18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/14 HABERLERİN DEVAMI GRAMMY ÖDÜLLERİ Yıtan Plmfı: Another Day in Paradise / Phil Collins, Yılıo Albümü: Back on the Block / Quincy Jones, Ydın Sarkısı: From a Distance / Julie Gold, Genç Sanatçı: Mariah Carey, Yılın Yapımcısı: Quincy Jones, Kadın Ritm vc Blnes Şarkıcısı: Anita Baker, Erkek Ritm ve Blues Şarkıcısı: Luther Vandross, Rap Solo Şarkıcısı: U Can't touch This/M.C. Hammer, Country Vokal Ortak Yorum: Poda Boy Blues / Chet, Atkins ve Mark Knopfler, EnstriimaBUJ Beste: Change of Heart / Pat Metheny, Gefcneksd Blues Ptagı: Live at San Quentin / B.R King, Mözik Video Klibi (kısa): Opposites Attract / Paula Abdul, Müzik Video Klibi (uzun): Please Hammer Don't Hurt 'Era The Movie / M.C. Hammer, Reggae Plagı: Time Will Tell-A Tribute to Bob Marley / Bunny VVailer, Kadın Pop Şarkıcı: Vision of Love / Mariah Carey, Erkek Pop Şarkıa: Oh, Pretty VVoman / Roy Orbison, Kadın Rock Şarkıa: The Black Velvet / Alannah Myles, Erkek Rock Şarlucı: Bad Love / Eric Clapton, Alternatif MMzik Şariuası: I Don't Want What I haven't Got/Sinead O'Connor, Kadın Caz Vokalci: All That Jazz / Ella Fitzgerald, Erkek Caz Vokalci: We Are in Love / Harry Connick Jr., Enstriimantal Caz Solisti: Oscar Peterson, Enstriimantai Caz (büyük orkestra): Basie's Bag / Count Basie Orkestrası eşüğinde George Benson, Latin Pop Şarkıcısı: Jose Feliciano. Mtiziğe 'Oscar' yağdı (Baftarafı 1. Sayfada) dalı şarkıcı Sinead O'Connor, Grammy ödüllerinin sanatsal başanya göre değil, ticari başa- nya göre dağrtıldığını öne süre- rek tören gecesini protesto etti. Ancak bu protestoya karşın, O- Connor "I Do Not Want What I Do Not Have" adh parçasıyla En lyi Alternatif Şarkıcı ödü- lü'ne değer görüldü. Public Enemy adh rap grubu ise ödül töreninin yalnızca bir bölümü TV'den verildiği için protestoda bulundu. Ote yandan iki yıl önce ölen Roy Orbison, "Oh, Pretty VVoman" adh parçasıyla pop da- hnda En lyi Vokal ödülü'ne de- ğer bulundu. besteci ve orkestra şefi Leonard Bemstein da Yılın En lyi Klasik Albiimü de dahil olmak uzere 3 dalda Grammy aldı. On yıl ön- ce New York'ta öldürülen John Leonon'ın kansı Yoko Ono, ko- casının anısına verilen özel bir ödülü kabul ederken "John, bıi- yiimesine katkıda bulundugu bir endüstri tarafından hatırlan- dığı için özeüikle memnunluk duyardı" dedi. Yaşam boyu ba- şarılanndan dolayı ödüllendiri- lenler arasında Bob Dylan, country-western şarkıcısı Kitty Wells ve opera sanatçısı Marian Anderson da yer aldılar. Ingiliz rockçı Eric ClapCon ise "Bad Love" adh çahşmasıyla rock da- hnda En lyi Vokal Ödülü'nü ka- Mariah Carey ise "Vision Of zandı. Geçen yıl Uluslararası ts- Lovt" ile hem pop dalında En tanbul Festivali'ne de katılan ün- lyi Vokalist seçilirken, aynı za- lü bluesçu B. B. King de "Live manda En lyi Yeni Sanatcı ödü- At San Quentin" ile En tyi Ge- lü'nü aldı. Geçen yıl ölen ünlü leneksel Blues ödülü'nü aldı 22 ŞUBAT 1991 PHILL COLLİNS—8 dalda Grammy'e aday gösterilen tngiliz sa- natçı Phil Collins, sadece 'Another Day In Paradise' ile Yılın Plağı ödülünü alabildi. Collins, 'Eger ödül almadan donseydim annem beni vururdu" dedi. (Fotograf: AP) AHMET TAN Dayağa Devam, Banşa Selam Gnnetin perde arkası (Baftarafı 1. Sayfada) renk iki çift çocuk papucu. Ümit Güngör'ün yanaklann- dan yaşlar süzülüyor, loş salon- daki eşyalara bakarken. "Ne is- terkrse aurdun. Eksiklik duy- masnıiar isterdim hep.~" Başkentin, en yoksul semtle- rinden Mamak'ın Karaağaç Mahallesi, Serpmeler Sokak'ta- ki 231 numaralı gecekonduda, şu sorulann yatutını bulmaya calıştık: "25 yaşında bir anne, üzerle- rioe canı gibi titrediği iki yav- rasunu böyiesine açımasızca ke- sebilir mi? Kestikten sonra, kanlar içindeki yavrulannın üzerine kapanıp, 'Canlarım, yavrulanm' diye aglayabflir mi? Sabah kahvaltısını haariadığı cştoe, 'Gidiyorsun, bari öpeyim de öyle git' diye ugurlarken bı- çakla saldınp yaralayabilir mi? Bir insan bu denü her şeyden, fare zehiriyle intihar edecek ka- dar kendisinden nefret edebilir mi?" Müşahade altında tutulan Selma Güngör'ün eşi Ümit Güngör, sigara üstüne sigara yakarak anlatıyor: Polath'dan aeldiklerinde 1 yaşındaymış Ümit Güngör. Şimdi babası gibi Diyanet Vak- fı'nda çalışmaya başlamış. Oturdukİarı gecekonduda bü- yümüş. Eşi de karşı mahalleden. Evlenmeden önce eşini hiç gör- memiş. Kızkardeşinin Kuran kursundan arkadaşıymış. Baba- lan da namaza gidip gelirken ta- nışmışlar. "Bir hayırlı iş yapalım" deyip gençleri beş yıl önce evlendirmisler. Biri 3, di- ğea 2 va?ında.çocuklarLOİmuş. Kıza Meryem, oğluna Yusuf adını koymuşlar. Eşi Tokath. Ortaokuldan terk. Evlilikleri hiç de mutlu geçmemiş. Gelin- kaynana sorunu gölgelemiş ev- üliklerini. Sonunda evi ayırmış, bir yıl kadar önce. Ama kapı komşusu olmuşlar yine. Ümit Güngör'e göre annesinin kendi- sine gösterdiği yakınhğı çekeme- miş eşi. Sehna gelin ise poliste- ki ifadesinde, kaynanası ile eşi- nin kendisine çok çektirdiğini söylemiş. Bir kayınpeder bu hır gürün dışında kalmış. Çünkü emekli olduktan sonra felç gel- miş, yatıyor. Ümit Güngör, "850 bin lira maaş alıyonım, vergi iadesi ha- riç. Hiç sıkınü çektirmemcye ça- hşüm. Her akşam bir şey getirdiın" diyerek, "parasızlık çüdırtn" türii haberlerin doğru olmadığını söylüyor. Dayıoğlu giriyor söze, "Hee, dogru, Irak şartsız çeldliyorDış Haberler Servisi — Irak, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov- Başkanı Bush'a telefon etti. DmH'in ne içkisi ne kahvesi var, un Körfez Savaşı'nı sona erdir- B e y a z Saray III tepklSl k i i ğ b lişten eve, evden Işe...." diyor. Peki, neden böyle bir şey yap- tı? Ümit Güngör, "Şuum gidip gdirdi, zaman zaman" diyor. Durgunluk gelirmiş üstüne ba- zen. O zaman ne çocukıarla il- gilenirmiş, ne de evle. O zaman çocuklarLa kendisi ilgilenirmiş. En ufak sorunda annesini, ba- basını çağırır, hayatından bez- diğini, bıktığını söylermiş. "Bu olayı planlamış da yap- mış". Bu söz kanımızı dondu- ruyor. Fark edip anlatıyor: "Geçen perşembe günü evi yaktı. Salondaki kagıtlan ateşe vermiş. Tavan tutuştu. ttfaiye geldi. Keşke o zaman bunn bir rapora bagbsaydık. Bdki bu fe- lftketi o zamandan önlerdik. Bi- ze sobadan oldu dedi. Ama so- ba yanmıyordu. Üzerinde de dormadık, niza olmasın di- ye..." "Olay gününe dönersek" di- yoruz, çekinerek. Gözleri dolu- yor yine: " Akşamdan bir şeyler olaca- ğuı bissettim sanld. Birden dur- gunlaştı. Hiç konuşmadı. Canı gibi üzerlerinetitrediğiçocukla- nyla ilgilcnmedi. Yatük, sabah kabvaltıya kalktım. Saat altıy- dı. Kahvaltıyı yaptık. O sırada kömürlüge gitti, geldi. Beni oyuna getirdi, boş bulundum, dindeki bıçağı salladı..." Nasıl oyuna getirdi? "Bunu göykyemem" dedi. Dayıoğlu yi- ne söze girdi. "Niye söytemiyor- sun, ibret olsun diye anlat. Bak kardeşim, 'Öpeyim seni de öy- le git' demiş". Ümit Güngör, başını öne eği- yor; "Sonra, tuttum babamla- ra götürdüra zorla. Götüriirken yüzümü brnakladı. Kltleydim bir yere dedim. Annem razı gd- medi. Hiç aklımıza gelir mi ço- cuklanna bir şey yapsuı? Eve girdi, kapılan kitledi. Camdan baküm, ağzuun kenannda yeşil yeşil bir şeyler vardı. Fare zehi- mek için ortaya attığı barış pla- nı uyannca Kuveyt'ten "tam ve koşulsuz" çekilmeyi kabul etti. Irak hükümetinin Gorbaçov'- un planına cevabı, dün gece Moskova'ya giden Irak Dışişle- ri Bakanı Tank Aziz'in Başkan Gorbaçov'la yaptığı iki saat 20 dakikahk görüşmede Sovyet li- derine iletildi. SSCB Başkanhk Sözcüsü Vi- taly tgnateniko, görüşmenin so- nunda düzenlediği basın toplan- tısında, Irak'ın kabul ettiği ba- nş planının maddelerini şöyle açıkladı: 1- Irak Kuveyt'ten koşulsuz olarak ve tümüyle çekileceğini ilan edecek. 2- Irak kuvvetlerinin çekilişi ateşkesin sağlanmasından son- raki ikinci günde başlayacak. 3- Çekiliş belirlenecek bir sü- re icinde tamamlanacak. 4- Irak askerlerinin geri çeki- liş işlemleri sürerken Kuveyt'te- ki Irak birliklerinin üçte ikisinin çekilişi tamamlandıktan sonra BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a uygulanmasını istediği ekono- mik yaptırımlar yürürlükten kalkacak. 5- Çekiliş tümüyle sona erdik- ten sonra, Körfez bunalımına ilişkin olarak BM Güvenlik Konseyi'nin almış bulundugu kararların "variık nedeni" orta- dan kalktığından bu kararlar yok sayılacak. 6- Ateşkesin sağlanmasından hemen sonra savaş esirleri kar- şıhklı olarak değiştirilecek. 7- Bölgedeki tüm askeri kuv- vetlerin geri çekilme planı, Kör- fez savaşındaki askeri operas- yonlara katılmamış ve BM Gü- venlik Konseyi'nin belirleyeceği ülkeler tarafından denetlenecek. 8. Detaylar üzerine görüşme- ler sürmektedir. Bu çalışmanın nihai sonucu 22 şubat akşamı- na kadar BM Güvenlik Konse- yi üyelerine ve ilgili ülkelere açıklanacaktır. riymiş meger. Kapıyı, pencere- GorbaçOV, Bush'a yi kınp içeri girdik. Yatak oda- telefon etti sı kan icindeydi. Çocuklanmı kesmiş. Üzerlerine kapanmış, 'Canlanm, yavrulanm' diye ba- gınyordu..." SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Tank Aziz ile yapü- ğı görüşmeler konusunda ABD Akbulut, ÖzaPa direnîyor (Baftarafı I. Sayfada) hükümette kalmalan konusun- da "yumuşama" önerilerini de reddetti. Başbakan Akbulut'un ise hü- kümette bu aşamada herhangi bir değişiklik yapmama konu- sunda kararlı olduğu bildirildi. Akbulut, Cumhurbaşkanı özal ile görüştükten sonra Başbakan- lık Konutu'nda dört bakanı ka- bul etti. Akbulut'un direnişçi bakanlara da "Uişkileri sertleş- tirici davranışlardan uzak durmalan" tavsiyesinde bulun- dugu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Akbu- lut, Cumhurbaşkanı'nın dört bakanı azletme ya da istifalan- m isteme isteğine şu gerekçeler- le direniyor: " — Kongre öncesi, Curahur- başkam'nın isteği üzerine hükü- mette dört bakanın tasfiyesine yöndik bir değişiklik ANAP grubunda ve hükümette daha büyük sıkıntılar yaratır. Keçeciler ile Içişleri Bakanı Ak- su'nun da "rahatlamış" olduk- lan görüldü. Aksu, Cumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine kendisine istifa etmesi konusun- da herhangi bir istek gehnediği- ni söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Keçe- ciler de "Biz görevdeyiz" dedi ve gelişmelerle ilgili herhangi bir yorumda bulunmayacağını söyledi. Semra özal'ın adaylığına karşı çıkan Plan ve Bütçe Ko- misyonu Başkanı Yusuf Boz- knrt Özal ise TBMM Genel Ku- rulu'nda kendi komisyonu ile il- gili yasa tasanlan görüşülmesi- ne rağmen Meclis'ten aynldı. Yusuf Özal'ın Milli Savunma Bakanı Doğan ile görüştüğü ve geUşmelerle ilgili bilgi aldığı öğ- renildi. Yusuf özal, TBMM'den ay- rarhhğım sürdurdüğünü belirte- rek "Yeri ve zamanı gelince konuşacagım" dedi. Yusuf özal, "Size bakanlık teklif edü- se, kabul eder misiniz" sorusu- na, "Nereden çıkanyorsunuz? Kabol etmem. Ben komisyon başkanlıgından memnunam" yanıtını verdi. Bu arada Cumhurbaşkanı özal tarafından hedef alınan Milü Savunma Bakanı Hüsnü Doğan ile lçişleri Bakanı Abdül- kadir Aksu'nun bugün toplana- cak olan Milli Güvenlik Kuru- lu'na katıhp katılmayacaklan ANAP kulisinde "merak konusn" oldu. Doğan, toplan- tıya katılması halinde Özal'la son gelişmelerden sonra ilk kez karşı karşıya gelecek. Mesut Ydmaz yanhsı liberaller, bu ba- kanların derhal istifa etmeleri gerektiğini, aksi halde Başbakan görevden ahnması gnıp ve bö- kümet üzerindeki etklnligi sıfı- ra indirir. — Genel başkan olarak böy- le bir tasamıf, büyük kongreye girmeden genel başkanlık yan- şından çekilmem anlamına ge- lir." Birlikte göreve devam rılırken Cumhuriyet muhabiri- Akbulut ile birlikte hükümetin nin sorusu üzerine "şimdilik" çekilmesi gerekebileceğini öne konuşmama konusundakı ka- sürüyorlar. Papatyalar, gelîne Başbakan Akbulut, daha sonra TBMM'ye geldi. Akbu- lut'un rahat olduğu gözlendi. Akbulut, gazetecilerin sorusu üzerine hükümette değişiklik düşünmediğini söyledi. Akbu- lut, "Dört bakanın istifalannı istediniz mi" sorusuna da "Bir- likte göreve devam edecefiz" yanıtım verdi. Akbulut, TBMM girişinde Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler tarafından karşüandı. Akbu- lut ile görüştükten sonra TBMM'yegelen Devlet Bakanı (Baştarafı 1. Sayfada) Aynur Yortçıı (Atflla Yurtçu'nun eşi), Vuslat Sadıkoglu (Feyyaz Tokar'ın kayınvalidesi), Berna Tokar (Feyyaz Tokar'ın eşi), Güngör Sipahioglu (Melih Sipa- hioğlu'nun eşi), Asal Asabogla (trfan Asaboğlu'nun eşi), NU- gfin Aslan (özal'ın doktoru Cengiz Aslan'ın eşi), Ayşegnl Dinçkök (ömer Dinçkök'ün es- ki eşi), Necla Kavala (Osman Kavala'nın annesi), Lale Tara (Şank Tara'nın eşi), Fatoş Ha- tayh (Kemal Kayacan'ın kızı, Er- tuğrul Hatayh'nın eşi), Hülya Yeşilkaya (Hasan Yeşilkaya'nın eşi), Nazan Süzer (Mustafa Sü- zer'in eski eşi), Şükran Öktem (Erdoğan Demirören'in kız kar- deşi), Güzkk Küıç (Altemur Kı- lıç'ın eşi), Füsun Topbaş (Eymen Topbaş'ın eşi), Lale Bulak (mer- hum Büyükelçi Adnan Bulak- ın eşi), Neşe Akgerman (Izmir'li öner Akgerman'ın eşi), Sema- hat Arsel (Prof. Nusret Arsel- in eşi), Leyla Yeniay Köseoglu (ANAP Istanbul Milletvekili), Beyza Taner (Devlet Bakanı Gü- neş Taner'in eşi). Vakfm şeref üyeleri ise şunlar: Keti Hakko (Vitali Hakko'nun eşi), Bilge Soyak (Yılmaz So- yak'ın eşi), Anjel Acıman (Eli Acıman'ın eşi), Munevver Gür- sel (Oğuz Gürsel'in eşi), Demet Egeli (Selim Egeli'nin eşi), Ce- nap Egeli (Şerif Egeli'nin eşi), Yüksel Koçak (Nurettin Koçak- ın merhum eşi). Gültem Haru- noğlu (Servet Harunoğlu'nun eşi), Lili Garih (Üzeyir Garih1 in eşi). Bugünkü genel kurula vakfın Türkiye'deki 76 şube başkarunın da davet edildiği bildirildi. Top- lantının sadece başlangıç bölü- münün basına açık olacağı be lirtildL Saray, Gorbaçov'un planını reddetmedi, ancak plan konusunda "dddi kaygılan" bulunduğunu bildirdi. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwa- ter, dün gece gazetecilere yap- üğı kısa acıklamada, "Başkan Bush'un Sovyet planı konusun- da bazı dddi kaygılan var, da- ha aynntdı açıklama yapmadan müttefiklerine damşacak" dedi. Fitzwater, savaş programının değişmediğini ve hava savaşının sürdüğünü de sözlerine ekledi. Fitzvvater, bir gazetecinin "Ka- ra savaşı ne olacak?" şeklinde- ki sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Kara savaşı için karar yok. Bu konuda gerekli karan başkan verecek." BMden ilk tepki Şebnem Atiyas'm New York- tan bildirdiğine göre Moskova'- da Gorbaçov'la Aziz arasında yapılan toplantının sonuçlan BM'de olumlu bir hava yarattı. Her ne kadar ABD ve Inglitere ve koalisyon güçleri "Ateşkesten 24 saat sonra çekilmenin başla- ması" ve "Irak birliklerinin üç- te ikisinin çekilmesinden sonra ekonomik ambargonun kaldırılması" konusunda "endişeli" göründulerse de Sov- yetler Birliği'nin girişiminin ba- şarısı vurgulandı. BM'de açıklamaya ilk tepki- yi verenlerden birisi FKÖ tem- silcısı Yaser Arafat'ın kuzeni Al- Kidwa oldu. Al-Kidwa gelişme- yi son derece "olumlu bir adım" olarak nitelendirdi. Moskova1 dan yapılan acıklamada FKÖ ya da uluslararası konferanstan söz edilmemesine rağmen Kidwa, "Her şeyden önce barışı sagla- yalım, ondan sonra gerisi gelir' şeklinde konuştu. Al-Kidwa bundan sonra topun ABD'de ol- duğunu hatırlattı ve "Şimdiye dek hiçbir şekilde banşın sağ- laamasını FKÖ-tsrail sorununa bagiamadık. Böyle bir koşul ileri sürmedik, ancak Sovyetler Bir- liği'nin Ortadofu sonınunun çözümü konusunda aynı şekil- de bize yardımcı olacagı kanısındayız' dedi. Güvenlik Konseyi bugün Sovyetler Birliği temsilcisinin üyelere dağıtacağı "Irak'ın ba- nş planına cevap" metnini gö- rüşecek. Güvenhk Konseyi'nin öneriyi inceleyerek bir karar al- ması bekleniyor. Diger tepkiler Çin, Küba ve Yemen, Irak'- ın Kuveyt'ten çekilmeye hazır olduğunun acıklanmasını mem- nunlukla karşıladılar. Çin'in BM büyükelçisi Li Da- oyu, gazetecilere yaptığı acıkla- mada, ilk haberlerin "umut verici" olduğunu belirterek, "ciddiyetle de ahnması gerek- tiginl" söyledi. Li, acıklamada Irak'ın Ku- veyt'ten cekilmesiyle başka so- runlar arasında bağlantı kurul- mamasımn olumlu bir işaret ol- duğunu da söyledi. BM Güvenlik Konseyi'ndeki tek Arap ülkesi olan Yemen'in BM Büyükelçisi ise açıklamay- la ilgili olarak, "Muthryum, çok mutluyum, bu çok iyi bir şey" dedi. Dahran'da sirenler Irak'ın Gorbaçov'un planını kabul ettiğinin Moskova'da açıklandığı dakikalarda Suudi Arabistan'ın Dahran kentinde sirenlerin çaldığı duyuldu. Da- ha sonra şiddetli patlamalar du- yulduğu bildirildi. Reuter muhabiri gördükleri patlamaların "İki Patriot füze- sinin ateşlenmesine" benzediği- ni beUrtirken daha sonra iki pat- lama duyulduğunu, patlamalar- dan birinin Dahran'ın dışında Kubar'daki Meridien Oıeli'ni sarstığını söyledi. Bahreyn'deki bir görgü tanığı ise en az dört büyük patlama duyduğunu kay- detti. Riyad'da ise TSİ 01.30'da verilen hava saldınsı alamundan sonra, tehlikenin geçtiğini belir- ten sirenler çaldı. lsrail kaygılı CNN, lsrail'deki muhabirine Moskova'dan yapılan açıklama konusunda Israilli yetkililerin ne duşUndüğünü sordu. Muhabir, tsraillilerin açıklamadan kaygı duyduklarını, çünkü Gorbaçov planında Saddam Hüseyin'in ve ordusunun ayakta kalmasının söz konusu olduğunu söyledi. Saddam: Tesliııı olmayız ANKARA — Bir dışişleri ba- kanı, bir dışişleri bakanına fık- ra aolatırsa, dbette "mesajlı" olanını seçer. Alptemoçin de öyle yaptı. Hafta başında ağırladığı Çe- koslovak meslektaşına resmi ye- mekte fıkra anlattı. Çek Dışişleri Bakanı Diensbi- er, "mesajı" aldı mı, aldı ise na- sıl aldı, bunu öfrenmek kolay degil. Ama fıkrayi öğrendik. Alptemoçin yeraekte "Ada- mın biri" diye başlayıp devam etti: Paris'e gitmiş. Malum semtle- rin birinde dolaşırken gözüne bir hanımefendi kestirmiş. Ha- nımefendi, "first" klas degilmiş, ama yine de albenisi yüksek- çeymiş. Adam "rayiç"ten habersiz. Hanımefendi, rayiç bedeli ikiye katlayıp söylemiş. Adam "Okey Madam" demiş. Birlikte otele yönelmişler. Ama banımefendinin içine bir kurt düşmüş. Sonnuş: "Mösyö, sizin ekstra istekleriniz de var mı?" Adam, "Var" demiş, "ben döverim." Hanımefendinin adımlan bir- den agırlaşmış.. "Çok mu dö- versiniz?" Adam, "Doverim işte" demiş. Hanımefendi üstelemiş: "Yani ne kadar döversiniz?" Adam yanıtlamış: "Valla.parayı geri ahncaya ka- dar döverim." Alptemoçin'in bu fıkrayı Kör- fez gezisi dönttşünde anlatmış olması ilginç. Fıkradan hisse ABD'nin savaş masraflannın 200 milyar dolar olduğu söyle- niyor. Bir sevişme heyecam için- de Irak'ı bombalayan ABD, bu parayı geri almayı garantileyin- ceye dek dövmeye devam ede- cekse yandı Irak halkı... "Parayı geri almak" toplu da- yak eylemindeki koalisyon or- taklannın tek hedefi. Körfez'e demokrasi, Kuveyt'e özgürtük, örnegin bir Belçikalı- Din üstüne ne vazife?.. Türkiye (çok şükür) dayakçı- lardan değil, ama sopa sağlau- masına yardım edenlerden. Bdki "parayı geri alma" he- vesine kapılması, biraz da bu yüzden. Dışişleri Bakanı Alptemoçin- in geçen hafta dort Arap ulke- si^e, bu hafta da ABD'je yap- tığı gezinin kaba hedefi, "para- yı geri almak". Bakan Alptemoçin, kunıla- cak masaya Türkiye'nin su pro- jesini mönu olarak öneriyor. Bu Dış Haberler Servisi — Irak Devlet Başkanı Saddam Hüse- yin, dün gece Moskova'da barış planının açıklanmasından önce TSİ 17.00'de Bağdat radyosun- dan yaptığı konuşmada müca- deleye devam edeceklerini ve tes- lim olmayacaklarını bildirerek Körfez savaşından zaferle çıka- caklarını söyledi. Saddam, "Sa- vaşlaruı anas» bizim şehadetimiz ve büyük zaferimiz olacaktır. Onlar, bizim teslim olmamızı is- tiyoriar, ama düş kınklıgına ugrayacaklar" dedi. Saddam Hüseyin, Kuveyt'ten çekilmek için geniş kapsamlı bir düzenle- me düşündüklerini belirterek ABD ve Suudi Arabistan'ın bu- nu reddettiğini anımsattı ve "Irak'ın tüm gücünü yok etmek istiyoriar. Asıl niyetleri ortaya çıktı" şeklinde konuştu. Saddam Hüseyin'in dün TSİ 17.00'de radyodan yaptığı ko- nuşma "düş kırıklıgı" yarattı. Pentagon sözcüsü ve Fransa Ulusal Meclis Başkanı Laurent Fabius, Saddam'ın konuşması- nı "intihar konusması" olarak nitelerken Ingiltere Başbakanı John Major, Saddam'ın konus- masında "uzlaşma ve umut ışı- ğı olmadığını" söyledi. Alman hükümeti Irak'ın "kendine su- nulan banş şansını harcadığını" bildirdi. Reuters Ajansı ise yo- rumunda "Saddam çelikten si- nirleri olduğunu gösterdi" dedi. Saddam'ın konusması Saddam, 10 şubattan bu ya- na Bağdat Radyosu'ndan yaptı- ğı 35 dakika süren ilk konuşma- sına bir imamın Kuran'dan ayet- ler okumasının ardından başla- dı.Konuşmasında herhangi bir yumuşama izlenimi vermeyen Saddam, ABD Başkanı George Bush'un, Irak liderliğinin girişi- mini reddetmeye devam etmesi halinde Irak askerlerinin kara savaşına da hazır olduklannı bildirdi. Saddam Hüseyin, ABD ve müttefiklerinin "Irak'ın Ku- veyt'ten çekilmeyi kabul etmesi halinde savaşın sona erecegi ve görüşmeler yapılacagı" yolunda daha önce açıklamalarda bulun- duklannı, ancak daha sonra bu görüşlerini değiştirdiklerini an- lattı. Saddam Hüseyin şöyle ko- nuştu: "Geri çekilme sözü Irak tara- fından söylendi. Peki Bush ne dedi? Onun sadık hizmetkân Fahd ne dedi? Bush, bunu bir oyun olduğu gerekçesiyle ince- lemeden reddetti. Bu da saldır- ganhgm gerçekliğini ortaya koy- du. Onlar, çekilme konusunda açıklama yapmamızı istediler, ancak daha sonra buna aldınş etmediler. şimdi de yeni şeyier- den söz ediyorlar. Irak'ın tüm gücünü ve özelliklerini yok et- mek istiyoriar. Niyetlerini orta- ya çıkardılar. Hep daha fazla is- tiyoriar." Iraklı askerlere 1000 dolara casıısluk ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bnrosu) — Irak'a askeri bilgiler sattığı öne sürülen Ne- cati Oyan'ın suç kanıtlanyla bir- ükte Mersin'de ele geçirildiği bil- dirildi. Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Kutça dün düzen- lediği basın toplantısında, "Irak'a askeri bilgiler satügı be- Ikkııen Necati Oyan'uı (58) güti yazı yazmaya yarayan özel kâğıt ve mürekkeplerie yakalandıgıu" bildirildi. Savcı Kutça, sanık Ne- cati Oyan'ın Irak istihbarat mensuplannm teşvik ve iknası sonucu Türkiye aleyhine para karşıhğı casusluk yapmayı kabul ettiğini ve bu amaçla agustos 1990'da Irak'a giderek bilgi top- lama ve gizli yazı yazma konu- sunda eğitim gördükten sonra tekrar Türkiye'ye döndüğünü anlattı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Kutça, MİT ele- manlannın çahşmaları sonucu yakalanan Necati Oyan'ın Mer- sin'deki bir lokantada kasiyeT olarak çahştığmı, gizli askeri bil- gileri de ayda bin dolar ücret karşıhğında gizli yanyla özel kâ- ğıtlara kaydederek beş değişik adresteki Irak ajanlanna gön- derdiğinin anlaşıldığını açıkladı. Sanık Oyan'ın özellikle Mersin- deki savaş gemilerinin hareketi konusunda bilgi aktardığımn da saptandığını belirten Savcı Kut- ça, "Eğer yakalanmasaydı güney illerindeki diger askeri tesiskr hakkısda da bilgiler aktarabilirdi" diye konuştu. Sa- nık Oyan, dün çıkarıldığı mah- keme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. KUVEYT SINIR CİVARI (AFP) — Amerikan birlikleri, Panama'da kullandıkları psiko- lojik savaş taktiğini Irakh asker- lere karşı da uygulamaya başla- dılar. Amerikahlar, karşı taraf- taki Irakh askerlere çöl üzerin- den heavy metal rock müziği ya- yınlan yapıyorlar. Amerikah as- kerler, Panama'da Vatikan bi- nasına sığınan General Manuel Noriega'yı dışarı çıkarmak için de aynı yola başvurmuşlardı. tkinci Deniz Piyadesi Tüme- ni mevziilerinin önünde, kam- yonlara yerleştirilen dev hopar- lörlerden heavy metal rock par- çaları yayımlanıyor. Müziğin ardından da Arapça bir mesaj okunuyor: Aziz asker, eger sı- cak bir yemek. daha iyi muame- le ve kişisel güvenlik istiyorsan, Amerikan Silahlı Kuvvetleri'ne teslim ol!" Aynca Suudi Ara- bistan - Kuveyt sının dolaylann- da uçan dev helikopterler de ay- m mesajı yayrmlıyor. AlptemoçînBusHla görüşüyor WASHINGTON (Cumhuri- yet) — Dışişleri Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, ABD başkentindeki temaslarına dün başladı. Alptemoçin, dün sabah bir grup Kongre üyesi ile kahvaltı ettikten sonra ABD Dışişleri Ba- kanlığı'na giderek Dışişleri Ba- kanı James Baker ile bir görüş- me yaptı. Alptemoçin görüşme- den sonra yaptığı acıklamada, "İki ülke arasında yakın işbirli- ği teyit edildi" dedi. Alptemo- çin, görüşmede Türk-Yunan iliş- kilerinin gündeme gelmediğini kaydetti. Alptemoçin bugün de ABD Başkanı George Bush ta- rafından kabul edilecek. Türk Dışişleri Bakanı aynca başkanın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brent Scowcroft ve ABD Savun- ma Bakanı Dick Cheney ile bi- rer görüşme de yapacak. Alpte- moçin, VVashington'daki temas- lannı tamamladıktan sonra New York'a geçecek. Ancak bakanı Washington'a geldiği hafta ilginç bir mahke- me karan karşıladı. ABD'deki Ermeni lobisi, son yıllarda soy- kırım iddialarını mahkemeler yoluyla kamtlama çabasına gir- mişti. Ermeni lobisi bu yönde- ki ilk karan birkaç gün önce çı- kartmayı başardı. Bir mahkeme, Ermeni Asamblesi Hukuk Mü- şaviri Van Krikoryan'ın başvuru- su üzerine, "Amerikan resmi po- litikasının Türklerin Ermenile- ri soykınma uğrattıgını kabul ettiği" kararını aldı. Mahkeme- nin bu karan Amerikan devle- tini bağlamıyor, ama Ermeni lo- bisine bundan böyle üzerinde çalışabileceği bir örnek oluş- turuyor. proje, görevini şimdi Ankara'da sürdüren, Bağdat Büyiikdçisi Necati Utkan'ın yülarca kapı kapı dolaşıp satmaya çalıştıgı ünlü "banş suyu" projesinin bi- raz şeker atılmışı. Özal tarafından ambalajlan- uuş adı ile "Böigesel Sulann Or- tak Kııllanımı" projesine yutku- narak bakan kaç Arap ülkesi var? Bunu soylemek zor. Çünkü, Irak'ın dövülme evierai sürüyor. Bu dayak sonunda "felç" mey- dana gelirse, Türkiye'nin Arap- larla ilişkilerinin "arapsaçına" dönecegi kesin. Kesin olmayan tek şey, dayak sonunda kurulacak masada Türkiye'ye de parsa dagıtılıp da- gıtılmayacagı_. Türkiye, 2 agustosUn beri özal eüyie bu duaya "Amin" de- yip duruyor. Ama herkes açılmış avuçlan- mıza bakarak "Körfez nzası idn biraz para" dedigimize hük- mediyor. Özal'ın Başkan Bush'a "Yar- dım degil, tkaret" demesi, Alp- tcmoçin'i,GüneşTaneri, Kâm- ran tnan'ı "daha sıkı ekonomik işbirligi" için Avrupa'ya gönder- miş olması, açılmış avnçlann "yanlış" anlaşılmaması için... Dayaktan sonra ne olacak? Bu soruyu dün sabah "en son verilerin" ışığında Dışişleri'nin üst katlannda sonışturduk. İşte aldıgımız yanıtlann satır- başı özeti: "Bir ülkenin işgaline son ve- rilmesine yardun edildi diye par- sa dagıtma masası kurulmaz kardeşim. Ama ne olur? Üç şey olun 1- Bundan böyle benzeri bir işgal ilhak olmasını önlemek için bir 'güvenlik düzenlemesi' olacakür. 2- Yoksul ile zengin Araplar arasında petrol gdirlerinin adil dağılımı için denge saglayıcı bir ekonomik örgütlenmeye gidi- lebilir. 3- Arap-tsrail anlaşmazlıgını gidermek için dddi adımlar aü- lacaktır." Bu üç halde de Türkiye'ye te- md bir rol düşmesi çok zor. Da- yak sonu kurulacak düzenleme özdlikle ve öncelikle "Araplara- rası nitelikli" olmak zorunda. Rastlantıya bakın ki dün ög- leden sonra da benzeri sözleri "dayakçı ülkelerin" önde gelen- lerinden birinin Ankara'daki büyükelçisi kendi dilinde anlattı. Akşam ise Saddam'ın TV'den "devam" mesajı geldi. Masa bir yana "parayı geri almak" için bile daha epey bek- lemek gerekiyor.» ;fy PENCERE(Baftarafı 2. Sayfada) sunulan görüntüye yabancılaşacak; liberal müşteri, demok- rasinin erdemlerini "aiie" ve "hanedan" kavramlannda ara- mak zorunda kalacaktır. Özal ailesi yanlış bir iş yaptı. Politikada hırs, dizginlenemediği zaman, yanlışlann kay- nağını oluşturur... Çöküşü hızlandırır. ARADA BİR(Baftarafı 2. Sayfada) dır?" sorusunu, "Evet vardır" diye yanrtladı. Şarkılannı söy- lerken, kendisini, kimi zaman mavi, kimi zaman kırmızı, kh mi zaman bilmem ne gibi duyumsarmış. Befli ki "sesin rengi" kavramı üzerinde düşünmemiş. Her halkın ezgisinde, o hal- kın tarihsel süreçte yarattığı kendine özgülüğü anlamamış bu şarkıcı. Bu denli yalın bir gerçeği, imlerle, iri laflarla an- latmaya kalktığından, düşüncesini sisledi. Bu, yıllarca izlen- miş, başarıya ulaştırılmış bir politikanın ürünüdür. Kaynağın- da, toplumu yönetmeyi başarmış şınıf, egemenliğinin koşul- lannı yerine getirmek zorundadır. İktidar oimanın yolu, ken- di düşüncelerinin boyutlarına evrensellik kazandırmaknr. Top- lumsal egemenliği eline geçireri "her şınıf, kendisinden ön- ceki sınıfın yerine kor" kendisini! iktidan eline geçirir geçirmez, kendi çıkarlannı, kamunun çıkarları gibi göstermek zorundadır. "Düşüncelerine evrensellik boyutu kazandırması, onları, tek akılcı ve geçerli düşünler gibi göstermesi", iktida- rını sürdürmenin akıllı yoludur. Sistemli bir dünya görüşüne sahip iktidarlar. yığınlarca anlaşılır bir nitelik kazanmış ulu- sal dile, ters bir politikayla bakamazlar. Çünkü dil, düşünce- nin özdeşidir. Ama uyguladıkları politikalar, halkın çıkarlan- na ters düşüyorsa, kafalanndaki karanlığı dillerine yansrtmak zorunda kalırlar. Siyasal iktidara, belli bir sınıfın çıkarlannı korumak amacıyla gelip halkı aldatanlann Türk Dil Kurumu'nu kapatmaları, ulusal yoğunlaşmayı, sömürgen güçler adına geriletme polrtikasının bir gereğidir. Bu, bir küçükburjuva dav- ranışıdır. Küçükburjuva normları, burjuva ekininin (kültür) ka- lıntılanyla oluştuğundan, üstelik o ekinin önemini yitirmiş, et- kileri azalmış, giderek tecimselleşmiş (ticarileşmiş), hatın sa- yılır biçimde eskimiş dogrularından kaynaklandığından, top- lumsal yarar niteliğinden uzaktır. Burjuvazi, hiçbir zaman, hiç- bir biçimde kendi konumunda olmamış halk yığınlannı, ken- di ideolojisi doğrultusunda koşullandırmıştır. Bağdaşığı da küçükburjuva sınıfı olmuştur. Nice terziler, nice kalaycılar, nice kunduracılar, burjuva ideolojisinin düşsel evreninde bocala- yıp durmuşlar, ama tüm varlıklarını yitirmişlerdir. Bu aldanış dolayısıyla, küçükburjuva sınıfının bilinci yoksullaşır ve do- nar. Bu yoksul ve donuk bilincini, tüm toplumsal kurumlara yayarak "orta smrf" adını alır, toplumun tüm sınıfları arasın- da düşünülen düşsel eşitliği sağladığını sanarak durumu onaylatmış olur. Küçükburjuva sınıfı, burjuvazinin özdeksel gerçekliğini yaşamadığı halde, "milli menfaatler", "beşeri hal", "ahlak" vb. kavramlarla kuşatılarak, onun ideolojik ger- çeğini yaşar. Bu kavramlar, topiuma, küçükburjuva sınıfının eliyle yayılır ve giderek devlet ideolojisine dönüşür, toplum- sal mit niteliği kazanır. Toplumu içten içe çökerten bu mitler, toplumun üst ekini durumuna gelir, günlük yaşamımızın sı- cak, sevimli öğeleri biçimine girerler. Tarihin bir aşamasında, büyük çabalaria kazanılmış dev- rimsel dönüşümler, küçükburjuva sınıfının eliyle, tarihsel doğ- rultusundan saptırılır. Büyük bir aymazlıkla da burjuvazinin felsefesi, kamu felsefesi haline sokulur. Atatürkçü dünya gö- rüşünün çağdaş Batı düşüncesinden anndınlarak Türk-islam sentezi kılığıyla TÖ leştirılmesi, sentezin giderek ABD'leşti- rilmesi, küçükburjuva oyunlarıdır. Bu kokuşmuş ortaçağ dü- şüncesini, "milli ve muhafazakâr" çığlıklarıyla, yığın ekini- nin üzerine kuruyorlar, Osmanlıca özentisiyle, arabesk be- ğeniye dönüştürüp çürümüş yapının dökük sıvalannı onarı- yor görünüyorlar. Ülkemizde, büyük değişim yarattıklarını söyleyenlerin yap^ tıkları, kaynağında, başkalaşımdır. Bu durum başka bir yazı konusudur, aynca üstünde duracağım. î
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear