18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Karakolda dövüldti mti? • ANKARA (ANKA) — SHP Ankara Milletvekili Ibrahim Tez, elektrik mühendisi Ceyhan San'nın gece polise adres sorması üzerine görevli polisler tarafından "alkollü" olduğu gerekçesiyle Keçiören Merkez Karakolu'nda dövülmesi olayını Meclis gündemine getirdi. SHP'li Tez, Başbakan Yıldırım Akbulut'a yönelttiği soru önergesinde karakoldaki sorgulama sırasında Ceyhan San'nın bedeninde hasar meydana geldiğini belirtti. Belkemiği ve kaburgalan kınlan Ceyhan San'nın Numune Hastanesi Ortopedi Servisi'nde tedavi gördüğünü hatırlatan Tez, "Neden bu şahıs böyle bir duruma maruz kalmıştır" diye sordu. Sadıın Aren'den çagrı • ANKARA (ANKA) — Sosyalist Birlik Partisi Genel Başkanı Sadun Aren, Türkiye Işçi Partisi'nin (TÎP) 30'uncu kuruluş yıldönümünde, eski partilileri SBP'ye omuz vermeye çağırdı. Sadun Aren, Türkiye Komünist Partisi ile birleşerek TBKP'yi oluşturan TlP'in kuruluş yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda partüilerin bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için özverili bir savaş verdiklerini söyledi. TtP'e ömür verenleri ve eski genel başkanlan Mehmet Ali Aybar, Mehmet Ali Aslan, Saban Yıldız ve Behice Boran'ı saygı ve sevgiyle selamladığını bildiren Aren, SBP'nin de TtP'lilerin tüm özlemlerinin ve bu özlemler doğmltusundaki savaşımlannın sahici olduğunu belirtti. IGünay, Özal'ı eleştirdi • SÜRT (Cmnhuriyet) — SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay hükümetin izlediği dış politikanın yanhş olduğunu belirterek "ANAP ve Cumhurbaşkanı Turgut özal ABD'nin kucağında tek başlanna kaldılar. Aktif dış politika denen olay ABD'nin emrine girmek mi? Yoksa gece telefonla talimat almak mı?" dedi. SHP milletvekilleri Sedat Doğan, Kamer Genç, Erdal Kalkan, Orhan Veli Yıldınm ve Mehmet Kahraman'la birlikte Gûneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki gezi ve incelemelerini sürdüren Günay, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ı politikasızlıkla suçladı. SHP'nin cevap hakkı • ANKARA (AA) — SHP'nin TRT'den cevap hakkı istemi, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce de yerinde görülmeyerek reddedildi. Mahkeme, SHP'nin cevap hakkı istemiyle ilgili olarak daha önce 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin verdiği red karannı onayladı. SHP, ban mületvekillerinin TRT ziyareti ile ilgili olarak yayınlanan haber üzerine TRT'den cevap hakkı istemiş, bu istem kabul edilmemişti. Bunun üzerine 4. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvuran SHP, TRT'nin karannın kaldınlmasım istemiş, mahkeme de bu istemi reddetmişti. Baroyu ziyaret • tSTANBUL (AA) — "Savaşa hayır" propagandası için işbirliği yapan muhalefet partilerinin tstanbul il yöneticileri, dün tstanbul Barosu'nu ziyaret ettüer. lstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, görüşmeyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, siyasi parti temsilcilerinin, savaşa karşı kendi aralarında gerçekleştirdikleri ortak ittifak hakkında görüşlerini aktardıklarıru belirtti. Kazan, "Siyasi parti temsilcileriyle aldığımız ortak bir karar yok. Onlar da zaten ortak bir plan önermediler. Kendi ortak düşüncelerini bize aktarmış oldular" dedi. Grup toplantısında Baykalcılarsuçladı, GenelMerkez savundu SHP'de 'Körfez' hesaplaşması Baykal "Partide görüşlerini ortaya koyanlara 'ABD'den vize almaya çalışıyorsun' demek Amerikan düşmanhğını kullanmaktır" diyen Baykal, ABD düşmanlığı gibi anlayışlan "külüstür" olarak niteledi. Baykal, tnönü'yü, izlediği politikalarda DYP'den onay istemekle suçladı. Genel Merkez Genel Sekreter Hikmet Çetin, "Parti içinde ayrım var havası yaratmanız partiye zarar veriyor" diye Baykal'ı yanıtladı. Genel sekreter yardımcılanndan Abdülkadir Ateş, kendisini ziyaret eden bir ABD yetkilisinin Baykal'a benzer şeyler söylediğini ve genel merkez politikalarını eleştirirken Baykal'ı övdüğünü anlattı. ANKARA (Camhoriyet Barosa) — SHP'de Körfez savaşıyla yeni boyut kazanan parti içi tartış- malar dünkü grup toplantısın- da gündeme geldi. Eski Genel Sekreter Deniz Baykal, SHP'nin izlediği politikayı eleştirerek "Savaşın bu aşamada bitmesini istemek, kaklı bir barış hedefi degUdir" görüşünü savundu. Baykal, iktidann üsleri kullan- dırttı diye Yüce Divan'a gidece- ğini söylemenin de "bir talihsizlik" olduğunu vurgular- ken, "partide görüşlerini ortaya koyanlara 'ABD'den vize alma- ya çalışıyorsun' demek Ameri- kan diişmanhgını kullanmakür. Banlar kargaşa yaratıyor" dedi. Baykal, İnönu'yü izlediği poli- tikalarda DYP'den onay iste- mekle suçladı. Baykal'a yanıt ve- ren Genel Sekreter Hikmet Çe- tin, "Biz iktidara yalnız üsleri kallandırdığı için degil, bütün izlediği politikalar nedeniyle *yüce divan mesajı' verdik" di- ye konuştu. Genel Sekreter Yar- dımalanndan Cevdet Selvi de Baykal'a sert bir biçimde yanıt vererek, "Savaşa hayır diyenle- rin tutuklandığı Türkiye'de Özal'dan biraz geç teşekkür alduuz" dedi. Baykal'ı destekle- yen bir konuşma yapan İsmail Cem ise özal konuşmasını be- ğendi diye Baykal'ın "hain ilan edilemeyecegini" vurgulayarak "Türkiye'de 'Baykal ABD'den vize alıyor' yaklaşımı ile politi- ka yapmanın halkı kandınnak oldnğunu, bu anlayışla bir yere vardamayacagını" ifadeetti. Ye- terlilik önergesi verilen görüşme bugün de sürecek. Eleştirilere Genel Başkan Erdal İnönü'nun de yanıt vermesi bekleniyor. SHP grubunda, 29 Eylül'de yapılan son olağanüstü kurul- taydan bu yana parti politikası konusunda ilk kapsamlı tartış- ma dün yapıldı. Gerilimli baş- layan grup toplantısında Genel Başkan Erdal Inönü, Körfez sa- vaşındaki gelişmelere değinen bir konuşma yaptı. tnönü, Irak'ın da Kuveyt'ten mutlaka çekileceğini anlatarak, "Ancak büinmeyen şey, bu amaca ne za- man ulaşılacağıdır. Irak çekil- dikten sonra savaşın nerede na- sıl biteceğidir. Bu savaşa ulusu- muzu da katmak isteyecekler tnidir? Biz bö>1e bir olasılık kar- şısında böyle bir iktidann ma- ceraya atılmamasını istiyonız" dedi. Ortadoğu'da banş çözü- müne eninde sonunda ulaşılaca- ğını kaydeden Inönü, Türkiye^ nin bu sürece katkıda bulunma- sını istedi. tnönü, şimdi savaşa katıhnmaması, savaştan sonra da bagomsu davrarulması gerek- tiğini belirterek, bunları yapar- ken Arap ve Ortadoğu ülkeleri ile iyi ilişkileri kaybetmemenin şart olduğunu vurguladı. İnönü'nun konuşmasından sonra basına kapalı olarak süren grupta söz alan Baykal, bir sü- redir beklenen konuşması için kürsüye geldi. Baykal, "6 ay 10 gün sonra parti grubunda konu- yn konuşma fırsatı bulduğum için gruba teşekkür ederim" söz- leriyle başladığı konuşmasında, Ortadoğu'da bir devletin bir başkasını işgaliyle savaşın 'bir realite" olarak ortaya çıktığını anlattı. Baykal, Ortadoğu'da bundan önce çatışma olmama- sının barış anlamına gelmediği- ni, bu bölgede istikrann olma- dığına dikkati çektikten sonra özetle şu görüşleri dile getirdi: "Savaşın şu aşamada sona er- mesini istemek silahların tetigi- ni çekmemeyi istemek, kalıcı bir banş hedefi değildir. Bir dikta- töriin işine geldiği zaman tetigi çekecek ortamı bilerek sükûnet istemek banş değildir. Keşke Kuveyt işgal edilmeseydi. Keşke Irak çekîlseydi. Ama bunlar ol- madı. Şimdi denge bozulmuş- tur. Siz tetigi çekmekten vazge- çİB demek çözüme dönük bir gi- rişiın değildir. Banşı güvence al- tına alacak düzenlemeleri gör- mezlikten gelerek geçki bir mü- tareke talebini banş yerine koy- mak mümkün değildir." Sorun karşısında iktidann net bir tavır ortaya koyamadığım, kişisel tercihlerle ve 19. yüzyıl sömürge mantığı ile meseleye yaklaştığını ifade eden Baykal, "Türkiye'nio sıcak savaşın içine girmesi kabul edilemez. Bu te- mel bir tercihtir. 2 ağustos son- rası partimiz bunu ilan etmiştir. Siyasi iktidar üsleri kullandırt- tı. Bu karar bizira resmi parti karanmıza karşıdır. Bizim terci- himize karşıük iktidar başka bir tercih içine girmiştir. Burada bir noktayı açığa kavuştunnak ge- rekir Türkiye'de herbangi bir iktidann böyle bir tercihi yapma imkfinı var mıdır yok mudur?" diye sordu. Baykal ardından, "Bizim başka bir tercih içinde otmamız, bizim dışunızdakiierin de bnnu kullandıracağını kabul etmeyeceğimizi belirtmek ve bundan sonra da bu karan alan- ların Yüce Divan'a sevkini iste- mek talihsizlik ohnuştur. Çün- ku demokrasi anlayışına, yakla- şımına uymaz" dedi. ladıktan sonra, SHP'nin bölge- ye yönelik, kapalı kalmış, tercih- siz, ikircikli politikalarla Orta- doğu kültürüne bağlı bir kültür modeli verdiğini anlattı. Baykal, "Saddam'a gösterdigimiz ilgiyi, saygıyı niçin Kuveyt halkına göstermiyonız?" diye sordu. ABD düşmanhğı Baykal daha sonra şöyle dedi: "Partide görüşlerini ortaya koyanlara, 'ABD'den vize alma- ya çalışıyorsun' demek, ABD düşmanugını kullanmakür. Tür- kiye, devletlere düşman olamaz. ABD'den vize ahyorsun diyen insanlar partide bir kargaşa ya- ratıyoriar. Bunun için de iş, ABD bayrağının yalulmasına kadar gidiyor. Bunlar doğnı de- ğildir. Sosyal demokrasinin çı- kan da burada yoktur. 1970'li ydlann öğrenci derneği yöneti- cisi anlayışı ile SHP idare edile- mez. Türkiye cağın gereklerine aygnn BM hukukunun saygıde- ger oldnğunu kabul eden, ken- disini Batı dünyasının bir parçası gören anlayışa gelmelidir." ABD düşmanlığı gibi anlayış- lan "külüstür" diye niteleyen Baykal, İnönu'yü, izlediği poli- tikalarda DYP'den onay iste- vekili Ethem Cankurtaran, SHP'nin izlediği politikalan ge- nel olarak doğnı bulduğunu, ancak gelişmelere uygun politi- ka üretilmesi gerektiğine dikkat çekerken, ardından söz alan Ge- nel Sekreter Yardımcısı Selvi şu noktalar üzerinde durdu: "Sayın Baykal'ınki çok geç kalmış bir konuşmadır. Konuş- masında yararlanılacak bir şey- ler varsa çok önceden söyleme- si gerekirdi. Bnnu yetkili organ- larda konuşmalıydı. Bekleyip, kamuoyunda tereddütler yarata- cak açıklamalar yaptıktan son- ra buraya gelip konuşmasında yeni bir şeyin bulunmadığını hayretle gördüm. İşin ilginç ya- nı. bunlar daha önce Özal'ın an- latmaya çalıştığı konulardı. O zaman Özal ne istediğini bilme- digi şeklinde söylendi. Ancak Özal'ın söylemek istediği, sizin burada avnnalı konuşmanızdır. Türkiye'de savaşa hayır diyenler gözaltına alınıyor. Bu tür yak- laşımlan talihsiz sayıyorum. Bunlar Türkiye'deki gerçekleri, baskılan kavıayamayan insanla- ra özgüdür. Bunu insanlann sa- vaşa karşı olmadığı biçiminde yansıtmak talihsizlik olmuştnr. 'Amerika düşmanlığı ile bu işle- lı çıkmasına şaşırdığını kaydetti. Toplantının son bölümünde söz alan İsmail Cem ise "Tür- kiye, Özal'ın politikasının cerçe- vesine sıkışmış kalmıştır. Bay- kal'ın geürdiği yeni anlayış halk- ta heyecan yaratmıştır. Birbiri- mizi suçlamaya değil, anlamaya ihtiyacımu var" diye konuştu. İnönii, Güneydoğu'ya gidiyor SHP Genel Başkanı lnönü başkanlığında toplanan MYK'nın iki buçuk saat süren toplantısından sonra gazetecile- re açıklama yapan Genel Sekre- ter Hikmet Çetin, toplantıda bazı MYK üyelerinin geçen haf- ta yaptıklan yurt gezileriyle il- gili olarak bilgi verdiklerini be- lirtti. Çetin, toplantıda aynca İnönü'nun şubat -ayının ikinci yarısında gerçekleştireceği yurt gezilerinin görüşüldüğünü kay- detti. Genel Sekreter Çetin, İnönü'- nun 16 şubat gunü tstanbul'da kapatılan DİSK'in kuruluş yıl- dönümü törenine katılacağım, 23-24 şubat günleri arasında Gûneydoğu, 28 şubat-1 mart ta- rihleri arasında Trakya gezisine BAYKAL MUTLU — Grup toplanüsı sonrası Baykal, Ismail Cem ve Eşref Erdem oldukça neşeliydiler. (Fotoğraf: Rıza Ezer) Üslerin kullandınlmasının, Irak'a, Türkiye'ye saldırı hakkı verdiğini söylemenin de "bir başka talihsizlik" olduğunu be- lirten Baykal, "Uluslararaa hu- kuk açısından üslerin kullandı- nlması Türkiye'ye saldın hakkı- nı vennez" diye konuştu. Baykal, SHP yönetiminin, Irak'ın Kuveyt'ten çıkanlmasına dönük müttefık güçlerin müda- halesini destekleyip destekleme- diğini de sorarken, "Kimse Irak'ın emrivakisini hazmetme, doğal karşılama tercihi içinde bulunmak istemiyor. tnönü,. 'Banş süreci Batılı ülkelerin çı- kar çatışmalarından dolayı gerçekieşmiyor' dedi. Yani bir anlamda Batı ülkeleri banş için- de Irak'ın çekilmesini engelle- miştir. Bunu kabul mu edece- ğiz?" diye devam etti. Ortadoğu'da banş sürecinin bir dizi sorunun çözümünden geçtiğini anlatan Baykal, üsleri kullandıran iktidara "Yüce Di- van yerine, sivil savunma önlem- leri almadı diye kıyamel kopar- tılması gerektiğini" söyledi. Baykal, savaş sonrası Türkiye1 nin bölgenin kalkınmasında ak- tif rol alması gerektiğini vurgu- mekle de suçladı. Kendi yöne- timleri dönemlerinde İnönü'nun "Saddam'a karşı dünya ordusu" derken bu yönetimle "Saddam'ı ziyaret ettiğini" ifade eden Bay- kal, yine İnönü'nun bir açıkla- masına atıfta bulunarak "Özal ve iktidann politikalannı da ak- lamakta o kadar acele etmeyelim" dedi. Genel merkezden yanıt Daha sonra söz alan Genel Sekreter Hikmet Çetin, Bay- kal'a, "Yüce Divan mesajımn ik- tidara salt nsler nedeniyle veriimediğini" söyleyerek yamt vermesi ardından SHP'nin bu- güne kadar izlediği banş yanh- sı politika üzerinde durdu. Bu- nun kamuoyu tarafından des- teklendiğini ifade etti. Çetin, "Özal'ın tek başına dış poUtika- yı yönetmesi, ülkeyi savaşa sü- rüklemesi, üsleri kullandırması nedeniyle Yüce Divan'dan söz ettim" dedi. Çetin, parti içinde ayrım var havası yaratmanız, olay varmış gibi davramşlara girmeniz partiye zarar veriyor" diye konuştu. Kurultay sırasında Baykal ile birlikte hareket eden İçel Millet- re bakılamaz' diyorsunuz. SHP ne ABD've ne diğer ölkelere kin, duygusal bir biçimde düşmanlığı uygun görmez. Düny^ küçül- müştür. Kinle, duygusallıkla ABD'ye düşman olunacak çağ geçmiştir. Biz dünyada yerimizi almışız. Artık Çin Seddi gibi set- lerle çevirip dünyadan kopaca- ğız diyen kimse yoktur. Çağın gereklerine uyacağız. Ancak bi- zim ln«lıgınııy şudun Amerika^ dan fazla Amerika'ya kendi ül- kenüzi peşkeş çekmeye kalkan- lara kızıyoruz. Onursuz, teslimi- yetçi politika izleyenlere kızıyo- ruz. Bunlara karşryız. Ne diyor- sunuz? Sıcak savaşa mı girelim? tkinci cepheyi mi acalım? Ama geç oldu. Bu söylediğinize uy- gun davransaydınız, ANAP'tan teşekkür almaz, onlan aklamış konuma düşmezdiniz." Genel Sekreter Yardımcılann- dan Abdülkadir Ateş, kendisini ziyaret eden bir ABD'li yetkili- nin genel merkez politikasını eleştirirken "Sizin parümizde bi- le farklı görüşler var" dediğini, kendisinin buna karşı çıktığıru söyledi. Ateş, ancak birkaç gün sonra Baykal'ın açıklamasmı görünce ABD'li yetkilinin hak- çıkacağım bildirdi. İnönü daha sonra eski CHP milletvekilleriyle Anadolu Kulü- bü'nde yemek yedi. İnönü yemekte yaptığı konuş- mada, parti politikalarını savu- narak "8 yıldır siyaset hayatın- dayım, bugünlerde özellikle dogru bir iş yaptığımızı hissediyonım" dedi. Kendilerine yönelik eleştirile- rin arttığına dikkat çeken İnö- nü, şöyle konuştu: "Bizim üzerimize bu kadar geniş bir eleştiri karapanyası üretilmesi, yurtiçinden yurtdışı- na kadar çeşitli çevrelerden bi- ze bu kadar eleşüriler yöneltil- mesi, yaptığımızın ne kadar doğnı olduğunu ve bizim yaptı- ğımızın halk tarafından ne ka- dar tutulduğunu gösteriyor. Geçmişte ANAP'taki arkadaş- lar, en büyük yetkililer beni bi- raz alaya, şakaya alırlardı. 'Ca- nım işte o da iyidir' derlerdi. Şimdi bakryorum, bambaşka bir havadalar. Bir an evvel benden kurtulmak için uğraşı>orlar. Bu büyük bir aşamadır. Büyük bir geüşmedir ve tam dogru iş yap- tığımızı gösteriyor. Şaka oJma- dığımız goriıyorlar." NOTLAR Partideki *ideolojik ve terminolojik' ayrım ÜMİT ASLANBAY ANKARA — Baykal'ın kendisini des- tekleyen milletvekillerinin alkışlarıyla başladığı ve bitirdjği konuşmasında dik- kati çeken bazı görüşler vardı: — Külüstür alışkanlıklarla... 70'li yıl- lann öğrenci derneği yöneticisi anlayışı ile SHP'yi idare etmek... ABD düşman- hğı yapmak... — Banşı yok eden Saddam diktatör- lüğü... — Türkiye'de hangi iktidann üsleri kullandırtmama gibi bir tercih imkânı var? — Eskiye, Üçüncü Dünya tercihleri içersinde, Ortadoğu ile kültürel, duygu- sal bağlıhğı ön plana çıkaran tutumda kalmak... Baykal, bir süredir bu konuşmasına hazırlanıyordu. Önceki gece arkadaşla- rıyla bir araya geldiğinde bundan sonra izleyecekleri "yol" hakkında enine bo- yuna bir kez daha konuşmuşlardı. Eski yardımcısı Mustafa Timisi Baykal'ın go- ruşıenm, parti organlannda açıklama- dan önce basına açıklamasmı eleştirmiş- ti. Bu yaklaşımı Önder Kırlı ve Etem Cankurtaran gibi adlann da benimsediği biliniyordu. Bu görüşlere "bir ölçüde" hak verildi, ancak "mücadeleye devam" karan alındı. Ve dünkü yaklaşık l.S sa- at süren konuşma ortaya çıktı. Genel merkez yöneticilerinin bazılan- na göre "Baykal'ın konuşmasında yeni bir şey yoktu. Beklenen çıkış bu değil- di". Ama kulislerde hâkim olan görüş de bu değildi: — Baykal, radikal sayılabilecek bir çı- kış yapmıştı. Bunlara göre Baykal, "SHP'de alışa- gelen bir söylemi sorguluyor, cesaretle üzerine gidiyordu". Kendisini destekleyenlere göre ise da- hası da vardı: — SHP'nin "savaşa hayır" sloganına sıkışıp kalmış, dar, öngörüsüz politika- sı yerine, üretken, yeni bir açılım sağla- yan, Özal politikalannı aşan bir politi- ka ortaya koyuyordu. Özal'a şimdiye ka- dar yöneltilmiş en tutarh, en gerçekçi eleştiri de Baykal'ın ağzmdan dile geti- rüiyordu. Genel merkez yöneticilerinin yorum- lan ve itirazlan ise şöyle: — Üsleri kullandırtmak yüce divan tehdidini hak ettirmez. Pekiyi bu doğ- nı, ama biz politik bir tercihten söz edi- yonız. Üslerin kullandmlmasma karşı çı- kıyor mu, çıkmıyor mu? Bunu açıklasın. Sorun iktidar ile ilgili hukuksal tercih so- runu değil ki... Kulislerdeki genel kanı, Baykal'ın çı- kışlan partiyi çok net bir biçimde "bir ideolojik aynma" getirrnişti. Kim ne der- se desin ilk kez SHP içindeki ayrılıklar "ideolojik ve terminolojik temeller" bu- luyordu. Bu görüşleri destekleyenlere göre bu- nun başka verileri de vardı. Orneğin ABD ve İngiliz Büyükelçiliği'nden kay- naklanan, Baykal'a destek veren, Inönü- yü eleştiren mesajlar. Genel Sekreter Yar- dımcısı Abdülkadir Ateş, kürsüden bu- nu açıklıkla dile getiriyordu. Ateş'in an- lattığı bir başka olay da onlara hakhlık kazandırıyordu: — Geçenlerde SHP Genel Merkezi- ne gelen ODTÜ mezunu bilgisayarcı genç, odasının nerede olduğunu soruyor- du. Ateş, "Biz bilgisayar uzmanı istemedik" dediğinde yanıt geliyordu: — Burası genel merkez değü mi? İş sonra anlaşılıyor, "Bilgisayar uzmanı" gencin Baykal ve arkadaşlan- nın açtığı "diğer genel merkeze" çağrıl- dığı ortaya çıkıyordu. Baykal ve arkadaşlan, bundan sonra "kurultaya yönelik hesap içinde" gör- dükleri genel merkez yönetimine karşı örgütsel düzeyde muhalefete hazırlanı- yorlar. Bunun için önümüzdeki günler- de "yeni bir çıkış" daha olacak. Ancak daha önce İnönü'nun bugün de sürecek grupta yapması beklenen "cevabi konuşması" var... Bir de gözden kaçan bir nokta var: Milletvekillerinin, grup- taki tartışmaları arasında kaybolan, Kürtçe serbestisi ve yetki tasansı hakkın- daki görüşleri... CUNEYT ARGAYUREK YAZIYOR Savaşın Orttüğü Gerçekler Patladı... ANKARA — Her olayı bir yana bıraktıran Körfez savaşı, "içimizdeki gerçekleri" ancak 27 gün örtebildi. Parlamento içinde ve dışında gelişen olaylar, her partiyte kurumun bünyesel doğasına uygun biçimde dün patla- yıverdi. Dün gruptaki kısa konuşmasında Akbulut, "kendilerinden daha akıllı insan tanımaz" otanlara yıldırımlar yağdırdı. SHP'de, Kurultay'a hazırlık çerçevesinde başlatılan "mev- simsiz tartışmalar" grubun dünkü kapalı toplantısında bo- yutlandı. DYP ise iç bünyesinde olağandışı herhangi bir hareket g6- rülmeyen tek partiydi. TÖ'nün kendine özgü çabalarına karşın durup durduk yer- de, mutlaka çarpıcı bir şey söyieme zorunluğu duyarak TSK'ya karşı aldığı oiumsuz vaziyet "üstü örtülemeyen gerçeklerin" başında geliyor. Profesyonel ordu gereksinimiyle yola çıkan, 6 Şubat'ta Saddam Türkiye'ye saldırsaydı darmadağın olacağımızı söy- leyen, bir gün sonra Irak'ın saldırmamasını Allah'ın lütfuna bağlayacak kadar ileri giden TÖ'yü, Genelkurmay Başkanı Diyarbakır'dan yanıtlıyor. Orgeneral Güreş saldırı halinde TSK'nın vatanıyla ulusunu korumaya hazır olduğunu söyte- mek zorunda bırakılıyor. Daha önemlisi, serüvenci savaş isteklerine halkın eğili- mine koşut biçimde sürekli karşı çıkan TSK'nın saldın olma- yınca "parmağını bile kımıldatmayacağını" söyleyerek, TÖVe diplomatik açıdan yeterince ders veriyor. Bugün istediği ka- dar tersini söylesin, kanıtlamaya çalışsın; 2 Ağustos'tan Şu- bat başına kadar geçen sürede TÖ. savaşın ve içinde yer almanın bir numaraiı _ _ ^ ^ _ ^ ^ m ^ savunucularından bi- f\ . riydi. Genelkurmay \fanl<aya ise 2 Ağustos'tan son- rakı süreçte, olası bü- tün gelişmeleri göze- ITdiSrSaS: Genelkurma/lakarş, zı oneren resmi go- karşıya gelmeyi bir f r ^ t S r ? , ^ marifet sayıyor? Son Başbakanhğa bildir- SÖZİÜ ÇatlŞITia bİf t^Z^LTZ bakım'a Torumtay'm Tö-nün TSK'yı küçüi- hâlâ gizlenen istifa tücü sözleri etkisini yi- . , . . tirmemiş olacak ki; neOe/7/e/7/7/ Orgeneral Güreş, hal- özetlemİVOr IT1U? kımıza ve kamuoyuna J seslenmek zorunda kaldı. Demirel'in dün grupta söylediği gibi TÖ'nün değerlen- dirmeleri ve Orgeneral Güreş'in son açıklamasıyla ortaya çı- kan artık üstü örtülemeyecek kesin gerçek şu sorunun içe- riğinde yatıyordu: Çankaya hangi amaçlar doğrultusunda Genelkurmay'la karşı karşıya gelmeyi bir marifet sayıyor? Son sözlü çatış- ma, bir bakıma, Torumtay'm hâlâ gizlenen istifa nedenleri- ni özetlemiyor mu? Sabrı tükenen bir başka adam, bir sivil. Sıfatı Başbakan ve ANAP Genel Başkanı. Akbulut, dün grupta belki yaşa- mının en kısa, ama pek çok mesajı beraberinde getiren ko- nuşmasında parti tüzüğünü okuyor. Metne göre ANAP'ın sa- dece muhafazakâr ve milliyetçi parti olduğunu vurguluyor. Kuralı vurgularken Mesut Yılmaz'a, Mesut Beycileri des- tekledıği söylenen SÖ'ye vuruyor. "Parti tüzüğünde yer alan bu ilkeler bazı arkadaşlanmızı rahatsız ediyorsa, bir gün yol çatına geliriz" diyor Yolların ayrılacağından söz ederek Me- sut Beycilere ilk kez, bu tonda yükleniyor Akbulut. Yıldırım çakınca çalkantı başlıyor ANAP kulisinde. Muha- fazakâr milliyetçi ekibin yüzünde güller açarken çoğu istarv bul milletvekili, İiberal diye anılanlar, SÖ'nün İstanbul İl Bas- kanlığı'nı hararetle destekliyorlar. TÖ'yü özelliği olan bir kurum tersliyor. SÖ'nün çağıracağı "83 ruhu" yarı yolda öylesi sert bir to- kat yiyor ANAP'ı babalanndan kalma mahalle bakkalına çeviren TÖ ile SÖ, bu çıkışlara bakalım ne kadar dayanabilecekler? P A R T İ L E R D E M Amerikan modeli anayasa ANKARA (UBA) — Doğru Yol Partisi, Cumhurbaşkanı Özal'ın "Amerikan modeli anayasa" değişikliği önerisine karşı çıktı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Topçu, "Bizim anayasa için model arayışımız yok. Turgut Bey Amerikan modeline bayılıyorsa kalkıp oraya gitsin" dedi. Yaşar Topçu, Cumhurbaşkanı Özal'da anayasanın değiştirilmesi için teklif yapma yetkisi bulunmadığını belirterek "Eğer böyle bir yetkisi varsa Meclis'te partide adamlan var. Onlara emir verir teklif öyle ortaya gelir. Çankaya'da oturduğu yerden böyle teklif yapamaz, yapıyorsa bütün bunların amacı gündemi değiştirmektir" dedi. Dalan, İktidar halktan koricuyor 9 İSTANBUL (ANKA) — Demokrat Merkez Parti Genel Başkanı Bedrettin Dalan, Türkiye'de halkın savaşa girmesini istememesinin iktidan etkilediğini belirterek "İktidar halkı zorlarsa sonunda onlan savaş suçlusu ilan ederler. İktidar halktan korkuyor" dedi. Bedrettin Dalan, muhalefet partilerinin savaş karşıtı politikalarının iktidann savaş politikasını etkilemediğini ifade etti. Dalan, muhalefetin iktidara karşı tavır koymasını bilmediğini bu nedenle de iktidan hiçbir konuda etkileyemediğini savunarak "Bu zamana kadar muhalefetin hangi konusundan korkmuşlar ki? Korkutacak muhalefet yok. Muhalefet iktidardan korkuyor" dedi. KlSA KISA • Yasadışı örgüte üye oldukları ve örgüt adına çeşitli eylemlere katıldıklan gerekçesiyle Semih Genç ve 10 arkadajinın yargılandığı Dev-Sol davasında savunmalar tamamlandı. Ankara DGM'de görülen davada, sanıklar Ankara Valisi Saffet Arıkan Bedük hakkında suçlamalarda bulundular. Semih Genç, savunmasını yaparken, Bedük'ün son açıklamaJarına değinerek, "Zevali kurtarma çabalan içine girmiş, ama kurtaramamışlardır. Saffet Ankan Bedük'ün suçlan her gün artıyor. Halkın adaletinin önüne geçmek beyhudi bir çabadır" dedi. • Ankara'da siyasi polisin düzenlediği operasyonda yasadışı sol bir örgüte üye olduklan ve çeşitli eylemlere katıldıkları öne surülen 4 kişi yakalandı. Yakalanan kişilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda da çok sayıda örgütsel doküman, bildiri, yasak yayınlar ve sahte kimlikler ele geçirildiği açıklandı. • Emekli korgeneral Hulusi Sayın'ın öldürülmesi olayıyla ilişkili olduğundan şüphe edilen ve önceki gün DGM savcılığına teslim olan Erol Özbolat'm siyasi polisteki sorgusunun sürdüğü bildirildi. Özbolat, Sayın suikastının görgu tanıklanyla da yüzleştirilecek. • Mersin'in Demirtaş mahallesinde Zurnacı ve Kemancı aileleri arasında "teybin sesini fazla açarak gürültü yapıldığı" gerekçesiyle çıkan kavgada 1 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. İki aile arasında çıkan kavgayı ayırmak isteyen Kaya Horozcu, kendisine isabet eden sopa darbeleriyle hayatını kaybetti. Olayla ilgili olarak Hasan Zurnacı, adam öldürmek suçundan gözaltına ahndı. Yarahlar, Cemil Zurnacı ağır olmak üzere Sait, Enver, Ergün Zurnacı ile Ömer Kemancı ve Mehmet Erkaph Mersin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear