18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Başbakan Demirel ve Başbakan Ymdıması lnönü, Diyarbahr ve Sürt mitinglerinde huzur vaat ettüer Devletin güleryüz gösterisiDemirel ve Inönü, ilk defa bir mitingde aynı kürsüden halka hitap ettiler. Diyarbakır mitinginde "Devleti kucaklayın, devlet sizi kucaklamaya hazır" diyen Demirel, Siirt'te "Kahrolsun işkence" sloganları altında başladığı konuşmasına, "Bağırmanıza gerek yok. İşkenceye ben sizden daha çok karşıyım" dedi. bayraklanyla süslendiği görül- lamlarken Inöntt de el salladı. dü. önune kürsünün kurulduğu İlk konuşmayı yapan înönü, belediye binası da Atatürk, De- sözlerine, "Bu meydana hep yal- mirel ve Inönu'nün büyük boy nız gelirdim. Ama şimdi Sayın Türkiye'de yeni bir dönemin başladığım belirten SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Inönü, "Anadiliniz farklı da olsa kardeşiz" diye konuştu. İki liderin Güneydoğu gezisine 8 bakan, Genelkurmay Başkanı Güreş, Jandarma Genel Komutam, MGK Genel Sekreteri ve çok sayıda milletvekili katıldı. FARUK BİLDİRİCİ ERGÜN AKSOY DİYARBAKIR / SİİRT — Başbakan Süleyman Demirel ile Başbakan Yardımcısı Erdal İnö- nü'nün hukümetin kuruluşun- dan sonra çıktıklan ilk resmi ge- zi olan Güneydoğu gezisi, dev- letin güleryüz gösterisine dönüş- tü. Gezinin ilk gününde Diyar- bakır ve Siirt'te incelemelerde bulunan ve halka hitap eden De- mirel ve Inönü, Güneydoğu so- rununun çözümü için vatandaş- lardan destek, devletle bütünleş- me ve kardeşlik istediler. Diyarbakır konuşmasmda, "Biz size sahip çıkacağız. Siz de bize sahip olun" diyen Demirel, vatandaşiara, "Gelin, içeride dı- şanda kem gözlere bir avuç top- rak atalun" diye seslendi. Sürt'te konuşurken, "Kahrolsun işkence" diye bağıran gençlere de Demirel, "Ben işkenceye siz- den daha fazla karşıyım" karşı- lığını verdi. Inönu de koalisyon hükümetinin tüm sorunlan çö- zeceğini müjdelerken "faili meç- bul cinayetlerin sonımlulannın bulunacağım" söyledi. Demirel ve Inönü'yü Diyarba- kır'a götüren THY'nin "Ayva- lık" adlı uçağı, Ankara'daki yo- ğun kar yağışı nedeniyle bir sa- at kadar geç havalandı. Demi- rel ve tnönü'yle birlikte bakan- lar Akın Gönen, Nevzat Ayaz, lsmet Sezgin, Necmettin Cevne- ri, Vefa Tanır, Fikri Saglar, Ab- dttlkadir Ateş ve Mehmet Kah- raman, Genelkurmay Başkanı OrgeneraJ Dofan Güreş, bazı milletvekilleri ve gazeteciler de geziye katıldılar. Ayvalık uçağı, saat 10.30'da indiği Diyarbakır Havaalanı'nda kalabahk bir topluluk tarafın- dan karşüandı. Uçaktan inerken Demirel ve tnönu, kendilerini karşılayanları el sallayarak se- lamladılar. Havaalanı binasının piste bakan tarafına büyuk boy Atatürk ve Demirel posterleri ile DYP ve SHP bayraklannın asıl- dığı görüldü. Demirel ve lnönü, kalabalığı yararak güçlükle araçlarına ulaşırken bazı çiftci- ler, "Paralanmın alamadık" di- ye yakındılar. Bölge Valiliği'nde yetkililer ta- rafından verilen brifing 40 da- kika kadar sürdü. Brifinge ba- kanlar ve milletvekilleri de ka- tıldılar. Demirel, basın mensup- lannın brifinge ahnmayacağını beürtirken "Akşam saatlerinde size ajnca brifing vereceğiz" de- di. Çıkışta kapıda bekleyen va- tandaşlar, liderleri alkışladılar. Demirel ve tnönu, Başbakan- lık'a ait makam otosuyla yine birlikte mitingin yapılacağı be- lediye alanına hareket ettiler. Coşkulu vatandaşlann tama- men doldurduğu belediye mey- danının çok sayıda DYP ve SHP bez portreleriyle süslendi. Alan- daki pankartlar arasında "Özerk üniversite", "Şark'a ha- yat verecek dindir", "Bölge halkı banş, özgürlük ve demoluasi is- tiyor", "Başörtu zulmıine son", "Sayın Başbakanınıız hoşgeldi- niz", "Diyarbakır'da kapalı dn- nımdaki beş fabrikanın açüma- sını bekliyonız" ifadeleri göze çarpıyordu. Demirel ve Inönü, meydanda alkışlarla karşılandılar. Demirel, meydandakileri şapkasıyla se- Demirel ile biriikteyiz" diye baş- ladı. Bu sırada Demirel ve ba- kanlar da tnönü'nün arkasında durdular. înönü, "Türkiye'deki yeni hukümetin temelini burada siz attınız" deyince vatandaşlar, coşkuyla alkışladılar. Başbakan Yarduncısı, sözlerini "Siz insaa- ca yaşamak istiyorsunuz. Siz Di- yarbakır'daki baskılann kalk- masını istiyorsunuz. Bütttn Turkiye'ye can güvenliği, huzur getirecek, rahat yaşatacak taükü- meti siz kurdunuz. Türkiye'de yeni bir dönem başladı" diye sürdürdü. Diyarbakır'da yaşamanın "yalnız olmak anlamına gdmediğini" vurgulayan tnönu, "Anadiliniz farklı da olsa kar- deşiz. Bugiıne kadar kardeş gi- bi yaşadık, bundan sonra da öy- le olacak. Devletin şefkatini ya- nınızda bulacaksınız. Biitün yanlış uygulamalan ortadan kaldıracagız" dedi. Inönü'nün kısa konuşmasın- dan sonra konuşmaya başlayan Demirel, önce kalabalığı göre- bilmek için pankartlan ındirtti. "Bizi coşkuyla kucakladığınız için minnettanz" diyen Demirel, özetle şunları söyledi: "Bugün bu meydanda Türki- ye"nin oyunun yüzde 50'sini teş- kil eden iki partinin amblemle- rini yan yana görüyorum. tşte bu hangi partiye destek vermiş olursanız olun, stkümış bir yum- ruk gibi daha aydınlık gttnlere gitmek için birleştiğimizin işare- .tidir. Bu iilkede herkesc yetecek ekmek var, berkese jetecek iş de var, aş da var. Eğer bu ülkede adaleti, hukukun üstünlüğuyle saglar, devletimizle milletimiz kucaklaşırsa aşamayacağımız engel yoktur. Bu ülkede kim ne- rede yaşamak istiyorsa yaşar. Açılan bu yeni donemde sizin LİDERLERE BÜYÜK İLGİ — Başbakan Demirel ve Başbakan Yardımcısı lnönü, Diyarbakır'da cuşkulu bir kalabaiık tara- fından karşılandı. Çok sayıda kurbanın kesildiği Diyarbakır'da liderler sorunlarını iletmek isteyen halkın akınına uğradı. (AA) BAKANIN GÖZYAŞLAR1 — Hem hükiimet üyeleri hem de bolge yetkilileri açısından heyecanlı anlarla dolu Güneydoğu gezisi- nin Sürt durağında, Vali Atilla Koç'un "Bölge insanının şefkate ihüyacı var" sozleri, izleyenleri oldukça duvgulandırdı. Içişleri Bakanı Sezgin de gözyaşlarını tutamadı.Demirel de "Siz tam bir Tiirkiye Cumburiyeti valisisiniz" di>erek Koç'u tebrik etti. Murat Özsat'ın yakılamk öldürüldüğü öne sürülüyor Kayıp genç mezarda bulunduGAZİANTEP (Cumhuriyet Gttne> llleri Bürosu) — 15 gün önce kaybolan Diyarbakırlı üni- versite öğrencisi Murat Özsat, Gaziantep'te bir mezarda bulun- du. Yakınları ve arkadaşları ta- rafından teşhis edilen cesedin yanmış olması, sorulara ve iddi- alara yol açtı. SHP Diyarbakır Milletvekili Hatip Dide ve Mardin Milletve- kili An Yiğit, dun Insan Haklan Derneği Gaziantep Şubesi'nde düzenledikleri basın toplantısın- da, olayın "devlet içinde odak- lanan terör mihraklannın" son cinayeti olduğunu savundu. Gaziantep Cumhuriyet nöbet- çi Savalığı yetkilileri, konuyu ilk kez Cumhuriyet'ten duyduklan- nı belinmekle yetinirken; Emni- yet Müdurluğu yetkilileri, 'f ai- li meçhul cinayet olayı"nın ken- dilerine intikal etmediğini söy- lediler. Diyarbakırk Üniversite öğren- cisi Murat Özsat'm "öyküsü", basın toplantısında şöyle anla- tıldı: Murat özsat'm uzun süredir kayıp olduğu ailesi tarafından bildirüince, İHD Gaziantep Şu- besi, Emniyet Müdürİüğü'ne başvurdu. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, bu ısimde birisini gözaltma almadıklannı, fakat Murat özsat'ın kendilerince PKK sempatizanı olarak bilin- diğini söylediler. Daha sonra gencin yakınları, Murat Özsat'm kaybolduğu ta- rihlerde Gaziantep'in KavakLk semtinde genç bir kişiye ait "yanmış bir ceset bulunduğunu" öğrendiler. İHD Gaziantep Şubesi'nin girişimi üzerine, "sahipsiz" kaydıyla gö- mülen ceset cıkartıldı. Murat özsat'ın yakınları ve okul arka- daşları, dereceli gözlüğü ve sa- at parcasını tanıyarak cesedi teş- his ettiler. Murat Özsat'm dünkü basın toplantısına katılan amcası Veysi Özsat, olayın "planlı bir cinayet" olabileceğini savunarak şunlan söyledi: "Yegenim daha 1989'da flni- versiteye girerken ajanlık, muh- birlik teklifıyle karşılaşmış. Bir- kaç kez üzerine düşmüşler. Ba- na 'Amca benden muhbirlik yapmamı istiyorlar. Hatta 'Bir bankada sana hesap acacağız, ber türlü ihtiyacm karşılanacak' dediler, ama kabul edemem' derdi. Bir kere de polisler ikna etmek için yeğenimi Gavur Da- ğı'na götıirüp telkinde bulun- moşlar." SHP'li milletvekilleri Hatip Dicle ve Ali Yiğit de "Önce Ve- dat Aydın sonra Hakkı Kocaka- ya, şimdi de Murat Özsat. Yeter artık, ya devlet gereken önlemi alır ya da demokratik güçler ör- gütlü ve kesin bir tavra yönelir" dediler. Dicle ve Yiğit şöyle konuştu- lar: "Bu insanlık dışı iğrenç cina- yet te de diğer cina>etlerde oldu- ğu gibi ortak olan yön, öldürii- lenlerin hepsinin ilerici, demok- rat ve yurtsever olmalandır. Bu cinayetler serisi, Güney Ameri- ka faşist diktatörlüklerindeki ölüm mangalarınının gercekleş- tirdiği insanlık suçlannı çağnş- tırmaktadır. " emrinizdeyiz. Hedefimiz, sizi mutlu yapmaktır. Biz size sahip çıkacagız. Siz de bize sahip olan." Liderler ve beraberindekiler, helikopterlerle gittikleri Siirt'te önce Jandarma Bölge Komu- tanlığı'nı ziyaret ettiler. Mitingin yapıldığı Cumhuri- yet Meydanı'nda önce donuk bir hava eserken liderlerin gelmesin- den sonra vatandaşlar hareket- lendiler. Özellikle Demirel'in halkı kürsünün yakımna kadar bırakmaları için polisleri uyar- ması, alkışlanmasına neden ol- du. Burada vatandaşlan selam- larken Demirel'in fötr şapkası- nı, tnönü'nün ise kalpağını sal- laması ilginç bir tablo oluştur- du. Alandaki pankartlar içeri- sinde iş ve yol istemlerini içeren- lerin ağırlıkta olduğu gözlcnir- ken "Bizi kurtann babalar", "Insanca yaşamak hakkımız de- ğil mi?" ve "Paranın rengini unuttnk" pankartlan dikkati çekti. Inönü'nün sözlerini tamamla- masından sonra Demirel, mik- rofonu alırken kısa bir süre ses- sizlik oldu. Bunun üzerine mey- dandaki vatandaşlardan bir grup, once "Hepimiz işsiziz, iş istiyoruz" diye bağırdı. Ardın- dan daha güçlü bir şekilde, "Kahrolsun işkence" sloganı du- yuldu. Demirel, geçmişte birbirleriy- le mücadele eden iki partinin bir araya gelmesinin önemini vur- guladı ve "Size şunu vaat ediyo- rum: 1leri ülkelerde ne varsa iil- kemizde de o olacaktır. tstan- bul'da ne varsa, Pervari'de de o olacaktır" diye seslendi. Bu söz- leri coşkuyla alkışlanan Demi- rel, her şeyin "açıkta cereyan edecegini" kaydetti. Demirel, kimsenin kılına dokunulmaya- cağını ve burnunun kanamaya- cağını belirtirken yine aynı gnıp, "Kahrolsun işkence" sloganını >ineledi. Bunun üzerine Demi- rel. "İşkence en büyük insanuk ayıbıdır. Yok öyle şe>" dedi. Slo- ganların devam etmesi üzerine Demirel, bu gruba dönerek "Evet sevgili gençler, söyledik, ben işkenceye sizden daha fazla. karşıyım. Haksızhğın karşısın- dayım" diye seslendi. Sürt gezisinden sonra Diyar- bakır'a dönen liderlere bu kez il valiliğinde brifing verildi. Bası- na açık olarak verilen bu brifing sırasında, valinin Diyarbakır'da duzenlenen bir fizik kongresine yabancı bilim adarrılannın katıl- madığını söylemesi üzerine Or- general Güreş, "Burada günluk yaşam devam edi>or, ama dışa- rıdan farklı farklı görüjorlar. Halk ile teröristleri kanştın- yorlar" dedi. tldeki sorunların anlatıldığı brifing bir saat kadar sürdü. Demirel buradaki konuş- masmda, YÖK sistemini eleşti- rirken "YÖK, üniversiteleri mekteb-i âliye çevirdi" dedi. Demirel ve lnönü valilikten ayrılırken bir folklor ekibi yerel oyunlan sergiledi. SHP Millet- vekili Salih Sümer'in çağrısı üze- rine Demirel arabasına binmek- ten vazgeçti ve folklor ekibinin yanına gitti. Demirel, davulcu- ya 200 bin lira bahşiş verdi. SHP Milletvekili Sırn Sakık, "Sayın Demirel, Meclis'te bu renkleri takınca sıraya vurmuştunuz. tşte gördünüz, bunlar bizim milli renklerimizdir" diyerek folklor ekibinin, sarı, kırmızı ve yeşil renklerinin hâkim olduğu giysi- lerini gosterdi. Demirel, Sakık'uı bu sözlerini yanıtsız bıraktı. tnönü ve Demirel geceyi geçi- recekleri misafirhanede Diyar- bakır Barosu, Insan Haklan' Derneği ve çeşitli kuruluşların temsilcilerini kabul ederek so- runlarını dinkdiler. Demirel ve lnönü bugün Mardin, Şırnak ve Batman illerine gidecek, akşam da Ankara'ya dönecekler. CEZAEVİKOŞULLARINIİKİ YIL YAŞAYANHÜSEYÎNAKTAŞ ANLATJYOR- 'Eskişehirde bîr gün kakalardı...9 BÜLENT ECEVtT ArVfTAIYA (Cumhuriyel Bürosu) — "Toplam 5 metrekare civannda genişiiğe sahip olan, ka- ranbk havasız hücrelere üküdık. Giinde 15'er da- kjka havalandırma çıkarndık. Hiç kiraseyle ko- nuşturulmadık. Orada yaşayan bilir işkencenin ne olduğunu." Eskişehir L Tipi Cezaevi'nden söz actığımız- da bu sözler dökülüyor dudaklarından Hüseyin Aktaş'ın. Aktaş, 1980 yılının mart ayında Antal- ya'da Antbirlik'e ait bîr araan taranması, bir ki- şinin ölümü ve 3 kişinin yaralanması olaymın sa- nığı dlarak gözaltına alındı. Olayda yaralanan ki- şilerin, "mağdur tanık" olarak verdikleri ifade- lerinde ateş edenin kendisi olmadığım söyleme- lerine karşın, idam cezasına çarptınldı. Aktaş, dosyasının TBMM'den onaylanarak dbnmesini ve idam edileceği sabahı beklerken Anti-Terör Ya- sası'mn bazı maddelerinin iptali üzerine özgür- lüğüne kavuştu. Son günlerde kamuoyunun gündemini oluştu- ran, "tabutluk" adı verilen hücrelerden oluşan Eskişehir özel L Tipi Cezaevi'nin kapatılmasıy- la ügili olarak, burada 2 yıla yakın kalan Hüse- yin Aktaş'la konuştuk. — Mahkûmlarda saptanan işkence izleri, ta- butluk denilen hücreleri ve kapaülmasıyla tar- tışmalara yol açan Eskişehir Cezaevi'nde yatmtş birisi olarak anlatır nusın, orada koşullar nasıl- dı? AKTAŞ — Ben Eskişehir Cezaevi'nde ilk kez 1987 yüı başından eylül ayına kadar kaldım. Da- ha sonra 1989 yılı başında yeniden getirilip, Ay- dük. Orada karşılaşüğımız sorunlann cezalan- dırmak için de olsa bir insana yaşatılması, bıra- kın bize, "Ben insamm" diyen herkese saygısız- lıkü. Bırakın insanm, hayvanlann bile yaşayama- yacağı bir yerdi Eskişehir Cezaevi. Şiirlerle dile getirdik buradaki sorunlan, "Beğenmez burayı sıgır / buradan iyidir bizim ahır / yara kanar he- kim sagır / yıkdasm Eskişehir" diye. 'Eskişehir Cezaevi'nin kapatılması hatadır' diyenlere, iki yıla yakın bir süre cezaevi koşullannda yaşamış Hüseyin Aktaş, 'Eğer orada bir gün kalsalardı benimle aynı şeyi söylerlerdi' diye yanıt veriyor.1 dın Cezaevi'ne kanlı sürgüne gönderilene kadar burada kaldım. Toplasan 5 metrekareyi bulma- yan tek kişilik, karanhk ve havasız hücrelere tı- kıldık. Günde 15 dakika havalandırmaya çıkan- hyorduk. Tlıtukluların birbirleriyle konuşmala- n yasaklandığı için havalandırmaya, banyoya el- lerimiz kelepçeli olarak teker teker çıkanhyorduk. tnsana cezaevi içinde, yeni bir cezaevi yaşatılı- yordu. Düpedüz fiziki ve psikolojik işkence gör- — Senin ozgürlüğüne kavuşmandan kısa bir süre sonra turuklu ve hüktimjüler yeniden Eski- şehir'e getirilme>e başlandı. İşkence ortaya çık- ü. Açlık grevleri başladı ve yeni kurulan koalis- yon hükümeti Eskişehir L Tipi Cezaevini kapat- ü. Bu girişim olumlu tepki alırken Cumhurbaş- kanı Turgut Özal Eskişehir Cezaevi'nin kapatd- masuun "Hata" olduğunu söyledi. Bunu nasıl de- ğerlendiriyorsun? AKTAŞ — Hukümetin Eskişehir Cezaevi'ni kapatması güzel bir olay. Sistemli bir "yok etme" politikasınm izlendiği bu cezaevi, insan onunı- na ve haklanna gölge düşüren, toplumun kana- yan yarasıydı. Kapatılmasında geç kalınmıştı bile. Sayın Cumhurbaşkanı'mn açıklamasma gelince, cezaevinin kapatılması değil, açılması, yapılma- sı hataydı. Bir kez bile içine girip orada neler ol- duğuna bakmadan, o bina içinde şekillenen ya- şamı bir gün bile solumadan, Eskişehir Cezaevi üzerine yonımlar yapmak, asla gerçekçi bir de- ğerlendirme olmayacaktır. "Eskişehir Cezaevi- nin kapatılması hatadır" diyenler, eğer benirn ko- şuUanmda orada bir gün kalsalardı, eminim be- nimle aynı türküleri söyleyeceklerdi. — Eskişehir Cezaevi'nin tnsan Haklan Mü- zesi'ne dönüştürülmesine ilişkin öneriler var. Bu konuda neler söyleyeceksin? AKTAŞ — Ben bu oneriye karşı çıkıyorum. Çunku eğer, muzeye donuştürülerse, bu hükümet gittiğinde yerine gelecek olan yeni hükümet "Ha- zır vapılmış cezaevi" diyerek bura>T yeniden kul- lanıma açabilir. O nedenle ben buranın okul, fab- rika, yatılı öğrenci yurdu gibi daha yararlı bir amaç için yıkıhp kullanılmasını istiyorum. Insan Haklan Muzesi'ni başka bir yerde kuralım. AHMET TANER KIŞLALI Bu Bahar Sürer mi? Bir bayram havası içinde geçen seçim kampanyası. De- mokrasinin bir hoşgörü ve uzlaşma rejimi olduğunu anlamış görünen siyaset adamları. "Madem ki çoğunluğum var, istediğim her şeyi yapanm" an- layışından, kendisine oy vermemiş olanları da hesaba kat- mak gerektığı noktasına varan bir Demirel. Etkili muhalefet ile sert muhalefetin aynı şey olmadığı bilıncinde görünen bir Mesut Yılmaz. Partisinin inandığı değerlerın önemli bir kısmını iktidarın büyük ortağına kabul ettirmiş olmaktan mutlu, "yardımcı"\\k konumundan komplekse kapılmayan bir Erdal lnönü. Dev- let adamı niteliklerini hoşgöru ile bırleştirdiği ölçüde saygın- lığı artan bir Ecevıt. Gerçek boyutları hiç de abartıldığı gibi olmadığı anlaşılan bir sağ ittifak. Anayasal sınırları içine çekildiği ölçüde tartışrna konusu olmaktan, şımşekleri çekmekten uzaklaşan bir Özal. Halk iyimser. Aydınlar ve-gençler iyimser. Yabancı gözlem- cıler iyimser. Bu bahar ne kadar sürer? * Bu bahar havası, işler iyi gittiği ölçüde sürer. Başarılar geciktikçe, azalan günler sabır ve hoşgörüyü de azaltır. Hükümete kafalanndaki birikimle değil, örneğin cüz- danlarındaki birikimle girdikleri izlenimini verenlerin üzerin- de durmayanlar, birden bunu hatırlayıverirler. Trabzonspor-Beşiktaş maçından sonra taş değil de gül atıl- dığını, tribünlere kol gösterilmeyip el sallandığını yazan ra- porlar birden önem kazanıverir. Trabzonspor başkanının kim olduğu birden akla gelir. "Yeni" Demirel'i al- kışlayan kalemler, bir de bakarsınız eski def- terleri karıştırmaya başlarlar. Bazı bakanların faz- la düşünme ve ıncele- me gereği duymadan verdikleri demeçlerin üzerinde durmayanlar, birden bunu bakanhk koltuğuna çok küçük geldiklen biçıminde yorumlama eğilimine girerler. Halkta homurtular arrtıkca, basında ka- lemler sivrileşir. Hükü- " " ^ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ " " ^ ~ " ~ " ~ ^ ^ ~ " met ortaklan, başansızlığın suçunu birbirlerinde arama yo- lunu seçerler. Parti gruplarında "nöbet değişimi" heveslileri sabırsızianırlar. Başbakan ile yardımcısı arasındaki soğuk- luk dikkatlerden kaçmaz hale gelır. Bir de bakarsınız ki, Mesut Yılmaz -bir zamanlar çok yakındığı- "muhalefet üslubu"nu benımseyivermiş. Bir de ba- karsınız ki, Özal gene o "eski" Özal. • • * Bu bir kısır döngü mü? Kaçınılması olanaksız bir yazgı mı? Elbette ki değil! Ama bu bir güçlü olasılıktır. Unutulmaması, adımların ona göre atılması gereken bir olasılıktır. Türkiye'de belrli bir demokrasi kültürünün oluştuğu açık. Geçmişten dersler çıkaran halkın, belirli bir siyasal olgunlu- ğa kavuştuğunu herkes görüyor. Siyasal seçkinlerin, demok- rasinın vazgeçilmez ilkeleri konusunda çok daha bilinçli oldukları ortada. Ama bunlar, koşullar çok ağırlaşsa da, duygusal tepkile- rin on plana çıkmayacağı guvencesini vermez. Demokratik gelenekleri yüzyılm ötesine taşan toplumlar bi- le, bunalım dönemlerinde beklenmedik tepkiler verebtliyor- lar. * • * Türker Alkan geçenlerde, muhalefette kalmanın Demirel'i eğittiğini yazıyordu. Bence asıl eğitici olan, uzun sürmeyen aralıklarla iktidar- da ve muhalefette bulunmaktır. Uzun iktidar dönemleri ka- dar, uzun muhalefet dönemleri de hoşgörüsüzlüğü, katılaşmayı getirir. Muhalefet, bir süre sonra iktidar olacağını bildiği oranda ölçülü olmak gereğini duyar. Hem eleştirirken hem de vaat- lerde bulunurken... İktidar da bunun geçici olduğunu hatırladığı ölçüde, elin- deki olanakları tek yanlı kullanmaktan kaçınır. Örneğin TFfT'yi "sahibinin sesı" yapmaktan, seçim yasasını "kendi bedeni- ne göre" olusturmaktan, yolsuzlukları örtbas etmekten kaçı- nır. Ben iyimserım. Bu baharı sürdürmek, hechalde geçmişte olduğundan daha kolay!.. Başanlar geciktikçe, azalan günler sabır ve hoşgörüyü de azaltır. Hükümete kafalanndaki birikimle değil, örneğin cüzdanlarındaki birikimle girdikleri izlenimini verenlerin üzerinde durmayanlar, birden bunu hatırlayıverirler. SHP'de "yemin töreni" tarüşması • ANKARA (ANKA) — TBMM'deki yemin töreni sırasında tartışmalara yol açan SHP Diyarbakır Milletvekilleri Leyla Zana ve Hatip Dicle ile ilgili durum SHP Parti Meclisi'nin onceki gece yapılan toplantısında da gundemi işgal etti. Genel sekreterlık seçiminden önce yapılan politik değerlendirmejer sırasında, eski Hakkâri Milletvekili Cumhur Keskin, İnönu'yü Zana ve Dicle konusunda ortaya koyduğu tutum nedeniyle eleştirdi. Keskin, 1982 Anayasası'nda yer alan yemin metninin, şoven, aynlıkçı ve ırkçılığı içerdiğini; Zana ve Dicle'nin bu gerçeği dile getirdiklerinr, ancak metni de okuduklarını söyledi. Inönü'nün bu iki milletvekilini istifa tehdidi altında tuttuğunu, grup toplantılannda yok sayıldıklarını, komisyonlarda istifa etmemiş milletvekilini istifa etmiş saymak dünyanın hiçbir ülkesinde görulmemiş şeydir" dedi. 'Dokunulmazlıkları kaldınlsm' • ANKARA (UBA) — Ankara Devlet Guvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcıhğı, SHP Milletvekilleri Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin dokunulmazhklarının kaldırılması istemiyle Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Başsavcılığın fezlekesinde, Zana ve Dicle'nin TCK 125. maddesinde duzenlenen "devletin birliğini azaltmaya, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir bölümunü devlet yönetiminden ayırmaya yönelik eylem" suçunu işledikleri görüşü esas alındı. Cindoruk Cumhurbaşkanı Vekili • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — TBMM Başkanı Husamettın Cindoruk, bugünden ıtibaren 6 gun sureyle Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a vekâlet edecek. Cindoruk, Cumhurbaşkanı Özal'ın 8-13 aralık tarihleri arasında Senegal'de yapıiacak olan Islam Konferans Zirvesi'ne katılması nedeniyle Türkiye'de olmayacağı günlerde "Cumhurbaşkanı Vekili" olacak. Husamettin Cindoruk'un bu sure içensinde Çankaya Koşku'ne çıkmayacağı behrtildi. 4 İnsan Haklan Film ŞenliğT • ANKARA (AA) — Türkiye Insan Haklan Vakfı ve Çankaya Belediyesi tarafından ortaklaşa duzenlenen 'İnsan Haklan Fitm Şenliği' 10 aralıkta Kızıhrmak Sineması'nda başlayacak. Melih Gulgen'in yönettiği 'Tatar Rarr.azan' adlı yapım ile başlayacak şenlikte yonetmen lan Lawie'nin olüm cezası ve infazlara ilişkin goruntuler içeren ve daha once ulkemizde gosterilen 'Licenca To Kıll" ve 'Next Step' adlı yapımları 11 aralıkta izlenebilecek 13 aralıkta konusu işkence olan üç yapım, Jorgen Flindt Pedersen'in 'Komşunun Oğlu', John Watkins'in 'Marin'i Kim Öldürdu?' ve David Grubin'in 'Umudun Renkleri' gosterılecek. Tumü îngilizce olan filmler anında çeviri ile gosterılecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear