17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
UMART 1991 * * * * KEYKÂŞAM HURİYET/17 TELEFONLAR İSTANBULDA BUGÜN • Basın Konseyi Temsilciler Kurulu üçüncü yıl toplantısı, saat 10.00'da Cağaloğlu İl Genel Meclisi Salonu'nda yapılacak. çetin Altan, gazetenin ve gazetecinin sorumluluğu, siyasal iktidarla başın ilişkileri konusunda bir konuşma yapacak. A7&4 KISA • Florya !>enlik'te belediyeye ait BELPA zincirine eklenecek olan süpermarket inşaatı 3 milyar 245 milyon 386 bin lira yaptınlacak. Alan projesiyle ihale olunacak olan süpermarket, 290 metrekarelik bir alan üzerinde yüzde 30luk emsal iskân sahası üzerine kurulacak. Yüksekliği ise 6.5 metre olaçak. • Ümraniye Belediyesi çocuklara kitap sevgisini kazandırmak ve hurda kâğıtlan değerlendirmek amacıyla 2. hurda kâğıt kampanyası başlattı. 25 şubat - 31 mart tarihleri arasında düzenlenecek kampanyada 8 kilo kâğıt getiren her çocuğa bir kitap hediye edilecek. • Kadın dergisince, her ay düzenlenen paneller dizisinde bu ay, "Doğum kontrolünde ve menopoz döneminde kullanılan araçlann olumlu ve olumsuz yanları" konusu tartışüdı. Istanbul Tabip Odası Toplantı Salonu'nda yapılan panelde konuşan Kadın Hastahklan ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Akif Poray, Türkiye'de toplam kadın nüfusunun 29 milyon olduğunu belirterek, bunlardan 14 milyonunun ise doğurganlık çağında bulunduğunu kaydetti. Doğurgan kadınlann yüzde 12'sinin 8 çocuğa sahip oiduğunu vurgulayan Poray, bu oranın çok yuksek olmasından dolayı iyi bir aile planlamasının kaçınılmaz hale geldiğini söyledi. Bulutlara 46. bomba da atıldı İSKİ tarafından başlatılan yapay yağış sistemi sürdürülüyor. 22 ekim tarihinde başlatılan bulut tohumlama işleminin46'ncısıdün yapıldı. BARAJLAR DOLUYOR — Kente su sağlayan 7 barajdaki su rezervi artraaya devam ediyor. Ba- rajlardaki doluluk oranı yarıya yaklastı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) İstanbul Haber Servisi — İS- Kİ, geçen yıl ekim ayında baş- lattığı yapay yağış sistemini sür- düriiyor. Yetkililer, uygulamanın yağış mevsiminin sonu olan 15 nisan tarihine kadar sürdürüle- ceğini, bu tarihten sonra uygu- lamaya ara verileceğini söyledi- ler. Istanbul'da kuraklığın doruk noktasına ulaştığı günlerde baş- latılan yapay yağış sisteminin başanyla sürdürüldüğünü kay- deden yetkililer, 22 ekim tarihin- de yapılan ilk uygulamadan bu- güne kadar toplam 46 tohumla- manın yapıldığını söylediler. Istanbul'da son bulut tohum- lama işlemi önceki gece yapıldı. Atatürk Havalimam'ndan kal- kan uygulama uçağı dün gece Ömerli ve Darlık barajları su toplama havzalan üzerinde 1 sa- at 18 dakika süreyle bulut to- humlama işlemi yaptı. Bu arada kente su sağlayan 7 barajdaki su rezervi de artmaya devam ediyor. Barajlardaki su miktan bir önceki güne göre toplam 841 bin metreküp arta- rak 326.5 milyon metreküpe ulaştı. Son 24 saat içinde Ömerli Barajı'nda bir değişme görül- mezken Alibeyköy'de 102 bin, Eski Elmah Barajı'nda 1800 metreküplük bir azalma görül- dü. Son yapılan ölçümlerde ömerli Barajı'nın rezervi 117.9 milyon metreküp, Terkos Bara- jı rezervi 59.4 miiyon metreküp, Yeni Elmah Barajı'nın rezervi 8.8 milyon metreküp, Alibeyköy Barajı'nın rezervi 8 milyon met- reküp, eski Elmalı Barajı'nın re- zervi 571 bin metreküp olarak belirlendi. m Ptttt tmitt 055 • ttfaiyc:0O0 • jantoma: 056 • Zakrta MidûrtMji: 527 57 00 • mzMUO* MMIrtKİ: 172 13 73 -74-75 ve 088 • tSKİ ı n n : 066 • SA&M: Mınf AeH: 077 Sathk MMyrtiji: 511 S9 18 Cerrakpaşa Tıp: 588 48 00 Çapa Tıp: 525 92 30 K m n T*: 340 01 00 H»f*Mtf h M M : 345 46 80 $İ*M Ettt: 131 22 09 T*staı Hkyartıa: 152 43 00 SSK SmOtfK 588 44 00 SSK Okmytoa: 132 30 00 SSK ttztafc: 358 67 60 • TMFİK: Tnfik S * t m.: 176 24 14 (Ist). 356 04 85-86 (Kadıköy) BMfi Tnflk: 377 22 07 (E-5) 356 04 86 (Sehınçi), 314 36 (B.Çekmece) • THY: k Hatiar 573 13 31. Dı* HaUar 574 23 00 (25 hat). Santrat: 574 73 00, ReztnasrM: 574 82 00 (45hat) • DDY: StokKi Dmı«aıa: 527 00 50. H.Pa*a D M * U : 336 20 63 H.Pata SMtnl 348 80 20 HABERLERIN DEVAM1 OLAYLAREN ARDENDAKI GERÇEK(Baştarafı I. Sayjuda) seçme ve seçilme hakları tanın- dı. 1935'in ocak ayında ilk kez kadınlann da oy kullandıkları bir genel seçim yapıldı ve 18 ka- dın milletvekili Meclis'e girdi. Atatürk devrimi, kadın-erkek eşitliğini içerir. Devrimin içeri- ği demokratiktir; ancak tek partı yöntemiyle yıirurluğe konmuş- tur. I949'da TUrkiye Avrupa Kon- seyi'ne üye oldu. O yılda bile Avrupa'nın kimi ulkesinde ka- dınlara seçme ve seçilme hakla- rı tanınmanııştı. tsviçre, bu ne- denle Avrupa Konseyi'ne gire- memiştir. Son yıllarda ulkemizde "ka- dınlara hak ve özgürlük " eylem- leri yoğunlaşmıştır; kadınlar or- gûtlenıyorlar ve ağırlıklarını toplutn hayatına koyuyorlar; sı- yasal dünyamızda da seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Kadın eylemlerinin son yıllar- da anmasının nedenleri arasın- da 'irtica"nın yiikselişi birinci sırada gelmektedir. Kadını ikinci sınıf yaratık sayan şeriaıçı dün- ya görüşü yayılmaktadır. Cum- huriyet Türkiyesi'nde, kadınla- rıtmzın bu akıma karşı durmak için örgüılenmelerini doğal say- mak gerekiyor. Türkiye'nın tarihinde, kadın hakları ve özgürlükler'min ger- çekleşmesi, yukandan aşağıya doğru olmuştur. Aradan geçen uzun siırede kadınlanmız bilinç- lenmişlerdır; şimdi haklarını ko- rumada, savunrnada, gelişlirme ve derinleştirmede ne kadar et- kili olurlarsa, demokrasiye o oranda katkı yapacaklardır. Çağdaş uygarlık, kadın-erkek eşitliğini "insan" kavramında pekiştirmek yolundadır. Her iki cinsin insanlaşmasında, "eşillik " kavramı ozunü bulacaktır. An- cak barış, demokrasi ve sosyal adalete donuk duran bir lop- lumda bu aınaca ulaşılabilir. Yasaklar ve baskılarla dona- tılnıış ve kuşatılmıs bir toplum dûzenini aşınak için verilecek savaşımda, kadın-erkek elbetıe el ele ve birlikte yuruyeceklerdır. • * • Akbulut: (Baştarafı I. Sayfada) ceki akşam yapılan toplantısında Akbulut. Adnan Kahveci'ye dö- nerek borsadaki gelişmeleri gün- demegetirdi. Akbulut. borsaya ilişkin başka ülkelerdeki uygu- lamalara da bakarak borsada oynayarak elde edilen kazançla- rın vergilendirilmesiyle ilgili ye- ni bir düzenleme yapılmasını is- tedi. Kahveci de bu konuda bir düzenleme yapılmasının yararlı olacağını soyledi. Saint Joseph (Baştarafı 16. Sayfada) Istanbul şampiyonu oldu. Geçen sene Türkiye ve Istanbul ikincisi olan Joseph, dünkü birinciliği ile üçüncü kez Istanbul şampiyonlu- ğunu yakaladı. Dün oynanan macta Robert Lisesi'ne çok güzel pres yaparak oyunu farkh kaza- nan Saint Joseph 14-16 mart ta- rihlerinde Kocaeli'ne Türkiye ya- rı final müsabakaları için gide- cek. Günün diğer karşılaşmala- tında şu sonuçlar ahndı: Kadıköy Anadolu-Tarabya Kemal Ata- türk: 58-38, Cağaloğlu Anadolu- F.Bilge Kağan: 65-66, Rezzan Has - Özel Doğuş: 106-64. Bu karşılaşmalardan sonra sırala- mada Özel Saint Joseph birinci, Kadıköy Anadolu ikinci, Rezzan Has üçüncü, Robert Lisesi ise dördüncü oldu. Ozal bastırıyorANKARA (Cumhuriyel Bü- rosu) — Başbakan V'ıldınm Ak- bulut, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "elçisi" olarak Ankara1 da topladığı Istanbul ilçe baş- kanlarına, "Eğer Semra Ha- nım'ın başkanlığını kabul el- mezseniz. Cumhurbaşkanı MKYk üyelerini tek tek çağırıp istediği karan çıkartır. Cumhur- başkanı MKYK'da kongreyi ip- tal ettirir ve bıiyük kongreyi İs- tanbul'suz toplanz" dedi. Ak- bulut, bu baskı ile ilçe başkan- larından Semra Özal'ın Istanbul İl Başkanhğı'na adaylığı için yet- ki aldı. Ancak Çankaya'ya yakın kaynakların adaylıktan çekildi- ğini one sürdukleri Talat Vümaz, "Çekilıneyecetim" dedi. Yıl- maz'ı destekleyenlerden ANAP Istanbul Milletvekilleri Baki Al- bayrak ile Adnan Yıldız da "Biz yetki verdik, ama Semra Ha- nım'ın da Başbakan'a yetki ver- mesi lazım" gorüşünu sa- vundular. Başbakan Yıldırım Akbulut- un Istanbul olayını çözmek amacıyla Ankara'ya çağırdığı ANAP ilçe başkanlarından Ta- lat Yılmaz'ı destekleyenler önce Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler ile görüştüler. Keçeciler'in, "Başbakan'a yardımcı olun" de- mesi yumuşamanın ilk işareti oldu. İlçe başkanları daha sonra ANAP Genel Merkezi'nde Baş- bakan Yıldırım Akbulut ile top- lantı yaptılar. Basına kapalı ola- rak altı saat suren toplantıda Akbulut, Cumhurbaşkanı Özal'ın Istanbul II Kongresi'ne ilişkin görüşlerini anlattı. Akbu- lut, Cumhurbaşkanı Özal'ın ne pahasına olursa olsun, eşi Sem- ra Özal'ın ANAP Istanbul İl Başkanhğı'na seçilmesini istedi- ğini ifade ederek, "Cumhurbaş- kanı ya olacak, ya olacak diyor. Sizlerin haklı nedenleriniz ola- bilir. Ama karşı çıkmayı siirdii- riırseniz partide çok daha bıiyük sıkıntılar yaşanz. Bunun veba- lini de hiçbirinizin üstlenecegi- ni zannetmiyorum" diye konuş- tu. Akbulut, sözlerini şöyle sürdurdü: "Eğer Semra Hanım'ın ada>- lığına karşı çıkarsanız Cumhur- başkanı MKYK üyelerini tek tek toplantıya çağıracak. Hepsini ik- na eder ve MKYK'dan istedigi karan çıkanr. İl kongresi feshe- dilebilir. Hatta biıtün ilceler fes- hedilir. O zaman buyuk kong- reye İstanbul'suz gideriz. Bunu göze alamazsınız." Akbulut, ilçe başkanlarının Semra Özal'a karşı çıkış neden- lerini dinledikten sonra da "Haklı olabilirsiniz. Ancak baş- ka çıkış yolumuz >ok. Talat Be> çekilmeli. Önce bunda anlaşalım" dedi. Semra Özal'ın il başkanlığına Fatih, Ümraniye ve Gaziosmanpaşa ilçe başkan- larının karşı çıkmasına rağmen öbür ilçe başkanları Akbulut'a "yetki" verdiler. Akbulut da "Listeyi aynca göriişiiriiz" de- mekle yetindi. Ozal listede de ısrarlı Cumhurbaşkanı Özal'ın sade- ce Semra Özal'ın adaylığında değil, yönetim ve delegasyon lis- tesinde de ısrarlı olduğu oğrenil- di. Akbulut ise yumuşamayı sağlamak için Semra Özal'ın lis- tesine muhaliflerden de isim alınması konusunda Cumhur- başkam'nı iknaya çalışıyor. ANAP İstanbul İl Kongresi aday olma süresi biterek oylama aşamasında ertelendiği için her iki listenin de geri çekilmesi ve- ya listelerde değişiklik yapılma- sı yasal açıdan mümkün gorül- müyor. Bu nedenle Akbulut'un. Semra Özal'ın yönetim kurulu ve delegasyon listesinde uzlaşma arayışı, muhaliflerce "yasal ola- rak gerçekleşmesi mümkün ol- mayan bir yol" olarak değerlen- diriliyor. Bu engelin, bugün top- lanacak olan MKYK'da kongre iptaline gidilmemesi halinde "anahlar liste" yoluyla aşılabi- leceği savunuluyor. Yılmaz da kararlı Akbulut'un ilçe başkanlarıy- la yaptığı toplantıdan sonra ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş. Büyük Ankara Oteli'nde bir yemek düzenledi. Yemek öncesinde gazetecilerle konuşan Yılmaz, "Adaylıktan çekilmeyeceğim" dedi. Yılmaz, "Semra Ozal çekilirse siz çeki- lir misiniz?" sorusunu ise "O zaman olabilir. Ben tek başıma çekilmem " diye yanıtladı. Talat Yılmaz'ı destekleyenler- den İstanbul Milletvekilleri Ba- ki Albayrak, dün Cumhuriyet'e "Biz Başbakan'a yetki verdik. Ama şimdi Semra Hanım'ın da yetki vermesi lazım. Her şeyi o çözecek" dedi. Albayrak, "İki liste de geri çekilecek. Ama son- ra listeyi Yıldırım Bey yapacak. Yıldırım Bej, Bu listede II Baş- kanı Semra Hanım olacak' der- se kabul ederiz. Ama liste çok ters olursa ne olur, bilemem" di- ye konuştu. Semra Özal'ı destekleyen libe- rallerden Biilent Akarcalı ise "taşralı" bakanlar olarak nite- lendirdiği Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek ve Mehmet Keçe- ciler'in herhangi bir karar ol- maksızm İstanbul seçimlerine müdahale ederek parti suçu iş- lediklerini söyledi. Akarcalı, or- tak liste yapılmasını Semra özal'ın kabul etmeyeceğini de belirterek, "Suçlu olanlar taşralı bakanlardır" diye konuştu. Semra Özal yanlısı ilçe baş- kanlarının ise Akbulut ile yap- tıkları toplantıdan sonra "rahatladıkları" gözlendi. Üs- kudar îlçe Başkanı N. Tank Piş- kin, "Başbakan'a yetki verdik. Artık her şeyi o çözecek. Bu me- sele bitti" dedi. Sarıyer İlçe Baş- kanı Erdal Aksoy da, "Artık iş bitti. Başbakan listeyi hazırlaya- cak. Bizimle bir daha göruşme- sine gerek kalmadı" diye konuştu. İlçe başkanlarımn Akbulut ile toplantıdan sonra hemen otele geçmeleri üzerine, gelişmeleri öğrenemeyen Devlet Bakanı Mustafa Taşar ile Cumhurbaş- kanlığı Halkla İlişkiler Müşavi- ri Fevzi İşbaşaran d,a otele gel- diler. Taşar ve İşbaşaran, Sem- ra Özal yanlısı ilçe başkanı Er- dal Aksoy ile odasında görüş- tükten sonra geceyarısı asansör- le indiklerinde lobide öbür ilçe başkanlarıyla karşılaşınca şaşır- dılar. Taşar, gülerek lobideki il- çe başkanlarıyla tokalaştıktan sonra otelden ayrıldı. Bu arada Cumhurbaşkanlığı çevreleri dün "üç asi bakanın koltuklarında kalması karşılı- ğjnda Semra Özal'ın il başkan- lığı konusunda anlaşmaya varıldıgı" havasını yaymaya ça- lıştılar. Özal ile göriişme Başbakan Yıldırım Akbulut, Cumhurbaşkanı özal ile Çan- kaya Köşkü'nde yaptığı görüş- meden sonra yaptığı açıklamada, "Bilmelisiniz ki ANAP, bütiin problemkrini ra- hatlıkla çözer. Fevkalade bir durum olmaz" dedi. İstanbul il- çe başkanlanyla yaptığı görüş- meyi özal'a aktardığını anlatan Akbulut, "Önerinize itiraz et- medi diyebilir misiniz?" seklin- de bir soruyu, "Henüz kesin bir çözüm önerisiyle de gitmedik. Ana hatları ile ifade ettik. Bel- ki de fazla ilgilenmedi" diye ya- nıtladı. İstanbul sorununun çözümü için tek liste yapılıp yapıünaya- cağı sorusuna, "Olabilir" kar- şılığını veren Başbakan Akbulut, Talat Yılmaz ile ilçe başkanı olması sıfatıyla görüş- tüğünü, Semra Özal ile bu ko- nuda görüşmeyeceğini ifade etti. Karalama kampanyası Devlet Bakanı Mehniet Keçe- cikr, direnişçi bakanlar hakkın- da yolsuzluk dosyası tutulduğu ve Çankaya'ya iletildiği yolun- daki iddialar nedeniyle haftalık Nokta dergisini mahkemeye ve- receğini söyledi. içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ise dosyada adı geçen Necmettin Akyıl'ın,' Güneydo- ğu Anadolu Bölgesi'nde önem- li yatınmları bulunan bir kişi oiduğunu, ancak kendisinden teşvikle ilgili herhangi bir yar- dım talebinde bulunmadığınr açıkladı. Aksu, "Kendisine ki- min nezdinde ve hangi işi takip ettiğim konusunda hodri mey- dan diyor ve gerçek dışı iddia sahiplerini müfteri ilan ediyorum" dedi. Aksu, iddia edildiği gibi Diyarbakır'a gidi- şinde Refah Partisi il başkanı ile de görüşmediğini kaydetti. Gözler MKYK'da ANAP Merkez Karar ve Yö- netim Kurulu yaklaşık 1.5 aylık bir aradan sonra İstanbul'daki gelişmeleri görüşmek üzere bu- gün toplanıyor. Denktaş: KKTC kaderini kendi tayin edecek RAUF DENKTAŞ KKTC Cumhurbaşkanı Körfez savaşının sonuçlanma- sının ardından, Kıbrıs sorunu yeniden hareketlilik kazanmaya başladı. Birleşmiş Milletler Ge- nel Sekreteri Sayın Cuellar'ın sorunun çözümüne ilişkin ola- rak yeni girişimlerde bulunaca- ğı, Turkiye'nin BM nezdinde te- maslarda bulunduğu, KKTC'nin bazı bölgeleriyle ilgili pazarlık- lar yapıldığı tartışıldı, yazılıp çi- zildi. Bu gelişmeler çerçevesinde, KKTC'nin. Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin yaklaşımını bir kez daha yineleme gereği duyu- yorum. KKTC olarak self deter- minasyon hakkımızı savunmaya devam edeceğimizi, sorunun çö- zümüne ilişkin tek yanlı hiçbir taviz vermeyeceğimizi vurgula- mak isterim. 1977 anlaşmalarını yaptığı- mızda iki devletlilik vardı. Biz, idaremize Federe Devlet adını vermiştik. Rumlar yine "Kıb- rıs Cumhuriyeti" adıru kulla- nıyorlardı, ancak bunun gü- neyde Rumlara hizmet eden bir cumhuriyet olduğu aşikâr- dı. Bu Rum idaresinin 1960'ta kurulmuş olan müşterek cum- huriyet ile hiçbir ilişkisi yok- tu. Dolayısı ile kurulacak fe- deral cumhuriyete, Rumlar da biz de kendi idarelerimizin yet- kilerinden bir kısmını verecek- tik ve ortaya müşterek anaya- sası ile müşterek federal kuru- luş çıkacaktı. Bunu oluşturan iki halkın cumhuriyetleri veya federe devletleri de kendileri için halklarının iradesi ile bi- rer anayasa yapacaklar ve merkezi hükümete devretme- dikleri yetkilerini kendi anaya- salarının çerçevesinde kullana- caklardı. Makarios'la varılan anlaşmanın esprisi budur. Za- len federasyon başka türlü ol- maz; federasyonu kuracak olan birimlerin siyasi eşitliği, egemenlik hakları, birleşme kararını verecek olan insanla- rın ayrı self-determinasyon hakları teslim edilmezse, bun- lar yoktur denirse hiçbir yere varılamaz, her şey olduğu yer- de olduğu gibi kalır. Şimdi Vasiliu, 'Federasyon olsun, ancak bunun temeli iki ayrı devlet olamaz' diyor ve 'İki devletlilik olmaz' diyor. Yani "Kıbns Cumhuriyeti" de- diği Rum Cumhuriyeti, ege- menliğe sahip bir cumhuriyet olarak lütfedecek, anayasasın- da bazı değişiklikler yapacak, Türklere gönlünce bazı yetkı- ler verecek, bir nevi cemaat meclisi kurmamızı kabul ede- cek ve 28 yıllık Kıbrıs mesele- si halledilmiş olacak!.. Federasyon, ayrılığa da da- yanmayacak diyor Sayın Vasi- liu. Evet, 1960 anlaşmalarını ayrılığa dayarur diye yok etme- ye kalkıştıklannı hatırlarsak, bu "iyi niyetli" liderin ne yap- mak istediğini anlamakta zor- luk çekmeyiz. Biz federasyon demişsek, 1960 anlaşmasındaki hakları- mızdan vazgeçerek ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'ni tüm Kıb- ns'ın meşru hükümeti kabul ederek kendilerine el açmış de- ğiliz. Tam aksine, 28 yıldır tüm Kıbrıs'ı temsil eden müşterek bir hükümet bulunmadığı içindir ki 1977'de Makarios- la yaptığım anlaşmada federai bir cumhuriyet arayışı içinde olduğumuzu açıklamaktayız. İki toplum lideri müşterek bir cumhuriyet arayışı içine niye girmişlerdi? Çünkü ortada müşterek bir cumhuriyet kal- mamıştı. Makarios'un bize yaptıkları ile Saddam'ın Ku- veyt'e yaptıkları arasında bir fark yoktur. Müşterek cumhu- riyetin eski ortakları 1963'te yok edilen cumhuriyette, cum- huriyetin kurucusu iki egemen halktılar. Yeni cumhuriyette de öyle olacaklardır. Fakat yeni federal cumhuriyet kurulunca- ya kadar, egemenliğin, "Kıb- ns Cumhuriyeti" adının arka- sına saklanan Rum Cumhurı- yeti'nde oiduğunu bize kimse kabul ettiremez. Çünkü bu, Rum liderliğinin 1963'te Sad- dam'vari saldırısı ile elde ettik- lerini kendilerine bağışlamak olur. Kıbrıs Türklerinin bun- ca yıllık mücadelesi bunun için yapılmış değildir. Ege- menlik. eşitlik. ortaklık ve 1960 garantileri çerçevesinde federal bir cumhuriyet oluş- turmak yonünde kaderimizi (ayin hakkı bizim olandı; el- den çıkartmadığımız, Ruma teslim etmediğimiz hak ve sta- tümüzdur, toplumsal varlığı- mızın ve özerkliğimizin teme- lidir. Federasyon dediysek, Va- siliu'ya tavla teslim anlamına söylemedik. Kıbrıs Türkünün kaderi ile kimse oynayamaz, bu kaderi KKTC halkı tayin eder. Self determinasyon Biz halk \e toplum kelime- lerinin eşdeğerde oiduğunu kâfi derecede ispat ettik sanı- rım. 1955-58'İerde Kıbrıs Rumları, Kıbrıs için Kıbrıs halkı olduklarını söyleyerek ve bizi de azınlık diye kaale al- maksızın self determinasyon hakkı isterken, ada dahilinde ve dünyada "Kıbrıs Rum cemaati" olarak bilinmektey- diler. Bize de Kıbrıs Türk ce- maati diyorlardı. Koloni ida- resinde yaşayan, dini, dili, kül- türü, ulusal düşüncesi ve he- defleri tamamen ayrı iki eşit toplumdan biriydik. Neticede, her iki tarafın da self determi- nasyon hakkı olduğu vurgu- landı. Demek ki Kıbrıs'ta ya- salara geçmiş olan, 1959-60 anıaşıııaldrına \e anayasasına girmiş olan "Kıbrıs Rum top- lumu ". "Kıbrıs Türk toplumu" deyimleri self deter- minasyon hakkını haiz birer halkı veya topluluğu göster- mektedir. Kıbrıs Cumhuriye- ti'nin ortak bir cumhuriyet olarak imzalarını ayrı ayrı at- mış olan bu halklar veya top- luluklar böylelikle bir araya gelmişler ve 3 yıl müşterek bir cumhuriyeti yürütmüşlerdir. Vasiliu 649'u kendi arzusu doğrultusunda yorumlamakta serbesttir. Bu serbestliği bize de tanımak zorundadır. Kıbrıs Türkü, Kıbrıs'ın egemenliğin- de, toprağında, havasında, de- nizinde ve suyunda hangi hak- lara sahip oiduğunu çok iyi bilmektedir. Çünkü bunları, Rum saldırıları karşısında adım adım korumuştur. Vasiliu, "Yapılacak öneriler bir federal devlete dayanmalı- dır" derken, federal devletle- rin self determinasyon hakla- rı var olan komşu, egemen devletlerin birleşmesinden oluştuğunu bilmiyormuş gibi davranıyor. Bilmiyorsa öğren- mek zamanı gelmiştir: Federal devletler, egemen devletlerin anlaşması ve kendi yetkilerin- den bazılarını, oluşturacakla- rı merkezi hükümete verip, ge- riye kalanlan kendi egemen- liklerinde kullanmak suretiy- le oluşur. Biz burada federasyon ku- racaksak, bu temeli kabul et- mişiz demektir. Bu temeli ka- bul etmiyorsak kurulacak olan federasyon değil, maskaralık- tır. Toprak konusu Maraş, KKTC topraklarının bir parçasıdır. Maraş'ta mal sahibi olan ve KKTC'nin ege- menliğini, idaresini kabul eden üçüncü uyruklulann geri dö- nebileceklerini 1976'dan bu yana birkaç kez açıklamıştık. Bu konuda Maraş'a canlılık getirecek formüller bulunabi- lir. KKTC'nin egemenliği ve idaresi baki kalmak kaydıyla! Fakat konu Kıbrıs meselesinin bir parçası olarak ele alınır. Mesele bir bütündür; parçala- ra bölünemez. Topraklarını Rum saldır- ganlara karşı 11 yıl korumuş olan halkımızı Ruma teslim etmenin bir nedeni veya anla- mı yoktur. Yeşilırmak ile Akıncılar bunlar arasındadır. Ayrıca Yeşilırmak bizim yeraltı su kaynağımızdır. Yeşilırmak 1 sız olamayız. Kavuşmamız zor oldu, kavuştuk, ayrılamayız. Makarios'la yaptığım anlaş- mada toprak konusunda gü- vence, ekonomik verimlilik ve gelirlilik hayati faktörlerdir. Bizim olanı Ruma vereceğiz diye bir anlaşma yoktur. Geç- mişte şöyle denmiş, böyle dü- şünülmüş. Olabilir. İnsanlann yerleşimi ve kökleşmesi ile il- gili konularda erken hareket edilmezse, insanlar kök saldık- tan sonra onları yeniden sök- mek, insan haklarına da aykı- rıdır. Eğer Kıbrıs'ta, bugün, Rumlar arasında bir göçmen sorunu varsa bunun nedeni 1963'ten 1974'e bize yaptıkla- rıdır. İç içe yaşamayı Kıbrıs1 ta Rum Cumhuriyeti kurup bizi azınlık durumuna indir- mek şartına onlar bağladı. 11 yıl toplumumuzun °?o 25'ini göçmen olarak yaşaıujaı, ıu- mümüzün canına okudular, tek bir hak tanımadılar. Şim- di geleceği planlarken aynı şeylerin olmaması için aramız- daki sıkıntılan paylaşmak zo- rundayız. Nüfus mübadelesi bu düşüncelerle yapıldı; iki ke- simlilik böyle doğdu ve kabul edildi. Toprak sıfırlamasının, moratoryumun nedenleri de bunlardır. Karpaz'da Rumlara yer verilmesi düşünülemez, iki kesimliliğe ters düşer, devam- lı sürtüşmelere yol açar, böyle formül düşünülemez. Görüşmeler başladı, başlı- yor dönemlerinde halkı tedir- gin edecek şayialar daima ya- yılmıştır. Daima halka "Aldır- mayınız, işinize bakınız" de- dim. Yine aynı şeyi söylüyo- rum. Aldırmayınız, işinize ba- kınız. Toprak konusu tek yönlü bir konu değildir. Al-ver ko- nusudur. Egemenliğimizle ilgi- lidir; kuzeyde bunun kabul edilmesine bağlıdır. Telaş ede- cek bir durum yoktur. GOZLEM UGUR MUMCU IBa$tarafı I. Sayfada) nem yaşıyoruz... 2. Hava Kuvvetleri Komutanhğı'nda dün sabah verilen bri- fingde, komutan Hava Korgeneral Sadi Ergüvenç, gazeteci- lerin sordukları çeşitli soruları açık yürekle yanıtladı. Kurmay Başkanı Hava Kurmay Albay Faruk Cömert'in ko- nu ile ilgili özlü konuşmasından sonra gazeteciler komu- tanları soru yağmuruna turtular. Yanıtlar duraksanmadan veriliyor, en güç sorular bile ya- nıtlanıyor. Sorulan sorular arasında "ABD'nin izlediği siyasef ve bu siyasetin yarattığı ya da bundan sonra yaratacağı olası so- runlar da var. Komutanlara ABD'nin, Türkiye'yi, Irak ordu- sundan kat kat üstün savaş gücüne sahip olan Sovyetler karşısında yıllarca eski silahlarla savunmasız bırakıp bırak- madığını soruyoruz. Örneğin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıllarca "Scvyet tehdidi" karşısında yeterli, modern araç ve gereçlerle do- natılmadığı konusuna değiniliyor. Silahlı kuvvetlerin NATO yükümlülükleri karşısındaki durumu ele alımyor. Modern savaşlar, artık klasik silahlarla değil elektronik silahlarla yapılıyor. Bu savaşlar roketler, füzeler, radar sis- temleri ve her türlü elektronik aygıtla donatılmış uçaklarla yapılıyor. Hangi ülkenin ekonomik gücü varsa, o ülke bu silahları satın alabiliyor. Modern araç ve gereçleri gelişmiş sanayi ülkeleri ürete- biliyor. Bu ülkelerce üretilen araç ve gereçler az gelişmiş ülkelere satılıyor. Az gelişmiş ekonomiler bu açıdan da ge- lişmiş ekonomiler için birer pazar oluşturuyorlar Irak'ın başta Sovyetler Birliği olmak üzere Fransa'nın, Çin Halk Cumhuriyeti'nin ve Federal Almanya'nın silah pazarı olması gibi. Türkiye gibi NATO ülkeleri de savunma araç ve gereç yö- nünden ister istemez ABD'ye bağımlı oluyorlar. Bu bağımlılık, ekonomik ve siyasal bağımlılıkla birlikte yü- rüyor. Söz gelişi^ NATO eğitim uçuşları için kullanılması gere- ken İncirlik Ussü, NATO sorumluluk alanı dışındaki bölge- lere yapılan hava bombardımanları için ABD uçaklarına açı- lıyor. _ Savunma artık ekonomik güç ile özdeş bir hale girmiş. Ülkeler artık "gayrisafi millihasılalan"ndan savunma için ne kadar para ayırırlarsa, savunmalarını bu oranda güçiendi- riyorlar. Napolyon'dan bu yana "Garp cephesinde yeni bir şey yok!" — Para, para, para... 8. Hava Jet Üssü'nde genç pilotlar, CF-104 uçakları ile sektirme, pike ve roket atışları yapıyorlar. Pilotlar, verilen hedefleri arka arkaya isabetli vuruşlarta bombalıyorlar. Dün öğleden sonra gezdiğimiz Batman Hava Üssü'nde ABD'den gelen "MH-53" helikopterlerini uzaktan da olsa gördük. Amerika'dan gelip Batman'da konuşlandırılan her türlü elektronik aygıta sahip bu dört helikopterden biri Ku- zey Irak'ta tutsak düşen bir kısım Amerikalının kurtarılma- ları operasyonunda kullanılmış. Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar Erhaç ve Batman hava üslerinde savunma amacıyla konuşlanmışlar. Yalnız, .İncirlik Üssü'nden kalkan savaş uçakları Irak'ı bombalamış- lar. Batman'dan sonra helikopterle Siirt'e geçerek 7D. Tugay 1 da konuk edilen Iraklı sığınmacılarla görüştük. Komutanlar ve alt rütbedeki subaylarla görüşüyoruz. Hep- si de verilecek her görevi yapacak nitelikte subaylar. Hepsi de yurt güvenliği tehlikeye düşmedikçe savaşın bir cinayet olacağı inancında. Bazı sivillerimiz de Osmanlı beylerbeyi tavırlan ile savaş- tan yana! Türkiye, Irak ile bir savaşa tutuşsa, bu savaştan rahat kö- şelerinde, savaş kışkırtıcılığını yapanlar savaşmayacaklar. Başkalarının canı üzerinde "milliyetçilik" ve "akiif d/ş politika" edebiyatı yapmak ne kadar da kolaydır? Nasıl olsa ölecek olanlar kendileri değil, başkalarıdır! Diyarbakır'dan olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz... Nadir Nadi'ye (Boştara/ı I. Sayfada) turulacak bir kurul tarafından, İstanbul'da verilecek. Büyükşehir Belediye Meclisi 1 nin dün geceki toplantısında, gazetemiz Başyazarı Nadir Na- di, oybirliğiyle "Yılın Atatürkçüsü" seçildi. Büyükşe- hir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, belediye meclis toplan- tısında yaptığı konuşmada, ge- çen yıl aynı ödülün Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu- na verildiğini anımsatarak şun- ları söyledi: "Yunus Nadi'den gelen bir ya- şam felsefesini ve dünya görüşü- nü ilke olarak ortaya koyan Na- dir Nadi, yaşam biçimi olarak her zaman demokrasivi savun- muştur. Nadir Nadi, biıtün dar- bdere karşı çıkmış, özgürlükten, insan haklanndan ve demokra- siden yana yılmaz bir savaşımı bugüne dek sürdürmüştür. He- pimize öğretmenlik yapan ve Mustafa Kemal devrimleri için en güzel eserleri veren Nadir Na- di, şehir medisimizce oybirliğiy- le 'Yılın Atatürkçüsü' seçilmiş- tir." SHP'li ve ANAP'h belediye meclisi üyelerinin oybirliğiyle "Yılın Atatürkçüsü" seçtiği Na- dir Nadi'ye ödülü İstanbul'da verilecek. Nadi'ye ödülünü ver- mek üzere Büyükşehir Belediye Başkanı Çakmur'un başkanh- ğında SHP'li, ANAP'h meclis üyeleriyle belediye üst düzey yö- neticileri ve gazetecilerden bir kurul oluşturulacak. Büyükşehir Belediye Meclisi, aynca tarihi Kemeraltı Çarşısı- nm ana girişlerinden birini oluş- turan Milli Kütüphane Cadde- si'nin adının "Nadir Nadi Bulvan" olarak değiştirilmesini oybirliğiyle karara bağladı. Süperlere (Baştarafı 1. Sayfada) ri alanlara telafi edici ödeme ya- pılmayacak. Tasarının tümü üzerinde ya- pılan görüşmelerde grubu adına söz alan SHP İçel Milletvekili Ethem Cankurtaran, çıkanlan yasa ile süper emeklilerin uğra- dıkları haksızlığın giderilmedi- ğini savundu. DYP grubunun görüşlerini açıklayan Zonguldak Milletveki- li Güneş Müftüoglu da yasanm- yeterli olmadığını öne sürerek tasarının hükümetten geldiği ha- liyle kabul edilmesinin süper emekliler için daha avantajlı oi- duğunu söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear