18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 8 OCAK 1991 Anlaşma utnudu AYKUTLA GORÜŞECEK —Denizer bugnn Ankara'da Bakan Ayknt'U görüşecek. Dcnizer, gazetecilere 'Tahriklere kapılmayacagız' dcdi. (Fotograf: tbrahim Gtind) Inönü-Akbulut söz düellosu (Baştarafi I. Sayfada) Ankara'ya gddiklerinde mi el- kfli olacmk? Bnoun izahı var mı? tstihbaratınuz, işçilerin verdigi- miz ücrete raa oldugu, ama sen- dikanın kabul etmedigi yönânde" dedi. Akbulut'un bu sözleri üzeri- ne İnönü, sinirlenerek yiiksek bir ses tonuyla konuşraaya baş- layınca, güvenlik görevlileri ba- sın mensuplarını salondan çı- karmaya çaüştılar. İnönü, buna mudahale etti ve daha sonra SHP lideri ile Akbulut arasında şu konuşma geçti: "İNÖNÜ — Sayın Başbakan, izin verirseniz ben de bir şey söy- leyeyim, görüyorura ki basının da duymasını istiyorsunuı. Söy- lediklerinizden çok önemli bir sonuç çıkıyor. Bir siyasal olay karşısında olduğunuzu söylu- yorsunuz. Ücret meselesi talidir diyorsunuz. Öyleyse bu siyasal hareket nasıl ortaya çıkmıştır? Bunun üzerinde durmak gerek. Bir işçi kitlesi, Zonguldak'tan büyük bir halk kitlesi böyle bir hareketin içine nasıl giriyor? De- mek ki bugunkü iktidann yıHar- dır yaptığı ışler, halkta böyle bir - bilinç doğurmuş. Orada bizim mületvekilleriıniz var diye, mil- letvekillerimizin buna dahil ol- duğunu ima ediyorsunuz. Yan- hş, hiç böyle bir şey yok. Millet- vekülerimiz nerede olay varsa, herhangi bir haksızhk varsa ora- ya gidiyorlar. Her grevde şimdi- ye kadar bulundular. Bugüne kadar hiçbir olay meydana gel- medi. Hiçbir grev halkın bütün- leşmesiyle böyle bir yüruyüş ha- line dönmedi. Burada başka bir şey var. Bu- radakı başka şeyin ne olduğunu siz değerlendireceksiniz. Eğer si- yasal bir hareket görüyorsanız, siyasal bir istek görüyorsanız, o siyasal isteğin cevabıru siz vere- ceksiniz. Bunu ben yapacak de- ğilim. Biz muhalefet olarak hal- kın isteğini dile getiriyoruz. Ama sanmayın ki, bugunkü ha- reketi muhalefet ortaya çıkar- mıştır. Bugunkü hareket halktan gelen bir harekettir, işçilerin ha- reketidir ve bunun sonucunu de- ğerlendirmek de sizin göreviniz- dir. Onun için bana söylediğiniz şeyleri buradan bir mesaj diye kamuoyuna yayıyorsaruz eğer, o zaman ben de söylemek zorun- dayun ki, burada hükümet gö- revini vapmalıdır. Siyasi görü- yorsa siyaseten görevini yapma- lıdır. Yasalardaki eksiklikler neyse onları tamamlamalıdır. Halkımızı bu şekilde yollara döken, kışın soğuğuna karşı ha- yatını feda edecek kadar ortaya •çıkaran neyse onu bulmalıdır. Bunun ücret olmadığını söylü- yorsunuz. Bence en önemli me- sele ücrettir. Bana söylediğiniz ücretleri kabul edecek olan ben değilim. Bunlart siz sendika baş- karuna, bakanınıza söyletecek- siniz ve karşıbklı olarak anlaşa- caklar. Yoksa bana burada 'O kadar trilyon para ödüyonız, kabul etmiyoriar' diyorsunuz, o kadar para ellerine geçiyor mu? Bunlan kim biliyor? Bunlan bi- lecek olanlar sendika başkanı, işçiler. Onlara söylemeniz lazını, ikna etmeniz lazım. Bu yüriiyüş elbet kendi kendine olmaz. Böy- le bir hareket tarihte görülme- miş bir şey. Bunun anlamını de- geıiendiremiyorsanız, ben bura- da iyiniyetle size bir görevi ha- tuiatıyorum, bunu yaparsınız, yapmazsınız siz bilirsiniz. Tiirkiye'nin demokrasi içinde bu sornnu aşmasını istiyoruz. Temel görev hiikümetindir. Hü- kümet bunu ücret meselesi gö- rüyorsa, ücreti sağlasın. Siyasi mesde göriiyorsa, neredeyse o eksiklikler onlan Medis'e getir- sinler. Sendikalar demek rahat çalışamıyor, demek ki bir top- lumsal nuzursuzluk var. Neyse bunlan bolsun, Medis'e getirsin biikümet. Bunlan yapacak olan hükümettir. Dolayısıyla bunu sadece orada bizim milletvekil- lerimiz bulunuyor gibi bir me- seleye baglamak gercegi görme- mektir. Kusura bakmayın, ben sizden gercegi görmenizi is- tiyorum. Elinizde imkânlar var, bu işi sonuclandırmanızı istiyorum. Bana degil bunlan, sendika baş- kanına söyleyin. Zaten çekili- yorlar, söylü>orsunuz çekilmiş- ler. Şimdi bunu bir strateji me- selesi olarak görmeyin. Siz güç- liisiinüz, devlet güciü. Ama güç- lü olan devlet, baikı huzur için- de yaşatmalı. Dolayısıyla 'Ka- nnnlara karşı geliyorlar' diye bana söylemeyin. Kanunlara karşı geliyorlarsa bunu daha ev- vel siz durdururdunuz. Mesele kanuna karşı gelmek değil, me- sele bu istekleri dile getirmenin bir yolunu bulmak. Çağırın sendika başkanım, artık bitirin. Sayın Başbakan Uç defa görüştü, bir şey çıkmadı. Bu nasıl şey? Görüşün, bitirin bu işi. AKBULUT — Şimdi basının önünde konuşuyoruz. Kendi meselelerimizi konuşmuyoruz. tşçilerle toplusözleşme meselesi- ni konuşuyoruz. Şimdi benim 'Milletvekilleriniz bu işin içerisrnde' dememe de sinirleni- yorsunuz. Ama benim dememe gerek yok, bunu herkes biliyor ve ben 'Bu, kanunsuz bir iştir, o nedenle bugunkü mevzuu bir ücret meselesi olmaktan çıkmış- tır. Kannnsuz iş tamamlanma- lıdır, bilahare ücret meselesi otu- rulup konuşulmalıdır' derken bunu sizin söylemenizle yapmı- yorum ki. Bunu çok daha evvel söyledim, yani sizin gelmeniz ve burada konuşmanızla benim bu kararı vermediğimi herkes bili- yor. Bolu'ya gittim, kanunsuz hareketin durdurulması için hü- kümetin yapabileceği en güzel şeyleri, en demokratik, en insan- cü davranışlarda bulundum. Bu- nu siz söyleyebilir misiniz ki kendi meselelerimizi konuşma- yalım? Oraya getirmeyin mese- leyi. Siz diyebilirdiniz ki 'Hukuk çerçevesinde bu meseleler çözülsün' ve milletvekillerinize diyebilirdiniz ki 'Siz bu isin içe- risinde olmayın'. Di mi efen- dim?.. Şimdi bu noktalan ko- nuşmayaum. İNÖNÜ — MifletvekiUerimiz bu işin içinde değil ki. AKBULUT — O sendika başkanı veya yöneticileri işi şah- süeştirmek ve herhangi bir şekil- de zıtlaştırmak istedikleri ve ba- zı söyleyemediğim şeyler var. Mesela onlar elbette ki çevresi- nin etkisiyle birtakım kararlara vanyorlar. Sendika başkanı be- nim gücüm yetmez gibi laflar söylüyor. Senin gücün yetmez- se, idareci olarak kimin gücü ye- tiyor. Elbette her siyasi hareke- ti önleyecek bir zihniyet içinde değiliz. Ancak siyasi hareketle- rin kanunsuz bir şekilde devamı söz konusu ise elbette onun kar- şısına bir hukuk çıkacağını, bir nizam çıkacağını belirtmek la- zımdır ve bunun herkes tarafm- dan da bilinmesi lazım. Yani şimdi kimse kalkıp da diyebilir mi ki 'Ben kanunlara falan baglı detitim?' İNÖNÜ — Diyen var Türki- ye"de. AKBULUT — Dememelidir efendim. İNÖNÜ — Ama o zaman bu- nu gidip söyleyeyim o insana be- raber. Sayın Başbakan, 'Hukuk devleti vaV diyorsunuz. Yapma- yın bunu lütfen. Ama en başta- ki insan bunu dinlemiyor" * Akbulut, işcikre madende ca- lıştıklan nedeniyle fazla ücret verdiklerini kaydederek, "Ama daha fazla vennemu mümkün degil. Bazı dengderi de koru- mak zoruBdayu. Çünkü bunnn arkasından başka sözlesmeler de var" diye konuştu. Kimsenin işçilerin aç olduğunu söyleyeme- yeceğini öne süren Akbulut, "tşin içinde başka konular var. Siyasi olabilir" dedi. Akbulut, Genel Maden-lş Başkanı'nı "Konunun bir asayiş meselesi oidugu koBusunda ayardıgını, karşısında kanunu babragını ve kendisini iscflerle birtikte nuuiur durama daşürecegini anlatbğı- nı" söyledi. Yaklasık bir saat süren top- lantı sonrasında İnönü, gazete- cilerin sorularını yanıtlarken "Benim tatmin olmam söz ko- nusu degil" dedi. SHP Genel Başkanı, İuönü, dün sabah saatlerinde de Zira- at Mühendisleri Odası'run Ta- nm Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, hükümetin bir an önce uzlaşma araması gerektiği- ni söyledi ve hükümeti göreve çağırdı. tnönü, "Btrakuuz ne- denleri, şunlan, buolan. 'Siya- si partiler karışıyor' sözlerini.Orada bir halk kitlesi var. Onlan ikna edin. Onlara bu ülkede mutlu yaşayacaklan InaBcmı verecek bir sözieşme yapm" dedi. İnönü, işçilerin ey- lemini, "Herhangi bir siyasi partinin kışkırtması olarak gör- menin yanlıs oldugonu" vurgu- layarak, "Siyasi partiler Türldye'de kaç yıkür var? Türk- iye'de böyle bir olay kaç defa oldn? Demek ki buradaki me- sele Zonguidak halkının kendi- lerinin ihmal edüdigi izknimüıde oinulan" diye ko- nuştu. tnönü, hükümetin böy- le bir durumla karşı karşıya kalınca, "Beu sizdco güclüyüm, siz Zongoldak'sanu, ben de Tnrkiye'yim" şeklindeki yakla- şımını demokrasi ve uzlaşma doğasına aykın düştüğünü bil- dirdi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın ekonominin olaydan çok zarar göreceğini söylemesi- ni eleştiren Inönu, "Bnnu bir ekonomi bakam söylese bir şey olmaz, bir işvercn söyiese bir şey otanaz. Ama bir cumhurbaş- kanı söyieyince o zaman 'Cum- hurbaşkanı nerede' diye berkes birbirine bakıyor " dedi. lşçilere, "Yüriimeyi bırakın, uztafaJım" çağnsırun gelmesi gerektiğini belirten tnönü, "tş- çiler elbet uzlaşma anyorlar, toplusözJeşmeyi biürmek isti- yorbr. Maatık da, huknk da bir bntnndür. tşinize gelmedigi za- man mantıgı, hnkagu reddedin, işinize geidigi zaman insanlan manbga davet edin. Bunlar, bir gün olur, iki gün olur, sonun- da işçtter ayağa kalkar, 'Biz si- ze inanmıyoruz' der" diye konustu. Zorbalıkla hak aranmaz (Baştarafı 1. Sayjada) ya "yaptıklan işin tamamen ka- nunsuz olduğunu, buna göz yu- mulmaması gerektiğini" söyledi- ği öğrenildi. Çankaya'daki toplantıda, ma- den işcilerinin yürüyüşü ve hü- kümetin aldığı güvenlik önlem- leri değerlendirildi. Akbulut toplantıda sorunu çözümlemek için hükümetin olumlu ve yu- muşak bir tavır içinde olduğu- nu ifade ederek "Ben yapabile- cegim her şeyi yaptım. Verebile- cegim tavizj verdim. Bunun öte- sinde vereceğim başka taviz de yok. Yürüyüşü biürmeden yeni- den masaya otunnam" dedi. Akbulut, Özal'a Maden-tş Sen- dikası Başkanı Şemsi Denizer- in ayağına kadar gittiğini, hükü- metin bütün imkânlannı zorla- yarak işçilere verebileceğinin en fazlasını verdiğini anlattı ve "yü- rüyüşü sona erdirip Zongul- dak'a geri dönmelerini istedim. Kabul etti »mı sonra ertesi sa- bah ytiriıyüşe devam karan çık- tı" biçiminde konuştu. Akbulut'un Zonguidak böl- gesinde olağanüstü hal ilan edil- mesinin düşünulmediğini, işçiler Zonguldak'a geri dönene kadar barikatm korunmasının yeterli olacağım anlattığı da öğrenildi. tçişleri Bakanı Aksu da işçi- lerin yürüyüşunün tamamen ka- nuna aykın olduğunu ifade ede- rek "Kanunsuz harekete izin Vakfımız Şeref Kurulu Üyesi Büyük Besteci Büyük İnsan A. ADNAN SAYGUN'un yakınlarına ve tüm sanatçılara başsağlığı diliyoruz. ÎSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT VAKFI Türk Çağdaş Müziği'nin büyük bestecisi AHMED ADNAN SAYGUN'u kaybettik. Eserlerini bizler yaşatacağız. İSTANBUL DEVLET SENFONt ORKESTRASI vennemiz söz konusu olamaz" dedi.' Özal'ın, Içişleri Bakanı Ab- dülkadir Aksu'dan işçilerin ey- lemleri ve alınan güvenlik ön- lemleri ile ilgili bilgi aldıktan sonra "Yaptıklan iş tamameu kanunsaz, buna göz yumulma- sı mümkün degil. Ancak güven- lik güçleri 0e işçileri karşı kar- şıya getirecek hareketlerden ka- çınmak lazım" dediği öğrenildi. Çankaya'daki görüşme sonra- sında, Bakanlar Kurulu'nun toplantıya çağınlması ve geliş- melerin bir kez daha değerlen- dirilmesi karan alındı. Ozal: Zorbahk Cumhurbaşkanı Turgut Özal, maden işçilerinin eylemi için "Zorbalıkla hak almnuz" dedi. Cumhurbaşkanı Özal, maden işçilerinin Zonguldak-Ankara yürüyüşleri ile başlayan sorun için "tnşallah çözülür, çözül- mezse memleketin meselesi çö- zülmez, bnndan da kimseye fay- da gelmez" değerlendirmesini yaptı. VEFAT Çağdaş-evrensel çoksesli Türk müziğinin öncülerinden; büyük besteci; müzik eğitimcisi ve müzikbilimci; aynı zamanda Danışma Kurulu Daimi Başkanımız ve vakfımızın 1990 yılı onur ödülü altın madalyası sahibi, Devlet Sanatçısı ^, A.ADNAN SAYGUN'u kaybetmiş bulunuyoruz. Tüm sanatseverlere üzüntüyle duyurur, ailesine başsağlığı dileriz. SEVDA-CENAP AND MÜZİK VAKFI I Ş K KANSU, GÜNDÜZ İMŞİR, TAYFUN GÖNÜLLÜ, BtROL ÜZMEZ, SELAHATTİN DEMİRCAN MENGEN/GEREDE/AN- KARA — "Büyük yürüyüş"le- ri Mengen'e 12 kilometre uzak- lıkta kunılan barikatla durdunı- lan maden işçilerinden 200*ü dün gözaltına alınırken, Genel Maden-tş Başkanı Şemsi Deni- zer, bugün Ankara'da Çalışma Bakanı Imren Aykut Ue görüşe- ceğini açıkladı. Dün Bakan Ay- kut'un teiefonla ilettigi görüşme çağnsını ve Mengen'e gelen Türk-tş heyeti ile yaptıklan gö- rüşmeyi değerlendirdikten son- ra bu karan aldıklarını belirten Denizer, Aykut ile görüşmeden iyi işaretler aldıklarını bildire- rek, "Atfura'da yüriyüşü degil, para konnsunu görüşecegini" vurguladı. Maden işçilerinİB Mengen'de kalıp kalmayacaklan konusunda bu sabah yapüan toplantıda karar verilecek. Bakanlar Kurulu dün saat 19.00'da olağanüstü toplandı. Yaklasık 7 saat süren toplantı- dan sonra gazetecilerin sonıla- nru yanıtlayan Başbakan Yıldı- nm Akbulut, işçiler Zongul- dak'a dönmedikçe bir görüşme- nin mümkün olainayacağmı be- lirterek şunlan söyledi. "Yuriyoştt Uti ederter, yü- ıtyüşfi katduiriar. Ba laumsnz daTramşlanna son veririer. O zaman getirler görüşürüz. Bu- gün görüsme konusunda gdebi- Urier ancak benim bir davetim yok. Gohişmeyecegiz, Aaka ön- ce de söyiedim. Her şeyi tadı ye- rindc bmksnlar." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut da toplan- ddan sonra şunlan söyledi: "Sa- yın Başbakan çok kararü. Şim- diye kadar etmden gekni yapö. taçi Zoagaldak'a dönmedikçe gortanıe gercekleşmez. Biz ora- daki işçilerimizin saglık ve gü- venUkleri icnı de gerekH her tir- lü tedbiri aldık, bugün benimle Sayın Dralzer bir görüşme ya- pacak. Ancak ba, bir müzake- re olmayacak. Ne olumln, ne olumsuz bir görüşme olacak. Bunun amacı, bir topln pazar- Uk sirecinde Çalışma Bakanı olarak kapdana kapah ohnadı- pm go^ermektir. Aacak ba ko- nudaki görüşümüz açıkür. Da- ha önce de dile getirildi." Aykut, gazetelerde yer alan ve madencilerin yürüyüşünü "isyan" olarak nitelendiren söz- lerinin yanlış anlaşıldığını, söz- lerinin başında "Şöyle şöyle ohırsa, şu şckk birnaüm isyaa olur" ibaresinin yer aldığını id- dia etti. Aykut, olayın arkasın- da "Saddam Hüseyin'in olabikcegi" yolundaki sözleri- nin anımsatılması üzerine de "Ben bazı şeyler anlatüm. Bu sözleri de şaka olsun diye söyle- dim" şeklinde konuştu. Mengen'e bütün ana ve tali giriş çıkışlann güvenlik gö- revlilerinin barikatı ile KesDdiği, Mengen'e işçi girişinin önlendi- ği, battaniye, giyecek ve yiyecek yardunlanmn ise bu yüzden ge- cikmeli ulaşabildi&i bildirildi. önceki gün E-5'e 8 kilomet- re kala kurulan barikatla yürü- yüşleri durdurulan maden işçi- leri, geceyi barikatla Mengen arasında 10 kilometrelik yola yayılarak gecirdiler. Zaman za- man yağan yağmura ve şiddetli soğuğa karşı işçiler, yaktıklan ateşlerin etrafında kümelenerek ve çay pişirerek sabahladılar. Sabahın erken saatlerinde jandarma komandolan ve çevik kuvvet görevlilerinden oluşan bir grup, barikattan aynlarak yaklasık 100 metre yakımnda konaklayan ilk işçi gnıplarırun arasına girdiler. Polis yetkilileri, ellerindeki listeden isimler okûyarak, ora- da bulunanlan gözaltına almak istediler. Bunun üzerine işçiler barikat önünde set oluşturarak, arkadaşlannı vermek istemedi- ler. Polis yetkililere yapükları- nın kanunsuz olduğunu belirte- rek dağılmalarıru istediler. İşçi- ler de yuhlarla karşılık verdiler ve "Burası Israil defM" diye slo- gan attılar. Bu sırada polis, 200 işçiyi gözaltına alarak göturür- ken işçiler de barikattan uzak- Jaştüar. Bu gelişmenin ardından ko- nakladıklan yerlerden barikata yaklaşarak, toplanmaya başla- dılar. Sırtlannda battaniyelerle yürüyen işçiler "Gemileri yak- Ok, geri döBÜş yok", "Düşinan degO bnrada bir vüayet var. Di- renecegiz, kazanacagız", "Şaş- lon mı, şişman mı, Zonguldak'a düşman mı?" sloganlan attılar. Denizer, saat 10.00 sıralann- da gelerek yürüyüş kolunun ba- şına geldi. Denizer, burada ga- zetecilerin sorulanru yanıtlarken oluşturulan barikatlar nedeniyle yürüyüşlerini sürdürmelerinin mümkün olmadığını belirterek, güvenlik güçlerini yarmak gibi bir niyetleri bulunmadığını kay- detti. Denizer, yol açılmadığı sürece beklemekten başka yapa- cak bir şeyleri ohnadığını ifade ederek havanın yağışlı ve soğuk olmasını da göz önünde bulun- durarak yerleşirn bölgelerine ka- yacaklanm bildirdi. Denizer, Mengen'in sonuç ahnana kadar, kendileri için mesken olacağım ve buradan geriye gidilmeyece- ğini bildirdi. Derüzer şöyle dedi: "Biz paranın peşindeyiz, pa- ra almak için mücadeie ediyo- raz. Böyle bir durumda güven- lik güçleri karşımıza dikiliyor- larsa antidemokratik bir uygu- lama yapıyonar. Hak arama yollannın tıkanmasına neden oiuyoriar. Stkryönetim uygnlan- maya çataşdıyor, insanlan tah- rik etmeye çalışıyorlar. Böyle bir tahrike gdmeyiz, bekleyece- ğiz, haklanmızı alıncaya kadar sonuna kadar dirtnecegiz. Çabşmaya niyeümiz yok, de- mokratik yollardan hak aranz, o duruma çekmeye çauşıyoriar, bn oyuna gelmeyiz." Denizer, gazetecilerin Başba- kan Akbulut'un soruna yakla- şım tarzıyla ilgili sorulan üzeri- ne, "Çok yumnşak, çok iyi ni- yetli bir insan, ancak birilerin- den etkilenmeieri var. Digerleri gibi dega, ama aşamadıgı taraf- Yapı Kredi'den, yükselmek isteyen Müfettiş Yardımcılarına çağrı! Yapı Kredi'ye dinamik. yaratıcı. eğitıci ve ciddi bir ortamda yoğun çalışmayı gerektiren saygın bir konumda etkin bir görev üstlenmek, bankacılığı en ince ayrıntısına kadar tanıyıp. teknik bilgi ve becerisinı en hızlı bir şekilde geliştirmek ve yönetim kademeierine hazırlanma fırsatını bulmak isteyen Müfettiş Yardımcıları alınacaktır. Adayların; • T.C. vatandaşı olması. • Boğaziçi, Orta Doğu Teknik, Marmara ve diğer üniversitelerin. İktisadi ve İdari Bilimler. Hukuk. İktisat İşletme. Siyasal Bilgiler Fakülteleri, İş İdaresi ve Kamu Yönetimi Bölümleri. İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Mühendisliği Bölümü ya da Türkiye'deki denkliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca onanmış dtş ülkelerdeki benzeri kuruluşlardan mezun olması. • İyi derecede İngilizce biimesi. • Sınav tarihinde 26 yaşını tamamlamamış olması, • Resmi daire, kurum ve kuruluşlara karşı zorunlu hizmet yükümlülüğü bulunmaması, • Erkek adayların askerlik görevini yapmış ya da erteletmiş olması gerekmektedir. Sınavlar. 16-17 Şubat 1991 Cumartesi. Pazargünleri İstanbul. Ankara ve İzmir'de yapılacaktır. Sınav konulannı ve aynntılı bilgileri kapsayan broşür, Teftiş Kurulu Başkanlığı'mızdan. yazıyla ya da şahsen; Ankara. İzmir, Bursa. Adana. Edirne, Samsun, Erzurum. Diyarbakır, Antalya Bölge Müdürlükleri"mizden şahsen başvurularak sağlanabilir. Adayların en geç 31 Ocak 1991 Perşembe günü çalışma saati bitimine kadar, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı İstiklâl Caddesi No: 285/4 Beyoğlu 80050 İstanbul adresine dilekçeyle başvurarak. istenen belgeleri vermeleri ya da belirtilen tarihte elimize ulaşacak şekilde postalamalan zorunludur. Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. YAPI^CKREDi lar var, kendi başına kalsa olay-', lan daha saglıklı çözer" diye konuştu. Denizer, Bakan Aykut'unı dünkü, "Bu işin arkasında Sad- dam olabilir" biçimindeki açık- lamasını ise "gülerim" diye kar- şıladı. Denizer'in açıklamalanndaa sonra öndeki Türk bayrağını en.' arka sıraya aktaran işçiler, ge-; risin geriye dönerek, yavaş ya- vaş yaklasık üç kilometre ötede- ki vadiye yürüyüşe gectiler. Kendi aralannda konuşup şaka- laşarak yer yer "Niye dönUyomz" diye tepki gostere- rek, aşağıya doğru inen işçiler, bazı binalann da bulunduğu va- dide bekleyişe gectiler. Bir kıs- mı ise tekrar dönmek üzere Mengen'e araçlarla geldiler. Bu arada vadiye yayüan diğer işçiler de Mengen'e dönerek bek- lemeye başladılar. Dün sabahın erken saatlerin- de barikatın yanında konakla- yan işçi grubu arasından güven- lik görevlilerince gözaltına alı- nan 200 kişinin "yasaya aykın yürüyüşe katddıkian" iddiasıyla adliyeye sevk edilecekleri bildi- rildi Denizer, Gerede Kapalı Spor Salonu'nda gözaltında tu- tulan bu işçilerin serbest bırakı- lacağına ilişkin Bakan Aykut- un söz verdiğini açıkladı. Aykut ve Türk-tş devrede Türk-lş, hükümetle Genel Maden-lş arasında yumuşama sağlamak için dün de girişimle- rini sürdurdü. Sabah, Türk- tş'in genel merkezinde Türk-tş yöneticileri ile genel merkezleri Ankara'da bulunan sendikala- nn başkanları ile bir araya gel- diler. Toplantıda Zonguidak maden işçilerinin sözleşmesine artık bir çöztim bulunması ve bunun için Türk-tş ve sendika- lann doğrudan devreye girme- leri gercktiği görüşunde birleşil- di. Ayrıca Genel Başkan Şevket Ythnaz'ın hükümet nezdinde g^ rişimlerde bulunarak işcinin ya- nında olduklannı, ancak yürül- yüşün devam etmesi dunımuni- da olayın kötuye gidebileceği; bu nedenle mutlak bir görüşme zemininin aranması mesajını iletmesi kararlaştınldı. Yılmaz daha sonra da Aykıtf ve Akkaya ile Devlet Bakanı Mehmet Yazar'ın hazır bulun- duklan bir toplantıya katıldı. Yılmaz, 4 saate yakın süren top- lantıdan sonra Türk-lş döntf- şünde gazetecilerin sorulanru yanıtlarken, bakanlardan öncç- likle, yürüyüşe katılan işçilerin saglık sorunlanna ilişkin önlem- ler alınmasını ve gözaltına al^- nan 200 işçinin durumlannın aydınlığa kavuşturulmasuıı istç- diğini söyledi. Yılmaz bu çahşmaları sürdü- rürken, aralannda Türk-lş Ge- nel Eğitim Sekreteri Mnstafa Başoglu, Türk Harb-tş Sendika- sı Genel Başkanı Kenan Dunı- kan, Tarun-lş Sendikası Başka- nı Sabri Özdeş, Türkiye Maden- lş Başkanı Hbseyin Kayabaşı, Ağaç-lş Başkanı Güral Erçakır, BASS Başkanı Turgut Yılrau, Türkiye Çimse-lş Başkanı Ta- mer Eralan, Yol-tş Başkanı Bayram Meral'in yer aldığı bir Türk-tş heyeti Mengen'e hare- ket etti. Bu arada Bakan Aykut An- kara'dan teiefonla arayarak Mengen Belediyesi'nden Deni- zer'le görüştü. Aykut, Denizer'i görüşme için Ankara'ya çağır- dı. Bakan Aykut'un Türk-tş he- yetinde bulunan Durukan ve Meral ile de teiefonla ayn ayn görüşerek Denizer'in görüşme- ye gelmesi için ikna edilmesi ko- nusunda çaba göstermelerini is- tediği öğrenildi. Türk-lş heyetindekiler Men-r gen'de Denizer'le yaptıklan gö- rüşmede maddi ve manevi her türlü destek için hazır oldukla- nnı bildirdiler. Türk-tş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Ba- şoglu Genel Maden-lş'in grev ve yürüyüş ile önemli kazanımlar elde ettiğini, özal'ın ocakların kapatılması yönündeki istegın- den vazgeçildiğini ayrıca ücret zammı konusunda da başlangıe- takinden çok daha yüksek dü- zeylere gelindiğini anlattı. Ba- şoğlu ve diğer heyet üyeleri ki- ütlenen toplusözleşme görüşmı*- lerinin yeniden başlamasınm önemine değinerek. Denizer'e Ankara'ya gelerek görüşmeleri başlatma çağnsı yaptılar. Bu toplantıdan sonra Denizer sen- dikasının merkez yöneticileri ve şube başkanlan ile toplantı yap- tı. Denizer toplantıdan sonra yaptığı açıklamada Ankara'ya giderek bugün saat 17.00'de Ça- hşma ve Sosyal Güvenlik Baka- nı lmren Aykut ile görüşecegi- ni bildirdi. Aykut'la yaptığı te- lefon görüşmesinden "iyi işaret- ler aldığını", bakanın kendisi- ne gözaltına alınan 200 işçinfa serbest bırakılacagı sözü verdi- ğini belirten Denizer, "Biz pa- ra istiyoruz" diyerek isteklerinin karşılanmaması durumunda ey- lemlerin süreceğini bildirdi. Bugün görüşmeier, yarın Türk-lş Başkanlar Kurulu top- lantısı, perşembe günü de DGM'de ifade vennek için AA- kara'da bulunacagmı belirten Denizer, "Bu üç gün içinde in- şallah sonın çözülür" dedi. De- nizer bu gelismeler nedeniyle iş- çilerin Mengen'de kalıp kalma- yacaklan konusunda bu sabah yapüacak toplantıda karar veri- İeceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear