Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahlbı Cumhunyct Matbaaulık vc Gazetecılık Turk Anonım Şırkctı adına
Nıdir \wk 0 Gcnel Yayın Viuduru Hasu Cemal. Mucssese Muduru
EmiDc Lşaklıgıl, Yazı Işlerı Muduru Ofcav GoiKasıa, 0 Haber Merkezı
Muduru Yılçsa Ba>vr, Savfa Duzenı Yönetmenı All Acar 0 Temuktıer
<v\k*R\ \hncl TID. IZMlR HıknKt Çtlınkan. ADANA ç « ı o Vı«enoglu
k Pohııkı tclal Ha^MfK. Di, Habcrln tntıa Irin. Ekonoml C < v Tsrtu. , Sı-ndı.a ^ j ı ı l ı M n . kuhur Crfâl l»wr.
l*unbu Hat>et!erı KMMI Ks(«k E^Itm (*•«* ^OIIM. 1un Haberkn Ncc^M Do«u. Spo' Danıjman \Malk«tlr \acdwM.
Dız Yazılar Kmm Ç*l«k». *raqırma **•!»• \I|M>. Du/clımc ^MnHaJı Vum 0 koortııvaıar U « d korafcaı 0 MaJ,
M«- trol LrkM 0 Mu^^be BataM \n*r 0 Buîse Plar ama Sc^fi ChiBiıtbwtfci 0 Rcklar- \>* Torva 0 Ek >av nlar
HttlvB Akvol 0 td^re H*«MB Gıırrr 0 Uttm: Oa4rr <rük 0 Bıig Islcm >•* İRil 0 Pe~onc S«*p
) j « . Aunılıı Bajkan Nulır •>>*
Okt>> U M taiçıB BB>«T Hasaa
teaal Hık«wl Çrliakıyı. Oka>
G M C B M . L far M M C I
Sriçrt
Basan «• VOMK. Cümhunyci Matbucıtık « Gazettoki TA.Ş Tilrkocag. Cad 39/4] Cafalc|hı
«334 Ist PK 246 IsUnbul Tt\ 512 05 Q<- (20 hat), Tdtn 22246 F«A (ll 526 60 72 0
&mrfdA ^ ü n Zıva Gökalp Btv lnktlapS.No 19'*, Tet 133 II Al-f Trtex 42344 Fax (4)133
05 M 0 İuur- H Z.va Bh 1^2 S 2/3. TeL 13 12 30 Tel-r. 52359 ra« (51) 19 33 60
.hact Tıı # Adaaa Inönu Cad 119 S No < Kaı I Tet 19 37 52 (4 hai), Tetn 6215! Fax (71> 19 23 78
TAKVIM: 5 MART 1991 Imsak: 5.02 Guneş. 6.29 Oğle: 12.20 llcindı: 15.31 Akşam: 18.05 Yatsı: 19 24
MSÜ'DE 108.
KURULUŞ TÖRENİ
Türidye
sanatını
dtinyaya
tanıtamadr
Küitür Servisi — Mimar Si-
nan Üniversitesi'nin (eski
Sanayi-i Nefıse Mektebi ve da-
ha sonra Güzel Sanatlar Aka-
demisi) 108. kuruluş yıldönü-
mU, dün üniversitenin oditor-
yumunda düzenlenen bir tö-
renle kutlandı.
Törende bir konuşma yapan
Mimar Sinan Üniversitesi Rek-
törü Prof. Dr. Güdüz Gökçe,
şunlan söyledi: "20 Temmuz
1982de 41 sayüı kanuı hük-
mmmit karanuune ile kunıl-
mm baluMan Minar Sinaa
ÜaHcnHeti'aiıı kompozisyo-
ı ı u iMkıMıfiiBda büyük bir
böMnıiniİB Gnzel Suadar
AkadeMİsi ile Devict Komser-
mtavan'Bin bagiannasıyla,
bir kmunifl ise Fea-Edebrjnt
Fakttltcsl'Bİn kHrain
otastaraMBgn görülür.
ı iki bogön kunılu-
l«Muı 10*. yılwı koÜMİıtıınız
Guri Suattar AluMİemisi, öl-
knıiıaı Batıh ••Un4a sanat
dfrrtiBmi yapMflkve çok uznn
yıttar tek kunnnıı olmak özel-
HgİM, taşımış nsmi wlı|ııu
aniversitemizJD karnlaşona
kadar sBrdnnnaştür."
tnsan topluluklannı toplum
yapan faktörlerin başında sa-
nat ve kültürün geldiğini söy-
leyen Gökçe, şöyle konuştu:
"Tophımlann saygmlıfını
belirieye» de yahuzoı siyasal,
aakcri ve ekoaoaak füçleri dc-
|M, saaat ve küitür düzejleri
otaaaktatlır. Ülkcmlz bugıin
4iayaca ae yank ki layıkı ile
tMMamalrta halta daha acı-
H çok zaman oiumsuz onymr-
gılaria tkfertendirilmektedir.
•Kaıni ve 'Miamar Sinan' ser-
gücfi i e geçen yıiiarda dunya-
ua öacmli merkezleriade geç-
amiş ıtaıtatıi» açısından kü-
(ttmaeameyecek sonnçlar alın-
•uştır.
Ancak ImgüBnn Türkiyesi'-
oia sanatı ne mahiyette ve ne
düeydedir? Bu gerektigİDce
tautitauuıuştır, bjüaıneınekte-
a%. Bonan düzeyİMn yökseltfl-
•acai ve tamıdlması için çok
rsria ptplmaa gerekmekte-
Güei SaaaÜar Akadcmi-
si, gözei sanatlar ve mimarlık
ataalannda Devlet Konserva-
tavan ise müzik, opera ve ti-
ymtro abuüannda üniversite
öaccsİBde bn amaçlar doğrul-
l n ı ı d ı otumlu katkılar getir-
mişlerdir."
Mimar Sinan Üniversitesi
Mezunlar Derne^ Başkanı Sa-
mi Caad'in de bir konuşma
yaptığı törende daha sonra es-
ki müdür başkan ve rektörle-
re, 50 ve daha fazla yılhk me-
zunlara, 30, 29, 28, 27, 26 ve
25. hizmet yüını tamamlayan-
lara, 1988 -1990 yüları arasın-
da emekli olan öğretim üyele-
rine şükran plaketi, 1990-91
öğretim yıh yetenek sınavlan
yürütme komisyonu üyelerine
de tesekkür belgesı verildi.
Tören sonrası, kemancı Sa-
iaa Akçıi ve piyanist Cana Gür-
maa, Leclair, Beethoven, Dvo-
rak ve De Falla'nın yapıtlann-
dan olusan bir konser sundu-
lar.
HarbiyeAs Sineması, Akira Kurosava'nın 'Düşler'iyle 6 marttayeniden açılıyor
Çı%m düşteld kaıııeraKüitür Servisi — "Ran" (Kargaşa) adlı fü-
mi kısa bir sure önce Türkiye'de gosteriimeye
başlanan ünlü Japon yönetmen Akira Kuro-
sava'nın son fîlmi 'Düşler' yarın Harbiye As
Sinemısı'nda galayla başhyor. Böylece bir
başka •'diış" daha gerçekleşiyor, lstanbullu si-
nemaseverlerin birkaç yıldır yoksun kaldıklan
As Sineması, "Akira Kurosava'nın Düşleri"y-
le yeniden açılıyor.
Bugune kadar "Yedi Samuray", "Raşo-
mon", "Kanlı Taht". "Dersu Uzala", "Kage-
muşa", "Ran" gibı başyapıtlara imzasını atan
Kurosava, son filmi "Dü^er"de degışik bır yol
izleyerek ayn ayn bölumlerde sekiz duşünu be-
yazperde>e aktardı. "Ran"ın çekimlerini ta-
mamladıktan sonra 2 yıl 2 ay süren titiz bir
hazırhğın ardından 28. yapıtı "Düşler"e giri-
şen Kurosava, "Neden düşier" sorusunu şöy-
le yanıtlıyor:
Akira Kurosava, 2 yıl 2 ay
süren titiz bir hazırhğın
ardından gerçekleştirmiş
'Düşler'i. Japon yönetmen, 28.
yapıtı için şöyle diyor: "Düşler
o kadar aşırı ve olağanüstüdür
ki gerçekleşmeleri olanaksızdır.
Ama yine de taşıdıkları keskin
duygularla gerçek deneyimler
gibidirler. Kanımca düşler,
insanın saf ve çılgınca
isteklerinin billurlaşmasıdır!'
"Düşlerin, insanın ovanık oldugu zaman-
lar ruhunun en derininde taşıdıgı çılgın istek-
ler olduguna inanıyorum. Ama bu duşler in-
san u>kuda>ken kafasında gerçek olaylara dö-
nuşur. Duşler o kadar aşın ve olağanüstüdür
ki gerçekleşmeleri olanaksızdır. Ama yine de
taşıdıklan keskin duygularla gerçek deneyim-
ler gibidirler. Kanımca duşler, insanın saf ve
çılgınca isteklerinin billuriaşmasıdır. tnsan duş
gorurken bir dahidir, bir dahi gibi cesur ve
atak. İşle, duşlerimin sekizini fılme doniıştu-
nırkeu bu onemli gerçekten yola çıkbm. Boyie
bir film yapılırken atılgan anlatımlar kulla-
nılmalıydı. Tıpkı duşlerdeki gibi!"
''Duşler"le, 80. doğumgünunu kutlarken bir
de özel Oscar ödulü'nun sahibi olan >arım
yüzyülık sinema adamı Kurosava, son dönem-
de hayranları arasında yer alan Steven Spiel-
berg, Francis Ford Coppola, George Lucas,
Martin Scorsese ve Brian De Palma gibi Ame-
rikalı yonetmenlerden buyuk destek gördu.
Nitekim, "Düşler"in Kargalar adını taşıyan
bölûmünde oyuncular arasında sürpriz bir
ısim var: Bu bölumde unlu ressam Vincent van
Gosb'u Martin Scorsese canlandınyor.
Ote yandan 'Akira Kurosava'nın Duşleri'n-
de Japon yönetmenin onceki yapıtlarında
rol alan seçkin adlar da yer ahyor. "Ran"da
izlediğimiz Akira Terao ve Mieko Harada.
"Kagemuşa"da oynayan Mitsoko Baişo,
"Düşler"ın oyuncuları arasında.
tlk duşun adı "Yagmur Arasından Güneş
Parlıyor." "Şimdi kuçuk bir çocuk oldum. 5
yasındayım. Evimizin onunde geleneksei bir
Japon kapısıoın altında yağmuru seyrediyo-
rum." tlk düş böyle başlıyor.
"Şeftali Bahçesi" adlı ikinci duşte tarlalar-
da bir kızı izliyor. Kız, çıçeğe durmuş şeftali
ağaçları arasında kayboluyor. Sonunda her
şey yok oluyor, bir tek şeftali ağacı kahyor.
"Tipi"de vadide 4 adam kar fırtınasında
uyuyakalıyor. Çok güzel bir kar perisi göriı-
nüyor. Ama gerçekten peri mi acaba?
"Tanel"de savaştan tek sağ kalan olarak dö-
nüyor Kurosava. Karanlık bir tunelde, öldu-
rülenlerin hayaletleriyle göz goze geliyor.
"Kargalar" adlı duş çekilmeden önce Ku-
rosava, Hokkaido'da, Van Gogh'un tablola-
nndaki buğday tarlasına uygun bır taria bul-
du. Tarla bir yıl bakıma ahndı. Kargalar için
ise bir kuş yuvası yapılarak 250 karga toplan-
dı. Kuşların aynı yonde uçmalan sağlandı.
"Kırmızı Fuji Daglan", yakın tarihin bir ka-
rabasanı. Nilkleer patlamadan sonra Fuji Da-
ğı erimeye başbyor. Efektlerine George Lu-
cas'ın da yardımcı oldugu bu bolümde, kala-
balık panik içinde kaçışırken Kurosava hıçbir
şey yapamıyor, yalnızca kırmızı dumanlarla
savaşıyor.
"AgJayan Dev" adlı bölum, "Dünyanın so-
nu olmalıydı. Ama ben yaşıyordum, yalnıziı-
ğa alışmaya çalışarak" diye başlıyor.
Fılm, "Su Deginnenlerinin Koyü" adlı son
duşle bitiyor. Kurosava kendini çok güzel bir
yerde buluyor. Orada karşılaştığı yaşlı adam,
"Bugünun insanları doganın bir parçası ol-
duklannı unutuyoriar" diyor. "Su Değirmen-
lerinin Köyü", bir bakıma, Kurosava'nın duş-
lerinin bir özeti. Tabiat ananın yitip gidişiyle
birlikte ınsanoğlunun "yureği"nin de kaybol-
duğunu vurguluyor Kurosava.
"Düşler'Mn gorüntu yönetmenı Takao Sai-
to daha önce "Yedi Samura)", "Kagemuşa"
ve "Ran"da da Kurosava'yla çalışmıştı. "Duş-
ler"in müziğini gerçekleştiren Şiniçiro Ikebe
1
nin ise Kurosava'nın "Kagemusa"sının ve Ima-
nmra'nın "Narayama Türküsü"nün muzikle-
rinde de imzası var.
KUROSAVA BEŞ YAŞINDA — "Düşler" filminin Uk bölümunde Akira Kurosava beş jaşında. Bugün
seksen bir yaşında olan Kurosava, film setinde, çocuklugunu oynayan oiuncuya son talimatlan veriyor.
Ünlü İtalyan gazeteci Oriana Fallaci, savaş muhabirlerinin eleştirilerine hedef oldu
Fallaci, Körfez'de 'ScucP gîbiydiPatlayan bombalar ve gaz maskeleriyle geçen
uykusuz gecelerde Fallaci'nin yaptığı çekilmez
star kaprisleri, diğer gazetecilere bol bol
malzemesağladı.
NİLGÜN CERRAHOCLU
ROMA — "General Sch-
warzkopf'u sevdim, çünkü oto-
riter bir nineyi hatırlatıyordu
bana. Hani iri yan, koca gogus-
lü, biraz erkeksi ha\alı, geniş
omuzlu, eli kolu büyuk nineler
vardır >a onlara benziyordu
Schwarzkopf. 1 metre 95 cm
uzunluğunda, 12ü kilo agırlığın-
daki bu adamın garip bir i\i ta-
rafı vardı. O sert >uzunde gö-
rünmez bir sevecenlik seziliyor-
du. Hiç yanlış yapmayan, iyi
konuşmasını beceren, son dere-
ce de ciddi bu adam, karşısın-
dakini kolayca ikna edebiliyor,
saygı uyandınyordu."
Dahran'dan son gönderdiğı
yazılarından birinde böyle ta-
nımlıyordu 'müttefik' generali,
Oriana Fallaci. Vietnam savaşı-
nın militan muhabiri ve 'tarih-
le soyleşi'nin o unutulmaz aykın
gazetecisi bu kez Dahran'dan
bu tip bir iki ilgınç 'tipleme' ile
'tasvir' göndermekten öteye bır
şey yapamadı. Savaşın onasın-
da buyuk bir gürultuyle 'gitti',
'gidiyor', 'gidecek' söylentıleri
arasında 'Corriere Della Sera'-
run muhabiri olarak Arap yarı-
madasına uçan Fallaci, İtalyan
gazetecihğinin yeni isimlerı ara-
sında tüpgaz patlamasından
öteye gidemeyen bir 'Scud' gi-
bi kaldı. Uluslararası basının,
dunyayı kuçuk bir medya köyu-
ne dönüşturen sert rekabet or-
tamında, en iddialı isimlerle ya-
nşa çıkan Fallaci, aslında yalnız
İtalyan gazetecilerinin değil,
tüm rakip meslektaşlarımn ağır
eleştirilerine hedef oldu.
Patlayan bombalar ve gaz
maskeleriyle geçen uykusuz ge-
celer arasında Fallaci'nin yaptı-
ğı çekilmez star kaprisleri, diğer
gazetecilere en az savaşın başak-
törleri kadar malzeme sağladı.
"Oriana Fallaci, şiradiye dek bi-
ze Fidel Castro'nun kotü koku-
sunu anlattı. Humeyni'nin kar-
şısında çarşafını sıyırdı ve Aye-
(ullah'a hakaret etti. Vietnam'-
da, Lubnan'da, V unanistan'da,
Filistin ve Arjantin'de cumhur-
başkanlannın, devrimcilerin,
azizlerin ve hükmedenlerin en
mabrem hislerine tercüman ol-
du. Ama bunlann hiçbiri anla-
şılan, onu Suudi Arabistan'a
hazıriayamadı. Daha dogrusu
Suudi Arabistan, Fallaci'ye ha-
nr degildi" diye yazdı 'Los An-
geles Times'ın muhabiri Kim
Murphy. Ve ekledi: "Suudi
Arabistan'da mutlu gazeteciye
rastlamak mümkün degildi. Bir
karmaşa ve telaş ortamında
apar topar gönderilen gazeteci-
lerin çofu-sansür nedeniyle-
askeri operasyonlardan uzak
Dahran International Oteli'nin
bannda sigara ardına sigara içip
sö> lenmekten başka bir şe> ya-
panuyorlardı. Ama kentin en
lüks oteli 'Gulf Meridien'i seçen
Oriana, sahneye sol taraftan
girdi. Sağında Suudi Arabis-
tan'ın en etkin gazetesinin genel
ya>ın muduru Halit Miyena
vardı. Miyena, Fallaci'yi cephe-
ye göturmek için söz vennişti."
Bundan sonra tüm Doğulular
gibi 'hayır' diyemediği için Fal-
laci'ye bu sozu veren Miyena'-
nın randevu sabahı odasında
nasıl uyuyakaldığını tum ayrın-
tılanyla rapor eden Murphy, ln-
giliz 'Guardian' gazetesinde de
yayımlanan hıkâyesinde sabah
saat 6.30'da ttalyan gazetecinin
otelde çıkardığı çıngarı anlatı-
yor. Randevu saatı 6.30'da Mi-
yena'nın odasının telefonunu
dakikalarca çaldırdıktan sonra
Arap gazetecinin kapısım yum-
ruklayan Fallaci, Hemingway
gibi cepheye gidemeyeceğini an-
lıyor. Daha sonra ofke içinde
otel Iobisinde bir ileri bir geri,
'Halit bana haber lazım. Bana
haber lazım' çığlıklarıyla gezı-
nirken tespit edilen ve kafasını
duvarlara vuran Fallaci, Miye-
na'yı hastanelik ediyor. Ola>in
arkasından, 'Yuksek tansiyon
ve kalp çarpıntılanyla' hastane-
ye kaldırılan Miyena Dahran'-
da yaşanan 'Fallaci dehşetini'
şoyle anlatıyor: "Sizi temin ede-
rim ki korktum. Gerçekten
korktum. Fallaci islerik çığlık-
lar atıyordu. Ben ise orada sa-
kin sakin otunıyordum. Kadın-
lardan bövle bir muamele gör-
meye alışık defilim. Birden fe-
nalaştım. Karsımda oturan bir
Mısırlı kalkıp yanıma geldi.
'Kim bu kadın? SUin bu ulkede
onemli bir şahsiyet oldugunuzu
bilmiyor mu' dedi. Ben 5 gaze-
tenin birden genel yayın mudür-
lügünu yapıyorum. Size temin
ederim, burada Oriana Fallaci
mitosu bitmiştir."
Fallaci'yi yakmdan tanıyan
italyan gazeteleri artık 60'ını ge-
çen bu ünlu kadın gazeteci için,
'Yazık oldu' dediler. Fallaci'yi
'gerçek bir gazeteci olmamakia'
suçlayan îtalyan meslektaşlar,
20. yüzyıl gazeteciliğinin 'mi-
tos'lanndan bırine dönuşen bu
ünlu ismin artık yerini 'yeni'le-
re vermesıni salık verdiler.
îstanbul'ııiî ınidyecisi,Midyath
SUAT KOZLUKLL
Mardin - Midyat, eşittır
midye dolma. Mardin'de deniz
yüzü görmeyen bu insanların,
Istanbul'a gelerek deniz ürünle-
rini satmalan ilgi cekiciydi. Ne-
den midye dolma satarak geçım-
lerini sağlıyorlardı?
5 yıl önce Istanbul'a gelen ve
5 yüdır midye dolma satarak ge-
çimini sağlayan 15 yaşındakı
Mehmet Çicek'e bu soruyu yö-
nelttik. Yanıtını Çiçek de bilmi-
yor. Akrabalarının yıllar önce
bu işi yaptığını, ailesinin de
Mardin'de geçimlerini sağlaya-
mayınca Istanbul'a geldiklerini
ve midye dolma satmaya başla-
dığını belirtiyor. Çiçek, babası-
nın pilavcılıkla uğraştığını, 10
yaşındaki kardeşi Ahmet'in de
babasının yanında midye sattı-
ğını behrtiyor. Mehmet, "Gece
yanlarına kadar satıyorum. Bi-
tirmeden eve dönemiyonım. Za-
ten o saatlere kadar da bitmiş
oluyor" diyor.
16 yaşındaki Abdullah Dağ,
Mardin'in Midyat kasabasından
1 yıl önce Istanbul'a para kazan-
mak amacıyla evh olan abisinin
yanına geliyor. Midyeciliği Is-
tanbul'daki hemşerilerinden öğ-
rendiğmı belirterek "Bizim bir
mesleğimiz yok. Zaten ilkokulu
zar zor bitirdim. tş aradım, ama
bulamadım. Baktım Mardinlile-
rin hepsi midye ile uğraşı>or,
ben de başladım" diyor.
lzzet Akar, 19 yaşında. Mar-
din'in Nusaybin ilçesınden.
Mardin'deki şartların iyi olma-
dığını, liseyi parasızlık yuzünden
bıraktığını belirtiyor. Akar, 1 yıl
İzmir'de aşçıhk yapmış, ama o
da Korfez krizinden nasibini
alarak 1 ay önce Istanbul'a ak-
rabalarının yanına kaçıyor.
Mevsım itibarıyla işlerin iyi
gitmediğını belirten Akar, "Ya-
zın midyecilik iyi para kazandı-
nyormuş, yaza kadar çalışınm.
Eger memnun kahnazsam çeker
giderim İzmir'e. Zaten tstan-
bul'a da alışamadım" diyor.
Midyeciler, Mannara Denui'-
nin çeşitli yerlerinden çıkanla-
rak burada komisyonculara sa-
tıhyor. Komisyoncular da Tarla-
başı'nı mesken tutan Mardınli-
lere servis yapıyor. Çuval hesa-
bı satılan mıdyelerin çuvalı 18 ile
20 bin lira arasında değişiyor.
Midyeler evlerde, kuçuklu bu-
yuklü ayrılarak ayıklandıktan
sonra önceden hazırlanan baha-
ratlı pilav karışımı içlerine dol-
duruluyor. Tablalara diziliyor.
Kirli bir havlu ve bolca Iımon,
doğru iskele onlerine.
Haydı midye dolma, yok mu
yiyen?..
GENÇ MİDYECİLER — Mardin'de deniz görmeyen gençler,
tstanbul'da deniz urunleri satarak vaşamlarını kazanıyoriar.
Midyeler evlerde kuçüklü buyuklu aynlıp avıklanıyor. tçierine
baharatlı pilav dolduruluyor. Sonra doğnı iskele onlerine...
Hayvandan insana
Snsülirf hücresiDış Haberler Servisi — Ge-
çen yılın haziran ayında Isveçli
cerrahlar, kendi hücreleri ar-
tık insülin üretemeyen bir şe-
ker hastasının vucuduna insü-
lin üreten hayvansal hücreler
naklettiler. Haberi veren Al-
man "Der Spiegel" dergisine
göre ilk kez bu yabancı doku
hastanın organizması tarafın-
dan dışlanmadı ve vücuda
uyum sağladı. Domuzdan alı-
nan bu hücreler şimdi gerekli
insulinin belli bir bölumünu
düzenli olarak üretiyorlar.
Her ne kadar ihtiyaç duyu-
lan insulinin ancak yuzde 15'i
bu yolla üretilebilse de, Stock-
holm Üniversitesi Hastanesi'n-
den cerrah Carl Gustov
Groth, bu başarının çalışma-
lara yeni bir boyut kazandır-
dığı görüşunde. Üstelik doktor
Groth, "yabancı hücrelerin
hiçbir yan etki yaratmadan
kabnUenildiğini" de belirtili-
yor.
Şeker hastalannı gunluk in-
sülin iğnesinden kurtarmak
için araştırmacılar uzun süre-
dir "yabancı hücre nakli" üze-
rinde çalışmalannı yoğunlaş-
tırmış durumdalar. Memeli
hayvanlar arasında özellikle
domuzdaki insulinin insanın-
kinden buyuk farklılık göster-
mediğini belirten Groth, "51
aminoasitten yalnızca ikisi de-
ğişik bir yapıya sahip" diyor.
Cesaret veren bu ılk gınşim-
den sonra şimdi lsveçli cerrah-
lar aynı yontemı -lokal anas-
tezi altında yabancı hücreler
bir yapay hortum aracılığıyla
karaciğere pompalanıyor- iki
şeker hastasma daha uygula-
dılar. Bu nakil yönteminin
gelecek açısından şeker hasta-
hğının tedavisinde "ciddi bir
şans" yarattığını belirten
Groth, ilerde belki böbrek, ka-
raciğer ve kalp gibi başka do-
muz organlarının da insana
nakledilebileceğine dikkat çe-
kiyor.
Aileye
hizmetler
• ANKARA (AA) — Aile
Araştırma Kurumu (AAK)
Başkanı Necmettin Türinay,
Türkiye'de aileye yönelik
hizmetlerin Batı lîlkelerinde
oldugu gibi disipline
edilmiş, çerçevesi çizilmiş
bir halde bulunmadığını
söyledi. Türinay, Türkiye'de
sağlam verilere dayanmadan
yapılan bir 'yorum
enflasyonu' olduğunu,
AAK'nın, kendi çabşma
alamnda bu durumu
aşmayı hedefledigini
bildirdi.
Deri kanserine
karşıhavuç
• ANKARA (ANKA) —
Havuç ve doğal A vitamini
kaynaklannın özellikle deri
kanserlerini önleyici rolü
tartışılıyor. Türkiye'de
yayımlanan Literatür
dergisinin dünyanın
güvenilir tıp dergilerinden
'The Lancet'ten alıntı
yaparak yayımladığı bir
yazıda, deride siğil benzeri
oluşumlarla kendini
gösteren kanser türlerinde
A vitamininin önleyici
rolüne değinildi. Yazıda,
doğal A vitamini
kaynaklannın bu konudaki
etkilerine ilişkin çok sayıda
araştırma yapıldığı ve bu
arastırmaların olumlu baza
sonuçlan gün ışıgına
çıkardıgı kaydedildi.
Veterinerler
yanşacak
• ANKARA (ANKA) —
At yanşlannda oynanan
bahisleri resmi olarak
duzenleyen ve ikramiyelerin
dağıtımını yapan Türkiye
Jokey Kulübu, bu kez
veterinerlik fakultesi
öğrencilerini yanştıracak.
Türkiye Jokey Kulübü,
üniversitelerdeki tum
veterinerlik fakültelerini
birincilikle bitiren
oğrencilere 8 milyon,
ikincilikle bitirenlere ise 4
milyon lira ikramiye
verecek.
AlllLSOS
sikkeleri
• SAMSUN (AA) — Eski
Samsun'un tarihteki yeri ve
konumuna ışık tutan 2 bin
500 'Amisos Sikkesi' bir
Alman profesör tarafından
yabancılara tanıtılacak.
Samsun Müze Müdürü
Mustafa Akkaya, yaptığı
açıklamada daha çok
gumüş olan sikkelerin tüm
Avrupa ülkeleri ile
Amerika'da bol miktarda
görulduğunü belirterek
şunları söyledi: "Almanya
Stuttgart Üniversitesi
öğretim uyelerinden Prof.
Eckart Olshausen
başkanlığındaki bir ekip ile
Samsun Muze
Mudürlüğu'nün hiçbir yerde
yayımlanmamış Amisos
Sikkeleri uzerinde geçen yıl
başlatılan çalışması bu yıl
da sürecektir."
Dekandan
öneriler
• KONYA (AA) — Konya
Selçuk Üniversitesi Tıp
Fakultesi Dekanı Prof.
Ibrahim Erkul, hastanelerde
ahlak komiteleri kurulması,
'Hipokrat Yemini'nin de
yeniden düzenlenmesi
gerektiğini öne sürdü. Tıp
alanındaki teknolojinin her
geçen gün dev adımlarla
ilerlediğini, bunun
karşısında da hekimlik
ahlakının yeniden gözden
gecirilmesi gerektiğini
belirten Prof. Erkul, ileri
ülkelerdeki büyük
hastanelerde ahlak
komiteleri kurulduğunu, bu
komitenin aldığı kararlarla
doktorlara yardımcı
olunduğunu, uygulamamn
ülkemizde de
gerçekleştirilmesi gerektiğini
söyledi.
Hanya'yı da
Konyayı da
gördüm.
"Konya'y* mal götürüyoruz.
Adam sigorta ettirmek Istedi
malını. Ben: Sen sigoıtaya
vereceğini bana ver, gerislne
kanşma!' dedlm. Şereflikoçhisar düzünde uyumuşum.
Cözümü hastanede açtım. Ne arabamda hayır var, ne
yükte... Hanya'yı da gördüm, Konyayı da!"
Sigorta Nalüiyat
Sigortası
Bir çağdaşlık simgesi