, süper endüstri, bilimsel-teknolojik devrim çağı- nın devleri, dünyayı tek paza- ra dönüştürüyorlar; Sovyetler ve Doğu Avrupa da kuzey ku- şağıyla bütünleşiyor; ancak to- punun nüfusu, insanlığın beş- te birıdir. Geriye kalanlar ne olacak? İnsanlığın beşte dördü nasıl yaşıyor? ve yaşayacak? Dar milliyetçilik açısında sı- kışıp kalan ve gözü dönen top- lumlar, bu sorulardan uzak bir kavganın öfkesiyle dürryaya ba- kıyorlar. Onları hiçbir şey ilgi- lendirmiyor; kan davalarına sarmış gibidirler, yoksulluk için- de birbirleriyle didişiyorlar. Anadolu'da yaşayan Türtder- le Kürtleri birbirine kırdırmak isteyenlerin tuzağına 21'inci yüzyıla 9 kala düşenin bağış- lanır bir yanı yoktur. Eskiden ol- sa neyse; ama, "iletişim devrimi" çağında yaşıyoruz... Bilmemek artık özür değil... SERMAYE PIYASASI KURULU MESLEK PERSONELİ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğince kurulmuş bulunan SERMA- YE PİYASASI KURULU'nda açık bulunan 9'uncu derece meslek personeli yar- dımcısı kadrolarında görevlendirilmek üzere yeter sayıda aday meslek personejj seçimi için yarışma sınavı açılacaktır. SAĞLANAN İMKÂNLAR Yarışma sınavını kazananlar, üç yıllık bir mes- lek içi eğitime tabi tutulacaklar, ayrıca akade- mik çalışmalara katılmak, yabancı dil bilgılerini ılerletmek, inceleme ve araçtırmalarda bulun- mak üzere yabancı ülkelere günderılebitecekler- dir. KATILMA KOŞULLARI Giriş sınavına katılabılmek için' 1) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci mad- desınde yazılı nıtelıklere sahip olmak. 2) Iktisat, hukuk. maliye, muhasebe konula- rında en az 4 yıl eğitim veren yukseköğretim ku- rumlarından (bunların eşiti yabancı fakülte ve yüksekokullardan) birını bıtırmiş olmak. 3) Yaş, sağlık ve diğer nitelikler bakımından 'Sınav Broşürü'nde gösterilen şartlan taşımak, zorunludur. SINAVLAR 31 Ağustos 1991 cumartesi günü Ankara'da, ÖSYM sorumluluğunda uygulanacak yabancı dıl, genel yetenek ve alan bılgısi testleri ile sı- navın ilk aşaması gerçekleştirilecek, bu sınav- da başarılı olanlar ayrıca Kurul tarafından yazılı ve sözlü sınava tabi tutulacaklardır. SINAV BROŞÜRÜ Sermaye Piyasası Kurulu ve meslek persone- linin görev ve yetkilerını, sınava katılma koşul- larını, sınav konularını ve sınavların yapılış şeklı ile ilgili ayrıntılı bilgileri içeren "Sınav Broşüırü" ve "Başvuru Formu" Kurulun aşağıda adresle- n gösterilen Ankara ve istanbul bürolanndan alı- nabılir veya posta ile istenebilir. BAŞVURU ŞEKLİ Giriş sınavına katılabilmek için "Başvuru Formu" ve bu formda istenen belgelerle bırlik- te en geç 9 Ağustos 1991 tarihine kadar ulaşa- cak şekilde Kurul'un Ankara'daki merkezine başvurulacaktır. Postadakı gecikmeler kabul edilmez. BAŞVURU ADRESLERİ SERMAYE PIYASASI KURULU Çiftlık Caddesı No: 13 Beşevler - ANKARA Tel.: 212 62 80 (10 Hat) SERMAYE PİYASASI KURULU İSTANBUL BÜROSU Rumeli Cad. No. 85 Kat: 4 Osmanbey / İSTANBUL Tel.: 141 72 50 (3 Hat) HÜSEYİN CANAKSOY Bizim can çiçeğimiz, dört yıldır uyuyor, içimizde hep yaşayacak. GÜNAY-ELİF-NEVZAT O L A N A D I M I Z I K O Y SURKUR O L A R A K D E Ğ İ Ş T İ R D İ K DEĞİŞEN YALNIZCA ADIMIZ ! Aynı kadro, çağdaş anlayış ve sıcak ilgiyle hizmete devam ediyoruz. Devreler HaftaSonu : 10 Ağustos Hattalçi : 12 Ağustos KADIKÖY (SöğüBüçeşme Camii yanı) 349 18 24-349 18 25-336 02 06-336 02 79 NEBİYE ERSAY ile GÜRSEL BAYDERE evlendiler 5.8.1991 Avcılar-lstanbul GÖLCÜK TEREKE HÂKİMLtĞt'NDEN 2.12.1989 tarihinde tzmit Dört^ol mevkiinde vefat eden Kızılcahamam ilçesi, Çiltikçi bucağı, Kuşçuören köytl, hane 35, cilt 2, sayfa 165'te nüfusa kayıtlı rüstem kızı Zeyde'den ol- ma 1329 D.lu, Delve özdemir- in mirasçılarının tespit edilemediğinden kendilerine ila- nen tebligat yapılmasına karar verilrnış olmakla, karar gereğin- ce mirasçılann veraset ilamı ile mahkememizin 1989/22 esas sa- yüı dosyasına 3 ay içinde müra- caat etmeleri, gelmedikleri takdirde tereke mevcudunun Hazine'ye irat kaydı yapılacağı, bu nedenle duruşmanın bıralul- dıgı 25.9.1991 günu saat 9*da hâ- kimliğimizde hazır bulunulması ilan olunur. Basın: 48726 gMODA'DA KÎRALIK ts B ıft Full eşyalı-konfortu 2oda-saion 151 00 46 (12-14 arası)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear