18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 AĞUSTOS 1991 OLAĞANÜSTÜ HALDEPOLİTİKA HABERLER CUMHURİYET/5 Dört HEPTi kayıp • ADANA (Cumhuriyet Güeey llleri Bürosu) — Halkın Emek Partisi Seyhan Ilçe Başkanı avukat Filiz Feyhan Aksoy, biri yönetim kurulu üyesi dört partilinin 10 ağustos gününden beri kayıp olduğunu, emniyete ve idari makamlara yapılan başvurulanndan da bir sonuç ahnamadığını bildirdi. HEP Seyhan tlçe Başkanı Filiz Feyhan Aksoy, ilçe yönetim kurulu üyesi Mehmet Demir (45) ile parti uyeleri Hüseyin Kahraman (83), Hacı Ahmet Aslan (81) ve Şerife Çağır'ın 10 ağustos cumartesi gunü taziye için Gaziantep'e gittiklerini ancak o günden beri kendilerinden bir haber alınamadığını söyledi. Aksoy dün düzenlediği basın toplantısında "Yeni bir Vedat Aydın olayı olabüir" sorusunu yönelterek şunları söyledi: "Emniyete ve idari makamlara parti yönetimi ve bu insanlann yakınları olarak yaptığıınız başvurulardan bir sonuç çıkmanııştır. Sürekli olarak 'Burada yok, bilmiyoruz' diye yanıt aldık. Yarın birgün endişesini duyduğumuz bu insanlar için acı bir haber gelirse bunun sorumlusu, halkın can guvenliğini sağlamak sorumluluğunda olan devleti sorumlu tutacağız." Erken emeklilik yok • ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) — ANAP'lı yöneticilerın, "Seçim öncesi erken emeklilik var" yolundaki açıklamalan, maliye ile çalışma bakanhklannca doğrulanmadı. ANAP yöneticileri, çeşitli gazetelere yaptıklan dolaylı açıklamalarda, 20 hizmet yılını doldurmuş bayanlar ile 25 hizmet yılını doldurmuş erkeklere, bir kereye mahsus erken emeklilik hakkı tanınacağını ileri sürmüşlerdi. Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci, konu hakkında hiçbir bilgisinin bulunmadığını belirterek, bakanlığın bünyesinde böyle bir çalışmanın yürutülmediğini söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı yetkilileri de, SSK açısından erken emekliliğin söz konusu olmadığını dile getirdiler. Muhalefet engeli • KONYA (Cumhuriyet) — Devlet Bakanı Ali Talip özdemir, "Seçmen yaşımn 18'e indirilmesi için gerekli olan anayasa değişikliğini muhalefet partileri engelledi" dedi. Konya'da düzenlenen, "Tuz gölünün kurtarıhnası" konulu toplantıya katılan özdemir, parti binasında yaptığı açıklamada, halkın 1986 yerel seçimlerinde diğer partilere görev vererek denediğini, 20 ekimde yapmayı düşündükleri . erken genel seçimde bir daha muhalefet partilerine oy vermeyeceğini açıkladı. "önümüzde bir seçim var, devleti rencide etmemeliyiz" diyen Devlet Bakanı A. Talip Özdemir, "Muhalefet seçimlere tam olarak katılmak istemiyor. \nayasa değişikliğine ^anaşmıyor. Seçmen yaşının 18'e indirilmesi konusunda anayasa değişikliği yapılmasını önerdik, bunu engelleyerek Türkiye nüfusunun yansını oluşturan gençlerin oy kullanmasına mani oldular" şeklinde konuştu. Dalan'dan birleşmeye tepki • tSTANBUL (ANKA) — Demokrat Merkez Parti (DMP) Genel Başkanı Bedrettin Dalan, partisinin DYP ile birleşme yolundaki haberleri değerlendirirken "Bu gerçek dışı söylentilere kargalar bile güler. Bu söylentiler partinin tabanını çökertmek için çıkartılmıştır" dedi. Bedrettin Dalan konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada DMP'nin bütün Türkiye'de örgütlenmiş bir parti olduğunu ve seçime girme kararı aldığını ' :lirterek DYP ile tftrleşmenin gerçek dışı olduğunu söyledi. Bu tür söylentilerin DMP'yi çökertmek amacıyla çıkartıldığını savunan Dalan, "Soylentilerden amaç parti üzerinde tereddütler yaratarak tabanmı çökertmektir. Bunlar bilinen yakışıksız siyasi manevralardır" dedi. Devlet akladı, SHP aklamadıCELAL BAŞLANGIÇ Bazı telefonlar, araa olacağı kötü haberi bi- liyormuş gibi bir garip çalarlar; ya da bize öyle gelir. Telefon işte öyle "kötü haber" tınısın- da çaldı. Ucunda SHP'nin Batman Başkanı Salih Aktan var. Sesi biraz telaşlı: — On kadar SHP'Ii dün gece gözaltına alındı... Çok geçmeden bir telefon daha geldi Ak- tan'dan: — Geçen gece de iki yönetim kurulu üye- mizie, oıı beş kadar üyemiz gozaltuıa alınnus... Batman'da bitmek bilmeyen gözaltı dalga- lanndan biri daha yaşanıyordu. Telefonda yi- ne Salih Aktan var. Sesindeki telaş artrruş: — Bunlar işi iyice büyüttüler. Bu kez de üç yönetim kurulu üyemizle, yirmiye yakın SHP'li gözaltına alındı... Bunu haber yapmanın dışında söyleyecek bir şey yoktu. Belki bir uyanda bulunulabi- lir, fazladan da bir espri patlatılırdı: — Telefonumu bir arkadaşına bırak da, seni dc gözaltına ahrlarsa, o bana haber versin... Ertesi gün yine çaldı telefon. Bu kez ara- yan Salih Aktan degildi. Telefonda arkadaşı vardı. Malum haberi verdi: — Salih'i gözaltına aldılar... 26 Mart yerel seçimlerinden önce Batman 1 da yaşanan bu "gözaltı dalgasTnın ilgınç bir yanı da vardı. SHP, Batman ölçeğinde yerel seçimler için bir komite oluşturmuştu. Bu ko- mitedekilerin neredeyse tumu işte bu "gözal- tı dalgası"na kapılmıştı. Aktan, bir partinin başkanı olarak gözal- tına alındığında başına gelenleri gülerek an- latıyor. önce dev bir çamaşır makinesine so- kuyorlar. Makine hızla çalışıyor. Kafası dışa- nda. Guçlu bir el saçlanndan tutup kaldırmış. "Bütün bagırsaklarun dışan döküldu sandım" diyor Aktan. Bir süre çamaşır makinesinin içinde vücudu, bağırsaklan birbirine dolaştık- tan sonra, sert bir ses komut veriyor: — Temizlenıniştir arHk bu namussuz. Şimdi de kunıtun biraz— Aktan çamaşır makinesinden kurtulduğu için sevinçli. Ama nerede kurutacaklannı me- rak ediyor. Kaldınp çınlçıplak götürüyorlar Aktan'ı. Sonra kocaman bir dipfrize oturtu- yorlar. Donuyor Aktan. Oturduğu yere yapı- şıyor soğuktan. Oradan çıkarmak için kaba etlerindeki derinin bir kısmmı dipfrizde bıra- kıyorlar. Aktan üzerine atılan battaniyeyle tit- reye titreye, çeneleri takır takır birbirine vura vura arkadaşlarının yanına döndüğünde, "Tamam" diyor diğer gözaltındakiler, "Salih işkenceye dayanamayıp çıldırdı". Aktan, gözaltına alındığı bu davadan be- raat etmiş. "Devlet bizi akladı, ama SHP aklamadı" diyor. Çünku bir süre sonra görev- den alınmış. Partiyi teslim almaya gelenlere de yalnızca SHP'nin tabelasını verip gönder- miş Aktan; bina kendi üzerine kayıtlı olduğu için... "Oiaganüstü Hal'de PoUtika"nın "Baş- larken" bölümünde, Istanbul Valiliği'ne ata- nan eski Olaganüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoglu'nun partilerin tabanındaki bo- şalmayı "bir tehlike" olarak değerlendirme- sinden dolayı "Pmrtiler tabanlanna sahip çıkmalıdırlar" dediğini aktarmıştık. Ancak bölgede politika yapmak öylesine zor ki, işte "tabanına sahip çıkan" parti yöneticilerinin başlanna da Salih Aktan örneğinde olduğu gibi "olmadık" çamaşır makineleri, buzdolap- ları geliyor... Olaganüstü Hal'de partilerin dunımunu değerlendirirken SHP'nin eski bir seçimde kullandığı sloganı anımsatıyor Aktan: — SHP "Süpürün onlan" demisti. Bölge halkı da bütün partileri süpürdü. Bütün par- tiler bitti. Bir tek HEP hareketli. O da Vedat Aydın olayının arkasını getiremedi... Aktan otururken bir Mobil'i gösteriyor: — Bak, bunun girişinde üç lamba vardı; mantar biçiminde. Biri yeşil, biri san, digeri de kırmızı yanıyordu. Emniyetten gelip "sök bunlan" dediler. Mobilin sahibi "Nasıl sö- keyim, ben bunlan keyfımden koymadım. Şir- ketle yaptığım sözleşme gereği, şirketin her is- tasyonunda olduğu gibi bu Mobil'in de giri- şinde yeşil, sarı ve kırmızı mantar lambalar olacak" diye yanıt veriyor. Emniyei "anlamam kardeşim sök" deyince, adam çaresiz çıkardı lambaları. Şimdi bunu kim konıyacak? An- lıyor musun partiler neden bitti? Ama şimdi bir dügüne git, miting alanı gibi. Sloganlar aü- hyor, yeşil, sarı, kıntuzı mendillerie oynuyor insanlar. Bu böyle önlenir mi? Bir saptama daha yapıyor Aktan: — Eğer "silahlı güçler" istemezse, seçim- lerde, halk sandık başma zor gider... Batman'ın "Olaganüstü Hal'deki politika" sını saptamak için günun ortasında, açık olan siyasi partilere bir "mini baskm" yapıyoruz. SHP'de üç kişi var. ANAP il merkezinde beş- altı kişi oturuyor. Refah Partisi'nde sekiz-on kişi yerdeki halıların üzerine serilmiş. En ka- labalık parti HEP. On beş-yirmi kişi oturmuş tartışıyor. Diğer partiler kapalı... SHP tl Başkanı Abdülkerim Zilan "Halk ÖHP İl Başkanı Abdülkerim Zilan "Halk 'Yediler olayı'ndan dolayı SHP'ye kırgın" diyor. "DYP zaten zayıf. DSP olayı bölgede bitmiştir. ANAP'a çıkar ilişkileri dışında kimse inanarak oy vermiyor. Bölgede bir Refah var. Bir de sosyal demokratlar. Belki harfler değişiyordu, SHP'nin yerini HEP alıyordu ama bazı devlet görevlilerinin bakışı hep aynıydı. Bu değişmezligi görünce insanın sorası geliyor; PKK harflerini taşıyan örgüt ortadan kalksa da bu yapı anlayışı sürdükçe yerini başkaları almaz mı? 'Yediler olayı'ndan dolayı SHP'ye kırgın" di- yor. "DYP zaten zayıf. DSP olayı bölgede bit- miştir. AN AP'a çıkar ilişküeri dışında kimse inanarak oy vermiyor. Bölgede bir Refah var. Bir de sosyal demokratlar. SHP'nin konumu gereği bir boşluk olunca, bunu şimdilik HEP doldunıyor." Zilan, son yerel seçimlere ilişkin olarak "GizJi oy, gizli sayun oldu" savında bulunu- yor. "Nasıl" diye sorunca da Zilan, "Sandık- lan özel timler alıp gitti. Diger partiler peşin- den koştuysa da yetişemedi. Sonra ANAP'ın kazandıgını ögrendik" karşılığını veriyor. Bir de espri yapıyor Zilan: — Partiden "misafir" hiç eksik olmuyor. Sürekli peşimizde iki kulak, iki göz var. Es- kiden partilere ilgi çok fazlaydı. Şimdi eş-dost iKşkisi oimasa, yinni kişivi zor toplarsın. Hani bir il başkanı bulsam, görevi hemen devrede- cegim. Maaşını bile vermeye razıyım. ANAP'ın Batman'daki durumu bölgenin yapısına çok uygun. Büyük ağabey Kudbet- tin Hamldi ANAP'tan Batman milletvekili. Kardeşi Mahittin Hamidi AN^P il başkanı. En küçük Hamidi, Atanllah da Batman'ın ANAP'h Belediye Başkanı. İl Başkanı Muhittin Hamidi, ANAP'ın kentteki dunımunu "Partinin Batman'da du- rumu iyidir. Ama, asbnda biz olduğumuz için iyidir. Yoksa ANAP'ın tabanı zayıför" diye tanımlıyor. RP'nin Batman'daki geniş salonuna halı- lar serilmiş. Sulu bir klima ılık hava üflüyor. Salon, hemen namaz düzenine geçilebilecek gibi dekore edilmiş. Bölgedeki RP'lilerin en önemli özelliği Kurt sorununa ilişkin düşün- celerini açık açık söylememeleri. tl Teşkilat Başkanı Alaattin Arıkan, RP'li il genel mec- lisi üyesi Hüseyin Geylani ve diğer partililer- le söyleşiyoruz. Pek konuşmak istemiyorlar. "Olaganüstü Hal'de Politika" için Diyar- bakır'da çalışmalar yaparken de RP'lilerin ay- nı tavrıyla karşılaşmıştık. Bir yandan partili- ler videoda genel başkanlan Necmettin Erba- kan'm bir mitingini izliyor, diğer yandan da İl Başkanı Nafız Yüce ile söyleşiyorduk. Baş- kan Yüce "Bölge insan haklan ihlallerine dö- nuk olaylarda neden duyarsızsınız. Bir heyet bile göndenniyorsunuz. Bunun başka bir amaa mı var" somsuna şu karşılığı veriyordu: — Biz Türkiye'de bu iktidann hedefiyiz. Onun için dikkatli davranıyoruz. Genel Baş- kan Erbakan her zaman söyler. tktidar oiur olmaz Özal Amerika'ya gitti ve oradan üç pa- ketle döndü. Birincisi Kıbns'ta tam taviz ve- rüecektir. tkincisi tran'la ilişkiler kesüecektir. Uçüncüsü de Refah çökertilecektir. Bunnn için bölgede ayağımızı denk atıyoruz. Nizamettin Toğuç, HEP'nin Batman Mer- kez İlçe Başkanı. Bir ay içinde tam üç kez göz- altına alınmış. "Partililerimize baskı var" di- yor Toğuç. "Üyelerimiz gözaltına alınıyor. Hepsine sorulan sonılar aynı: 'Neden HEP- tesin', 'Ne zaman istifa edeceksin' gibi. Çalış- malanmız engelleniyor. Ben gözaltına aiındı- gımda polis 'HEP'lilerin çogu Ermeni asıllıdır' dedi. Ben de 'hayır' dedim. 'Hepsi- nin evraklanm ben takip ettim. Nüfusların- da, Islam ve TC yazıyor' karşılığını verdim. Eger böyle devam ederse seçim zamanı rahat gözüyle bakıyorlar. Bu gözle bakmaya devam ederlerse, seçim zamanı bize çok zorluk çıka- nrlar. Bir vahden bile, il başkanugı olarak ran- devu alamıyoruz." Bugünlerde HEP'liler, 1989*8 kadar SHP'li- lerin yaşadıklannı yaşıyor "Olaganüstü Hal'- de". tnsan haklanna dönük ihlallere yoğun bi- çimde sahip çıktığı ve bölge halkı tarafından desteklendiği süre içinde bazı görevliler SHP'lilere PKK'b gözüyle bakmışlar, o neden- le yoğun gözaltılan, tutuklamalar yaşanmış- tı. Şimdi de demek ki sıra HEP'teydi. Güney- doğu'da uçurumlar öyle kopma noktasında donmuştu ki, belli bir bakışın katılığı değiş- miyordu bir türlü. Belki harfler değişiyordu. SHP'nin yerini HEP alıyordu ama bazı dev- let görevlilerinin bakışı hep aynıydı. Bu de- ğişmezligi görünce insanın sorası geliyor; PKK harflerini taşıyan örgüt ortadan kalksa da, bu yapı bu anlayış sürdükçe yerini başkalan al- maz mı? çalışma olanağı bulamayız. Bize yasadışı parti l A K l l N : D l l A K I S A J V l K Bölgede HEP ve RP ayakta. Refah Partilüerin en önemli özeUgi Kürt sorununa ilişkin düşüncelerini açık açıksöylememekri. (Fotograf: VEDAT YENERER) GüNEYDOĞU'DAN İZLENİMLER Düğünlerin nıitinge dönüştüğü kent MEHMET TEZKAN BATMAN — Cizre'den çıkıp îdil, Mid- yat, Hasankeyf üzerinden Batman'a doğru yol alırken Güneydoğu'da gördüklerimizi, yaşadıklanmızı, anlatılanları tartışıyoruz. "Batman çok daha farkhdır. Rafineri ne- deniyle oldukça gelişmiş bir yöredir. PKK hareketi de etkili defildir" diyor Celal Baş- langıç; "Bakaum orada partiler nasıl? Bizhn için iyi bir gösterge olur." Yanıüyoruz. Batman'ın da diğer yerlerden hiçbir farkı yok. Caddeleri daha geniş, da- ha temiz ve dah^- aydınlık hepsi o kadar. Anlatıyorlar: "En büyük gösteriler dügün- lerde olur. Herkes san-kırmızı-yeşil kurde- leleri ile marşlar söyler, halay teper. Nutuk atanlara, kadınlar 'tilili' çekerek eşlik eder. Burada düğün, miting demektir. " Kadınlar eski kadın değil artık. Istanbul'- daki işçi yürüyüşünde de, Güneydoğu'daki protesto eyleminde de en öndeler. Diyarbakır'da HEP'lilerle söyleşirken HEP Merkez İlçe Başkanı Hüsniye Ölmez, bölgedeki kadınlann durvımunu şöyle anla- tıyordu: "Biz köylere kadar gidip çalışmalar vapı- yoruz. Kadınlar olaylarla artık ilgileniyor. Idil'deki gösterilerde önce kadınlar yüriidü. Herhangi bir ola>dan sonra çocuklannı, ko- calannı olay yerinden kaçınyorlar." 1984-1985 yılında bir aileden 10 kişi öldu- rülür, öldürülenlerin yakınlan, "Bizde iki ölü var, gerisi kadın ve çocuktur" derlermiş. Peki kadınlar o günden bugüne nasıl gel- di? 1980 sonrası gözaltına alınmayan, işken- ce görmeyen, baskıya uğramayan kişi yok gi- biymiş bölgede. Sıkıntıya katlanan çocuğu- nun, kocasının acısını çeken kadınlar, gide- rek "militan"laşmış. Belki de erkeklerini ko- rumak için kendini öne atmışlar. Her perşembe Batman'da mezarlık günu. Yüzlerce kadın ellerinde çiçekler mezarlığa giderek Kürtçe türküler söylüyor, "tilili" çe- kiyormuş. Düğün ve mezarlık geleneği öyle yaygınlaşmış ki sıradan bir düğün yapmak isteyen sanatçı bulamıyormuş. Diyorlar ki, "Bir düğünde siyasi şarkı söyleyemeyen şar- kıcı, bir daha beni oteki düğünVere çağırmaz SHP'NİNİPTAL İSTEM1ANAYASA MAHKEMESİ'NDENDÖNDÜ diye gitmiyor." Karadeniz'de, tstanbul'da, Akdeniz'de adına rastlanmayan tabela partisi görünü- mündeki HEP, Güneydoğu'da birinci par- ti. Güneydoğu'da seçimden seçime bir ara- ya gelen, parti binalarını haftada bir iki gün açan DYP ve SHP ise iktidarı zorluyor. Partiler aradan çekilmiş, kişi ile devleti baş başa bırakmışlar. Bunu fark eden, "Aman bir şeyler yapmalıyız" diyen yerel yönetici- lerini de tasfiye etmişler. Partiler, bir politika izlemişler Güneydo- ğu'da. Kimse bilmiyor, kimse anlamıyor ne amaçlanmış, aklı kim vermiş. Partilerle ilgili bir fıkra anlatıyorlar. Adamın, iki öküzü, bir eşeği \armış. Her gün tarlaya gider öküzleri gün boyu çalıştı- nrmış. Bir gün san öküz dayanamamış, kara ökü- ze "Bizim patronun dini ne" diye sormuş. Kara öküz "Niye sordun anlayamadım" de- miş. "Niye olacak" diye devam etmiş sarı öküz, "Müslüman olsa cuma günleri cami- ye gider, biz de dinleniriz. Hıristiyan olsa pa- zar günü kiliseye gider, tatil yapanz. Bu adam haftanın yedi günü bizi tarlaya götü- riiyor." Eşek lafa girmiş, "Haftada bir gün biri- niz hastalanma numarası yapın, ahırda gün boyu yatar dinlenirsiniz." "iyi fikir" demiş oküzler. Ertesi gün sarı öküz hasta numarası yap- mış. Sahibi bakmış kalkacak hali yok kara öküz ile eşeği alarak tarlaya gitmiş. Akşama kadar keyif yapan san öküz, arkadaşlan tar- ladan dönünce sormuş, "Ne oldu ne yapö- nız?" "Hiç" demiş eşek, "Senin yerine tar- layı ben sürdüm, sonra da odun taşıdım. Ayakta duracak halim kalmadı. Yalnız ak- şam dönerken bizim patron kasaba uğradı, uzun süre pazarlık ettiler." Bunun üzerine birden canlanmış san öküz. Samanlan eşeleyip sağa sola koşturmaya baş- lamış. Yani ne öküze yaramış bu numara ne de eşeğe. Akıl alana kasabın yolu görünmüş, akıl veren de "eşek gibi" cahşmış. Bu öyküyü anlatanlar sözü şöyle bağlıyor- lar: — Bunlara akıl veren bir eşek var, ama... 3270 saydı yasanıngetirdiği karma seçim sistemi PROF. DR. OYA ARASLI 3270 sayılı kanunun, başta 2839 sayıh kanun olmak üzere 2820 ve 298 sayıh kanunlarda yaptığı değişikliklerle ortaya koyduğu seçim sistemi, bir "karma seçim sistemi" olarak adlandırılabilir. Çünkü kontenjan milletvekili çıkacak seçim çevrelerinde, kontenjan milletvekili tek isimli (dar bölgeli) çoğunluk sistemiyle seçilecektir. Kontenjan yükseltilmiş çevre barajlı d'Hondt sistemiyle' seçilecektir.Kontenjan milletvekili seçilmeyecek seçim çevrelerinde de seçim çevresi barajı d'Hondt sistemi uygulanacaktır. Aynca ülke düzeyinde %10'luk genel baraj da varhğını sürdürmektedir.3270 sayıh kanunla, kontenjan milletvekili seçilecek seçim çevrelerinde seçim çevresi barajının yüksetilmiş olması, oylann büyuk kısmını toplayan partileri, o çevrelerde milletvekilliklerinin bölüşümünde daha şanslı duruma getirmektedir. Bu şans, kontenjan milletvekilinin çoğunluk sistemiyle seçilmesi nedeniyle, bir kere daha artmaktadır. 3270 sayıh kanunun kontenjan milletvekilliğini ve yükseltilmiş seçim çevresi barajını getiren 10. ve 33. maddeleri tarafından anayasaya aykın bulunmuş ve sözkonusu maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesi'nde dava açılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykın bir durum görmeyerek, söz konusu hükümleri iptal etmemiştir. 3270 sayıh kanunun seçim sistemine getirdiği yeniliklerin arasında, gümrük kapılarda oy kullanma olanağımn sağlanması ve tercih oyunun guç koşullara bağlanması da yer almaktadır. 3377 sayıh kanun Seçim sistemi 22.5.1987 tarih ve 3377 sayılı kanunla bir kere daha değiştirilmiş ve bu değişiklikte, yükseltilmiş seçim çevresi barajı yöntemi terk edilmiştir. 3377 sayıh kanunla getirüen düzenlemeye göre, kontenjan milletvekili seçilen veya seçilmeyen bütün seçim çevrelerinde, seçim çevresi barajı aynı yöntemle bulunacaktır. Bu yöntem de, seçim çevresinde kullanılan geçerli oylann toplamının, o seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesidir. Fakat yine 3270 sayılı kanunun kabul ettiği gibi, kontenjan milletvekili seçilen seçim çevrelerinde, geçerli oylann çoğunluğunu almış olan siyasal partinin kontenjan adayının, seçim çevresi barajını aşıp aşmadığma bakılmaksızm, milletvekili olacağına ilişkin düzenleme korunmuştur. 3377 sayılı kanunun getirdiği bir başka yenilik de, kontenjan milletvekili seçilecek seçim çevrelerinin arttınlmasıdır. 3377 sayılı kanunla, 6 ve daha fazla milletvekili çıkaracak illerin 4, 5 ve 6 milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde, birer kontenjan milletvekili seçihnesi kabul edilmiştir. Halbuki 3270 sayıh kanuna göre, 6 ve daha fazla milletvekili çıkaracak illerin 5, 6 ve 7 milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinden kontenjan milletvekili seçilmekteydi. 3377 sayıh kanunun yaptığı düzenleme ile 3270 sayılı kanuna göre sayısı 34 olan kontenjan milletvekillikleri 46'ya yükselmiştir. Böylece, uygulanacak çoğunluk sistemi nedeniyle, büyük partilerin kontenjan milletvekilliği adı altında paylaşacağı milletvekili sayısı da artmıştır. Diğer taraftan, kontenjan milletvekili seçilecek seçim çevrelerinin 3270 sayılı kanuna oranla çok daha küçük tutulması, seçim çevresi barajını yükseltmiş, böylece büyük partiler 3270 sayılı kanunun getirdiklerinden çok daha büyük temsil olanaklarına kavuşturulmuştur. Aynca, kontenjan milletvekili seçilecek seçim çevrelerinde, seçim çevresi barajı görünüşte düşürülmesine rağmen, seçim çevrelerinin daraltılmış olması, bu barajın gerçekte yine aynı kalmasına neden olmuştur. 2839 sayılı kanunun oylann değerlendirilmesini düzenleyen 34. maddesi, 10.9.1987 tarih ve 3403 sayılı kanunla bir kere daha değiştirilmiş ve "6 milletvekili çıkacak seçim çevrelerinde, seçim çevresi barajmın o çevreden çıkacak milletvekili sayısımn 1 eksiğine bolunerek bulunacağı" ilkesine dönülmüştür. Böylece 3377 sayılı kanunla küçultülen seçim çevrelerinde zaten yükselmiş olan seçim çevresi barajı, bu yöntemle bir kere daha yükseltilmiştir. Bunun sonucunda, seçim çevrelerinde fazla oy toplayan büyük partilerin temsil olanaklannın, küçük partiler aleyhine biraz daha artacağı açıktır. 3403 sayılı kanunun gerekçesinden, büyük partilerle küçuk partilerin temsil olanaklan arasındaki farkı iyice arttıran böyle bir çözüme neden gereksinim duyulduğu anlaşılamamaktadır. Ancak 3403 sayılı kanunun bir erken seçim kararı ile birliİcte kabul edildiği düşünülecek olursa iktidar partisi meclis grubunun yasama yetkisini kendi çıkarlannı korumak ve olası bir oy duşüşünü hesap incelikleriyle parlamentoya yansıtmamak için kullandığı sonucuna varüabilir. Anamuhalefet partisi SHP, 6 milletvekili seçilecek seçim çevrelerindeki barajın hesaplanmasına ilişkin yöntemi anayasaya aykın bulduğundan, 3403 sayıh kanunun sözkonusu yöntemle ilgili düzenlemeyi getiren 5. maddesinin iptah için yine Anayasa Mahkemesi'nde dava açmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi bu kere de görüşünü değiştirmemiş ve iptal istemini reddetmiştir. Bu sırada Yuksek Seçim Kurulu ile Anavatan Partisi arasında, 6 milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde, milletvekilliklerinin partiler arasında nasıl dağıtılacağının yorumu konusunda anlaşmazlık çıkmıştır. Bu anlaşmazlık, 17.10.1987 tarih ve 340 sayılı kanunla çözümlenmiştir. 3404 sayıh kanunda, milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde seçim çevresi barajının, o çevrede kullanılan geçerli oylann toplamının, o çevreden çıkacak milletvekili sayısımn 1 eksiğine bölünmesi yoluyla bulunacağı açıklanmıştır. Ayrıca, kontenjan milletvekilinin çoğunluk sistemiyle seçileceği hususuna da açıklık getirilmiştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear