Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 KASIM 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Haftada3^kitap okumahANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Tunç Bilget,
uzun yıllar suren bürokrat-
lık döneminden sonra şim-
di, DYP'nin yeni 'ekonomi
neferiî Maliye Bakanlığı'ndaki Hazine me-
murluğuyla başlayan, bürokrasi basama-
ğını yurtdışı görevler, Hazine Genel Mü-
dürluğu, Hazine ve Ehş Ticaret Müsteşar-
lığı Müşavirliği ile tırmanan Bilget, şimdi
DYP Aydm MUletvekili. Ilk işlerinin "500
gttnde enflasyonu indirmek" olduğunu
vurgulayan Bilget, "Türkiye'yi yuksek ge-
lirli bir sanayi demokrasisi haJine getirme-
yi" amaçladıklarını anlatıyor.
Adından, "DYP iktidannın olası Ma-
liye Bakanı" diye söz ettiren Bilget, bu
anunsatmamıza şu karşılığı veriyor:
"Bakanlar Kurulu'na kimin girecegi,
Saym Demird'in biecegi iş. Bir daldka bfle
zUiDİmi bn işe yormadım. Benim için gö-
rev görevdir. Bakan olmanın beni korkn-
tan hiçbir yönü yok, ama kaygdandıran ta-
raflan var. Çok yogun çalışma dönemi
oiacak, öyle zannediyornm ki, bülüö Ba-
kanlar Kurnlo üyeleri tâm zamanlannı,
•aghldanaı da tendit eder seidkle cahşmak
Içhı ayıracaklar. Bakan obnanın manevi
hazzı, fiziki maliyeti var. Ben hiç kaygılı
degUim, benim çok şanslı bir özgeçmişim
var. Hem yurtdışında hem yurtiçinde Türk
bürokrasisinde çanştım. Bunlan bana dev-
let verdi. Bnnlar övüoiilecek şeyler değil.
Benim gibi yüzlerce bürokrat var, ama de-
diğim gibi, benim şanslı bir özgeçmişim
var."
Bilget, halen görevini sürdüren Maliye
Bakanı Adnan Kahveci'yi "Beiki çok genç
ve tecriibesiz" diye niteliyor.
Bilget, Kahveci için "Çok zeki olduğu
mukakkak. Benim şahsen begenmedigim
yönieri, her aklına geleni, dataa önce hiç
Idmsenin aklına geimemiş saynusı" görü-
şünü dile getiriyor. "Namushı olmanm bir
bakanm görevi" olduğunu vurgulayan Bil-
get, "Kaldı ki, ben namusuyla çok övii-
nenierden kaygılanınm. Saym Kahveci de
ba koomhrda çok iddian, beUd genç ve tec-
riibesiz oiarak kamo hizmetine gecmesin-
den kaynaklanıyor" diyor.
"Sizin icatlannız var mı" sorusunu Bil-
get, "Hayır, benim aklıma gelenler, daha
önce başkalannın aklına gelmiş şeylerdir.
Bir söz vardır, 'bu güneş altında söylen-
memiş söz yoktur.' Buna inananlarda-
diye yanıtlıyor.
Işini kesinlikle evine getirmediğini anla-
tan Bilget, aksam saat 22.00 ile 00.30 ara-
sını ailesine ayırdığını söyKryor. "Kitap
okuyarak dinlendigini" de vurgulayan Bil-
get, "Ama bunlar ekonomi ya da bilim-
sel kitaplar degU, ben roman hastasryun,
haftaria 3-4 Idtap bitiririm" diyor. Dün-
ya edebiyatına 'Ingilizce' ile ulaşan Bilget,
yalnızca bir tek yabana dil bilmesine de
hayıflanıyor. Bilget'i en çok dinlendiren
yazar Tolkjen. Yazarın 'Yiiziiklerin
Hâkimi' adh yapıtını herkesin mutlaka
okuması gerektiğini öğütlüyor.
Biraz aile yaşantısından söz açtıktan
sonra, "Politikaya girerken eşinden izin
alıp almadıgı" yönundeki soruyu da "hiç
şüphe yok", iznin ötesinde ben her şeyi ka-
nmla konuşan bir insanım, bunu hiçbir
komplekse kapılraadan söylüyorum" di-
ye yanıüıyor. Kansıyla "arkadaş" oldu-
ğunu vurgulayan Bilget, "27 yıluk evhyim,
övünmek gibi olmasın 20. asnn en başa-
nb evliliğini sürdürüyorum" diyor.
Eşlerin birbirine destek olmalan gerek-
tiğine inanan Bilget sözlerini, "yalnız, er-
kek kadmdan ber şeyi bekleme hakkına sa-
bip degil, kadmın da istekleri var, eger eşi-
nizle arkadaş degilseniz, o evliliğin diger
çeidci yönleri xgınanl> ortadan kalkar" di-
ye tamamlıyor.
BİLGET — BUrokrasiden politikaya geçen Bilget, DYP'nin
'maliye' uzmanianndan. Bilget, eve iş getirmeyi sevmeyen bir po-
litikacı. (Fotograf: AYŞE SAYIN)
Ağa kızını 11 yılda aldıKamer Genç tek başına
muhalefet. Çahşmalarıyla
"Böyle beş milletvekili olsa SHP
iktidar olurdu" dedirten Genç,
Meclis'in geçen döneminde 252
soru önergesinden 97'sinin sahibi.
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — SHP Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, 18.
dönemde TBMM'de "çalışkan
bir isîm" olarak göze çarptı.
Genç, SHP'nin 252 soru
önergesinden 97'sinin sahibi. Sadece Türban
Yasası'nı engellemek için sabah 10.00'dan
başlayarak gece yansf 03.00'e kadar 45 soru
önergesi verince, "tek başına muhalefet"
yakıştınnasını aldı.
Meclis tutanaklannın neredeyse onda biri
Genç*in konuşmalanndan oluşuyor.
TBMM'deki "söz düeUolan'nın önde gelen
ismi Genç, hiç de saruldığı gibi "hırçın"
degil.
Gehç, 1940 Tunceli doğumlu. Nazimiye
ilçesine bağlı Ramazan köyünden. Yaşamı
"Kemalettin Tuğcu'nun öykuleri"ni
anımsatan cinsten. Yazları Istanbul'da çalışıp,
kışları köye ailesinin başına dönen bir
emekçinin oğlu. Çocukluğu tek göz köy
evinde geçmiş. Unutamadığı olaylardan biri,
dört kardeş olarak kızamığa yakalanmaları
hirfikte yatarîfen hastahğın zatürree çevinnesi
sonucu ağabeyini yitirmesi. Çocukluğunda
'sırunda odun taşıyarak evine destek
sağlamaya çalışan Genç, "Bugün eger
baksıdıklara ve sefalete karşı sesim bu kadar
ytksekse, bunn geçmisime borçluyum" diye
konuşuyor.
Köy ilkokulu, ilçede ortaokul, Ankara'da
yatıb maliye okuhı derken Genç, bir gün de
âşık olur:
"Sonbaharda kışın davarlara yedirmek için
mese yaprağı toplardık. Sevim'i yaprak
toplarken gördum ve ilk göriışte âşık
oldum."
GENÇ — Politikaya 12 Eylttl sonrası oluşturulan Danışma Meclisinde adım attı.
Genç, şimdi eşi olan emekli Ingilizce
öğretmeni Sevim Harum'ı istetir, ama gel gör
ki Sevim Hanım "aga kızı"dır, Kamer Genç
ise köyun en fakir ailesinin oğlu.
"SevinTı almak" tam 11 yılını ahr.
Kayınpeder nereden bilsin "beğenmediği
damat adayı" ileride milletvekili oiacak.
"Aklında Sevim" Ankara'da Iktisadi Ticari
llimler Akademısı'ni bitiren Genç, 1966'da
Danıştay'a tetkik hâkimi olur. 12 Eylül'e
kadar da Danıştay'daki görevini sûrdürür. Bu
arada Sevim Hanım'la "muratlarına ererier"
ve şimdi üniversitede okuyan biri kız, diğeri
erkek iki çocuklan olur.
Genç, politikaya 12 Eylül sonrası oluşturulan
Danışma Meclisi'nde adım atar. Ama
Konsey'in Genç hakkındaki nkri,
TBMM'deki çalışmalarından sonra
değişecektir. 1982 Anayasası'na Meclis'te
"bir paçavradır" diye "övgü" düzen,
idamlann hepsine tek başına karşı çıkan
Genç, Genelkurmay tarafmdan uyarüır. 1983
seçimlerinde adayhğı Konsey tarafından veto
edilince Danışma Meclisi'nden istifa eder.
Artık politikamn içindedir. 1984'te SODEP'e
uye olur. Sonrasında SHP'de PM ve MYK
uyeliğine kadar yükselir. 1987'de dt bu kez
Meclis'e girer.
Genç, bir Tunceli tutkunu. Olası SHP-DYP
koalisyonunda artık Tunceli'ye bir bakanlık
venlmesi gerektiği görüşünde. "Ama bana
sakın tçişleri Bakanlığı'nı vermesinler, polis
teşkilatı malum. Ben bunlarla iş göremem.
Sonuçta kendimizi inkâr etmiş oluruz,
itibanmız sıfıra iner" diye dert yanıyor.
Genç, SHP'nin HEP kökenli olmayan nadir
Kürt milletvekillerinden. Güneydoğu'da
terörü devletin yarattığım söylüyor ve
ekliyor:
Türkiye, Bulgaristan'daki ve
¥nBMjyan'dakt Türk azuiıklar için
isteoİHÂnini Doga ve Güneydogu insanına
> » 0 « * PKK sonınu diye bir şey kalmaz,"
"Mttzmin muhalif" Genç*e son sorumuz
şöyle:
— Kamer Bey, iktidara gdirseniz ne
vapacaksuuz? Biz sizi hep muhaleferte
tanıdık. Zorlanmaz mısınız?
— Ne zorlanması? 10 senedir laf ,
firetryoram. Bizim Tunceli'ye tek hizmet
götüremedik. Şimdi iktidar olursak, artık bir
iki hizmetimiz gider. Yoksa daha ne
Tanceti'ye giderim, ne de milletvekiUigine
aday oiurum.
DemokrasiyiyaşatmakOrhan Kilercioğlu, DYP'nin paşası. 12 Eylül döneminde "çiçeği
burnunda" bir general olan Kilercioğlu, "Siyasi yasakların kalkması
için Sayın Evren'e karşı mücadele veren kişilerdenim" diyor.
duydum" diyen Kilercioğlu, subay olması ne-
deniyle 1982 yılına kadar eylemsel olarak poli-
tikamn içinde yer alamamış. KilercioğTu, "12
Eylül döneminde "çiçegi burnunda" bir gene-
ral olduğunu dile getiriyor. Yaşamını "renkli
gecinneye" özen gösterdiğini de vurgulayan Kı-
lercioğlu "Şimdiye kadar böyle yaşadım, her-
hahle bundan sonrası da böyle gececek" diyor.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) —Orhan Kilercioğlu'nu yö-
neticilik yaptığı özel şirkettekı
bürosunda eşyalarmı toplarken
buluyoruz. DYP Ankara 3. bol-
geden milletvekili seçilen Kilercioğlu da
TBMM'nin yeni yüzlerinden, artık "tiim
zamanlanm" politikaya ayırmaya hazırlanan Ki-
lercioğlu, bu amaçla şirketten aynldığım söylü-
yor. DYP'nin "asker kökenli" milletvekillerin-
den Kilercioğlu, "generallige" ulaştıktan sonra
politikaya atıldığını vurguluyor.
"Çocuklugumdan bu yana politikaya ilgi
"Ordunun demokrasiyi güçlendinnek için var
olduğunu" vurgulayan Kilercioğlu, "Çünkü ar-
tık askeri darbelerie demokrasiyi yaşatma tez-
leri bütün dünyada gecerliliğini kaybetti" gö-
rüşüne yer veriyor.
Kilercioğlu, 12 Eylül dönemine ilişkin görüş-
lerini de şöyle aktanyor:
"Ben siyasi yasaklann kalkması için Sayın
Evren'e karşı mücadele veren ender subaylar-
dan biriydim. Çünkü Türkiye'de demokrasinin
darbelerie kesintiye ugramasına karşıyım. As-
keriyeden fenç aynlmamın nedeni de buydu.
Ama bu mücadelemi aynldıktan sonra da siya-
si yasaklann kalkması konusunda da surdür-
döm. Siyasi yasaklan bir idare koymuştur, ama
milletin idaresi kaldırmışür."
Kilercioğlu, Türk ordusunun da "çagın
ordusut' olarak yeniden duzcnlenmesi gerekti-
ğine inanıyor. Parti programında askerlik sü-
resinin kısaltılmasına ilişkin görüşler olduğunu
belirten Kilercioğlu, "Ordunun cesameti küçül-
tiUmeü, ama müessiriyeti arttınlmalı, muhare-
be, savaş kabiliyetieri artünlmah" diyor.
Seçimlerde halkın siyasi partilere "koaösyon"
görevini verdiğini anlatan Kilercioğlu, "KoaHs-
yon dönemleri, demokrasinin vazgeçilmez un-
surudnr.
Madem Id demokrasi içinde yasryonız,
kuraDanna da nymamız lazun. Bunua en güzel
örnegi, ttaJya'dır. Ama neticede ttalya koalis-
yonlar döneminde ülkesinin kalkmmasını
sağlamtşür" görüşünü dile getiriyor.
"Laiktik'Me ilgili soruyu "Ben Atatürkçu-
yüm" diye yamtlayan Kilercioğlu, anayasa ve
yasalara uygun olması koşuluyla herkesin inanç-
larını özgurce yaşaması gerektiğine inanıyor.
Çeşitli gazetelerde köşe yazarhğı da yapan Ki-
lercioğlu, "Kendisinde en çok eleştirdiği
yönlerini" soruyoruz. Bu soruya hiç duraksa-
madan "sabırsızhk" diye yanıtlıyor.
HALUK^AHİN
ğlan kız bir bekâr
L
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Pantolon ve
gomleğini kendi utülüyor.
Çok güzel tavuk pişiriyor.
41 yaşında, kalbi hâlâ boş.
Oğlak burcundan. 1. bölgeden yeniden mil-
letvekili seçilen İbrahim Tez, yalnızca "ev-
lilikte tez olmadığını" söylüyor.
Meclis'in genç bekâr milletvekilleri ara-
smda yer alan İbrahim Tez, kendisini ta-
nıtırken "41 yaşındayım. Kız oğlan kız,
bek&nm" diyor. Ankara Üniversitesi Ba-
*sm Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve
Halkla tlişkiler Bölümü'ndeyken 1974 yı-
hnda CHP Gençlik Kollan'nda çahştı.
Tez'in şimdilerde iki ideali var: Halktan
kopmayan iyi bir milletvekUi olmak, ev-
lenip çoluk çocuğa karışmak...
Evlilik kurumuna büyük saygısı olduğu-
nu anlatan Tez, erkek çocuğu olmasını is-
tiyor:
"Erkek adamın, erkek çocuğu olur."
24 saat, halkın hizmetinde olduğunu,
"Gecenin üçünde dahi olsa vatandaşu her
türiü şikâyetini dinlemeye" hazır olduğu-
nu dile getiren Tez'in "bekârukla başı der-
de gjrmiyor" değil. öyle ki, Tez, çorap-
lannı fınnda yakmayı dahi başarmış...
Tez, çorap yakma anısını şöyle anlatı-
yor:
"Gece saat 03.00'te vatandaşu telefon
edebilecegi bir adamım ben.
Vatandaş, beni karakola çağınyorsa ka-
rakob, kaza yapmışsa kaza yerine giderim.
O zaman Oran'daki lojmanlara yeni taşın-
mıştım. Ailemle oturuyordum. Bir panlo-
lonnm, bir gömlegim, bir çift de çorabım
vardı. Gece saat 01.00'de çorabımı yıka-
yıp, yatmıştıra. Saat 02.00'de telefon çal-
dı. Vataodaş, beni emniyet sarayına çağı-
rryor. Ben de çoraplar çabuk kunısun di-
ye fınna attım. tki üç dakika sonra bak-
tım çoraplar yanmış. Başka çorabım da
yoktu. Çorapsız emniyet sarayına git-
tim..."
Tez, "Başka çorabınız yok muydu" so-
rusuna, "Bir dikiü ağactm yok. Aldığım
maaşı halkımla yerim. Televizyonum, rniı-
zik setim yok. Bir eşim bile yok" yanıtım
veriyor. Tez, "zengin olduğu" söylentile-
rini yalanlayarak "Bir zamanlar fırınlan-
mız vardı. Hepsini sattık, Tez ailesi, tüc-
cariıkta, esnaflıkta ornek bir ailedir. An-
kara'da Tez ailesi, çalışan rüm işçilerinin
hayatlanm garantiye almıştır. Kıdem taz-
minatlannı ödenüştir" diye konuşuyor.
"18. dönemde Meclis kürsüsünde en
çok gündem dışı konuşma yapan milletve-
kili!" "SHP'nın gölge iskân bakanı" ol-
duğu kadar, DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit'e en çok benzeyen politikacı olarak
da tanınıyor ibrahim Tez. Tez, bu benzer-
likten rahatsızlık duymadığmı söylerken
"Huyunuz da benziyor mu" sorusuna
"BUmiyornm, yorum yok" yamtım veri-
yor.
Tez, "neden SHP" sorusunu şöyle ya-
mthyor:
"Amcam, 1957-65 yıilan arasında
CHP'nin en yaman politikacısıydı. Ben
sosyal demokrat düşiincenin, ülkede gide-
rek kökleştiğine inanıyorum. Türkiye'de
seçmen, sosyal demokrat söyleme oy ver-
di..."
SHP'nin son genel seçimlerde neden oy
kaybına uğradığı konusunda, "SHP ola-
rak kaliteli malımiTi satamadık. Bizim par-
tide eksik olan şeyler var. Sevgi ve saygı,
dayanışma eksik. Sevginin ve saygınm ol-
madığı yerde başan da yoktur" diyor.
İbrahim Tez yeni dönemde Meclis'te sa-
vunacağı konuiarı da şöyle özetliyor:
— Emeğiyle geçinenlerin sendikal, siya-
si, ekonomik haklanm alabilmeleri için yıl-
madan savaş vermek.
— Bağımsu yargı ve özerk üniversite-
ler. Özerk TRT için savaş.
— Gençlerin öz benligine ve güvenine
kavuşacağı bir toplum.
— tşini büyütmek isteyen herkese des-
tek.
Ar.kam
tBRAHİM TEZ — 'Yalnızca evlilikte 'tez' değil'.
Akortİlk bakışta, "Bu memlekettö'htçbir şey değişmiyor" diyen-
leri haklı çıkartabilecek bir görüntüydü. Televizyon haberle-
rini izliyorduk. Ekrandaki haber 'yakalanan teröristlerle' ilgi-
liydi. 1930'lar stilı faşizmin yeryüzünden hâlâ tam olarak si-
linmediğini hatırlatan, 'çağdışı' ama bizim 12 Mart ve 12 Ey-
lül'lü dönemlerden pek alıştığımız o sahne; teröristler' (ki ço-
ğu 'sanık' bile olmayacaklar) sırtlarını kameraya çevirmtşler,
arkalarındaki masada suç aletleri serqileniyor.
Suç aletlerini bılıyorsunuz tabii; silahlar, tabancalar, mer-
miler, el bombaları... Ve kitaplar, broşürler, bildiriler... Maki-
neli tüfekle kitabı aynı suçun eşıt değerde delılleri sayan bir
zihniyetin simgeleri... Hep o eski kafa!
Ama o ne? Suç aletlerinin sergılendiğı masanın köşesin-
de televizyona benzer bir şey var. Dıkkatle bakıyorum. Evet,
evet, el bombalarının yanında bir bilgisayar monitörü du-
ruyor.
Demek Cumhurbaşkanı, bankalar ve polislerden sonra te-
röristler de bılgi çağına girivermış. Vay canına, bu memle-
kette bazı şeyler ne kadar hızlı değişiyor dememek mümkün
mü?
Ortaokul son sınrftaki oğlum hemen suçlu bitgisayann mar-
kasını ve modelıni söylüyor.
Gütenberg çağının iflah olmaz evladı ben ıse bombaların
yanındaki kapaklann renklerinden suçlu kitapların neler ol-
duğunu çıkarmaya çalışıyorum!
• * *
199O'lı yıllarda hayatımızın özetinı vermiyor mu bu sahne?
Hızla değişen tle bir türlü değışmeyen o kadar iç içe, o ka-
dar kucak kucağa ki hangisınin nerede başlayıp nerede bit-
tiğini bir türlü kestiremiyoruz. Bu yüzden de sık sık şaşınyor,
yanılıyoruz.
Yeni teknolojileri ktsa sürede benimsemekte üzerimize yok.
Bakıyorum başörtülü teyzeler ile bıyığı terlememış çıraklar
bile bankamatik makinelerinı sakır şakır kullanıyoriar. Hiç bek-
lemedığimız bir anda, hiç beklemediğımız bir kişının belin-
den 'bıp.. bip' diye sesler gelmeye başlıyor. Meğer sızın ce-
lep sandığınız üç günlük sakallı adam çağrı aygıtı taşıyormuş.
Avrupa'nın bazı ülkelerinde henüz adı bile duyulmamış olan
tele-bilgi servislen bızde rekorlar kırıyor. Bırkaç yıl öncesıne
kadar uzaktan gıptayla baktığımız teleksin pabucu dama atıl-
dı, millet birbirine faks numarasını soruyor.
Yediden yetmişe, bilgi çağına özgü yeni becerıler ediniyo-
ruz.
Sonra? Sonra bir bakıyoruz ki yeni çağın simgesi haline
gelmiş olan bılgısayar, insan ve bilgi saymaz bir dönemden
kalma bir bıçimde, "suç" delili olarak sergılenıvermış!
• • •
Şöyle de diyebilırız: Akordumuz bozuk. Aletlerden zaman
zaman garip sesler çıkıyor. Yeni teknoloji ile eski mesaj ara-
sında müthiş çelışkiler oluşuyor. Hızla değişen ile bir türlü
değişmeyen arasındaki sürtüşmeden kulaklan tırmaJayıcı ga-
cırtılar yükselebiliyor.
Uyumsuzluklann, tutarsızlıkların, altı kaval üstü şişhane-
liklerin gırla gittiği bir tunelden çıkmış değiliz hâlâ. Kısa sü-
rede çıkmamız da beklenmemeli. Epey yol aldık, bir o kadar
yotumuz var.
Ama ben karamsar değilim. Önce, bu akortsuzluğu tüm
saziarın aynı parçayı çaldığı, tek sesli koroya tercih ettiğim
için değilim. Sonra, toplumun gösterdiği inanılmaz enerjı ve
öğrenme yeteneğı doiayısıyla değilim.
Halk, kendisiyıe ilgili kestırımleri sürekli aşarak tahminci-
lerı şaşırtıyor
Türkiye duşe kalka, ıne çıka, ıte kaka da olsa yeni bir ye-
re, çokseslı orkestranın "ensemble'ına doğru ilerliyor. Bir-
çok farklı çalgının birçok ayrı telden çaldığı, ama her bınnin
Ötekinin sesine saygı gösterdiği ve uzaktan dinleyenlerin o
çağdaş senfoniyı ayırt edebıldıkleri yere.
Yalnız siyasette değil, ysşamın her cephesinde sürüyor bu
yolculuk. Günlük yaşamda, kültürde, eğıtımde, iletişımde^
sporda, mutîakta ve yatakta. . Bazen güldürüp bazen ağla-
tarak, bazen sevindirip bazen üzerek.
Hepimiz bu yolun yolcusuyuz.
KlSA KISA
• Hatay'ın Dörtyol ilçesinde, bahçeden topladıkları
mantan yiyen 9'u aynı aileden 11 kişi zehirlendi. Numune
Evleri Mahallesi'nde oturan Durdu Tor, çocuklarının
bahçeden topladığı mantarları pişirerek yemek yaptı.
Mantan yedikten kısa bir süre sonra zehirlenme belirtileri
görülen Durdu, Ahmet, Tamer, Kemal, Turhan, Nebahat,
Erhan, Hasan ve Ersoy Tor ile komşulan Durdu Sağlar ve
Berat Acun Dörtyol Devlet Hastanesi'nde kaldırıldılar.
Hastane yetkilileri, tedavi altına alınan hastaların sağlık
durumlarımn iyi olduğunu bildirdiler.
• Fatih Belediyesi'nin yaptığı gece denetlemeleri
sonucunda temizlik kurallarına uymadığı gerekçesiyle 8
fınn kapatıldı. öte yandan Pendik Belediyesi ise yaptığı
denetimlerde 2 bin bozuk ekmeğe el koydu.
• İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan
memurlarm, İETT araçlanndan yıllık kartla
yararlanmasına olanak sağlayan yeni bir uygulamaya dün
başlandı. Buna göre memurlar söz konusu kart için yıllık
5 bin lira ödeyecekler.
• Dansöz Irmak Kıraç olarak tanınan HUlya Altan'ı
öldurdüğü iddiasıyla hakkında 25 yıla kadar hapis cezası
istenilen Mehmet Gürçağlayan'ın yargılanması tstanbul
4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor.
I'DAN HABERLER
10. KİTAP FUARINDAYIZ
1991 NOBELÖDÜLÜ
Nadine Gordimer
BAŞKA DÜNYALAR
Roman / Türkçesi: Gunsel \çöz 125.000 Bra
Konuk Yunar* yazar
Andonis Samarakis
TEHLİKE KOLU
Roman / Türkçesi: Panayot Abacı /10.000 lira
Konuk Sovyet yazar
Valentjn Rasputln
MARIA İÇİN PARA
Oyun / Türtcçesi: Beigi Paksoy / 8.000 Kra
Bugün fuarda Irrualfyor
KBO süre once ölen
ünlü Italyan kadn yazar
Nataiia Ginzburg
SEVGİLİ MICHELE
Roman / Türkçesi: Yonca Ann /14.000 Bca
Nataiia Ginzburg
KENTE GİDEN YOL
Roman / Tükçesi: Yıldız Kurtoğtu / 8.000 Kfa
CAN YAYINLARI / Bâbıâli Cad. No. 19/2, 34410 Cağaloğlu, Istanbul