18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURÎYET/5 ANAFın ilk 'azil bakanı' • ANKARA (ANKA) — ANAP hükümetinin ilk azil Bakanı Vural Ankan, Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın Hüsnü Doğan'm kişiliği ile Ugili sözlerinin anayasaya aykırı olduğunu belirterek "ANAP'lılar cumhurbaşkanımn tarafsızlığı müeyyideye bağlanmamıştır, deseler bile cumhurbaşkanı tarafsız olmaJıdır" şeklinde konuştu. Vural Ankan, "Hüsnü Doğan'ın azledilmeyi beklemeden istifa etmesi daha doğru olurdu" değerlendirmesinde bulundu. Vural Ankan, "Istifanın ANAP'a etkisi ne olur" şeklindeki soruya da "Denize benzer partide dalgalanmalar olur. Sonra da durulur. Lodos gibidir. Dalgaiar kalkınca da balıklar ortaya çıkar. Burada balıklar, bakanlık bekleyenlerdir" dedi. Sivü darbe • ANKARA (UBA) — Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğml Günay, Türkiye'de ilan edilmemiş bir sivil darbe yaşandığını öne sürerek, TBMM'nin Cumhurbaşkanı özal sorununa el koymasım istedi. Günay, Türkiye'nin uzun bir süreden beri hukuk dışı yöntemlerle idare edildiğini söyledi. Günay, "Zaten çağdaş demokrasilere aykın olan anayasa hükümleri kişiselleştiriliyor. Ve yetkiler merkezileştiriliyor. Yüksck mahkeme üyelerinin atanmasından makam tayin etmeye kadar uzanan bir keyfüik anlayışı her alanda toplumumuzu kuşatıyor. Bütün bunlarla Türkiye, adı konulmamış, ilan edilmemiş sivil bir darbeyi yaşıyor. 'Hanedan tiyatroeu' • ANKARA (UBA) — Doğru Yol Partisi Genel Başkan eski yardımcılarından Esat Kıratlıoğlu, ANAP iktidannın sonunun iyice yaklaştığmı öne sürdü. Kırathoğlu, "Türkiye'de çok garip olaylar oluyor. Cumhurbaşkanı Özal televizyona çıkıyor, kanm tstanbul ll Başkanı olacak. Yeğenim kötüdür. Şu şu bakanlar kakadır diyor. Bu olay en geri ülkelerde bile görülebilecek bir olay değildir. Batı demokrasilerinde böyle olaylar, ancak tiyatro sahnelerinde komedi olarak oynanır. Bugün Türkiye'de 'Hanedan Tiyatrosu' oynanmaktadır. Bu çok üzücü bir durumdur. Bu dunımu yaratanlann sağlığı yerinde değildir. Yaptıklan işler sağMıksızlık işaretidir. Bir an önce buna bir çözüm bulunmalıdır. Yaşananlar bir depresyondur ve marazi baskımn yüze vurmuş şeklidir" dedi. Çuha, KİT yönetiminde • ANKARA (Cumhuriyet Börosu) — Eski Hava Kuvvetleri Komutanlanndan Cemil Çuha, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Atamaya ilişkin Uçlü kararname, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Kısa bir süre önce de çok sayıda emekli orgeneral ile üst düzey bürokrat, kamu iktisadi teşekkülleri (KİT) yönetim kunıllanna atanmıştı. \asama tazminatı • ANKARA (AA) — Emekli parlamenterlere çalışmama kaydıyla verilen yasama tazminatının, ölümlerinden sonra dul ve yetimlerine de verilmesi istendi. DYP Grup Başkan- vekili ve Balıkesir Milleıvekili Mustafa Çorapçıoğlu, TBMM Başkanlığı'na verdiği yasa önerisiyle, milletvekillerinin özlük haklannı düzenleyen yasanın, emekli parlamenterlere yasama tazminatı verilmesine ilişkin bölümünde değişiklik öngörülüyor. SHP lideri, Doğan'ın azledilmesinde;: Başbakan'ı sorumlu tuttu Iııöııii: Âkbulut zavallıGüneydoğu gezisine Diyarbakır'dan başlayan Erdal İnönü, muhalefetin savaş karşıtı politikasının başarılı olduğunu belirterek "Şayın Akbulut bizi bu politikamız için gene suçluyor. Ama bugünlerde bizi suçlayacak hali kalmadı zavallının" dedi. için yapıyor. Bu açıkça kişisel yönetimdir" diye konuştu. Par- tisinde "bazı yeni ayrılıkların" ortaya çıktığını kaydeden İnönü, örgüte seçime kadar birleşme çağrısında bulundu. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, iki gün sürecek Güney- doğu gezisine dün Diyarbakır'- dan başladı. fnonü'nün gezisine Genel Sekreter Yardımcısı Meh- met Moğultay ve bölge milletve- ALt DOĞAN VEDAT YENERER ERGUN AKSOY DİYARBA- KIR/URFA — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Başba- kan Yıldırım A k b u l u t ' u "zandlı" olarak niteledi. İnönü, Savunma Bakanı HUsnü Do- ğan'ın azledilmesinde "asıl so- rumluluğun Akbulut'ta" oldu- ğunu belirterek "Sayın Özal ca- nının istediğini Başbakan ve ANAP çogunlugu kabul ettiği killerinin yanı sıra Deniz Bay- kal'a yakın Diyarbakır Milletve- kili Fuat Atalay da katıldı. İnö- nü, Diyarbakır'da yaptığı salon toplantısmda Körfez savaşından en çok etkilenen bölgenin Gü- neydoğu olduğunu, ancak hü- kümetin bölgenin zarannı taz- min edecek onlemler almadığı- nı anlattı. Üslerin kullanılması- nın Türkiye'ye tehlike getirebi- leceğini, muhalefetin savaş kar- şıtı politikasının başanlı olduğu- nu kaydeden İnonu, "Sayın Ak- bulut bizi bu politikamız için ge- ne suçluyor. Ama bugünlerde bizi suçlayacak hali kalmadı zavaüınuT diye konuştu. İnönü, mevcut banş girişimlerinin ka- bul edilerek savaşm bir an önce bitmesini istediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "iç politikadaki kaygı- ları nedeniyle ABD'ye yaranma politikası güttüğünü, bunun ulusal onurla bağdaşmadığını" belirten İnönü, "Seçim yaklaşı- yor. Muhalefet iktidar olacak. Sayın Özal o zaman ne yapa- cak?" dedi. Hüsnü Doğan'ın Cumhurbaş- kanı Turgut Özal tarafından gö- revinden azledilmesine de deği- nea înönü şöyle konuştu: "Sayın Akbulut bakana tele- fon açıp 'Ben bir gun once öyle söyledim, ama kusura bakma Cumhurbaşkanı seni azletti' de- miş. Telefonla bir bakanın azle- dildiği cumhuriyet tarihinde gö- riilmemiştir. Asıl sorumluluk Sayın Akbulut'undur. Çünkii buna o razı oluyor. Sayın Özal canının istediğini Başbakan ve ANAP çoğunluğu kabul ettiği için yapıyor. Bu açıkça kişisel yönetimdir. Ama ANAP'ın ço- ğunluğu bitecek. Önümüzdeki secimde SHP iktidar olacak. tş- te Sayın Özal bunu onkmek için anayasayı değiştirmeye çalışıyor. Ama bunlann hepsi beyhude gayreüer. Türkiye'nin sağlam dış politikası Özal'a rağmen siire- cektir." Kürtçeye serbestlik getirilmesi konusunda panisinin çok önce- den yasa değişikliğı önerisinde bulunduğunu anımsatan İnönü, son zamanlarda Özal'ın talima- tıyla ANAP'ta başlayan geliş- meden bir sonuç çıkmadığını vurguladı. İnönü, "Hep oyala- ma, eveleme geveleme. ANAP- tan demokratik doğnıltuda hiç- bir şey çıkmaz" diye konuştu. İç politikanın en önemli soru- nunun, Özal'ın kişisel yönetimi olduğunu vurgulayan İnönü, se- çimin bu sorunu çözme olanağı vereceğini belirterek şunları söyledi: "Son zamanlarda birtakım talihsiz olaylarla partimizde bazı yeni ayrılıklar çıktı. Bu aynlık- lan gidermek bizim elimizdedir. Ama biz genel merkez olarak bunlann tümünii çözemeyiz. Si- zin de çaba göstermeniz gerekir. Tabandaki aynlıklar bize çok zarar veriyor. Bunun için elbir- ligiyle aynlıklan ortadan kaldı- ralım. Seçime ne kadar birleşe- rek gidersek o kadar güçlii çıka- rız. Seçimden anayasayı değişti- recek bir çoğunlukla çıkmak bu- gün birinci görevimizdir." İnönü'nün konuşması sırasın- da salonda bulunan partililer sık sık Başbakan İnönü sloganları ile SHP liderini alkışladılar. İnönü, daha sonra Siverek ve Hilvan üzerinden Şanhurfa'ya gecti. tNÖNÜ — Diyarbakır'da salon toplantısmda konuşan SHP lideri, örgiile Mrleşme çagnsında bulundn. (Fotoğraf: Osman Yıldız) DSP lideri Ecevit, "Bu iktidarla Türkiyeyönetilemez" dedi 'Siyasal biınakm var'BETÜL UNCULAR ANKARA — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, hü- kümetteki son krizi değer- lendirirken hükümetin artık güvenilirliğini yitirdiğini söyledi ve "Haysiyetli bir hükümet oluşturulmaiı ya da Türkiye derhal seçime götürülmeli" de- di. Başbakan Yddınm Akbulut'un, Milli Sa- vunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın görevden ahnmasıyla ilgili öneriyi kendi özgür irade- siyle yapmadığana, Cumhurbaşkanı'nın ıs- rarlan karşısında bu kararı aldığına işaret eden Ecevit, Türkiye'nin çok ciddi bir siya- sal bunalım ve rejim bunalımıyla karşı kar- şıya bulunduğuna dikkat çekti. DSP lideri Ecevit'e yöneltilen sorular ve yanıtlan şöyle: Ortadoğu'daki olası ağırlığını büyük ölçü- il başkanlığı adaylığına talip oldu? de yitirdi. Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın ECEVİT: Her ikisi de olabiür. Belli ki Sa- birlik beraberlik sözleri hiç inandıncı olmu- yın özal'ın artık eşi ve çocukları dışında yor. Cumhurbaşkanı devletin başıdır ama kimseye güveni kalmamıştır. Partinin yöne- bir partinin başı gibi bile değil, parti için- timini fiilen eşine devretmek ve partiyi eşiyle de bir hizibin başı gibi davranıyor. Sayın birlikte yönetmek istemektedir. İl başkan- Özal hâlâ fiilen yönetmeye çalıştığı parti- nin bile birliğini beraberliğini temsil edemi- yor. Hanedan diye adlandırılan ailesi için- de bile birlik bütünlük sağlayamıyor. Sayın Özal kural tanımıyor. Başbakan'a "Suçlanan kişiler yeni mi çağdışı oldular?" diyen.DSP lideri Ecevit, "Özal ANAP'ı eşiyle birlikte yönetmek istiyor. Semra Özal, Cumhurbaşkanı adına fiilen — Başbakan Akbulut, "Hükümet bir- A N A P ' ı n Üderliğini yapacak demektir" şeklinde konuştu.lik ve bütünlük içinde görevini sürdürecek. Hiçbir bakan aynlmayacak" biçiminde yap- tığı acıklamadan bir gün sonra Milli Savun- ma Bakanı Hüsnü Doğan azledildi. Başba- kan bir gün önceki açıklarnasıyla bir gün sonra bakanın görevden aunmasını önenne- sini nasıl değerlendiriyorsunuz? ECEVTT: Bu konuda yapılan resmi açık- lamalar ve basında çıkanlann dışında bilgi sahibi değilim. Ancak Sayın Başbakan'ın deyişiyle malum olaydan sonra Sayın Hüs- nü Doğan'ın Milli Savunma Bakanı olarak kalamayacağı belliydi. Sayın özal iç ve dış politikada bütün kararlan kendi başına alı- yor, tek adam egemenliğini sürdürüyor. Üs- telik bu kararlar istikrarsız ve tutarsız ka- rarlar. Türkiye dünyadaki saygmhğını ve hğına gelecek olan Semra özal Cumhurbaş- kanı adına fiilen ANAP'ın liderliğini yapa- cak demektir. — Cumhurbaşkanı Ozal, eşi Semra Özal'ın konumu ile Rahşan Ecevit'in siyasi konumu arasında paralellik bulunduğunu söylüyor. ECEVTE Benim eşim bir muhalefet par- tisinin Genel Başkan Yardımcısı, Sayın Sem- ra Özal Cumhurbaşkanı'nın yardımcısı. Anayasaya göre cumhurbaşkanı tarafsız ol- mak zorundadır. Oysa Sayın özal partisiyle ilişkisini kesmediği gibi parti içinde bir hi- zip başı gibi davranıyor. Cumhurbaşkanh- ğı forsunu parti içi kuliste kullanıyor. — Son günlerde gündeme getirilen ana- yasa degişikiikieri konnsundaki görüşleri- nizi alabilir miyiz? ECEVİT: Seçmen yaşmın 18'e, seçiime yaşının 25'e indirilmesini ilk ortaya atan parti DSP'dir. Milletvekili sayısının 600"e çı- kanlması o kadar önemli değil. Ancak baş- kanlık sistemine öteden beri karşıyız. Ana- yasa değişiklik önerileri arasında seçim sis- En başta seçim sis- baskı uygulayarak Hüsnü Doğan'ın azli için öneride bulunmaya zorlamıştır. Başbakan bu öneriyi belli ki özgür iradesiyle yapma- mıştır, Cumhurbaşkanı'nın ısrarlan karşı- sında yapmıştır. 24 saat içinde büyük çeliş- kiye düşmüştür. Artık hükümet güvenilir- liğini yitirmiştir. Türkiye çok ciddi bir si- yasal bunalım ve rejim bunalımıyla karşı karşıyadır: Türkiye artık bu iktidarla ve bu hükümetle yönetilemez. r - r ,I ,.r + ^-_ , - . , , . . . . . ... .. .. ECEVIT: Solu, sağı bir butun gıbı gor- — Semra Ozal muhafazakâriann parti ve mek siyaseti çok basite indirgeyen son de- hükümet yönetiminden temizlenmesi ope- rece de yüzeysel bir yaklaşım. Bize böyle bir rasyonu için mi yoksa Cumhurbaşkanı Özal'ın geleceğe ilişkin planlan sonucu mu T ^ P g o l g e kabınesınde yenıden sol- öneri yeniden gelecek olursa kimse bunu ciddiye alacağımızı sanmasın. Demirel Türkiye'yi yönetenler dökülüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın göre- vinden azlini değerlendirirken "Türkiye'yi yönetenler dökülü- yor. Millet sıkıntı içinde kıvra- nırken bu tam bir cengi<*ir, ayıp- bir şeydir. Bu ülkeyi yonetenle- rin devlete verdiği en büyük za- rar son birkaç gün zarfında oy- nanan vodville ortaya konmuştur" dedi. Körfez sava- şında son birkaç gun içinde çok büyük ilerleme kaydedildiğini bildiren Demirel, Dışişleri Baka- nı Kurtcebe Alptemoçin'i ise "savaş avukatlığı" ile suçladı. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel dün genel merkez- de duzenlediğı basın toplantısm- da iç ve dış politikadaki son ge- lişmeleri değerlendirdi. Önceki gün komiser Zeki Kaya'mn öl- dürtfldüğünü, Türkiye'dekrcina- yetler zincirinin arttığını bildiren Demirel, "Devlet cinayetin fail- lerini bulacak mı? Bulacaksa, ne zaman bulacak? Yoksa kendileri hakkında biz bu işi yapamıyo- nız, gelsin başkalan yapsın di- ye karar mı alacak ?" diye sordu. Demirel, bugün Türkiye'yi yö- netenlerin halinin perişan oldu- ğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'yi idare edenlerin hali, birbirierine söyledikleri laf- lar ortada. Türkiye hükümetinin üyesinin başbakana. başbakanuı hükümet uyesine, Çankaya'da oturan zatın hükümet başkanı- na, onnn bakana olan tavırlan ve sözleri orta yerde. Millet sı- kıntı içinde kıvranırken bu tam çengidir. Ayıp bir şeydir. Ben şa- hıslann sorunu ile ilgili değilim. Benim meselem devletimdir. Devleti, onun müessesesi olan Çankaya'yı, hükümeti ve bakan- lığı tahrip etraişlerdir. Devletin tahribatına çare bulmak fevka- lade güçtür. Bugün ülkeyi yöne- tenlerin devlete verdiği en buyuk zarar son birkaç gün zarfında oynanan vodville ortaya kon- muştur, bu bir traji komiktir." Demirel, bir gazetecinin hane- danlığa ilişkin sorusuna ise "Hanedan ne Türkiye'nin ne de benim sorunumdur. Kimin han- gi düğüne, hangi derneğe katı- lacağından anlam çıkarmam. Türkiye'de seçim hanedanın ar- zusuna bağlı değildir. Başka se- bepler vardır seçim konusunda. Gidersek gelemeyiz korkusudur seçim yapılamayışının sebebi. Bunda da baklıdırlar. Ama bu- rası da babalannın çiftliği değildir" yanıtını verdi. CUNEYT ARCAYUREK YAZIYOR SHP'de muhalefet'partiiçindeyazıhpropagandayayöneliyor Baykalcdarda Haktîk' değişildiği YALÇIN ÇAK1R SHP'de karşılıklı program ve proje ataklan sürerken "göriiş ve önerileri" kamuoyu önünde tartışmakla eleştirilen eski Genel Sekreter Deniz Baykal ve ar- kadaşları, "Sosyal Demokrat Tartışma Platfonnu" adlı bir paket hazırlayarak genel merkeze sunmaya karar verdiler. "Yeni Yaklaşımlar - Yeni Hedefler " başhklı ve "Parlamentonun Yapısı", "İdari Yapı", "Siyasi Yapı" diye üç bö- lümden oluşan platformda anafıkir ola- rak "geleneksel olan her şeyin sorgulanması" gerektiği savunuldu. Baykal'a yakın milletvekillerinin plat- formun parti yetkili kurullan araahğıyla parti kamuoyunda tartışılmasını talep edecekleri belirtildi. SHP Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay, yeni çahşmalanyla ilgili olarak "Geleneksel olan her şeyi sorgulayacağız" derken bundan böyle kürsülerden "sözlü propaganda" yeri- ne "parti içinde yazılı propaganda"yı tercih edeceklerini söyledi. Atalay, ça- lışmalarında "Türkrje'nin idari ve siyasi yapüaşması nasıl olmalıdır" sorusunun yanıtlannı tartışmaya açacaklarmı belir- terek platform hakkında şunlan söyledi: "Sorgulayıcı olmalıyız. Dinamik ve uzlaşmayı içine sindiren bir yapıda ol- malıyız. Çıkış noktamız: 'Türkiye'nin 1920'lerin modelleriyle gidemeyeceği' fikri oldu. Dış politika konusunda gö- rüşlerirnize açık ve net bir şekilde yer verdik. Platformu aynca 'Parlamento- nun yapısı', 'İdari yapı', 'Siyasi yapı' di- ye üç bölüme ayırdık. Dış politika ko- nusunda Türkiye'nin Ortadoğu'da ak- tif rol alması gorüşünü savunduk. Türki- ye, silahsızlanmada öncü olmalıdır. Sa- vaştan 'yaraJı bir yılan' gibi çıkacak olan Saddam Hüseyin'in ateşkesle barışı ka- bulleneceğini düşünmenin çok hayalci olacağını söylüyoruz. Türkiye bölgede- ki ekonomik isbirliklerinde öncü olma- lıdır ve yer almalıdır." Dış politika konusunda Ortadoğu'da dengelerin değiştiğine dikkat çektiklerini belirten Atalay, "Ortadoğu Araplann- dır fikri geçerii değil. Ortadoğu Ortado- ğu halklarınındır. Türkiye aktif dış po- litika Ue söz sahibi olmalıdır" dedi. Plat- form un "Parlamentonun yapısı" bölü- munü de alıntılarla aktaran Atalay, de- ğişen ihtiyaçlar karşısında yeni düzenle- melere gidilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti: "Siyasal iktidan denetleme mekaniz- malarına sahip olmayan bir parlamen- to 1990 Türkiyesi'nin parlamentosu ola- maz. Parlamentoya işlerlik kazandırıl- roalıdır. 'İdari yapı' ile ilgili bölümde de artan nüfus oranıyla gelişen kentlerde- ki yapdanmanın nasıl olması gerektiği- ni anlattık. Kenlleri İçişleri Bakam'nın atadığı siyasal ve idari hiçbir sorumlu- luğu olmayan kişilerle yönetme devri geçti. Belediyelerin yapısı değiştirilme- lidir. Demokrasiye öz ve işlev kazandır- manın bir yolu, köy muhtariıklarından başlayarak, kaymakam, vali, belediye başkanının konumunu, dublikasyonla- rını sorgulayıp yeni bir idari yapı kur- malıyız. Burada halkın seçtiği yönetici- lerle 'kent konseyi' oluşturulmalıdır di- yoruz." Atalay, hukuk sisteminin de gunün ih- tiyaçlanna yanıt verebilecek, dinamik ve gerçekçi biçimde yeniden yapılandırıl- ması için önerilere yer verdiklerini be- lirterek "Önyargısız olmalıyız ve öneri- lere açık olmalıyız" dedi. Halkın dev- letin değil, devletin halkın hizmetinde ol- ması gerektiği gorüşünü de savunan Atalay, genel merkezden bu platformu tartışmaya açmasını talep edeceklerini, kurultay zemininin daha da hareketle- neceğini sozlerine ekledi. TO'den Akbulut'a 3 Fırça ANKARA — Geçen perşembe günü TÖ ile yaptığı görüş- menin gerçek yüzünü, daha sonra bir araya geldiği başta Hüsnü Doğan ile öteki üç bakana, Başbakan Akbulut aca- ba anlattı mı, bilinmiyor. Sağlam kaynakların verdiği bilgilere göre perşembe gö- rüşmesi dramatik içerikte. Daha çok TO'nün öne sürdüğü öğelerin ışığında bir çeşit hesaplaşma. TÖ'nün aylardır Ak- bulut'ta saptadığını söylediği sakıncalı politikalann -bir bakıma- dökümünün yapıldığı görüşme. Belki gereken sözcükleri kullanmadı ama TÖ'nün Akbu- lut'tan artık usandığını duyumsattığı dakikalar. Sonlardada TÖ'nün doğasına uygun tehditler... Sağlam kaynaklar, o görüşmede TÖ'nün Akbulut'a "ha- talarfnı sıraladığını söylüyor: (1>- TÖ diyor ki; Urfa'da sar- hoştun. Basın önünde Meclis'ten Körfez'le ilgili yetki iste- yen bana karşı çıktm. (2)- Zonguldak'ta maden işçileri grev yapıyor. Sen Bolu'ya, ışçilerin ayağına kadar gidiyor, ora- da daha önce grev konusunda söyledıklerimin tam tersini söylüyorsun. (3)- Benim çıkışımdan sonra Hüsnü Doğan'a, istifa etmemesini, beraber geldik beraber gideceğiz nasıl dersin? Suçlamalar sıralandıktan sonra görüşme kuşkusuz son günlere geliyor. TÖ'ye göre gerçek sahibi Köşk'te oturur- ken başkalan parti üzerınde kişisel ve kadrosal hesaplar ya- pamaz. Hele Akbulut gibi -TÖ'ye göre- siyaseten özürlü bir kişi, "kim oluyor ve kendini ne zannediyor." TÖ'den Akbulut'a yükselen ses; "alımallah -karşısına çıkanı- yerte bir edeceğini" duyuruyor. Oysa Akbulut, ken- dini Başbakan biliyor. Arkadaşlanyla buluştuğunda istifa is- temlerini geri çeviriyor, azil önerilerini kabul etmeyeceğtni bildiriyor. Fakat son dakikada Hüsnü Doğan'ı azlediyor. Tutumu Do- ğan'a tanıklar önün- de söyledikleriyle çelişince, "Buna mecburdum" diyor. Böylece bilimsel ola- rak nasıl adlandırıla- cağını kestıremedi- ğimiz garip bir siya- set anlayışı veya si- yasal mantık sergili- yor. Önemli her olayda "doğrulan" ya arkadaşlarına ya da basına söylüyor, ne çare, TÖ'yü gö- rünce ya da Çanka- ya'dan telefon gelin- ce "eğrileri" yeğli- yor. Bir yandan da Do- ğan'ın kendisine "yardımcı" olmadı- ğından dem vura- ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ ^ _ _ _ _ _ ^ rak, kamuoyunu, ya- • kın arkadaşlarını şaşırtıyor. Hüsnü Doğan ne yapmış da yar- dımcı olmamış? Köşk diyor ki; Milli Savunma Bakariı MGK'ya gelirse s!:andal çıkarır, komutanların önünde - anayasal yetkisi olmadığı halde- azlederim. Ne bakanlıktâ istiyor ne de yanında. Başbakan ise Hüsnü Doğan'a şu foV- mülü gösteriyor: MGK'ya gelme, bakanlıktan da istifa etme! Bu dahiyane buluş, elbette olacak şey değil. Savunma Bakanı anayasaya göre MGK'nın asli üyes., gitmeyecek. is- tifa da etmeyip koltuğunu ısıtmayı sürdürecek? Akbulut'un resmi açıklamasında Doğan'ın kendisine yardımcı ofrfia'ffi; ğını söylerken murat ettiği olay bu. Güler misin ağiar mısın/ Keçeciler, Çiçek ve Aksu'nun, birlikte yola çıktıkları Do- ğan'a "reva görülen muameleyı" sindiremedikleri bir ge<- çek. Azil gecesi Doğan'la yaptıklan değerlendirmelerden sonra kabinede kalmaya karar verdiklerini dün sabah doğ- ruluyoriar. . "Içeride kalarak mücadeleye devam" anlamına gelen bir politika saptanıyor. İstanbul başkanlığıyla ilgili politikaları- nı kararlılıkla sürdürecekler. Kabinede kalırken bir bildiriy- le görüşlerini açıklamaları şu sırada söz konusu değil. . ANAP'taki çelişkili gelişmeler 3 Mart'la kesişiyor. O ta- rihte ve sonraşı günler sadece SÖ'nün zaferi kutlanmaya- cak. Kocası TÖ'nün partiye vereceği yeni biçimterin de uy- gulamaya girmesi bekleniyor. Hükümetin grupta güvensizlik oyuyla düşürülmesi olash lığından ya da Akbulut'un istifaya zorlanmasından söz edi- liyor. Bu aralar, Mesut Yılmaz'ın Başbakanlık şansının Köşk indjnde yükseldiğini söyleyenler çoğalıyor. Öylesine yozlaşma içindeyiz ki... ANAP teknesi seçimde kaptanıyla batana kadar bekle- yeceğiz! Sağlam kaynakların verdiği bilgilere göre perşembe görüşmesi dramatik içerikte. Daha çok TÖ'nün öne sürdüğü öğelerin ışığında bir çeşit hesaplaşma. TÖ'nün aylardır Akbulut'ta saptadığını söylediği sakıncalı politikalann -bir bakıma- , dökümünün yapıldığı ' görüşme. P A B T I L E B D E N Eğitime önem KAYSERİ (Cumhuriyet) — SHP Genel Sekreter Yardımcılanndan Doç. Dr. Abdülkadir Ateş, parti olarak eğitime yönelik çok yönlu bir çalışma başlattıklarıhı açıkladı. Ateş, "Bu çalışmanın amacına ' ulaşabilmesi için Sayın Genel Başkanımız, Sayın Genel Sekreterimiz ve tüm parti örgütlerimiz seferber oldu" dedi. Kayseri'de iki gün süreli' olarak düzenlenen "Orta Anadolu Parti tçi Eğitim" ' seminerine SHP Genel Sekreter Yardımcılan Doç. Dr. Abdülkadir Ateş, Cevdet Selvi, Milletvekilleri Ekrem Kangal, Fuat Ercetin, Cemal Şahin, Mehmet Dönön, Doç. Dr. Ali Yar ve ömer Miski ile Prof. Dr. Cevdet Erdost ve Prof. Dr. Duygu Sezer katıldı. Şehir Tiyatrosu'nda düzenlenen ve SHP İl Başkanı Av. Mustafa Karsh'nın açılış konuşmasıyla başlayan seminerde konuşan Ateş, parti olarak eğitime önem verdiklerini söyledi. Hükümet taksit taksit KOCAELİ (AA) — DYP Genel Başkanvekili Hüsamettin Cindoruk, Körfez krizinden sonra, Türkiye'de genel seçimin kaçınılmaz olduğunu bildirerek "Biz hükümetin toptan gitmesini istiyoruz, onlar taksit taksit gidiyorlar" dedi. Belediye başkanlığı seçimi yapılacak olan İzmit'e bağlı Aslanbej kasabasında partisince düzenlenen açıkhava toplantısmda konuşan Cindoruk, Türkiye'de ve dünyada siyasetin zor günler yaşadığını kaydederek hükümetin de Türkiye'yi iyi idare edemediği goruşünu savundu. Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın azledilmesi konusuna da değinen Cindoruk, bu uygulamanın, anayasaya ve demokratik ilkelere aykırı olduğunu öne surdü. Sistemler çatlıyor ANKARA (AA) — DMP Genel Başkanı ' Bedrettin Dalan, kanunsuz vergi alınmasınıh tek istisnasının enflasyon olduğunu ' ^Urterek "Bu açıdan baktığımızda, ' enflasyonu yüzde 50'nin üzerine çıkaran hükümetlere tümüyle kanunsuz hükümetler demek mümkundür" dedi. Dalan, Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Birliği Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Türkiye'de devletin, enflasyonu devamlı' olarak bir Fınansman kaynağı olarak kullandığını ve . haksız bir vergi niteliğinde vatandaşın sırtına yüklediğini \ öne sürdü. Serbest piyasa ekonomisinde kaynakların '] rasyonel kullanımının zorunlu olduğunu bildiren Dalan, "Ama bugün baktığımızda mali kaynakların yüzde 70'inden fazlasını devletin çok irrasyonel şekilde kullandığını görürsünüz. " diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear