17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 HAZİRAN 1991 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 ANAP Kongresi: Sonun Başlangıcı mı?.. (Baştarafı 1. Sayfada) rında belli birrahatsızlığınipuçları suyun yü- züne vurmuştu. Söyleşılerden çıkartılabile- cek izlenim şuydu: Basının bir kesiminde esen havaya karşın Yılmaz yandaşları so- nuçtan emin gözükmüyorlardı; sanki zemin ayaklarının altından kayıyordu. • İki taraf da birbirini acımasızca suçlama- ya koyulmuştu. Mesut Yılmaz kampına gö- re devlet olanakları Akbulut'un genel baş- kanlığı için seferber ediliyordu, yani delege oyunu etkilemek için kullanılıyordu. Yılrnaz- cıların bir başka iddiası da şuydu: Korkut Özal'ın destek ve kaynakları Mehmet Keçe- ciler eliyle Akbulut için yönlendiriliyordu. • Kimine göre, Turgut Özal tarafsızhk gö- rüntüsü altında yine Akbulut'u destekliyor- du. Yılmaz'ın kazanamayacağını bildiği için bu oyunu oynuyordu. Böylece kongre son- rası ANAP'tan kopmaları en aza indirmeyi amaçlıyordu. Çünkü Mesut Yılmaz, Özal'ın tarafsız kalmayıp rakibine destek vereceği bir yarışta yenilirse, ANAP tan istifa edece- ğini söylemişti. Deniliyordu ki Özal'ın terci- hi Akbulut'tan yana olmasa, Güneş Taner, Ercan Vuralhan, Tevfik Ertürk gibi Hane- dan'a çok yakın ANAP'lılar nasıl olur da Ak- bulut'un yanında yer alabilirlerdi? Deniliyor- du ki Özal, ileriye dönük hesapları açısından Yıldırım Akbulut'u Mesut Yılmaz'a yeğler... • Kimine göre Hanedan bölünmüştü: Semra Özal'ın desteği kesin olarak Mesut Yılmaz'dan yanaydı. Kimine göre, "Semra özal desteği"n\ Akbulut kampı yayıyordu; zi- ra bu faktörün Mesut Yılmaz'ın aleyhine iş- leyeceğine inamlıyordu. Şıklar uzatılabilir, ama gereksiz. Şu söylenebilir: Dün akşamüstü şans ibresi, hafiften Yıl- dırım Akbulut'a doğru eğilmiş gibiydi. Ama altını çizelim: Bu, dün akşamüstü edindiğimiz izlenim- di. Sabahın erken saatlerine kadar sürecek olan kulisle kongrenin havası tabloyu yine değiştirebilir. Onun için Akbulut mu, Yılmaz mı sorusu- nun karşılığını bugün öğreneceğiz. Ancak bir noktaya dikkat çekmek isteriz: Yeni genel başkanın seçimiyle her şey bit- miyor. İşin bir de yarını var. Pazar günü ANAP'ın 50 kişilik merkez yönetimi belir- lenecek. Hangi taraf genel başkanlığı kazanırsa ka- zansın, yeni MKYK listesi ANAP için büyük bir baş ağrısı olabilir. Çünkü kazanan kay- bedeni tasfiye etmeye, en azından etkisiz kıl- maya çalışacaktır. _ Cumhurbaşkanı Özal'ın bu açıdan işi güç- tür. Anayasal konumunu da hiçe sayarak ne denli uğraşırsa uğraşsın, ANAP merkez yö- netiminde denge kurabilmesi kolay gözük- müyor. Çünkü parti içi kutuplaşma gitgide şiddetleniyor, kamplar kemikleşiyor. O yüzden denilebilir ki: Kongreyle birlikte ANAP'ın toparlanabilmesi yakın bir olasılık değil. Ufukta, ANAP'a daha da kan kaybet- tirecek parti ıçi rahatsızlıkların izleri belirgin- leşiyor. Kongre bir bakıma sonun başlangıcı da olabilir. BAŞKENTTEN AHMETIAN (Baştarafı 1. Sayfada) "otomaükman" koltuğa hak ka- zanacak. Bu siireç Tiirkiye'de neden at- lanıyor? Hem de ikinci kez. Bu tür atlamalar "ara rejim- ler"de veya "geçiş dönemleri- 'nde makul karşılanabilir. Ama, Turkiye'nin iddiası şu: "Demokrasimiz tıkınnda." Eğer öyleyse, bin küsur kişi- nin bir spor salonunda toplanıp bagırış çağınş ve sigara dumanı altında "Türkiyeye Başbakan" seçmeleri nasıl oluyor? Şorunun yanıtı basit: Özal'ın, koltuğa çıkarken, zoriadığı kurallar ve bu zorla- manın sonuçtarı, yeni zorlama- lar doğurmakta. Bugünkü "Başbakan seçimi" işlemi de böyle bir zorlamanın iirünü. Öyle ki, bu zoriamalar "Ak- bulut'un bile itiraf ettiği" garip- liklere yol açıyor. Dün Akbulut bazı gazetecile- re kahvaltı verdi. Sonılan yaıutlarken, bir sonı- yu, özıir dileyerek, meslektaşı- nuz tlnur Çevik'in ağzına tıkadı. Çevik, "Demokratik bir or- tamda yapılmakta olan" diye- cekti ki, Akbulut daha çevik davrandı: "— Bir dakika dedi, hangi de- mokratik ortam? Bakanlar Ku- rulu'nun yansı bir adayın peşin- ANAP'ta en uzıın gün (Baştarafı 1. Sayfada) nın bulunabileceğini anlatan Akbulut. "Allaha şukür. biz muâvenete de muhtaç değiliz, ama zengin de değiliz. Durumu- muzdan memnunuz" diye ko- nuştu. Kendisine destek veren Zey- bek'in kabinede yerinin bulun- duğunu aktaran Akbulut, "Ben delegelerin oylannı cebimde görmuyorum. Ben kendimi gö- revini en iyi şekilde yapmış bir insan olarak gorüyorum." şek- linde konuştu. Mesut Yılmaz'ın kendisini, "Cumhurbaşkanhğına" düşün- diiğünü de kaydeden Akbulut, kendisiyle ilgili olarak yapılan bazı eleştirilerin haksız bulun- duğunu kaydetti. Bakanlar Kurulu'nda 13 ba- kanın Mesut Yılmaz için çalış- tığını, bunu ahlak ölçüleriyle bağdaştıramadığını anlatan Ak- bulut, bir soru üzerine, "Ben bu arkadaşlan daha önce görevden aiabilirdim. Ama söylentilerle iş yapmak istemem. Bunlar daha sonra doğru çıkıyor ama tavır- lar netleşsin istedim. Şimdi 'Devlet olanaklarını kullanıyorlar' deniyor. Onlar daha çok kullanıyor. Demokra- şi deniyor. Bundan daha iyisi olur mu? Kabinenin yansı on- lara çalışıyor. Biz bir saat ver- dik. Keşke vermeseydik, onu getiriyorlar. Biz bunu ANAP delegesine verdik. Başkasına de- ğil ki" dedi. Mesut Yılmaz'ın zorlamalar- IVa' Kultür Servisi — Vaya Con Dios. Türkçesi, "Yolun açık ol- sun..." "Ney Na No Na" adlı parçasıyla bütün dünyada tanı- nan Belçikalı topluluk önceki akşam Istanbul Hilton Conven- tion Center'daydı. îlk 45'likleriyle Belçika ve Fransa'dan sonra neredeyse bü- tün Avrupa'da da ünlenen Va- ya Con Dios, aslında solist Da- ni Klein'ın egemenliği altında. Nitekim sahnede 9 kişi olan top- luluğun solisti Klein "Vaya Con Dios demek ben demektir!" de- mekten kendini alanuyor. Mü- zik piyasasına elektronik ağır- lıklı parçalann egemen olduğu bir dönemde akustik müzikle ortaya çıktıklannı vurgulayan Dani Klein "Akustik müzikle kadere dogru yola çıktık" diyor. Üç yıl önce kurulan Vaya Con Dios Topluluğu, ikinci al- bümu Night Owsls ile ününü pe- kiştirdi. Caz ve soul müziğinden Edith Piaff'a kadar uzanan ge- niş bir yelpazeyi içeren ve 12 şarkıdan oluşan albüm, özelükle Avrupa listelerinden doruklar- da gezindi. Vaya Con Dios şu sıralar, 12 Avrupa ülkesini kapsayan bir turne dolayısıyla Türkiye'de. Bugün de öğle saatlerinde Çeş- me'deki Dokuzbuçuk Disco'da bir konser verecek olan Vaya Con Dios'un Avrupa turnesini Japonya turnesi izleyecek. TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Doğangüneş (5), PrTesadüf (10), S: Bozkurt (3). 2. KOŞU: F: Uğursel (7), P: Al- dırmagönül (2), PP: Tahirağa (6), S: Mesudem (3). 3. KOŞU: F: Bakuy (1), P: She- ra (8), S: Rose Mead (6). 4. KOŞU: F: Fiorella (5), P: Şahnaz (10), PP: Misket (8), S.Spring (3). 5. KOŞU: F: Felek (2), P: Ten- der Prince (7), PP: Calandra (5), S: Zümrüthanım (9). 6. KOŞU: F: Ersoy (5), P: İlter (8), PP: Alipasah (1), S: Cen- gizhan (3), S: Yiğithan (13). 7. KOŞU: F: Heybetli (5), P: Mermi (9), PP: Çelebi (8), S: Osmanaga (1). la önünun açılmak istendiğini de iddia eden Akbulut, "Ama kuşun kabiliyeti yok. Uçmuyor, uçamıyor" diye konuştu. "Po- litikada vefa olmaz, aranmama- lı da. Ben aramadım, vefayı gö- ren varsa göstersin" diyen Ak- bulut, Cumhurbaşkanı'yla iliş- kilerini hukuki çerçeve içinde devam ettireceklerini açıkladı. Hasan Celal Güzel'in birinci turun sonucuna ve kendisinin alacağı oy durumuna göre ikinci turda "kendisine uygun bir ka- rar vereceğini" anlatan Akbu- lut, her ikisinin de aynı tabana seslendiklerini ifade etti. Akbulut, divan başkanlığı ve diğer parti organlan ile hükü- mette yapacağı değişiklikler ko- nusunda henuz bir karar veril- mediğini de açıkladı. Namık Kemal Zeybek, Cum- huriyet muhabirine, kongrede Başbakan Akbulut'u destekledi- ğini söyledi. Bu karannı açıkla- mak için neden bugüne değin beklediği sorusunu Zeybek, şöy- le yanıtladı: "Mesele Yılmaz ya da Akbu- lut'u desteklemek değildi. Dört şık vardı. Birincisi kendi aday- lıgım. ikincisi tarafsız kalmam, üçüncüsii, Mesut Yılmaz'ı des- teklemem, dördüncüsü Yıldınm Bey'i desteklemem. lstişareler yapüm. Birlikte hareket ettiğim milletvekilleri ile görüştüm. Bü- tün bu değeriendirmeler sırasın- da Başbakan ve Mesut Yılmaz ile göriişmelerim oldu. Bu gö- rüşmelerin sonunda Yıldırım Bey'in partinin birlik ve bera- beriiği için daha yararlı olacağı sonucuna vardım. Bu karara varmamda herhangi bir pazar- lık söz konusu değil." Cumhurbaşkanı Turgut Özal da önceki gece ANAP il baş- kanlarının bir bölümüyle yaptı- ğı görüşmede partinin birlik ve beraberliğinin sağlanmasının önemini vurguladı. Partinin ve ülkenin gdeceğinin düşünülmesi gerektiğini belirten Özal, Zey- bek ile Pakdemirli'nin tavn söz konusu edilince şunlan söyledi: "Pazarlık yapanlann üstiinü çizin. Pazariıkla bakanlığa ge- lenleri ben de çizerim." Genel başkan adaylığından çekildiğini açıklayan Hüsnü Do- ğan ise, Pakdemirli ve Zeybek'- in tavn konusunda bir yorum- da bulunmadı. Doğan, daha ön- ce açıkladığı tavnnda bir deği- şiklik olmadığını kaydederek, "Bir oyum var. Onu kullanaca- ğım. Kimseye de bir telkinim yok" diye konuştu. Mesut Yılmaz yanlısı 32 il başkanı, kongrede "delegelerin can güvenliğinin sağlanmasını" istediler. II başkanlan, bu amaçla hazırladıklan ve Cum- hurbaşkanı Turgut Özal, Baş- bakan Akbulut ile İçişleri Ba- kanlığı'na ve Ankara Valiliği'- ne gönderdikleri 32 imzalı baş- vuruda, "Gerekenin yapılma- ması halinde sorumluluk ANAP genel başkanına ve ge- nel merkeze ait olacakür" dedi- ler. Bu arada 32 il başkanının im- zasını taşıyan yazılı başvuruda da kongre davetiyelerinin eşit dağıtılması istendi. Başvuruda, partinin ilçe teşkilatlanna, bele- diye başkanlan ile belediye mec- lis üyelerine davetiye gönderil- mediği belirtilerek, halen boş görünen 2 bin 549 kişilik yer için, partiyle ilişkisi olmayan ki- şilere davetiye gönderilmesinden endişe duyulduğu ifade edildi. Dilekçede, "1988 yılında yaşa- nan müessif ve menfur suikasl olayının tekranndan korkuyor, en azından delegelerimizin can güvenliğinden endişe duyuyo- ruz. Bu dunımda gereken yapıl- madığı takdirde sorumluluk, kongreyi kaybetme korkusu ile leşkilatlarımızı kongreye davet etmeyen genel merkezimize ve mateessüf genel başkanımıza ail olacaktır" denildi. ANAP kulislerinde dünun en 3nemli konularından biri Zey- öek'le Pakdemirli'nin kimi des- ekleyeceği idi. Gerçi önceki ge- :e Akbulut demişlerdi ama ka- nuoyuna kendi ağızlanndan rıerhangi bir şey ulaşmamıştı. Sabah gazetecılerle kahvaltı ya- pan Akbulut, Zeybek ve Pakde- mirli'nin kendilerinden yana ol- Tiasından emin bir şekilde her ıkisine de kabinede yer verece- Şini söyledi. Zeybek, Akbulut'u yanıltma- dı ve kısa bir yazılı açıklamayla eğüirnini bildirdi. Ancak Pakde- mirli, öğle saatlerinde bir sürp- riz yaparak, "Yılmaz" dedi. Pakdemirli'nin "Değerii delege arkadaşlarım" diye başlayan açıklaması şöyle: "Bildiğiniz gibi kamuoyunda adaylığım uzun süre tartışılmış ve bu konuda sizlerden teşvik görmüştüm. Geçüğimiz günler- de bir basın toplantısı ile genel başkanlık yanşında aday olma- yacagımı açıklamıştım. Bu açık- lamadan sonra yarışan üç de- gerli arkadaşımla yaptığım uzun görüşmelerde, adaylann ülke- miz ve partimiz için gerek yöne- tim ve gerekse yeni projelerle il- gili değerii fildrteriııi elde etmek imkânını buldum. Kamuoyunun ve partimizin tabanının isteklerini de dikkate alarak, yaptığım değeriendirme sonucunda Uç adaydan Sayın Mesut Yılmaz'ın desteklenmesi- nin gerek milletim ve gerekse partim için daha faydalı olaca- ğı inancına vardun." ANAP genel başkan adayla- rından Gaziantep Milletvekili Hasan Celal Güzel, "Adaylık- ta sonuna kadar varun" dedi. Güzel, Başbakan Akbulut ve Mesut Yılmaz'ın kongre çalış- malarını değerlendirirken de, "Devlet, otel lobilerinde harcanıyor" diye konuştu. Tunus Caddesi'ndeki büro- sunda dün bir basın toplantısı düzenleyen Güzel, geçen kong- rede kendisine karşı birlikte ha- reket eden Akbulut ve Yılmaz'- ın şimdi karşı karşıya geldiğini anımsatarak, "tki aday aynl- mış, devleti de bölmüşler. Dev- let, otel lobilerinde harcanıyor. Bu ayıptır" dedi. Akbulut ve Yılmaz'uı bu tavnru eleştirerek, "Siyasette önce tutarlılık gerekir" diyen Güzel, parti içi demokrasinin sağlanamaması halinde ancak "seçilmiş müste- bitlerden söz edilebüecegini" de vurguladı. Tek kişinin karizmatik lider- liğinin artık günümüz Türkiye- sinde iflas ettiğini de savunan Güzel, "Aksi halde bu monar- şik bir yönetime yol açar" dedi. Akbulut ve Yılmaz'ı, "Biri eski, biri yeni icazetli adaydır, ikisi arasında bir fark yoktur" diye niteleyen Güzel, "Daha ön- ce zembille indirilen aday, şim- di aynı zembille indirilen adaya karşı çıkıyor. Bu olamaz" diye konuştu. Şimdi yeni bir "arka- dan kumandalı genel başkan" getirilmeye çalışıldığını da savu- nan Güzel, Başbakan Akbulut'- un kendisi için yaptığı "Kong- rede az oy alırsa muhtemelen çekilir" açıklamasının anımsa- tılması üzerine de şoyle dedi: "Çekileceğimi söylemişse, Sayın Akbulut yalan söylemiş. Çekilmesi gereken birileri varsa, onlar Sayın Akbulut ve Sayın Y ılmaz'dır. Bizim uzun çöl yü- rıiyüşümüz sürecektir. Bu miı- cadelemizi balk bfliyor. Ben hal- kın mahşeri vicdanına yerleş- tim. Ben sonuna kadar varun bu işte. Zaten bir adayın çekil- mesine gerek yok. Yapılan tur sonunda oylar belli olunca, de- legeler gerekli tavn gösterirter." Kongre nasıl olacak? ANAP kongresi iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek. Bugun genel başkanlık için seçim yapı- tacak. Liderlik yanşında Başba- kan Yıldınm Akbulut, Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ve Gaziantep Milletvekili Hasan Celal Güzel yarısacaklar. İlk gün yapılacak genel başkanlık seciminde adaylardan birisinin salt çoğunluğu sağlaması gere- kiyor. Bu sağlanamadığı takdir- de ikinci tur oylamaya geçile- cek. Bunda da salt çoğunluk sağlanamazsa üçüncü tur oyla- mada en fazla oyu alan aday ge- nel başkan seçilecek. Yann ise ANAP Merkez Ka- rar Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu için seçimler ya- pılacak. MKYK 40 asil, 20 ye- dek üye ile genel başkan tarafın- dan gösterilen 20 aday arasın- dan seçilecek 10 asil 5 yedek üyeden oluşacak. Merkez Disip- lin Kurulu'nda ise 13 asil 13 ye- dek üye yer alacak. ANAP kongresine 1172 dele- ge katılacak. Oylamalar gizli oy açık tasnif yöntenüyle gerçek- leştirilecek. de, öteki yarısı bir başkasının destekçisi, bu mu demokratik ortam?" Garip ortamlann hamurunu elbette ara rejimler yoğuruyor. Bu hamurdan ekmek yapmak zor. Cumhurbaşkanı Özal'ın ha- muru kendine göre mayalamak- ta ısrarı bu yüzden. Daha üç gün önce "Başba- kan'ın önemi yok" diye demeç veren Cumhurbaşkanı, yeni bir maya tutturma peşinde. Özal'ın bundan önceki kong- rede ANAP'a çaldığı maya iste- diği gibi sonuç vermedi. Eşini politika sahnesine sür- mek zorunda kalması da bugün- kü kongreye hükumetin ve par- tinin iki üç cephe halinde katıl- ması da bunun kanıtı. Akbulut bu eğilimi fark etmiş durumda. Dün kabvaltıda, cebi- ne kabine listesi koyup başba- kan secme döneminin kapandı- ğını ima etti. Partinin ve hükü- metin tek patronunun kendisi olacağını açıkça ilan etti. "Bakanları başbskan seçer, cumhurbaşkanı ise atamayı yapar" dedi. Ancak ANAP delegelerinin seçeceği adayın "Başbakanlık" sıfatını seçmenler onaylamadık- ça, bu sıfat Özal'ın Meclis'te ANAP grubundan sağladığı "Cumhurbaşkanı" sıfatından pek farklı olmayacak. Istanbul \arun milyarlık soygun İSTANBUL — Beyazıt'ta bir giyim mağazasını soyan silahlı üç kişi, yakaşık 550 milyon lirayı ala- rak kaçtı. Soyguncular mağaza sahibinin oğlunu da silahla ağır yaraladılar. Tiyatro Caddesi, Akgül Sara- yı Çarşısı'nda, saat 19.30 sırala- rında meydana gelen olayda, Suğma Dija Teksıil adlı mağaza- ya gelen silahlı üç kişi, dukkân sa- hibi Salih Oylum ve oğlu Sinan Oylum'u etkisiz hale getirdiler. Biri dışarıda beklerken, öteki ikisi yaklaşık 300 milyon Turk Li- rası ile 60 bin mark ve 25 bin do- lar alan soyguncular, yaya olarak olay yerinden kaçmayı ba- şardılar. Adanada (Baştarafı 1. Sayfada) tuklanan 18 kişiden ayrı ola- rakkimlikleri belirlenenlerin ele geçirilmesi amacıyla du- zenlenen operasyonların iki gun önce sonuçlandığı bildi- rildi. Adana'da biri Hurmalı Mahallesî'nde, öteki de SSK Hastanesi yakımnda iki örgüt evine baskın yapıldığını bildiren Emniyet Müdurü Mete Altan, l'i kız 4 kişinin, olayda kullan- dıklan silahlarla birlikte ele ge- çirildiğini açıkladı. Altan, ele geçen silahların yine Adana'da ABD'li gümruk uzmanı Bobie Eugene Mozelle'nin oldurulme- sı eyleminde de kullanıldığının saptandığını bildirdi. Ege pırıl pırıl (Baştarafı 1. Sayfada) ların 9 milyonluk Istanbul'da böyle bir olaya girişemeyeceği görüşü hâkim. Istanbul'daki deterjan kam- panyası ise "nonnal koşullarda" sürüyor. 3 ay önce Omomatik 1 in başlattığı "2 tane alana 1 ta- ne bedava" kampanyasına 10 gün önce Alomatik ve Ariel- ultra da katıldı. Persil ise 24-27 mayıs tarihleri arasında "1 tane alana 1 tane de bedava" kam- panyası uyguladı. Talabani (Baştarafı 1. Sayfada) düşündüğü reformlardan söz et- tiğini söyledi. Bu arada Cumhurbaşkanı Özal'ın Talabani'yi "yanlış sıfatla" kabul ettiği gözlendi. Kabul konusunda bir yazılı açıklama yapan Cumhurbaş- kanbğı Sözcusü Kaya Toperi, Talabani'ye "Kürdistan De- mokratik C^phesi lideri" diye atıfta bulundu. Oysa KYB lideri olan Talabani, Irak Kürdistan Demokratik Cephesi'nin lideri değil, üyelerinden biri. Irak'a karşı oluşturulan ulus- lararası koalisyona mensup Ba- tüı bir ülke tarafından ilk kez bu duzeyde kabul gören Talabani, böylece bir anlamda 'meşruiyet' kazanmış oldu. Talabani, saat 11.00'de Dışiş- leri Bakanı Alptemoçin ile bir araya geldi. Görüşmeden çıkarken gazete- cilerin sorulannı yanıtlayan Ta- labani, Dışişleri Bakanı Alpte- moçin ile bir araya gelmekten büy'ük memnuniyet duyduğunu söyledi. Irak'taki gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bu- lunduklarını belirten Talabani, Türk hükümetine ve halkına Kürt ve Irak halklannın demok- rasi mücadelesi için verdikleri destekten dolayı teşekkür ettiği- ni söyledi. PKK ile Türkiye'deki Kürtler konusunun ele alınıp alınmadı- ğına ilişkin bir soruya karşılık "hayır" yanıtını veren Talaba- ni, bunlan Turkiye'nin içişleri- ni ilgilendiren konular olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan doğ- ru Çankaya Köşkü'ne hareket eden Talabani, Ankara sokak- larında bir süre "gezdirildi". Bunun amacının, Cumhurbaş- kanı Özal'ın kabul saatine ka- dar "zaman öldürmek" olduğu bildirildi. Bu "gezintiye" araba- larıyla Talabani'nin konvoyunu izleyen gazeteciler de katıldılar. Saat 14.10'da Köşk'e giren Taiabanı, buradan bir buçuk sa- at sonra çıktı. Cumhurbaşkanı Özal'ın kabulü de Dışişleri'nde- ki görıişme gibi basına kapalı yapıldı. Cumhurbaşk-anlığı Söz- cüsu Buyukelçi Kaya Toperi ta- rafından daha sonra yapılan ya- zılı açıklamada, "Cumhurbaş- kanı Turgut Özal, bugün Çan- kaya Koşkü'nde Kürdistan De- mokratik Cephesi lideri Talaba- ni'yi kabul ederek bir süre gö- rüştü ve bilgi aldı" dendi. Kabulden sonra kaldığı Hil- ton Oteli'nde kısa bir basın top- lantısı düzenleyen Talabani, Ankara'daki temaslarını "Çok olumlu ve başanh" olarak nite- lendirdi. Bu temaslanndan "son dere- ce memnun" kaldığını gizleme- yen Talabani, Cumhurbaşkanı özal'ın kabulü ve Dışişleri Ba- kanı Alptemoçin ile gerçekleştir- diği görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, "Bizim edindiği- miz izlenime göre Türkiye, Irak'taki Türkmenleri ve Bulga- ristan'daki Türkleri koruduğu gibi ileride Kürtlerin haklannı da konıyacaktır." dedi. Ecevit'ten Talabani'ye eleştiri DSP Genel Başkanı Bülent E*evit, Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Türkiye'de bulu- nan Kürdistan Yurtsever Birliği lideri Celal Talabani'yi sert bir dille eleştirirken, "Talabani PKK'yı terorist bir örgüt olarak tanımlayamayacağını söylemiş ve PKK'nın Türkiye'deki sUahiı eylemlerini askeri harekât ola- rak nitelendirmiştir. Böylelikle onaylanmazmış gibi göriindüğü bu eylemlere aslında terorizmin üstünde bir saygınlık, bir meş- ruluk kazandırmaya çalışmak- tadır" dedi. GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Bu yüzden, ANAP Genei Kongresi'nde bugün yapılacak iş nedir biliyor musunuz? Partiyi kapatmak ve parti mallarını DYP'ye devretmek! Bu partiyi bundan sonra ne Erzincan Belediyesi Eski Top- tancı Hal Müdürü kurtarabilir ne deri taciri Mesut Yılmaz. ANAP, Türk siyasal yaşamında bir kuyruklu yıldızdı, gel- di, geçti, o kadar! Bu yıkıntıyı, bu çöküntüyü görmüyorlar... Yadagörüyor- lar; görmezlikten geliyorlar. Ne demiş Yahya Kemal? — Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç/Bu son fasıldır ey ömrûm, nasıl geçersen geç!.. demiş. Son beylikleridir bunlar, son... "12 Eylül'ûn turfanda ürünü ANAP" eridi, soldu, bitti. Bu gidişi ilk sezenlerin ve görenlerin başında Özal'ın ken- disi geliyordu Bu yüzdendir ki Özal, cumhurbaşkanlığına seçilerek ilk önce kendisini güvenceye aldı. Partide de kendisine kafa tutmayacak yumuşak bir genel başkan ve başbakan bulup zaman kazandı. Cumhurbaşkanlığı forsu ile ilçe seçim kulislerine giren Özal kongre öncesinde de sorumluluk almamak için bir onu destekler gibi yaptı, bir öbürünü! Sonra da Cumhurbaşkanlığı sözcüsü ve gözcüsü aracı- lığı ile ilan etti: — Tarafsızım! Biliyor ki ANAP'ı ne Erzincan bakırları kurtarır bundan sonra ne Rize hamsileri. ANAP gitti, gidiyor... Mesut Yılmaz genel başkan olursa, muhafazakânn bir kıs- mı partiden ayrılacak; Akbulut kazanırsa... bu kez Mesut Yılmaz partide durmayacak. ANAP, çatırdadı, çatırdıyor... ANAP, ışıklar saçan, büyük ve görkemli bir yapı değildir. Temeli 12 Eylül generallerince atılan, çatısı Nakşibendi tarikatınca çatılan, bacası dönek Marksistierce örülen, ka- pılan eski MHP'lilerce takılan, banyo ve tuvalet takımları da oportünist ve yılgın sosyal demokratlarca döşenen ANAP artık yıkılmaya yüz tutmuştur. "MâiH inhidâm"d\r\ Yıkılmaya yüz tutan bu yapıya ilk kazma da genel seçi- min yapılacağı gün vurulacaktır. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra "Ordu+CHP= iktidar" formülü uygulandı. CHP, 1961 seçimlerinde umduğunu bu- lamadı; 1965 seçimlerinde büyük bir yenilgi aldı. 1971 döneminde 12 Mart askeri hükümetine hem bakan ve hem güvenoyu veren Süleyman Demirelli AP, 1973 se- çimlerinde büyük yara aldı. 1973 seçimlerinde "ibre" sosyal demokratlara doğru döndü. ANAP, 12 Eylül'ûn olağanüstü koşullarında doğdu, ge- lişti ve yine olağanüstü desteklerle bugüne kadar geldi. Artık gidiyor... Artık eriyor... Ve artık yıkılıyor... Bugüne kadar gitmemişse ve yıkılmamışsa bunu, 12 Ey- lül'ûn sağladığı olağanüstü desteğe ve sosyal demokratla- rın beceriksizliklerine, dağınıklıklarına ve bÖlünmüşlükleri- ne borçludur. ANAP'ın bu son kongresi, devletimize ve milletimize, az gelişmiş demokrasimize ve arabesk liberalizme hayırlı ve uğurlu olsun... PENCERE Baştarafı 2. Sayfada sağlanabilir; yolları, caddeteri bozuksa, onarılabilir; aydınlat- ması zayıfsa, tamamlanabilir; kanalizasyonu eksikse, yapt- labilir; trafiği tıkanıksa, açılabilir; bütün bunlar para, zaman, beceri işkjir; belediyelerin doğai hizmetteridir, sıradan sorun- lardır; kent halkı beğenmediği belediye yönetimini seçimle değiştirebilir; daha iyi hizmet verecek olanı yeğleyebilir... Ama istanbul gibi tarihsel değerine paha biçilemez bir ken- tin kimliği yok edildi mi... Bir daha yerine konamaz. Barbarlık yalnız gecekonduda değil, teknolojinin son ydn- temlerini kullanan beton gökdelenlerde anıtlaşabilir; İstan- bul'un üzerine çirkin bir karabasan gibi çökebilir. • Yüksel Çakmur rüşvet mi aldı? Elinde belge varsa, suç duyurunu yaparsın; işte savcı, iş- te yargıç... Sözen suç mu işledi? Eğer Nurettin Sözen, bu davada yargılanarak hüküm gi- yerşe, İstanbul'da uygarlığı, kültürü, estetiği savunmak iste- diği için cezalandırılan belediye başkanı diye tarihe gececek; Dolmabahçe'de yapılacak gökkafesin önüne de yaşanan oia- yın anlamını belirten bir taş dıkılecektir. KİRALIK DAİRE ARIYORUZ Üniversitc öğretim görevlisi ve banka mcmuru eş Gayrettcpc, Mecidiyeköy, Şişli'de sahibinden kalorifcrli daire anyor. Ev Tel: 175 64 33 KAMACHISPOR75SVSTBM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear