17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 HAZÎRAN 1991 * * * * KENTOAŞAM CUMHURÎYET/l 7 Sirkeci'de yangın • tstanbul Haber Servisi — Sirkeci'de bır vakfa ait iki katlı işhanı yandı. Sirkeci'de Büyük Postane karşısında Muhsinoğlu Vakfı'na ait Muhsinoğlu Han'ın ikinci katında yaklaşık iki saat süren yangında Ahmet Kaya'ya ait dükkân tamamen yandı, diğer dükkânlar da kısmen zarar gördü. Yangın çevrede heyecana yol açtı. Yangının çıkış nedeni ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Bahcelievler'tte soygnn Hskcr S m U - PTT Bahçelicvler Yayla Şubesi, dfln ak$am silahlı üç ltisi tarafından soyuldu. Silahta soyguncular gflnlflk hasılat olan 59 milyon lirayı CKK'nııı imza günti • Kültür Servisi — Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün imza ve söyleşi günleri çerçevesinde dün Adalet Ağaoğlu okurlan ile bir araya geldi. Ataköy'deki Migros- Atrium'da "Ruh Üşümesi" adlı kitabı 5. baskısını yapan ve "Sessizliğin tlk Sesi" adlı kitabmın yeni basımı hazırlanan Adalet Ağaoğlu, saat 17.00-19.00 arası okurlan ile söyleşti ve kitaplannı imzaladı. Istanbul'da eroin operasyonu 3 kişi yakalandı Haber Merkezi — Bursa'nın Orhangazi ilçesine bağlı Üreğil köyünde bir çiftlik evi olan Türkiye'nin en büytik eroin imalathanesinde 245 kilo eroin ve 750 kilogram uyuştumcu kat- kı maddesinin ele geçirilmesiy- le ilgili sonışturma sürüyor. Po- lisin uyuştumcu kaçakçılığına karşı Marmara bolgesinde sür- dürdüğü operasyonlar sonucu dün de Istanbul'da, ikisi yaban- cı uyruklu üç kişi 42 kilo saf eroinle yakalandı. Cumhnriyct Bursa Bürosu'- nun haberine göre "Üregil ope- rasyonu" ile ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. Uyuş- tumcu kaçakçılarının Diyarba- kır ve çevTe illerden oldukları, Bursa yöresindeki operasyonla- nn geniş çaplı düzenlendiği Ya- lova'nın Çınarcık beldesinde de bazı kişilerin gözaltına alındığı belirtildi. Bu arada polis- jandarma çekişmesinin ele ge- çen uyuştumcu bedelinin yüzde 40'ının ödül olarak personele dağıtılmasından kaynaklandığı bildiriliyor. Üreğil köyünde ele geçen uyuşturucudan sonra çiftlikte 13 kişi bulunduğu, bunlardan 3'ünün yakalandığı, geri kalan- lann ise kaçtığı öne sürülürken jandarma, gözaltına alınanlar- la ilgili olarak bilgi vermiyor. Bu arada Remziye Şeker, Hacı Ahmet Demir, Fikri Aslan, Mebmet Şeker, Fatma Kocaka- ya, Ayşe Çolak, Tenzile Koca- kaya. Mehmet Cihat Kocakaya ve Tugba-Çolak hakkında gıya- bi tutuklama karan çıktı. Uyuştumcu operasyonu ne- deniyle Interpol, Jandarma Ge- nel Komutanhğı, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Daire Başkanlığ] yoğım olarak çaüşır- ken Orhangazi'de görevli "rnt- beli personel"in ödüllerini Jan- darma Genel KomutanlığYndan alacaklan bildiriliyor. tstanbul Haber Servisi'mizin bildirdiğine göre Interpol tara- fından 2.5 yıkiır tüm Avrupa'- da aranan fsrail uyruklu Dani- ei Martinez ve Israel Ozif a ile şebekenin Türkiye'deki uzantı- sı Selahatün Kuıç, tstanbul'da piyasa değeri yaklaşık 1 milyar İiralık saf eroinle yakalanırken şebekenin öteki elemenı Meir Zıbly ise kısa süre önce yurtdı- şına çıktığından ele geçirileme- di.Polis yetkilüerininverdiği bil- giye göre Türkiye'den sağladık- lan uyuşturucuyu tsrail ve Av- rupa ülkelerine gönderen sebe- ke elemanlan, Istanbul'dan yur- da girişlerinden itibaren izlen - meyebaşlandı. r EREKLİ TELEFONLAR • fttfs latot 055 : 000 :056 ZıMa 172 13 73 -74-75 ve ( • l&dma:068 527 57 00 fcnr AdfcO77 Sa0* HMMüi: 511 89 18 » T»: 588 48 00 T*: 534 00 00 (100 han Ty 340 01 00 EtM: 131 22 09 k 152 43 00 y 588 44 00 SSK Okmifiam: 132 30 00 SSK Mztapr 358 67 60 • TMffc: Tıaflk * * • Md.: 176 24 14 (Ist), 356 04 85-86 (Kadıköy) Miff Tnlfc: 377 22 07 (E-5). 356 04 86 (Şetıiriçi), 314 36 (B.Çekmece) 573 13 31, m IMtar: 574 23 00 (25 tıal), Saatrafc 574 73 00, •mnatfM: 574 82 00 (45hat) • •DY: 527 00 50, m f : 336 20 63 ILPa* S M M 348 80 20 • VtfM: $4* IMtan: 526 40 20, 144 42 33, M z Yfteı (teaatt): 145 53 66, 144 25 02, 149 18 96 DMiz OtafeM: 149 15 58 • METEOMUUb (Hava tahmini öğrenme) 573 89 80 BBnkUBI 526 62 74, Muto 526 62 74 P 150 83 50, Ka*Uy:348 71 40 • THL069 • » AMZA: : 522 97 03, HABERLERİN DEVAMI Arife Günü Sesli Düşünmek... (Baftarafi 1. Sayfada) netimle, Özal'la birlikte olmuş, birlikte göz- ükmüş olanlar, herhalde Demirel'i yeniden tepelerinde görmek istemezler. Böyie bir ola- sıiık rahatsızlık yaratıyor bu çevrelerde. — Peki ama Özal + Yılmaz formülü ANAP'ı tek başına sandıktan çıkartabilir mi? — Bunun mucizeyle eşanlam taştdığını bi(- miyor değiller. — O zaman? — Türkiye'de bir koalisyon dönemi yak- laşıyor, bunun farkındalar. Şimdilik istedik- leri, ANAP'ın siyaset sahnesınde söz sahibi bir parti olarak varlığını sürdürmesi, Meclis'- te anahtar rolü oynayabilir bir çoğunluğa sa- hip olabilmesi... — Mûmkün mü? — Mesırt Yılmaz'ın genel baskanlığıyla bu hedefe varılacağına inanıyorlar. Nitekim Çankaya'yı da Yılmaz'a destek konusunda böyiece ikna ettikleri söylenebilir. — Peki nasıl bir koalisyon? — Bugünden kestirmek kolay değil kuş- kusuz. Ama gönüllerinde yatan koalisyon hü- kümeti, ANAP + DYP'dir. Tabii Turgut özal'ın da Çankaya'da oturmaya devam et- mesi koşuluyia... — Bu nasıl olacak? İki yıldır Özal'ı indir- mekten söz eden Demirel, Yılmaz'ın koluna girlp özal'ın huzuruna mı çıkacak? Sanmı- yorum. — Kimine göre Demirel pragmatik bir po- litikacıdır; yeniden iktidar olabileceğini gös- termek için bunu da yapabilir; çünkü böyte- ce ilk seçimde ANAP'ı yok edeceğini de dü- şünür, — Ama ya inandırıcılık, güvenilirlik? Bun- lar da yok mu politikada? — İlke olarak var tabii. Ama kamuoyu de- netiminin dogru dürüst işlemediği bizim gi- bi ülkelerde bu ilkeye o kadar boş veriliyor ki... — Yani siyasettir bu, belli olmaz deyip ge- çelim mi? |~~— O kadar değilse bile ihtiyatfı olmakta ya- rar var diyenlere de kulak verilebilir. — Kısacası: Özal Çankaya Köşkü'nde otu- rurken ANAP'la DYP'nin bir koalisyon hükü- metinde buluşması... Öyte mi? — Evet, bu çevrelerin gönlünde yatan bu. — İyi ama, seçim sandığında nasıl etkili olacakmış bu çevreler? — Tabii bu açıdan sihirli bir formül yok el- lerinde. Geniş kitleleri etkilemeleri çok zor. Ancak ANAP'ın, Mesut Yılmaz'ın arkasına büyük bir destek yığacaklar. Ne ölçüde so- nucu etkiler bu destek, şimdiden bilinmez. — Başka olasılıklar yok mu? — Ne gibi? — DYP ile SHP'nin bir koalisyon kurarak özal'ı Çankaya'dan indirmeleri... — Olabilir; sürpriz sayılmaz. — Tek başına Doğru Yol iktidarı? — Şimdilik zor gözüküyor. — Tek başına SHP? — Bu da uzak ihtimal bugün için. Çünkü Ecevit'in DSP'yle birlikte sol oylar bölünüyor. — Mesut Yılmaz'ın bir başka role soyun- ması söz konusu olabilir mi? — Nasıl? — İspanya'da Franko dönemi sırasında demokrasiye geçilirken Suarez'in oynadığı kilit rol gibi... Türkiye'de demokratik bir in- şa hareketinin başını çekmek örneğin... Bir bakıma da Almanya'da liberallerin lideri Genscher'in neredeyse, yirmi yıldır merkez sağla merkez sol arasında oynadığı anahtar rol gibi bir şey de akla gelebiliyor. — Genç ve iddialı bir siyaset adamı ola- rak, bazen bu tür rolleri kafasından geçirdi- ği söylenebilir Mesut Yılmaz'ın. — Ama önce ANAP'ın ayakta kalması ge- rekiyor. — Kolay mı? — Pek değil. — Bayram arifesinde lafı uzattık. — Haklısın. — Ama şurası da bir gerçek: Son derece ilginç bir seçim dönemine giriyoruz. Çok oyun ve oyun içinde oyun var önümüzde. O yüzden tekdüze düşünmekten kacınmakta yarar var. — Doğru. Bakanları düşürürüz Bingöl 10 PKK'h ölü ele geçirildi DtYARBAKIR (Cumhuri- yet) — Bingöl'ün Genç ilcesi ya- kınlannda güvenlik güçlerinin sürdürdüğü operasyon sonucu 10 teröristin ölü olarak ele ge- çirildiği, üç örgüt üyesinin gü- venlik güçlerine teslim olduğu bildirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya gö- re güvenlik güçleri Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı Diltepe böl- gesinde 20 haziran günü bir ope- rasyon düzenledi. Bu sırada çı- kan bir çatışmada güvenlik güç- leri dördü kadın 10 teröristi 9 adet uzun namlulu silah, 1 adet RPG-7 roketatar ve bir adet el bombasıyla birlikte ölü olarak ele geçirdiler. Bölge Valiliği'nin açıklaması- na göre ayrıca bölgede yasadışı bir örgüt içinde silahlı eylemle- re girişen, ancak yaptıkları ey- lemlerden pişmanlık duyan üç terörist de üç adet uzun namlu- lu silah, bu silahlara ait çok sa- yıda şarjör, mermi ve dört adet el bombasıyla birlikte güvenlik güçlerine teslim oldu. VEÜEFENDt HİPODROMiriNDAN FİKRET DAĞLIOĞLÜ 1. Koşu: F (3) Sünerbey, P (5) Demirbey, P (2) Birtaç S (1), Kumşbey 2. Koşu: F (1) Fehmico, P (3) Suzan, 2 P (4) Albenli, S (12) Şimşek 88 3. Koşu: F (3) Gene Kelly, P (6) Seninim, S (2) Avi 4. Koşu: F (8) Özcanbey, P (7) Buse, P (5) Tara, S (11) Al- tolgalı 5. Koşu: F (8) Final cut, P (9) Hakbatur, P (3) Centraline, S (12) Thander Bird. 6. Koşu: F (9) Gülipek, P (3) Hakanhan, P (1) Bükentay, S (4) Moryosan 7. Koşu: F (10) VVestsides- tory, P (6) Bemy Best, P (2) Pamily, S (8) Melike, S (9) She- ba 8. Koşu: F (9) Mirdasbey, P (4) Gönül, P (3) Tuluybey (S) (ll)Bedüş. Seçim için 20 trilyon (Boştorafı 1. Sayfada) nin de 8-10 trilyon lirayı gerek- tirdiği beliniliyor. Pakdemirli, Hazine, Merkez Bankası ve DPT üst yöneticile- ri ile görüşerek ekonominin du- rumu ve eldeki kaynaklar konu- sunda bilgi alıyor. Ancak hükü- met programı ya da alınması ön- görülen ekonomik önlemler ko- nusunda bürokratlara herhangi bir çalışma talimatı vermedi. Pakdemirli, yakın çalışma arka- daşlan ile hükümet programmın ekonomiyle ilgili bölümlerini tartışırken, Akbulut hükümeti- nin Devlet Bakaru Işın Çeiebi de DPTde yeni hükümet programı ile ilgili bir çalışma başlattı. Çe- lebi, DPT uzmanlanndan genel ekonomik dunım değerlendir- mesi ve hükümet programına ilişkin önerileri içeren bir taslak haarlamalarını istedi. Memura ikinci yanyıl zammı seçim tak\imiyle ilgili önemli bir gösterge olacak. Ekonomi yöne- timinden sorumlu üst düzey bü- rokratlar, yüksek oranh bir ma- aş zammınm erken seçim haber- cisi olacağmı belirtiyorlar. Uzmanların verdiği bilgiye göre zam 1991 bütçe ve ekono- mik programında saptandığı gi- bi yüzde 20'de tutulması halin- de bile bütçeye 3.9 trilyon lira- hk bir ek yük getirecek. Seçim öncesi memurlan memnun et- mek amacıyla yapılacak zam- mın ise yüzde 50'leri aşması ge- rektiği kaydediliyor. Bu arada Yılmaz hükümetinin ekonomide fazla bir seçeneği bulunmadığı da belirtilerek, bu- gün için izlenmesi gerekli "doğ- ru ekonomik politika"nın "or- ta vadeli bir istikrar programı- na yönelmek" olduğu kaydedi- liyor. Dünya Bankası, IMF ve OECD'nin Türkiye ile ilgili son raporlannda da kamu Tınans- marıı, ödemeler dengesi ve dış borçlanma açısmdan "orta va- deli bir yapısal ujntn programı" önerilmişti. Ücret artışlarının sı- nırlandırılması, yeni vergiler ve zam ağırhkh bu tür bir istikrar ya da "yapısal uyum" programı- nı en geç 16 ay sonra seçime gi- decek bir hükümetin uygulaya- bilmesinin ise hemen hemen olanaksız olduğuna dikkat çeki- lirken, Pakdemirli'nin patronlu- ğunda uygulanacak yeni ekono- mi politikalanmn seçim ağırlıkb olmasının kaçımlmaz olacağı vurgulanıyor. Kasımda erken seçim karan- na vanlması halinde yeni döne- min olası ekonomik uygulama- lan şöyle sıralanıyor: 1- Yüksek maaş ve ücret: Ka- mu işyerlerindeki toplusözleşme görüşmelerinde daha "yumu- şak" bir tavır izlenecek. Memur- lara, Özal'm cumhurbaşkanı sç- çimine hazırlandığı 1989 yıhnda olduğu gibi yüksek maaş artışı verilecek. Temmuz zammı yüz- de 50 civannda olacak. 2- Yüksek taban fiyat, peşin ödeme: Taban fi^tlan henüz ilan edilmeyen pamuk, fındık, pancar ve ayçiçeğine yüksek fi- yat ve peşin ödeme gündeme ge- lecek. Buğday ciftçisinin gönlü- nü alabilmek amacıyla yüzde 75'lik peşin ödeme yüzde 100'e çıkanlip alım fiyatları bir mik- tar arttınlabilecek. Bu da 8-10 trilyon İiralık bir kaynak gerek- tiriyor. 3- Kredi muslukları açüacak: Güneş Taner'in geçen ay başlat- tığı faiz operasyonu daha sıkı bi- çimde uygulanarak faiz oranla- rının düşürülmesi sağlanacak. Çiftçi ve esnaf kitlelerine yöne- lik olarak Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın kullandırdığı krediler arttınhp faizleri bir miktar daha aşağı cekilecek. Demir^Çelik ürünlerine yüzde 5-10 zam Ekonomi Servisi — Demir- cer lmer, yapügı yaalı açıklama- çelik ürünlerine yüzde 5 ile 10 da zammın, "Uretim girdilerin- arasında değisen oranlarda zam yapıldı. Zamli fıyatlarla satışla- ra 27 haziran günü başlanacak. Türkiye Demir ve Çelik tşlet- meleri Genel Müdürü Dr. Sen- deki artış nedeniyle" yapıldığı- m söyledi. İmer'in açıklamasma göre de- mir çelik ürünlerinin eski ve ye- ni fiyatları şöyle: M M I H I cinsi KDV dahil (Bin) Kûtûk demir Dûz yuv. demir Nervürlû demir Profil demir Köşebent demir Pik demir Kok yan ürün Eski flyatJon KDV dahl (Bin) 1.260-1.330 1.470-1.480 1.550-1.580 1640-1.890 1.520-1.810 650-780 Muhtelif Ifeni fiyat 1.340-1.440 1.560-1.600 1.630-1.680 1.780-1570 1.580-1.890 730-850 Muhtelif Ort. Artış 7 7 5.7 6.2 4.2 10.4 6.0 (Baştarafi 1. Sayfada) adaya calışıyor. Normal olarak, bu arkadaşlar eğer bizi tasvip et- meseydi, ayrılmaları iktiza ederdi" diye konuştu. Grubun önde gelen adlanndan Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek. "Bajram sonrasında 7 kişiÛk bir yüriitme kurulu belirlenecek, her türlii karan bu kurul verecek" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut eşi Samia Akbulut ve Kültür Ba- kanı Namık Kemal Zeybek ile birlikte GAP özel uçağıyla dün Ankara'dan lzmir'e geldi. Baş- bakan Yıldınm Akbulut'u ANAP Izmir tl Başkanı Fevzi Kahnunan, Aydın ll Başkanı Ni- zamettin Sanbaş'm da bulundu- ğu çok az sayıda partili karşıla- dı. Akbulut gazetecilerin "MKYK'da denge olmadıgını söylediniz. Bu denge hükümet- te de sağlanmazsa ne >-apacaksınız" sorusuna "Geliş- melere göre karanmızı verece- ğiz. Bu dengelerin dikkate alın- masında partinin yaran vardır. Biz partimizin menfaatlerini gözeteceğimizi söylüyoruz. O nedenle bu nispetlerin dikkate alınmak suretiyle organların oluşturulmasinda partinin yaran var. Gelişmelerin ne olacağmı şu anda kestirmemiz mümkün de- gil. Ama arzu edilmeyen netice- lerin doğmaması için herkesin birlikte gayret etmesi mükellefl- yetinin olduğunu da bilmek lazımdır" yanıtmı verdi. Akbu- lut bir başka soru üzerine de "Kongremizi bütıin kamuoyu takip etti. Biz hiçbir zaman bu kongreden yenik çıktıgımızı var- saymıyoruz. Herkesin gözü önönde cereyan eden olaylar ve kongre sonuçları malum" dedi. Akbulut "Eğer kongredeki olay- lan önceden tahmin etseydiniz, aday olur muydunuz" sorusuna da şu karşılığı verdi: " Kongrelerde böyle olaylar cereyan etmez. Bunu duşünme- miz mümkün degil. Bir bakan- lar kurulunu düşününüz ki, 15'e yakın bakan bakanlık sıfatı üs- tündeyken gidip başka adaya ça- lışıyor. Düşünün o 15 bakan normal olarak eğer bizi tasvip etmeseydi aynlması iktiza eder- di. Bize oy verseydi, yanında bir deiege getirseydi ilk turda biz se- çiliyorduk. Basit hesap. Onlann bu şekilde hareket etmelerinin nedenlerini düşünüyorum." Akbulut, önümüzdeki günler- de partiden kopmalar beklenip beklenemeyeceğine ilişkin soru- ya da "Partinin zararına olacak bir harekette bulunmayacağız, bulunmayız. Aynı şekilde bunu herkesin düşünmesi lazım. Sade- ce bu duşünce bize ait olmamair yanıtmı verdi. Akbulut daha sonra, bayram tatilini geçirmek üzere karayo- luyla Güllük'e gitti. Akbulut'la birlikte hareket eden 90 dolayında milletvekili, giderek parti içinde ayn bir güç haline geliyor. Anavatan'da Bir- lik adı verilen grubun hüküme- te güvenoyu verse bile önümüz- deki yasama yıhnda "istenme- yen bakanlan diişünne" yoluna gideceği öne sürüldü. Zeybek, dün Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde düzenlediği basın toplantısıyla bakanlık bü- rokratlanna veda etti. Daha sonra gazetecilerle sohbet eden Zeybek, yeni kabinede görev al- mayacağıru, görev verilmesi du- mmunda da istifa edeceğini bil- dirdi. ANAP Büyük Kongresi- nde divan başkanlığının "usulsüzluk" yaptığma ilişkin sözlerini yineleyen Zeybek, Ak- bulut'u desteklemek için hiçbir pazarlığa girmediğini, sadece partinin çizgisini korumayı amaçladığı için Akbulut'tan ya- na tavır aldığını söyledi. Zeybek, kendisine Mesut Yıl- maz ekibinin vaatlerde bulundu- ğunu belirtirken "asıl pazarlık yapanın" Ekrem Pakdemirli ol- duğunu söyleyerek şu savları dile getirdi: "Kongre öncesi iki aday orta- ya çıkmıştı. Birisi (Yılmaz'ı kas- tederek) bana ve Pakdemirli'ye istediğimiz bakanlıklan verece- ğini, MKYK'yı da birlikte tespit edeceğimizi söyledi. Diger aday- la (Akbulut'u kastederek) ise parti çizgisinde aynı fikirdeyiz. Partinin bir grubun tahakkümü- ne sokulmak istendiğini söyledi. Bu endişeyi ben de gördum. Bu nedenle bana hiçbir şey vaat et- meyen Akbulut'a destek karan aldım. Ekrem Pakdemirli pazar- lık yaptığını söylüyor. İçine sin- diriyorsa saygı duyarım. Ekrem Bey, Mesut Yılmaz ile görüşme- sinde azil olmaması için bir ya- zılı belge istedi. Bunu ekono- miyle ilgili belirleyeceği bakan- lar için de istedi. Yılmaz ise 'Böyle bir şey olmaz' dedi. Bu kez Pakdemirli kendisi bir yazı- lı belge verip bunu imzalaması- nı istedi. Yılmaz'a 'tmzalamasa- DU da bu sizde kalsın' dedi. Yıl- maz bunu imzalamadı. Ancak bir süre yanında taşıdı, sonra belgeyi Pakdemirli geri aldı." Yılmaz'dan yana tavır alma- masında "partinin bir grubun tahakkümü altına ginnesi" şek- lindeki endişesinin etken oldu- ğunu ifade eden Zeybek, "Mer- kez Karar'daki dagılım ve tercitı, bu endişemi haklı çıkarmıştır'' diye konuştu. Kabinede ise "haksız" dağüım yapılamayaca- ğmrbelirten Ze>bek, "Bakanlar Kurulu'nda dağılımın dengeli olacağmı sanryorum" dedi. Hü- kümete güvenoyu verilip veril- memesi konusundaki tutumlan- nı 90 kişilik milletvekili gmbuy- la birlikte kararlaştıracaklarını anlatan Zeybek, toplanüda alı- nan kararları şöyle açıkladı: "— ANAP'm çizgisinin kurul- ması, icra organının bu çizgi ve ilân edilmiş ilkeler dognıltusun- da uygulama yapmasını denet- lemek üzere bir grup oluşturul- ması. Gruba 'Anavatan'da Birlik' adı verilmesi. — Grubun başkanlığına Ak- bulut'un getirilmesi. Kendisi ta- rafından grubun işlerini yürüt- mek üzere 7 kişilik bir yüriitme kurulu seçilmesi. Seçimin bay- ramdan sonra yapılması. — Kamuoyunda yıpranmış olan ve bu hüviyetleri de parti imajını zedeleyen kişilerin Ba- kanlar Kurulu'na alınması ha- linde güvenoyu konusunun tek- rar gözden gecirilmesi. — Bakanlar Kurulu'nun da- ğılımı esas aiınarak güvenoyu konusunda karara vanlması, Bakanlar Kurulu açıklandıktan sonra güvenoyu öncesi toplantı yapılması." Koltuklar dikenli (Baftaraft 1. Sayfada) mesi önerisinde bulundu. Özal 1 ın, Yılmaz'ın hazırladığı Bakan- lar Kurulu listesine fazla müda- halede bulunmamayı yeğlediği, ancak parti içerisindeki denge- lerle bölgesel dengeler konusun- da hassas davrandığı öğrenildi. Cumhurbaşkanı Turgut özal, dün Mardin, Kızıltepe ve Göl- cük'teki sancak törenlerine ka- tüdıktan sonra Ankara'ya döne- rek Mesut Yılmaz ile görüştü. Özal akşam da Dalaman'a git- ti. Cumhurbaşkanı'nın, 26 hazi- rana kadar Marmaris'teki Ok- luk Koyu'nda bayram tatilini ge- çirdikten sonra Ankara'ya döne- ceği belirtildi. Mesut Yılmaz, dün evinde Ba- kanlar Kurulu listesi üzerindeki son değerlendirmelerini yaptı. Ydmaz, bir ara Mustafa Taşar ve Ekrem Pakdemirli ile de görüş- UL Yılmaz'ın temaslan Mesut Yılmaz sabah ilk ola- rak Mustafa Taşar ve Ekrem Pakdemirli ile iki saat kadar bir- likte çalıştı. Yılmaz'ın Cinnah Caddesi'ndeki evine daha son- ra tzmir Milletvekili Işılay Say- şın, îstanbul Milletvekili Hilmi Özen, Sivas Milletvekili Şakir Şeker ve Ankara Milletvekili Barlas Doğu geldiler. Devlet Bakanı Hüsamettin Örüç de Yılmaz'a kısa bir ziya- rette bulundu. Şanlıurfa Millet- vekili Cenap Gürpınar ve Anka- ra Milletvekili Mehmet Çevik de Yılmaz ile görüştüler. Mesut Yılmaz, Merkez Ban- kası Başkanı Rüşdü Saracoğlu ile bir görüşme yaptı. Görüşme- de önümüzdeki dönemde uygu- lanacak ekonomi önlem ve polıtikaların değerlendirildiği öğrenildi. Olası bir seçim eko- nomisi uygulamasının kamu fi- nansmanı üzerindeki etkilerinin de ele alındığı kaydedilen görüş- mede, Yılmaz'ın Merkez Ban- kası'nın bağımsızlığına önem verdiklerini söylediği belirtildi. Birkaç bakan dışında Yılmaz kabinesi hazır hale geldi. Yıl- maz'ın hUkümette Kâmran İnan, Cemil Çicek ve Cengiz Tuncer'e de yer vereceği, tmren Aykut'un hükümet sözcülüğü yapacağı kaydedildi. Kesin şek- lini bugün alması beklenen hü- kümette olası bakanlar şunlar: Adalet Bakanı: Şakir Şeker, Milli Savunma Bakanı: Barlas Doğu, İçişleri Bakanı: Mustafa Kalemli, Dışişleri Bc.kanı: Safa Giray, Maliye ve Gümrük Baka- nı: Muzaffer Ancı, veya Erol Zeytinoğlu, Milli Eğitim Baka- nı: Avni Akyol, Bayındırlık ve tskân Bakanı: tbrahim Özde- mir, Sağnk Bakanı: Hilmi Özen, Ulaştuma Bakanı: Öker Tuncay, Çahşma ve Sosyal Güvenlik Ba- kam: Işılay Saygm. Sanayi ve Ti- caret Bakanı: Seçkin Fırat veya Kâzım Oksay, Enerji Tabii Kay- naklar Bakanı: Şanabettin Aras. Kültür Bakanı: Cemal Özbilen, veya Turizm Bakanı: Biilent Akarcah veya Ali Talip Özde- mir. Bu arada Mesut Yümaz'm Devlet Bakanhkları'nda da bü- yük çapta değişikliğe gittiği öğ- renildi. Yılmaz'ın atama yaptığı devlet bakanlığı sayısmın 13 ol- duğu, iki bakanhğın da boş tu- tulduğu, Vehbi Dinçerler, Cemil Çicek, Mustafa Taşar'ın yerleri- ni korudukları kaydedildi. Imren Aykut ve Cengiz Tun- cer'in devlet bakanhklanna kay- dırılacağı belirtilirken, ANAP Teşkilat Başkanı Fahrettin Kurt fle genel başkan yardımcısı Saf- fet Sert'in de devlet bakanlıkla- rı ile görevlendirildiği belirtildi. Ersin Kocak, Mehmet Ali Bili- ci, Gökhan Maraş, Mehmet Çe- vik, Eyıip Cenap Gürpınar, Ya- şar Eryılmaz, Cavit Kavak, tl- han Aküzüm, Adnan Tutkun 1 un adları da devlet bakanlıklan için geçiyor. Edinilen bilgilere göre adı Milli Savunma Bakanlığı için geçen Mükerrem Taşçıoğlu ka- bine dışı kalıyor. Sıvas Milletve- kili Mükerrem Taşçıoğlu'nun aynı bölgesinden Şakir Şeker'- in Adalet Bakanhğı'na getiril- mesi nedeniyle kabine dışı tutul- duğu öğrenildi. Lütfullah Kay«- lar'ın da kabineye alınmadığı öne sürüldü. Bakanlık için isimleri geçen- ler, ANAP içinde farklı tepkilere yol açtı. Kongrede Yılmaz ile ça- lışan ve bakan olmaları bekle- nen Mehmet Gedik, Mehmet Akdemir, Cengiz Altınkaya, Şa- dan Tuzcu gibi isimlerin dışan- da kalması Yılmaz cephesinde "hoşnutsuzluk" yarattı. Aksaç- lılar olarak nitelenen gmbun Ta- şar'ın bakanlığına tepki göster- diği, Safa Giray'ın Dışişleri Ba- kanı olmasına da "dış politika deneyimi eksikliği ve diploması için yeterii tngilizceye sahip olmaması" nedeniyle karşı çıkı- hvor. Savcı Demiral'a ağır (Baştarafi 1. Sayfada) düklerini, daha sonra da TV- den "kamuoyuna teşhir edilerek yargılanmadan suçlandıklannı" anlattı. Kazan, Ankara DGM Baş- savcısı Nusret Demiral'ın Tür- kiye Cumhuriyeti için bir tehli- ke olduğunu, hareket alanının bütün Türkiye'ye yayıldıgını ve Demiral Cumhuriyet Savcısı ol- duğu sürece Türkiye'de herke- sin tehlike altında bulunduğunu vurguladı. Gözaltındaki avukatlar ve ga- zeteci Teztel için hem DGM Başsavalığı'na hem de Adalet Bakanhğı'na başvuruda bulun- duklannı ammsatan Kazan şöy- le konuştu: "20 Haziran 1991 sabahı ön- ce Adalet Bakanı Mahmut Ol- tan Sungurlu ile sonra da İçiş- leri Bakanı Abdülkadir Aksu ile birer telefon görüşmesi yaptık. 21 haziran günü avukat Yarayı- cı ve Demir, gazeteci Deniz Tez- tel'le görüşmek istediğimizi ri- ca ettik. Başsavcı Demiral'ın yi- ne hukuku hiçe sayacağını an- latarak Başbakanlık genelgesi- nin hayata gecirilmesi için yar- dımlannı betdedigimizi bettrttik. Bakan Sungurlu, 'Benden çok zor bir şey istiyorsun. Demiral beni dinlemez. Ben istifa etmiş bir hükümetin bakanı olarak yi- ne de çalışacağım. Ancak so- nuçtan ümitli değüun' dedi. Gö- rüşmeler sonunda Demiral, Adalet Bakam'nın kendisini de aradıgını ama gözaltındaki sa- nıklann avukatlan Ue görüşme hakkı olmadıgını açıklanuş. So- ruşturmayı yürüten Nuh Mete Yüksel yasalanmızda 'gözetime alınan sanıkların avukatlan ile göniştüriilmeyi öngören bir hü- kum bulunmayışını gerekçe gös- tererek, isteğimizi reddeden ya- zıyı yazıp imzaJamış." UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyonjz: ABD, Türkiye top- raklannı öteden beri Ortadoğu müdahalesi için bir üs ola- rak kullanmak istiyor. Dün böyleydi bugün de böyledir. Herhalde yarın da böyle olacak... 1980 yıhnda ABD ile Savunma işbirliği Anlaşması imza- lanırken Amerikalılar "Çevik Kuvvet" olarak adlandınlan "fta- pid Deployment Force = İvedi Konuşlandırma Birtiği"ne Türkiye'yi katmak için çok çaba harcamışlar; ancak Türk Genelkurmayı'na bu öneriyi kabul ettirememişlerdi. "Rapid Deployment Forcet' niçin kurulmuştu? Amaç "krizli bölgelere ivedi müdahalen y\ sağlamaktı. Bu bötgeler de NATO'nun sorumluluk alanı dışındaydı. O gün için bu "krizli bölge" de İran'dı. Türkiye, Ortadoğu'daki bir oldu bittiye karışmak istemi- yordu. Bu yüzden Savunma İşbirliği Anlaşması'nda "ivedi Konuşlandırma Birliği"r\e katılmayı kabul etmedi. Körfez bunalımı nedeniyle Suudi Arabistan'a indirilen 82. Hava İndirme Tugayı işte bu "İvedi Konuşlandırma Birliği" dir. Türkiye NATO'ya niçin alınmıştı? İşte bu yüzden alınmıştı. Türkiye'ye öteden beri verilen görev "Körfez'deki petrol b0kçiliği"üir. Türkiye NATO'ya bu nedenle alınmıştı. 50'lerin başında Türkiye'nin, "Ortadoğu kuvvetleri komutanhğı" adıyla kurulacak bir askeri güce katılması ön- görülmekteydi. Bu projenin sahibi de ingirtere'ydi. ingiltere bu nedenle Türkiye'nin NATO'ya alınmasına karşı çıkıyordu. ABD de Türkiye'nin NATO'ya girmesinden yana değildi. Ne zaman ki Menderes hükümeti "gerekirse Ortadoğu 1 da Batı'nın bize vereceği etkin görevi üstleniriz" güvencesi vermiş, o tarihten sonra Türkiye NATO'ya girebilmiş, İngil- tere de bu konudaki çekincelerinden vazgeçmişti. Ortadoğu'da yaşanan son olaylar bu rolün önemini da- ha da arttırmıştr. NATO'nun gerektiğinde sorumluluk alanları dışındaki alanlara müdahalesini öngören "Out ofArea" kuramı da Or- tadoğu olayları için oluşturulmustur. Afganistan işgalinden sonra ortaya atılan bu kuramın Körfez bunalımı nedeniyle uygulandığını da hepimiz gozlerimizte gördük. "OutofArea" kuramı bugün de işliyor NATO'nun yeni işlevi bu kurama bağlanmıçtır. Bu kuramın 1957 yıhnda "Eisenhower Doktrini" olarak bi- linen kuramdan da bir farkı yoktur. Eisenhovver doktrini Ortadoğu ülkelerinin Sovyet etkisi- ne girmesini, ABD ve Batı ülkelerine karşı "öolaylı saldın" kabul ederdi. Eisenhower doktrini, Ortadoğu devletlerinin kendi petrol- lerine sahip çıkmalarını da "dolaylı saldırı" kavramı içinde görmekteydi. Sovyetler Birliği'ndeki son gelişmeler NATO'nun klasik işlevini değiştirmiştir. Bu "Sovyet tehdidi" artık söz konusu değildir. Bugün ABD'nin ilgi alanı Sovyetler değil Ortadoğu'dur. Körfez savaşından sonra ABD, tek egemen güç olarak bölgenin siyasal haritasını yeniden çiziyor. Bu yeni siyasal haritada Kıbns ve Kürt sorunlan var. Her iki sorun da ABD'nin istediği biçime sokuluyor. Türki- ye'ye de bu Amerikan çözümleri için roller veriliyor Körfez savaşı bölgede bir süreç başlattı. Türkiye bu savaştan kazançlı mı çıktı, yoksa zararlı mı? Petrol faturalan... Sığınmacılar... Ekonomik yıkım... Bunlar bir yana, şimdi Kürt Çevik Kuvveti ve Kıbns gibi sorunlar da gündemdedir. Bir söz vardır, bilirsiniz: — Alavere dalavere Kürt Memet nöbete... ABD de "Türk Memef\ binbir türlü alavere ve dalavere ile Körfez nöbetine dikiyor!.. KıbrısHa eşit statti (Baştarafi 1. Sayfada) le "kabul edilemez olarak nitelendirildiğini" bildirdiler. Ancak dün bir gazetede Ba- ker'ın Türkiye'ye "beşli zirve" önerisinde bulunmadjğı, mektu- bun içerdiği en önemli noktanın Ankara'dan istenen toprak ta- vizlerinin oluşturduğu yolunda çı- kan bir haber, yeni bir tartışma başlattı. Haberde ABD'nin, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ta- rafından ortaya atılan, Yunanis- tan, Türkiye, KKTC ve Kıbns Rum kesiminin katılacağı bir "dörtlü zirve" yapılması yolun- daki öneriye yakın bir tutum iz- lediği sürüldü. Aynı haberde ABD'nin, Kıbns Rum kesimi li- deri Vasiliu'yu "Kıbns Cumhurbaşkanı" KKTC Cum- hurbaşkam Rauf Denktaş'ı da "Kıbns Türk toplumunun lideri" olarak tammlayan bir yaklaşım getirdiği, ancak mek- tubun öneminin Türkiye'den yüzde 12 oranında istenen top- rak tavizinden kaynaklandığı id- dia edildi. Güvenilir diplomatik kaynak- lar, Baker'ın mektubuyla alevle- nen Kıbns sorununda, çözüme ilişkin Lartışmalann özünü, top- rak iomnunun ya da zirvenin nasıl yapılacağımn değil, Denk- taş ve Vasüiu'nun tammlanma- lannın oluşturduğunu bildirdi- ler. Dışişleri çevreleri de toprak tavizine ilişkin haberleri, "hedef şaşırtma" olarak nitelendirdiler. Nitekim Denktaş, Cumhuri- yet'e yaptığı değerlendirmede, KKTC'nin siyasi eşitliği tanın- madan Kıbns sorununun çözü- mü yönünde gösterilen çabala- rıtı basanya ulaşmayacağını söy- ledi. Denktaş şöyle konuştu: "Önemli olan, zirvelerin na- sJ yapüacagı degUdir. KKTC'nin siyasi olarak eşit koşullarda Kıb- ns Rum kesimi ile raasaya otur- masıdır. Bu gerçekleşmedikce Kıbns sorununun çözümü için iyimser olmak yanuştır. Biz Kıb- ns Rum kesiminin Kıbns'ın tek temsilcisi olarak tanınmasına karşı olduğumuzu Ankara'ya ve ilgili taraflara bildirdik. Kıbns Rum kesimi lideri Sayın Vasiba, KKTC'yi politik olarak eşit ka- bul etmedikçe, kurulacak fede- rasyonun ortağı olarak görme- dikçe ABD'nin öngördüğü bi- çimde yd sonuna kadar sonınun çözüleceğini beklemek hayal- dir." Denktaş, ABD Başkanı Geor- ge Bush'un Kıbns konusunda yanlış bilgilendirildiğine inan- dıklanm da belirterek "Eger böyle olmasaydı, Kıbns'ın tem temsilcisi olarak Rumları görmezdi" dedi. KKTC Cum- hurbaşkam, kendilerinin katıl- mayacağı bir "zine"nm ise Kıb- ns sorununun çözürnüne hiçbir katkı yapmayacağmı, aksine so- runu daha da güçleştireceğini kaydetti. Ankara'nın tepkisi Dışişleri çevreleri, Baker'ın mektubu konusunda basın ka- nalıyla su yüzüne çıkan bu bil- gilerin, mektuba gösterilen tep- kinin özünü değiştirmediğini söylediler. Aynı çevreler, Türki- ye'nin şu andaki cabalannın, Kıbns Türklerinin siyasi eşitliği- nin tanınması yönünde olduğu- nu kaydederek Washington'un önerisinin bu bakımdan "kabal edilemez olarak" değerlendiril- diğini söylediler. Türk Dışişleri çevreleri, Kıb- ns Rum lideri Vasiüu'ya KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş- ın ötesinde bir statü tanıyan her- hangi bir formülü kabul etme- nin, "Kıbns Türklerinin siyasal eşitligini inkâr etme" anlamına geleceğini belimiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear