18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 ARALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/9 GOREVE IADE CSO müdürü görevine döndü • ANKARA (AA) — Eski Kültür Bakanı Gökhan Maraş tarafından görevden alınan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Müdürü Hasan Hüseyin Akbulut göreve iade edildi. Kültür Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre geçen ekim ayında görevden alınan Hasan Hüseyin Akbulut, Ankara 8. ldare Mahkemesi'nden aldığı "yürütmeyi durdurma" kararı sonrası Bakan Fikri Sağlar tarafından CSO Müdürlüğü görevine dün iade edildi. Eski Bakan Gökhan Maraş, CSO'nun yurtdışı turnelerini iptal ettikten sonra yaptığı açıklamada, "Turnelerin çoğu turistik gezi oluyor" demiş, buna tepki gösteren Akbulut da bir örneğını bakana gönderdiği basın açıklamasında "Bakanımızın açıklamasının yanlış bilgilendirmeden kaynaklandığını umuyoruz" görüşüne yer vermişti. Gökhan Maraş'ın emri ile hakkında disiplin sonışturması açılan ve "basma izinsiz demeç verdiği" gerekçesiyle görevden alınan Akbulut'a, bir maas tutarında da para cezası verilmişti. SERGİ Tbprak'ta iki sanatçı Kültür Servisi — Aksaray'daki Toprak Sanat Galerisi'nde bugünden itibaren 18 ocak gününe dek iki sanatçının yapıtlanna yer veriliyor. Öğretim uyesi ve heykeltıraş Prof. Dr. Haluk Tezonar'ın heykel çalışmalan bu sergilerden biri. Halen Marmara Üniversitesi Heykel Bölümü Başkanı Tezonar yurtiçi ve dışında pek çok sergiye katıldı. Tezonar geçen yıl Çeşme'de "Turgut Reis", Selçuk Üniversitesi'nde "Büyük Türk lmparatorluklan ve Atatürk Devrimleri", Japoya Hirosima Dünya Barış anıtlarını gerçekleştirmişti. Galerideki diğer sergi ressara Yaşar Çalh'nın resimlerinden oluşuyor. İDGSA'dan mezun olduktan sonra on yıl boyunca Prof. Sadi Diren'le Eczacıbaşı Seramik Fabrikası'nda çalışmalar yapan sanatçı, 1987 ve 1988 yıllarında Irak Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak Irak'ta bulundu. İçinde bulunduğumuz yıl ABD'de iki kişisel sergi açan Çallı halen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ressam ve sanat danışmanı olarak çalışıyor. (Fotograf: Prof. Tezonar'ın biist çalışması) ODUL Ulvi Cemal Erkin'e ödül • ANKARA (AA) — "Turk Beşleri" olarak adlandırılan grubun en önemli isimlerinden besteci Ulvi Cemal Erkin, ölümünden yirmi yıl sonra Altın Şeref Madalyası'yla ödüllendirildi. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından her yıl çoksesli müzik afenında çalışmalarda bulunan unlü bestecilere verilen vakıf "Altın Şeref Madalyası", dün akşam Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da katıldığı bir törenle "Post Mortem" olarak iînlü besteciye verildi. 1972 yılında ölen Erkin, Türkiye'de evrensel çoksesli müziğin tanmması, benimsenmesi ve Türk motifleriyle gelişmesine tüm olanâklarıyla katkıda bulunduğu için ödüle değer bulundu. Cumhurbaşkanı özal, törende odülu, bestecinin eşi unlü piyanist Ferhunde Erkin'in rahatsızlığı dolayısıyla kızına verdi. Cumhurbaşkanı Özal, ödülü verırkeayaptığı konuşmada, Ulvi Cemal Erkin'in Türk muzik yaşamındaki önemli yenne değinerek, 1992 yılının "Erkin Yıh" olarak kutlanmasını dilediğini söyledi. AVRUPA FİLMLERİ HAFTASI Avrupa sinemasında kadın Kültür Servisi — Avrupa Topluluğu Film Haftası, "Avrupa Sineması'nda Kadın" adı altında, 15-22 aralık tarihleri arasında lstanbul'da yer alacak. Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, tngiltere, Ispanya, İtalya, Yunanistan ve Turkiye'nin katılımıyla duzenlenen bu hafta boyunca filmler Italyan Kültür Merkezi'nde Şösterilecek. Ayrıca, Almanya, Fransa, Hollanda, Tngiltere ve Ispanya adına katılan filmlerin yonetmenleri de bu haftanın konukları olarak lstanbul'da bulunacaklar ve 21 aralık cumartesi günu, saat 18.00'de yer alacak olan panele katılacaklar. (Fotoğraf: Her Zamanki İşler adlı İngiliz filmi). TEŞEKKÜR Sevgili annemiz, eşim ÖZDEN YALMAN'ın ameliyatını başarıyla yapan, sağlıkh yaşama kavuşturan, bakım ve tedavisini şefkat, ovguye değer bir yetenekle üstlenen, GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Tbp. Tuğgeneral say ,nFAHRETTİN ALPASLAN'a öğretim uyesi Doç. Tbp. Yarbay Oğuz ÖZBAY, Asiştanlar Tbp. Kd. Üsteğmen Kaya PULUR, Tbp. Kd. Üsteğmen Sezai DEMİRBAŞ, Tbp. Kd. Üsteğmen Hüseyin BALBUNAR, Tbp. Kd. Üsteğmen Ali Ihsan BEKTAŞ, Tbp. Üsteğmen Salih TEK, Tbp. Üsteğmen Cenk SEZER, Tbp. Üsteğmen Haluk ÜNALP ile Başhemşire Teğmen Müge GÜRCAN, Hemşire Şenay ÖCUZ'a kalbi şükran ve teşekkurlerimizi sunarız. ÇOCUKLARI: SEMtH-SEMİM YALMAN EŞİ: METİN YALMAN Öncülüğünü Spike Lee'nin yaptığı Siyah Yeni Dalga akımı yayılıyor Beyazperdede kara dalgaSpike Lee, John Singleton, Bill Duke, Mario Van Peebles ve Matty Rich gibi yönetmenlerin "kara filnTleri son dönemde Hollywood'da gözde. Amerikan sinemasını siyah bir yeni dalga sardı. Kültür Servisi — Spike Lee artık yaJ- nız değil. 'Do The Right Thing' (Doğ- nısunu Yap) ve 'Jungle Fever' filmleri- nin yönetmeni Lee'nin öncüluğunü yap- tığı 'siyah yeni dalga' akımı, Hollyvvo- od'da günden güne yaygınlaşıyor. Bu akımın üç yönetmeni, geçen Can- nes Fılm Şenliği'nin gözdesiydi. Kasvetli yapıtlanyla tanınan ve şu sıralar 'A Rage in Harlem'in (Harlem'de Bir Öfke) çe- kimlerini tamamlamak üzere olan 'kibar dev' Bil Duke. tlk filmi 'Boyz N the Hood' ile ayakta alkışlanan 23 yaşmdaki Los Angeles'lı sutkuzusu John Single- ton. Ve elbette ufak cüssesinin kocaman izdüşümüyle Amerikan sinemasının uf- kuna damgasını vuran Spike Lee. Birlikte oluşturduklan etkileyici tab- lo bir yana, kişisel farklüıklar taşıyan bu üç adâmın en az iki ortak özelliği var: Tenlerinin rengi ve seçtikleri uğraş. Üçü de siyah, üçü de fılm çeviriyor. Gerçek- ten de Hollywood'un pembe düş üreti- cilerinin varbğmdan bile haberdar olma- dıklan bir dünyayı anlatan güçlü film- ler çekiyorlar. Üstelik kendi olanaklany- la! Kimileri, bunu bir 'devrim' diye ni- teliyor. "Bütün zamanınu ve gücümü, bana 'siyah yönetmen' denilmesin diye harca- yacak degilim. Ben bir yönetmenim, hepsi bu!" Spike Lee, 'Roiling Stone' dergisine yaptığı açıklamada: "Ameri- ka'da beyaz bir insanın siyah bir insa- na bakıp da onun siyah olduğunu fark etmeyecegi bir zaman bana hiç de j akın görünmnyor." Lee, kurallan pek takmayan biri. Ama onu bugün bulunduğu yere getiren, yalruzca bu özelliği değil. 'Mo' Better Biues' ve başyapıtı 'Do The Right ThiBg'e imzasını atan Lee'nin fümleri, tıpkı kendisi gibi irkiltici, öfkeli, taşkın ve pınltılı. Bu arada, Los Angeles'ta oturan Nor- veçli sinema yazan Sindre Kartvedt'e ba- Ümraniye Kühürevi SPİKE LEE'NÎN BASYAPITI SAYILIYOR—John Savage'ın da oynadığı "Do The Rigbt Thing", Spike Lee'nin basyapıtı nite- liğinde. Film, Amerikan sinema tarihinde birdönüm noktası olarak göriilüyor. kılırsa, asıl önemlisi, Spike Lee'nin Holly- wood'daki eylemindeki artık yalnız ol- mayışı. Bu yıl ABD'de gösterime giren yaklaşık 400 filmden 19'u Afro- Amerikalar tarafından çevrilen bu tür filmlerin toplam sayısının da aynı oldu- ğu göz önüne alınırsa, durum daha iyi anlaşılabilir. 'Jungle Fever'ın ve şu sıralar Türki- ye sinemalannda gösteriknekte olan 'New Jack City'nin (Zehirli Sokaklar) yıldızı Wesley Snipes, söz konusu tırma- nışa ilglnç bir yorum getiriyor: "Bir top- lum belli insanlan sürekli ezdiğinde on- lara normalin iki katı daha basanlı ve akıllı olmak için gerekli ortamı saglıyor aslında. Yayı ne kadar asağı çekerseniz, ok o kadar yukan fırlar...' Son filmi 'Jungle Fever'ın daha şim- diden çok ciddi gişe rakamlanna erişme- si, Spike Lee için tek başına bir anlam taşımıyor. Lee, son yülarda Cannes Şen- liği'nde 'Do The Right Thing' ve 'Jungle Fever' ile Altın Palmiye'yi hak ettiğine, ama ırkçı eğilimlere kurban gittiğine ina- nıyor. Lee'ye bakılırsa, bu tür ödüller daha çok para, dolayısıyla daha büyük projeler ve daha fazla özerklik anlamı- na geliyor. Yan-otobiyografik, belgesel ağırlıkh 'Straight Out of Brooklyn' adlı filmiy- le yeni akımın yelpazesinde yerini alan 19 yaşmdaki Matty Rich, "Birilerini soymak, köşebaşında oturup bir şeyler satmak, adam öldiirmek yerine beynimi kullanmaya başladım" diyor. "Onlar Amerikan ruyasına kestirmeden ulaşa- lım derken öldiiler, ölüyorlar. Bro- oklyn'in duvarlanna yıkıp bu dünyadan kurtulmak istiyorlar. Ben de istemistim. Oysa kurtulmak için kaçmaya cabala- mak gereksiz. Asıl başanya içeriden ula- şdabilir. Filmimin bütun aolattığı da bu zaten." Mario Van Peebles'ın 36 günde çek- tiği 'New Jack City' şu sıralar ülkemiz- de de ilgiyle izleniyor. Peebles, olaya Spike Lee'den biraz farklı bakıyor; >'âl- nızca 'kara film'lerle yetinmemekten, her türlü projeyi değerlendirmekten ya- na Peebles: "Parayı veren düdügü ça- lar, Hollywood'un altın kuralıdır. Pa- ra için her seyi yaparlar. Bu noktada siyah-beyaz aynmı yapılmaz. Tek renk vardır, o da yeşildir." 'Boyz N The Hood'un yönetmeni John Singleton da benzer görüşte: "Ka- ra filmler, para getireceklerine inanıldıgı sürece yapdmaya devam edecekür. Ama bir gün para akıtamayacak olurlarsa, göriirsünüz, soylan tükeniverir." Spike Lee, Amerikan sinemasında 'kara dalga'nın yükselişine karşın, o ka- dar iyimser değil. Lee, "Bu filmi istiyorum" dediğinde akan sular dura- cak tek kişinin Eddie Murphy olduğu kanısında. Paramount şirketıne milyar- larca dolar kazandıran Murphy'nin is- tese siyahlara buyük olanaklar kazandı- rabileceğini, ama buna yanaşmadığım söylüyor Lee: "Mkhael Jordan, Eddie Mnrphy, Bill Cosby, Janet Jackson gibi birkaç Afro- Amerikalının doruğa çıkması, siyahla- nn şeytanın bacagını kırdıkları anlamı- na gelmez. Bugun siyah alt sınıt her za- mankinden daha kaiabalık. tşler bizler için hiç de yolunda değil..." SANAT KULİSİ Kız açıklığı seviyor Son zamanlarda Japonya'da adların- dan çokça söz etti- ren iki Miyazavva var. Bunlardan biri, Japonya'nın yeni Başbakanı Kiichi Miyazavva. Bu, 72 yasındaki eski biı- rokrat zaman zaman yaptığı uzun ve hiç de açık olmayan ko- nuşmalarla dikkati çekivor. 18 yaşmda- ki gozde oyuncu Rie Miyazavva ise biraz fazla açık pozlarıyla bütun Japonları afallatıyor. Rie Mi- yazavva, bir süredir ülkesinin önde gelen "bişojo talento"la- nndan biri, yani güzel ve yetenekli genç kızlarından. Bu güzel ve yetenekli kızların, TV gösterilerinde kadın zarafetinin eşsiz örneklerini sundukları söyleniyor. Ama geçenlerde Japonya'nın en büyük ve saygın iki gazetesi, "Yomiuri Şimbun" ve "Asahi Şimbun"da Rie^nin tumden çıplak reklam fotoğraflannın ya- yımlanması, kimi Japonlarca hiç de hoş karşılanmadı. Dahası, bu iki saygıdeğer gazetenin bu fotoğraflara yer vermesi ve Rie 1 nin kendisını boylesine sergilemesi şaşkmhkla karşılandı. Ne var ki fotoğrafların yarattığı skandal Rie'nin yerini daha da güç- lendirdi. Rie'nın fotoğraflanyla reklamı yapılan "SantaFe" adlı fotoğraf albümu için ilk ağızda 300 bin sipariş geldi. Şimdi ken- dısine yöneltilen soruları yanıtlarken, hiçbir şeyden pişman ol- madığını ve hiçbir şeyi "gizlemek" istemediğini söylüyor genç kız. "Sanınm" diyor Rie, "18 yaş hayatımm çok özel bir done- mi olacak" Butün Japonlar da bu özelliğin ne olacağını merak ediyor. Transferin gözdesi Woody VVoody Allen'ın filmlerinin Hollyvvood ölçütlerine gore faz- la para kazandırmadığı, ama ya- pımı üstlenen şirkete saygınlık getirdiği hep söylenir. Belki de bu yüzden, bugune kadar Ori- oa Pıctures'a uun 11filmyap- mış olan Woody'nin yeni filmi için kendine geçici bir şirket ara- dığı duyulunca, dünyanın en güçlü stüdyoları "Jaws"daki kö- pekbalıkları gibi, Brooklynli Ya- hudi sinemacının cevresinde do- lanmaya başladı. VV'oody'nin gi- şe geliri en yuksekfilmi"Han- nah ve Kızkardeşleri"nden yal- nızca 40 milyori dolar elde eden, "Kurtlarla Dans" ve "Kuzulann Sessizliği" ile en taze gişe rekor- larını altust eden Orion Pictu- res, daha onceki başansızlıkla- rı sonucu 300 milyon dolarhk bir banka borcuyla yuz yüzey- di. Bu yüzden de Allen'ın yeni projesini karşılayamayacaktı. VVoody Allen, Disney ve 20th Century Fox şirketlerinin parlak onerilerini de gözden geçirdik- ien sonra, sonunda unlü Sony grubuna bağlı Tri-Star Pictures 1 la çahşmaya karar verdi. Wo- ody'nin bu karara varmasında, Orion'da uzun yıllar birlikte ça- lıştığı Mike Medavoy'un şimdi Trı-Star'ın başında olması bü- yük rol oynadı. Orion mali bu- nalımdan sıyrılamazsa, Woody Allen'ın "kiralık yönetmen" sta- tusünden çıkıp Tri-Star'la uzun sureli bir sözleşme imzalaması bekleniyor. Füruzan'a göre Marx "Kadın" dergisinin bu ay çı- kan sayısında Füsun Erbulak, Füruzan ile değisen dünya, sa- natın yeri ve erkekler üzerüıe bir konuşma yapmış. Erbulak'ın ıs- rarla "erkekler" diye "dayatması" üzerine şunları söylüyor Füruzan: "Ben erkek- lerden o kadar çok öğrendim ki! Dünyaya bakışları, hayatı algı- layışları, kadmlan değerlendir- meleri, beni hep düşundunnüş- tür. Kimi zaman onlara karşı hiç öfke duymayışımı, bazı feminist arkadaslar yanlış yorumladılar. Üstelik biliyoruz ki kadınların geüşmesi ve ilerlemesi adına pek çok erkek, ciddi biçimde savaş vermişti. Say-abileceğim doruk- ta erkek kimliği ıse Mara'tır. Be- nim ikinci yarım olan erkeklere karşı, kötu şeyleri düşunmeyi yersiz buluyorum. Kötülüğün olduğu yerde, bir kadın olarak onu terk etme hakkına sahipsi- niz. Becerebilirseniz. Tolstoy'un kadın karakterleri harikadır, sa- heserdir;' Son günlerde femi- nizmden çok "bıyıksızlık" mo- da. Füruzan'ın örnek olarak sunduğu iki erkek ise hem bıyık- lı, hem de oldukça sakallı. Ba- kalım, Füruzan'ın söyledikleri- ne feministler mi yoksa "bıyıksız" erkekJer mi karşı çı- kacaklar?.. Fiinızan 'Sevgili Yelena Sergeyevna', Kent Oyuncuları tarafından sahneleniyor Eğitim sistemine atılan neşter • Knltür Servisi — Umraniye Belediyesi'nin katkılanyla bugün açüacak olan Umraniye Kültürevi'nde her cumartesi ekonomi, spor, sanat, siyaset, psikoloji, felsefe, ekoloji, devlet ve demokrasi konulannda konferans, seminer, soyleşi ve tartifmalara yer verilecek. Umraniye Belediye Baskanı Şinasi öktem tarafından saat 17.00'de açılacak olan Kültürevi'nde, konulanyla ilgili olarak Halil Bektay, Aslan Baser Kafaoğlu, Murat Belge, Taha Parla, lsmail Cem, Ercan Karakaş, Asaf Savaş Akat, Zülfü Dicleli ve Omer Bedri Canatan her hafta dönüşümlü olarak konferans verecek. Beyaz Yiuıııs Beyoğlu Cafede • Kühür Servisi — Beyoğlu Sineması'mn düzenlediği haftalık sanat etkinlikleri kapsamında bugün dinleti ve söyleşi var. Beyoğlu Sineması'mn kafeteryada başlayacak dinleti sonrası Orhan Pamuk, Gizli Yüz ve Sinemaya Genel Bir Bakış başlıklı bir soyleşi yapacak. Söyleşinin başlama saati 17.00 Mephisto Kitapevi'nde ise saat 14.00-17.00 arası Küçük tskender, Sunay Akın ve Muzaffer özdemir kitaplarını imzalayacak. Tuğlacı akademi tiyeâ • Knltir Servisi — Türk dil ve tarihçiliğine katkılanyla bilinen araştırmacı ve yazar Pars Tuğlacı, Uluslararası MtDl Akademisi'ne (Academie Internationale des Intellectuels) üye seçildi. Dostlar Korosıı Zonguldak ? ta DtKMEN GÜRÜN UÇARER Sevgili Yeleaa Sergeyevna / Yazan: Ludmilla Razumovskya / Dekor: Süha Öztartar / Yönetmen: Yıldız Kenter / Oynayanlar: Yıldız Kenter, Aslı Altıner, Sedat Bora Seçkin, Hakan Gerçek, Ziya Kürküt / Kent Oyunculan. llkokul çağından başlayarak gençlerin yanş atlan gibi not pe- şinde koştumlduğu çarpık bir eğitim sistemi içinde taze beyin- ler giderek tedirginleştirecektir kuşkusuz. "Sevgili Yelena Sergeyevna" bu gerçekten hare- ketle eğitim sorunlarını tartış- maya açıyor. Bize Belgi Pak- soy'un önerisi ve akıcı Türkçe- siyle kazandırılmış olan oyun, taşıdığı evrensel boyutlarla önemli sorunlan gundeme geti- riyor. Bunun yanı sıra Razu- movskya'nın kurgusundaki ge- riüm ve çatışma unsurlan, içe- riğin hareketli bir tempoda tar- tışılmasım sağlayarak Y. Ken- ter'in yorumunun da katkısıyla ilgiyi sürekli ayakta tutuyor. Yelena öğrencilerine "Rusya- yı sizden kurtannak gerekir" derken bir yandan garip bir ül- kücülük örneği sergiler, öte yan- dan sorgusuz sualsiz şartlanmış- hğının sınırlannı çizer. O, "ide- alist kavramlan gerçekçi Uke- ler" haline getirmiş bir kişidir. öğrenciler ise ahlak değerlerinin • Kültür Servisi — Dostlar Korosu'nun Ankara, Istanbul ve en son 1-3 Kasım 1991 tarihlerinde Almanya'mn Frankfurt ve Köln kentlerinde Ruhi Su Anma Gecesi konserleri ile süren 1991 yılı etkinukleri yann Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi'nin düzenlediği Zonguldak Konseri ile devam edecek. BUGÜN • Aydınlann müziğe bakışı Hilmi Yavuz, Murat Belge ve Onat Kutlar, Atatürk Kitaphğı'nda saat 14.0ffte "Günümüz Türkiyesi'nde Aydın Kesimin Müziğe Bakışı" üzerine konuşuyor. (149 09 45) • Fatih döneminde topçuluk Prof. Dr. Emre Dölen'in 'Fatih Devrinde Topçuluk' konulu söyleşisi saat 10.30'da Ircica'da. (160 59 88) • Cem Karaca İle Basın Müzesi'nde saat 15.00'ten itibaren Cem Karaca müzik üzerine konuşuyor. (160 45 88) • Kachnlar ve siyaset Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 15.00*te "Kadınlar ve Siyasal Yaşam" konulu söyleşi izlenebilir. (360 90 05) • Yasayan galeri Alman sanatçı Gisela Weimann'ın Berün'de Yaşayan Müze Galerisi konulu söyleşisi saat 17.00'de BM Çağdas Sanat Merkezi'nde. (131 10 23) bugün bilsak HEM YÖNETMEN HEM OYUNCU— Sovyet yazar Ludmilla Razumovskaya'nın "Sevgili Velena Sergeyevna" adlı oyununun yö- netmenligini üstlenen Yıldız Kenter, oyunda aynı zamanda başrolde. tartışüdığı bir ortamda Yelena'- nın kötü idealizmine yer olma- dığını savunurlar. Yelena için önemli olan hangi koşullarda olursa olsun düriıstlük ve iyilik- tir. Çocuklar ise bugünün ko- şullarında dürüstlüğün ne oiup ounadığını sorgularlar. Mate- matikten kötü not alacakları için diledikleri üniversiteye gir- me şansım yitirecek olan Vitya veya Pasa'nın, olanakları sah- tekârlıkla zorlamak istemeleri tabii ki suçtur ama sistemin on- ları başmdan engellemesi hak mıdır? Bu, tartışılması gerekli bir sorundur. Yelena'mn yaptığı ise bu sorunun üzerine gitmek değil, ideallerine ısrarla bağlı kalarak Volyoda'mn deyişiyle olaya bir Antigone tavnyla yak- laşmaktır. Bu, oyun başiar baş- lamaz algılandığı gibi, kadının sistem içindeki yalnızlığından, unutulmuşluğundan da kaynak- lanan bir tavırdır. Altmış kuşa- ğının inançlı ama düş kınklığı- na uğramış Yelenası, sistemi sa- vunmanın ötesinde biraz da kendini kanıtlamak için dıkile- cektir çocukların karşısına. Yıl- dız Kenter'in ölçülü yorumun- da bu ikilem hemen yakalanı- yor. Öğrencileri ise "ortak pasta- dan güzel bir parça kapma" adına kısıldıklan bu kapanda aynı ikilemi yaşarlar. Tüm uğ- raşlan, ahlak değerlerini sorgu- ladıkları bu düzen içinde sağlam bir yer edinebilmektir. Bu işe deney olsun diye girdiğini söy- leyen hırslı Volyoda bile bir noktada saf bir çocuktur. Genç bir kadrodan izlediğimiz öğren- ciler yer yer coşkulu, yer yer se- vecen, yer yer sevecen, yer yer çoşkulu, ısrarlı, şaşkın, pişman ve çocuksu... Yıldız Kenter'in yorumunda sistem tartışmasının yanhş/doğ- ru sınıflamasına saplanmadan gelişmesi, dengelerin korunması açısından önemli. Gözdağının vahşet sınırlannı zorladığı nok- tada bile iyi/kötü aynmına gi- dilmemesi sistemin sorgulanma- sını öne çıkartarak oyunu ko- layca kayabileceği melodram havasına sokmuyor. "Yelena Sergeyevna" hepimızin, özellik- le eğitimcilerin, öğrencilerin uzerinde tartışması gereken bir oyun olarak dikkat çekiyor. 7 ARALIK CLMARTESİ ATÇ Seminerlcri: "ITI Kongrcsi vc Duşundürdüklcri" Ccngı/GÜNDOĞDU Fotoğraf Çalışmalan M Ziya L'LKENCİLER yoııaınıinılc Çalışmalar ı Anüık lan ıiıbıırcn Salı-Pcrynıbc 19 30-21.30 Stnımik Çalışmalan KadriycE/ci AĞAOĞLU BİLSAK FINDIKLl Cal'e-I$ar-Restaurant Re/,er\as)on: 1523X68-1520130 Care-Fojer-Kar(Giriş) I 2 X ( X U AfrkanCafe-Barp.Kjıi) Panv bilsak, sır<ıselvılcr c.ıd., soğ,ınc ı snk. 7 rıhtingır 14(28 79-')1 )
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear