18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 KASIM 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 Haftada3^kitap okumahANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Tunç Bilget, uzun yıllar suren bürokrat- lık döneminden sonra şim- di, DYP'nin yeni 'ekonomi neferiî Maliye Bakanlığı'ndaki Hazine me- murluğuyla başlayan, bürokrasi basama- ğını yurtdışı görevler, Hazine Genel Mü- dürluğu, Hazine ve Ehş Ticaret Müsteşar- lığı Müşavirliği ile tırmanan Bilget, şimdi DYP Aydm MUletvekili. Ilk işlerinin "500 gttnde enflasyonu indirmek" olduğunu vurgulayan Bilget, "Türkiye'yi yuksek ge- lirli bir sanayi demokrasisi haJine getirme- yi" amaçladıklarını anlatıyor. Adından, "DYP iktidannın olası Ma- liye Bakanı" diye söz ettiren Bilget, bu anunsatmamıza şu karşılığı veriyor: "Bakanlar Kurulu'na kimin girecegi, Saym Demird'in biecegi iş. Bir daldka bfle zUiDİmi bn işe yormadım. Benim için gö- rev görevdir. Bakan olmanın beni korkn- tan hiçbir yönü yok, ama kaygdandıran ta- raflan var. Çok yogun çalışma dönemi oiacak, öyle zannediyornm ki, bülüö Ba- kanlar Kurnlo üyeleri tâm zamanlannı, •aghldanaı da tendit eder seidkle cahşmak Içhı ayıracaklar. Bakan obnanın manevi hazzı, fiziki maliyeti var. Ben hiç kaygılı degUim, benim çok şanslı bir özgeçmişim var. Hem yurtdışında hem yurtiçinde Türk bürokrasisinde çanştım. Bunlan bana dev- let verdi. Bnnlar övüoiilecek şeyler değil. Benim gibi yüzlerce bürokrat var, ama de- diğim gibi, benim şanslı bir özgeçmişim var." Bilget, halen görevini sürdüren Maliye Bakanı Adnan Kahveci'yi "Beiki çok genç ve tecriibesiz" diye niteliyor. Bilget, Kahveci için "Çok zeki olduğu mukakkak. Benim şahsen begenmedigim yönieri, her aklına geleni, dataa önce hiç Idmsenin aklına geimemiş saynusı" görü- şünü dile getiriyor. "Namushı olmanm bir bakanm görevi" olduğunu vurgulayan Bil- get, "Kaldı ki, ben namusuyla çok övii- nenierden kaygılanınm. Saym Kahveci de ba koomhrda çok iddian, beUd genç ve tec- riibesiz oiarak kamo hizmetine gecmesin- den kaynaklanıyor" diyor. "Sizin icatlannız var mı" sorusunu Bil- get, "Hayır, benim aklıma gelenler, daha önce başkalannın aklına gelmiş şeylerdir. Bir söz vardır, 'bu güneş altında söylen- memiş söz yoktur.' Buna inananlarda- diye yanıtlıyor. Işini kesinlikle evine getirmediğini anla- tan Bilget, aksam saat 22.00 ile 00.30 ara- sını ailesine ayırdığını söyKryor. "Kitap okuyarak dinlendigini" de vurgulayan Bil- get, "Ama bunlar ekonomi ya da bilim- sel kitaplar degU, ben roman hastasryun, haftaria 3-4 Idtap bitiririm" diyor. Dün- ya edebiyatına 'Ingilizce' ile ulaşan Bilget, yalnızca bir tek yabana dil bilmesine de hayıflanıyor. Bilget'i en çok dinlendiren yazar Tolkjen. Yazarın 'Yiiziiklerin Hâkimi' adh yapıtını herkesin mutlaka okuması gerektiğini öğütlüyor. Biraz aile yaşantısından söz açtıktan sonra, "Politikaya girerken eşinden izin alıp almadıgı" yönundeki soruyu da "hiç şüphe yok", iznin ötesinde ben her şeyi ka- nmla konuşan bir insanım, bunu hiçbir komplekse kapılraadan söylüyorum" di- ye yanıüıyor. Kansıyla "arkadaş" oldu- ğunu vurgulayan Bilget, "27 yıluk evhyim, övünmek gibi olmasın 20. asnn en başa- nb evliliğini sürdürüyorum" diyor. Eşlerin birbirine destek olmalan gerek- tiğine inanan Bilget sözlerini, "yalnız, er- kek kadmdan ber şeyi bekleme hakkına sa- bip degil, kadmın da istekleri var, eger eşi- nizle arkadaş degilseniz, o evliliğin diger çeidci yönleri xgınanl> ortadan kalkar" di- ye tamamlıyor. BİLGET — BUrokrasiden politikaya geçen Bilget, DYP'nin 'maliye' uzmanianndan. Bilget, eve iş getirmeyi sevmeyen bir po- litikacı. (Fotograf: AYŞE SAYIN) Ağa kızını 11 yılda aldıKamer Genç tek başına muhalefet. Çahşmalarıyla "Böyle beş milletvekili olsa SHP iktidar olurdu" dedirten Genç, Meclis'in geçen döneminde 252 soru önergesinden 97'sinin sahibi. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, 18. dönemde TBMM'de "çalışkan bir isîm" olarak göze çarptı. Genç, SHP'nin 252 soru önergesinden 97'sinin sahibi. Sadece Türban Yasası'nı engellemek için sabah 10.00'dan başlayarak gece yansf 03.00'e kadar 45 soru önergesi verince, "tek başına muhalefet" yakıştınnasını aldı. Meclis tutanaklannın neredeyse onda biri Genç*in konuşmalanndan oluşuyor. TBMM'deki "söz düeUolan'nın önde gelen ismi Genç, hiç de saruldığı gibi "hırçın" degil. Gehç, 1940 Tunceli doğumlu. Nazimiye ilçesine bağlı Ramazan köyünden. Yaşamı "Kemalettin Tuğcu'nun öykuleri"ni anımsatan cinsten. Yazları Istanbul'da çalışıp, kışları köye ailesinin başına dönen bir emekçinin oğlu. Çocukluğu tek göz köy evinde geçmiş. Unutamadığı olaylardan biri, dört kardeş olarak kızamığa yakalanmaları hirfikte yatarîfen hastahğın zatürree çevinnesi sonucu ağabeyini yitirmesi. Çocukluğunda 'sırunda odun taşıyarak evine destek sağlamaya çalışan Genç, "Bugün eger baksıdıklara ve sefalete karşı sesim bu kadar ytksekse, bunn geçmisime borçluyum" diye konuşuyor. Köy ilkokulu, ilçede ortaokul, Ankara'da yatıb maliye okuhı derken Genç, bir gün de âşık olur: "Sonbaharda kışın davarlara yedirmek için mese yaprağı toplardık. Sevim'i yaprak toplarken gördum ve ilk göriışte âşık oldum." GENÇ — Politikaya 12 Eylttl sonrası oluşturulan Danışma Meclisinde adım attı. Genç, şimdi eşi olan emekli Ingilizce öğretmeni Sevim Harum'ı istetir, ama gel gör ki Sevim Hanım "aga kızı"dır, Kamer Genç ise köyun en fakir ailesinin oğlu. "SevinTı almak" tam 11 yılını ahr. Kayınpeder nereden bilsin "beğenmediği damat adayı" ileride milletvekili oiacak. "Aklında Sevim" Ankara'da Iktisadi Ticari llimler Akademısı'ni bitiren Genç, 1966'da Danıştay'a tetkik hâkimi olur. 12 Eylül'e kadar da Danıştay'daki görevini sûrdürür. Bu arada Sevim Hanım'la "muratlarına ererier" ve şimdi üniversitede okuyan biri kız, diğeri erkek iki çocuklan olur. Genç, politikaya 12 Eylül sonrası oluşturulan Danışma Meclisi'nde adım atar. Ama Konsey'in Genç hakkındaki nkri, TBMM'deki çalışmalarından sonra değişecektir. 1982 Anayasası'na Meclis'te "bir paçavradır" diye "övgü" düzen, idamlann hepsine tek başına karşı çıkan Genç, Genelkurmay tarafmdan uyarüır. 1983 seçimlerinde adayhğı Konsey tarafından veto edilince Danışma Meclisi'nden istifa eder. Artık politikamn içindedir. 1984'te SODEP'e uye olur. Sonrasında SHP'de PM ve MYK uyeliğine kadar yükselir. 1987'de dt bu kez Meclis'e girer. Genç, bir Tunceli tutkunu. Olası SHP-DYP koalisyonunda artık Tunceli'ye bir bakanlık venlmesi gerektiği görüşünde. "Ama bana sakın tçişleri Bakanlığı'nı vermesinler, polis teşkilatı malum. Ben bunlarla iş göremem. Sonuçta kendimizi inkâr etmiş oluruz, itibanmız sıfıra iner" diye dert yanıyor. Genç, SHP'nin HEP kökenli olmayan nadir Kürt milletvekillerinden. Güneydoğu'da terörü devletin yarattığım söylüyor ve ekliyor: Türkiye, Bulgaristan'daki ve ¥nBMjyan'dakt Türk azuiıklar için isteoİHÂnini Doga ve Güneydogu insanına > » 0 « * PKK sonınu diye bir şey kalmaz," "Mttzmin muhalif" Genç*e son sorumuz şöyle: — Kamer Bey, iktidara gdirseniz ne vapacaksuuz? Biz sizi hep muhaleferte tanıdık. Zorlanmaz mısınız? — Ne zorlanması? 10 senedir laf , firetryoram. Bizim Tunceli'ye tek hizmet götüremedik. Şimdi iktidar olursak, artık bir iki hizmetimiz gider. Yoksa daha ne Tanceti'ye giderim, ne de milletvekiUigine aday oiurum. DemokrasiyiyaşatmakOrhan Kilercioğlu, DYP'nin paşası. 12 Eylül döneminde "çiçeği burnunda" bir general olan Kilercioğlu, "Siyasi yasakların kalkması için Sayın Evren'e karşı mücadele veren kişilerdenim" diyor. duydum" diyen Kilercioğlu, subay olması ne- deniyle 1982 yılına kadar eylemsel olarak poli- tikamn içinde yer alamamış. KilercioğTu, "12 Eylül döneminde "çiçegi burnunda" bir gene- ral olduğunu dile getiriyor. Yaşamını "renkli gecinneye" özen gösterdiğini de vurgulayan Kı- lercioğlu "Şimdiye kadar böyle yaşadım, her- hahle bundan sonrası da böyle gececek" diyor. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) —Orhan Kilercioğlu'nu yö- neticilik yaptığı özel şirkettekı bürosunda eşyalarmı toplarken buluyoruz. DYP Ankara 3. bol- geden milletvekili seçilen Kilercioğlu da TBMM'nin yeni yüzlerinden, artık "tiim zamanlanm" politikaya ayırmaya hazırlanan Ki- lercioğlu, bu amaçla şirketten aynldığım söylü- yor. DYP'nin "asker kökenli" milletvekillerin- den Kilercioğlu, "generallige" ulaştıktan sonra politikaya atıldığını vurguluyor. "Çocuklugumdan bu yana politikaya ilgi "Ordunun demokrasiyi güçlendinnek için var olduğunu" vurgulayan Kilercioğlu, "Çünkü ar- tık askeri darbelerie demokrasiyi yaşatma tez- leri bütün dünyada gecerliliğini kaybetti" gö- rüşüne yer veriyor. Kilercioğlu, 12 Eylül dönemine ilişkin görüş- lerini de şöyle aktanyor: "Ben siyasi yasaklann kalkması için Sayın Evren'e karşı mücadele veren ender subaylar- dan biriydim. Çünkü Türkiye'de demokrasinin darbelerie kesintiye ugramasına karşıyım. As- keriyeden fenç aynlmamın nedeni de buydu. Ama bu mücadelemi aynldıktan sonra da siya- si yasaklann kalkması konusunda da surdür- döm. Siyasi yasaklan bir idare koymuştur, ama milletin idaresi kaldırmışür." Kilercioğlu, Türk ordusunun da "çagın ordusut' olarak yeniden duzcnlenmesi gerekti- ğine inanıyor. Parti programında askerlik sü- resinin kısaltılmasına ilişkin görüşler olduğunu belirten Kilercioğlu, "Ordunun cesameti küçül- tiUmeü, ama müessiriyeti arttınlmalı, muhare- be, savaş kabiliyetieri artünlmah" diyor. Seçimlerde halkın siyasi partilere "koaösyon" görevini verdiğini anlatan Kilercioğlu, "KoaHs- yon dönemleri, demokrasinin vazgeçilmez un- surudnr. Madem Id demokrasi içinde yasryonız, kuraDanna da nymamız lazun. Bunua en güzel örnegi, ttaJya'dır. Ama neticede ttalya koalis- yonlar döneminde ülkesinin kalkmmasını sağlamtşür" görüşünü dile getiriyor. "Laiktik'Me ilgili soruyu "Ben Atatürkçu- yüm" diye yamtlayan Kilercioğlu, anayasa ve yasalara uygun olması koşuluyla herkesin inanç- larını özgurce yaşaması gerektiğine inanıyor. Çeşitli gazetelerde köşe yazarhğı da yapan Ki- lercioğlu, "Kendisinde en çok eleştirdiği yönlerini" soruyoruz. Bu soruya hiç duraksa- madan "sabırsızhk" diye yanıtlıyor. HALUK^AHİN ğlan kız bir bekâr L ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Pantolon ve gomleğini kendi utülüyor. Çok güzel tavuk pişiriyor. 41 yaşında, kalbi hâlâ boş. Oğlak burcundan. 1. bölgeden yeniden mil- letvekili seçilen İbrahim Tez, yalnızca "ev- lilikte tez olmadığını" söylüyor. Meclis'in genç bekâr milletvekilleri ara- smda yer alan İbrahim Tez, kendisini ta- nıtırken "41 yaşındayım. Kız oğlan kız, bek&nm" diyor. Ankara Üniversitesi Ba- *sm Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla tlişkiler Bölümü'ndeyken 1974 yı- hnda CHP Gençlik Kollan'nda çahştı. Tez'in şimdilerde iki ideali var: Halktan kopmayan iyi bir milletvekUi olmak, ev- lenip çoluk çocuğa karışmak... Evlilik kurumuna büyük saygısı olduğu- nu anlatan Tez, erkek çocuğu olmasını is- tiyor: "Erkek adamın, erkek çocuğu olur." 24 saat, halkın hizmetinde olduğunu, "Gecenin üçünde dahi olsa vatandaşu her türiü şikâyetini dinlemeye" hazır olduğu- nu dile getiren Tez'in "bekârukla başı der- de gjrmiyor" değil. öyle ki, Tez, çorap- lannı fınnda yakmayı dahi başarmış... Tez, çorap yakma anısını şöyle anlatı- yor: "Gece saat 03.00'te vatandaşu telefon edebilecegi bir adamım ben. Vatandaş, beni karakola çağınyorsa ka- rakob, kaza yapmışsa kaza yerine giderim. O zaman Oran'daki lojmanlara yeni taşın- mıştım. Ailemle oturuyordum. Bir panlo- lonnm, bir gömlegim, bir çift de çorabım vardı. Gece saat 01.00'de çorabımı yıka- yıp, yatmıştıra. Saat 02.00'de telefon çal- dı. Vataodaş, beni emniyet sarayına çağı- rryor. Ben de çoraplar çabuk kunısun di- ye fınna attım. tki üç dakika sonra bak- tım çoraplar yanmış. Başka çorabım da yoktu. Çorapsız emniyet sarayına git- tim..." Tez, "Başka çorabınız yok muydu" so- rusuna, "Bir dikiü ağactm yok. Aldığım maaşı halkımla yerim. Televizyonum, rniı- zik setim yok. Bir eşim bile yok" yanıtım veriyor. Tez, "zengin olduğu" söylentile- rini yalanlayarak "Bir zamanlar fırınlan- mız vardı. Hepsini sattık, Tez ailesi, tüc- cariıkta, esnaflıkta ornek bir ailedir. An- kara'da Tez ailesi, çalışan rüm işçilerinin hayatlanm garantiye almıştır. Kıdem taz- minatlannı ödenüştir" diye konuşuyor. "18. dönemde Meclis kürsüsünde en çok gündem dışı konuşma yapan milletve- kili!" "SHP'nın gölge iskân bakanı" ol- duğu kadar, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e en çok benzeyen politikacı olarak da tanınıyor ibrahim Tez. Tez, bu benzer- likten rahatsızlık duymadığmı söylerken "Huyunuz da benziyor mu" sorusuna "BUmiyornm, yorum yok" yamtım veri- yor. Tez, "neden SHP" sorusunu şöyle ya- mthyor: "Amcam, 1957-65 yıilan arasında CHP'nin en yaman politikacısıydı. Ben sosyal demokrat düşiincenin, ülkede gide- rek kökleştiğine inanıyorum. Türkiye'de seçmen, sosyal demokrat söyleme oy ver- di..." SHP'nin son genel seçimlerde neden oy kaybına uğradığı konusunda, "SHP ola- rak kaliteli malımiTi satamadık. Bizim par- tide eksik olan şeyler var. Sevgi ve saygı, dayanışma eksik. Sevginin ve saygınm ol- madığı yerde başan da yoktur" diyor. İbrahim Tez yeni dönemde Meclis'te sa- vunacağı konuiarı da şöyle özetliyor: — Emeğiyle geçinenlerin sendikal, siya- si, ekonomik haklanm alabilmeleri için yıl- madan savaş vermek. — Bağımsu yargı ve özerk üniversite- ler. Özerk TRT için savaş. — Gençlerin öz benligine ve güvenine kavuşacağı bir toplum. — tşini büyütmek isteyen herkese des- tek. Ar.kam tBRAHİM TEZ — 'Yalnızca evlilikte 'tez' değil'. Akortİlk bakışta, "Bu memlekettö'htçbir şey değişmiyor" diyen- leri haklı çıkartabilecek bir görüntüydü. Televizyon haberle- rini izliyorduk. Ekrandaki haber 'yakalanan teröristlerle' ilgi- liydi. 1930'lar stilı faşizmin yeryüzünden hâlâ tam olarak si- linmediğini hatırlatan, 'çağdışı' ama bizim 12 Mart ve 12 Ey- lül'lü dönemlerden pek alıştığımız o sahne; teröristler' (ki ço- ğu 'sanık' bile olmayacaklar) sırtlarını kameraya çevirmtşler, arkalarındaki masada suç aletleri serqileniyor. Suç aletlerini bılıyorsunuz tabii; silahlar, tabancalar, mer- miler, el bombaları... Ve kitaplar, broşürler, bildiriler... Maki- neli tüfekle kitabı aynı suçun eşıt değerde delılleri sayan bir zihniyetin simgeleri... Hep o eski kafa! Ama o ne? Suç aletlerinin sergılendiğı masanın köşesin- de televizyona benzer bir şey var. Dıkkatle bakıyorum. Evet, evet, el bombalarının yanında bir bilgisayar monitörü du- ruyor. Demek Cumhurbaşkanı, bankalar ve polislerden sonra te- röristler de bılgi çağına girivermış. Vay canına, bu memle- kette bazı şeyler ne kadar hızlı değişiyor dememek mümkün mü? Ortaokul son sınrftaki oğlum hemen suçlu bitgisayann mar- kasını ve modelıni söylüyor. Gütenberg çağının iflah olmaz evladı ben ıse bombaların yanındaki kapaklann renklerinden suçlu kitapların neler ol- duğunu çıkarmaya çalışıyorum! • * * 199O'lı yıllarda hayatımızın özetinı vermiyor mu bu sahne? Hızla değişen tle bir türlü değışmeyen o kadar iç içe, o ka- dar kucak kucağa ki hangisınin nerede başlayıp nerede bit- tiğini bir türlü kestiremiyoruz. Bu yüzden de sık sık şaşınyor, yanılıyoruz. Yeni teknolojileri ktsa sürede benimsemekte üzerimize yok. Bakıyorum başörtülü teyzeler ile bıyığı terlememış çıraklar bile bankamatik makinelerinı sakır şakır kullanıyoriar. Hiç bek- lemedığimız bir anda, hiç beklemediğımız bir kişının belin- den 'bıp.. bip' diye sesler gelmeye başlıyor. Meğer sızın ce- lep sandığınız üç günlük sakallı adam çağrı aygıtı taşıyormuş. Avrupa'nın bazı ülkelerinde henüz adı bile duyulmamış olan tele-bilgi servislen bızde rekorlar kırıyor. Bırkaç yıl öncesıne kadar uzaktan gıptayla baktığımız teleksin pabucu dama atıl- dı, millet birbirine faks numarasını soruyor. Yediden yetmişe, bilgi çağına özgü yeni becerıler ediniyo- ruz. Sonra? Sonra bir bakıyoruz ki yeni çağın simgesi haline gelmiş olan bılgısayar, insan ve bilgi saymaz bir dönemden kalma bir bıçimde, "suç" delili olarak sergılenıvermış! • • • Şöyle de diyebilırız: Akordumuz bozuk. Aletlerden zaman zaman garip sesler çıkıyor. Yeni teknoloji ile eski mesaj ara- sında müthiş çelışkiler oluşuyor. Hızla değişen ile bir türlü değişmeyen arasındaki sürtüşmeden kulaklan tırmaJayıcı ga- cırtılar yükselebiliyor. Uyumsuzluklann, tutarsızlıkların, altı kaval üstü şişhane- liklerin gırla gittiği bir tunelden çıkmış değiliz hâlâ. Kısa sü- rede çıkmamız da beklenmemeli. Epey yol aldık, bir o kadar yotumuz var. Ama ben karamsar değilim. Önce, bu akortsuzluğu tüm saziarın aynı parçayı çaldığı, tek sesli koroya tercih ettiğim için değilim. Sonra, toplumun gösterdiği inanılmaz enerjı ve öğrenme yeteneğı doiayısıyla değilim. Halk, kendisiyıe ilgili kestırımleri sürekli aşarak tahminci- lerı şaşırtıyor Türkiye duşe kalka, ıne çıka, ıte kaka da olsa yeni bir ye- re, çokseslı orkestranın "ensemble'ına doğru ilerliyor. Bir- çok farklı çalgının birçok ayrı telden çaldığı, ama her bınnin Ötekinin sesine saygı gösterdiği ve uzaktan dinleyenlerin o çağdaş senfoniyı ayırt edebıldıkleri yere. Yalnız siyasette değil, ysşamın her cephesinde sürüyor bu yolculuk. Günlük yaşamda, kültürde, eğıtımde, iletişımde^ sporda, mutîakta ve yatakta. . Bazen güldürüp bazen ağla- tarak, bazen sevindirip bazen üzerek. Hepimiz bu yolun yolcusuyuz. KlSA KISA • Hatay'ın Dörtyol ilçesinde, bahçeden topladıkları mantan yiyen 9'u aynı aileden 11 kişi zehirlendi. Numune Evleri Mahallesi'nde oturan Durdu Tor, çocuklarının bahçeden topladığı mantarları pişirerek yemek yaptı. Mantan yedikten kısa bir süre sonra zehirlenme belirtileri görülen Durdu, Ahmet, Tamer, Kemal, Turhan, Nebahat, Erhan, Hasan ve Ersoy Tor ile komşulan Durdu Sağlar ve Berat Acun Dörtyol Devlet Hastanesi'nde kaldırıldılar. Hastane yetkilileri, tedavi altına alınan hastaların sağlık durumlarımn iyi olduğunu bildirdiler. • Fatih Belediyesi'nin yaptığı gece denetlemeleri sonucunda temizlik kurallarına uymadığı gerekçesiyle 8 fınn kapatıldı. öte yandan Pendik Belediyesi ise yaptığı denetimlerde 2 bin bozuk ekmeğe el koydu. • İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan memurlarm, İETT araçlanndan yıllık kartla yararlanmasına olanak sağlayan yeni bir uygulamaya dün başlandı. Buna göre memurlar söz konusu kart için yıllık 5 bin lira ödeyecekler. • Dansöz Irmak Kıraç olarak tanınan HUlya Altan'ı öldurdüğü iddiasıyla hakkında 25 yıla kadar hapis cezası istenilen Mehmet Gürçağlayan'ın yargılanması tstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor. I'DAN HABERLER 10. KİTAP FUARINDAYIZ 1991 NOBELÖDÜLÜ Nadine Gordimer BAŞKA DÜNYALAR Roman / Türkçesi: Gunsel \çöz 125.000 Bra Konuk Yunar* yazar Andonis Samarakis TEHLİKE KOLU Roman / Türkçesi: Panayot Abacı /10.000 lira Konuk Sovyet yazar Valentjn Rasputln MARIA İÇİN PARA Oyun / Türtcçesi: Beigi Paksoy / 8.000 Kra Bugün fuarda Irrualfyor KBO süre once ölen ünlü Italyan kadn yazar Nataiia Ginzburg SEVGİLİ MICHELE Roman / Türkçesi: Yonca Ann /14.000 Bca Nataiia Ginzburg KENTE GİDEN YOL Roman / Tükçesi: Yıldız Kurtoğtu / 8.000 Kfa CAN YAYINLARI / Bâbıâli Cad. No. 19/2, 34410 Cağaloğlu, Istanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear