Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhurıyn Matbaacılık « Gazetecılık Turk Anomm Şırketı adma
Nadir Nadi 0 Gcnel "layın Sludurü Hlsu C«ul. Muesscsc MudurU
EraiM t$akli(il, Yazı [şlcn MüdOrU. Okay GÖKBU, 0 Hab«r Mcrkcjı
Mudura YıJfia B«j*rt
Savfa Duzenı Yönetmenı \S Acmr 0 TemsJİcıler
ANKAR4 AİMMİ Tu. IZM1R Hikmrt Çctjnkm, M)AN4 <,rt»
I, Polu>Ju Cctal »nlmıt, D.J Habalcr E ı p l lıkı. Ekonomı tt«jia Itokaa. 1; Smdık» Şakf» Ifctaci. luıhiı D W l*f,
Uıajıbü Haberlerı KmaJ Kaç«k, Ejjıan GCMS) Şajtea. Yun Haberien Nccid Doftıa. Spor Danı»muı AMfllfcadk YKdaua.
Duı \azıUr fatea Ç«
t
*1
L
". Aratlımu Şsfcia UpO. Dıuetame AbdaM* VUKI £ Koordm*lor Afeacl ILarvfe» 0 Mah
Ukr LraJ E*k»l 0 Vuhasebe B«lcw Tktl 0 But(* Kinjama Se*ji 0*aMbt*otta 0 JfckUm AJV TocM 0 Ek VavmUr
H«tj» Ab)<Qİ 0 Idıre Hu«ril CIRT 0 isJetme Ûsdcf Çtlık 0 B^gı il«n Vııl tul 0 Pcrsontl Snp Bo«ucK>tl«
>c>iit AUII/Ü Baskan Nidir Nıdl
Okuo \klKL l ı k » ln«r, Huı-
Caui. H 4 m ı Çniafcı». Okn
Gomd». tt>r Mnc«. llku
Sdçık. AU Sfnscn. Ahatı Tu
Basan v« h7WHi Cumhunytt Malbucıhk ve GazeMaUk TA4. Turkoakfı Cad. 39/41 Ca|AİO|hı
54334 Isl PK 246 . Isunbul Td !12 05 05 (20 hal). Tda: 22246. Fax III 526 60 72 0
Burotar Aabuı. Zıya Gokalp Bl> inkıUp S No 19/4. Td. 1)3 II 41-4''. Ttio 42344. Fu |4) 133
0< 65 0 Izmır H Zıyl Bh 1352 S. 13, Ttl- 13 12 30. Tckı 52359 Fu. (51) 19 53 «
. Inonu Caü 119 S. No I IUI I. Ta 19 37 52 (4 tuı), Tcta 62155. Fu [71) 19 25 71
TAKVtM: 28 MART 1991 tmsak: 4.21 Güneş: 5.49 öğle: 12.14 tkindi: 15.44 Akşam: 18.31 Yatsı: 19.51
Karikatür Sergisi
Başbakanlar
demokrasi
sınavındatstanbul Belediyesi Karikatür Müzesi'nde 2
nisanda açılacak sergide, çok partili
demokrasinin 45 yıllık geçmişinde yer alan
'baş aktörler' tarihin sınavına çekiliyor.
TAN ORAL
Demokrasilerde başbakanlar
her zaman sürekli ve çok sert
eleştiri altında kalmışlardır.
Başbakanlık yapmak, basının
karşısında demokrasi sınavına
girmekle eş anlamlı gibidir. Çi-
zerler ise sanınm bu sınavlann
cn acımasız ve notu kıt kuru-
lunu oluşturuyorlar.
Basbakanların basından ve
kamuoyundan alacağı not, on-
lann başarılı icraatlan kadar,
belki de ondan daha çok, eleş-
tiriler karşısında gösterebildik-
leri hoşgörü ile de ölçülüyor.
Aldıkları bu not, onların sına-
vı geçip göreve devam etmele-
rine neden olabileceği gibi de-
mokrasi sınavında çakmalan ile
de sonuçlanabiliyor.
öte yandan başbakanlar za-
man içinde iktidar koltuğun-
dan gelip geçerlerken, birbiıle-
rinden ders almasını da bilmek
zorunda oluyorlar. Kendilerin-
den önce demokrasi sınavına
giren başbakanlann en çok
hangi sorularda terletildikleri-
ni merak edip öğrenmek gibi.
Sonunda, tarih içinde sınava
çekilen, çizerlerin kalemlerinin
ucunda hırpalanan başbakan-
lara bakıldığında, toleransın
kendileri için hava kadar ya-
şamsal olduğunu gitgide kavra-
mak durumunda olduklan da
dikkatli gözlerden kaçmıyor.
Eğer bunca kıyasıya çizgi ve yo-
ğun eleştiri onların Uzerinde
hiçbir etki bırakmamış olsaydı,
doğrusu çizilenler boşa gitmiş
sayılabılirdi.
Ama böyle olmamıştır. Kari-
katürcülerin keskin ve yaralayı-
cı çizgileriyle suıırlandınlan de-
mokrasi yolu, onların çizgiyi
aşmalannı zorlaştırmış ve ola-
sı demokrasi dışına çıkma he-
veslilerini çoğunlukla yola ge-
tirmiştir.
tstanbul BUyüksehir Beledi-
yesi Karikatür ve Mizah Müze-
si'nde 2 Nisan 1991 Salı günü
saat lSJO'da yirmi karikatürcü-
müzün çizgilerinden oluşan bir
sergi açılıyor.
Bu sergide, çok partili de-
mokrasimizin 45 yıllık serüve-
ninde yer alan baş aktörler,
sahneye çıkış sıralanyla ve çi-
zerlerin kalemleri aracıhğıyla,
bir kez daha tarihin sınavına
sokuluyorlar. Her zaman oldu-
ğu gibi bu sınavda da soruları
soracak ve onlara not verecek
olan yine sizlersiniz.
Yeni teknoloji, yeni dert
Çağn-cihazda
tele-sapık
GÖNÜLLÜ
ANKARA — Telekomüni-
kasyon alanındaki gelişmeler
hızla artıyor. Telli ve telsiz te-
lefonlar, mobil telefonlar, araç
telefonlan ve ileride bunlara ek-
lenecek birçok yenüikler.
Bu hızlı gelişim beraberinde
"tde sapık"bğı ve birtakım "şa-
ka"ları da getiriyor.
Her gece ayn> saatlerde bite-
viye rahatsız edilen bay ve ba-
yanlar çileden pkjyor veya çağn
cihazına düşen bir mesaj, o gü-
nü meşgul ediyor.
Dayanma sınırını aşanlar,
cumhuriyet savahklanna suç
duyurusunda bulunuyorlar.
Cumhuriyet savalannın isteği
ûzerine, PTT'ce belirlenen nu-
maralardan eğer birtakım por-
nografık "laf atmalar"da bulu-
nulmuşsa TCK'nın 421. madde-
sine göre üç ay ile bir yıl hapis
cezası veriliyor. Ancak bu, ye-
ni düzenlemelere göre para ce-
zasına çevrilip tecil ediliyor.
Gece-gündüz rahatsız edilen-
ler sadece evlerdeki aboneler
değil. PTT'nin sıfırlı hizmet
servislerinde çalışan bayanlar,
bu tür saldınlarla daha yoğun
karşılaşıyorlar. Üstelik onlar,
karşısındaki "sapık"a sert ya-
nıtlar da veremiyorlar. Özel
olarak çıkma teklifinin yanın-
da, çahşanlar yer kodlaması sı-
rasında oldukça ağır saldınlarla
karşı karşıya kalıyorlar.
Şehirlerarası serviste çalışan
bir bayanın karşılaştığı bir olay
şöyle:
Abone, şehirlerarası servisten
Horasan'ı bağlamasını ister.
Bayan bir yanlışlık yapmamak
için aboneden istediği yeri kod-
lamasını rica eder. Abone kızar
ve "Hakkari'niıı H'si" dedikten
sonra ikinci harfte "O. nun
o'su" deyince bayan,
"Anlayamadım" der. Abone,
daha da sinirlenmiştir ve "Keo-
dinden pay biç o....." diye
ba&nr.
Ozellikle sıfırh santrallerde
çalışan bayanların artık bıktık-
larından "Milli Damat Cemal
M
adını taktıklan bir de sapıkla-
n vardır. Çünkü Cemal, bu hiz-
met birirnlerinde çalışan bütün
bayanların kendisine ait oldu-
ğunu savunuyormuş. Telefona
kendisini tanımayan bir görev-
li çıktığında sinirleniyormuş.
Istanbul santralma da bir ba-
yan sapık dadanmış. Geceleri
PTTnin santralinde çalışan ba-
yanlara telefonu açıp, "Bir şey
sorabilir miyim" diyor.
"Buyrun" yanıtını aldıktan
sonra da "Külotunuzun rengi-
ni öğrenebilir miyim" sorusu-
nu yöneltiyormuş.
Ancak bir PTT memuresi
bütün cesaretini toplayarak bu
bayan sapığa yanıt vermiş:
"Külotumun olduğunu nere-
den çıkartıyorsunuz?"
Bayan sapık, bir süre şaşkın-
lıktan telefonu kapatamamış.
Ama bir daha da PTT'nin ba-
yanlarıru rahatsız edememiş.
örnekler sadece telefonla il-
gili değil. Haberleşmenin girdi-
ği her alanda bu tür olaylar
oluyor.
Son zamanlarda PTT'nin
çağn cihazlarındaki hizmetini
arttırmasıyla bu alanda da ol-
dukça ilginç gelişmeler var.
PTT bunun için "sevmek",
"öpmek" gibi kelimelerin çağ-
n cihaandan gecilmesini yasak-
lamıştı. Ancak bu yasak, "Sev-
gililer Günü"nde kalktı. Şimdi
çağn mesajlan bu serviste ça-
lışan bayanın inisiyatifıne ve
ahlak ölçülerine kaldı.
Son derece önemli mesaj la-
nn yanında, "Suyu ısıröm, ace-
le gel", "Arabanın torpido gö-
zünde iççamaşınm kaldı, alma-
yı unutma","Seni üzdiıgüm için
beni affef'gibi masumca mesaj-
lar da yer alıyor.
Bazı "uyanık" bayanlar ise
vereceği mesajın aunmayacağı-
nı önceden büdiği için notunu
Ingilizce yazdınyor. Ingilizce
mesajı merak eden çağn me-
muru, notu arkadaşlanna ter-
cüme ettirince şaşınp kalmış:
"Senin yatağında çıplak ola-
bUseydim, seni çüdırtabilsey-
dim."
Sinemada, televizyonda, pop müzikte
(
kan ve dehşef eğilimigiderek artıyor
Batı,şiddetetapıyorBaşta Amerika olmak üzere Batı
ülkelerinde pop kültürün son ürünleri
kanlı sahnelerle dolu. Cinayet, işkence
ve tecavüz olayları sinemada ve
şarkılarda işlenen temel konular
arasında. Sosyologlar toplumda
'şiddetin' olağan sayılmaya
başlamasından endişe ediyorlar.
Newsweek dergisi, Batı dünyasında
artan şiddet kültürüne dikkat çekerken
bu eğilimin artması sonucu filmlerde
artık cinayet sayısının da tırmandığını
ve sahneye yığılan cesetlerin yüzleri
bulmaya başladığını belirtiyor.
Dış Habeıier Servisi — Batı
dünyasında aşırı şiddet yüklü
fılmler yüz binlerce izleyiciyi si-
nemalara çekerken, benzeri ro-
manlaı en çok satan kitaplar lis-
telerinde başa güreşiyorlar.
Yoğun şiddet unsurlarının
bombardımanı altında kalan ki-
şiler ve dolayısıyla toplum bu
konudaki duyarûhğını kaybedi-
yor ve gerçek yaşamda da şid-
det uygulamaya hazır hale
geliyor.
"Newsweek" dergisinin son
sayısında yer alan incelemeye
göre günümüzde Batı dünyası-
na hâkim olan pop kültürünün
en önemli özelliklerinden biri,
kanh sahnelerle dolu fılmler, ay-
nntılı vahşet olaylarının anlatıl-
dığı romanlar ve tecavüz-cinayet
gibi temalann işlendiği şarkılar
ya da tek kelimeyle: Şiddet!
Bu türün örnekleri saymakla
bitmiyor. Amerika'da şu anda
en çok iş yapan fılm olan ve
başrollerini Jodie Foster ve Ant-
hony Hopkins'in paylaştıklan
"The SUence of The Lambs"
(Kuzuların Suskunluğu), kadın
kurbanlannı sadece öldurmek-
le kalmayıp derilerini de yüzen
psikopat bir katili anlatıyor.
Amerikan izleyicisi, filmlerde
şiddet görmeye bağımlıhk geliş-
tirdiği için gittikçe daha fazla-
sını istiyor. 1987 yapımı
"RoboCop" ta 32 kişi hayatını
kaybederken, filmin 1990'da
sonra sağ/sıra gözlerde artık gö-
remiyorsunuz) gibi sözlerle do-
lu kasetleriyle milyonlarca genç
beyni etkiliyorlar.
Uzman psikologlar ve sosyo-
loglar olaylann denetimden çık-
tığını belirterek radyoya, TV'ye
ve çok satan kitaplara hâkim
olan şiddetin toplumun vicdanı-
nı bastırdığını ve bu konularda
hissiz kalmaya ve hatta şiddete
daha kolay başvurmaya ittiğini
açıklıyorlar.
Toplumda büyük çapta üre-
tiüp büyük çapta tüketilen film-
ler, kitaplar, plaklar ve televiz-
yon programları gunlük yaşa-
mın büyük bir parçasını oluştu-
ruyor ve davranışları etkiliyor-
yapılanikincisindetam81 ceset lar. Görsel şiddetin çocuklar
ŞtDDET MÜZtĞt— Robb Flyn Vio-tence (Şiddet) adiı parçasında bu isna hak eden bk taMo çiziyor.
sayılabiliyor. Bu arada ülkemiz-
de de gösterilen "Die Hard 2"
(Daha Zor ölüm) de, aralann-
da düşen bir uçakta bulunan
200 kişi de olmak üzeTe tam 264
kişinin ölümünü hızlı bir tempo
içinde izleyiciye gösteriyor.
Bu Tılmin yönetmeni Renny
Hariin, günümüz teknolojisinin
özel efektlerin son derece başa-
nh sonuç vermelerini sağladığını
belirterek, dolayısıyla etkınin
çok daha buyuk ve çarpıcı oldu-
ğunu ekliyor.
Benzeri bir şekilde yüm en ba-
şarılı filmlerinden biri sayılan
"Sıkıdostiar", içerdiği kanlı
sahnelerle dikkati çekiyor. Ger-
çek yaşamdan alınan bu mo-
dern gangster öyküsundeki kan
ve kurşun delikleri seyredenleri
âdeta çarpıyor. Filmin yönetme-
ni Martin Scorsese, "Ben kişi-
sel olarak bu şiddeti bilirim. Bii-
yüme çağlanmda, herhangi bir
anüa hiç neden yokken şiddetle
karşüaşacağımı düşünurdiim.
Bu, gerçekten dehşet sericidir"
diyor. Scorsese, mafya üyesinin
idam edildiği sahnede biraz aşı-
rıya kaçtığını itiraf ederek
"Sahnenin bu kadar kanlı ol-
masını istememiştim, fakat bu-
nun bir gangsterin yaşam tarzı-
nın gerçek bedeli olarak akılla-
ra kazınması için gerekli oldu-
guna inamyorum" diye ko-
nuşuyor.
öte yandan, piyasaya çıktık-
ları anda en çok satan kitaplar
listelerini kasıp kavuran korku
ve gerilim romanları da içerik-
lerinin benzerliği dolayısıyla
toplum uzerinde olumsuz etki
yapıyor.
Omeğin ünlü korku roman-
lan yazarı Slephen King'in her
romanı yüz binlerce kopya sa-
tılıyor. King'in sinemaya akta-
rılan bütün romanlan da buyuk
gişe hasılatlan getirivor.
Batı kültüründe şiddetin kol
gezdiği bir diğer sanat dalı da
müzik. Amerika'da MTV, hâ-
lâ, babasının beynini bir kur-
şunla dağıtan genç ensest kur-
banını konu alan geçen yılın hit
parçasını çalıp dururken, Vio-
lence (Şiddet) akımının temsil-
cileri de (dizleri kınn, önce sol
üzerindeki etkisi ise son derece
ciddi boyutlara ulaşabiliyor.
Her ne kadar film yapımaları
korku ve dehşet filmlerinin ço-
cuklar için olmadığını ileri sür-
Kannibal filminde aklör Ant-
hony Hopkins dehşet saçıyor.
seler de video ve kablolu televiz-
yon sayesinde, aralarında 2 ya-
şmda çocuklar da olmak üzere
geniş bir kitle "Friday the 13
th", "Poltergeist" gibi filmleri
evinde izleyebiliyor.
Ortalama bir Amerikalı çocu-
ğun 18 yaşına geldiğinde, tele-
vizyonda, aralarında 40.000 ci-
nayet de olmak üzere yaklaşık
200.000 şiddet sahnesi izlemiş
olduğu belirtiliyor. Illinois Üni-
versitesi'nde yapılan bir araştır-
maya göre, televizyonda çok sa-
yıda şiddet sahnesi gören 8 ya-
şındaki çocukların, 30 yaşlanna
geldikîeri zaman çocuklarını ve
eşlerini dövme veya suç işleme
olasılıklan çok artıyor. Bu araş-
tırmanın sonuçlanna göre "te-
levizyondaki şiddet; her iki cins-
ten, her yaşta, her sosyo-
ekonomik seviyede ve her zekâ
diizeyindeki çocuğu olumsuz et-
kilijor."
"Toplum olarak, sanat deko-
ru önünde verilen övle bir şid-
det bombardımanı altındayız ki
sonuç olarak buna tepki verme-
meye başlıyoruz" diyen sosyal
bilimcileri en çok, acıya ve acı
çekene karşı duyarsızlaşmak en-
dişelendiriyor.
Hindistan'daki uluslararası orgazm konferansında cinsei hazzın bilimsel boyutlan incelendi
Rekor: 1 saatte 134 orgazm
ABD'li seksologlara göre bir saatte 134
orgazma ulaşan bir kadm bisikletçi, bu
alandaki rekoru elinde tutuyor. Son
araştırmalar ise "G noktası" uzerinde
yoğunlaşıyor.
Dış Haberler Servisi— Hin-
distan'm başkenti Yeni Delhi'ye
geçen günlerde yolu düşenler
kocaman harflerle yazılmış
"orgazm" yazısını görünce şaşır-
dılar. Söz İconusu olan, büimsel
bir toplantıydı.
"Orgazm Üzerine ilk Uluslar-
arası Konferans" geçenlerde Ye-
ni Delhi'de yapıldı. Konferansa
29 ülkeyi temsil eden, çoğunlu-
ğunu Hintlilerin oluşturduğu
460 bilim adamı katıldı.
'Liberation" gazetesinin bil-
dirdiğine göre konferansın ilk
bölümü şiire aynlmıştı. Klasik
Hint edebiyatınm aşktaki yumu-
şaklığı, karşı cinslerin birbirleri
ile karşılaşmasını, vücutlann
birleşmesini ele alışı incelendi.
Orgazmın taçlandırdığı aşk ko-
nuşuldu. Krişna'nın dinsel me-
tinlerine, Aristo'ya gönderme
yapıldı. Hindularda hazzın so-
fuca bir eylem oluşu uzerinde
duruldu.
Erotik-şiirsel açıhştan sonra
sıra bilim adamlanna geldi. Nö-
robiyologlar, endokrinologlar,
ürologlar, sosyologlar, psikiyatr-
lar, psikologlar, antropologlar
vb. Her biri orgazma kendi pen-
ceresinden baksa da herkes or-
gazmın psişik ve fızyolojik et-
kenlerin bir birleşimi olduğu ko-
nusunda birleşiyordu. Sonın bu-
nun orantısmdaydı... Orgazmın
ne kadarı psişikti? •% 99'u mu,
yoksa "!t 50'si mi? Bilim adam-
lan bu konuda aynhyorlardı.
Sonunda John Hopkins Üniver-
sitesi'nden John Money topar-
layıcı bir formülasyon öne sür-
dü. "Orgazm, doğası geregi be-
yin ile vücudun birliğinden do-
ğan bir olgudur."
460 bilim adamı orgazmın fız-
yolojik tezahürü konusunda da
aralarında uzlaşmaya vardılar.
Orgazm, leğen kemiği kaslanmn
ve bütün vücudun kaslanmn ira-
di olmayan biçimde kasılmasıy-
dı, kalp atışlan ve solunum hız-
lanıyordu. Kan, karın altına hü-
cum ediyor, cinsei organlann ısı-
sı bir ile birbuçuk derece artıyor-
du. Uzerinde oybirliğiyle sağla-
nan bu tanıma ulaşmak için tam
kırk yıl geçmesi gerekti. Şurası
gerçek ki Uk deneyler el yorda-
mı ile ilerliyordu.
Masters ve Johnson bin do-
kuz yüz altmışh yıllarda ölçüm-
lere başladılar. O zamandan beri
seksologlann geliştirdiği ölçüm
yöntemleri, Yeni Delhi'de dinle-
yenlere sunuldu. Günümüzde
elektronik aletlerin gelişkinliği
sayesinde kalp atışlannın ritmi,
solunumun ritmi ve genişliği,
cinsei organlann ısısı ve kasla-
rm kasılması ölçülebiliyor.
Yeni Delhi'deki "Uluslarara-
sı Orgazm Konferansı"nın yıl-
dızlan Amerikalı Marilyn Fithi-
an ve William Hanman tam 18
yıl boyunca 751 kişi ve 20.000
orgazm uzerinde yaptıkları ça-
hşmalan bir oturumda anlattı-
lar. Orgazm sırasında bütün ek-
ranlarda ve bütün kayıtlarda eğ-
riler ytikseliyor, orgazm sonra-
sında eğriler giderek düşüyordu.
Orgazmın gizemi
Bütün bu tespitlerden ve öl-
çümlerden sonra orgazmın gize-
mi kalmadı rm? İki Amerikah
araşurmacı "Hazzın şiddeti ko-
nusunda kişiyi sorgulamak ge-
rekir" diyorlar.
Orgazmın sayılarla saptana-
bildiği günümüzde cinsei haz ar-
tık şairlerden değil, bilim adam-
lanndan sorulur hale geldi. Çok
sayıda orgazm da bunlardan bi-
ri. Marilyn Fithian "Bütün er-
kekler boşalmadan önce birçok
orgazma ulaşmayı öğrenebilir"
diyor. Ve devam ediyor: "Leğen
kemiği kaslan, orgazm sırasın-
da spermleri tutmaya mukte-
dirdir".
Kadınlara gelince, öyle bir
anatomiye sahipler ki çok sayı-
da orgazm bir pratik sorun ola-
rak görülüyor. "Bizim tecriibe-
miz orgazmın şans eseri olma-
dığım ortaya koyuyor. Orgazm
öğrenilebilir, geliştirilebilir ve
çogaltılabilir" diyor Fithian.
Amerikalı seksologlara göre
bir saatte 134 orgazma ulaşan 36
yaşındaki bir kadm bisikletçi re-
koru elinde tutuyor. Orgazm
konferansı "G noktası"na de-
ğinmeden edemezdi. Hintliler,
kendi edebiyatlanmn, beşyüz
yıldan beri vajinanın içinde çok
duyarlı bir kesimden söz ettiği-
ni belirtiyorlar. Buna, 1940*h yü-
larda Alman Grafenberg tara-
fından keşfedildiği için G nok-
tası adının verilmiş olmasını
Hintliler tebessümle karşılıyor-
lar. Alice Ladas tarafından
1980'lerde yapılan incelemeler ve
yazann G-Point (G noktası) adlı
kitabı, bu konudaki bazı kuşku-
ları da giderdi. Ladas tarafından
yönetilen 100'den fazla otopsi-
ye göre çok duyarlı iki ince ta-
baka, vajinamn ön kısmı ile id-
rar torbasının arasında bulunu-
yor. Bu "şehvet parcacıklannm"
fizyolojisi, klitorise benziyor.
Amiens Fizyoloji Okulu'nun
son zamanlarda yaptığı bir araş-
tırma, doku benzerliğini ortaya
kovdu.
ZeiLs Sunağıtartışması alevlendi
Tatilini Ayvahk'ta geçiren Federal Almanya Çevre
Bakanı Klaus Töpfer, "Zeus Sunağı derhal Türkiye'ye
geri verilmelidir. Sunağın yurduna döndürülmesi için
çalışmalan yoğunlaştıracağım" dedi, Töpfer'in bu
açıklaması Türkiye"de sevinçle karşılanırken Federal
Almanya'da tepkiye yol açtı.
AYVALK-BERLİN (Cum-
hnriyet) — Ayvalık'ta tatilini ge-
çiren Almanya Çevre Bakanı
Klaus Töpfer'in, Zeus Sunağı-
nın Türkiye'ye geri verümesi ge-
rektiğini açıklaması Türkiye'de
sevinç yaratırken, Almanya'da
tepkiye yol açtı.
Almanya Çevre Bakanı Klaus
Töpfer, tatilini geçirdiği Ayva-
lık'ta dün AA muhabirinin so-
rusunu yanıtlarken, Bergama
Sunağı'nın Türkiye'ye geri geti-
rilmesinden yana olduğunu be-
lirterek şunlan söyledi:
"Ben, Bergama'yı iki kere
gördiim. Krallara laik bir belde.
Kişisel fikrim, Zeus Sunağı'nın
derhal Türkiye'ye geri verilmesi
gerektiğidir. Almanya hiiküme-
ünin birçok üyesi benim gibi dii-
şünmüyor. Ama Zeus Sunağı-
nın yurduna döndürülmesi için
çalışmalanmı yoğunlaştıraca-
ğım."
Berlin'den arkadaşımız Dilek
Zaptçıoğlu'nun bildirdiğine göre
çevre bakanının bu sözleri Al-
manya'da yoğun tepkiye yol aç-
tı. Haber Almanya'daki bütün
radyo ve televizyon haberlerin-
de yer aldı. Berlin'de eski eser-
lerden sorumlu Kültür Senatö-
rü Roloff-Momin, Bakan Töp-
fer'in sözlerini sert ve alaycı bir
dille eleştirirken, "Çevre baka-
nı bu demeci Türkiye'de nerhal-
de çok zengin bir ziyafet sofra-
sının ardından vermiş olmalı"
dedi.
Sosyal Demokrat Parti'nin
kontenjamndan senatör olan
Roloff-Momin, şunlan söyledi:
"Bu bence kötü bir 1 nisan şa-
kasıdır. Balon bir demeçtir. Ber-
gama Sunagı bundan 100 sene
önce Osmanlı padişahının izniy-
le Berlin'e getirilmiş. Demek ki
Türklerin sunağı koyacak yerleri
yok. Bakan, Bergama Sunagı
1
nın geri verilmesi için hiçbir ca-
ba göstermemiştir ki bu yönde-
ki çabasını arttırsın. Kaldı ki
UNESCO Bergama Sunağı'nın
zamanında yasadışı yollardan
yurtdışına kaçuılmadığına karar
vermiştir."
Dalokaylar'ın
oğhı da öldti
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Kınkkale
yakınlannda geçirdikleri
trafik kazasında ölen
Ankara eski belediye
başkanlanndan Vedat
Dalokay'ın, aym kazada
yaralanan oğlu Banş
Dalokay, Hacettep
Üniversitesi'nde öldu. Banş
Dalokay'ın, akciğerlerindeki
ağır hasar nedeniyle öldüğü
bildirildi.
Ekmeğe
bandrol yok
• tstanbul Haber Servisi
— Belediyelerin,
fınncılardan ekmek başına
aldığ] bandrol ücreti
Istanbul 4. Vergi
Mahkemesi tarafından
kaldınldı. Mahkeme,
kaldırma gerekçesinde
bandrol ücretinin yasal
olmadığı görüşüne yer
verdi. Istanbul Fırıncılar
Derneği Başkanı Mustafa
özaydın yaptığı
açıklamada, yasal
olmadığını uzun süre
savundukları bandrol
ücretinin kaldırılmasını
sevinçle karşıladıklannı
belirtti.
Alkol ve kilo
• İstanbul Haber Servisi
— Amerikan Bristol
Hastanesi'nin düzenlediği
'Halka Açık Sağlık
Konferanslan' kapsamında
düzenlenen toplantıda
alkol, sigara ve kilo alma
sorunlan tartışıldı. Diyet
ve beslenme uzmanı
Gulgün Uzun, beslenme
sorununun, anne
karnındayken başladığmı
belirterek "Hamile
kadınlara, iki can taşıdıgı
için sürekli yemek yemesi
öğütlenir. Bilinçsizce
yapılan aşın beslenme
sağhksız doğumlara yol
açar" dedi.
Cinselligin
dünü-bufflinti
• tstanbul Haber Servisi
— tstanbul Üniversitesi
Kadın Sorunlan Araştırma
ve Uygulama Merkezi'nce
düzenlenen "Cinsellik
tdeolojisinin Dünü ve
Bugünü" konulu
konferans ta, toplumumuzda
halen cinselligin tabu
olarak kabul edildiği
vurgulandı. Konuşmacı
Prof. Dr. Şahika Yüksel, "
cinsei arzunun inkâr
edilemeyeceğini belirterek
"Bunu kabul ettiğimizde
kendi kimliğimizin önemli
bir parçasını kavramış
oluruz. Böylece yaşamı
güzelleştiren diğer parçalan
da kavramaya hazır hale
geliriz. Bu şekilde
yaşantılar kadın-erkek
eşitliği çerçevesine
oturtularak sürdürülebilir"
şeklinde konuştu. Basın
Müzesi'ndeki konferansı
çok sayıda genç izledi.
Sultan Air'in
konukları
• Haber Merkezi —
Sultan Air Havayollan'nın
22 martta gerçekleşen
lstanbul-Rotterdam-1stanbul
seferinden sonra,
Rotterdam Havaalanı
yetkililerinden oluşan bir
grup, Sultan Aiır'i ziyaret
etti. Ticaret Müdürü
L.Wondolleck ve üst düzey
yöneticileri ile Hollandalı
gazetecilerden oluşan
konuklar Türkiye'de
inceleme ve temaslarda
bulundular Hollandalı
havaalanı yetkilileri, başta
Rotterdam'daki alan
hizmetleri olmak üzere
Sultan Air ile her konuda
işbirliği yapmaya hazır
olduklanru kaydettiler.
Venedik'e
feribot
• tZMİR (AA) — Türkiye
Denizcilik lşletmeleri Deniz
Yolları Işletmesi'nin lzmir-
Venedik feribot seferleri
dün başladı. Deniz Yollan
Izmir Acente Müdürü
Sezgin özdemir, Ankara
Feribotu'nun saat 19.05'te
Venedik'e hareket ettiğini
bildirdi. Sezgin Özdemir,
Ankara Feribotu'nun,
cumartesi günü Venedik'ten
tzmir'e döneceğini ve
seferlerin ekim ayı sonuna
kadar süreceğini belirtti.
Son Baskı çıktı
• Haber Merkezi — Son
Baskı gazetesinin ilk sayısı
dün çıktı. Akşam gazetesi
Son Baskı'nın dün 50 bin
adet basılarak tstanbul'da
138 satış noktasında satışa
sunulduğu belirtildi. 1000
liraya satılan gazetenin
sahipliğini Arda Gedik, şef
redaktörlüğünü Fikret
Ercan yapıyor.