18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 23 AĞUSTOS 1991 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN Devlet Meteorolojı Işleri Genel Müdürtûğû'nden alınan bılgiye göre: Marmara'nın doğusu. Iç Ege, İç AnadoJu'nun kuzeyi ile Karadeniz yer yer sağanak ya- ğışlı. Öteki yerler açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Yağış alan yerterde biraz azalacak. öteki yerîerde önerpli bir değişMik cA- mayacak. RÛZGÂR: Kuzey ke- simlennde kuzey, öteki yerter- de güney ve batı yönlerden ha- frf ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerde Rûzgâr: Karadeniz Adapazarı Mıyaman Atyon Aflrı Ankara AnMcya Antalya Artvifl de yıldız ve poyraz, Marmara ve Ege'de yıldız ve ka- rayel, Akdeniz'de günbatısı ve lodostan, 3-5 saatte 10-21 deniz mili, yer yer 27 deniz mili hızla esecek. Van Gölü. açık geçecek. Bıleok Sıngöl BrtSs Bolu Bursa ÇaraUak Çorum Oenıztı A 35°25°Dıyart>ak- Y 28°20°Edıne A 40° 25° Erzmcan A 28° 14° Erzururr A 28° 14° Estaşeh» A 28° 17° GaztanttD A 31° 25° Gıresun A 32°22°Gumû^an( Y 25° 16° Haklıân A 36° 21° Isparta 6 29° 19° Isönbul Y 28°15°lznw A 36°27°Kars A 32° 17° Kasomonü Y 26° <5° Kaysefi Y 30° 19° Ktrtdareıı A 30°21°Konya Y 28° 12° Küttfya A 34° 21° Malatya A 39° 22= Manısa B 28° 16° K Maraş A 30° 16° M«sr> A 26° 13° Mujla A 27° 15° Muş A 37°25°NOde Y 26°19°0rtu A 25° 19° Samsun Y 31° 16° Snrt A 27° 19° Sınop A 34°22°Sıvas Y 25° 12° lekmJaO A 26° 14° üata» B 29= 13° lünceü A 30° 16° Uşa« A 30° 18° Van A 29° 15° Vbzgat A 35° 22° Zonguktak A 34° 23° A 37° 23° A 30° 26° A 36° 21° A 28° 17° A 30° 15° Y 26° 19° Y 26° 15° Y 26° 18° A 37° 24° Y 25° 15° Y 28° 13° B 23° 19° Y 26°20° A 3«°22° A 30° 18° A 28° 17° Y 27° 13° Y 25C 16° , tHikldU isıst A-açık B-buk/Ou G^uneşlı K r t S-sısıı — \ Kahıre» BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Gemilerde deniz- cilik kurallarına ay- kın durum. 2/ Pay... Islam dinine göre haram sayılan faiz. 3/ Kimi iskambil oyunlarında, bir oyuncunun o oyuna katılmayacağını be- lirtmek için kullan- dığı sözcük... Deniz- kazı da denilen göç- men bir kuş. 4/ "Fe- na değil" Tffneğinde olduğu gibi bilinçli hafifsemeye daya- nan söz sanatı... Uğraş. 5/ llac... Oyunda kâğıt dağıtırken yapılan yanlış. 6/ Ingiliz birahanesi. 7/ özür dileme... Rütbesiz asker. 8/ Hayvan- lara vurulan damga... Ana motifin yinelenmesinden ibaret canlı ve ha- reketli bestelere verilen ad. 9/ Çalı çırpıdan yapdmış kulübe... Yabanıl hayvan bannağı. YUKARIDAN AŞAGlYA; 1/ Balta, keser, kazma gibi araçla- nn sap deliği. 2/ AJametler, belirtiler... "Şahinim var bazlanm var / — alışkın sazlarım var / Yâre gizli sözlerim var / Diyemi- yom ile karşı" (Karacaoğlan). 3/ Pokerde bir oyuncunun önûn- deki paranın tümü... Denizlerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yumuşakça cinsi. 4/ Yemek... Kolların gövdeye bağlandığı bö- lüm. 5/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 6/ Bir işi yaptıra- bilme gücü... Satrançta özel bir hareket. 7/ Cinsel içgüdünün belirtilerini gösteren yaşama gücünttn tümü. 8/ Denizcilikte "alt, aşağı" anlamında kullanılan sözcük... tcraat. 9/ "— taşınca kep- çeye paha olmaz" (Atasözü)... Sinir hücresi. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Trikotajcılığımız 23 AĞUSTOS 1931 Uçüncü yerlı mallar sergisinin kapanma zamanı yaklaştıkça halkın rağbeti daha ziyade artmaktadır. Halk seyretmeğe doyamıyor. tstanbul'da bulunup ta ziyarete gelen ecnebiler ve bu meyanda Mısır'hlar, sergiden hayret ve takdir hislerile ve bir çok eşya alarak ayrıhyorlar. Açıldığı günden düne kadar tesbit edilen rakamlara göre ziyaretçilerin adedi dün" 9Ϋ"T' akşam 199.000 gibi mühim bir yekûna baliğ olmuştur. 30 YIL ÖNCE CumhuriYet Meşhurlar yalanladı 23 AĞUSTOS 1961 r ügflHH Adalet Partisi basın sözcüsü ^ J İ ^ ^ ^ H Cevdet Perin'in A.P. îhtisas rfdHn^^^H Komisyonlarıyla ilgili beyanatı k ^ ^ j ^ ^ ^ H uzerine kendileriyle konuştuğumuz • Mm^^^^M ^ ' " j r n t a z Tarhan ve Suat Hayri • jEjjj^^^^l Ürguplu, bahse konu olan W * j ^ ^ ^ ^ ^ H komisyonlarda çalışmadıklarını * ^ ^ ^ ^ ^ H bıldirmişlerdir. .. * * ^ ^ ^ ^ M Eski Çalışma Bakanı Mümtaz S.H. Urgüplü Tarhan, A.P. milli eğitim komisyonunda çalışmadığını ve bugüne kadar da böyle bir şeyin kendisinden istenmemiş olduğunu ifade ettikten sonra, "A.P.'ye şimdilik girmeyi de düşünmüyorum" demiştir. Aynı şekilde, A.P.'nin ihtisas komisyonlannda çalışmadığını bildiren eski Büyükelçilerden Suat Hayri Urgüplü ise "Bana gelip rica ettiler. Partilerinin dış politikası nasıl olmalıdır, diye fikir vermemi istediler. Ben de evde, bilgi ve tecrübelerime dayanarak bir yazı yazdım, kendilerine gönderdim. A.P. ile hiçbir ilgim yoktur" demiştir. öte yandan Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli de kendisine hiçbir teklifin yapılmamış olduğunu söylemiştir. Devamla, "Teklif edilse dahi kabul etmeme imkân yok" demiştir. OUNYA'DA BUGUN M H Otmm Ctap Duda F n M ı f . Srae Y 24° A 35° A 23° A 39° A 30° A 27° A 29° A 19° A 26» Y 25° A 25° A 28° A 33° A 41° A 41° A 27° B 32° A 2T° B 35" A 22° A 28» A 34» Lemngrad Londra Madnd MıUnc Montrtal MostDW Mfintı Osk) Pans Prau Kyad noma Sotn Ş«m HslAm iaus Vfcyra B 23° Y 25° A 39° A 28° B 21° A 25° B 23° B 29° A 22° A 42° A 30° A 27° A 38° A 20" A 28° Viyana A 27°Zürih TEŞEKKÜR Annemiz Nurhayat Yasaer'in hastalığında kesin teşhis koyup ameliyat olmasını sağlayan FLORANCE NIGHTINGALE HASTANESİ değerli doktorlanndan Sayın p^f. Dr. NURAN lAZiaOĞLU'na By-pass ameliyatını başarıyla gerçekleştirip eski sağlığına kavuşturan p«,f. Dr. İSMAİL YÜKSELIAN'a Doç. Dr. ERHAN KANSITa Anast. Dr. OSMAIV BAniNDIR'a Anast. Dr. DEMET AŞKEVa Uzm Dr. MEFKURE PLATİN'e L zm Dr. AFİFE BERKYÜREK'e tIzm Dr. SAİDE AYTEKİVe aynca yakın ilgilerini gördüğümüz 3. yoğun bakım hemşirelerine, tum hastane personeline ve sayın basın müşaviri DOCAN KATIROOCLL'na sonsuz teşekkttrierimizi sunanz. FA2İLET-LE\ r E\D YASAER İBR AHİM BALTACI 1.3.1956 23.8.1985 SeniUnutmadık. Unutmayacağız. Arkadaşları adına BEŞİR ALBAL-AHMET ALBAL TAKTISMA IJberalizmin Doğrusu Yoktnr Amerikalı beyazlar Amerika yerlilerini ve siyahlan yüzyıllardır eziyor, hatta yerlileri soykınma uğratmış. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda îngilizlerin karşısında, Amerikalıların yanında yer almak hata mıydı? Cezayir Bagnnsuhk Savaşı (1956-62), Frmnaz aydınlannın alnında hâlâ kara bir lekedir. Fransız sömürgecüiğinin 130 yülık sultasından kurtulmak için ayağa kalkan bir halkın mücadelesine, Fran- sıı Komunist Partisi'nın aydınlan dahi "Fraa- 9z ve Cczajir emekçücriniıı biriikte kurtulaca$)" türünden soyut bir vaatle karşı çıkmıstu. Aydın- lar sömürgeciliğin sesi olmuştur. Bugün Türk aydınlan da tahhsel bir sınavdan geçiyor. 8 Agustos 1991'de Cumhuriyrt gazete- sinde, "MüliyHçiligin Dogrnsa Yoktur" başlı- ğı altında yayımlanan 95 imzalı deklarasyon, Türk aydınlannın bir bölümünün bu sınavdan geçmesınin çok güç olduğunu gösterdi. Cumhu- riyet'in 9 ağustos tarihli imza&u başyazısı, dek- larasyonda ortaya konulan tavn, "•yduüann bc- lirii bir bakış açısmdaki biriikteligi" olarak ni- tdeyince sorun iyice ciddiyet kazandı. Bu nite- lemeyle biriikte deklarasyondaki görüşler (söz- gelişi 1984 "Aydınlar Dilekçesi"nde olduğu^i- bi) sanki Türk aydınlannın hepsini temsil ediyor gjbi görünebilir. öyleyse Cumhuriyet'in açüma- sını dilediği tartısmaya, başka turlu düşünen ay- dınlann sesıni de katmak gerekiyor. Daha baştan belirtümeli: Deklarasyon sadece ve esas olarak ezilen Kürt halkının kendi talep- lerini demokratik bir ortamda dile getirme hak- kını savunmuyor. Bu elbette var; ama Oiaganös- tü Hal Bölge Valisi'nin dahi "Kürt partisi kuruiabilmeU" demek zorunda kaldığı bir ortam- da, salt bunu söylernek de yeterli değil zaten. Deklarasyonun çok daha önemli yönü, ezilen ulus milliyetçüiğine karşı çıkması ve aynlma ta- lebinin "geri", "çajdışı" bir yaklaşım olduğu- nu ileri sürmesi. Diyarbakır olayiannın aydın- lanmıza düşündürduğü bunlar! Hem de bütiln bunları, eleştirdikleri fîkirleri savunacak insan- lann "Terörie Mücadele Yasası"mn giyotini ile tehdit edildiği bir durumda, bu fikirlerin günlük basında yayımlanamadığı anti-demokraük bir or- tamda söylüyorlar. Metnin kendısi, "Ancak bas- kı tedbirierini ortadan kaldınnca bir çözümü ko- nuşmaya başlayabUirtz" demiyor mu? öyleyse, "konu^ulamayan" bir çözümü karalama telaşı neden? Okuyucuyu uyarmak gerekiyor: Ben bu yazıda sorunun yalnızca günlük basında yayun- lanabilecek yönlerine değineceğim. Herkes Mersin'e, Kürtler tersine mi? Aydınlarunız Türitrje'ye ve Kürt sorununa üiş- küı görüşlerini açıklamadan önce bir dünya de- ğerlendirmesi yapıyorlar. Buna göre "dunya yir- mi birind yüzyıla şimdiye kadar oldugundan da- ha giizei bir çehreylt" girmeye hanrlanıyor. Ge- nellikle Bush-Gorbaçov ıkılisinin ağzından duy- maya ahştığımız bu fantastik, hayali, safdil dün- ya tasvirinin somut gerçekle zerrece ilişkisi yok. Dünya, ezilenlerin bugün genellikle durgun olan mücadelesi yeniden yükselmezse savaşlara, "iç" savaşlara, karşı-devrimlere, barbarlığa, hatta yok olmaya hazırlanıyor. Ama bizi bu bağlamda ii- gilendiren, "Kürt sorunu"nu konu alan bir rae- tinde bu dünya değerlendirmesinin varlık nede- ni. Amaç saydam: Milliyetçiligin modasj geçmiş, çagdçı bir ideoioji olduğunu kanıtlamak. Baş ka- nıt ise uluslar ustü bir siyasal birim olarak Av- rnpa Toploluju (AT). Deklarasyon, AT içinde ulusal sorun olarak bula bula Valon-Flaman çe- lişkisinı buluyor! lrlanda, Bask ülkesi, Korsika. tskoçya, GaUer gibi adlar metnin imzaalanna ya- bancı! Ustelik deklarasyon bir de dünyanın özd- likle "Batı boJgesinde" toplumsal sorunlann as- keri yöntemlerle çözülemeyeceğini söyleyerek şa- şırtıcı bir Batı hayranlığı sergiliyor. Imzacuar, başka her şeyi bırakalırn, tngiliz hâküniyetinde- ki Kuzey trianda'da ulusal mücaddenin 1968'den bu yana, yani 23 yıldır, Ingiliz ordusunun işgali yoluyla bastınlmaya çahşıldıgmı hiç mi duyma- mışlar? Askeri yöntemlere taraftar ya da karsı olmak başka şey, Baö'yı gerçeklere aykın biçam- de yüceltmek başka... Kürt mUliyetçUiği ilerici mi, degil mi? Deklarasyon, sosyalistlerin geçmişten beri ya- pageldiği, ezen ulus miluyetçüiği/ezilen ulus mil- liyetçiliği aynmına karşı çıkarak ikisıni birden mahkûm etmeye çalışıyor. Bu tavnn birkaç ge- rekçesi var. Birincisi; ezilen ulusun "gerejjade kendine, 'ezecek' daha 'güçsöz' bir mület" bu- lacağı. Burada muhafazakârlıgın temel özellik- lerinden biriyle karşı karşıyayız: Bugün ilerici olan bir hareket yann gericileşebilir, öyleyse de- ğişime karşı olmalıyız! Oysa yapüması gereken, bugün ezilenlerin kurtuluşuna destek olmak, ya- nn onlar başkalannı ezmeye yöneldikleri an ye- ni ezilenlerin yanında saf tutmaktır. Cezayirli Araplar, bugün Berberi kültürünü baskı altın- da tutuyor. Dün Cezayir'in Fransa'ya karşı kuf- tuluş savaşını ve bağımsızlık mücadelesini des- teklemek hata mıydı? Amerikah beyazlar, Ame- rika yerlilerini ve siyahlan yüzyıllardır eziyor, hatta yerlileri soykınma uğratmış. Amerikan Ba- ğıma/Jık Savaşı'nda tngilizlerin karşısmda. Ame- rikalıların yanında yer almak hata mıydı? Ikinci gerekçe, "nlunl Idmlikler arasnda iyi/kötü', üstün/aşagı' gibi aynınlar"ın yapı- lamayacağı. Milliyetçilikle ulusal kimliği özdeş- leştiren mükemmel bir mantık kayması. Ezilen ulus milliyetçiliği, kendi ulusunun üstun olduğu- nu değil "aşafı" olmadığını savunmakla tanım- lamr. Yani tam da "ustan/asagı" aynmını red- detmek için yola çıkmıştır! Imzacılar, keadile- rinin doğnı buldagn bir amacı gerçekleştirmek için mücadale eden bir milliyetçuiğin ilerici ol- madığını söylüyorlar. lşte "milİiyetçiligin do|- nısn!" Uçüncü gerekçe çok aşağılarda geliyor. Dek- larasyona göre "her millete bir milli devlet an- Ityısı gelecek acısından çıkar yol degüdir." Bu alıntıdaki kilit sözcükler "gelecek açıaDdao." Deklarasyon insanlığuı ulusal bağnazlık ve düş- manlıktan, sımrlardan, marjlardan, baynüdar- dan kurtulmuş bir gelecek özlemini ortaya ata- rak bogünHn yakıcı bir sorununa çözüm olarak sunuyor. O gelecek, aydınlanmız hiç umutlan- masın, emperyalut AT bünyesinde çiçeklenme- yecek. AT, SdMogea anüasmalanyla kendi içinde bütünleşirken, kendi etrafında ezilen uJuslara karşı koskoca bir duvar ördu. "ltalyaa, Fran- stı, Alman kardeftir, ama SeoegaBi, Pakistan- h, Arap, Törk, Kirt Uzdea azak obon" dedi. O gelecek, kapitalizmin otetüıde, başkalanm ez- mekten çıkan oimayan birleşmiş üretidlerin ik- tidarda olduğu bir dünyada, isçilerin enternas- yonalizmi temelinde kurulacak. Ama oraya gi- debilmek için uluslann arasındaki düşmanlığın ortadan kaldınlması gerek, ezilen uluslann kur- tuluşunu saglamak gerek. "MuV aynm çizgfleri" ancak her ulusun eşit olduğu bir dünyada asıla- biür. Eatermasyoaalizmiıı yola ezilen nlaslann kartnlacaadan geçer. Liberalizmin acı meyveleri Deklarasyonun bu yanlıs yaklasımırun politik felsefe açısından açık bir temeli var: Deklaras- yon klasik burjuva liberalizminin fıkirlenni sol bir söylemle savunan bir perspektiften yazümıj. Deklarasyonun bizatihi devlet kavramıyla ahp ve- remedigi bir şey yok. Bütün istedigi "kötu" dev- letin kendini reformlar yoluyla "lyi" devlet kü- ması. "Devlet keadi diızeyindc egemen olacak- ör." Bütün hedeflenen, devletin sınırlannın iyi cizümesi, topiumun ve bireyin devlet karşısmdaki konumunun sağlamlaştınlması. Bunu sağlayan devlet, imzacılann gözünde "m«şnı"dur. Yani, bireye dokunmayan devlet bin yıl yaşasın! LJbenlizm, var olaa devlete nzadır. Metnin "Ktrt torm«"na bakışını tam da bu belirliyor. Metin "Ktrt sorunu"nu şöyle tanımlıyor: "Türkiye CnmbııriyeU'Ddc Kürtlerin variıgıınıı bir a o m hahw gelmesi..." Bu tanım soruna, var olan TC devletinin gözlüklcnnden bakıyor. "Kört sonmn" bu degüdir. "Küri sorunu", Kürtlerüı yaşadıklan topraklarda Törkiye Cwn- buriyetl'nin varhğının bir sorun haline gelmesi- dir. Ancak soruna bu açıdan, var ohuı devleön degil ezflenkrin açıandan bakanlar, "Kürt so- runu"nun gerçek doğasım kavTayabilirler. Libe- ralizm için bu mümkün değildir. Metnin sürekli olarak devlete akıl ögretmesi de tam bu yuz- dendir. Var olana rua öylesine ileri gitmiştir ki imza- cüar Kürt halkına bula bula "Törkiyeü" olma- yı öneriyorlar. Madem "iatanlar gibi •hutar da eait oimabdır", öyleyse neden Türkiyeli? Türk ile Kürdun eşitliği bir takıyla mı sağlanacak? Türk aydınnun bugünkü görevi, Kürt halkı- nın kendi kaderini tayin hakkını kuUanmasına destek olmaktır. Onlara, tam da ulusal sorun ko- nusunda neyın "Beri", neyin "çagdısı" olduğunu ögretmek degil. Hele hele, ortalığın kanşacağı, altüst oluşlann yasanacagı korkusuyla, bir "or- ta yol" bulma, "hangi taraftan olursa o l a u " edebiyatıyla şiddet eleştirisi yapma yöntemi, an- cak özgürlük mücadelesinin Onünde bir engel ol- maya adaylıjını koymak anlamına gelir. tşte o zaman insan, gelecek ve demokrasi adına konuşurken geçmiş ve baskı adına konusanlann silik bir gölgesi haline geliverir. Kendini, "Tttrki- yeU objumın İBsaaiara sevinç ve hozur Terea bir özeflik halme gdecegi bir ortama" geçişin mimar- lan arasında buluverir. Böyle mimarlann ise bü- tün kamu binalannın uzerine şu ibarenin koca- man harflerle yazümasına itiraza hiç hakkı yok- tur: "Ne mutlu TürkiyeUyim diyene!" SUNGUR SAVKAN isUabul ŞENER ŞAHİN Sevgımıze katık ettığimiz, savaşımızda onun devrimci bilincinin yaratmak istediklerınden hiçbir şey eksılmedı, duşuncelenni hayaıa geçiren devrimci mücadele onu değerlerimizde ve inançlanmızda yaşatacaktır EŞİ VE AİLESİ ŞENER ŞAHİN "Özledik Göziedik Hoşgeldin Dınleyip diyecek çok Fakal uzun söze vaktimiz yok YÜRÜYELİM..." YENİ BOSNA-DAN DEVRİMCİLER VE ARKADAŞLARI ADIISA SÜLEYMAN ŞENDAĞ YENt UFUKLAR İLKOKULU NORMAL ÛSTÜ ZEKA ve YETENEKTEKİ ÇOCUKLAR KABUL EDİÜR. • Bu okul dahiler okulu degil, NORMAL ÜSTÜ ZEKA VE YETENEKTEKİ her öğrencinin kabul edildigi bfr okuldur. • ZEKA TESTLERİNİ Ünrvcrslte öğretim göTeviacri yapmakta, eğitim 10 kişilik bir bilim kurulu tarafından yönlcndirilmektedir. • Sınıflar 4 - 1 5 kişiliktir. • Resim, Bedcn, Müzik, Tiyatro ögretmenkri bıgyizdir. • Ana sınıhndan başlayarak, tlkokul bitimine kadar 2000 saat Ingilizce eğitim tamamen tngiliz öğretmenlerce verilecektir. • Okulumuz normal üstü zekadaki çocuklara eğitim veren Entcmasyonal okullar zmcirindedir. • Uluslararası standarttaki yenilik ue programlar yabancı uzmanlar tarafından aynen aktanlacaktır. YENİ UFUKLAR İLKOKULU bir ENGLISH FASTKURULUŞUDUR Adres Spor Cad No:2 Yakacık KARTAL TEL 309 04 36 veya 309 00 45 309 00 46 ROMANVE YAZARULK ONURU Samim Kocagöz 8.000 üra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tttrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-lstanbul Ödemeli göaderflnez. ALOTJRKTEN DÜŞÜNCELER Yayına bazıriayan Enver Ziya Kand 6. bası 15.000 Ura (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad S9-4J Cağahğbt-tstanbul ötfendigöaderiraKZ. DEVRİMŞEHİDİ ÖĞRETMEN KUBİLAY Kenıal Üstön 4. bası 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ğitmtü göaderilmez. KEMALtZMtN DRAMI Vedat Nedim Tör 2. bası 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-tstanbul ÖdeaeU göaderilmez. AINKARA...ANKA MUŞERREF HEKİMOĞLU Nadir BeySevdiklerimiz ölmez, Nadir Bey hiç ölmez, siz de onun için yaşayacaksınız, diye seslendim telefonda. İçimden öyle gel- di. Berin Nadi'nin gülümseyen yüzünü de gördüm telin ucun- da. Elbet tarifsiz kederler içinde, ama her zamanki yürekli direnişiyle dikiliyor. Nadir Bey'in çevresinde kelebekler tü- rü kanat çırpışı geliyor gözümün önüne. Onu yaşatmak için insanüstü çabası. Sevginin gücü ne güzel boyutlara uzanı- yor kimi zaman! Şimdi kanatları kırılmış olabilir mi? Bence bu kez başka bir sevgiyle çırpınacak, Nadir Bey'e ulaşmak, onun özlemini dindinmek, umudunu yeşertmek için direne- cek. Yaşam da ölüm de çok saydamlaşıyor kimi zaman. Kim ölüyor, kim yaşıyor belli değii. Toprak soluyor birden, zamanı aşıyor, yitik sevgililerle sarmaş dolaş oluyoruz, gücleniyor, yürekleniyoruz. Nadir Bey'i de böyte hissediyorum ben. Çün- kü o ortak sevgilimiz. Cumhuriyetimizin anıtlaşan kişilerin- den biri, karanlığı delen bir aydın, cumhuriyet ile bütünle- şen, cumhuriyetimizin ilkeleri doğrultusunda onurlu savaş- lar veren, o savaşlarla toplumumuzu onurlandıran, yüreği, içtenllği, ödün vermeyen yaşamı, özü sözü birfiğiyle yüce bir dağ gibi doruğunu ışıtıyor! Ses veriyor, ışık veriyor, bugün- den yarına. gelecek kuşaklara... Güvendiğimiz dağlara kar yağıyor durmadan, sıradağlar, sıradan dağlar da boyut yitiriyor, yüceliğini koruyan, çevre kirlenmesine, değişik esintılere. baskılara karşın doğasım yi- tirmeyen dağlar da başka bir güven, bir umut veriyor elbet. Görkemle dikiliyor, yüceliğini hissettiriyor. Nadir Bey bu tür bir dağ bence. Sadeliğin görkemini ser- giliyor yaşamıyla. Yaşamı inançlarıyla biçimleniyor. Dostu Mozart'ın müziği gibi, tanıdıkça güzel boyutlarına ulaşıyor insan. Bugün anılardan söz etmek istemiyorum. Çünkü Nadir Bey'i yitirdiğimize inanamıyorum. Ardından bir yazı ters ge- liyor bana. Ama Nadir Bey'i tanımamn, sevgisini, dostluğu- nu hissetmenin güzelliğıni belirtmek istiyorum okurlarıma. Nadir Bey'i tanımak mutlu bir olay gerçekten, yaşamıma gü- zel boyutlar katan bir olay her zaman. İnsan olarak da, ya- zar oiarak da. Cumhuriyet'te yazmayı mesleğimde onurlu bir aşama olarak düşünürüm her zaman. Çok şey oğrendim Nadir Bey'den. Çocuksu bir gülüşü, bir sorusu, bir şaşkınlı- ğı, o şaşkınlığın gerisindekı erdemllği, bir sözü, kimi zaman da susuşuyla çok şey öğretti bana. Galiba hepimize. Kocaman bir dağa yaslanır gibi güvendik ona Ondan güç aldık, ondan esinlendik, kalemimiz, düşüncemiz onunla bi- linçlendi. Özgürlüğümüz onun saygısı, hoşgörüsüyte boyut- landı. Mesleğimizin mutluluğuna da vardık o boyutlarda. Çev- resinde bütünleşerek yol aldık yokuşumuzda. Ölüm yolumuzu ayırabilir mi hiç! Tersine ölümün de bir mesajı, uyansı var her zaman... Nadir Bey'in uyarısı da yaşamı geride kalanlara. Onun öl- mezliğini, ölümsüzlüğünü kanıtlayan güzel savaşını sürdü- rerek soluk vermek ona. Cumhuriyetin ilkelerini, laikliği. çağ- daşlığı, gazetemizde, yokuşumuzda, mesleğimizde yaşat- mak için var gücümüzle çalışmalı, savaşmalıyız. Sevdikleri- miz ölmez, diye hissederim ben. Çünkü biriikte yaşarız, anı- larını soldurmayız. sarkılarını yarıda bırakmayız, eylemleri- ni sürdürürüz, düşlerini gerçekfeştirmeye çalışırız, umutla- rını yeşertmeye. Yaşam durmaz o zaman. Bugünden yarına uzanır gider. Biz gideriz, gelenler devam eder.. Nadir Bey de böyle yaşayacak bence. Başfa sevgili eşi Berin Nadi, Cumhuriyet ailesiyle, çalışanlaria, okurlarla yan- yana, can cana!.. Yıllar boyunca onun yazılarıyla, düşünce- lerini, ilkelerini, doğrultusunu yansıtan, yaşamıyla özleşen jgazetemizle aydınlananlaria bütünlenecek, anıtsal kişiliğine yeni taşlar eklenecek ve ölümsüzlüğü kanıttaşacak Nadir Bey'in. Başka bir deyişle kurumlaşacak. Kaç kuşakta onun soluğu var bugün, kaç kuşakta onun aydınltğı, nice kalpte onun çarpıntısı... O kalpler yanyana çar- persa, o aydınlar yanyana gelirse, Nadir Bey'in soluğu ke- silir mi hiç! Tersine gazetemizin sayfalarında gülümseyecek her gün! Dilerim kahkahasını da hak ederiz bir gün! Daha güzel ve daha özgür bir dünyada barış haberleri vererek.. Nadir Bey'i bu umut ve özlemle selamlıyorum ben. Se*' diklerimiz ölmez, umudumuz ve özlemimiz de solmaz. ÇALIŞANLARE1 SORULARl/SORUNLARI YILMAZŞtPAL Nadir Nadi Adında Bir Dev 37 yıl öncesinde bir ahşap konakta bir dev gördüm. Çocukluğumun masallarından çıkmış bu dev, ahşap kona- ğın gıcırdayan tahta merdivenlerinden yukarı çıkıyordu. Arkasından baktım ki ne göreyim, Nadir Nadi adında bu dev masaJımızdan çıkmış. Cumhuriyet'e başyaa yazmak için çalışma odasına gidiyordu. Devin merdivenlerinde yürüdüğü, o ahşap konağa girdiği- nizde, başınızı kaldırıp yukanya baktıysanız, tavanda küçük- ltt büyüklü yıldızlardan oluşan bir gökyüzü de görmüşsünüz- dür. Bu yıldızlar, size onurlu bir tarihi anlatmaya hazırdır. Siz onlarla konuşmasını bilirşeniz, onlar da size önce, o ye- nilmez Büyiik Dev'den, ATATÜRK'ten soz edecek, sonra sö- zü ülkesine sırt çevinniş, düşmanla işbirliği yapmış, ülke yö- netenlere getirecektir. En doğru bilgileri size onlar aktaracak- tır. Onlar çok şey görmüştür. Onlar, tarihe tamktır. Yeter ki, onlarla insan diliyle konuşmasını ve onlan insan kulağıyla din- lemesini bilin. Onlara bu dili Nadir Nadi adına bu dev öğret- miştir. Ben de ne öğrendiysem o devden ve onun yıldızlarm- dan oğrendim. 37 yıldır o kadar çok şey değişti ki. Hemen her şey degiş»'. Ama ne dev ne yıldızlar ve ne devin ayak sesleri değişmecff. Tavanı tarih yüklü yıldızlarla dolu o ahşap binada, devin ayak sesleri en büyük güvenceydi. O ses önünüze düştüğün- de, büyük görünümlü cücelerin görkemli giysileri de düşer, cü- celikleriyle çınl çıplak kalırlardı. Devin ayak seslerinin duyulduğu her yerde ATATÜRK'ü ar- kadan vuranlar yargılandı ve tarihin karanlık yüzünde yer al- dı. 37 yıldan bu yana çok şey değişti. Ahşap konaktan devin kucağında yeni binamıza taşmalı 20 yıl geçti. Sırtında tarihi taşıyan ahşap konağın yıldızları, yalnız mı kaldılar? Hayır. De- vin ayak sesleriyle ve devin kucağında onlar da yeni evlerine bizimle taşındılar... Kimi zaman çok yakın bir geçmişteki bir yıl bile size çok uzaktır. Bu geçirdiğüiiz yıllann dolu mu, boş mu olduğuna bağ- üdır. Ne zaman gökyüzüne baksam, tarihe tanık o yüdızlan gö- rürüm. Ne zaman merdivenleri dinlesem, devin ayak seslerini duyarım. Düne kadar zamanın bu denli çabuk geçtiğini bilemezdim. Şimdi zamanın geçmediğini ve durduğunu gördüm. Nadir Nadi adındaki devle birükte yaşadığun 37 yıl, göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş. Masalımızm kapılanndan biri açüdı ve o kapıdan Nadir Nadi adındaki dev girdi. Masalımızuı kapısından girerken, tavanında onurlu ve yor- gun bir tarihi taşımış yıldızlarını ve merdivenlerinde geleceğe seslenen ayak seslerini bizlere bıraktı. O yıldızlara iyi bakahm, o ayak seslerini iyi dinleyelim. Bu yıldızlar, bu ayak sesleri masallar gibidir. Geçmişten ge- leceğe, dilden dile anlatüır. Masalımızdaki kapıları hep açık tutacağız. Nasıl mı? DEV'in bize bıraktıgı onur kaplı sihirli anahtarla. 56. oönem fotoğraf seminerleri 28 Ağustos 1991 Çarşamba günü başlayacaktır Toplam 6 hafta sürecek olan dersler. Çarşamba gunleri saat 19.00-21.00 arası yapılacaktır Kumbaracı Yokuşu Kumbaracı Han 115/2-3 Tünal (ABC Kltabevl yan Boka&) M İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear