18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ŞUBAT 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 MUZE Kaçınlan eserler încelenecek • NEW YORK (AA) — Uşak dolaylarındaki anıt mezarlardan kaçınlarak New York'taki dünyaca ünlu Metropolitan Sanat Müzesi'nde sergilenen tarihi eserleri mahkeme karanyla incelemek amacıyla New York'a gelen 4 Türk arkeolog 25 şubat pazartesi gününden itibaren müzenin depolanna girecelder. Arkeolog Prof. Ekrem Akurgal, Arkeolog Prof. Güven Bakır, Kültür Bakanlığı Müsteşar YardımcüığTndan emekli Arkeolog Kurgan Tezhan ve Uşak Müze Müdürü Arkeolog Kâzım Karabıyıkoğlu ile 2 Amerikalı arkeologtan oluşan 6 kişiiik bilirkişi heyeti Metropolitan Müzesi'nde bulunan ve Türkiye'den kaçınlan tarihi eserleri belirleyecekler. New York'taki Türkiye Başkonsolosluğu yetkililerinden edinilen bilgiye göre halen Türk tarafının avukatlan ile Türk arkeologlar arasında görüşmeler yapıhyor. FOTOĞRAF 'İstanbvıT yarışmasına katılım • Kültür Servisi — Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın düzenlediği "Istanbul" konulu fotoğraf yanşmasına katılacaklann en geç 1 Mart 1991 tarihine dek çalışmalannı Yıldız Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Fotoğraf Programı Büyükdere Cad. Maslak adresine teslim etmeleri gerekiyor. Siyah-beyaz ve renkli aynmırun yapılmayacağı yarışmada birincUik ödülü 3 milyon, ikincilik ödüJü 2 milyon ve üçüncülük ödülü de bir milyon lira olarak belirlendi. Ayrıca üç adet mansiyon da verilecek. ödül alan ve satın alınan fotoğraflar tstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı arşivinde sakianacak. Y.Ü. Meslek Yüksekokulu Fotoğraf Programı'ıun işbirliğiyle hazırlanan yarışmanın jüri üyeleri Prof. Dr. Nurettin Sözen başkanlığında Doç. Mehmet Bayhan, Yfd. Doç. Barbaros Gürsel, Doç. Sabit Kalfagü, Prof. Süha Toner ve Hilmi Yavuz'dan oluşuyor. SEVEMA/AIILLÂ DORSAY SİNEMA Berlin Festival güzeli • BERLtN (AP) — 15 şubat gününden bu yana sürmekte olan 41. Uluslararası Berlin Film Festivah''nde bir de GüzeUik Yanşması yapıldı. Her yıl geleneksel olarak yapümakta olan GüzeUik Yanşması'nda bu yıl Berlinli 18 yaşındaki üniversite öğrencisi Sandra Pippow, 1991 Film Festivali GüzeUik Kraliçesi seçildi. Berlin Film Festivali, 26 şubat akşamı, çeşitli dallarda ödül sahiplerinin açıklanmasıyla sona erecek. MUZİK Anadolu kuarteti Paris'te • PARİS (Cumhuriyet) — Dört kadın müzisyenden oluşan "Anadolu Kuarteti", 26 şubat günü Paris UNESCO salonlarmda ünlü bestecimiz Ahmed Adnan Saygun'un anısına adanan bir konser veriyor. "Anadolu Kuarteti" 1985'te kurulan bir muzik topluluğu, kuartetin yanı sıra oda müziğj yapan grubun geniş bir repertuan ve çeşitli yurtdışı konserleri var. Birinci keman Çağıl Yücelen Akın Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası elemanı. Ikinci keman Demet Emekli yine aynı orkestrada görevli, viyolaa Feza Gökmen Ankara Devlet Konservatuvan öğretmeni. Çellist Gülgün Akagün Sanözen ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda çello gnıbu başkan yardımcısı. "Anadolu Kuarteti", Paris konserinde Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin ve Antonin Dvorak'tan üç yaylı kuartet bestesi sunacak. CSO'dan Almanya turnesi • ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 1991 yıhnın ilk turnesi için Anadolu Medeniyetleri Müzik Festivali'ne katılmak üzere Berlin'e gidiyor. CSO Müdürü Mehmet Erten, yaptığı açıklamada Berlin Uluslararası Müzik Enstitüsü tarafından düzenlenen "Anadolu Medeniyetleri Müzik Festivali" kapanış konserinin CSO tarafından verileceğini söyledi. Mehmet Erten, Berlin'den Leipzig'e geçerek yeni inşa edilecek Ankara Konser Salonu için incelemelerde bulunacaklannı belirtti. 1-18 mart tarihleri arasında düzenlenen festivalin kapanış konserinin Türkiye'den gelen bir topluluk tarafından yapılmasının önerildiğini belirten Erten, konser için Turk müziğinin evrensel boyutunu sergilemeyecek eserler seçtiklerini söyledi. TİYATRO Diyarbakır'da oyıın yanşması • DtYARBAKDt (AA) — Diyarbakır Belediyesi'nce, ödüllü tiyatro eseri yanşması düzenlendi. Belediye Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Orhan Asena Şehir Tiyatrosu'nun sezon açdışma destek ve tiyatro yazaruğına özendirmek amacıyla düzenlenen yanşmanın birincilik ödülü 8 milyon lira olarak belirlendi. Orhan Asena, Esra Ocak, Ziya Demirel, Zafer Kayaokay, Veysel öngören, Güngör Dilmen, Ülker Köksal, Turgut Atalay ve Nevin Soyukaya'dan oluşan seçici kumlun değerlendirmesi sonucu, birinciliğe değer bulunan eser, daha sonra Diyarbakır Orhan Asena Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenecek. Yanşmaya katılacak eserlerin, en geç 1 Ekim 1991 tarihine kadar Diyarbakır Belediye Kültür MüdürlUğü'ne teslim edilmesi gerekiyor. • BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Profesyonel ve Deneyifrttt ıtîejcel' taı- üiz zce ım CÜf src- vfclrev . cnuş Kursiann başlama tarihleri: Gûndüz: 27 Şubat Akşam: 27 Şubat Haftasonu: 2 Mart Tevfık Başer'in 'Sahte Cennete Veda'sı üç sinemada gösteriliyor 6 40 metrekare'den cezaevineSahie fr—rtr Veda (Abschied Vom Falschen Paradies) / Senaryo ve Yönetim: Tevfik Başer / Görüntü: Izzet Akay / Müzik: Claus Bantzer / Oyuncular: Zuhal Olcay, Brigitte Janner, Ruth Olafsdettir, Barbara Moravviecz, Ayşe Altan, Serpil Inanç, Karin Klugmann, Tatjana Clasing, Eva-Maria Kurz, Çelik Bilge, Birgül Topçugürler / Bir Alman filmi / 92 dakika (Beyoğlu Lale, Kadıköy Ocak, Ankara Gölbaşı). "40 Metrekare Almanya"nın Afyon kö- kenli kırsal kesim kadım, bu kez "40 metrekare"sinin dışına çıkmıştır. Ama yine kapah bir mekâna, bir kadınlar tu- tukevine geçmek üzere; çünkü kendisi- ni surekli döven, aşağılayan Alman. ko- casını bıçaklayarak öldürmüştür. Al- manya'da yaşayan Türk yazarı Saliha Scheinhardt'm bir kitabmdan yola çıka- rak yaptığı bu ikinci film, Tevfik Başer'e Almanya'da Türk kadım teması üzerine ikinci filmini yapmak fırsatını getirmiş- ti. Bu ikinci fümin (bence birincisini de aşan) basansından sonra yönetmen, kimbüir belki ücünctt bir filmle, bu yak- laşımım bir "üçleme"ye dönüştürebilir. "Sahte Cennete Veda" bizlere, çökü- şün, intiharın eşiğinde bir Elifi göstere- rek başlıyor. Sonra bir geriye dönuşle Elifi hapse düştüğünün ilk günlerinden itibaren tanımaya başhyoruz. Daha ön- ceki yaşamına, cinayete, onun nedenle- rine ve oluşumuna pek değinilmiyor (an- cak birkaç kınk dökük sözcükle). Başer, çok akılhca bir seçimle, bizlere kocasını öldüren bir kadının değil, kendisini bir- den dilini anlamadığı, kültürünü bilme- diği, tümüyle yabancı bir çevrede bulan bir kadının öyküsünü anlatmayı seçrniş. öykünün çıkış noktasını olduğu gibi va- nş noktasını da çok iyi belirlemiş olma- sı, bizlere pek bir gereksiz, fazladan ka- re bile içermeyen, çok ekonomik ve iş- ALMAN ELEŞTtRMENLERDEN ÖDÜL - Zuhal Olcay, "Sahte Cennete Veda" nın başrolünde şaşırtıcı bir oyun çıkanyor. Olca>, bu filmdeki yorumuyla Alman film elestirmenleri tarafından yılın en iyi kadın oyuncusu seçilmişti. levsel bir film getiriyor. Elif, tüm kınlganlığına, çaresizliğine karşın çökmüyor, ya\f aş yavaş duruma uymaya ve iletişim kurmaya başlıyor. önce biraz Almanca öğreniyor; derdini rahatça anlatacak kadar... Sonra çevre- sinde dostlar ediniyor, karşıdaki erkek- ler koğuşunda yatan bıyıkü ve onurlu bir Türk mahkûmla duygusal bir yakınlık kurmayı bile başanyor. Ancak ağabeyi- nin nadir ziyaret saatlerinde biraz açık bir giysiyi bahane ederek "orospu" mu- amelesi yaptığı, çocuklannı doğru durüst göremeyen, çıkışında Almanya'da kalma şansı olrnayan, ülkesine döndüğünde ise yeniden yargılarup yeniden mahkûm ola- cağını düşünen Elif (Almanya'da sade- ce 6 yıl ceza yemiştir) sonunda tam bir bunalıma giriyor. Tevfik Başer'in yönetmenliğinden ilk fılmiyle kesin bir yargıya varmak zordu (konunun şoke edici, "sansasyonel" ya- nı çok güçlüydü). Ancak bu ikinci nim kesinlikle gösteriyor ki Başer bir aynn- tılar, nesneler, atmosferler yönetmenidir. Gerçek olayların gerçek kişilerini anla- tırken ve bizlere Ahnanya'da kırsal ke- sim Türk kadını üzerine çeşitlemeler su- narken kişilerin ruhsal değişimlerine ve yaşadıklan dramı ortaya çıkarmaya ver- diği önemi, ele aldığı dar mekânlann öy- küdeki işlevine, nesneler ve maddi çevre dünyasına da aynı ölçüde vermektedir. Böylece Başer'in filmlerinde insanlar, ço- ğu Türk filmlerinin aksine, çevreyle tam bir ilişki, tam bir alış veriş kurmakta ve öykü-mekân ilişkisi hiçbir yadırgatıcıhk veya yapaylığa yer bırakmadan gelişebil- mektedir. Başer'in dünyasuun kısıtlı, giderek kı- sır olduğunu söyleyenler olabilecektir. Ama ben bunlara katılmıyorum. önemli olan, yönetmenin anlatmak istediği şey- leri çok iyi seçmiş, saptamış olması. Al- manya'daki kırsal kesim Türk insanı (ka- dım veya erkeğiyle) daha sayısız konu- nun ve dramın malzemesi olabilir. Ba- şer, iyi bildiği bir çevreyi, sorunlan an- latmayı seçiyor. Ya ne yapsaydı? "Al- manya'da bir Türk yönetmeninin yara- tış sonınlan"nı mı anlatsaydı sözgelimi? Ayaklan yere basan bir yönetmen Ba- şer... Ve kendi dünyasını kurmakta ol- dukça başarüı bir yere gelmiş durumda... "Sahte Cennete Veda", bir "kadıalar rutukevT deyince akla gelebilecek (ve ör- neğin bir Hollywood'un essiz örneklerini verdiği ve de verebileceği) sansasyon, ero- tizm, şiddet vb. öğelere hiç yüz vermi- yor. tnsanlar arası iletişimin, sevginin mümkün ve de gerekli olduğunu savu- nan, olası bir Türk-Alman çatışmasına, olası ırkçı davranışlara yüz vermeyen film, bu yanıyla Tunç Başaran'ın "Uçurt- mayı Vurmasınlar'ına buyük ölçüde yaklaşıyor. Biraz fazla iyimser mi? "Uçurtma" için düşünüldüğü gibi bu film için de belki ileri sürülebilir bu gö- rüş... Ama bu iyimserlik, sonuç olarak umutlu bir bildiriye bir yaşama mesajı- na dönüşüyorsa ve sonuç olarak, öyle- sine karanlık bir ortamda bile bir umut ışığı ufukta beliriyorsa, buna karşı çık- mak kolay mı? Tevfik Başer, bu aslında alçakgönül- lü ve yalın filme yer yer ustalıklar, ince- likler yerleştirmesini de bilmiş. Örnek- se, erkek mahkûmun ziyaretini konuşma yerine yanda çalan bir akordeonun raü- ziğiyle eşleştirmesi veya finale doğru in- tihar girişimini tümüyle sessiz vermesi gi- bi bölümler oldukça etkileyici. Sevgili ız- zet Akay'ın "gurbet eHeri"nde bu kaçıncı başanlı çalışması? Akay'ın görüntüleri, Claus Bantzer'in müziği, tüm bir yar- dımcı oyuncular kadrosu, Zuhal Olcay'ın başroldeki şaşırtıcı oyunuyla birleşiyor ve çok anlamlı, çok yöne çekilebiür adıy- la bu "Sahte Cennete Veda"yı görülme- si gereken bir film haline getiriyorlar. 'KrokodilDandVnin ikincisinde de PaulHogan başrolde New York'tan timsahlara dönüşKrokodil Dandl 2 (Crocodile Dundee-2) / Yönetmen: John Cromwell / Senaryo: Paul ve Brett Hogan / Müzik: Peter Best / Oyuncular: Paul Hogan, Linda Kozlowski, John Meillon / Bir Paramount yapımı (Beyoğlu, Lale, Kadıköy Sineması, Ankara Metropol) Avustralya bozkırlarının amansız "timsah avcısı" Mick Dundee'nin serüvenlerinin ikinci bölümü... İlk bölümde, "krokodil" avcısı dos- tumuz, New York kenti denen cangıhn Avust- ralya'nın en ırak köşelerinden beter tehlikelerle dolu olduğunu kavramış, ama bunlara karşı ken- di yöntemleriyle karşı koymayı başarmıştı. Bu kez onu güzel Amerikah gazeteci sevgilisiyle bir- likte, önce New York'ta iş ararken, sonra da Ko- lombiya kökenli bir uyuşturucu işinin başında- ki haydutlarla savaşımda görüyoruz. Böylece New York'ta başlayan film, Kolombiya'dan ge- çerek yeniden ilk filmin dekoruna, yani Avust- ralya'nın derinlerine geri dönüyor. Bu filmle (oldukça genç yaşta) üne kavuşan ve eski usul Hollywood kovboylannın Avustral- ya şubesi gibi duran Paul Hogan'ın, olasılıkla kardeşi olan Brett Hogan'la birlikte gerçekleş- tirdiği bir senaryoya dayalı olan ve ilk filmin ba- şansından bir hayli zaman sonra ortaya çıkan bu ikinci serüven, ilk filmin kendine özgü sevim- liliğini yaratan öğelerle dolu yine... "Kentte bir koyboy" esprisini sürdüren ilk yanda, kimi ger- çekten dayanılmaz bölümler var yine: özellikle "intihareden adam" ve "tuvaiet" sahneleri gi- bi. Bu bölümler, oyuncu / senaryo yazarı Paul Hogan'ın otantik kişiliğinin ve bunun bir par- çası olan mizah duygusunun ilginç dışavurum-, lan... Sonra işin içine bir uyuşturuculuk serü- veninin kanşmasıyla birlikte film, bu türün bi- linen sularına doğru yelken açmış gibi görünü- yor. Ne var ki Hogan'ın sürprizleri bitmiş de- ğildir... Yeniden anavatana, Avustralya'ya dö- nüşle birlikte, açıkhavanın, Avustralya yerlile- rinin, bitki ve hayvan zenginliğinin ve doğa koşullannın da işin içine kanştığı özgün ve öz- gür bir rüzgâr esmeye ve film yeniden kendi so- luğunu almaya başlıyor. Velhasıl bir sinema başyapıtı değilse de ve si- nemaya getirdiği hiçbir yenilik yoksa da rahat- ça izlenen ve "hosca vakit geçirten", oldukça sevimli bir serüven parodisi... Ve ikinci bölü- münden başlayarak hemen temposu düşen, ken- dini yineleyen ve gereksizleşen "seri"lerden bi- ri değil (En azından şimdilik!). AMANSIZ TİMSAH AVCISI — Avustralya bozkırlannın aman- sız timsah avcısı Mick Dundee'yi yine Paul Hogan canlandınvor. 'Bekle Dedim Gölgeye' ve İmdat ile Zarife' henüz salon bulamadı Türk sineması salonımıı arıyor Suç, büyük ölçüde Yeşilçam'ın kendi suçu. Ama artık Türk filmlerini seyircisinin karşısına çıkarma konusunda sinemacılara, salon sahiplerine büyük görev düşüyor. : Rumel Cod. 92/4, Otrronboy 147 09 83 152 82 71 Ankara: Selartk Cod. 8 Kat. 5, Kniay 135 30 94 135 23 97 J1 - 3 onuş TevTık Başer'in "Sahte Cenne- te Veda" filmi, Berlin 1989 Şen- liği'nde 2000 küsur kişiiik dev Zoo-Palast salonunda görkem- li bir galayla gösterilmiş ve gös- terimin sonunda dakikalarca al- kışlanmıştı. Fihn, sonradan Al- manya'da ve dünyada çeşitli ödüller kazandı, Olcay'a da Al- man film eleştirmenlerince veri- len değerli bir "Yılın Kadın Oyuncusu" ödülü getirdi. An- cak 2 yıl sonra ülkemizde gös- terime giren fihni izlemek ister- seniz, bırakınız öyle görkemli bir salonu, 7 milyonluk lstan- bul'da ancak 2 küçük salondan birini arayıp bulmanız ve de Lale-2'nin oldukça dik merdi- venlerini tırmanmaruz gereki- yor. (Demek ki biraz tıknefesse- niz, kalbinizden şikâyetiniz fılan varsa, unutun gitsin!). Oysa Zuhal Okay bugün Türkiye"nin en unlü ve popüler yıldızıdır. Onun şarkı söylediği- ni duymak için Memo's vb. bir kulübe gitseniz, en aşağı 150-200 bin lira ödeyeceksiniz. Lale'nin hemen karşısında Dünya Sine- ması'nda "Kan Kardeşleri" mü- zikalinde Olcay'ı izlemek ise yi- ne hatırı sayılır bir paraya mal olacaktır. Oysa Olcay, bize gö- re (ve sanınm kendisine göre de) Öncelikle bir sinema oyuncusu- dur. En başanlı olduğu ve ola- bileceği alan budur. O zaman niye Olcay'ın yabana bir ülke- de çevirdiği, ödül aldığı başanlı bir filmi, örneğin onun da katı- lacağı büyuk bir galayla, bir medya olayı haline getirilerek ve daha buyuk salonlarda, daha geniş bir dağıtımla seyirciye su- nulmuyor? Niye sinemaya, Türk sinemasına bu üvey evlat davra- nışı? Ve de bu dağıtım, tanıtım, "promosyon" beceriksizliği? Sorun aslında daha geniş bo- yutlu. Geçen hafta içinde bir toplantıda bir araya geldiğimiz yönetmenlerden Atıf Yümaz ve Nesli Çölgeçen, son filmleri olan "Belde Dedim Gölgeye" ve "tmdat ile Zarife"yi gösterecek salon bulamadıklannı sovledi- ler. Düşünün.. Turkiye'nin en kıdemli ve filmleTİ 1980'lerde büyük iş yapmış yönetmeni Atıf Yılmaz ve en azından "Zügürt Aga"sı TRT televizyonunda dö- ne döne oynatılan ve herkesin ayılıp-bayılarak izlediği Nesli Çölgeçen'in son filmlerı salon bulamıyor. Acaba düş mu göriı- yoruz? Burası Türkiye değil mi? ABD'nin bir eyaletinde veya Pa- tagonya'da mı yaşıyoruz? Bu na- sıl oluyor? Suç, hep inandığımız ve yaza- geldiğimiz gibi buyuk ölçüde Ye- şilçam'ın kendi suçudur. kaba- hatidir. Seyirciyi böylesine ken- di filmlerinden soğutmuş ol- mak, bağlılığını, "vefa"sını yıl- lar yılı göstermiş kalabalık bir kitleyi böylesine çilyavrusu gibi dağıtmış olmak, bunca yıl için- de bir sinema salonu altyapısı- nı kuramamış, ele gecirememiş olmak, sinemanın o parlak dö- nemlerinde akan parayı akılcı* altyapı yatınmlanna dönüşture- memiş olmak, bu sinemanın ve onun hâlâ iş başında bulunan bir kuşağının suçudur. Bu yad- smamaz. Ama artık bu suç arama, ka- bahat dağıtma aşamasıda deği- liz. Şimdi önemli olan, en azın- dan ilginç, iddialı değerli Türk filmlerine (ki onlar da zaten bir avuç filmi geçmiyor) mutlaka salon bulmak, seyirci karşısına çıkma olanağı sağlamaktır. Bu- nun için özellikle sinemacılara, salon sahiplerine ve de yabancı (Amerikan) şirketlerinin temsil- cilerine büyük görev düşüyor. 'İMDAT İLE ZARİFE' DE AÇIKTA — "tmdat üe Zarife", "Zügurt Ağa'nın yönetmeni Nesli Çölgeçen'in yeni filmi. "tmdat ile Zarife" de salon bulamayan filnüer arasında. Sinema salonu sahip ve işletme- cileri, özellikle o bir zamanlar "sanat sineması" olacağız diye ortaya atılan Dünya, Beyoğlu gi- bi salonlar; geçen yıllarda kimi Türk filmlerinden oldukça pa- ra kazanmış olan Emek sinema- sı; tstanbul çapında hatırı sayı- lır bir salonlar zincirini işleten Özen Film ve de SESAM'ın, do- layısıyla Türk sinemasının değiş- mez patronu ve en azından At- las, Yumurcak sinemalannın (ve yeni açılacak Kent sinemasının) sahibi/işleticisi Tiirker tnanoğ- lo... Salonlanmzda belli sayıda Türk filmine yer vermek, sizin yalmz bir sinemaa olarak değil, Türk pasaportu taşıyıp Türki- ye'de yaşayan biri olarak da asli ve savsaklanamaz görevinizdir. Ve de o "major"lann temsil- cileri... Filmlerinize, onların iş yapıp para kazanmasına ve böy- lece sinemacılığın canlanması- na, kendi adımıza karşı değiliz. Ama siz de biraz insafa gelin!.. Bu böyle gitmez. Eğer çoğu ger- çekten de fındık-fıstık kabilin- den filmlerinizle Istanbul'un, Ankara'mn ve de tüm ülkenin salonlarını böylesine işgal eder, Türk filmlerine hiç yer bırakmaz ve de gitgide artan bir iştahla, hep bize hep bize derseniz, bu tavan bir gün başınıza çöker. Si- nemasını yok ettiğimiz, yaşama hakkı vermediğiniz ülkede emin olun sizi de yaşatmazlar. Gün ola devran ola!.. Yönetimler de- ğişir, hükümetler gelir gider, ama eninde sonunda zorlayıcı, yasaklayıcı, düşünmek bile iste- mediğimiz önlemler alınır, çanı- nıza ot tıkanır. Ve o gün, aslın- da tümüyle özgür, serbest bir si- nemacılığı savunan, her türden zoraki önleme karşı olan bizim gibi yazarları bile yanınızda bu- lamaz, tümüyle yaİnız kalırsınız. Bizden ciddi ve içtenlikli bir uyarı size!.. Cimok, bugün Lebriz^de • Knltür Servisi — "Figüratif Türk Resminde Faruk Cimok" başhkh sergi bugün Galeri Lebriz'de açıhyor. 8. kişisel sergisini açan Faruk Cimok, yöresel ve otantik yaşam biçimlerine tanıkhk eden yeni resimlerini sunacak. Cimok'un son aylarda yoğun bir tempoyla haarladığı "Çiçek Pasajı", "Temel Atma Töreni", "Sünnet Düğünü", "Bir Sergi Kokteyli" gibi çalışmalan da bu sergide yer alacak. Cimok, resimlerinde figürlerin yöresel ve toplumsal özelliklerini yansıtan ince bir gülmece ve taşlama üslubu kuUanıyor. 16 kısa film peş peşe • Kültür Servisi — III. Uluslararası tstanbul Kısa Film Günleri'nde bugün 16 çalışma gösterilecek. Fransız Kültür Merkezi'ndeki gösteride Fransa'dan "Bayramın Atlan", "Dokunulmaz", < "Son", "Herman Heinzel"; Avusturya'dan "Modera Sinirleri Olan tnsan, "Einstein'ın Rüyası"; lsveç'ten "Vahşi Bebek"; adh fiunler yer alacak. Saat 15.00'te başlayacak bu birinci bölumden sonra ara yapılacak ve saat 18.00'den itibaren Fransa'dan "Lardux", "Imagine", "Sağırlar Diyaloğu", "Haber" ve "Boş Şeyler"; Ingiltere'den "Tembel"; İsviçre'den ise "Cafe Mecanique", "Bir Aşk Hikâyesi Daha" ve "Üç Asker" adh çalışmalar sunulacak. Gökmen'den istifa • ANKARA (AA) — Orkestra şefi Doç. Rengim Gökmen, Ankara Devlet Opera ve Balesi'ndeki şeflik görevinden aynhyor. tzmir Devlet Senfoni Orkestrası Genel Müzik Direktörlüğü görevini kabul eden sanatcı bu ay içinde Ankara'daki görevini bırakacak. Bir süre önce de Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörlüğü görevinden aynlan sanatçı Gökmen, aynlma nedenlerinin tamamen kişisel olduğun^,^)( çalışmaların daha düzenİj'. , yürüyeceğini inandığı için '' senfoni orkestrasmı tercih ettiğini söyledi. Tıyatro SOS kuruldu • Kültür Servisi — Daha önce Bakırköy Belediyesi Adile Naşit Sahnesi'nde çalışan amatör tiyatrocular, Bakırköy tşadamlan Derneği Tiyatro SOS'i kurarak çalışmalannı sürdürüyorlar. 24 kişiden oluşan topluluk, ilk olarak 24 şubat günü saat 19.30'da Woody Allen'in yazdığı, Burçay örün'ün yönettiği "Tanrı" adlı oyunu sahneleyecek. Oyunun dekorlannı Altan Yücebaş, kostümlerini Ketayi Dumlu, müziklerini ise Cumhur Erkut hazırladı. Oyun Adile Naşit Kültür Merkezi'nde izlenebilecek. Topluluk, 1991-1992 tiyatro sezonu için yine kendilerinin yazdıklan bir kabareyi sergilemeyi planlıyor. BUGÜN • Konser Bakırköy Belediyesi Armoni Orkestrası saat 15.00'te Adile Naşit Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Suha Akalın'ın yöneteceği konserde klasik müzik ve pop-caz müzik yapıtlan sunulacak. bugün bilsak 22 ŞUBAT CUMA : 19J0 Bilsak Tiyatro Aıölyesi: "lştcBaşIşteGövde lştcKanaüar" Yazan: Scvim BURAK Görsel Sanat Atölyeleri Mehmet GÜLERYÜZ yönctimındc (Pcr. - Cum.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HcavyMcial 18.00 -24.00 Rock Moving Housc bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear