02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 TEMMUZ 1991 HAVA DURUMU Uevlet Meteoroloji Işleri Genel Müdurlüğü'nden alınan bitgiye göre; tüm bölgeler açık geçecek. HAVA SICAKLIGI: Değişmeyecek. RÜZ6ÂR: Kuzey kİBSimlerinde kuzey ve doğu, güney kesimlerinde güney ve batı yönlerden hafif esecek. Denizlerde rüzgâr: Karadeniz, Marmara ve Kuzey Ege'de 6 kuvvetinde saatte 1021, Güney Ege'de 27 Ege'de yıldız ve poyraz, Güney deniz mili hızla esecek. Van Gölü: Açık geçecek, Ege ve Batı Akdeniz'de yıldız göl küçük dalgalı olacak. ve karayel, Doğu Akdeniz'de kıble ve lodostan 35, Güney Adana Adapazan Adıyaman Atyin A«n Antera Antakya A A A A A A A A A A A A A A A A A A A CUMHURİYET/15 TURKIYE'DE BUGÜN 33° 25° Dıyarbator 31° 23° Edırne 41" 24° Erancan 32° W Erzurum 30° 12° Estaşehır 33° 18° Gazıantep 31° 26° Gıresun 31° 26° Gumuşhane A 30° 17° HakMrı 39° 23° Isparta 32° 19° Istanbul 30° 17° Izmır 37°22°Kars 34° 20° Kastamonıj A 27° 15° Kaysen 33° 19° Kjrktarelı 32°23°Konya 30° 14° Kutahya 36° 20° Maiatya 39° 21° Manısa 33° 19° K Maraş 34° 17° Mersın 27° 11° MuOla 31° 17° Muş 38°21°NıOde 29°22°0n)u 29°16°Rıze 34°22°Samsun 33° 17° Sıırt 30°22°Sınop 36°24°Sıvas 27° 9°ÜBl<ırdağ 29° 13° Trataon 33° 15° Tuncrt 33° 19° Uşak 32° 18° Van 32° 17° Ycagat 36° 20° Zonguldak A A A A A A A A A A A A A A A A A A A 37° 39° 31° 36° 34° 32° 29° 28° 29° 37° 27° 31° 31° 29° 35° 33° 27° 29° 27° 24° 22° 27° 22° 19° 17° 21° 21° 19° 26° 21° 15° 20° 21° 18° 17° 15° 17° 20° Helsınkı Lenıngrad J L DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdam Anmıan Atma Bajdat Barcelona Basel Betgrad Berkn 8onn Brutee 1 Budapeşte Cenevre Cezayır Cıdde Dubaj Ftankfurt Gırnt Helsınkı Kafııre Kopenhag K6ln üîfkoşa Moskova L Amalya Artvm h/6m Bıngöt Balıkesır Bılecık Bıths Botu Bursa Çanaldale Ankara ' " ' « ;'ry. Tebrrz /•Sam Çorum DenıDı Aaçık BtxjiuOu Ggüneşk Kkart Ssıst Yyaflmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ "Milyonla çalan mesnedi izzette / Birkaç kuruşu mürtekibin câyi kürektir" (Ziya Paşa). 2/ Yeni... Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark. 3/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse... Bir geminin alabildiği yuk miktan. 4/ El doku 9 ması yünden yapılan üst giyeceği. 5/ Gemicilikte çok durgun deniz ve havaya verilen ad... Satrançta bir taş. 6/ Tarla sınırı... Bir nota... Bankada hesabı olanlara gönderilen ödeme ya da çekme mektubu. 7/ Kutsal ışık... Kuzey Kafkasya'da yaşayan bir Türk boyu. 8/ llaç olarak kullanılan madde... Sipersiz başlık. 9/ Yahudilerde Teyrat'm gizli anlamlanru araştırma işi. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Ağır tempolu bir tspanyol halk dansı. 2/ Avrupa Topluluğu'nun ortak para birimi... Haysiyet. 3/ Yurdumuzda bir petrol bölgesi... Satrançta özel bir hareket. 4/ Yiğit... Sazın en kahn teli... Galyumun simgesi. 5/ Çıkılması güç kayalık yer. 6/ Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk... Anadolu'da özellikle Doğu Karadeniz dağlarının yüksek kesimlerinde yaygın geçici kırsal yerleşme. 7/ tnatçı, huysuz... Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıklan yünden örme kalın çember bağ. 8/ Kimse, kişi... Bir geminin başka bir gemiden ya da kıyıdan açılması. 9/ Mülkünün geliriyle yaşayan kimse. TARTIŞMA Çocuğunu bu denli seven ve ona özel bir bayram hazırlayan bu toplumun 1990 yılı çocuk sağlığı ve eğitimi panoraması böyle olmamalıydı. 1990 yılının eylül ayında düzenlenen Çocuklar için Dünya Zirvesi'nde Sayın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da katıldığı 71 hükümet ve devlet başkanlan toplanarak 54 maddeden oluşan bir sözleşme imzaladılar. Bu çok önemli bir nevi antlaşmaya ne yazık ki basınımız gerekli ilgiyi göstermedi. Sadece kısa bir iki haber olarak geçiştirdi. Oysa bu antlaşma çocukların açlık, yoksulluk, ihmal, sömürü ve kötü davranışlardan korunması, onlann medeni, ekonomik, toplumsal, kültürel ve sağlık haklannı tammayı bu antlaşmanın altına imza atan devletleıi sorumlu tutuyor. Durum böyle iken ve antlaşmanın üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine karşın hükümetin sorumluluğu gereğince ciddi hiçbir yaklaşım görülmemektedir. Bazı okullarda sınıflarda 5060 öğrenci eğitim görmekte. Bazı yörelerde okul yok. Okul olan bazı yörelerde ise öğretmen yok. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin ekonomik durumu son derece kötü olup birçoğu iş saati dışında başka işlerde çalışmak zorundalar. Hiçbir ilimizde yeterli çocuk yuvası ve kreş yoktur. özürlü çocuklara olan ilgi ise hemen hemen yok denecek düzeyde. Bunlann bakımı, tedavisi, eğitimi, rehabilitasyonu, yani her şeyleri annebabalann ellerinde. Çoğu kez ekonomik gü Kahıre • A A A A Y A Y Y A A Y A A A A A A Y A Y A A 20° 39° 35° 40° 31° 26° 33° 21° 23° 20° 28° 28° 38° 40° 40° 24° 32° 20° 34° 19° 24° 32° Lenıngrad Londra Madrıd Mılano Mortreal Moskma Mümh Ne* York OsJo Parıs Prag Rıyad Sofya Y Y Y A 25° 30° 35° 32° POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Bir ülkede komünist partisi yoksa demokrasi de yok derdik. Komünist partisi geldi ama demokrasi gelmedi. Ne biçim bir demokrasi ise bizimkisi komünist partisi de getiremiycr. Geçende Haydar Kutlu'nun bir konuşması vardı, demokrasiyi anlatırken her şeye tepeden bakıyordu. Sovyetler Birliği de artık çok partili döneme uzanıyor. Birçok parti olacak, komünist partisi de olacak... İktidara partilerden biri geçtigi zaman komünist partisi ne olacak, karşıdan seyir mi edecek? Gidip geldikçe komşumuz Bulgaristan'ı görürdüm. Komünist partisi çok güçlü gibi gelirdi. Bir fırtına orada da esti, bırakın partinin gücünü, adını değiştirmek zorunda kaldılar. Lenin'in, Stalin'in, Dimitrov'un heykelleri toz duman oldu. Mozolenin adını anan yok. Bizim Kemalizm daha dayanıkh çıktı, heykeller yerli yerinde duruyor. Şimdi her şeyin başı demokrasi diyoruz. Demokrasiyi bir türlü yaşam biçimine sokamadık. Demokrasi soyut bir kavram değil, somut. Bütün öğeleri ile varsa ayakta duruyor. Bir parçasını al, bir parçasını koy, bir türlü demokrasi olmuyor. Bir ülkede demokrasi olsa gece yarıları kapıları polisler çalar, insanları derleyip toparlayarak götürür mü? Götürür de bir yerden ölüsü çıkar mı? Demokrasi bir insan hakları mozaiğidir, her parçası, her rengi birbirine yapışıktır. Uyum içindedir. Ceza yasasından birkaç maddeyi (141,142,163) kaldırınca demokrasi gelmiyor. Dahası insan hakları gittikçe uzaklaşıyor... Öyle dönemler vardı ki ceza yasasında kimi maddeler duruyor, kapılar çalınıp insanlar götürülmüyordu. 1961 Anayasası döneminde demokrasinin tadını çok tattık, değerini bilemedik. Demokrasi olsun, askeri darbeler olmasın diyoruz. Peki, olmasın!.. Hangi askeri darbe, insan hak ve özgürlüklerini getirdi, hangi darbe bunları silip süpürdü. Evren'in anılarını okuyor musunuz? Bu anılar birer ibret belgesidır. Bu yapı da bu anlayışta bir general mi demokrasiyi getirecekmiş? Vay anam vay, yandı gitti keten helvam!.. 12 Mart döneminde gücü ellerinde bulunduran iki general, işkencelerle ilgilenirler, birbirlerine, "Gidip şuraya bir bakalım" derlermiş. Ama bir gün olsun gidip de bakmamışlar. Korkulanndan mı, saygılarından mı? Bilmiyoruz. O işkence evlerine 12 Eylül'den sonra yakınları, dostları, hısımları girmiş... Şimdi tepede oturanlar karakollarda, tutukevlerinde, gözetim yerlerinde işkence yapıldığını bilmiyorlar mı? Bal gibi biliyorlar. Devlet işkenceyi bir yöntem olarak benimsedi mi üstesinden gelme zordur. Biz söylemeyi de söylelmeyi de falakada görmüşüz. Osmanlı'da falaka, hocaların bir eğitim ve öğretim aracı değil miydi? Bugün de sorguculann!... Y 19° A 25° A A Y A A Y A 22° 21° 22° 40° 34° 31° 38° Falaka Düzeninde... Ftoma Şam Tei Avıv Tunus Varşova Y 22° Venedık Y 31° p Vıyarta VVashıngS ı Zunh Y 26° Çocuklar İçin Dünya Zirv esi ve çok altında bir bağışıklık kazandırıldı. Türkiye'nin ekonomik göstergeleri son 20 yılda hafif iyileşme göstermektedir. En kaba iki ornek Gayri Safı Milli Hasıla'nın artması ve ihracatın ithalatı karşılama oramdır. Bu arada yabancı sermaye girdisi, döviz rezervinin artması ve kredibilite bazı düzelmeler göstermektedir. Ne var ki bu veriler demografik göstergeler ile karşılaştırıldığında, nüfusun yüzde 20'sinin 16 yaş altında oluşu, nüfus artış hızının hâlâ yüzde 2.3 oluşu, doğurganlığın yüzde 3.6 oluşu ve işsizliğin yüzde 1520 dolayında bulunuşu yatırımların insana, yani gelecek kuşaklara yönelik olmadığını göstermektedir. Kuşkusuz bu yatırımlar uzun vadede topluma geri dönecektir. Yukarıda sözünü ettiğim çocuk "Magna Carta"sı hazırlamrken devletlerin farklı kültürel, siyasal ve ekonomik gerçekleri göz önüne alınmıştır. Ama göz önüne alınmayan bir nokta vardır, o da halkımızın ahşılmışın çok üstündeki çocuk sevgisidir. Çocuğunu bu denli seven ve ona özel bir bayram hazırlayan bu toplumun 1990 yılı çocuk sağlığı ve eğitimi panoraması böyle olmamalıydı. Öyle anlaşılıyor ki devletin imkânları ve dinamizmi ya da olaya yönelik yürekten inanmışlığı yetmemektedir. O halde hepimize görevler düştüğünü benimseyip el ele üzerimize düşeni yapmamız şarttır. Prof. Dr. SELÇUK APAK Istanbul Tabip Odası Başkanı 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Y abaneı Dil Bilmek Ahartılıyor nıu? Yıllar boyu yürütülen ve son on yılda ivme kazanan yabancı dil ögretimi ve ona yönelik ilgi abartılı değil midir? GünüTiüzde sanat, bilim ve teknolojide ulusal smırlar çoktan aşılmıştır. Çağın getirdiği tüm yenüikleri izleyebilme ya da topluluklara aktarabilme gereksinimi doğmuştur. Dünya topluluğunun üyesi olan uluslann varlıklarını sürdürebilmek için ülkede, çevrede ve dünyadaki ekinsel, tutumsal, toplumsal, askersel ve siyasal koşullan çok iyi izlemeleri ve bellemeleri gerekmektedir. Böylesi bir bilgi edinim ve ahşverişini sağlamada en gerekli iletişim aracı ise kuşkusuz dildir. Yaygın ve ortak bir yabancı dil; ya da diller... tçinde yaşadığımız dünyayı' anlamak; onunla iletişim kurmak ve bütünleşmek istiyorsak başka dilleri öğrenmek zorundayız. Bu, salt bizim çok ekinli ve aydm vatandaşlar, uluslararası düzeyde başarılı bilim adamları, düşünürler, teknokratlar olabilmemiz için değil, aynı zamanda uluslararası pazarlara girebilen işadamlan, sanayiciler, hatta işçiler yeüşürebilmemiz için de şarttır. cü olmayan ve kendi eğitimlerı bu tur ozurlü çocuklara yetmeyen aileler, tam bir çıkmazın içinde bir yalnızlığa itilerek buyuk acılar yaşıyorlar. Antlaşmadan 10 yıl önce alınan bir kararla gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların en az yüzde 85'inin bağışıklık kazandırılması çalışmaları 1985'te başlatılan aşı kampanyası ile politik bir gösteriye dönüşerek süreklilik kazanamadı ve bir saman alevi gibi söndü. Böylece istenilen hedefin Çiftçiyi Koruma Kanunu 22 TEMMUZ 1931 Buyük inkilâbın ve ideal Türkiye'nin yapıcısı olan C.H. Fırkası başta ölduğu halde hükümet yeni ve [ Her yerde arayınız müstacel bir kanunla çiftçiyi Toplan vr perakrmJt tmttf maddeten himaye ediyor. M. Meclisinin bu içtima devresi bu kanunun büyük zaferi ile tatile girecektir. 8Ürîrj milletime bir müjde tarzında ilk önce ben verebildiğim için şerefime payan yoktur. Bu kanunun adını bilmiyorum, fakat köylüyü koruma kanunu olduğunu biliyorum. Kanun Heyeti Vekilede görüşülmüş ve Maliye Encümenince de müzakere edilmiştir, ya bugün ya yarın çıkacaktır. Kanunun teferruatına girişmek ve malumat vermek selâhiyetini kendimde göremiyorum. Fakat esası ve özü şudur: Bu kanun mucibince köylü zahiresini bugünkü piyasada 23 kuruş fazlasına satacak ve bu fazla para, bu fark tamamen köylünün cebine girecektir. Nerede ve ne şekilde satış yaparsa yapsın; köylü bugünün piyasasında 23 kuruş fark ile satacağı buğdayının, arpasımn parasını tastamam koynuna koyacaktır. Mutedil devletçi olan Halk hükümeti bu işteki ihracat muadelesini tamamen benimsemiş ve mes'ele hal yoluna girmiştir. Bundan başka yerinden aldığım diğer hoş bir habere göre de Ziraat Bankası köylünün borç taksitlerini ayni şekilde zahire olarak kabul edecektir. Yani alacağı zahirenin fiatı da yukariki tarzda fazlasile hesap edilip alınacaktır. Hararetinizi teskin tçtn 30 YIL ONCE Cumhuriyet HER ACIDAN • Komputer ıle dızayn edılen aerodınamık çızgılerı Svvıft'e daha ekonomik bır yakıt tuketımı. daha az ruzgar gurültusu ve yüksek hızlarda bıle kararlı bır suruş ımkanı sağlar. • Dort tekerlekte bağımsız kullanılan suspansıyon sıstemı Svvıffe, çukur ve tepelerden etkılenmeden kayıp gıtme ımkanı sağlar. •Akılcı ferah ve rahat tasarlanmış ıç donanımı Swıft e kolay bır kullanım ve zevkh bır yolculuk ımkanı Svvift'e sahip olmak isesize her a ç ı d a n avantaj sağlar. Bu ve benzeri gereklilik ve zorlamalar, toplum kesitlerimizde yeterli istemleri doğurmuş olmah ki örgün ve yaygın eğitim kuruluşları yabancı dil öğretimine buyük bir ağırlık vermiş bulunmaktadırlar. Bu bağlamda, yabancı dille öğretim yapan yabancı ve özellikle özel okulların sayıları hızla artmıştır. Anadolu liselerinin sayısı son sekiz yılda 29'dan 153'e çıkmıştır. Yabancı dil kursu açan dernek ve özel dersaneler alabildiğince yaygınlaşmıştır. Dünden bugüne, yabancı dil öğrenimine büytik önem vennişiz. tki dil büeni »ki, üç dil bileni uç adam yerine koymuşuz. 1950 .sonrasının başbakanlannı seçerken, yabana dil bilgilerinin iyi olmasına özen göstermişiz (Demirel, Özal gibi.) Hatta yabancı dille öğretim yapan oİculları ortaöğretim düzeyinde bitirenleri yeğlemişiz (Menderes, BEKİR ÖZGEN Emekli tngilizce Ögretmeni Erim, Ecevit gibi). Dahası, devlet ve kamu hizmetlerinde ca DikiliİZMtR hşanlara, yabana dil bilgilerine göre ek ödemeler yapıp tazminatlar vermişiz. Vermekteyiz. Kuşkusuz, böylesi yatınm, özendirme ve ödüllendirmeler sevindirici sayılabilir. Ne var ki madalyonun bir de diğer yüzü var. Bunca tutumsal çıktılann girdileri ne olmaktadır? Başka bir deyişle, bunca yatırımın harcı, masrafını karşılayabilmekte midir?.. Özetle, yıllar boyu yürütülen ve son on yılda ivme kazanan yabana dil öğretimi ve ona yönelik ilgi abartılı değil midir? Günlerdir Cumhuriyet Gazetesi'nin gündeminde kalabilen KPDS (Kamu Personeli Yabana Dil Bilgisi Seviye Tespit Smavı) tartışmalan, bu düşüncenin aynnüsını oluşturmaktadır. Öz, yabana dil oğretiminin tasarlılığı, tutumsallığı ve işlevselliğidir. öğretilenlerin ölçme ve değerlendirilmesindeki çağdaşlık ve bilimsellik tartışmaları ancak bu tabana oturtulabilirse bir anlam kazanabilir. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ^Işsizlik sigortasından yararlandımw tlk k.z 1969 yılında sigortalı çalışmaya başladım. Bu çalışmam 1 yıl 8 ay sürdıı. Sonra 1973 yılında yurtdışına işçi olarak gittim ve Federal Almanya'da 13 yıl çeşitli işyerlerinde çalıştım. Bu arada yaklaşık iki yıl işsizlik sigortasından yararlandım. Kesin döniış yapmadan önce bazı konularda bilgi |Ugi£*ı beklemekteyim. 1) Çalıştığım siirelerim tümünii mü borçlanmalıyım, yoksa bana emekli aylığı baglanacak kadar bir süreyi borçlanma hakkım var mı? 2)Böyle bir hakkım varsa, emekli olmamı saglayacak siire kaç giindür? 3) Borcu taksitle ödemek mümkiin mü? Kaç yıl içinde bu parayı yatırmam gerekecek? 4) Emeklilik için yaş sınınna tabi miyim? 5) Eğer emekli olmaya hak kazanırsam, emekli maaşım ne zaman bağlanır ve ne kadar olur? 6) Çalışırken aylığım en çok 1300 DM idi. tşsizlik sigortasından ise ayda 750 mark aylık alıyordum. Bu bana baglanacak aylığı etkiler mi? YANIT 1) 3201 sayılı yasarun 3. maddesi uyarınca, yurtdışında bulunanlardan kesin dönüş yapanlar, "Yazılı istekte bulunmak ve yurtdışmda geçen sürelerinin tamamım veya diledikleri kadarını döviz olarak ödemek şartıyle borçlanabilir:' Yasa, yurtdışında geçen sürelerin tümünü ya da bir bölümünü borçlanabilme hakkı tanımıştır. 2) 10 Ocak 1971'den önce sigorta kapsamına alınan kadın sigortalılar, 20 yıllık süre içinde 5.000 gün (13 yıl 10 ay 20 gün) malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödediklerinde, yaş sının ile bağımla olmaksızm SSK'dan yaşlüık ayhğı almaya hak kazanırlar. Türkiye"de geçen 1 yıl 8 aylık süreyi 5.000 güne tamamlamak için 4.400 günlük yurtdışı borçlanması yapmanız yeterlidir. 3) Yasada borçlanma başvurusu için kesin dönüş tarihinden geçerli olarak iki yıllık bir süre tanınmıştır. Ancak, borcun ödenmesi yönünden yasada bir sınırlama bulunmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 3439 sayılı genelgesine göre SSK'ca aylık bağlanabilmesi için: "a) Yurda kesin dönüş yapılmış olması, b) Tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması, c) Döviz borcunun tamamımn ödenmiş olmasmdan sonra yazılı istekte bulunulması, şarttır:' 3439 sayıh genelgede "llgililerin borcunu bir defada değil de taksitler halinde istemeleri halinde" denildiğine göre borcun taksitle ödenmesine olanak tanınmıştır. 4) 1969 yılında sigorta kapsamına giren gerek kadın, gerek erkek sigortalılar için yaş sının uygulaması söz konusu değildir. Yaş sınırı uygulaması 10 Ocak 1971 ve daha sonra sigortalı olanlar için söz konusudur. 5) Sosyal Sigortalar Yasası'mn 62. maddesi uyarınca yazılı başvuru "isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık ayhğı bağlanır!' Ayhğımzın hesabı ise borcun ödendiği günkü dolann, Türk Lirası karşısındaki değerine bağlıdır. Yurtdışmda Alman Markı olarak aldığmız ücretler Türkiye'de baglanacak emekli aylığım etkilemez. SORU: III Genel seçim kararı 22 TEMMUZ 1961 Kurucu Meclisin bu sabah yaptığı 45 dakikalık toplantıda genel seçimlerin 15 Ekim 1961 pazar günü yapılması büyük bir heyecanla kabul edildi. Kurucu Meclis Başkanı Kâzım Orbayın başkanhğında açılan oturumda Milli Birlik Komitesi üyeleri, Bakanlar Kurulu ve Kâzım Orbay Temsilciler Meclisi üyeleri büyük bir ekseriyetle yerlerini almışlardı. Günaltay, büyük bir sessizlik içinde dinlenen konuşmasında şunları söyledi: " Milli tarihimizin en önemli oturumunu yapıyoruz. Memleketin istikbalini ve istikbalindeki gidişi ve demokrasinin yerleşmesini temin için karar vermek üzere toplandık. Böyle bir karar bizim tarihimizde olmadığı gibi başka memleketlerde de nadirdir. Tktidarı kansız bir ihtilâlle ele alan ve o gün verdiği sözü tutan ancak hamiyetli Türk çocuklandır. Bugünkü kararımız istiklâli temin edecek ve demokrasiyi yerleştirecekür. 15 ekim seçimi için en muvafık zamandır." Şemseddin Günaltay kürsüden inerken şiddetle alkışlanıyordu Bu sırada, seçimin 8 ekimde yapılması için önerge veren Said Erdinç, umumi havaya uyarak, oturduğu yerden önergesini geri aldığım bildirdi. Bu suretle seçim tarihinin 15 ekim olmasım talep eden Sezai Okan ve Kenan Esengin imzalı önerge bir daha okunarak oya kondu. Milli Birlik Komitesi üyeleri, Temsilciler ve Bakanlar, kararı ayakta alkışlıyarak kabul ettiler. Aleyhte oy kullanan olmadı ve saat 10.30 da başlangıçtan yarım saat sonra, seçimlerin 15 Ekim 1961 pazar günü yapılması oybirliğiyle kabul edildi. Suzukı'ye ozel bır alaşımdan. monokok konstruksıyon teknıgıyle ve tamamen robot teknolojısıyle yapılan govdesı Svvıffı hem daha hafif hem daha dayanıkh hem de daha uzun omurlu yapar • Suzukı tarafından gelıştınlen OHC motoru Suvıft'e ınanılmaz bır yakıt ekonomısı ve hayran olacagınız bır çabukluk sağlar ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1990/430 Esas 1990/175 Karar Davacı Rahime Özkan tarafından davalı nüfus müdürlüğu aleyhine isim tashihi davası açılmış olup 28.12.1990 günü yapılan yargılama sonunda: HÜKÜM: Antalya Ui Serik ilçesi Abdurrahmanlar köyü Zümrüt Mahallesi cilt: 008/01, sayfa: 87, kutük: 54'te nüfusa kayıth Mehmet kızı Zeynep'ten doğma 19.4.1957 doğumlu Rahime özkan'ın isminin SEVİM olarak değiştirilmesine karar verildi. Basın: 48393 Y a z m a d k I ı m t e n GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet y a l n ı z c a s i z b i l e c e k s i n i z İngiltere'de skandal 22 TEMMUZ 1990 Militan görüş ve davraruşlarıyla tanınan Ingiltere Madenciler Sendikası'nın (NUM) Başkanı Arthur Scargill, zimmetine para geçirdiği iddiasıyla sendika yönetim kurulu tarafından mahkemeye verildi. Yönetim kurulu, birkaç haftadır kamuoyunu meşgul eden iddiaların görüşülmesi amacıyla Yüksek Mahkeme'de dava açtı. Sendika Başkan Yardımcısı Peter Heathfiel de Scargill'e suç ortaklığı yaptığı gerekçesiyle mahkemeye verildi. T u r k ı \ e G e n e l D ı s l ı ı b u l o ı u S U Z U K I O T C M O B I L P A Z A R L A M A VE TICARET A S n e r s o n e S o k N o 2 0 H o f b ı v e ' S T A N B U LT e I ' 3 2 5 5 " J 5 H O T F a x I 3 O 5 3 3 O l e e ı 2 4 9 3 8 h o c o t r İLAN ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN İNOİLİZCE*yl 8 AYDA konuşun. Sizl Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım. 349 59 38 SATILIK DEVRE MÛLK Bodrum Soyiaş 1 Kısım müstakıl villada 13 Ağustos2 Eylül devresi 13615 87veya159 08 43'den Neylan Eryar. akşamları 338 08 49 SAHİBİNDEN SATILIK İdealtepe'de 3 oda, 1 salon, kaloriferli, 135 m daire Tel: 356 42 52 2 Esas No: 1991/99 SSK vekili Av. Seraa Erten tarafından Recep Bağlan aleyhine açılan alacak davası nedeni ile; Araştırmalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Recep Bağlan'ın duruşmanın bırakıldığı 19.9.1991 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi aksi halde duruşmaya yokluğunda devam edilip karar verileceği hususu dava dilekçesi ve davetiye tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 48404
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear