29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 15 MART 1991 Savaş Üstüne Aykın ler MELIH CEVDET ANDAY Sabahleyın evden çıkmak uzere ıken kapı çalındı, açtım, karşımda Garu Gırgın — Günaydın, dedım Hoşgeldın' Elıyle baştan savma bır ışaret yaparak ıçerı daldı, aşağı yukarı dolaşmağa başladı Çare yok, söze onun başlamasını bekleye- cektım öyle de oldu Ganı Gırgın bır kaç kez gı- dıp geldıkten sonra durdu — Tanhte yenenı yenüeru belh olmayan sa- vaşlar vardır, dıye başladı soze. Bunlardan bırı de Mılattan once yaklaşık 1292 vıhnda geçen Kadeş Savaşı Senın bu savaşı konu alan bır şıırın vardır "Oku!" dıyecek dıye korktum, bereket us- tünde durmadı — Bu savaş, Hıtıtlerle Mısırlılar arasında- dır. Ta Suppılulıma I zamanından ben Hıtıt- lerın bağlaşığı olan sınırdakı Amurru prens- lığı, dış polıükasıru değıştırerek Mısır'dan yana tavır almıştı Bunun uzenne Hıtıt Kralı Mu- vatalh (MÖ 1306-1282) Amurru uzenne or- du gönderdı Onlar da kendılerını koruması içın Mısır Kralı Ramses H'den vardım ıstedı- ler Ikı ordu, Kadeş (bugun Tel Nebı Mend) önünde karşılaştı (M O 1296) Aralannda Ası nehrı vardı Eskıçağ'ın en buyuk meydan sa- vaşlanndan bırıydı bu Tarıh, "Bu savaşın ke- sin sonucu belli değildir" dıye yazar Ama gu- nunde durum hıç de oyle değıldı, bozgundan zar zor kurtulan Ramses II, zaferı kazandığı- nı bıldıren bır habercı vollamıştı Mısır'a Bıl- mıyoruz ama, ayru şeyı Muvatallı de yapmış olabılır Dıyeceğım, o zaman zafer kazanmak haber yollamaya bağlı ıdı Gunumuzde böyle bır şey duşunulebılır mı'' — Ha>ır, dedım Ganı Gırgın, — Ama Irak Haberleşme Bakanı, zaferı kendılerının kazandığını söyledı Ben bunu CNN'den dınkdım Nerde>se butun avrıntı- ları ıle ızledığımız bu savaşın, nahncı keserı orneğındekı gıbı kendine yontmaya elverışlı ol- maması gerekırdı Oysa, Haberleşme Baka- nından başka, Irak TV'sı de 72 mılletı pes et- tırdıklenru bıldırdı Ortalıkta oyle bır ha\a var kı tarıhçının bu savaşı da yenenı yenılenı belh olmayan savaşlardan sayabıleceğı akla gelıjor nerdeyse. Baksana, Saddam, ateşkesten son- ra Bağdat'ta yıkıntıları teftış ettı Dunya, Irak'ın sınırlarının korunması ıçın çırpınıyor tlaç ve besın >ardımı yağıyor Irak'a Tarıhte örneğı olmayan bır savaş mı yaşandı yoksa9 Yenı bır çağa mı gırı>oruz9 — Ne demek ıstıyorsun9 dıye sordum Ganı Gırgın, — Neden anlamıyorsun, dedı Dunvanın en buyuk savaşlanndan bırıydı, evet Ama sılah- lar bakımından oyle, yoksa muharebe olma- dı Daha doğrusu "cephe" olmadı Gerılerde bıttı savaş Durdu, yuzume baktı — Ne duşunuyorum bılıyor musun9 — Ne duşunuvorsun9 — Bundan sonrakı savaşlar, sadece plan ve harıta uzerınde konuşulup sonuca bağlana- maz mı7 — Satranç gıbı mı7 — Evet İnsanlann boğaz boğaza gelmesı- ne ne gerek var1 Nasıl olsa yenen yenılen belh olmuyor Bak, Kadeş Savaşı sonunda Ramses II Mısır'a donduğunde Tel kentı zafer alayla- rı ıle avağa kalkmıştı, oysa savaş nedenı olan Amurru kentı Hıtıt'te kaldı Kral Muvatallı1 nın 8 000 öncu, 9 000 artçı olmak uzere 17 000 pıyadesı 4.500 de savaş arabası vardı Mısır kaynaklarına göre Ramses II bu askerlenn tu- munu öldurmuş Saçmahğa bak! Kestım onun sozunu — Uç bın uç yuz yıl önce olmuş bıtmış bır savaşın hasabını mı çıkarıyoruz sabah sabah, dedım Ganı Gırgın, — Çok oğretıcı de ondan, dedı Arava bun- ca zaman gırınce saçmahk daha belırgın ola- rak ortaya çıkıyor Demek on bınlerce kışı bo- şuna oldu Kadeş'te Sen yaşadığın çağın olay- larını bunca kesınhkle ölçemezsın Çağı, ın- sanı kor eder çunku, saçmahk, bınbır ayrfntı ıçınde yıtmıştır "Tel Nebı Mend" ıçın oldu- ler Ganı Gırgın gulmeğe başladı — "Kuveyt" adı uç bın yıl sonraya kalır mı bılmem! Insanoğluna kutsal dıye belletılen nı- ce şey unutulmuştur "Tel Nebı Mend"de olen- lerı bugun kım amyor1 — Tanhten ders almamızı mı oğutluvor sun9 — Hayır, tarıh hıçbır ders vermez, sadece alav eder Bunu anlamak gerek Teknığın bun- ca ılerlemesı, savaşı gerıde bıraktı Durmuş, pencereden bakıyordu Bunu fır- sat bılerek, — Sana çay getıreyım mı9 dedım — Hayır, sen ıç, dedı Sonra bana döndu — Sabah sabah sana Kadeş Savaşfnı anlat- mak ıçın gelmedım her halde Anlamışsındır — Hoşgeldın, ıyı ettın, dedım Ama anla- dığımı sovleyemem Bır koltuğa oturdu, başını arkaya attı — Tarıhı bırak, bız gunumuzu bıle bılmı- >oruz, dedı — Demın de soyledın bunu, dedım — Hayır, o soz, gunumuzu yorumlamanın guçlu|u uzerıne ıdı, şımdıkı sozum ıse dupe- duz bılgısızlıkle ılgıh Çayımı aldım, karşısına oturdum. — Senı dınhyorum, dedım Ganı Gırgın, — Saygın bır makamda bulunan bır zat, ge- çende bır konuşmasında, Ataturk'un Hatay'ı aldığını soyledı — Evet, soyledı — Ama kımse bu yanhşın uzerınde durma- dı Hatay, Ataturk'un en onem verdığı sorun- Iardan bırıvdı Son donemınde sağlığının bo- zukluğuna karşın bu sorunla uğraştı, dıdmdı Ne çabuk unutmuşuz1 Ben — Hayır, unutmadık, dedım. Ganı Gırgın, — Dınle, dedı Hatay sancağı Mısakı Mıllî sımrları ıçınde olduğu halde Turk hukumetı 20 Ekım 1921 tarıhlı Turk-Fransız antlaşma- sıyle, burayı sımrları dışında bırakmayı mıllî çıkarları açısmdan u>gun gordu Ama Turk- çenın Hatay'da resmî dıl olması sağlandı An- cak Surıye'dekı Fransız mandasının 1936'da sona ermesı ortaya yenı bır durum çıkarmış- tı; Hatay'dakı Turk halkının statusu tehlıke- ye gırebılırdı Konu, Mılletler Cemıyetı gun- demıne gırdı Bu arada Turkıye ıle Fransa ara- sında Cenevre'de yurutulen goruşmeler, san- cağın mıilî butunluğunu garantı eden 29 Ma- yıs 1937 tarıhlı antlaşmavla sonuçlandı Kımı surtuşmelerden sonra Turkıye ıle Fransa ara- sında 3 Temmuz 1937 tarıhlı yenı bır antlaş- ma ıle sancakta seçımlere gıdıldı — Tarıhlerı unutmarruşsın, dedım. Ganı Gırgın, — Alayı bırak, dıye surdurdu sozunu ts- tersen tarıhlerı atlayarak anlatayım Hatay Meclısı, devletın anavatana katılma kararmı aldı Ataturk olelı bır yıl ohnuştu Turkıye Bu- vuk Mıllet Meclısı 1939'da bu kararı onayla- dı — Evet, dedım — Tarıhı bır ola> örnek gösterılmek ıstenı- yorsa dıkkatlı konuşmak gerekır "Hatay'ı Ataturk aldı" sözu, her şeyden once Ataturk1 un dış polıtıka anlayışına aykın duşer Ata- turk, orduyu göreviendırerek almağa kalkma- dı Hatav'ı Burası çok onemhdır Ganı Gırgın mendılıyle gozluğunu terruzler- ken sordum — Sence yem savaşın formulu nedır9 Dostum başını kaldırdı — "Yık, onar, devret" dedı PENCERE ARADA BIR BEHZAT AY Bir Sabır Anıtıydı.. . Gogol un 'Palto" adlı yapıtı ıcın Turgenyef ' Bız hepımız Gogol un Paltosu ndan cıktık" demıs Bu soze benzeterek "Yazınımızda bızden öncekı ve bızım kuşak, Varlık Dergısı ve Varlık Yayınları'ndan cıktık ' dıyebılırız Ülkemız yazın tarıhınde —belkı dunya yazın tarıhınde de— görulmemış bır sabırla 73 yaşında olunceye değın (15 Mart 1981) 48 yıl Varlık Dergısı nı yayımlayan ve 35 yıl Varlık Ya- yınları nı yoneten Yaşar Nabı, sozun tam anlamıyla bır sabır anıtıydı Ölumunun onuncu yılına gırmeden once on gun sureyle Varlık Dergısı cıltlerınden kımı yazılarını Varlık Dergısı'nın kır- kıncı yılında yazdığı yazıyı Kultur Bakanlığı Buyuk Odulu 1 nün verılışı dolayısıyla yazdığı yaşamoykusunu kendısıyle yaptığım bır konusmadakı (Yazarlıgının 50 Yayıncılığının 43 Yılında Yaşar Nabı Ile Bır Soyleşı, Cumhurıyet, 20 Mart 1976) yamtlannı, ıkı onemlı yapıtına gıren bırçok yazılarını yenıden okudum Yaşar Nabı nın bu ıkı onemlı yapıtının bın 54 yıl once (1937) yayımlanan Edebıyatımızın Bugunku Meselelerı" ve 20 yıl önce (1971) yayımlanan 'Yıllar Boyunca Edebıyat Dun- yamız'dır Her ıkı kıtap bugun bıleonemını ve tazelığını yılır- memıştır Edebıyatımızın Bugunku Meselelerı yayımlandığın- da henuz Koy Enstıtulerı kurulmamıştır Bakın ne yazıyor Ya- şar Nabı, 'Koylumuzün psıkolojısı ıle meşgul olacak omur- lerını koyde geçırecek koy eserlerı uzmanları yetıştırmehyız Onun manevı besınını oluşturacak eserlerı vermedıkçe koy- lünun kulturel duzeyının yukselmesıne ımkan var mıdır' Bu sozuyle Yaşar Nabı nasıl ongorulu bır eğıtım ve ekın adamı olduğunu tanıtlamıştır Yıne aynı kıtabın bır yerınde de kıta- bın onemını ve ışlevını vurgulamaktadır Kıtap davası, Tur- kıye'de devlet ve ulusca elbırlığıyle ele alınması ve ulusal du- yarlığın uzerınde tıtremesı gereken genış ve heybetlı bır da- vadır ( ) Hıcbır araç baslamış olan Ronesansımızda kıta- bın yerını alamaz ve almamalıdır' Yaşar Nabı, ' Yıllar Boyunca Edebıyat" adlı kıtabında şu doğruyu da belırtır ' Varlık da olmasaydı belkı yenı edebıya- tımız kendını tanıtmakta daha çok gucluk cekecek bugun yenı kuşağın dağarcığmı kabartan eserlerın bırcoğu belkı hıc ya- zılmamıs olacaktı" Kendısıyle tanıştığımız 1964 yılında, o 56 ben 28 yaşın- daydım Zamanını almamak ıcın yazımı venp çıkacaktım, otur- mamı soyledı Bundan cesaret alarak ve bıraz da utanarak "Panaıt Istratı'nın kıtaplarıyla okuma alışkanlığı edındım ' de- dım Gulumsedı ve 'Istratı'nın ulkesınde butun kıtapları ya- yımlanmış değıl" dedı Yıne, 1969 yılı sonlarında bır yazımı qöturmüştum, ayakta yazıyı verıp donuyordum, oturmamı söy- ledı Sonra gazetelerden aylığımın odenmedığını, sayrılan- dığımı oğrendığını uzulduğunu soyledı Alçakgonulluluğu- ne, ılgısıne şaşarak teşekkur ettım ve aylığımın artık odene- ceğını söyledım Bu kez, Varlık'a daha sık yazı yazabıleceğı- mı soyledı ve hemen ekledı Unlu yazarlarla konuşma yapabılırsın' dedı Sonra yaptığım konuşmaları Varlık'ın 1970 şubat (Azız Nesın), mart (Orhan Kemal), nısan (A Kadır), ma- yıs (Mehmed Kemal), temmuz (FH Dağlarca) baslayarak tam yırmı yazarla yaptığım konuşmaları hıcbır çıkarma, ayır- ma yapmadan yayımladı A Kadır, 'Yaşar Nabı bızımle yap- tığın konuşmayı nasıl yayımladı şaşıyorum, çunku Varlık okul- lara da gırıyor, yetkılı cevreler bızım oğrencılerce okunma- mızı ıstemez" demıştı Bunu şunun ıçın belırtıyorum, katık- sız bır Ataturkçu olan Yaşar Nabı, alçakgonüllu olduğu ka- dar hoşgöruluydu çıkarcı degıldı Bır de Yaşar Nabı yazarlarının emeğını değerlendırırdı 1960'tan baslayarak Samsun a, Kızılcahamam'a, Sıırt'e, Er- zıncan'a, para ıstemedığım halde yazılarımın parasını posta ıle gönderdı 1969'da Istanbul a gelınce duzenlı olarak ode- dı Yaşar Nabı'nın yazarların emeğını değerlendırmesı ko- nusunda pek çok kanıt var Işte bunlardan bırı 'Dost Mektuplar" (s 192)de Adana'dan 28 2 1947'de gonderdığı mektubunda Orhan Kemal, şoyle yazmaktadır,' Yolladığınız otuz lıranın makbuzunu postacı şımdı getırdı Çok tesekkur- ler Yazılarımın ılk maddı karsılığı bu Hıç de az değıl, boyle şey düsunmem bıle Ben henuz yazı hayatına atılmış bır ya- zıyıcıyım Ustatlarla at başı gıtmeye halım yok kı " Yaşar Nabı, Varlık'ın kırkıncı yılında yazdığı yazıda dergı- yı sabırla nasıl yayımladığını, yaşattığını anlatır ve sankı dı- rencıne, sabrına kendı şaşıyormus gıbı "Kırk yıl, dıle kolay' 1 der 1933 ten ben 882 sayı Varlık Dergısı ıle 1946'dan sonra yayımladığı 2000 kıtapla, ulkemızde tek basına yayımcılık re- korunu kıran bır saygın ınsandı o Özel Televizyon Nasıl Olur? Kamusal taşıyıcı kavramını iletişım hukuku ıçinde bır paradigma haline getirmek, kişi çıkarı (ozel teşebbus) ile kamu çıkarının kesiştiği noktaları da bize açıklayabüecek ve belki de tarihimizde ilk kez bu iki çıkarı ayrı ayrı ve bir arada fark edeceğiz. Doç. Dr. VEYSEL BATMAZ İletişım sıstemlennın ulusal bır çerçeve- de bıçımlenmesı, değışık çıkar gruplarının egemenlık derecelen ıle yakından ılışkılıdır Ulusal bır çerçevede ıkı temel çıkar bıçımı olduğu söylenır Kamu çıkan ve kışı çıka- n. Bu ıkı çıkann dengede olduğu ortak bır nokta çoğu zaman bulunamaz Ya bırısı egemendır ya otekı Oysa ulusal bır çerçe- vede, devlet, dengelemek nıyetı ıle olmasa da, bu ıkı çıkann bırbırlerı ıle kıyasıya kav- ga etmemelerını sağlamak ıçın ortaya çık- mıştır Turkıye'de Özel televfzyon tartışmasının, ozgurlukler, enformatık toplum, tıcarı ve prodüksıyon başanlan gıbı daha dar bır çer- çeveye oturtulması da kışı çıkarı ıle kamu çıkarı arasındakı bağın, uzennde kafa yo rulmuş olsa da, henuz toplumsal yasamımı- za uygulanmış olmaması ıle ılışkılıdır Kamusal taşıyıcı Televızyon ozerk olduğu zaman ne ola- caktır 9 Ozel olduğu zaman ne olacaktır 7 Sadece anayasada tanımlanan bır "ozerkhk" neye varavacaktır'' "Özel" tele vızyon "kişı çıkarının", "ozerk" televızyon "kamu çıkannın" mı sozcusudur 7 Kulturu heterojen olan bır toplumda ozerkhk kıme hızmet eder 7 Kamuya mı, kamusal göru- numlu bır kışıler topluluğuna mı, yoksa )urttaş kışılere mı 7 Bu sorularm yanıtlannı erbabına bıraka- rak, kıtle ıletışımınde kamu çıkarı ıle kışı çıkannı "kamusal taşıyıcı" terımı çerçeve- sı ıçınde anlatmava çalışacağım Belkı bu açıklamalar, ozel televızyon ıle ılgüı hukuk- sal çerçevelerın tartışıldığı ve "hazırlandığı" bugunlerde yararlı olur Kıtle ıletışımının tıcarı bır ya>gınhk ka- zanarak teknolojık bıçımienmesmın belır lendığı tek ulke olan ABD'de, kıtle ıletışı- iunı tanımlayan hukuksal çerçevenın uç te- mel duzeyı vardır 1) Basının (gazetelenn) bagımsızlığı (Press ındependence), 2) Tele- vızyon (ve radyo) yayınlarına eıişımın eşıt- lığı ve kolavlığı (Publıc access to broadcas- tıng), 3) Kamusal taşıvıcılık (Common car- rıers) Batılı ulkelerın çoğunda, ulusal kul turlermın ve toplumsal tarıhlerının elverdığı olçude bu uç duzeyın değışık adlarla, ya ya- nlı hukuk olarak ya da teamulen değışık de- recelerde geçerlı olduğu görulecektır Bu uç duzeyın konumuz ıle ılgıh olanı, iletişım ve ulaşımda kamu çıkarı ıle kışı çı kannın kesıştığı nokta olan "kamusal taşıyıcı" kavramıdır Bu kavram, Turkçe"- de, kıtle iletişım sıstemlerı ıle ılgılı (benım gozden geçırebıldığımın sınırları ıçınde, kı bu sınırlar bır haylı genıştır) yazılan hıç bır metınde açıklanmamıştır Bu da, bu kavra- mın ya anlaşılmadığını gösterır ya da bızım kulturde boyle bır gereksınım voktur \e bu nedenle de açıklanması gereksızdır Bızım hukukumuzda olmadığından mı- dır nedır, bu kavramla hukukçularımız ve yasa yapıcılanmız da pek ılgılenmemışler- dır Yoksa, PTT ıle TRT arasında kavga ko- nusu olan verıcılerın sahıplığı tartışmasın- da onemlı bır konu başhğı da "kamusal taşıyıcüar" olurdu ve belkı de Turkıve, ıle- tışım >apısı ıçın çok yararlı bır hukuk tar- tışması ızlerdı Özel televızyonun hukuksal bıçımlenmesı de bu tartışma ıçınden filız- lenırdı "Bugunku ABD'de, görsel-ışıtsel alanda hıçbır devlet denetımınden söz edıiemez" dıye vazanlar da (H Topuz, ILAD, s 12), bu kavramı pek onemsemış görunmemektedır- ler Oysa ABD'de, kamusal taşıyıcılar sade- ce bır kavram değıl, sanılanın tersıne olduk- ça yoğun olan devlet yonetımının ortaya çık- masına temel teşkıl eden ve iletişım sıste- mındekı tıcarı vapıvı belırleyen bır hukuk- sal paradıgmadır Posta-demiryoHan Kamusal taşıyıcılar kavramı ılkönce Amenkan Posta Idaresı ıçın duşunulmuş bır mulkıyet bıçımı olarak ortava çıktı Daha sonra, yıne bır iletişım aracı olan demıryol larına uygulandı Demıryollan, ABD'de özel firmalar ta- rafından ınşa edılmeye başlandığında (kı bızde de başlangıçta boyledır Turkıye'de ılk radyo da ozeldır) bunlann tumuyle dene- tımsız bırakılmalan kamu çıkarı ıçın bazı olumsuzluklar yarattı Denetımsız ozel fir- malar, demıryollannı sadece kârh yerler ara- sında ışletecekler ve genış bır kıtlemn, bu kıtle ulaşım aracından yoksun olmasına yol açacaklardı Boylece posta ıle başlayan ka musal taşıyıalık kavramı, demıryollanna, oradan da yayın kuruluşlanna aktanldı Ka- musal taşıyıcılar kavramı, teknolojılerının doğasından kaynaklanan belh bazı kamu- sal ışlev ler yurutmekte olan özel taşıyıcıla- ra devlet tarafından verılen kamusal görev- lerın ılkelerını ıçerır ve bu ozel taşı>ıcılann herhangı bır ozel gırışımden ayrıldığı nok- taları behrler Kamusal taşıyıcı olmanın uç ılkesı vardır- 1) Kamusal taşıyıcılann ederlen (fıyatlan) devlet tarafından belırlenır Bu taşıyıcılar, genellıkle devlet tarafından tekel ayrıcahğı tarunmış, kamu ıçın çalışan özel kurumlar- dır 2) Bu taşıyıcılar, erışım ıçın hıç kımse- ve ayncalık tanıyamazlar "Ilk gelen, ılk ahr" ılkesıne göre herkese eşıt olarak hız- met ederler 3) Bu taşıyıcılar, kendı mesaj- larını kendı ulaşım ve ıletme hatlarını kul- lanarak gerçekleştıremezler Örneğın, ABD telefon şırketı AT&T, kendı hatlarından, AT&T'nın bır kuruluşu olarak "elektronik yavıncılık" ve "bilgi bankası" oluvıuramaz Bu ılkeve, "mesaj ıle ulaşım kanalının ay- rılığı ılkesı" adı verılır Turkıye've uyarlan- mış örnekler verırsek, TC Karayolları, taşı- macılık, PTT, kablolu TV yayını yapamaz Bu uç ılkeden bırıncısı, Reagan'ın 80'lı yıl- larında "deregulatıon" adı altında geçersız ılan edıldı ve en onemlı kamusal taşıvıcı olan telefon hatlarından, AT&T'nın antı- tekel yasasına gore tekelı kırılarak, bırçok özel telefon şırketının kurulmasına yol açan gelışmeler yaşandı Kamusal taşıyıcılar kavramı, gelışen ile- tişım teknolojısı açısından yoğun olarak tar- tışılıyor Elektronik teknolojısının bılgısa- yarla bırleserek geleneksel iletişım akış ya- takları (mecraları) arasındakı sınırları yok eıtığı bır dönemde, kamusal taşıyıcı kavra- mı da onemlı bır çozum haline gehyor ör- neğın ABD'de, daha 1971'de, (kablolu ıle- tışım ıçın) Sloan Komısyonu, kablo yayın- lannın gelecekte bır kamusal taşıyıcı olarak hukukıleştırılebıleceğını önermıştı A>nı önerı, 1973'te Whıtehead Raporu'nda da tekrarlanmıştı Tartışmayı kaldırmak için Bırçok ıletışımbılıtncı, kamusal taşıyıcı kavramının, lıberal demokratık bır toplum ıçın temel kavram olduğunda bırleşıyorlar Radyo frekanslannın sınırh olması, belh ba- zı ulaşım sıstemlennın tek bır özel kuruluş ıçın çok pahalı bır yatınm teşkıl etmesı, bazı toplumsal faalıyetlenn kendı teknolojık ve toplumsal doğalarından kaynaklanan ka- musal gorevlennın bulunması, kamusal ta- şıyıcı kavramını, Reagan'ın 80'lı yıllannın tersıne, iletişım ve ulaşım sıstemlennın de- mokratık kullanımı ıçın temel hukuk kav- ramı duzevıne yenıden çıkarmış durumda Devletın yapısı lıberal de olsa, karayolları, demıryollan, uydu kanallan, radyo frekans- lan, kablolu yayın gıbı iletişım sıstemlerı- nın belh bazı kamusal gorevlen yerıne ge- tırdığı surece kamusal taşıyıcı olarak tanım- lanması, bızdekı bırçok tartışmayı kendılı- ğınden sona erdırecektır O zaman PTTnın, TRTnın, RTYK'nın, TCK'nın ve TCDD'nın ve hatta Magıc Box ıle mavı-otobuslerm ne olması gerektığını ve gazete ıle televızyon arasındakı farkı daha ıyı anlayacağız, gere- kırse bu ışlevlen özel kurumlara yaptırabı- leceğız Ve en ıyısı de özel televızyon gıbı bır tartışma ortadan kalkacak Kamusal taşıyıcı kavTamını iletişim huku- ku ıçınde bır paradigma haline getirmek, kı- şı çıkarı (ozel teşebbus) ıle kamu çıkarının kesıştığı noktalan da bıze açıklayabilecek ve belkı de tanhımızde ılk kez bu ıkı çıkarı ayrı ayn ve bır arada fark edeceğiz Sevgili Dr.ŞAFTER GİRİTIİGİLtnsanı 'ölu' kılan gönullerden, duşuncelerden sılmmesıdır Sen ıse kannda, çocuklarında, dostlarında ve ımzanı attığın 'Çok Onakh Şırketler' savaşımında tum sevecenlığın ve benzersız duşun gucunle 5 yıl öncesındekı kadar 'canlısın' Ama yıne de., GÜLÇİN-AYÇA-ÇIM GIRİTLİGİL IDAMLARA HAYIR! Cellat uyandı yatağında bır gece Tanrım dedı, bu ne zor bılmece Oldukçe çoğalıyor adamlar Ben tukenmekteyım oldürdukçe Seyit Konuk-İbrahim Ethem Coşkun-Necati Vardar... 13 Mart 1982'de ıdam edılen üç genç sosyalıst ışçı mücadelemızde yaşıyor. YÖNELİŞ Sosyalist Gençlik Dergisi GEÇMİŞ ZAMAN OLURKİ Sara Ertuğrul Korle 5000 lıra (KDV ıçınde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Odemeu gonderilmcz. SATILIK HONDA Bayan dan 80 Accord 573 74 59 TEŞEKKUR AZLZ eşım, annem, kayınvaldemız, babaannemız FATMA NEYYİRE BEINtİSU'nun vefatı dolayısıyla tazıyetlerını bıldıren TURİZM BAKANI SAYIN İLHAN AKÜZÜM'e DENtZ KUVVETLERİ KOMUTANI SAYIN ORAMİRAL İRFAN TINAZ'a DONANMA KOMUTANI SAYIN ORAMİRAL VURAL BEYAZTTa KUZEY DENIZ SAHA KOMUTANI SAYIN KORAMİRAL MUSTAFA TURUNÇOĞUPna ve cenaze törenıne katılan, çelenk gönderen Eğıtım Vakfı'na bağışta bulunan, evıraıze gelerek tazıyette bulunan, telefon, telgraf ve mektupla acımızı paylaşan NETAŞ Yönetun Kurulu ıle NETAŞ Yönetımı ve mensuplarına, Tunzm Bakanlığı ıle TURBAN Tunzm A Ş mensuplarına, tüm akraba, dost, meslektaş ve arkadaşlarımıza sonsuz şukranlarımızı sunarız AİLESİ İyimserlik... Ikı gozu gormeyen bır kışı, Bırıncı Dunya Savaşı'nın son- lanna doğru bır gün, kahvede Neyzen Tevfık'le nargıle ıçe- rek soyleşırken sormuş — Canım Tevfık Bey, ne oluyoruz7 Kulağıma soylentıler ge- lıyor, ahval-ı âlem nasıl'' Neyzen yanıtlamış — Gorduğunuz gıbı • Karamsarlık kımı zaman yapısaldır, kımı zaman çevreden yansır, olur o/maz her şeye takılıp kotumserlık yaratmak da bır zanaattır. arabesk şarkıcıları karamsarlık ureterek ve acı tureterek dunyanın parasını kazanmıyorlar mı? Eskıden muz değerlı meyveydı, yalnız zengınlerın sofra- sında bulunurdu Adana'da "Fuzulı" dıye anılan bır arkada- şımız yumruğunu ıman tahtasına vurarak yuksek sesle şu ıkılıyı yınelerdı Of dedıkçe kara bağnm kutuler Muzun lyısını yer bızden kotuler • Vaktıyle gemı ıçın gereklı belgelerını yıtıren bır kaptan, Ga- lata'da ılgıh devlet daıresıne başvurmuş. Görevlı memur soruyor — Adın ne? — Kara Alı — Memleketın? — Karabıga — Nereden gelıyorsun? — Karadenız'den — Yukun? — Karaboya — Bundan sonra nereye gıdeceksın? — Karamursel'e — Sonra? — Orada gemıyı karaya çekeceğım, Karaman'da Karadağ- lıoğlu Kara Mustafa yı gordukten sonra karayoluyla Mekke-ı Mukerreme'ye kara donlu Beytullah'a yüz surmek ıçın gıde- ceğım Memur denn bır iesuphanallarf çektıkten sonra ıçınden ya sabır" dıyerek — Inşallah oradan yuz aklığıyla donersın Kaptan oralı değıl — Orasına ben kam toprağa gomüldükten sonra karar ve- rılır Memur dayanamamış, bağırmaya baslamış — Zıft mı kesıldın be herıf Zıfırı karanlık bastı ortalık zın- dana dondu • Kımı zaman karamsarlığın kaynağı dayanılmaz bır gerçek- lıktır Irak'ta yaşayan bırısı ıçın bugunlerde lyımserlığe yer var mı? Ülkede on yıldan ben bır karabasan yaşanıyor, bıtmıyor, kışıler tanrıların lanetıne uğramış gıbı çırpımyorlar, kurtula- mıyorlar Tarıhın kımı toplumlara kımı zamanlarda bıçtığı yazgı, bır kara kefene donuşur Irak bu surecı yaşıyor Cumhurıyerten bu yana bızım böyle bır sorunumuz yok, Ikıncı Dunya Savaşı nda bıle en karanlık ve kanlı süreçlerı barış ıçınde yaşayarak atlattık Şımdı barışı azımsayan polı- tıkacılarımız eksık değıl, ama bunlar tarıhsel bılıncı eksık şı- manklardır sınır otelerınde seruven aramaya kalkışmalan da bılgısızlık ve bılınçsızlıkten başka şey değıl Çevremızde kımılerı Turkıye'nın bugunku yönetımıne ba- karak karamsarlığa kapılıyor — Ne olacak bu gıdışın sonu? • Iyı olacak Turkıye, hıç de layık olmadığı bır yönetımı sırtında taşıdığı ıçın bunalıyor. , Ama, lyimserız Sıyasal baskının her turune karşı dırencın gucunü benlı- ğınde duyumsayamayan kışı kotumser olur, karamsarlık tes- lımıyet demektır, kafadan çatlak terzının toplumun gelece- ğıne dıkmeye çalıştığı delı gomleğının ıçıne bu toplum sığa- maz Gerı zekâlılık, şımanklık, gorgüsüzluk yuzsuzluk, utanmaz- lık yönetımını aşacak kadar bırıkımlı bır toplumuz, çoğu gıttı azı kaldı, bu rezıllık noktalanacaktır ANMA Tıp Fakultesı oğrencısı ÖZGÜKERDEM DAĞDEVİREN unutmadık, unutamayacağız Kısa suren onurlu vaşamın bo>unca, ruzgârlara sovledığın ozgurluk şarkılarından gun doğdukça, ruzgâr estıkçe yureğımızdesın A>rılışının 3 vıldonumunde se\gı>le anıyoruz Seni sevenler MEHMET \Lİ. ŞENGUL, HÜSNİYE, İBRAHİM, ŞÜKRAN, KLAUS, İLYAS, AYŞE. 21 3 1954-15 3 1990 Makıne Mühenduı NAMIK KEMAL ÖZERDEM UNUTULMAYACAKSIN Bu bahar yıne sensız geçecek Fakat sen her bahar yenıden doğacaksın AtLESt Malatya FEZA TURHAN ıle MURAT TOSUN evlendıler Kahmış Evlendirme Datresı 14 Mart 1991 bralkmak Bıze basvurun doktor tavsıye edelım yardıma olalım AKUPUNKTUR DERNEĞİ Tel 337 59 97 - 345 59 16 - 346 75 87- 585 52 81 Not Kotu olıskanlıklarm tedavısınde Akupunktur uygufamas/ Ingılterede hukumet fovs/yesıdır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear