18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi: Cumhurıyn Matbaacılık « Gazetecılık Turk Anomm Şırketı adma Nadir Nadi 0 Gcnel "layın Sludurü Hlsu C«ul. Muesscsc MudurU EraiM t$akli(il, Yazı [şlcn MüdOrU. Okay GÖKBU, 0 Hab«r Mcrkcjı Mudura YıJfia B«j*rt Savfa Duzenı Yönetmenı \S Acmr 0 TemsJİcıler ANKAR4 AİMMİ Tu. IZM1R Hikmrt Çctjnkm, M)AN4 <,rt» I, Polu>Ju Cctal »nlmıt, D.J Habalcr E ı p l lıkı. Ekonomı tt«jia Itokaa. 1; Smdık» Şakf» Ifctaci. luıhiı D W l*f, Uıajıbü Haberlerı KmaJ Kaç«k, Ejjıan GCMS) Şajtea. Yun Haberien Nccid Doftıa. Spor Danı»muı AMfllfcadk YKdaua. Duı \azıUr fatea Ç« t *1 L ". Aratlımu Şsfcia UpO. Dıuetame AbdaM* VUKI £ Koordm*lor Afeacl ILarvfe» 0 Mah Ukr LraJ E*k»l 0 Vuhasebe B«lcw Tktl 0 But(* Kinjama Se*ji 0*aMbt*otta 0 JfckUm AJV TocM 0 Ek VavmUr H«tj» Ab)<Qİ 0 Idıre Hu«ril CIRT 0 isJetme Ûsdcf Çtlık 0 B^gı il«n Vııl tul 0 Pcrsontl Snp Bo«ucK>tl« >c>iit AUII/Ü Baskan Nidir Nıdl Okuo \klKL l ı k » ln«r, Huı- Caui. H 4 m ı Çniafcı». Okn Gomd». tt>r Mnc«. llku Sdçık. AU Sfnscn. Ahatı Tu Basan v« h7WHi Cumhunytt Malbucıhk ve GazeMaUk TA4. Turkoakfı Cad. 39/41 Ca|AİO|hı 54334 Isl PK 246 . Isunbul Td !12 05 05 (20 hal). Tda: 22246. Fax III 526 60 72 0 Burotar Aabuı. Zıya Gokalp Bl> inkıUp S No 19/4. Td. 1)3 II 41-4''. Ttio 42344. Fu |4) 133 0< 65 0 Izmır H Zıyl Bh 1352 S. 13, Ttl- 13 12 30. Tckı 52359 Fu. (51) 19 53 « . Inonu Caü 119 S. No I IUI I. Ta 19 37 52 (4 tuı), Tcta 62155. Fu [71) 19 25 71 TAKVtM: 28 MART 1991 tmsak: 4.21 Güneş: 5.49 öğle: 12.14 tkindi: 15.44 Akşam: 18.31 Yatsı: 19.51 Karikatür Sergisi Başbakanlar demokrasi sınavındatstanbul Belediyesi Karikatür Müzesi'nde 2 nisanda açılacak sergide, çok partili demokrasinin 45 yıllık geçmişinde yer alan 'baş aktörler' tarihin sınavına çekiliyor. TAN ORAL Demokrasilerde başbakanlar her zaman sürekli ve çok sert eleştiri altında kalmışlardır. Başbakanlık yapmak, basının karşısında demokrasi sınavına girmekle eş anlamlı gibidir. Çi- zerler ise sanınm bu sınavlann cn acımasız ve notu kıt kuru- lunu oluşturuyorlar. Basbakanların basından ve kamuoyundan alacağı not, on- lann başarılı icraatlan kadar, belki de ondan daha çok, eleş- tiriler karşısında gösterebildik- leri hoşgörü ile de ölçülüyor. Aldıkları bu not, onların sına- vı geçip göreve devam etmele- rine neden olabileceği gibi de- mokrasi sınavında çakmalan ile de sonuçlanabiliyor. öte yandan başbakanlar za- man içinde iktidar koltuğun- dan gelip geçerlerken, birbiıle- rinden ders almasını da bilmek zorunda oluyorlar. Kendilerin- den önce demokrasi sınavına giren başbakanlann en çok hangi sorularda terletildikleri- ni merak edip öğrenmek gibi. Sonunda, tarih içinde sınava çekilen, çizerlerin kalemlerinin ucunda hırpalanan başbakan- lara bakıldığında, toleransın kendileri için hava kadar ya- şamsal olduğunu gitgide kavra- mak durumunda olduklan da dikkatli gözlerden kaçmıyor. Eğer bunca kıyasıya çizgi ve yo- ğun eleştiri onların Uzerinde hiçbir etki bırakmamış olsaydı, doğrusu çizilenler boşa gitmiş sayılabılirdi. Ama böyle olmamıştır. Kari- katürcülerin keskin ve yaralayı- cı çizgileriyle suıırlandınlan de- mokrasi yolu, onların çizgiyi aşmalannı zorlaştırmış ve ola- sı demokrasi dışına çıkma he- veslilerini çoğunlukla yola ge- tirmiştir. tstanbul BUyüksehir Beledi- yesi Karikatür ve Mizah Müze- si'nde 2 Nisan 1991 Salı günü saat lSJO'da yirmi karikatürcü- müzün çizgilerinden oluşan bir sergi açılıyor. Bu sergide, çok partili de- mokrasimizin 45 yıllık serüve- ninde yer alan baş aktörler, sahneye çıkış sıralanyla ve çi- zerlerin kalemleri aracıhğıyla, bir kez daha tarihin sınavına sokuluyorlar. Her zaman oldu- ğu gibi bu sınavda da soruları soracak ve onlara not verecek olan yine sizlersiniz. Yeni teknoloji, yeni dert Çağn-cihazda tele-sapık GÖNÜLLÜ ANKARA — Telekomüni- kasyon alanındaki gelişmeler hızla artıyor. Telli ve telsiz te- lefonlar, mobil telefonlar, araç telefonlan ve ileride bunlara ek- lenecek birçok yenüikler. Bu hızlı gelişim beraberinde "tde sapık"bğı ve birtakım "şa- ka"ları da getiriyor. Her gece ayn> saatlerde bite- viye rahatsız edilen bay ve ba- yanlar çileden pkjyor veya çağn cihazına düşen bir mesaj, o gü- nü meşgul ediyor. Dayanma sınırını aşanlar, cumhuriyet savahklanna suç duyurusunda bulunuyorlar. Cumhuriyet savalannın isteği ûzerine, PTT'ce belirlenen nu- maralardan eğer birtakım por- nografık "laf atmalar"da bulu- nulmuşsa TCK'nın 421. madde- sine göre üç ay ile bir yıl hapis cezası veriliyor. Ancak bu, ye- ni düzenlemelere göre para ce- zasına çevrilip tecil ediliyor. Gece-gündüz rahatsız edilen- ler sadece evlerdeki aboneler değil. PTT'nin sıfırlı hizmet servislerinde çalışan bayanlar, bu tür saldınlarla daha yoğun karşılaşıyorlar. Üstelik onlar, karşısındaki "sapık"a sert ya- nıtlar da veremiyorlar. Özel olarak çıkma teklifinin yanın- da, çahşanlar yer kodlaması sı- rasında oldukça ağır saldınlarla karşı karşıya kalıyorlar. Şehirlerarası serviste çalışan bir bayanın karşılaştığı bir olay şöyle: Abone, şehirlerarası servisten Horasan'ı bağlamasını ister. Bayan bir yanlışlık yapmamak için aboneden istediği yeri kod- lamasını rica eder. Abone kızar ve "Hakkari'niıı H'si" dedikten sonra ikinci harfte "O. nun o'su" deyince bayan, "Anlayamadım" der. Abone, daha da sinirlenmiştir ve "Keo- dinden pay biç o....." diye ba&nr. Ozellikle sıfırh santrallerde çalışan bayanların artık bıktık- larından "Milli Damat Cemal M adını taktıklan bir de sapıkla- n vardır. Çünkü Cemal, bu hiz- met birirnlerinde çalışan bütün bayanların kendisine ait oldu- ğunu savunuyormuş. Telefona kendisini tanımayan bir görev- li çıktığında sinirleniyormuş. Istanbul santralma da bir ba- yan sapık dadanmış. Geceleri PTTnin santralinde çalışan ba- yanlara telefonu açıp, "Bir şey sorabilir miyim" diyor. "Buyrun" yanıtını aldıktan sonra da "Külotunuzun rengi- ni öğrenebilir miyim" sorusu- nu yöneltiyormuş. Ancak bir PTT memuresi bütün cesaretini toplayarak bu bayan sapığa yanıt vermiş: "Külotumun olduğunu nere- den çıkartıyorsunuz?" Bayan sapık, bir süre şaşkın- lıktan telefonu kapatamamış. Ama bir daha da PTT'nin ba- yanlarıru rahatsız edememiş. örnekler sadece telefonla il- gili değil. Haberleşmenin girdi- ği her alanda bu tür olaylar oluyor. Son zamanlarda PTT'nin çağn cihazlarındaki hizmetini arttırmasıyla bu alanda da ol- dukça ilginç gelişmeler var. PTT bunun için "sevmek", "öpmek" gibi kelimelerin çağ- n cihaandan gecilmesini yasak- lamıştı. Ancak bu yasak, "Sev- gililer Günü"nde kalktı. Şimdi çağn mesajlan bu serviste ça- lışan bayanın inisiyatifıne ve ahlak ölçülerine kaldı. Son derece önemli mesaj la- nn yanında, "Suyu ısıröm, ace- le gel", "Arabanın torpido gö- zünde iççamaşınm kaldı, alma- yı unutma","Seni üzdiıgüm için beni affef'gibi masumca mesaj- lar da yer alıyor. Bazı "uyanık" bayanlar ise vereceği mesajın aunmayacağı- nı önceden büdiği için notunu Ingilizce yazdınyor. Ingilizce mesajı merak eden çağn me- muru, notu arkadaşlanna ter- cüme ettirince şaşınp kalmış: "Senin yatağında çıplak ola- bUseydim, seni çüdırtabilsey- dim." Sinemada, televizyonda, pop müzikte ( kan ve dehşef eğilimigiderek artıyor Batı,şiddetetapıyorBaşta Amerika olmak üzere Batı ülkelerinde pop kültürün son ürünleri kanlı sahnelerle dolu. Cinayet, işkence ve tecavüz olayları sinemada ve şarkılarda işlenen temel konular arasında. Sosyologlar toplumda 'şiddetin' olağan sayılmaya başlamasından endişe ediyorlar. Newsweek dergisi, Batı dünyasında artan şiddet kültürüne dikkat çekerken bu eğilimin artması sonucu filmlerde artık cinayet sayısının da tırmandığını ve sahneye yığılan cesetlerin yüzleri bulmaya başladığını belirtiyor. Dış Habeıier Servisi — Batı dünyasında aşırı şiddet yüklü fılmler yüz binlerce izleyiciyi si- nemalara çekerken, benzeri ro- manlaı en çok satan kitaplar lis- telerinde başa güreşiyorlar. Yoğun şiddet unsurlarının bombardımanı altında kalan ki- şiler ve dolayısıyla toplum bu konudaki duyarûhğını kaybedi- yor ve gerçek yaşamda da şid- det uygulamaya hazır hale geliyor. "Newsweek" dergisinin son sayısında yer alan incelemeye göre günümüzde Batı dünyası- na hâkim olan pop kültürünün en önemli özelliklerinden biri, kanh sahnelerle dolu fılmler, ay- nntılı vahşet olaylarının anlatıl- dığı romanlar ve tecavüz-cinayet gibi temalann işlendiği şarkılar ya da tek kelimeyle: Şiddet! Bu türün örnekleri saymakla bitmiyor. Amerika'da şu anda en çok iş yapan fılm olan ve başrollerini Jodie Foster ve Ant- hony Hopkins'in paylaştıklan "The SUence of The Lambs" (Kuzuların Suskunluğu), kadın kurbanlannı sadece öldurmek- le kalmayıp derilerini de yüzen psikopat bir katili anlatıyor. Amerikan izleyicisi, filmlerde şiddet görmeye bağımlıhk geliş- tirdiği için gittikçe daha fazla- sını istiyor. 1987 yapımı "RoboCop" ta 32 kişi hayatını kaybederken, filmin 1990'da sonra sağ/sıra gözlerde artık gö- remiyorsunuz) gibi sözlerle do- lu kasetleriyle milyonlarca genç beyni etkiliyorlar. Uzman psikologlar ve sosyo- loglar olaylann denetimden çık- tığını belirterek radyoya, TV'ye ve çok satan kitaplara hâkim olan şiddetin toplumun vicdanı- nı bastırdığını ve bu konularda hissiz kalmaya ve hatta şiddete daha kolay başvurmaya ittiğini açıklıyorlar. Toplumda büyük çapta üre- tiüp büyük çapta tüketilen film- ler, kitaplar, plaklar ve televiz- yon programları gunlük yaşa- mın büyük bir parçasını oluştu- ruyor ve davranışları etkiliyor- yapılanikincisindetam81 ceset lar. Görsel şiddetin çocuklar ŞtDDET MÜZtĞt— Robb Flyn Vio-tence (Şiddet) adiı parçasında bu isna hak eden bk taMo çiziyor. sayılabiliyor. Bu arada ülkemiz- de de gösterilen "Die Hard 2" (Daha Zor ölüm) de, aralann- da düşen bir uçakta bulunan 200 kişi de olmak üzeTe tam 264 kişinin ölümünü hızlı bir tempo içinde izleyiciye gösteriyor. Bu Tılmin yönetmeni Renny Hariin, günümüz teknolojisinin özel efektlerin son derece başa- nh sonuç vermelerini sağladığını belirterek, dolayısıyla etkınin çok daha buyuk ve çarpıcı oldu- ğunu ekliyor. Benzeri bir şekilde yüm en ba- şarılı filmlerinden biri sayılan "Sıkıdostiar", içerdiği kanlı sahnelerle dikkati çekiyor. Ger- çek yaşamdan alınan bu mo- dern gangster öyküsundeki kan ve kurşun delikleri seyredenleri âdeta çarpıyor. Filmin yönetme- ni Martin Scorsese, "Ben kişi- sel olarak bu şiddeti bilirim. Bii- yüme çağlanmda, herhangi bir anüa hiç neden yokken şiddetle karşüaşacağımı düşünurdiim. Bu, gerçekten dehşet sericidir" diyor. Scorsese, mafya üyesinin idam edildiği sahnede biraz aşı- rıya kaçtığını itiraf ederek "Sahnenin bu kadar kanlı ol- masını istememiştim, fakat bu- nun bir gangsterin yaşam tarzı- nın gerçek bedeli olarak akılla- ra kazınması için gerekli oldu- guna inamyorum" diye ko- nuşuyor. öte yandan, piyasaya çıktık- ları anda en çok satan kitaplar listelerini kasıp kavuran korku ve gerilim romanları da içerik- lerinin benzerliği dolayısıyla toplum uzerinde olumsuz etki yapıyor. Omeğin ünlü korku roman- lan yazarı Slephen King'in her romanı yüz binlerce kopya sa- tılıyor. King'in sinemaya akta- rılan bütün romanlan da buyuk gişe hasılatlan getirivor. Batı kültüründe şiddetin kol gezdiği bir diğer sanat dalı da müzik. Amerika'da MTV, hâ- lâ, babasının beynini bir kur- şunla dağıtan genç ensest kur- banını konu alan geçen yılın hit parçasını çalıp dururken, Vio- lence (Şiddet) akımının temsil- cileri de (dizleri kınn, önce sol üzerindeki etkisi ise son derece ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Her ne kadar film yapımaları korku ve dehşet filmlerinin ço- cuklar için olmadığını ileri sür- Kannibal filminde aklör Ant- hony Hopkins dehşet saçıyor. seler de video ve kablolu televiz- yon sayesinde, aralarında 2 ya- şmda çocuklar da olmak üzere geniş bir kitle "Friday the 13 th", "Poltergeist" gibi filmleri evinde izleyebiliyor. Ortalama bir Amerikalı çocu- ğun 18 yaşına geldiğinde, tele- vizyonda, aralarında 40.000 ci- nayet de olmak üzere yaklaşık 200.000 şiddet sahnesi izlemiş olduğu belirtiliyor. Illinois Üni- versitesi'nde yapılan bir araştır- maya göre, televizyonda çok sa- yıda şiddet sahnesi gören 8 ya- şındaki çocukların, 30 yaşlanna geldikîeri zaman çocuklarını ve eşlerini dövme veya suç işleme olasılıklan çok artıyor. Bu araş- tırmanın sonuçlanna göre "te- levizyondaki şiddet; her iki cins- ten, her yaşta, her sosyo- ekonomik seviyede ve her zekâ diizeyindeki çocuğu olumsuz et- kilijor." "Toplum olarak, sanat deko- ru önünde verilen övle bir şid- det bombardımanı altındayız ki sonuç olarak buna tepki verme- meye başlıyoruz" diyen sosyal bilimcileri en çok, acıya ve acı çekene karşı duyarsızlaşmak en- dişelendiriyor. Hindistan'daki uluslararası orgazm konferansında cinsei hazzın bilimsel boyutlan incelendi Rekor: 1 saatte 134 orgazm ABD'li seksologlara göre bir saatte 134 orgazma ulaşan bir kadm bisikletçi, bu alandaki rekoru elinde tutuyor. Son araştırmalar ise "G noktası" uzerinde yoğunlaşıyor. Dış Haberler Servisi— Hin- distan'm başkenti Yeni Delhi'ye geçen günlerde yolu düşenler kocaman harflerle yazılmış "orgazm" yazısını görünce şaşır- dılar. Söz İconusu olan, büimsel bir toplantıydı. "Orgazm Üzerine ilk Uluslar- arası Konferans" geçenlerde Ye- ni Delhi'de yapıldı. Konferansa 29 ülkeyi temsil eden, çoğunlu- ğunu Hintlilerin oluşturduğu 460 bilim adamı katıldı. 'Liberation" gazetesinin bil- dirdiğine göre konferansın ilk bölümü şiire aynlmıştı. Klasik Hint edebiyatınm aşktaki yumu- şaklığı, karşı cinslerin birbirleri ile karşılaşmasını, vücutlann birleşmesini ele alışı incelendi. Orgazmın taçlandırdığı aşk ko- nuşuldu. Krişna'nın dinsel me- tinlerine, Aristo'ya gönderme yapıldı. Hindularda hazzın so- fuca bir eylem oluşu uzerinde duruldu. Erotik-şiirsel açıhştan sonra sıra bilim adamlanna geldi. Nö- robiyologlar, endokrinologlar, ürologlar, sosyologlar, psikiyatr- lar, psikologlar, antropologlar vb. Her biri orgazma kendi pen- ceresinden baksa da herkes or- gazmın psişik ve fızyolojik et- kenlerin bir birleşimi olduğu ko- nusunda birleşiyordu. Sonın bu- nun orantısmdaydı... Orgazmın ne kadarı psişikti? •% 99'u mu, yoksa "!t 50'si mi? Bilim adam- lan bu konuda aynhyorlardı. Sonunda John Hopkins Üniver- sitesi'nden John Money topar- layıcı bir formülasyon öne sür- dü. "Orgazm, doğası geregi be- yin ile vücudun birliğinden do- ğan bir olgudur." 460 bilim adamı orgazmın fız- yolojik tezahürü konusunda da aralarında uzlaşmaya vardılar. Orgazm, leğen kemiği kaslanmn ve bütün vücudun kaslanmn ira- di olmayan biçimde kasılmasıy- dı, kalp atışlan ve solunum hız- lanıyordu. Kan, karın altına hü- cum ediyor, cinsei organlann ısı- sı bir ile birbuçuk derece artıyor- du. Uzerinde oybirliğiyle sağla- nan bu tanıma ulaşmak için tam kırk yıl geçmesi gerekti. Şurası gerçek ki Uk deneyler el yorda- mı ile ilerliyordu. Masters ve Johnson bin do- kuz yüz altmışh yıllarda ölçüm- lere başladılar. O zamandan beri seksologlann geliştirdiği ölçüm yöntemleri, Yeni Delhi'de dinle- yenlere sunuldu. Günümüzde elektronik aletlerin gelişkinliği sayesinde kalp atışlannın ritmi, solunumun ritmi ve genişliği, cinsei organlann ısısı ve kasla- rm kasılması ölçülebiliyor. Yeni Delhi'deki "Uluslarara- sı Orgazm Konferansı"nın yıl- dızlan Amerikalı Marilyn Fithi- an ve William Hanman tam 18 yıl boyunca 751 kişi ve 20.000 orgazm uzerinde yaptıkları ça- hşmalan bir oturumda anlattı- lar. Orgazm sırasında bütün ek- ranlarda ve bütün kayıtlarda eğ- riler ytikseliyor, orgazm sonra- sında eğriler giderek düşüyordu. Orgazmın gizemi Bütün bu tespitlerden ve öl- çümlerden sonra orgazmın gize- mi kalmadı rm? İki Amerikah araşurmacı "Hazzın şiddeti ko- nusunda kişiyi sorgulamak ge- rekir" diyorlar. Orgazmın sayılarla saptana- bildiği günümüzde cinsei haz ar- tık şairlerden değil, bilim adam- lanndan sorulur hale geldi. Çok sayıda orgazm da bunlardan bi- ri. Marilyn Fithian "Bütün er- kekler boşalmadan önce birçok orgazma ulaşmayı öğrenebilir" diyor. Ve devam ediyor: "Leğen kemiği kaslan, orgazm sırasın- da spermleri tutmaya mukte- dirdir". Kadınlara gelince, öyle bir anatomiye sahipler ki çok sayı- da orgazm bir pratik sorun ola- rak görülüyor. "Bizim tecriibe- miz orgazmın şans eseri olma- dığım ortaya koyuyor. Orgazm öğrenilebilir, geliştirilebilir ve çogaltılabilir" diyor Fithian. Amerikalı seksologlara göre bir saatte 134 orgazma ulaşan 36 yaşındaki bir kadm bisikletçi re- koru elinde tutuyor. Orgazm konferansı "G noktası"na de- ğinmeden edemezdi. Hintliler, kendi edebiyatlanmn, beşyüz yıldan beri vajinanın içinde çok duyarlı bir kesimden söz ettiği- ni belirtiyorlar. Buna, 1940*h yü- larda Alman Grafenberg tara- fından keşfedildiği için G nok- tası adının verilmiş olmasını Hintliler tebessümle karşılıyor- lar. Alice Ladas tarafından 1980'lerde yapılan incelemeler ve yazann G-Point (G noktası) adlı kitabı, bu konudaki bazı kuşku- ları da giderdi. Ladas tarafından yönetilen 100'den fazla otopsi- ye göre çok duyarlı iki ince ta- baka, vajinamn ön kısmı ile id- rar torbasının arasında bulunu- yor. Bu "şehvet parcacıklannm" fizyolojisi, klitorise benziyor. Amiens Fizyoloji Okulu'nun son zamanlarda yaptığı bir araş- tırma, doku benzerliğini ortaya kovdu. ZeiLs Sunağıtartışması alevlendi Tatilini Ayvahk'ta geçiren Federal Almanya Çevre Bakanı Klaus Töpfer, "Zeus Sunağı derhal Türkiye'ye geri verilmelidir. Sunağın yurduna döndürülmesi için çalışmalan yoğunlaştıracağım" dedi, Töpfer'in bu açıklaması Türkiye"de sevinçle karşılanırken Federal Almanya'da tepkiye yol açtı. AYVALK-BERLİN (Cum- hnriyet) — Ayvalık'ta tatilini ge- çiren Almanya Çevre Bakanı Klaus Töpfer'in, Zeus Sunağı- nın Türkiye'ye geri verümesi ge- rektiğini açıklaması Türkiye'de sevinç yaratırken, Almanya'da tepkiye yol açtı. Almanya Çevre Bakanı Klaus Töpfer, tatilini geçirdiği Ayva- lık'ta dün AA muhabirinin so- rusunu yanıtlarken, Bergama Sunağı'nın Türkiye'ye geri geti- rilmesinden yana olduğunu be- lirterek şunlan söyledi: "Ben, Bergama'yı iki kere gördiim. Krallara laik bir belde. Kişisel fikrim, Zeus Sunağı'nın derhal Türkiye'ye geri verilmesi gerektiğidir. Almanya hiiküme- ünin birçok üyesi benim gibi dii- şünmüyor. Ama Zeus Sunağı- nın yurduna döndürülmesi için çalışmalanmı yoğunlaştıraca- ğım." Berlin'den arkadaşımız Dilek Zaptçıoğlu'nun bildirdiğine göre çevre bakanının bu sözleri Al- manya'da yoğun tepkiye yol aç- tı. Haber Almanya'daki bütün radyo ve televizyon haberlerin- de yer aldı. Berlin'de eski eser- lerden sorumlu Kültür Senatö- rü Roloff-Momin, Bakan Töp- fer'in sözlerini sert ve alaycı bir dille eleştirirken, "Çevre baka- nı bu demeci Türkiye'de nerhal- de çok zengin bir ziyafet sofra- sının ardından vermiş olmalı" dedi. Sosyal Demokrat Parti'nin kontenjamndan senatör olan Roloff-Momin, şunlan söyledi: "Bu bence kötü bir 1 nisan şa- kasıdır. Balon bir demeçtir. Ber- gama Sunagı bundan 100 sene önce Osmanlı padişahının izniy- le Berlin'e getirilmiş. Demek ki Türklerin sunağı koyacak yerleri yok. Bakan, Bergama Sunagı 1 nın geri verilmesi için hiçbir ca- ba göstermemiştir ki bu yönde- ki çabasını arttırsın. Kaldı ki UNESCO Bergama Sunağı'nın zamanında yasadışı yollardan yurtdışına kaçuılmadığına karar vermiştir." Dalokaylar'ın oğhı da öldti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Kınkkale yakınlannda geçirdikleri trafik kazasında ölen Ankara eski belediye başkanlanndan Vedat Dalokay'ın, aym kazada yaralanan oğlu Banş Dalokay, Hacettep Üniversitesi'nde öldu. Banş Dalokay'ın, akciğerlerindeki ağır hasar nedeniyle öldüğü bildirildi. Ekmeğe bandrol yok • tstanbul Haber Servisi — Belediyelerin, fınncılardan ekmek başına aldığ] bandrol ücreti Istanbul 4. Vergi Mahkemesi tarafından kaldınldı. Mahkeme, kaldırma gerekçesinde bandrol ücretinin yasal olmadığı görüşüne yer verdi. Istanbul Fırıncılar Derneği Başkanı Mustafa özaydın yaptığı açıklamada, yasal olmadığını uzun süre savundukları bandrol ücretinin kaldırılmasını sevinçle karşıladıklannı belirtti. Alkol ve kilo • İstanbul Haber Servisi — Amerikan Bristol Hastanesi'nin düzenlediği 'Halka Açık Sağlık Konferanslan' kapsamında düzenlenen toplantıda alkol, sigara ve kilo alma sorunlan tartışıldı. Diyet ve beslenme uzmanı Gulgün Uzun, beslenme sorununun, anne karnındayken başladığmı belirterek "Hamile kadınlara, iki can taşıdıgı için sürekli yemek yemesi öğütlenir. Bilinçsizce yapılan aşın beslenme sağhksız doğumlara yol açar" dedi. Cinselligin dünü-bufflinti • tstanbul Haber Servisi — tstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce düzenlenen "Cinsellik tdeolojisinin Dünü ve Bugünü" konulu konferans ta, toplumumuzda halen cinselligin tabu olarak kabul edildiği vurgulandı. Konuşmacı Prof. Dr. Şahika Yüksel, " cinsei arzunun inkâr edilemeyeceğini belirterek "Bunu kabul ettiğimizde kendi kimliğimizin önemli bir parçasını kavramış oluruz. Böylece yaşamı güzelleştiren diğer parçalan da kavramaya hazır hale geliriz. Bu şekilde yaşantılar kadın-erkek eşitliği çerçevesine oturtularak sürdürülebilir" şeklinde konuştu. Basın Müzesi'ndeki konferansı çok sayıda genç izledi. Sultan Air'in konukları • Haber Merkezi — Sultan Air Havayollan'nın 22 martta gerçekleşen lstanbul-Rotterdam-1stanbul seferinden sonra, Rotterdam Havaalanı yetkililerinden oluşan bir grup, Sultan Aiır'i ziyaret etti. Ticaret Müdürü L.Wondolleck ve üst düzey yöneticileri ile Hollandalı gazetecilerden oluşan konuklar Türkiye'de inceleme ve temaslarda bulundular Hollandalı havaalanı yetkilileri, başta Rotterdam'daki alan hizmetleri olmak üzere Sultan Air ile her konuda işbirliği yapmaya hazır olduklanru kaydettiler. Venedik'e feribot • tZMİR (AA) — Türkiye Denizcilik lşletmeleri Deniz Yolları Işletmesi'nin lzmir- Venedik feribot seferleri dün başladı. Deniz Yollan Izmir Acente Müdürü Sezgin özdemir, Ankara Feribotu'nun saat 19.05'te Venedik'e hareket ettiğini bildirdi. Sezgin Özdemir, Ankara Feribotu'nun, cumartesi günü Venedik'ten tzmir'e döneceğini ve seferlerin ekim ayı sonuna kadar süreceğini belirtti. Son Baskı çıktı • Haber Merkezi — Son Baskı gazetesinin ilk sayısı dün çıktı. Akşam gazetesi Son Baskı'nın dün 50 bin adet basılarak tstanbul'da 138 satış noktasında satışa sunulduğu belirtildi. 1000 liraya satılan gazetenin sahipliğini Arda Gedik, şef redaktörlüğünü Fikret Ercan yapıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear