18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 OCAK 1991 CUMHURİYET/9 ANKARA HAVASI Cumhuriyet Ankara Bürosu KULTUR Zeybek'in Türkçe merakı Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek Türkçeye çok meraklı. Sadece Türkiye Türkçesine değil, Balkanlardan Çin'e kadar her lehçeyle ilgileniyor. Sovyetler Birliği'ndeki Türk cumhuriyetlerine yaptığı ziyaretler sırasında ilk işi Türkiye'de de kullanılan ortak kelımeleri saptamak oluyor. Bazı kelimeler bizim kullandığımız Türkçeden farklıymış ama daha güzelmiş. Bunlara Azerbaycan'da anahtar yerine kullanılan "açar" kelimesini gösteriyor Zeybek. Bakana göre tüm Türkler yakın gelecekte "ortak dil" kullanmak için kollart sıvayacak. "Peki bu Turancılık olmuyor mu" sorusuna Zeybek "Hayır. Bu kültür birliği, siyasi bir amaç yok" diyor. AYKUT'U ATEŞ BASTI İşçi eyleminde acaiplik yok Işçilerin genel eylem gününde Çalışma ve Şosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut, ateşlenip yatağa düştü. Çankaya'daki evinde kuzeni, annesi, babast ve yardımcısının bakımı altına alınan Aykut, eylem günü kendisini ziyaret eden Cumhuriyet muhabirinin sorularını, hasta yatağından kalkarak yanıtladı —Yüzde 95 oranında bir katılım olduğu gözleniyor, ne diyorsunuz? AYKUT — Yüzde 95 katılım olduğunu nereden tespit ettiniz? —Eylemi nasıl değerlendiriyorsunuz? AYKUT — Demokratik tcplumlarda insanlar bazen yasal olan bazen olmayan davranışlarda bulunur. Sonuçta görüşülür ve bir yanlışlık varsa düzeltilmeye çalışılır. —Ama bu eylem çok büyük katıhmda gerçekleşiyor? AYKUT — Herkes bunu çok müthiş bir şeymiş gibi algılıyor. Bunda bir acaiplik, müthişlik yok ki. Gayet doğal bir olay. Demokratik iklim gelişiyor. Zaman zaman toplumlarda bu gibi davranışlar yanlışların görülmesi açısından yarariı bile olur.- —Peki, bu eylemin önemi nereden kaynaklanıyor, sizce bir önemi var mr? AYKUT — Önemi şurada, siyasi partilerin bunu kendi çıkarları için kullanmaları yönü kötüdür. işçilerin hakları için değil, kendi siyasi eylemleri için bunları yapıyorlar. İşçi açlık derdinde, onlar kottuk derdinde. Yasadışı örgütler de bu işleri karıştırıp sonuçta işçinin başını yakıyorlar, siyasi çıkarları için işçiyi kullanmaktan, işçiyi kandırmaktan vazgeçsinler. İşçinin derdi başka, onlann derdi başka. —Eylemin yasal olmadığı yolunda görüşler var, siz de buna katılıyor musunuz? AYKUT — Bunda muhatap işverendir. Haklar yasalarda dengeleniyor. Kanunlarda yasal olup olmadığı açık. Yalnız bunu kullanırlar mı kullanmazlar mı bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. Ben işçilerin mağdur olmalarını ve bu işten zarar görmelerini istemiyorum. —Toplusözleşmelerdeki kilitlenmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? AYKUT — Somut bir talep yok ki. Herkes görüşelim diyor, ortada kimse yok. "Hükümet devrilsin", "Çankaya'dan inilsin" gibi istekler var, bunlar olmaz. Bu talep görüşülmez, siyasetçilerin işidir bu. Biz devamlı onları görüşmeye çağırıyoruz, telefonla görüşüyoruz da. Sorunlann çözülmesi için eyleme gerek yok ki. Oturup görüşülür, bir karara bağlanır. Gelin diyoruz, ya bir taraf geliyor ya da öbürü gelmiyor. Onlann sorunlannı çözmeye hazır bir bakan var ellerinde. Siyasetçilerin güdümünden çıkmaları lazım —İşçiler "Erken seçim", "Hükümet devrilsin" taleplerinde sorunlarının kökten çözümleneceğlni umuyor olamazlar mı? AYKUT — Demokrasinin işleyen kuralları var. Kararı parlamento verir. Parlamentoda hiçbir iş görmeyenler, toplumu rahatsız ederek sonuçlara ulaşmak istiyorlar. ABD'OEN YILBASI KARTI BUSH FOR FIRST LADY Saddam, Bush'u böyle göıüyor. SOHBET TRAFIK Kadın şoför olursa Kâmuran Işıklı 31 yaşında. iki çocuğu var. Eşinden boşanmış her kadın gibi "yaşam mücadelesi" veriyor. Işıklı'nın verdiği mücadele onu kamyon şoförlüğü yapmaya kadar götürmüş. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nun yayım organı Trafik'te Işıklı, "Bir bayan kamyon şoförünün yaşamı'nı şöyle dile getiriyor: — Önceleri bir merak olarak ba'şlayan motorlu taşıtlara ilgim giderek sevgi ve tutku halini aldı. — ABD Silahlı Kuvvetleri'nde ya da İsrail Ordusu'nda en ağır işlerde görev yapan kadınlara alkış tutanlarımızın Türk kadınının dünyadaki hemcinslerinden daha başarılı olabileceğine inanamamalannı anlamak mümkün değil. — Erkek meslektaşlarım beni güçsüz ve acemi görüyor, bu işi yapmamı garip karşılıyorlar. Bu nedenle beni canı gönülden ve bütün samimiyetleri ile destekliyorlar. — Yoğun ve yorucu bir çalışma ortamında aileme evde oturan bir hanım kadar zaman ayırabildiğimi söyleyemem. — Çok büyük onarım ve tamir gerektirebilecek arızaların dışında kalanlan halledebiliyorum. Bu sırada hiçbir meslektaşımdan da yardım talebinde bulunmadığımı beirtmeliyim. Tek sıkıntı lastik değiştirirken bijonları sıkma aşamasında ortaya çıkıyor. 49 kilo olduğumdan yukarıya sıçrayıp vücudumun bütün ağırlığını ayaklarımda toplayıp bijon anahtarının üzerine yüklenmem gerekiyor. — Çirkin tezahüratı asgariye indirebilmek için kadın seyircileri stadyumlara çekmeye yarayacak cazip koşullar üretme gayretinde olanları, en azından kazaların azalmasına neden olacak kadın şoför sayısını arttıracak sistem ve uygulama arayışı için çaba göstermeye davet ediyorum. KORFEZ Reçete: Günde 3 doz barış Ankara Tabip Odası, Körfez krizine karşı yurttaşları korumak için çözüm arayışında. Oda yörieticileri nükleer ve kimyasal savaşa karşı "son muayene" hizmeti vermeyi planladılar. Altındağ Belediyesi'ne ait bir yeri kiraladılar. Prof. Dr. Türkân Akyol, Dr. Orhan Asena, Doç. Dr. Nevzat Eren, Dr. Yavuz Erkoçak, Dr. Ali Gököz, Prof. Dr. Fuat Aziz Göksel, Prof. Dr. Leziz Onaran, Prof. Dr. Zafer Öztek ve Prof. Kâzım Türkec yurttaşları dinleyip "son reçeteleri"ni vereceklerdi. Ancak valilik buna izin vermedi. Gerekçesi de Altındağ Belediyesi'nden kiralanan yerin aslında il özel idaresine ait oluşuydu. Valilik engelleyince doktorlar da "temsili reçeteleri"ni yazamadılar. Doktorların koyduğu tanılar ve önerdikleri çözümlerden baz/lan şunlardı: Tanı: Şavaş tehlikesi. İlaç: Barış (günde birkaç doz, her gün devam edecek.) Tanı: Düşüncesizlik. İlaç: Başkalarını dinleme. (Biraz olsun yeter) Tanı: Gözükapalılık. İlaç: Sağduyu, insana saygı (daima). Tanı: Ölüm ihtimali. İlaç: Başkalarının yaşama hakkına saygı (24 saat, uyku dönemi dahil). Tanı: Yok olma ihtimali. İlaç: Savaşsız kavgasız bir dünya. (Her zaman için). Akbulut'un köpekleri Başbakan Yıldırım Akbulut, maden işçilerinin yürüyüşü ile ilgili gelişmeleri değerlendirmek üzere Başbakanlık binasında geç saatlere kadar çalıştı. Gece yarısına doğru Başbakanlık'tan aynlırken saatlerce soğukta bekleyerek üşüyen gazeteciler, işkembeciye gitme önerısini ikiietmeden kabul etti. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ın da katıldığı işkembeci muhabbetinde, söz döndü dolaştı ve Başbakan'ın köpeklerine geldi. Akbulut, konutunun bahçesinde dolaşan Kangal köpeklerinin Devlet Bakanı Güneş Taner'in köpeğini yaralamasını şöyle değeriendirdi: "O hadise üzerine bir vatandaş bana mektup yazdı, 'Efendim, gazetelerde yazılanlara üzülmeyin. Ben her zaman oradan geçerken köpeklerinizi seviyorum. Hiç saldırmıyorlar' diyor." Akbulut, köpeklerin Ingiliz büyükelçiliğinden bir köpeği öldürdükleri yolundaki haberin ise doğru olmadığını söyledi. Bu sırada bir gazeteci söze karıştı: "Köpekleriniz yüzünden işimizden olacağız. Sürekli atlıyoruz. En iyisi bir gün küçük bir köpeği bahçenize atıp haberi ben yapacağım." Akbulut tepki gösterdi: "Sakın haa. Öyle bir şey yapma. Yazık hayvana... Ama illa öyle bir şey yapacaksan. bari iri, denk bir hayvanı içeri bırak da güçlerini görelim." SOSYALMESELELER İşçi seni Aksu'ya vereyim mi?' Başbakan Yıldınm Akbulut, geçen cumartesi günü Maden-İş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer'le görüşmeye gittiğinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la birlikte kabinenin birçok bakanı da TRT Oran Sitesi'nin hizmete girmesi nedeniyle yapılan törendeydi. Devlet Bakanı Cemil Çiçek ve Mehmet Keçeciler de törene katılanlar arasında yer aldı. Bir ara gazeteciler Çiçek'e Başbakan Akbulut'la niçin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun gittiğini sordular. Gazetecilerin, "Hadi Sayın Çiçek, siz gitseniz ya da Sayın Keçeciler gitse normal karşılanırdı, ama Sayın Aksu'nun gitmesi ilginç' sorusuna; Çiçek'in söz söylemesine fırsat kalmadan Keçeciler yanıtı yapıştırdı: "Herhalde Sayın Akbulut, Denizer'e, 'Eğer teklifimizi kabul etmezseniz, sizi Aksu'ya veririm' diyecek." HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK A&ıffe de J&iOn, 0 /nâfa/irTdhki Et4er- g*t>i. caudantık. âacafı ' 7 — f - a . PİKNİK PlYALE MADRA HIZLI GAZETECİ mCDET $£V 66 OLAYLAl?!.. TlJKf-Ç- 12 MA8T ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİIJR KEMAL GÖKHAN GİRSES GARFIELD JIM DAVIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAÎV 7Ocak ORHAN ASENA VE T/YATRODA BA5K4LD/R/. s//vS Sirr/eeıesAz potcrvte OUIM JSEM*, rrVAr&o ', "HÜR/e.£M SİU.T/4N"6İBİ SONSA, ÖHCELE&İ f=t4GKtMC>A OCMAOAH ffL££>f'Ğl " Bf'L/NÇLt Bf- DOCAYStZ Ş y*NI SfKA, SÜUCEL DA ren </£&£*/ SEVÎL£N OYUNlAer ARASfMDA, "FAD/K ŞİLİ 'DE AV ", 'yA O£Vl£r£4ÇA, X4 KUZSUM ££?£
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear