18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
/ HAZİRAN 1991 HABERLER CUMHURİYET/^ Çölaşan'a beraat • ISTANBUL (UBA) — Gazeteci-yazar Emin Çölaşan, "özal adına biz üzulüyoruz" başlıklı yansında 'Cumhurbaşkanı özal'a hakaret ettiği' gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etti. 11 Mayıs 1990 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan Emin Çölaşan imzalı köşe yazısı nedeniyle tstanbul Cumhuriyet SavcıhgYnca tstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne dava acılmış, yazıyı kaleme alan Emin Çölaşan ile Hürriyet Gazetesi Sorumlu Müdürü Hasan Kılıç'm, TCK'nın 158/1. maddesine göre cezalandırılmalan istenmişti. Dün _ sonuçlanan davada, söz konusu yazıda Cumhurbaşkanı'na hakaret edilmediği, suçun yasal unsurlarmın oluşmadığı ve yazının eleştiri nkeliğinde olduğu karan verildi. TCK'nm 158/1. maddesine göre 3 yıldan az olmamak koşuluyla hapisle cezalandırılması istenen gazeteci-yazar Emin Çölaşan ile sorumlu müdür Hasan Küıç*ın beraatlerine karar verildi. ANAP kurtulamaz • GAZİANTEP (Cumhuriyei Güney tlleri Bürosn) — Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan ve .bakanlan "boş" olarak niteledi ve "Valiyi, kaymakamı, emniyet müdürünü bunlar yerine Kösem Sultan tayin ediyor" dedi. Cindoruk sözlerine şöyle devam etti: "Sayın Turgut özal partiyi öyle batırmış ki Akbulut da Yılmaz da Yetim Hüsnü de kurtaramaz. 1983'te yüzde 12 olan işsizlik oranı şimdi yüzde 25'e yükselmiş. Şimdi gelmiş oy istiyorlar. Bunlann suratlan kösele gibi. Ne yüzle oy istiyorlar?" Jandarma aracında öltim • İSTANBUL (AA) — Gaziosmanpaşa'da yapılan kontrolde Jandarma •aracına bindirilen bir kişi, jandarma astsubayırun tabancasından çıkan kurşunla vurularak öldü. Yetkililerden alınan bilgiye göre dün sababa karşı 03.00 sıralarında Cebeci Mahallesi'nde devriye gorevi yapan Astsubay Çavuş Erdal Polat ve beraberindeki jandarma erleri, kontrol sırasında, kimliği olmayan Nilgün Oda (16) ile arkadaşı Kâmil Başak'ı (23) yakaladılar. Yaşıaın küçük olması nedeniyle ailesine teslim edilmek amacıyla araca bindirilen Nilgıin Oda, henüz belirlenemeyen bir nedenle Jandarma Astsubay Çavuş Erdal Polat'ın tabancasından çıkan kurşunla vurularak öldü. Yetkililer Astsubay Erdal Poiat'ın gdzaitma ahndığını belirterek olayla ilgili soruşturmanın sürdurüldüğünü kaydettiler. Türkbalıkçıfar jserbest !• KIRKLARELİ (AA) — jBulgaristan, uluslararası jkarasulannda kalkan bahgı avındayken Bulgar sahil güvenliğince gözaltına alınan 93 Türk balıkçısı ile 7 balıkçı teknesini serbest bıraktı. Karadeniz'de izinsiz avlandıklan gerekçesiyle gozaitına alınan ve Varna'da 3 yıl hapis istemiyle yargılanan balıkçılann cezası, yapılan yargılama sonucu paraya çevrildi. 4 terörist öldürüldü • MUŞ (AA) — Muş'ta güvenlik kuvvetleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada 4 terörist ölü ele geçirildi. Yörecik köyu civannda saat 18.00 sıralarında devriye görevi yapan güvenlik kuvvetleri bir grup teröristle karşılaştı. Güvenlik kuvvetlerinin 'dur' ihtarına ateşle karşılık verilmesi uzerine çatışma çıktı. Çatışma sonucu 4 terörist öldürüldü. ŞHP lideriInönü, "Çam seçimde, çare SHP'de" dedi Evtidarı Ecevit de kıırtaramazHÜSEYtN ERCtYAS TORBALI — SHP Genel Başkaru Erdal İnönü, 2 haziran seçimlerinde iktidara yeni bir ders daha verilmesinj isteyerek "Bu iktidan kimse kurtaramaz. Sayın Ecevit de kurtaramaz. Kim kurtaracağım derse güm- bürtüye gider" diye konuştu. SHP lideri, geceyi geçirdiği Kuşadası'nda dün sabah pazar yerini dolaştı. Esnafla görüşen İnönü, kendisine yöneltilen so- rulan yanıtladı. Bağ-Kur'dan yakınan bir yurttaşa, "Aman dikkat edin, emekli olacagım derken, hapise düşebilirsiniz" dedi. Otel sahibi bir bayanın tu- rist gelmediğini, tesislerinin boş olduğunu söylemesi üzerine SHP lideri, "lurizmin patlaya- cağını söylediler, oysa turizm baygın yatıyor" karşdığım ver- di. Kuşadası'nda parti binasında yaptığı konuşmada kadınlara örgütte büyük gereksinım oldu- ğunu vurgulayan İnönü, daha sonra Selçuk'a geçti. Burada Be- lediye Başkanı Kâmil Subaşı'nın Efes Antik Kent'de kurulan çar- şıyla ilgili yakınmalannı dinle- yen İnönü, "Burada açık birçı- kar meselesi var. Bakanuğın böyle bir çıkar meselesi içine gir- mesi doğru değil. Karşı çıkıyo- nız, hesap soracağız. Giderayak Selçuklulan megdur ediyorlar. Medeniyeti tahrip ediyorlar. Böyle bir suça iktidar oldugu- YAN YANA — Söke>de halka muz giin engel olunız" diye ko- nuştu. Daha sonra seçim yapılacak beldelerden Subaşı, Çaybaşı ve Ayrancı'da konuşan Erdal İnö- nu, SHP'nin iktidara en yakın ve hazırlığmı yapmış bir parti ol- duğunu belirterek "SHP en ge- niş iktidar haarlığı içindeki par- tidir. SHP bir kişinin değil, her- kesin, bıilun orgıitlerin katkısıy- la yönetilen bir partidir. Bu baş- ka hiçbir partide yok" dedi. 2 haziran seçimlerinde iktidar partisine ders verilmesi gerekti- bJtap eden tnönü'nün konuştuğu ğini vurgulayan SHP lideri Inö- nü, şunları söyledi: "Onlara bir ders daha verme- lisiniz. 26 marttan ders almadı- lar. Bu seçimden alsınlar artık. Aslında bu iktidan kimse kur- taramaz. Sa>ın Ecevit de kurta- ramaz. Kim kurtaracagım der- se o da gümbürtüye gider. Bu iktidara payanda olmak. destek olmak yanlış. Bu, iktidara pa- yanda olanı da götühir." İnönü, her üç beldede de SHP adaylanrun seçimleri kaza- nacağından emin olduğunu be- alanda SHP ve DSP broşürleri y u yana yer aldı. (AA) lirtti, üretici sorunlarına değin- di. İnönü, üretici kesiminin bü- yük sıkıntılar ve sorunlar için- de olduğunu, tanm işcüerinin si- gortalanması, çiftçilerin destek- lenmesi, üreticinin korunması için tanm sigortasımn getirilme- si gerektiğini anlattı. İnönü, hü- kümetin üreticilere hiçbir şey vermediğini, ürününü elinden geçen seneki fıyatla aldığını, be- delini de geç ödediğini kaydet- ti- . Inönü, "Bütün bunlardan kurtulacagız. Bu iktidardan kurtulacağız. Çare seçimde, ça- re SHP iktidannda" diye konuş- tu. İnönü, Torbalı'mn Ayrancı- lar beldesinde düzenlenen açık hava toplantısında yaptığı ko- nuşmada "Bu sefer süpnrüp gö- tiireceğiz, iktidan süpürüp görüreceğiz" dedi. Kadınlann, "Artık ycter. Bn pahalılığa yeter" dediklerini anlatan lnö- nfl, "Artık burnumuza geldi. Bu kadar da olur mu?" diye sordu. Demirei, iktidann vatandaşın imdesine karşı çıktığını söyledi Seçimleriabşverişe döndürdtiler DYP Genel Başkanı: "Bunlara düşen en dürüst hareket burunlan kınlmadan çekip gitmeleridir. Bunlann ardmda kimse kalmayacaktır' dedi. TÜREY KÖSE TORBALI — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirei, ANAP büyük kongresinden sonra partinin yeni genel başka- nıyla bir atılım yapıp yapmaya- cağı sorusuna "Telefon direği- ne elma aşüa, bu aşı tutarsa o kongreden çıkan kişi de orayı düzeltir" karşıhğını verdi. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirei, 2 haziranda seçim yapılacak olan Torbalı'ya bağ- lı Ayrancılar, Subaşı ve Çayba- şı beldelerini ziyaret için dün İz- mir'e geldi. Adnan Menderes Havaalanı'nda davul zurna ça- lınarak, 'Başbakan Demirei' sloganlanyla karşüanan DYP li- deri, Kırat otobüsüyle Ayrancı- lar'a giderken yolda gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. 2 hazi- randa yapılacak seçimler konu- sunda DYP lideri Demirei, "Nüfusu binin iistünde oldu mu iktidar partisinin başanlı oldu- gu göriilmüyor. Bü>üsü binde bozuluyor. Binin altında oldu mu, devletin nüfuzunu kullanı- yorlar. Öbür partiler gelirse si- ze ne yapıverecek, diyorlar. Si- ANAP/ÎSEANBUL Scmra özal'la göriişmek için ANAP il merkedne gelenler saatlerce bekliyor. (Fotoğraf: Suat KoztukJn) SemraÖzal, İş BulmaKurumu İDRİS AKYÜZ Bekleme salonu tıkhm tıklım dolu. Her yaş grubundan insan var. Başörtülü kadın- lar, modern giyimliler, sakallı genç ve yaş- ülar, kendini acındıranlar, kararlı görünen- ler... Kiminin elinde dilekçeler, kimininkin- de koca koca dosyalar, evrak çantalan... Hepsi, "görüşmeye" gelmisler ANAP il merkezme; Başkan Semra Özal'a... Istiklal Caddesi'nden ANAP il binasına çıkan sokak Semra özal'ın başkan seçildi- ği günlerde yeniden düzenlenmiş. Zemine geniş karo taşlan döşenmiş, tertemiz. Bina- daki odalar paylaşümış. Semra özal'ın ken- di odası dışmda, dört başkan yardıması, di- siplin kurulu, yönetim kurulu, denetleme kurulu, basın danışmanı, basin salonu, kon- ferans salonu, sekretarya, "yrtkililer" ve gü- venlik görevlilerinin odaları... Toplam 12 oda, Semra özal'ın "daha iyi" hizmet ve- rebilmesi için restore edilmiş. Yeniden ha- hlar döşenmiş, maroken koltuklar yerleşti- rilmiş. Bekleme salonu, bunlann dışında tutul- muş. Dikine tek pencereli odanın dört bir köşesine sandalyeler yerleştirilmis, ama otu- randan daha fazlası ayakta duruyor. Partiü olanlar birbirini tanıyor, onlar için sorun yok. Ancak Semra özal'a gelen sıra- dan vatandaşlar, iltin güvenlik görevlileri, ardından "yetldlfler" duvanna carpıyor. Ta- nıdığı olanlar, kartla gelenler içeri alımyor, diğerleri kapının önünde beklemek zorun- da kalıyor. "Semra Hanımia görüşeceginr diyenler sıkı bir sorgulamadan geçiriliyor: "Ne istiyorsun? Ne gönişeceksin? Ne akm- tm *ar?" PartUi üye ya da delegeler arastn- dan seçilen "yetkiffler" bu sorgulamayı yap- makla görevli. Bunlar arasmda da bir hi- yerarşi var; "1. yetkili, 2. yetkiü" diye. Bekleyenler, istemlerine ve dertlerine göre aynştıniıyor. Bunlar, Başkan Semra OzaJ yerine ilgili konulara bakan başkan yardım- cüanyla görüştürülüyor. Yardımcüardan Ramazan Kadk Coşkun "istemleri", Osman Ceylan da "dertleri" dinüyor. İş isteyenler, tayin isteyenler, hastalanna yardım isteyen- ler, çocuğunun okul işini halletmeye gelen- ler dikkati çekiyor. En ilginçlerini de "evi- nin caüsını yapürmak için 5 milyon", "iş kurmak için 10 miryofl Ura" yardım talebin- de bulunanlar oluşturuyor. Bunlardan biri Kütahya'mn Gediz ilçesi Vakit köyünden kalkıp gelen 31 yaşındaki yürüme özürlü Hasan Başol. 5 gündür ANAP il merkezine gidip geliyor Semra özal'la görüşmek için. Ancak her defasın- da bir başkasıyla görüştürülüyor. 7 çocu- ğu var, 8 yaşındayken bir inşaat duvannın üzerine çökmesi sonucu özürlü kaldığuu an- latıyor. "Yetkfliler"e yalvanyor: "Semra «namıria görüşmek istiyorum, bana ancak o yardım eder." Ailesine bakmakta güçlük çektiğini, iş kurmak için 10 milyon liraya gereksinimi olduğunu belirtiyor. önce baş- kan yardımcılanndan Ramazan Kadir Coş- kun dinliyor, sonra Osman Ceylan. Ama Semra Özal'la görüşemiyor. Talebine de olumlu yanıt alamadığını söylüyor. Derken Hasan BaşoTun dışan çıkartılması emri ve- rüiyor... ze oy vermediği zaman o ilçe TC sınırlan dışma mı çıkacak. Bu, anayasa\a a\kındır. Bu çeşit se- çimleri alışverişe döndürdüler" Binlerce yerde yapılan seçim- lerden çıkarmıyorsunuz, 26 Mart'tan sonra 120'yerdeki se- çimlerden netice çıkarıyorsu- nuz. Bu şaşkınhktır. Biz vatan- daşa 26 Mart'ta irade ortaya kondu, iraden tamnmadı di>o- ruz, iradenin sahibine sesleniyo- ruz. Neredesin? Senin iradeni tammıyorlar. Hakkınıza sahip çıkın, iılkenin kaderine el ko- yun. Meydanlarda aradıgımız sadece seçim değil, vatandaşın diriligidir" dedi. Konuşmalannda iktidar par- tisini sert bir dille eleştiren De- mirei, "Bunlara düşen en dü- rüst hareket, burunlan ağızlan kınlmadan cekilip gitmeleridir. İktidar gider gitmez bunlann ar- kasında kimse kalmayacaktır" diye konuştu. Demirei ayrıca gazetecilere yol kıyısındaki bir telefon dire- ğini göstererek, "Bn tekfon di- regine elma aşıla, tutar mı? ANAP ölmüştür. Telefon dire- {ine efana aşısı tutarsa, o kong- reden çıkan kişi de orayı düzel- tir. Çıkan kişi 10 senedir ceki- len ıstırabı nasıl ortadan kakfa- racak?" dedi. DemireJ son gün- lerde iş çevrelerinin ve basının kendilerine Ugisinin arttığına ilişkin yorumlar aktarıldığında şunları söyledi: "İş âlemi, hiçbir zaman biz- den uzak olmadı. Davetlerimi- ze geldiler. Basının ileri gelen- leri de geldi. DYP iktidarının ayak sesfcri duyulmuştur. Bunu iş âleminin ya da basımn bize yaklaşmasıyla değil, halkıtı meydanlarda bize destek olarak koyduğu tavırla ölçmek lazım. İş âlemi, basın DYP'de iktidar ısıgı gordii, o tarafa koşuyorlar, yargısına kaülmıyonım." Demirei, Çaybaşı, Subaşı ve Ayrancılar beldelerinde yap- tığı konuşmalarda da yurttaşla- ra, "Halinizden memnun musunuz" diye sordu. 'Hayu*' yanıtını alınca da yurttaşları 2 haziran gunü yapılacak seçim- lerde iktidar partisine ders ver- meye çağırdı. Demirei, "Ülke- yi bu duruma diişürenlere be- nim halkım destek olursa, daha fazlasına maruz kalır. Bu pazar günü kazara toplam 26 bin seç- meni olan yerlerde kazanırlarsa ddner derler ki halk bizden memnun. Kaçın bunlardan" de- di. ANAP adaylarmın kurınaylarıTUNCAY ÖZKAN ANKARA — ANAP'ta li- derlik yanşında yoğun bir "kur- maylar savaşı" yaşanıyor. Lider adaylanrun çevresindeki "yakın çalışma arkadaşlan", büyük kongre kulisini etkiliyor. Tavrı- nı belirlemeyen genel merkez yöneticileri ve diğer etkili isim- ler, lider adaylanrun yoğun bir baskısı altında. ANAP'ta liderlik yanşında Başbakan Yıldınm Akbulut kurmaylarını partinin etkili ve eski isimlerinden seçerken kar- şısındaki adaylardan Mesut Yıl- maz, "eski bakanlann" ağırlık- ta olduğu bir çalışma grubu oluşturdu. Adaylardan Hiisnü Doğan'ın en yakın iki kurmayı- nın ise Yusuf Bozkurt Özal ile Korkut Özal olduğu belirtilıyor. Hüsnü Doğan'ın onceki gece yaptığı toplantıya 40 kadar mu- hafazakâr ANAP milletvekili katıldı. Doğan'ın ANAP tstan- bul İl Kongresi sırasında Sem- ra Özal'a karşı ortak mücadele verdiği devlet bakanlan Cemil Çiçek, Mehmet Keçeciler ve fçişleri Bakanı Abdiilkadir Ak- su ile liderlik yanşında yolları aynlmış bulunuyor. Bu üçlü ha- len Başbakan Akbulut'un yakın çevresinde yer alıyor. Ücjünün Cumhurbaşkanı Turgut Ozal ile yaptıkları baş başa gorüşmele- rin sonrasında Akbulut ile çahş- maya başladıkları vurgulanıyor. Başbakan Akbulut'un yakın çevresindeki isimler şöyle sıra- lanıyor: Devlet Bakanı Mehmet Keçe- ciler (Teşkilatla ilgileniyor, Ak- bulut'a taktik veriyor), Adalet Bakanı Oltan Sungurlu (Eski Teşkilat Başkanlığı'nın da ver- diği deneyimle il başkanlarıyla teması sağlıyor), Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Ke- mal Akkaya, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Adalet Ko- misyonu Başkanı Alpaslan Peh- livanlı (Mesut Yılmaz'ın yanın- da yer alan milliyetçi kökenli il başkanlannı ve milletvekillerini etkilemeye çalışıyor), Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Cumhur Er- sümer (Başbakanlık Konutu'- ndaki organizasyonlarda yer alı- yor), Genel Başkan Yardıması Ülkü Gökalp Güney (Akbulut'- un en yakın arkadaşlan arasın- da yer alıyor), Giresun Millet- vekilı, MKYK üyesi Burhan Ka- ra, ANAP Teknik Danışmanı Erkal Zenger. Mesut Yılmaz'ın çevresinde ise daha çok eski bakanlardan oluşan bir kurmay heyet bulu- nuyor. Yılmaz'ın propaganda çalışmalanna aktif olarak katı- lan eski bakanlar şunlar: Bülent Akarcalı (Teşkilat, milletvekilleri ve basınla ilgile- niyor), Miikerrem Taşçıoğlu, Mustafa Kaiemli (Cumhurbaş- kanlığı Köşku ile Yılmaz arasın- daki bağlantıyı sağlıyor), Sudi Tiirel, Zeki Yavuztürk, Fahret- tin Kurt, Safa Giray. Yılmaz ile birlikte hareket eden hükümet üyeleri ise şöyle: Devlet bakanlan tbrahim Öz- dfmir, Ercüment Konukman, Mustafa Taşar (Cumhurbaş- kanhğı ile ilişkileri sağlıyor), Ba- yındırlık ve Iskân Bakanı Cen- giz Altınkaya. Yılmaz'ın propaganda çalış- malannın organizasyonunu ise eski MHP Genel Sekreteri Ya- şar Okuyan yapıyor. Adaylardan Cengiz Tuncer'- in kurmayı ve yakın çalışma grubu bulunmuyor. Hasan Ce- lal Giizel ise tüm çalışmalarını eski grubu kendisini terk ettiği için tek başına surdürüyor. Aday olma olasılığı bulunan Ekrem Pakdemirli, Ege Bölge- si il başkanlan ile şimdi milliyet- çilerle hareket eden bazı millet- vekillerinden destek görürken aday olma olasılığı yüksek bu- lunan Kültur Bakanı Namık Ke- mai Zeybek'in etrafında milli- yetçi kanada mensup milletve- killeri ile il başkanlanndan bir grup bulunuyor. ANAP içindeki liderlik yan- şı milliyetçi kanadın kurmay isimleri arasında çatlaklara da neden oldu. Geçen kongrede Başbakan Akbulut'un karşısm- da Hasan Celal Güzel'i destek- leyen Alpaslan Pehlivanlı, Bur- han Kara, Gökhan Maraş ve Eyüp Aşık ile Gökhan Maraş'- uı Mesut Ydmaz'a destek verme eğiliminde olmaları, buna kar- şın Alpaslan Pehlivanlı ile Bur- han Kara'nın Başbakan Akbu- lut'tan yana tavır almalan bu grubun içinde yer alan yaklaşık 30 milletvekilinin de dağılması- na neden oldu. CUNEYT ARCAYUREK VUIY0R BoşalanBaşkentte "Abuk Sabuk ANKARA — Çoğu zaman aynı konular tartışılır, bilinen irdelemeler yapılır başkentte. Aynı konular, aynı tartışma- lar, aynı kişiler kimi zaman sinirteri geriyor, bıkkınlık, sıkınü yaratıyor. Oysa dün başkent, iktidar ve muhalefet önderlerinden yoksun, kendi başınaydı. Sinirlendirecek, gerginlik yarata- cak kişilerle konular başkent dışındaydı. Bu kanıyı pekiştirecek örnekler sıralamakla bitmez. ör- neğin Çankayalı, İstanbul'da. Başbakanımız Tokat'ta. Me- sut Beyimiz Bursa yollarında. Hasan Celal Güzel ayağında çarık, Anadolu'da. Demirei, Kayseri'den İzmir'e. İnönü ile "eski arkadaşım" dediği Ecevit, Ege Bölgesi'nde. Kimi ba- kanlar sabah erken, pır. Ankara'da kalan üç beş kişiden biri, Namık Kemal Zey- bek. O da dün bir otel lobisinde son ay birden değer ka- zanmış tahvillere benzeyen il başkanlarıyla adaylığını tartt- şıyormuş. "Mecburen" burada. Başkentin kimi tatil günleri ya büyük kongreleri ya da ta- rihsel değerde görüşmeleri kapsıyor. Örneğin bu pazar bü- yük kongre yok, ama Ortadoğu sorunuyla bölge polrtikamı- za ışık tutacağı öne sürülen büyük bir buluşma gerçekle- şecek. İnönü, "eski arkadaşı" Ecevit'e, Çankayalı Bay'ın "yeni arkadaşı" diye sesleniyor. DSP liderinin, Bağdat dönüşü Çankayalı'nın çağrısına hemen olumlu yanıt vermesinden sonra zaten araları bozuk olan iki parti, daha sert tartışma- lara yöneliyor. Çankayalı Bay'la Ecevit'in pazar buluşmalarını Mümtaz Soysal hoca dünkü - ^ — — - ^ — — — — yazısında "abuk sa- buk yakınlaşma" di- ye tanımlıyordu. "Abuk sabuk bu- luşma"da sadece Saddam'ın ele alı- nacağını özellikle Ecevit vurguluyor, daha doğrusu vur- gulamak zorunda kalıyor. Ecevit gibi deneyimli bir lider, hemen her çevrenin aklına takılan Çan- kaya tezgâhını gör- memiş, anlamamış olabilir mi? İnönü bir kez gitti Bağdat'a, TÖ he- men suçladı; "Kör- fez krizinde hepsi Saddamcı oldu, hat- ta elini öpenler var" dedi. TÖ'nün bu ta- nımına göre Ecevit şimdi Saddam'ın iki kez elini öpenler arasında mı? TÖ'- nün Ecevit'e "Sad- dam için" çağrı çı- karmasını dün sü- tunlarında yadırga- yan usta yazarlann, yanında çalıştıklarından Ecevrt'i; önemli gezilerde ya da özel söyleşilerde birlikte olduklanndan TÖ'- yü yakından tanımış olmaları gerekir. Ecevit, "uslu uslu oturursa" TÖ'yü Çankaya'dan indir- meye çalışanlarla birlik olmayacağını söyledi. Pazar gün- kü "abuk sabuk yakınlaşma"da Çankayalı, Ecevit'in gözû- ne girmek, hiç değilse yeni Meclis'te bir "müttefik edinebilmek" için görüşme boyunca koltuğunda herhalde uslu uslu oturacak. Ne var ki Ecevit'in "uslu uslu oturma" koşulunu öne sür- düğünden bir iki gün Önce Çankayalı, yeni bir anayasa ya- ramazlığı daha yapmış, il başkanlan ile lider aramaya gi- rişmişti. Yeni koşullarda anımsamaya bile değmezl "İndirme operasyonu" gerçekteşme aşamasına gekjiğin- de elbette TÖ, uslu uslu oturacağını ant içerek söyleyecek. Hatta anayasayı ihlal sayılan eylemlerin hiçbirinin hukuk- sal olmadığını da saviayacak. Ta ki, "yukarda kalması" ke- sinleşinceye kadar. Söylediklerinin tersini yapuğı "tecrübeyle sabit" iken yann vereceği sözleri garanti sayabilir misiniz? Diyelim ki geçer- li sözlü güvenceler verdi. Ecevit'in siyasal gücü yetecek mi, orası da belli değil ya, varsayalım ki DSP engeliyle TÖ yu- karda kaldı. Bir süre geçti, bir de baktık TÖ eski TÖ! O zaman ne ya- pacakstnız? Uslu oturmuyor diye öteki partilere indirme ope- rasyonu mu önereceksiniz? Yoksa, evet yoksa?.. Kottuğunda uslu uslu oturmadı di- ye tatlı sert bir tokat mı atacaksınız? Çankayalı Bay'la Ecevit'in pazar buluşmalarını Mümtaz Soysal hoca dünkü yazısında "abuk sabuk yakınlaşma" diye tanımlıyordu. "Abuk sabuk buluşma"da sadece Saddam'ın ele alınacağını özellikle Ecevit vurguluyor, daha doğrusu vurgulamak zorunda kalıyor. Ecevit gibi deneyimli bir lider, hemen her çevrenin aklına takılan Çankaya tezgâhını görmemiş, anlamamış olabilir mi? Ozal: 100 yıh 10 yıla sığdırdık ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal, dün akşam yaptığı radyo televizyon konuşmasın- da, Iraklı sığınmacılar konu- sunda izlenen politikanın başa- nL olduğunu söyledi. Özal, ABD'ye gidecek valileri kabu- lünde de "Avrupa'nın 100 se- nede yaptığını, biz 10 seneye sığdırdık" dedi. Cumhurbaşkanı Özal, dün akşam TV ve radyoda yayım- lanan konuşmasında, 1.5 ay gi- bi kısa sürede yanm milyon in- sanın ülkelerine geri gönderil- diğini kaydederek şunlan söy- ledi: "Dünya tarihinde hiçbir ül- ke sınırına birkaç gun içinde bu kadar çok insan yığılmadığı gi- bi, bu kadar çok insanın da böyle kısa bir süre içinde ülke- lerine dönmesi sağlanamamış- tır. Pakistan'daki Afgan mül- tecilerini. İran'da hâlâ bekle- yen Irakldan duşiinüniiz ve bi- zim sağladığımız sonuçla mu- kayese ediniz." Konuşmasında, Kürt sığın- macılarla ilgili Batı basınının tutumunu da eleştiren Özal, şu görüşlere yer verdi: "Sığınmacı Iraklılara karşı tutumlarını 1988'deki göç ola- yından bildiğimiz bazı ülkeler ve bunlara mensup basın, bu acil sorunlara yardımcı olacak- lanna bizi eleştirmeye devam ediyorlardı. kendilerinin ne ya- pacaklannı sö>lemek yerine, bizim ne yapmamız gerektiği- ni söylüyorlardı. Bu haksız eleştirilere ve hiçbir çare içer- meyen bilgiçlere karşı koyar- ken halkımız ve milletimiz, kendine özgü alicenaplığı ve yardunseveriigi ile yardımı baş- latmışb." Özal, Kün sığınmacılann sı- nıra yığılmalarının ilk 15 gü- nunde Turkiye'nin 9 bin ton yardım sağlarken dış Ulkeler- den yalnızca 500 ton yardım geldiğini vurguladı. Turkiye'- nin şimdiye değin 20 bin ton, gıda, giyecek ve yiyecek yardı- mı yaptığını söyleyen özal, ABD yardımı hariç diğer ülke- lerden 4 bin 300 ton yardım geldiğini bildirdi. Özal, bölge- de toplam 430 sağlık persone- linin hizmet verdiğini, buna karşın şimdiye değin 1705 sı- ğınmacı ölürken 977 bebeğin dünyaya geldiğini söyledi. "Hayat pahalı değil" Cumhurbaşkanı Özal, dün, ABD'ye inceleme gezisine gide- cek valileri kabulünde yaptığı konuşmada da Türkiye'de ha- yat pahalıhğı ohnadığıru ileri sürdu. Özal şöyle konuştu: "Ortada çok mal var, hep- sini almaya kalkınca alınamı- yor. Böyle olunca da hayat pa- halı zannediliyor. Bütun piya- sadaki mallan alamayınca da geçinemiyoruz gibi şikâyetler başlıyor. Devlet direkt olarak vermez. bu tür dün\a nimetle- rinin alınması için, teknolojinin getirdiği yeniliklerin alınması için insanların çok çahşması, ülkeyi iyiye götüriir, serbest pa- zar da budur." Cumhurbaşkanı Özal, Turkiye'nin son 10 yılda çok hızlı değişme gösterdiğini de belirterek "Avrupa'nın 100 se- nede yaptığını, bizim 10 sene- ye sığdırmamızdan dolayı bir- takım rahatsızlıklar ortaya çıklı" dedi. V
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear