18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MART 1991 * • *• • Tüyler ürperten rapor SANTIAGO (AA) — Şili Devlet Başkanı Patricio Ayl- win, eski askeri rejim döne- mindeki insan hakları ihlaile- riyle ilgili "tuyler iirpenici" bir raporu kamuoyuna açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı1 nın önünde toplanan, işkence sonucu ölen ya da kaybolan yakınlanmn resimlerini taşıvan bir kalabalığın onünde konu- şan Aylwin, bu ihlalleri Şili halkının vicdanında "kanavan bir yara" olarak nitelendirerek, bu yaranın, ancak "gercekler ve adalet temelindeki bir ulu- sal uzlaşma çerçevesinde kapatılabüeceğini" belirtti. Şili Devlet Başkanı'nın tali- matı uzerine kamuoyunca ta- nınan kişilerce hazırlanan 1700 sayfalık raporda, eski diktator Augusto Pinochet'nin 17 yıllık yonetimi sırasında 1068 kişinin orduya bağlı gizli polis ya da "işbirlikçıleri" tarafından öl- durülduğu, gozaltına alınan 957 kişinin ise kayıp olduğu belirtiliyor. Raporda yer alan bazı insan hakları ihlalleri şunlar: — Gözaltındaki kişilerin ağ- zına fare ko>Tnak, başlannı su- yun aitına sokmak, vucutları- na elektrik vermek, akrabala- rının gözleri önünde ırzına geçmek, — Bileklerini keserek inti- har etmek isteyen bir tutuklu- nurı yaralarındaki bandajları çıkartarak ölmesine göz yum- mak, — İşkencede öldürülen kişi- lerin kimliklerinin belli olma- ması için parmaklannı kesmek ve helikopterden denize atma- dan önce dibe batmasını sağ- lamak için karınlanru yarmak. ANALAR— İşkence sonucu ölen ya da kaybolanlann yakınları Cumhurbaşkanlığı Sarayı onünde toplandılar. (Fotograf: AFP) nın Transit ülke: Türkiye WASHINGTON (AA) — ABD Dışişleri Bakanhğı, ulus- lararası narkotik faaliyetleri sı- raladığı yıllık raporunda, Tür- kiye'nin uyuşturucu kaçakçılı- ğında "transit ülke" olduğunu, ancak mücadele için aktif çaba harcadığını oildirdi. Türkiye'nin eroin işlenmesin- de de merkez olduğu iddia edi- len raporda, dünyanın en büyük yasal eroin üreticileri arasında Türkiye'nin yer aldığı bildirildi. Türkiye'nin yasai eroin üreti- minin yasadışı piyasaya kayma- masında büyük ölçüde başanlı olduğu vurgulanan raporda, "Türk güvenlik yetkilileri, uyuş- turucu kaçakçılığını kontrol ai- tına almak için ABD ve diğer uluslararası güvenlik örgütleriv- le işbirliğiyaptığı öne surüldü. UMHURİYET/17 MÜLTECİLERİ ÖLDÜRMEYtN! — Yaşadıklan miilteci kampında iki yurttaşlan askerlerce öldürülen Vietnamlılar, dunımu protesto etmek amacıyla bir araya geldiler. 1000 kişiden oluşan grup başka bir kampa nakledilmeyi istiyor. HABERLERİN DEVAMI Tüy Dikmek. (Baştarafı 1. Sayfada) şananlar. Türkiye'de devlet ve siyaset yaşa- mının nasıl olmaması gerektiğıni gösteren ör- neklerle doludur. Bir cumhurbaşkanının kendi eşi için parti içi kavgaya bir hizip başı gıbi girebilmesi... iktidar partisinde il başkanhğına aday bir cumhurbaşkanı eşinin, cumhurbaşkanlığı korumalarıyla kongreye katılabilmesi... Bakanların... Müsteşarların... Müsteşar yardımcılarının... Genel müdürlerin... Birba- kıma devletin, bir cumhurbaşkanı eşinin il başkanlığı için seferber edilebılmesi... Yemlgi anlaşılınca da kongrenin iptal edi- lebilmesi... Ve bir iddianın ortaya atılabılmesı: Kong- renin iptalinı Cumhurbaşkanı istedi... Hiç de hoş olmayan bu işaretlerın tümü iki noktayı vurguluyor: Birincisı ANAP'ın çözü- lüşünü; ikincisı, çivısi çıkan rejimı bir an ön- ce demokratik bir çerçeveye oturtmanın ge- reğini. ANAP'ın bir parti olarak bütün bu olanlar- dan sonra dikiş tutabilmesı çok güçtür. Par- tinin seçim sandığındaki çözülüşünün ilk çar- pıcı göstergesi, 26 Mart 1989 yerel seçim- lerinde ortaya çıkmıştır. Bu büyük yenilgiden sonra bugüne dek yapılan seçim araştırma- larında ANAP'ın oy oranı yüzde 20'nin üs- tünde doğru dürüst seyretmemiştir. İstanbul II Kongresı, parti örgütündeki çat- lağı da apaçık sergilemiş bulunuyor. Üste- lik devlet desteğine karşın Cumhurbaşkanı'- nın eşi seçim kazanamamıştır. Özal yönetiminin bugüne kadarki en bü- yük desteklerinden birini oluşturan ANAP Meclıs Grubu'nda bundan sonra ne olabilır? Bu konuda da artık soru işaretleri vardır. Çankaya için bundan sonra işlerin eskisi ka- dar kolay olmayacağı açıktır. Ama kuşku yok: Her türlü kural dışılık zorlanarak, iktidar mücadelesini sürdürecektir Özal yonetimi. VVashington desteği devam ediyor. Körfez savaşı bu desteği daha da pekiştirebilir. Büyük iş çevreleri açısından da durumun farklı olduğu söylenemez. Tanıdıkları, dilini anladıkları Özal yönetimini, kimi yerde gö- nülsüz de olsa bugün için tercih etmektedir- ler. Bu durum, ANAP'ın seçim sandığında çö- zülüşünü önleyebilir mi? Kolay değil. Bu tür destekler etkili olabilir, ancak be- lirleyici olamazlar. Bu konuda temel belirleyici güç muhale- fettir. Böylesine darmadağınık bir iktidar karşı- sında, muhalefet kendıni toparlayıp güçlü bir iktidar seçeneği yaratırsa, ANAP seçim san- dığında biter. Muhalefetin bu açıdan ne kadar inandırı- cılığı vardır, kıtlelere ne olçüde güven vere- bilmektedir? Bir de bu soru vardır gündemde... Irak'ta iç savaş havası Müttefik savaş esirleri serbest Dış Haberier Servisi— Irak, elinde tuttuğu müttefik savaş tutsaklarınm tamamını dün ser- best bıraktı. Salıverilen 35 aske- rin sağlık durumunun iyi oldu- ğu bildirilirken, müttefiklerin elinde buhınan 63 bin Iraklı tut- sağın ilk grubunun bngfcn Bağ- dat'a gönderileceği açıklandı. Bağdat Radyosu'ndan dun öğleden sonra yapılan bir duyu- ruda, tüm müttefik savaş tut- saklannın serbest bırakıldığı bil- dirildi. Radyonun duyurusunda, 15 Amerikah, 9 İngiliz, 9 Suu- di, bir Jtalyan ve bir Kuveytlinin yanı sıra milliyeti açıklanmayan 10 askerin daha bulunduğu ha- ber verildi. Uluslararası Kızılhaç Örgutu de 35 tutsağın kendilerine teslim edildiğini doğrulayarak askerle- rin hepsinin sağlıkh olduğunu açıkladı. Kızılhaç sözcüsü Peter Flüge, serbest bırakılan tutsak- ların adının henüz ellerine geç- mediğini söyleyerek kötü hava koşulları nedeniyle askerlerin Suudi Arabistan'a naklinin bu- güne bırakıldığını bildirdi. ABD ordu yetkililerfrrin açiklamasma göre bir Kızılhaç uçağı bugün 294 Iraklı savaş tutsağını Bağ- dat'a taşıyacak, ardından da 35 müttefik askerini alarak Suudi Arabistan'ın Riyad kentine gö- türecek. Irak'ın dun salıverdiği 35 tut- sakla birlikte, serbest kalan müt- tefik askerinin sayısı 45'e ulaş- mış oldu. Amerikan ordu kay- nakları, 38 ABD askerinin ka- gun serbest bırakılarak Am- man'a götürulen 10 müttefik sa- vaş tutsağı, Irak askerlerinin elinde bulundukiarı süre içinde kötü muamele gormediklerini söylediler. AFP'nin haberine gö- re serbest bırakılan ilk grup Amerikalı tutsakla ilgilenen bir ABD'li subay, Irak askerlerinin tutsakiara kötü davranmadıkla- rının belirlendiğini açıkladı. Geri dönüyorlar Körfez savaşına katılan ABD askerlerinin i)k bölümunun per- şembe günu ulkelerine geri dö- necekleri ve resmi bir törenle Başkan Bush tarafından karşı- yıp olduğunu açıklamışlardı. İn- lanacakları bildirildi. tlk döne- giltere de 12 pilotunun kayıp ol- cek 4400 askeri üç gün ıçinde 15 duğunu duyurmuştu • bin kişilik ikinci bir grubun iz- Bağdat yönetimince onceki leyeceği açıklandı. ADANAfflPODROMUTNDANFIKRETD.4CLIOĞU Altıhda 3,5 müyara doğruGeçen cumartesi günü büyük sürprizlerle sonuçlanan ve Altı- lı Ganyan'ı bilen olmadığı için devreden Adana Atyanşları bu- gün yapılacak. Geçen hafta 1 milyar 246 milyon bugüne dev- rertiğinden dağmlacak ikramiye- nin 3,5 milyar liraya ulaşması bekleniyor. Adana'da dun sabah hava açık, guneşli ve pist nor- maldi. 3. ayakta 14, 4. ayakta 16 ve 5. ayakta 15 atın start alaca- ğı bugünkü yarışmalara ilişkin önerilerimiz şöyle: 1. AYAK: Uzun süredir bu ya- rışı için çok iyi hazırlanan Sefi- re, kayıtlı blunan rakiplerinden güçlu. Birinciliğe uzanacağını varsayıyoruz. Misliciler, kupon- larına tek yazabilir. Kayıtlı diğe- ratların mücadelesi, daha çok ikincilik için olacaktır. TAHMİNLER 1. KOŞU: F. EsenvEl (2), PP. Bükentay (1), P. Osmancık (4). 2. KOŞU: F. Sefire (1), PP. Al- benli (3), P. Black (5), S. Sibel (2). 3. KOŞU: F. Erdal 1 (1). PP. Fı- rat 16 (8), P. Gulseren (7), S. En- ter (4). 4. KOŞU: F. Kayhanbatur (1), PP. Ömerağa (14), P. Okeytur (8), S. Altınay (2). 5. KOŞU: F. Tesaduf (4), PP. Eser (1), P. Melihbey (2), S. Şey- da (14). 6. KOŞU: F. Sadihan (1), PP. Anatolia (5), P. Good Luck (2), P. PokerDas(3), S. Tankut (11). 7. KOŞU: F. Hatıp (2), PP. Sır- daş (4), P. Ilkgan (5), S. Arka- daş (3). OTORİTELEREV GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu M.Tokmak N. Yılmaz A.Güven 1-5 1 1 1 1-7-8-9 1-6-7 1-4-7-8 1 1-6-8-4 14-8-1 2-1-3 8-14-1 4 4 2-14-4 4-8-14 1-2-3-11 1 1 1 4-9-3 3-4-2 5-3-4 4-3-2-5 2. AYAK: Pist çalışmalarında çok formda olmasına rağmen is- tenilen yanşını yapamayıp su- rekli ikincilikle yetinen Erdal l'in grubu müsait olması nede- niyle bu kez kazanacaktır. İd- manlannda göz dolduran Fırat 16'yı tek sert rakip olarak görü- yoruz. Gulseren ve Enter'i sürp- rizde öneririz. 3. AYAK: Surprize müsait göru- nen zor bir B Grubu yarışı. Ağır kilosuna rağmen Kayhanbatur ile Ömerağa, birinciliğe daha ya- kın gorünümdeler. Ancak ku- ponlarda Okeytur ve Altınay'ın da bulunmasında fayda var. 4. AYAK: Son idman ve form durumları göz önune alındığın- da Tesaduf ve Eser 6 arasında geçeceğini \ arsaydığımız koşu- da, Melihbey de şanshdır. Surp- rize müsait görünen bu zor ya- rışta kuponlarda fazla at bulun- masında fayda vardır. 5. AYAK: Formunun zirvesinde- ki Sadihan, ağır kilosuna rağ- men ilk şansa sahiptir. Uzun sü- redir bu yarışı için hazırlanan Anatolia ve Good Luck rakip- leri görünumunde. Poker D'as kumu çok seven Tankut'u surp- rizde oneririz. 6. AYAK: Sürprize müsait zor bir A Grubu yarışı. Yarış hazır- lıklanna göre ilk şansı Sırdaş"a veriyoruz. Pistin hafif olması halinde İlkgan daha sonra du- şünülebilir. Arkadas'ı sürprizde öneririz. (Baştarafı I. Sayfada) Cumhuriyet Muhafızlan'nın 30 tankla birlikte ayaklanmaya ka- tıldıklarım iddia etti. Londra'da- ki Irak muhalefet kaynaklan ise Irak'ın kuzeyinde Kürtlerle or- du birlikleri arasında çatışmalar çıktığını one surduler. Necef ve Kerbela Irak'ın başkenti Bağdat'ın gü- neyindeki Necef kentinin de Saddam Hüseyin karşıtlarının eline geçtiği bildirildi. îran'da uslenen Irak Islam Devleti Yuk- sek Konseyi (SAIRI) lideri Aye- tuliata Muhamraed Bekir Ha- kim, Tahran'da AFP'ye yaptığı açıklamada Güney Irak'taki Basra, Amara, Kut, Nasıriye ve Samava kentlerinin denetiminin Saddam aleyhtarlarının eline eeçtiğini anımsattı. SAIRI'nm bir sözcusü de yap- tığı açıklamada, Necef kentin- den sonra Kerbela'nın da duştü- ğunü söyledi. Kerbela, Mekke 1 den sonra Şii toplumu için en kutsal kentlerden birisı duru- munda. Iran Resmi Haber Ajansı IR- NA, Irak'taki Şii muhalefet kay- naklarına dayanarak verdiği ha- berinde, Amara kentindekı Irak'ın seçkin Cumhuriyet Mu- hafızlan'nın 30 tankla birlikte ayaklanmaya katıldığını iddia etti. İRNA'nın bu iddiası bağım- sız kaynaklarca doğrulanmadı. Talabani'nin iddiası Irak yonetimine karşı savaşan Kürdistan Yunseverler Birliği li- deri Celal Talabani, 900 bin kı- şilik bir eyaletin başkenti olan Erbil kentinİB jrak. hükumet kuvvetlerinin kontrolunden kur- tarıldığmı ileri surdü. Talabani, AP'ye Şam'dan te- lefonla yaptığı açıklamada, "Er- bil ve çevresindeki Salah Al- Dine. Khabal, Daratovv ve Es- kiklik bölgeleri kurtarıldı" de- di. Talabani, Irak Devlet Başka- nı Saddam Hüseyin'in doğum yeri olan Tikrit kasabasında da Saddam aleyhine gösteriler ya- pıldığını one sürdü. Bu arada Irak Başbakan Yar- dımcısı Sadun Hammadi'nin Tahran'a gittiği bildirildi. Iran televizyonunun konuyla ilgili haberinde Hammadi'nin Tahran'a dün akşamustü geldi- ği açıklandı, ancak bu ziyaret ile ilgili herhangi bir ayrıntı veril- medi. Kimyasai silah korkusu Kuzey Irak'taki Kürtler, Irak lideri Saddam Hüseyin'e bağlı birliklerin kendilerine karşı kim- yasai silahlarla misilleme >ap- masından korkuyorlar. Kürdistan Vatanseverler Bir- liği Sözcusu Ahmet Barmani. "Saddam soyledigi halde ABD ve İsrail'e karşı kimyasai silah kullanmadı ancak bize karşı kullanmasından korkuyoruz. dedi. ABD izliyor ABD Dışişleri Bakanlığı, Irak'ın güneyindeki avaklanma- ların 9 kente yayıldığmı, ancak bazı yerlerde hukümetin kamu düzenini sağlamış olabileceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Söz- cusü Margaret Tutvviller, Irak'- ın guneyinde 9 kentte ayaklan- ma belirtileri olduğunu belirte- rek, "Hükumet, bu ayaklanma- lan bastırmak için Cumhuriyet Muhafız Birliği, ordu, haik mi- listeri ve polis birliklerini kullan- dı. Bazı yerlerde durum kontrol aitına alınmış olabilir" diye ko- nuştu. Sözcü, İran'ın bu ayaklanma- larda kışkırtıcı bir rol oynayıp oynamadığı konusunda bilgi sa- hibi olmadığını belirtti, ancak Tahran'ı dolaylı olarak uyardı. Bir başka ABD'li yetkili de başlangıçta olaylann Iran Şiile- rince yönlendirildiğinden kuş- kulandıklarını, ancak şu anda İranlıların doğrudan katılıp ka- tılmadıkları konusunda kesin bilgileri olmadığını belirtti. Amerikan yonetimi, Irak'ta meydana gelen karışıklıkları iz- lediğini, ancak bu ülkenin içiş- lerine kanşmayı duşunmediğini bildirdi. Beyaz Saray Sözcusu Marlin Fitzwater, Irak'ta başta Basra olmak üzere birçok kentte meydana gelen çatışmalar hak- kında "Öyle gönuıüyor ki, bu kentlerde sivil ve politik kansık- lıklar var, ancak bunların ama- cı ve boyutlan belli değil, Irak'- ın içişlerine kanşmayı diışun- müyoruz" şeklinde konuştu. Sözcu, bununla birlikte, Irak'taki kanşıklıkların, kesin ateşkesten sonra uluslararası koalisyona bağlı güçlerin Irak'- tan çekilrnesini güçleştirebilece- ğihi belîrttî." Londra'daki muhalefet Londra'daki Irak muhalefet kaynaklan, Irak'ın 1958 yılında Kral İkinci Faysal'ın devrildiği sıradaki turden bir kaosa doğ- ru sürüklenmekte olduğunu be- lirttiler. Bir yetkili, "Saddam'ın yönetimden gitmesine >ol aça- cak bir hareket, çok kanlı olma- ya adaydır" dedi. Kürt kaynak- lan ise Irak'taki tüm demokra- tik muhalefet gruplannın bu hafta sonu Beyrut'ta bir araya gelerek durumu göruşeceklerini açıkladılar. Kaynaklar, Süley- maniye, Kerkuk ve yakınındaki Camcamal, İran sınırına yakın Raniye gibi yerlerde Kürt halk ile Irak güvenlik güçleri arasın- da çatışma çıktığını doğrula- makla yetindiler. Londra'daki Iraklı Şii kaynak- lar ise İran Islami Devrimi'ni or- nek alarak "İslara Devrinıi Yük- sek Kons«>i" adıyla Şiileri bir araya toplayan "Ayetullah Bekr El-Hakim" emrinde 60 bin ki- şilik bir milis gücünün Irak'ta Şii nufusun yoğun yaşadığı gü- ney eyaletlerine girmek amacıyla İran sınınnda beklemekte oldu- ğunu one surdü. 11 gazeteci kayıp Irak'ın guneyinde şiddetli ça- tışmalara sahne olduğu bildiri- len Basra kentine gitmekte olan Washingtoırda Rumlar açığa düştü UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — Son haf- talarda ABD yonetimi ve Birleş- miş Milletler ile yapılan yoğun temaslar, Ankara'nın Kıbns ko- nusunda önemli bazı kararlar arifesinde olduğunu gösteriyor. ABD, bu konuda umutlu, Rum kesimi tedirein bir bekleyiş için- de. ABD yonetimi çevrelerinden sızan haberier, Ankara'mn Kıb- rıs'ta federal bir çozume ilk kez bu kadar yakın olduğunu gös- teriyor. Şu ana kadar Kıbns'ta federatif bir çözüme yanaşma- yan gorüntusü veren taraf Türk kesimiydi. Bu da sanki Rum ke- simi federatif bir çözumü arzu- luyor, Turk tarafı da bunu en- gelliyor izlenimi uyandırıyordu. Oysa gerçekte federatif çozüm Kıbns'ta bugünkü statükoyu meşrulaştırdığından Rumların adanın tümünü denetim aitına almak hedefini sekteye uğratı- yordu. Türk tarafı son haftalarda fe- derasyona yanaşır bir havaya gi- rince, "uzlaşmaya yanaşmayan Turkiye'ye baskı yapılması ge- rektiği" vonundeki Rum iddia- ları boşlukta kaldı ve böyle bir çozumü asıl istemeyen tarafın Kıbns Rum kesimi olduğu orta- ya çıktı. ABD yetkilileri birkaç gündür VVashington'da temaslar yapan Kıbrıs Rum kesimi Dışişleri Ba- kanı Yorgo Yakovu'nun bu du- rumun tedirginliği içinde oldu- ğunu hissetmiş bulunuyor. Bu da ABD'nin Rumların bugüne kadar yarattığı 'uzlaşmacı' izle- nimin aslında gerçek tutumlan ile bağdaşmadığını daha iyi far- ketmesine yardımcı oluyor. Nitekim, ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker Yakovu ile yaptığı görüşmede Rumların id- 11 Batılı gazeteciden haber alı- namadığı belirtiliyor. Riyad'daki Amerikalı askeri yetkililer, bu kişilerin kaybol- duklan ya da tehlikede oldukla- rının sanıldığını söylediler. Ku- veyt'ten pazar günü karayolu ile aynlan 11 gazetecinin Basra ken- tine doğru ilerledikleri, yol üze- rindeki bir Amerikan askeri kontrol noktasmdan geçtikleri ve son olarak Basra kentinin 40 kilometre kadar guneyinde gö- ruldukleri belirtildi. Kuveyt'te sokağa çıkma yasagı Reuter'in haberine göre Ku- veyt'e önceki gün dönen Veliaht Prens Şeyh Saad AI Abdullah Al Sabah, başkentte sokağa çık- ma yasagı ilan etti. Ajans, soka- ğa çıkma yasağının akşam saat 22.00'den sabah 04.00'e kadar geçerli olduğunu bildirdi. Irak karşıtı koalisyonda yer alan sekiz Arap Ulkesinin dışiş- leri bakanları, Körfez savası sonrasında bölgede ıcurulacak güvenlik sistemini görüşmek üzere dun Suriye*nin başkenti Şam'da bir araya geldiler. Suriye Dışişleri Bakanı Faruk El Şara, toplantının açılışında yaptığı konuşmada Arap ülke- lerinin bölgede istikrar ve güven- liğin uzun dönemde sağlanma- sı konusunda inisiyatifı üstlen- meleri gerektiğini söyledi. Toplantıya Mısır, Suriye, Su- udi Arabistan, Katar, Bahreyn, BAE, Umman ve Kuveyt dışiş- leri bakanları kaahyor. Bagdart'ta gösteriler AFP, SAIRI sozcusünun Iran Haber Ajansı İRNA tarafından yayımlanan açıklamasına daya- narak Basra'da başlayan göste- rilerin kısa sure içinde ayaklan- maya dönüştüğünü ve Bağdat'a kadar sıçradığını haber verdi. Sözcü, Bağdat'ta Saddam Hu- sey in karşıtı gösteriler yapıldığı- nı ve birçok hükumet yetkilisi- nin öldüruldüğünü söyledi. AFP'nin haberine gore gösteri- ciler Bağdat yakınındaki bir ce- zaevini ele geçirerek mahkûmla- rı serbest bıraktılar. Suriye Haber Ajansı SANA da Bağdat'ta yonetim karşıtı bu- yuk çaplı gösteriler yapıldığını haber verdi. Basra'da neler oluyor? Tahran yanhsı Şii gruplar ta- rafından ele geçirilen Basra ken- tine ilişkin çelişkili haberier ve- riliyor. BBC, Basra'nın Cumhu- riyet Muhafızlan'run kontrolün- de olduğunu bildirirken SAIRI kaynaklan, kentin Şiilerin elin- de olduğunu one sürdü. BBC'nin haberine göre Bas- ra'da ayaklanmarun başlamasın- dan sonra Cumhuriyet Muhafız- ları ile Şii gruplar arasında ça- tışmalar oldu. BBC, Cumhuri- yet Muhafızlan'nın ayaklanmayı bastırdığını ve Basra'da Saddam yanlısı meşru hukümetin işba- şında olduğunu haber verdi. dialanna pek itibar etmedi. Ge- rek Rum basını bu izlenimde ge- rekse de Turk tarafına verilen bilgi bu doğrultuda. Örneğin Baker, Kuveyt ile Kıbns arasında bir paralellik kurulmasını net bir şekilde red- dederek bu konuda ABD'nin Türkiye'ye baskı yapması için lobi faaliyeti için gelmiş olan Y'akovu'yıı düşkınklığına uğrat- tı. Tersine Baker, Yakovu'ya Türk tarafının olumlu davran- dığını. Ankara'nın uzun yıllar- dan beri ilk kez doğrudan dev- rede olduğunu söyledi. Bu şu anlama geliyor: Anka- f•7 a t M 11 12 I«17 >8 9 Q m ıe 33 14 e 7[ 8 9 JOJ 11 12 13 14 1J7İ 8 9 q 1 Ss m14 RÇELİK FIRSATIPazar aunu acıklanıyor Bekleyin! GOZLEM UGURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) uyuşmazlıklann ana nedenleri olmuştur. Humeyni rejiminin, devrim modelini Irak'ta da uygulamak ıstemesi, iran-lrak savaşının da nedenlerinden biridir. Belki de en önemlisi- dir. İran'da Şii molla rejimi kurulduktan sonra Tahran, "dev- rim modeli ihraç" etmek için öncelikle sınır komşuları ara- sında bazı ginşimlerde bulundu. İslam devrimi öncesınde Ortadoğu bölgesindeki en et- kili dinsel lider Musa Sadr'dı. Yeğeni ile Humeyni'nin oğlu- nun evlenmesi üzerine de İran Islam devrimi lideri ile ak- raba olan Sadr, kısa sürede hem Lübnan hem de Irak'ta adını duyurmustu. Musa Sadr, Irak'ta özellikle Kerbela ve Necef bolgelerinde etkiliydi. Lübnan'da Yüksek Şn Konseyi Başkanı oian Musa Sadr, 1978 yılında Muammer Kaddafi'ye yaptığı bir ziyaret sonun- da ortadan kayboldu. Bir daha kendisinden hiçbir haber alı- namadı. Irak, Humeyni rejiminden sonra İslam devriminin kendi ülkesinde de yayıfacağından kaygılanıyordu. Humeyni de devrim öncesinde Musa Sadr tarafından etkilenen ve yön- lendirilen Irak'taki Şiileri Saddam'a karşı ayaklandırmaya çalışmaktaydı. İran-lrak arasındaki ikinci uyuşmazlık kaynağı Kürtlerdi. Baas rejiminin baskılarından kaçan Irak kokenli Kürtler, Şah zaman/nda da iran'a sığınmaktaydılar. Bu sorun, öteden beri vardı. Kürtler, 1943 yılında Irak'ta "Barzan aşireti" tarafından başlatılan ayaklanmanın başarısızlıkla sonuçlanması üze- rine İran'a sığınmışlardı. 1946 yılında İran'da "Merhabat" adlı bir Kürt devleti kurulmuştu. Mustafa Barzani, bu kısa ömürlü Kürt devletinin Genelkurmay Başkanı'ydı. Molla Mustafa Barzani, 1931 yılında Kürt ayaklanması- na liderlik eden Şeyh Ahmet'in de kardeşiydi. Barzani, 1947 yılında "Merhabat Kürt Devleti" yıkılınca Sovyetler'e sığındı. Uzun süre Moskova'da yaşayan Barza- ^ni, 1958 yılında General Kasım'ın ihtılal ile yonetimi ele al- Vıasından sonra Irak'a döndü. ihtilal yonetimi ile başlangıçta uzlaşan Barzani, bir süre sonra Kürtlere verilen sözlerin yerine getırilmemesi üzeri- ne yenıden silahlı ayaklanma başlattı. Kürtler 1961 yılında Mustafa Barzani liderliğinde Irak'ta- ki Baas rejimine karşı ayaklanmış; bu ayaklanma sonunda 1970 yılında Kürtler ile Baas yonetimi arasında bir anlaş- ma imzalanmış; bu anlaşma ile Kürtlere özerklik verilmesi konusunda uzlaşma sağlanmıştı. Baas yönetimi, 1974 yılında bu özerklik tasarısını açıkla- dı. Barzani, bu tasarıyı yetersiz buldu. Baas rejimi ile Kürt- ler arasında yeniden silahlı çatışmalar başladı. Kürt ayak- lanmacılar İran'dan destek sağladılar. 1975'te Kürtler ile Baas rejimi arasında yeniden bir uz- laşma sağlandı. Iran ile Irak arasında Cezayir'de 6 Mart 1975 günü imza- lanan "Şat-ûl Arap" anlaşması ile İran ve Irak arasındaki nehir sının yeniden belirlenirken Iran da Kürtlere verdiği des- teği geri çekeceğı konusunda güvence veriyordu. Bu uzlaşma ile silahlı çatışmalar bir süre durdu. Ancak Baas rejimi, Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtleri, ülkenin gune- yinde zorunlu göç yoluyla yerleştirmeye başlayınca Kürt ayaklanması yeniden başladı. Bu kez ayaklanmayı Mustafa Barzani'nin oğlu Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani ile Kürdistan Yurtse- verler Birliği lideri Celal Talabani yönetmekteydi. Yaşlı ve hasta olan Mustafa Barzani, 1976 yılında önce İran'a sığı- nacak, daha sonra da Amerika'ya gidecek ve 1979 yılında Amerika'nın Rochester kentinde ölecekti. Çeşitli Kürt örgütleriyle Baas rejimi arasındaki en drama- tik olay, 1988 yılında Halepçe'de yaşanmış, Irak ordusu bin- lerce Kürdü kimyasai silah kullanarak öldürmüştü. Celal Talabani'nin VVashington ile arasının çok iyi oldu- ğu biliniyor. Olası bir Kürt devleti, hiç kuşkunuz olmasın, VVashington desteği ile kurulacaktır. Körfez savaşı sonrasında Irak toprakları üzerinde iran İs- lam devriminin yayılması ve ABD desteği ile bir Kürt devle- tinin kurulması yeni sorunlar doğuracaktır. Ve bu sorunlar doğrudan doğruya ülkemize yansıyacak- tır. Konu ulusal çıkariarsa, bu ulusal çıkarlar, Tahran kaynaklı İslam devrimi ve ABD destekli Kürt devleti karşısında nasıl korunacaktır? "Bush siyasetı" ile mi? ra, geçen yıllarda sorunun hep iki toplum arasında çözülmesi gerektiğini vurgulamış ve muza- kere sürecinden uzak durmuştu. Oysa son aylarda gerek ABD başkentinde gerekse de Birleş- miş Milletler'de konuyu doğru- dan üstlendiğini gösteren bazı temaslar yaptı ve federasyonun gejçekleşmesine yeşil ışık yaktı. Bu da bugüne kadar federasyo- nu istediği izlenimi uyandıran, ama aslında adanın tümunü is- teyen Rum tarafını savunmasız yakaladı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Yakovu ile göruşmesin- de yalnızca Türkiye'nin attığı adımları ovmekle kalmadı, ay- nı zamanda Avrupalıların bu konuda aldığı inisiyatifin soru- nun çözulmesine yardımcı ol- mayacağından da yakındı. Ba- ker, Avrupalılara sorundan uzak durmalarını telkin ettikle- rini ifade etti. Geeenlerde Ingı- liz Dışişleri Bakanlığı'ndan bir heyet VVashington'da bu yönde temaslar yapmıştı. Baker'ın Rum tarafını tedir- gin eden bir başka yaklaşımı da Yakovu ile yaptığı gorüşmenin ortasında. odada bulunan mus- teşar yardımcılarından Rav- mond Seitz'a donup, "Özal'ın içerideki durumunun nasıl oldu- ğunu" sormasıydı. Seitz, bu so- ruya,"Fazla desteği yoktu, ama şimdi toparlryor" diye yanıt ver- di. Rum tarafının bu diyalog- dan aldığı mesaj, Amerika'nın, Özal'ın içerideki durumuna du- yarlı davranacağı oldu. Yakovu, ABD Başkanlığı Ulusal Güvenlik Danışmanı Brent Scowcroft ile göruşmesin- de de Amerika'dan fazla destek bulamadı. Scowcroft da Baker gibı Türkiye'nin 'olumlu birçiz- gide yürüduğünü' vurguladı ve Rumların buna yardımcı olacak bir tutum almasını diledi. Tüm bu gelişmelere bakıldı- ğında artık VVashington'un da Kıbrıs'ta federal bir çözüme asıl yanaşmak istemeyen tarafın Rum kesimi olduğunu kavramış bulunduğu ortaya çıkıyor. Fe- derasyonun kabulu, aslında ba- zı kuçuk oynamalar dışında bu- günku statünün onayı anlamına geliyor. Ancak bugüne dek san- ki çözüme yanaşmayan taraf Türk kesimi gibi görünüyordu. Oysa son zamanlarda bu konu- da "diplomasi" uygulanmaya başlandı. Bu da federasyonu asıl istemeyen ve adanın tumü- ne hukmetmek isteyen tarafın, Rum kesimi olduğunun ABD tarafından anlaşılmasına yar- dımcı oluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear