Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıyeı Malbaaalık ve Gazflecılık Turk Anonım Şırkelı adına
\«dlr Nadi 0 Genel \a>m Muduru H t s u Cemal. Mıresscse Vluduru
EmıiH liikiıjil, Vazı Işlen Muduru- Ol»> GAK«n, 9 Hab«r Merkczı
Muduru ııipıı B«yrr, Savfa Duzcnı Yonetmenı Ml At»r 0 Temsıtcıler
ANkMlA AbmclTın. IZMİR. HlkmK Çctinkıya. \D1NA Çctın lı*eno«lu
U Polınka Cltri fe*UK. D.s Haberler tJMa I b Ekooomı C o f i l TarkM. li-Soıdıka Şaluu b M Kuhur- C<U L>M.
hunbul HatKıLcn bmal Knç.k. Ef.ı.m O n n , » l a a . lurt Haberlen V c ı H D**». Spoı Damsman. \Mılkıdir t n k n .
Du' VuıUr ktfvn ÇjlifkH. \ratfir-na *•*!• Afca* Duttllmc AMallılı Vuıcı £ koordma or \IOM1 horabM £ Mal!
Isic fcnrf fcJİM 0 Vutasebc B«k*l teatr 0 Bul,e Planlama Stvfi OswRbc*ro{ltı 0 Reklam \j*« Tonn 0 Ek YaM^ ar
H»lv» \k>ot 0 Idare Httnıı O«nr 0 hletme Oadef Çftik % Bılgı Ijkm Nril tul 0 Pen.onc Scvfı
fjvı* t>»l> Baskan >«*r NaA
OVU. Ubal. Vllçn h m , H a m
ttrai. HlkmM Çnjakm. Ok»
Goatmı» <.(•• Mnnciı. llhu
Aıun ı* H>*n. CumJıurDtt Maıbucılık vs GantcaM T A Ş. Turkocajı Cıd Î9.41
U Î U l.ı PK 246 • Isunbul Td 512 05 05 (20 b>l) Tefcı 22246, FaJ II) 526 60 72 £
Burotar Aftfcıra: Zıva Golcajp BU Inkılap & No I9;4, Td 133 II 4M~ Tdcx 42344. Fax (4) 133
05 6< 0 Izıur H Zı>a Bh 13^2 S. 2. 3 Td 13 12 30. Tdex 52359 F» (51) 19 53 60
% Adıaa. Inonu Cad 119 S V> I Kal I Tcl 19 3" 52 (4 lut). Tclct 62155. Fu (71H9 35 n
S
TAKVtM: 8 MART 1991 İmsak: 4.57 Güneş: 6.21 öğle: 12.20 tkindi: 15.33 Akşam: 18.09 Yatsı: 19.28
Kaplumbağalar öncelikli
Iztuzu Plajı
korunacakÇevre Koruma Kurulu Başkanı Mustafa Keten,
Iztuzu Plajı'na sosyal tesis yapüacağı iddiasını
yalanladı, "Belki büfe ve tuvalet konulabilir" dedi.
İZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Dalyan'da "caret-
ta caretta" denizkaplumbağa-
larının yumurtladığı Iztuzu sa-
hiline "sosyal tesisler'" yapıla-
cağına ilişkin haberler çevreci-
lerin yoğun tepkisine neden
olurken, Başbakanlık Özel
Çevre Koruma Kurulu Başka-
nı Mustafa Keten, "Hiç kim-
seye böyle bir şey söylemedim.
Habeıier asılsız" dedi.
Keten, Iztuzu kumsalına in-
sanların zorunlu gereksinimini
karşılamak amacıyla kuçuk
bir büfe ve bir tuvalet yaptırı-
lacağını belinerek "Biz bu bol-
genin konınması için elimizden
gelen çabayı gosteriyoruz. Bu
tip asılsız haberler ne yazık şe>-
kimizi kıncı yönde oluyor" dı-
ye konuştu.
Iztuzu kumsalına "sosyal
tesisler" kurulacağına ilişkin
haberde, lokanta, satış büfele-
ri, soyunma ve duş kabinlerı-
nin bulunacağı sosyal tesıslerın
1 milyar liraya mal olacağı yer
alıyordu.
Aynca gece çalışması yapıla-
cak yerlerde de kaplumbağala-
rın etkilenmemesi için dzel on-
lemlerin ahnacağı, lambaların
deniz tarafına bakan kısımla-
rında karartma vapılacağı be-
lirtiliyordu. Haber, çevrecilerın
yoğun tepkisine neden oldu.
Dalyan Iztuzu'nda yapımı
planlanan ve temeli 4 Nisan
1987'de atılan otel inşaatına
karşı gosterilen tepkilerin ar-
dından otel yapımından vazge-
çildiğini ve bolgenin koruma
altına alındığını anımsatan çev-
reciler, "Boylesine uluslarara-
sı öneme sahip bir alanın ciddi
bir biçimde konııunası gerekir.
Şu anda alınan koruma onkm-
lerini bile yetersiz buluyoruz.
Bu konuda olumlu gelişmeler
beklerken sosyal tesis yapılaca-
ğı haberi yayılıyor" dediler.
Başbakanlık Özel Çevre Ko-
ruma Kurulu Başkanı Mustafa
Keten ise kumsalda sosyal te-
sisler kurulacağına ilişkin habe-
rin gerçeği yansıtmadığını be-
lirterek şunları söyledi:
"Biz tiim samimiyetimizle
böigenin konınması için elimiz-
den gelen çabayı harcıyoruz.
Boylesine çaba gosterirken or-
ta>a atılan asılsız haberler ger-
çekten şevkimizi kıncı oluyor.
Kumsalın sonunda otel >apımı-
nın planlandıgı yerde iki katlı
bir bina vardı. Bunu yıktırdık.
Şimdi bu alanı temizliyonız. O
bölgede planlanacak tek şey,
buraya gunubirlik gelen insan-
ların zorunlu gereksinimlerini
karşılaşabilmek amacıyla ku-
çuk bir bufe ve bir tuvalet. Bir
soyunma kabini yapımı konu-
sunda bile henuz karar vereme-
dik, değil sosyal tesisler. Ayn-
ca burada hiçbir biçimde gece
çalışması diye bir şey soz konu-
su olsunaz."
w
Inşaat
ustasına
deprem
eğitimi
Bayındırhk Bakanlığı'nca
başlatılan bir çahşma ile
Anadolu'nun bazı
kentlerinde inşaat
ustalarına, deprem riskini
azaltmak için özel bir
eğitim ve kurs uygularuyor.
GÜNSELt ÖNAL
ANKARA — Bayındırhk ve
Iskân Bakanhğı, yüzde 92'si
deprem kuşağında olan Turki-
ye'de deprem riskini azaltabil-
mek amacıyla kırsal kesimdeki
yerel yapı ustalarını ve aile reis-
lerini, "depreme dayanıklı ev"
yapımı konusunda eğitmeye
başladı.
Pilot uygulaması Kars'ta ya-
pılan ve halen Denizli'nın Ho-
naz ilçesinde sürdürülen eğitim
çalışmaları sırasında, "yerel in-
şaal malzemeleri ve halkın be-
nimsediği inşaat biçimleri" ile
nasıl depreme daha dayanıklı
yapı yapılabileceği, uygulamalı
olarak gösteriliyor. Depreme da-
yanıklı evlerde çok geniş pence-
re ve açıklık olmaması, kapıla-
rın dar olması isteniyor.
Bayındırhk ve İskân Bakanh-
ğı Teknik Araştırma ve Uygula-
ma Genel Müdurii Cahit Ulu-
taş, konuyla ilgili olarak Cum-
huriyet'e bilgi verirken, "Dıinya-
da, afetlerin onlenmesinde, tek-
noloji kâfi gelmiyor" dedi.
Bu nedenle, doğal afetlerin
zararını en aza indırmenin ve bu
amaçla yapılacak eğitim çalış-
malarının giderek önem kazan-
dığını bildiren Ulutaş, şunları
söyledi:
"Bugiıne kadar. afet meyda-
na geldikten sonra yaslılan kur-
tannak, oliileri gommek. hasta-
ları hastaneye göndermek gibi
çalışmalar yapılıyordu. Ama
esas amaç bu olmamalı. Halka,
afetten en az zararla nasıl kur-
tulanacagını, binaların saglam
yapılmasıyla afet etkilerinin na-
sıl en aza indirileceğini, en az yı-
kımın nasıl sağlanacağını ögret-
mek gerek. Bunun yalnızca hal-
ka ögretilmesi de yeterli olmu-
yor. Halktan teknisyene, en tist
düzeydeki muhendise kadar her-
kesin, bu bilgilerle donatılması
lazım."
Kırsal kesimde halkın evlen-
ni, o yörenin yapı ustalanna
yaptırdığına dikkat çeken Ulu-
taş, şöyle konuştu:
"Bu ustalar, kendi görgii ku-
rallanna gore bu evleri yapariar.
Böyle olunca da bazı teknik ha-
talar oluyor. Son olarak 1983'te
Erzurum'da meydana gelen dep-
reme baktığımızda. bu tip hata-
lar yiızünden birçok kişinin öl-
düğünü ve çok sayıda binanın
yıkıldığını görüyoruz. Bu ne-
denle bakanlıkta, kırsal kesim-
deki deprem bolgelerinde dep-
reme dayanıklı binaların nasıl
yapüacağı konusunda bir eğitim
çalışması yaptık. Kendi eleman-
lanmızı eğittik. Bu elemanları-
mız, deprem kuşağı uzerindeki
illerimize gidecekler ve oradaki
mahalli ustalan ve onlann kal-
falarınıbu konuda eğitecekler."
Roma'da Türkiye'yi temsil edecek ekip yarın gece yapılacakyarışmada belirlenecek
Eurovisioıtda milli fînalAYŞE SAYIN
ANKARA — Çarşamba gu-
nünden bu yana TRT'nin An
Stüdyosu an gibi çahşıyor. Elin-
de gitarı, dudağında "şarkısıy-
la" ünlü-ünsüz, genç-orta yaşlı
şarkıcı ve besteciler birkaç gun-
dur stüdyonun merdivenlerini
aşındınyorlar. Hepsinin amacı,
yarın akşam yapılacak olan Eu-
rovision Şarkı Yanşması Türki-
ye finalinde birinciliği ahp Ro-
ma'ya uçmak.
Şimdiye değin Avnıpa kentle-
rındeki "bir haftalık tatil" dışın-
da, sanatçılann "üzgün" dön-
dükleri Eurovision finalinde bu
yıl "13 rakamı"nda uğur arana-
cak.
Çıinku Türkiye 13. kez Euro-
vision finallerinde boy göstere-
cek. "EurovisioıVa katılalım mı
katılmayalım mı?" sorusu her
yıl tartışıladursun, Turkiye fina-
line katılan sanatçılar bu konu-
da aynı düşunceyi paylaşıyorlar:
"Ne olursa olsun orada Tiirk
bayrağı da dalgalanmalıdır."
Sanatçılara bakıhrsa bu salt
"kuru bir milliyetçılık" anlayı-
şıyla Avrupa'yı fethetmek değil,
Turkiye'de de "çağdaş Batı
müziği" yapıldığını göstermek.
Sanatçılar şimdiye değin, Avru-
palıların bizim "çagdaş
mıizigimizi" anlamamalarında,
gonderilen eserlerin seçim yan-
lışlığı yanı sıra, politik etkenle-
rin rol oynadığını bir kez daha
üstune basa basa vurguluyorlar.
Bu yıl "Sessiz Geceler" ve
"Son Defa" adb besteleriyle
Turkiye finaline kalan Ugur Ba-
şar, öncelikle "halk jiirisi" uy-
gulamasını, TRT yetkililerinin
yeniden enıne boyuna duşunme-
si geıektiğini söylüyor.
Başar'a göre Turk halkının
beğenisiyle, Avrupahnın beğeni-
sini çakıştırmak çok zor. "Zaten
yarışma da Avrupa'da yapılmı-
yor mu? O halde pop muzikten
anlayan tarafsız jüri oluşturma-
h" diyor Başar.
Aynı düşunceyi, Arzu Ece'yle
"Sessiz Geceler"i seslendirecek
olan Giir Akad da paylaşıyor.
1986'da "Klips ve Onlar" adına
Melih Kibar'ın "HaUey" adlı
bestesiyle Türkiye'yi temsil eden
ve şimdiye değin en iyi dereceyi
getiren Akad, gerekirse Avrupalı
Bu nedenle provalar son 4 gu-
ne sığdırıldı. Katılan finalistle-
rin birçoğu Eurovision deneyimi
olan kişiler. Örneğin Fatih Er-
koç, bu yıl 6. kez Türkiye fina-
linde boy gösteriyor. Giir Akad,
4. kez, Arzu Ece 2. kez, Çigdem
Tunç da 2. kez finale kaldı.
Bu yılın en iddialı ekibi ise
Mehmet Ali Erbil, Çigdem
Tunç, Erdal Çelik ve Candan
Erçetin'nden oluşan dörtlü.
Grup, Özkan Turgay'ın oldukça
ritmik "Hey, Sen" adlı bestesiyle
şans arayacak. Grubun en bü-
la heyecanlı değiller. "25. de ol-
sak Eurovision'a katılmalıyız"
diyen Tunç, bu yıl finale kalan
eserlerin Avrupa'da anlaşılabile-
cek nitelikte olduğunu vurgulu-
yor.
Eurovision'un "gediklilerin-
den" Fatih Erkoç ise şansı ko-
nusunda fazla yorum yapmadan
"Halk begenirse gideriz, begen-
mezse yapılacak bir şey yok" di-
yor. Bu konuda oldukça dertli
olduğu, konuşmaya başlarken,
Uğur Başar'ın takılmasıyla or-
taya çıkıyor; "Hadi anlatsana şu
Bu yıl iki beste ile Eurovision finaline katılan Uğur Başar, Türk
halkının beğenisi ile Avrupahnın beğenisinin çok farklı olduğunu
öne sürerken halk jürisi uygulamasının gözden geçirilmesini istiyor.
91 Eurovision yanşmasının iddialı ekiplerinden birisi de Mehmet Ali
Erbil, Çigdem Tunç, Erdal Çelik ve Candan Erçetin'den oluşan
dörtlü grup. "Hey Sen" adlı bestenin en büyük kozunun danslar ve
koregrafi olduğu belirtiliyor.
Türkiye, bu yıl 13. kez Eurovision'a katılacak. Şimdiye dek pek
büyük başarı sağlanamayan Avrupa pop müziği yarışmasında 13
rakamı ile şeytanın bacağının kırılması denenecek.
plak yapımcılan ya da müzik
çevrelerinden değerlendirme ko-
nusunda yardım istenebileceği-
ni vurguluyor. "Halley" de ilk
kez "solo gitar" kullanarak,
rock ağırlıklı eserlerin finale ka-
tıhmını sağlayan Akad, "Anaci -
lu motifli parçalarla Eurovisi-
on'a gitmenin Turkiye'nin şan-
sını azalttığım" söylüyor.
Geçen yıllarda gunler önce
başlayan final heyecanı bu yıl
goze çarpmıyor. Sanatçılar,
TRT'nin bu yıl yaptığı değişik
bir uygulamayla, playback mu-
zik uzerine şarkılannı canh ola-
rak okuyacaklar.
yuk kozu ise danslar ve koreg-
rafi.
Juri ne duşunür bilinmez,
ama gazeteciler, daha ilk prova-
da üstuste patlattıkları fîaşlar-
la gerekli ilgiyi esirgemediler.
Kendilerine 14'te bir şans ta-
nıyan Çigdem Tunç, "profesyo-
nel bir ekip olduklannı" vurgu-
ladıktan sonra, Mehmet Ali Er-
bil'le Eurovision macerasına,
mevcut ortakhklan çerçevesinde
gırdiğini söylüyor. Ekranda,
sahnede, müzikalden tiyatroya,
sunuculuğa değin "10 panna-
ğında 10 marifetli" bir ekip ola-
rak, final öncesinde de çok faz-
halk jürisi hikâyesini..." Ama
Erkoç, girmiyor konuya: "Bir-
kaç yıl daha deneriz, daha son-
ra yerimizi gençlere bırakınz."
Zaten Erkoç için onemli olan,
"Türk pop"una yeni besteler ka-
zandırmak. Ama bu konuda bir
sıkıntısı var. Çunkü Eurovision
finaline kalan yapıtlan besteci
dahil hiç kımse TRT'den izin al-
maksızın kullanamadığı gibi,
ustüne de para veriyor. Erkoç da
bu uygulamanın kurbanların-
dan. TRT, finale kalan bestenin
söz yazarı ve bestecisine belli bir
miktar para oduyor.
Bu yıl bu miktar beste başı-
na 10 mılyon lira olarak belirlen-
mış. Eğer birinci olursanız 15
milyon liralık ayn bir para ödu-
lu var. Ama bu para, katıhmcı-
lann çoğuna göre provalar sıra-
sında ya da kostume harcanıyor.
Peki, Eurovision için besteci
hazırlıklara ne zaman başlıyor?
Fatih Erkoç, 6-7 ay önce başla-
mış, ama salt "Eurovision'a
katılmm" düşüncesiyle değil.
Bestesinin üzerinde bir kaç kez
değişıklik yapmış ve sonuçta or-
taya Gülbeyaz Sokağı" çıkmış.
"Kendisine göre vokalist bula-
madığı için" tek solist olarak
parçasını seslendiren Erkoç, Eu-
rovision için özel beste yapmı-
yor, duygulannı notaya aktarı-
yor, begenirse, TRT'ye gönderi-
yor. Ama Uğur Başar ve Şevket
Uğurluer aynı göruşü paylaşmı-
yor. Bu konuyu "matematiksel"
olarak duşunmek gerektığine
ınanıyorlar. Uğurluer, "Halkın
begenecegi bir şeyicr ortaya çı-
karmak önemli; 'duyuyonım,
besteliyorum' demek artık ge-
çerli degil" diye noktalıyor söz-
lerini.
Bu yılki finalistler "konserva-
tuvar ögrencileri" ve
"şerbetliler" olmak üzere ikiye
ayrılıyor. Geçen yıl "vokalist"
olarak finale katılan tzel Çeli-
köz, bu yıl "solistlige" yüksel-
miş, genç bir konservatuvar öğ-
rencisi. Besteci Şevket Uğurluer
sesini beğenmiş ve "Haydi
Eurovision'a" demiş. O da
"Hem kendimizi deneriz hem de
Avrupa'da tanııuna şansımız
artır" diye "okeylemis."
Emel-Erdal ıkilisinin Erdal
Çelik'i ise bu konuda deneyim-
li. "Heyecanlı mısın" diye soru-
yoruz. "Yok, artık biz
şerbetliyiz" dıyerek prova için
sahneye fırlıyor...
TOPLUMA KAZANÇ— Masiak'taki yurtta kalan kimsesiz çocuklar, resim, müzik, yabancı dil gibi ek fatüiyetlerie topluma hazırlanıyorlar.
Birdüşün kurtardığıçocuklarSüreyyaAğaoğlu ÇocukDostları Yurdu'ndaki kimsesizlersıcak bir ortamın güvenliğiniyaşıyor
Haber Merkezi — Zaman zaman ga-
zetelerde 'sokaklardan bir çocuk' fotoğ-
rafı görürsünüz. Sahipsiz, kimsesiz, ev-
siz barksız. Ya da boya sandığı ile ya-
şam kavgasına atılan bir küçük gülüm-
ser objektiflere. Kimsesiz çocuklar top-
lumların vicdanında kanayan bir yara
gibidir. Kurumlar, vakıflar ve çocuk
yurtlan bu sancıyı dindirmek için çeşith'
faaliyetler yaparlar. Bir de sessiz seda-
sız çaiışan, kendi olanaklan ölçüsünde
kimsesiz ve olanaksız çocuklara sahip
çıkıp onlan banndırıp eğitmeye çaiışan
dernekler vardır. Işte Süreyya Ağaoğlu
Çocuk Dostlan Derneği böyle bir ku-
rum. Istanbul Maslak'ta Alarko tarafın-
dan arsa karşılığı inşa edilen yurt ve te-
sislerde halen 50 çocuk banndınlıyor.
Başkanlığını Fahrettin Süer'in yaptığı
derneğin Yurt Müdürü Salih Kılıç'ın
verdiği bilgiye göre Süreyya Ağaogiu, bu
derneğin temelini 1949 yılında 'Köprü-
altı'ndan topladığı çocuklarla atmış.
Daha sonra Lice ve Varto gibi deprem-
lerde, Istanbul Bayrampaşa'da tiner fa-
ciası gibi olaylarda kimsesiz kalan ya da
ana babasından birini kaybeden çocuk-
lar seçilerek derneğin korumasına alın-
mış.
Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostlan
Derneği'nin benzeri derneklerden en
önemli farkı, çocuklara dışarıdan yar-
dım yapmakla kalmayıp bir yurt bün-
yesinde bu çocuklara sıcak bir ortam
sağlamaya çalışması. Yaş gnıplanna gö-
re aynlıp tertemiz bir binada yatakha-
ne, duş, çalışma odaları gibi olanaklara
kavusan çocuklar civar okullarda oku-
yor ve büyük bir bölümU lise ya da mes-
lek eğitimine yöneliyor. Ancak dernek,
yine benzer vakıf ve kurumlardan farklı
olarak çocukları 18 yaşından sonra ka-
derine terk etmiyor ve eline ekmeğini
alıp ev-bark kurana kadar, hatta daha
sonra sağbk vb. problemleri çıksa bile
onlara yardım elini uzatıyor. Halen 2
öğrenci Konya-Selçuk Üniversitesi'nde
okutuluyor. Böylece ana-baba eksikliği
bir ölçüde de olsa bu sıcak ortam tara-
fından karşılanabiliyor.
Sokağın fırtınasından "kurtanlmış
bu çocuklar"ın, önemli bir kazanımı da
Istanbul'da alt gelir gruplarından bir-
çok çocuğun ulaşamayacağı sosyal fa-
aliyetlere kavuşmalan. Ders dışında haf-
tanın belli günlerinde müzik, resim, ya-
bancı dil eğitimi gibi çahşmalara katı-
labiliyorlar. Ressam Mehmet Güleryüz,
çocuklann gönüllü hocası. Lioness gi-
bi bazı kurumlar da çocuklan, ayda bir
iki kez tiyatroya, konsere veya sinema-
ya götürmeyi üstleniyprlar.
Sahipsizliğin, kimsesizüğin pervasızca
kol gezdiği Istanbul gibi bir kentte, bir
grup insanın çabasıyla böyle bir orta-
mın oluşturulması 24 saati kapsayan bir
ilgiyle ayakta tutulması, kunımun teme-
linde yatan "insan sıcakhğı"na dayanı-
yor.
Dernek yönetimince "Süreyya Ana"
diye anılan Süreyya Ağaoğlu'nun şef-
katli düşleri ve kişisel çabalan ile bu-
günlere ulaşan kurumun başansı, ço-
cuklann ürkek olmayan bakışlannda,
kendilerine ve çevresine güven duyan
ifadelerinde yansıyor. Atatürkçü ve la-
ik tutumuyla Unınan Süreyya Ana,
bundan iki yıl önce 87 yaşında yaşama
veda etmiş olsa da kurduğu dernek
onun çizdiği yolda başanh adımlar at-
maya devam ediyor. Yurt Müdürü Sa-
lih Kılıç, en büyük amaçlanrun Sürey-
ya Hanım'm istediği bir "Kız Çocuk
Yurdu" kurmak olduğunu söylüyor. Ta-
bii kapasitenin arttınlması ve benzer ço-
cuk evlerinin kurulması da dernek yö-
netiminin hedefleri arasında.
Masiak'taki Çocuk Dostlan Derne-
ği, binlerce çocuğun sahipsizlik rüzgâ-
nyla savrulduğu Istanbul sokaklarında
çocuklar için sevgi melteminin estiği bir
"kurtanlmış ada" gibi.
Antropolog Dean Falk'ın araştırmaları sonucu ortaya attığı tez bilim dünyasınıkanştırdı
Fazla ısınan beyîn gelişemiyorFalk'ın teorisine göre insan beyninin tarih
içindeki gelişimini sınırlayan en önemli
faktör, beyinde sıcağa duyarh sinir kütlesinin
yeterince soğutulamaması. Bu nedenle insan
beyni milyonlarca yıl içinde ancak çok
küçük bir oranda gelişebiliyor.
Dış Haberler Servisi —- Bun-
dan 2-3 milyon yıl önce yaşa-
mış olan "Auslralophitecus af-
ricanus"un kafatası hacmi
yaklaşık 450 kup santımetrey-
di. "Homoerectus" ise bundan
vaklaşık 1.5 milyon yıl once ne-
redeyse iki kat daha buyuk bir
beyne sahipti. Onu izleyen
"homo sapiens"ın (100.000 yıl
once) be>ın hacmi 1200-1300
kup santımetreyı buluyordu.
2-3 milyon yıl onceki
"hayvan-insan aşamasında"
yaşamış olan yassı burunlu
ufak tefek yapılı "homo sapi-
ens", insanoğlunun umut do-
lu atası olmaya adaydı.
Basık alnı zamanla öne doğ-
ru çıkacak, beyin kabuğu ve si-
nir kutlesi hızla buyuyecekti.
"Astralophitecus"un ise he-
men hemen hiç gelişme şansı
yoktu.
Alman haftalık "'Der
Spiegel" dergisinin verdiği ha-
bere göre paleoantropolog De-
an Falk bu eşitsiz gelişnıeye il-
gi çekici bir açıklama buldu.
Kadın bilimadamı, zamanla
yok olan iki bacakhlann beyin-
lerindeki kan akımının son de-
rece ilkel bir sistemle gerçekleş-
tiğini ve sıcağa duyarlı sinir
hücrelerinin yeterince soğutula-
madığını" ileri surüyor. "Do-
ğanın onlara daha büyük bir
beyin uydurma çabası 'termik
olarak' sınırlandınldı" diyor
Falk ve bu tezıni şu formülle
özetliyor: "Az miktarda soğu-
tucu sıvı çarpı bol miktarda si-
nir kutlesi eşittir içinden kesik
dumanlar çıkan bir kafa." Ya-
ni beynin gelişimı yeterince so-
ğutulamaması nedeniyle engel-
leniyor.
Tarih oncesi kemiklerin ince-
lenmesi sonucu Dean Falk şu
sonuca vardı: "Australophite-
cus"ta kan, merkezi sinir sis-
teminden pompalanarak kafa-
nın arka tarafındaki iki kalın
damarda toplanıyordu. Bu ka-
lın kan hortumlarında kanın
akış hızı yavaşlıyor, kan soğu-
yor ve sonra tekrar beyinden
kalbe akıyordu.
"Homo habilis" ise çok da-
ha rafine bir ısı düzenlemesine
sahipti. Sinir dokusunu incecik
damarlardan oluşan bir ağ sa-
rıyordu. Beyinde oluşan sıcak-
lık kalpten surekli akacak da-
ha soğuk kana ıhtiyaç duymak-
sızın dengelenebiliyordu.
Tıbbi açıdan bakıldığında
Falk'ın "sogutma teorisi" pek
sağlam gozukmuyor. Amerıka-
Iı bilimcının tek dayanak nok-
tası Kanadalı beyin biyoloğu
Michel Cabanac'ın bir araştır-
ması. Cabanac'a göre beyin
dokusu öylesine hassas ki mut-
laka ilaveten kanla soğutulması
gerekiyor. Ancak bu "hirer-
termi-tezi" için kanıtlar yok.
Buna rağmen Dean Falk'ın
iddialarını coşkuyla karşılayan
bilim adamlan da var. Kalifor-
niyalı beyin uzmanı Harry Je-
rison, Falk'ın çahşmasının
"klasik" olacağını belirtirken
Amerikalı doktor Maurice
Abitbol yeni bir bilim dalının.
"kan daman - antropolojisi"-
nin doğumundan soz edı>or
jngiltere
Salman Rüşdü
nıasal kitabı
ile yeniden
'bestseller'
Kültiır Servisi — lran'da Hu-
meyni yanlısı mollalar tarafın-
dan hakkında ölum fermanı ve-
rilen "Şey-tan .^yetleri"nin yazan
Salman Ruşdu'nun yeni kitabı
"Hanın ve Deniz Öyküleri", In-
gihere"de piyasaya çıkışından
yalnızca birkaç hafta sonra
"best seller" listelerine girmeyi
başardı.
Salman Rüşdü, çocuklar ve
yetişkinler için oryantal bir ma-
sal kitabı olan "Hanın ve Deniz
Öyküleri"ni aralık ayı başında
şatafatlı bir törenle basına tanı-
tımı sırasında Müslümanlar ta-
rafından af dilemiş ve bugüne
dek dünya çapmda tirajı bir mil-
yonu aşan "Şeytan Ayetleri"nin
bir daha basılmasına ve yeni çe-
virılerinin yapılmasına izin ver-
meyeceğini açıklamıştı. Ancak
yamnda, aralannda Mısır din iş-
İerinden sorumlu Bakan Ali
Mahgub'da olmak üzere kendi-
ni destekleyen altı Musluman bi-
lim adamı bulunan Salman Rüş-
du'nün tüm çabalan bir işe ya-
ramadı.
Tersine Salman Ruşdü'nün
diz çökuşü düşmanlarının sayı-
sını daha da arttırdı. Humeyni-
nin halefi Ali Hamaney, Rüşdü,
"Dünyanın en dindar adamı"
olsa bile ölüm fermanını kaldır-
mayacağını ilan ederken tngiliz
Islamcı radikaller Ruşdü'yu ka-
çırmakla tehdit etti ve "Mısuiı-
lardan oluşan çetesini" alay ko-
nusu yaptı.
Yazar Françis Bennion ise
"Potansiyel katillere teslim
olmasından" sonra Ruşdü'nün
savunmaya değmez olduğunu
açıkladı. Başkalan ise yazann
"Fanatik Muslümanlardan ko-
runmasının tngiliz vergi yüküm-
lülerine iki milyon sterline mal
olduğunu" dile getirdiler.
İşte "Hanın ve Deniz Öykü-
lerT'ni de bu "sihirii gerçekçi"
yazar oğluna ithaf etti. Ruşdü'-
nün tüm diğer kitapları gibi bu
masal kitabı da otobiyografık
izler taşıyor.
4
İkiz Konak'
başvurusu
• Haber Merkezi —
Kultur Bakanhğı 3
Numarah Kultur ve Tabiat
Varlıklarını Koruma
Kurulu'nun daha önceki
kurul kararlannı yok
sayarak Kalamış'taki 'tkiz
Konak'ın yerine apartman
yapılmasını onaylaması
tepkilere yol açtı. Mimarlar
Odası Istanbul 1. Bölge
Temsilciliği, 3 No'lu kurul
uyeleri hakkında
soruşturma açılması için
Kultur Bakanlığı'na
başvuracaklarını açıkladı.
Mimarlar Odası Istanbul
1. Bölge Temsilciliği'nden
yapılan açıklamada,
gayrimenkul eserlerin ve
bulundukları yerlerin imar
uygulamalannın, koruma
kurulları kararlarıyla
şekillendiğine dikkat
çekilerek bu kurulların
denetlenmesi istendi.
Gazetecilere
' otel
• ANKARA (UBA) —
Gazetecilerin görev
sırasında konaklama
sıkıntılarını gidermek
amacıyla motokaravan
filoları kiralanmaya
başlandı. Hewa Turizm ve
Ticaret A.Ş. tarafından
gazetecilere, içinde her türlü
konaklama ve büro
faaliyetlerinin yapılabildiği
gezeroteller kiralanmasına
başlandı. Hewa'dan verilen
bilgiye göre
motokaravanlarda 3 kişiden
6 kişiye oturma gruplan, 3
kişiden 6 kişiye kadar yatak
kapasitesi, mutfak,
buzdolabı, ocak ve 100
litrelik su deposu, sıcak su,
duş ve WC bulunuyor.
Kocaeli'de
deprem
• KOCAELt (AA) —
Izmit ve çevresinde dün
saat 20.52'de hafif şiddette
bir deprem meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi
yetkilileri, Riechter ölçeğine
göre 3.4 şiddetindeki
depremin merkez Ussünün,
rasathaneye 90 kilometre
uzaklıktaki Izmit Körfezi
olduğunu bildirdiler.
Çocuklann
başarısı
• ANKARA (AA) —
Çekoslovakya'da
düzenlenen Uluslararası
Lidice '90 Çocuk Güzel
Sanatlar Sergisi'ne katılan
Türk çocuklannın eserleri
çeşitli ödüller kazandı.
Çekoslovakya
Büyükelçiliği'nden yapılan
yazüı açıklamaya göre 1990
yılı değerlendirmelerini
içeren Lidice '90
Uluslararası Çocuk Güzel
Sanatları Sergisi'ne katılan
Türk çocuklann eserleri
çeşitli ödüllere değer
bulundu. Buna göre Türk
çocuklan 4 Lidice gulü
madalyası ile 18 özel ödül
kazandılar.
Aliağa'ya B.
durdurma
• İZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Danıştay'dan,
Aliağa Termik Santralı'yla
ilgili 8. kez yürütmenin
durdurulması kararı çıktı.
Aliağa Belediye Başkanı
Hakkı Ülkü 19.4.1990
tarihli Resmi Gazete'de
yayunlanan termik santral
için serbest bölge
oluşturulması ve arazilerin
ivedilikle kamulaştınlmasını
öngören Bakanlar Kunılu
karannın iptali istemiyle
ilgili Danıştay'a
başvunnuştu. Konuyu
inceleyen Danıştay 10. ve 6.
daireleri oy çokluğu ile
aldıklan kararda bölgede
keşif ve bilirkişi
çalışmalannın
tamamlanmasına değin
yürütmenin durdurulmasım
benimsediler.