18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
,7 HAZİRAN 1991 DÎZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15 Şampiyonluk neden kaybedildi? GALATASARAY Galatasaray, sezonun ve 2. yarının hemen başında seri puan kaybetti. Bu da demektir ki takım lige başlarken iyi bir hazırlık dönemi geçirmemiş, devre arasını da iyi değerlendirememiştir. Bu, belki de şampiyonluğu yitirmelerine yol açtı. AYDIN GULEŞ Geçen sezonda Sigi Held ile ligde ve kupada umduğunu bu- ! lamayan Galatasaray yönetimi, ; 1990-91 sezonuna yine eski ina- J nıp güvendikleri teknik direktör- • leri Mustafa Denizli ile girdiler. . Sezona kötü başlayan; ancak kı- ! sa bir süre sonra toparlanan Ga- ! latasaray üst Uste topladığı pu- •anlarla ilk yanyı en yakın takip- jçileri Beşiktaş'ın 5 puan önttn- ;de lider olarak tamamladı. İkin- 'Cİ yanya da çok kötü bir başlan- ıgıç yapan Galatasaray, üst Uste jkaybettiği puanlarla S puanlık ilk yarı avantajlannı kısa süre- de yitirdiği gibi bu süre içinde kaybettiği 11 puanla da Beşik- taş'ın 6 puan gerisinde kaldı. Sonra tekrar bir toparlanma, çı- kış, Beşiktaş'ı yakalama çabalan ve İigin belki de kaderini etkile- yecek, bütün bir sezonun düğü- münü çözecek nitelikte ve za- mandaki bir karşılaşma. Oyu- nun hemen başında 2-0'lık avan- tajı yakalayan Galatasaray a n arda yediği 3 golle yalnız müsa- bakayı değil, şampiyonluğu da Beşiktaş'a âdeta hediye etti. Fe- derasyon Kupası maçlannda da bir türlü istenileni veremeyen Galatasaray flnale gelirken 3 ekibi de saf dışı bırakırken ol- dukça zorlanıyor ve bunlann hepsinde de elenmekle yüz yü- ze geliyordu. Kendi kariyer ve kapasitesinde olmayan Ankara- gücü'nü de oyun ve başansı ile değil, rakiplerinin hata ve bece- riksizliği ile eleyip Federasyon Kupası'nın sahibi olan Galata- saray en iyi ve olumlu futbolu- nu son Cumhurbaşkanhğ] Ku- pası'nda oynadı. Çok üstün ol- mamasına rağmen Beşiktaş'tan daha az hata yapınca o büyük ve anlamlı kupayı bir maçla mü- zesine taşıdı. Sezon başından bu yana hemen hemen bütün ka- zandığı maçları izleyen, incele- yen, kritik eden biri olarak Ga- latasaray 1991'e şöylece bır göz attığımızda bazı maçların bazı bölümlerinde bir kısım oyuncu- lann gayretleri ile iyi oynayıp kazandığı akhmda kalıyor. Üst uste çok iyi oynadığı 2 müsaba- kaya rastladığımız olası değil. Beşiktaş'ın şampiyonluğunu hiç küçümsemiyorum. Ayrıca ken- dilerini her zaman takdir edip alkışlayıp yürekten kutladık. Ama bu kadroya sahip bir Ga- latasaray bana göre ligi de en az Beşiktaş'ın 10 puan önünde ta- mamlamalıydı. 1990-91'in 2 ku- palı Galatasarayı'nm başarısız- lık nedenlerini şöylece bir ince- leyelim. 1 — Galatasaray bugün he- men hemen bütün spor camia- sının hemfikir olduğu Türkiye 1 - nin en kaliteli ve en geniş oyun- cu kadrosuna sahiptir. Tanju, Rotariu, Erdal, Cüneyt, Musta- fa Yücedağ, Yusuf, Uğur, Pre- kazi, Hasan ve Muhammet gibi klas ve tecrübelilere; Bülent, Tayfun ve Tugay gibi genç yete- neklere bugün Türkiye"nin hiç- bir takımında rastlayamazsınız. Bir de bunlara devre arasında Kosecki gibi Avrupa çapında bir oyuncu katüıyor ve Galatasaray hâlâ sonuç almakta zorluk çeki- yor ve iyi oynamakta zorlaruyor. Bu, şu sonucu ortaya çıkartıyor: 9CZOB &em a n u d a takmm yeterM ölç*de oyoanan maçiarda sakatl başansulığı getirdi. Demek ki Denizli bu oyuncula- n yeterince kaynaştıramamış, performanslannı yükseltip bu oyunculardan kapasiteleri ölcü- sünde randıman alamamıştır. Şimdi savunma olarak denecek ki: Efendim, sakathk sonucu bu oyuncuların çoğundan yararla- namadık. Bu savunma bir dere- ceye kadar doğrudur. Ancak şu- rası da bir gerçektir ki bu tur sa- katlıklar , iyi çalışmayan ta- kımlarda ve oyuncularda ço- ğunlukla görülrnekte ve devam etmektedir. Bana göre Galatasa- ray'daki sakatlıkların çoğunun altında yatan gerçek sporcuların iyi çalışmamasından ve gerçek bir profesyonel sporcu gibi ya- şamayışlarından kaynaklan- maktadır. 2 — Galatasaray'ın seri puan- lar kaybettiği dönemlere şöyle- ce bir göz atarsak bunlann se- zonun başına ve ikinçi yarının hemen başına rastladığmı kolay- ca tespit ederiz. Bu da demek- tir ki Galatasaray, lige başlarken iyi bir hazırlık devresi geçirme- diği gibi devre arasını da hiç de iyi değerlendirememiştir. Bu da kendilerine çok pahalıya mal ol- muş belki de şampiyonluğu kay- betmelerinin en büyük nedenler- den birisi olmuştur. 3 _ 4 yıidır 3-5-2 sisteminde oynayıp bu sistemin oturmasın- da hayli mesafeler katetmeleri- ne rağmen özellikle derby maç- larda bu sistem aleyhlerine işle- miş ve bu sistemden kaynakla- nan zaafları sonucu bumaçla- rın çoğunu kazanamamış veya kaybetmişlerdir. Bu da bana gö- re şampiyonluklarını etkileyen bir başka nedendir. 4 — Dunyada sanırım Gala- tasaray'dan başka hiçbir takım- da özel kaleci çalıştıncısı yoktur. Enteresandır, Türkiye liglerinin en hatalı gollerini yiyen kalecisi de yine Galatasaray'dadır. Bu da gosteriyor ki Hayrettin özel ho- cası olmasına rağmen yeterince çahştırılmadığı gibi maçlara da yeterince konsantre edilememiş, psikolojik motivasyonu yapıla- mamıştır. Hayrettin hatalı gol- ler yiyip şampiyonlukta takımı etkilemiş olabilir. Ancak bir ger- çek de şudur ki Hayrettin Gala- tasaray kalesini koruyamayacak kadar kötü bir kaleci de değil- dir. Bana göre Hayrettin'i suç- layanlar bir ölçüde de ona ina- nıp kaleyi ona teslim eden Denizli'yi iyi seçim yapmamak- la da suçluyorlardır. 5 soruda 'Galatasaray 91-92'S O R U L A R 1. Galatasaray geride kalan sezon- da başanlı mıydı? 2. Galatasaray bu yıl Avrupa ku- palannda ne yapar? 3. Bu kadro yeterli mi, yoksa transfer gerekiyor mu? 4. Tanju konusunda düşündükle- riniz? Tanju'suz bir Galatasa- ray düşünebüir misiniz?Tan- ju'nun istediği parayı verir miy- diniz? Galatasaray'a transfer gereki- yorsa hangi mevküere oyuncu ahrdınız? TALAY y ta Gazetafll Spar Yazan) "Bence başanh değildi." "Karşısına çıkacak takımiara bağlı. Ama, ben Mustafa De- nizli ile daha önce yakaladıkla- n yan final sansını yakalayacak- lannı sanmıyorum." "Bu kadro yeterli olabilir, ama Mustafa Denizli ile yeterli değil." "Tanju, Galatasaray için ge- rekli. Ama Tanju, yaşam bakı- mından kendisini hiçbir zaman yetiştirmedi. Bunun icin ben ku- lüp başkanı olsam, Galatasa- ray'ı Tanju'ya değil, Tanju'yu Galatasaray'a yakıştırmaya ça- hşınm. tstediği parayı da ver- mem." "Sağ kanada ve orta sahaya birer yabancı düşünürdüm. Bir de Tanju'nun yerine birisini alırdım. EŞFAK AYKAÇ <Harnye< Gazetasi Spmr Yazan) "Evet, başarıhydı. ölçü ola- rak, bir takım kupada başanh olmuşsa, ligi de ikinci bitirmiş- se bunun ifade ettiği anlam ba- şandır." "Ne Galatasaray'ın ne de başka bir Türk takımının Avru- pa kupalannda başanh olacağı- nı zannediyorum." "Transfer gerekiyor" "Vermezdim." "Hiçbir futbolcu vazgeçilmez değildir. Tanju önemli değildir. Galatasaray'dan pek çok Tan- ju gecmiştir. Ama ben, oyna- masını temenni ederim." ' *Cüneyt gidiyor. onun yeri- ni dolduracak birini ahrdım." S A J d Ç4MLGEÇBV (CUata- ' 'Galatasaray bu sezon başa- rılı değildi." ' 'Bu sezonki başansızhğa rağ- mex iyi bir kura çekerse Gala- tasaray Avrupa kupalannda fi- nali oynayabilir." ' 'Bence çok az transfer yapıl- mah. Bir veya iki futbolcu alı- nabilir." "Tanju çok iyi bir gokü; ama Galatasaray, Tanju dahil her- kesten büyüktür. Tanju'nun bü- yüklüğü Galatasaraylı olmasın- dan ileri geliyor." "Futbolcu ahmında isim ve- remeyecegim. Çünkü, Galatasa- ray'da oynayan bütün futbolcu kardeşlerimi seviyor ve kınlma- lannı istemiyorum." yet «antcsl Spw Yazan) "Bana göre başanhdır." "Kupa galiplerinde isimsiz ekiplerle eşlesirse büyük avar.- taj sağlar." "Bu kadroya transfer gereki- yor. Galatasaray'ın Cüneyt'ten sonra hava toplanndaki hâkimi- yeti tartışılır oldu. Bunun için transfer gerekli. Ikincisi, Gala- tasaray'ın oyun temposumı sü- ratlendirmesi için de bir oyun- cu gerekli." "Tanju zaten istediği parayı almayacak. Tanju'ya verilecek parayı alacak. O bakımdan bu soru ortadan kalkıyor. Çünkü, Tanju'ya kimse Galatasaray'ın verdiği parayı veremez." "Tanju'nun yanına ikinci bir kafa hâkimiyeti olan birini alır- dun. Bir de Cüneyt'in boşluğu- na bir oyun kunıcu, Erhan'ın gençliği gibi birisi gerekli." SAIVLI SARIALİO€LLT (F«taspw Gazetcsl Sp«r Yazan) "Kupada şampiyon oldu. Ligde ikinciliği elde etti. özeJ- likle, Held dönemini düşünür- sek bana göre başarılı bir yıl ge- çirdi." "Birkaç oyuncu ile takviye edilirse başarılı sonuçlar alaca- ğına inanıyorum." "Transfer gerekiyor." "İstediği parayı vermek ayn, Tanju'nun değerlendirümesi ay- n konulardır. "Cüneyt futbolu bırakıyor. Bir libero eksiği var. bunu gi- dermeleri gerek. Aynca, sağ ve sol kanatta bazı sıkıntılan var. Orta alanda oyun kurucu bir oyuncuya ihtiyaç var. Rotariu bu konuda ideal. Eğer sakatlığı geçerse sorun hallolur. Hayret- tin için yorum yapmak doğru değil; ilk senesiydi." HAYRlHtÇLEH (Tı 11 ikmum Cazetcsl Spmr Yazan) "Hayır. Tamamen teknik adam yanlışlanyla asıl hedefin- den düşmüştür. Bolu, Konya, Zeytinburnu, Sanyer ve Anka- ragucü trafığinden geçememiş bir takımın başanlı olduğu söy- lenemez. Hakem hatalanna rağ- men bu takım ligi birinci bitir- meliydi." "tlk turda ttalyan ve Alman Galatasaray maçlanndapenaltı ve ofsaytyorumlan 'dikkat çekici'ydi Hakem hatalan ölçüyü aştı SAHİR ÖZBEK Tevfik Fikret Salonu'nda ya- pılan kongrelerde sık sık tek- rarlanan ve âdeta şiir gibi ez- berlenen söze bakacak olursa- mz, "Galatasaray Batı'ya açı- lan bir penceredir". Aslında bu iddiaya rakip ku- lüplerin taraftarları, sporcula- n, yöneticileri de katılîr. Gala- tasaray'ı örnek bir kulüp ola- rak kabul ederler. Ama Türki- alan başkanlann azaldığı bu kulüpte, ekonomik gücü olan- lar egemendir.Bu ye»i sınıf or- taya çıktığı günden beri Gala- tasaray 'Batı'ya açıla'n pence- reyi bir ölçüde kapatarak dış ilişkilerinde 'Dofn'ya yönel- miştir. Kulübün Yusuf Ziya Öniş, Ulvi Yenal, Suphi Batur ve hatta Selahattin Beyazıt dö- ğu halde yönetimi hâlâ idari yönden yoksul durumdadır. Kulübün bir basın bürosu, baş- vurulan çözecek sekreteri, rast- gele konuşmalan süzecek ve sözcü tayin edecek yönetim bi- cimi özlemdir. Galatasaray'ın Genel Sekreterliğini Kemal Onar üstlendigi zaman kurulan Basın ve Halkla Ilişkiler Büro- Futbolumuzda son yıllarda sık sık görülen iik futboi kuiüpierinden hakem hatalan ve yanhş uygulamalar, bu "kaTm'bbiur1 s e z o n nedense Galatasaray maçlannda lü Batıh bir sistemle yönctıle- yoğunlaştl. memiştir. Galatasaray dünya- da hiçbir kulübe nasip olmayan zengin müzesi, üye kalitesi ile gerçekten çok büyük bir spor kuruluşudur. Öyle ki bu cami- adan bir cumhurbaşkanı, bir- kaç başbakan, sayısız bakan yetişmiştir. Kayıt sistemi Türk Mason Derneği'ne girebilmek kadar zor kurallarla doludur. Bu bakımdan herkes, Galata- saray Kulübu'ne, toplumda saygın bir yerı bulunmadıkça üye ülarnaz. Güuunu sportıl kımlığındeıı nemlerindeki ağjrlığı yoktur. Arabesk bir spor kültürünün izlerini taşıyan günümuzdeki demeçler geçmişin Muslih Ho- ca, Sadık Giz, Gttndüz Kılıc'lı dönemlerinin soyluluğuna sün- ger çekmiştir. Basın ve halkla ilişkiler Galatasaray'ın bugün Milan, Real Madrid ve Inter'den da- ha fazla taşınmaz varlığı oldu- su, bilgisayarlı mui.asebesi şim- di yakın geçmişin amlarında kalmıştır. Galatasaray gibi Türkiye gerçeklerinin çok üstündeki ağırlıkta bir kulübün bu işle so- rumlu bir danışmanı, sekrete- ri, bürosu olması gerekir. Ka- litesi ve dengesi bu sorumlulu- ğa uyacak bir spor gazetecisi- nin böyle bir göreve getirilme- si şarttır. Böylelikle her önüne gelen demeç veremeyecek, soyunma odalanndaki çıplak vücutlan- nı örtmeye fırsat bulamayan futbolcudan o maçta attığı go- lün yapılış biçimi sorulmaya- caktır. Bu büronun kontrolün- de spor muhabirleri idari ve teknik konularda görüşme yap- tıkları takdirde başı boşluk, sansasyona dayalı habercilik önlenecektir. Federasyon ve hakem Futbolumuzda son yıllarda sık sık görülen hakem hatalan ve yanhş uygulamalar nedense Galatasaray maçlannda ölçüyü aşan boyutlara ulaştı. Penaltı ve ofsayt yorumlannda adale- tin ibresi genellikle Galatasaray aleyhine çalışıyor. Eski yıllar- da Turgan Ece, Federasyon ve hakem konularında kulübün uğradığı haksızlıklan mümkün olduğu kadar azaltıyordu. Fa- kat bugün Ece bilgi ve görgü- sünde kulüp adına bu hakları savunacak yönetici pek az. Böylelikle her sezonda takımın kaderini etkileyecek hakem ha- ta ve yanlışlan, hatta iyi niyet- li olmayan davranışlan sürüp gidecek... takımlan gibi fizik gücü çok yüksek ekipler çıkarsa, Galata- saray bugünkü görünüşüyle ba- şanh olamaz. Başan, kuradaki şansla doğru orantıh olacaktır." "Rotariu'nun derdi bitmişse mesele yok. Zira orta sahadaki ağır yükü sadece Muhammed'- in çekemeyeceği ortaya çıkü. Hayrettin şüphesiz iyi kaleci, ama tam anlamıyla güven ver- miyor." "Tanju ve Galatasaray'ı ay- n ayn düşünmek imkânsız. 4 yıl içinde, Türkiye'de golü en iyi bilen adam olduğunu gösterdi. Böyle bir adamın olaya sadece para olarak bakması yanhş. Başkan olsam, Tanju'nun 1 milyon dolarhk teklifıni asla ka- bul etmezdim. Mattheaus hariç, Alman Milli Takımı'ru oluştu- ran birçok yıldız 1 milyon do- ların altmda ücretler alıyor." fHOL DALU <6alatam- nyKtnjR Cycsl) "Bence Galatasaray başanh bir sezon geçirdi." "Avrupa kupalannda başanh olacağımızı ümit ediyorum. Ga- latasarayın iki tur geçeceğine inanıyorum." "Kadronun bir iki transferle takviye edilmesi şart." "Ben başkan olsaydım Tan- ju'nun istediği parayı vermez- dim. Galatasaray Tanju'suz da başanh olur." "Galatasaray'a bir kaleci ile iyi bir libero şart." SELMİANDAK (Galatasa- ray Kaagre Üyesi) "Genel olarak Galatasaray bence ülkemizde güzel futboi oynuyor ve puan cetveUne ba- kilırsa başanh sayıhr." "Başanlı olabilir. Çünkü, ku- pa galipleri diğer şampiyon ku- lüpler ve UEFA'daki takımlar açısmdan daha elverişlidir." "Gereklidir. özellikle Simo- viç gibi bir kaleci, aynca mut- laka bir libero ve defans oyun- cusu lazım." "Tanju bence varyasyonu ve oyun içinde değişik stili olan bir oyuncu değil. Ama golcülük tekniği açısından dünya çapın- da bir futbolcu. Her zaman bu- lunmaz Galatasaray'da kalma- h." "Galatasaray, kadrosu bakı- mından bu yılkinin aksine ka- natlardan oynamalı. Bu neden- le kanatlara uzun toplar atacak defans oyunculan gerekli." G.S. Lisesi kulübün babasıOkulun kulübe katkısı saymakla bitmez. Öncelikle kurumsal kimlik ve imaj açısmdan Galatasaray'ı özgün bir yere getiriyor okul. Ikincisi, kulübün çeşitli spor dallanna genç yetenekler veriyor. RAGIP DURAN Galatasaray Spor Kulübü'nü 1905 yılında Galatasaray Lise- si son sınıf öğrencilerinden Ali Sami Yen ve arkadaşlan kurdu- ğu için lise ile kulüp arasında yoğun ilişkiler var. Camia ola- rak adlandırılan mecra ise yine okul çıkışhlann yurtiçinde ve dışında kurduklan vakıf, der- nek, birlik türünden kuruluşla- nn üyelerinden oluşuyor. Galatasaray'ın aristokratlığı, esas olarak okulun niteliğin- den, tarihinden, geleneğinden kaynaklanıyor. Fransız yani rasyonel eğitim gören okullular önceleri devlet kademesinde, son 10 yıidır da özel sektörde kilit mevkileri işgal ettiler. Fe- nerbahçe'nin popülerh'ği onu geniş halk kesimlerinin takımı, Beşiktaş'ın proleter ve yan- proleter niteliği de Kartallan iş- çi ve lümpenlerin ekibi haline getirdiği söylenir. Galatasaray 1 ın maçlannda ise tribünlerde kravath ve şık beylerin çoğun- luğu dikkat çekerdi bir zaman- lar. Galatasaray taraftan stad- yumda tngiliz soğukkanlıhğıyla takımı gol atınca ayağa kalkıp şapkasını çıkarır ve golcüsünü ayakta alkışlamakla yetinirdi. Okulun kulübe katkısı say- makla bitmez. Öncelikle ku- rumsal kimlik ve kurumsal imaj açısından Galatasaray'ı özgün bir yere getiriyor okul. lkincisi okul, kulübün çeşitli spor dallanna genç sporcu ye- tiştiriyor. Gundüz Kıhç'tan Turgay Şe- ren'e Ulvi YenaPdan Coşkun özan'ya kadar sporcu ve yöne- ticiler okulun havasını kulübe taşımaya çahştılar. Her kulüp kongresinde tartışilan mektep- liler, dışandan gelenler çelişme- si ise son yıllarda çözülmüşe k benziyor. Galatasaray, salt bir okulun değil daha geniş kesim- lerin temsilcisi olmaya çahşarak kulüp yönetimine son yıllarda sadece akademisyenleri, dok- torlan değil sanayici ve işadam- larım da dahil etmeye başladı. Kulübün yönetimi için artık ta- yin edici olan, lise diplomasuu hangi okuldan aldığı değil, ge- nel olarak Galatasaraylılık an- layışı. 1989 yılında Monako'da maçtan önce ve sonra gerçek- leştirilen organizasyon, lise- kulüp işbirliğinin en başanh ör- neği olarak hatırlamyor hâlâ. Monako, Fransız zengin emeklilerinin kenti. Kışın sakin. Galatasarayhlar maç öncesinde olağanüstü başanh bir resepsi- yon veriyorlar. Maçtan galip aynlan takımın yöneticileri Pa- ris'teki Galatasarayhlar Derneği (AGS) üyeleriyle birlikte spon- tane olarak bir şenlik düzenli- yorlar. Monako'nun sokakla- rında kiralık Limuzinlerin cam silecekleri ve otomatik inip kal- kan radyo antenlerinde Galata- saray bayrakları dalgalanıyor. Fransızlar şaşkın. Şehir içi mi- ni turun ardından kapalı kah- ve ve barlann sahipleri telefon- la uyandırıhp işyerlerini açma- ya davet edüiyor. Kahve ve bar- lann önündeki kaJdırımlarda ise Galatasarayhlar bedava şam- panya dağıtımına başlıyorlar. Fransızlar şampanyayı sever. Bedava olunca bayıhrlar. O ka- dar ki memnuniyetlerini ifade etmek için Türkçe olarak bir kaç slogan öğrenmeye bile ha- zırlar. Allahın Monakolulan gece yansı ellerinde şampanya bardaklan bağıra çağıra ve 'r'leri yutarak "Ewiidik çewii- dik Monako'ya geçiwdik" slo- ganına bağlanıyorlar. Yakında Galatasaray üniver- sitesi ve Galatasaray akademi- si gibi kuruluşlar da hizmete gi- rerse kulüp-camia-okul ilişkile- rinin spor-bihm-kültür, sanat hayatını daha da derin etkile- mesi mümkün. Tanju, Avrupa'da da Tanju olurTamju Ben pozisyona girdim mi affetmem. Türkiye'de pozisyona zor giriyorsunuz. Avrupa'da pozisyon zenginliği var. O zenginlik içinde Tanju yine golleri sıralar. • Yeter ki Avrupa'ya bir adım atayım. ABDÜLKADtR YÜCELMAN — Bo yıl ligi kaçınnanızın nedeni ne sence? — Bu sorunun cevabım ver- mek bana düşmez. Ama bence Galatasaray bu yıl başarılı ol- muştur. Daha doğrusu biz fut- bolcular şansımızı iyi kullana- madık. 2-0'dan sonra maçı ver- dik. Yani şampiyonluğu biz kendi ayağımızla teptik. — Sen o maçta 1 gol attın. — Attım, ama yine de göre- vimi tam olarak yaptım sayıl- mam. Takım olarak birden oyundan düştük. Yoksa biz şampiyonduk. — O maçın dışında başka et- kenler olmadı mı? — Oldu. Hakem hatalan, bazı sahalann kötü oluşu, ra- kiplerimizin bize karşı futboi oynatmamak için çabalan. — Futbolda şansa inanıyor- rnusun? — Şansın payı fazla olmasa da var. Ama iyi bir vuruşta top direğe çarpıp geri geliyorsa ona iyi vuruş denilmemesi gerekir. Ben bir gol adamı olarak gol- lerde şansa değil, vuruşa baka- nm. Maç içinde top önüne dü- şüyor, o şans, vuruşu yapmış- sın, dışarı gidecekken birisine çarpıp gol olması o da şans. Yok'sa iyi yer tutmanın iyi vu- ruş yapmanın şansla bir ilgisi yok. — Sen Avrupa'da gol kralı oldun. Bunda şansın hiç rolü yok muydu? — Yoktu. Ben gol kralı ol- muşsam bunu kendi becerime ve takım arkadaşlanmın pasla- nna borçluyum. — Ligin son maçında da S gol attın. — Evet o gün maçtan sonra bütün gece düşündüm, şimdi kimbilir neler yazacaklar, şike diyecekler, anlaşma diyecekler falan. Onun için de ertesi gün hiç gazete okumadım. Gazete- ler bana moral verecekleri yer- de beni yerden yere vurmak için fırsat arıyorlar. — Avrupa için gec kalnıış sa- jılmaz mısın? Daha açıkçası Avrupa'da o goz açtırmayan de- faos arasından gol çıkarabilir misin? — Vallahi de çıkanrım. Po- zisyona girmek önemli. Ben po- zisyona girdim mi affetmem. Türkiye'de pozisyona zor giri- yorsunuz. Orada pozisyon zen- ginliği var. O zenginlik içinde Tanju yine Tanju olur, golleri sıralar, siz merak etmeyin. Ye- ter ki Avrupa'ya bir adım ata- yım. — Gol kralı Tanjumuz milli maçlarda duruyor. Bunun ne- deni ne acaba? — Milli maçlarda httcum oy- namıyoruz. Sistem, oyun düze- nimiz değişik. Tek kahyorum. Rıdvan'la oynadığun zaman gol atıyoruz. Ama birkaç yıl var ki birlikte oynayamıyoruz. Ashn- da ben Rıdvan, Rıza biz yıllar- dır beraberiz. Genç takımdan, ümit takımından beri. Çok iyi anlaşıyoruz. Özel yaşantımızda da birlikteyiz. Mesela Rıdvan Fenerbahçe ile mukavele imza- ladı, hemen beni aradı haber verdi. Birbirimizi çok severiz. Arkadaşhğımız iyi, kafalarımız uyuyor. — Herkese yardun etmeyi se- viyorsun da Schumacher'e var- dım etmeyi teklif ettin mi? — Schumacher çocuk hasta- nesi için fevkalade güzel bir olay başlattı. Ben hazınm. Onun jübilesinde de oynarım, hem de seve seve. — Siyasete soyunacak diye bir haber çıktı senin için. — Ben sporcuyum. Benim yaşım 27. En az dört beş defa oy kullanmam gerekirdi, sade- ce 1 defa oy kullandım. — Zaman mı bulamadın? — Hayır oyu kime vereceğim diye düşündüm. Hiçbirisine vermek istemedim, açıkçası bu. Şimdi siyasete soyun diyorlar. Sporculuğum döneminde asla. Ama ANAP'mış, SHP'ymiş, DYP'ymiş. Hangisi olursa ol- sun beni panellerine davet et- sinler, seve seve giderim. Şu an- da hiçbir partinin diğerinden farklı olduğuna inanmıyorum. — Tanju sana futbolunda da futboi dışındaki yaşantında da başanlar ve mutluhıklar diliyo- rura.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear