18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 OCAK 1991 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU Deviet Meteoroloji işleri Ge- nel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre tûm yurtta ha- va açık geçecek. Marmara ile yurdun iç ve doğu kesinv lerinde yer yer sis görûle- cek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olma- yacak. Akdeniz'rJe rûzgâr yıl- dız ve poyraz, diğer deniz- lerde kıble ve lodostan 3-5, Marmara ve Batı Karadeniz- TURKIYE'DE BUGUN A W S 12° 2 Edime S 11° 3»Erancan S 7°-4° tnunm S 8°-4° Gasantep A 13» TOnsun 8°-4° Marasa 12° 0°K.Mara$ *> -8° Metan A 17* 8°6ümüşhaneA de 6 kuvvetinde, saaiie 10-21, Marmara ve Batı Karadeniz'de 27 deniz miü hızla esecek. Van Gölü açık, küçük dalgalı, göriiş uzaklığı 10 km dola- yında bulunacak. Ms Baki Burea C Çonjm Otmt A S° (PHakKin A 15° 3°tapart> S 12* -1* İst*nbul S 10»-2»izınr S S" •& Kısuraonu S 8°-4* Kaysen S 12° PKırttnk S 13° Ttonft A 7»^>KûMwı A 12° 2°KHya 4 W M u S T-B'Vkü 12° 2°NıJde 11° 5°0f*J 6°-6°Rıze 4°-7° Samsun 8° 4°Snrt 12° 5°Sm<Hi 14° 3°Sıvas -4° MTetanlaJ 7">-S°»alHDn 5°-8°lıncei 11° 2»Uş* 7°-9° V» 9°-4° Ytesat 8°-4° Zonguktak A 13° 2° A 12° 0° A 15° 6° A 13° 2° S 0°-«° S 8°-«° A 11° 5° A 12° 6° A 12° 4° S 9° 3° A 11°-6° S 2°-11° S 11° 4° A 12° 6° S 6°-4° A 10°-2° S 4°-«° S 4°-7° A 11° 8° A-aç* B-OukıDu &gûne«i Uart S-ss» Y^muriu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ Yümurta gözesi embriyon olurken morulanın gelişerek içi boş yuvarlak biçi- me girmesi durumu. 2/ Bir tür pembe el- tnas... Bir resmi, su- landırümış renklerle boyama ya da gölge- leme biçimi. 3/ tlkel benlik... Bazı Arap ülkelerinde faaliyet gösteren sol eğilimli parti. 4/ Boşlukta 300.000 km/sn'lik bir hızla yayılan ışık taneciği... Şenliklerde caddelere ku- rulan süslü kemer. 5/ Bir peygam- ber... Iri taneü bezelye. 6/ Radyoak- tif cisimlerin yaydıklan üç ışından bi- ri... Bağışlama. 7/ El yazısından ya- zanın karakter ve duygulannı anla- mayı amaç edinen inceleme yöntemi. 8/ Bir ay adı... Elektrik ampülünun takıldığı yivli yer. 9/ Avuç içi... Üs- tü kapalı olarak anlatma. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Bir konuda özet olarak verilen bilgi ya da açıklama. 2/ Gü- neyden esen yel... tran'da tarihi bir kent. 3/ Ender, seyrek... Cepte taşınan tütün ya da sigara kutusu. 4/ Bir tahta parçası üzerine tuttunılmuş kösele bir üstlükten oluşan ayakkabı... Eski dilde engerek yılanı. 5/ Gövde yapısı. 6/ Ösmanlı devletindeki sivil rütbelerden biri... Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu pa- tolojik ses. 7/ Bir geminin alabildiği yük miktan... Serbest mes- lek adamlannı içinde toplayan resmi birlik. 8/ Tuzağa düşürü- len şey... Maun da denilen büyük bir orman ağaa. 9/ lslam'da Mutezile akımının kollarından biri. 60 YtLÖNCE Cumhuriyet Muhakemeler başlıyor 5 OCAK 1991 Menemen'de daha bazı kimselerin ifadesine müracaat edildi. Mevkuflardan bir kısmı askeri kışlasına nakledildiler. tstanbul'dan dokuz mevkuf tzmir'e getirilmiş vc Menemen'e sevkedilmişlerdir. Şeyh Esad'ın oğlu Mehmet Ali mürtecılerin hareketile istihza etmektedir. Şeyh Esat doktor tarafından muayene edilmiştir. Doktorlar şeyhin daha çok yaşayamıyacağuu s_öyluyjorlar. Izmir'den Menemen'e on pranga, on kelepçegönderilmiştir. Şehit Kubilay namına izafe edilen mektup Divanı harbe tahsis edilmiştir. Hainler orada muhakeme edileceklerdir. Pazartesi günü muhakemeye başlanacaktır. Divanı harp Başmüddeiumumiliğine tayin edüen Hidayet Bey Şeyh Esad'ı isticvap etmek üzere Menemen'e gitmiştir. Izmir'de şimdiye kadar on iki kişi tevkif edilmiştir. Bugün vaki olan bir ihbar üzerine zabıta yeniden bazı kimseler hakkında tahkikata başlamıştır. Yann Izmir'e yaRın köylerde birkaç şeyhin gizli bir yerde ve zikir halinde yakalanmalan muhtemeldir. Tahkikatı işkâl etmemek üzere köyün ismi mektum tutulmaktadır. Izmir'de Yahya Efendi isminde biri de tevkif edilmiştir. Şehir haritaları Belediyenin şirkete yaptırdığı şehir haritalanmn son kısımlan bitmek üzeredir. Şimdiye kadar yalnız Boğaziçi kısmı kalmıştı. Bunun Rumeli ciheti de bitmiş ve Anadolu cıhetine başlanmıştır. Bu kısım da yakında bitecektir. Bu haritalann tabı için 931 bütçesine tahsisat konulmuştur. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Bakanlar Kurulu 5 OCAK 1961 Bakanlar Kurulu bugün toptan istifa euniştir. Sabah saat 10.30 da toplanan Kurul, Kurucu Meclisin teşekkül etmesi dolayısiyle ve yeni bir kabinenin işbaşına gelmesini temin için istifaya karar vermiştir. Toplantı sırasında dört Selim Sarper Bak&ı, Selim Sarper, Nâsır Zeytinoğlu, Fethi Aşkm ve Muharrem Kızıloğlu, Hariciye Köşküne gelmisler ve Deviet Başkanı Cemal Gürsel'le bir müddet görüşmüşlerdir. Bu görüşmede Bakanlar Kurulunun istifası bahis mevzuu olmuş ve Deviet Başkanı, istifayı kabul etmiştir. Bakanlar Kurulunun Deviet ve Hükümet Başkanına verdikleri istifa metni şudur: "Demokratik gelişmemizin yeni bir safhaya girdiği bu sırada kabinenin yeniden kurulmasında zatı devletlerine tam bir hareket serbestisini sağlamak üzere, ifasında büyük bir şeref duyduğumuz inkılâp hükümetindeki vazifemizden istifamızın kabulünü tensip ve tasvibinize arz ve bizlere karşı izhar buyurduğunuz teveccüh ve itimattan dolayı şükranlarımızın kabulünü en derin saygılarımızla istirham ederiz." tstifa eden Bakanlar Kurulu üyeleri şunlardır: Deviet Bakaru ve Başbakan Yardımcısı Fahri Ozdilek, Deviet Bakaru Hayri Mumcuoğlu, Deviet Bakanı Nasır Zeytinoğlu, Adalet Bakanı Amil Artus, Milli Savunma Bakanı H. Ataman, Içişleri Bakanı Muharrem Ihsan Kızıloğlu, Dışişleri Bakanı Selim Sarper, Maliye Bakanı Kemal Kurdaş, Milli Eğitim Bakaru Prof. Bedrettin Tuncel, Baymdırhk Bakanı Prof. Mukbil Gökdoğan, Ticaret Bakanı Mehmet Baydur, Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. R. Üner, Gümrük ve Tekel Bakanı Fethi Aşkın, Tanm Bakanı Prof. Osman Tosun, Çalışma Bakanı R. Beserler, Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu, tmar ve tskân Bakanı Prof. Fehmi Yavuz. Bu metnin altına bütün Bakanlar imzalannı atmışlardır. GEÇEN YIL BUGÜN CumhuriY et Noriegapes etti 5 OCAK 1990 Panama'da on beş gündür süren kovalamaca son buldu. General Manuel Noriega, önceki gece sığındığı Vatikan Büyükelçiliği'nden çıkarak ABD yetkililerine teslim oldu. ABD'ye getirilen Noriega yargıç önüne çıkanlarak resmen "uyuştunıcu kaçakçılığı ve kara parayı aklamakla" suçlandı. Devrik lider, ABD mahkemesinin kendisini yargılama yetkisini tanımayı reddetti. V ^Helsmkı --V Lenıngrad *•? • ö Moskova DUNYA'DA BUGUN Amsterdafrt Anvnan Atma BaOdat Bvcatona Bam Bnücscj Budapeş* Cetievre Ceayır Câlde Duba Fortrturt Glnw Hetsınta KMı LelVosa K 3° A 21" A 13° A 21° A 16° A 8° A 10» Y 7° Y 8» K 4° A 11° A 8» A 20° A 24° A 23° Y 7° A 17° K 2° A 21° H 4° Y 8° A 17° Lemngrad Looan» Madnd MHano Mostova MOnh Nnrttrk Osto Pare Prag Rryad Roma Solya Sam lel Am Tunus Varşoo Viyana Wasft Zûrih A 8° •V 8° A 8° A 5° Y 8° K -4° Y 9° Y 7° K 0° Y 7° A W A 22° A 18° A 9° A 22° A 24» A 23° A 11° A 15° A 9° 8» A 11° TABTISMA Davulla Znrnalı Bale Düjıyaca kabul edilmiş, evrensel özelliğe sahip bir dans olan balenin kaynağında, bütün sanatlarda olduğu gibi folklor vardır. Son gttnlerde basından izlediğimiz şekli ile "davuUn-znnıalı balc" adıyla kamuo- yuna aktanlan konu, bir mizah havasına sokulmakta ve bu sebeple de kişilerin ko- nuya bir akrji içinde yaklaşmalan, halk oyunlan çevresini rahatsız edecek boyutlara gelmiş bulunmaktadır. Dünyaca kabul edilmiş, evrensel özelli- ğe sahip bir dans olan balenin kaynağında, bütün sanatlarda olduğu gibi folklor var- dır. O halde kaynağı halk oyunlan olan ve geçmiş yıllarda da halk oyunlanmızdan ya- rarlanarak bazı eserler sahneye koyan bale topluluklanmızın bugün bu konuya göster- dikleri tepkinin sebebini anlamak mümkün değildir. Yapılmak istenen çahşmanm amacı ka- muoyuna yeterince yansıtılamamış ve ba- sından çıkan şekliyle konu Türk halk oyun- lan ve çalgılarım küçük görme esprisi için- de aksettirilmiştir. Aynca sanatçılann tep- ki gösterme biçimlerinin boyutlan fazlasıyla genişleyerek folklor ve özellikle de halk oyunlan ile ilgilenen çevrenin tepkisine ne- den olmuştur. Çünkü bu çevre, dünyanın her köşesinde gerçekleştirdiği gösterilerle, başanlarla saygı ve sevgi ile karşılanmaya hak kazanmıştır. Bu olayın, Avrupa'daki bazı dans aka- demilerinin (Rotterdam Dans Akademisi, Brabant Konservatuvan, Amsterdam Dans Tiyatrosu) halk oyunlanmızı karakter dansı olarak eğitim programlarına aldıkları ve Belleginıizi Y okla>alım... Sayın Demirel, anayasa değişikliği istedi, oldu; Deviet Güvenlik Mahkemeleri istedi, oldu; yetkileri ellerinden alınmış sendikalar istedi, oldu; 24 Ocak kararları uygulanmaya devam ediliyor. 12 Eylül'ün birinci adamı Kenan Evren'- in anılanna Sayın Siileyman Demirel'in ver- diği yanıtlar bize çok "Ugjnç" geldiğinden, halkımızın polemik ustalannı ve de deviet yönetimini 12 Martlara, 12 Eylüllere teslim edenleri unutmaması için, bazı sorulann - belleğimizi yoklamak üzere- ortaya atılma- smda fayda vardır. 22 Kasım 1990 tarihli Milliyet gazetesin- deki "Demirel'den Evren'in Anılanna Yanıtlar" başhkh yaanın ilk satırlannı bir- likte okuyalım: "Sokak, ülkemizde bep ik- tidar degişikliğine çalışmıştır. Başka yerier- de de öyle olmnştnr. Sokak çalışmaya baş- layınca akıyönetim gelir, asker işin içfne gi- rer..." Evet, bu iki tümcelik sözler bile, Sayın Demirel'e şu sorulan yöneltmeyi yeterli kı- lar: •"Sokaklar yflrtimekk aşmmaz" diyerek sokağı "çalışmaya" terk eden hangi baş- bakandı? •Türkiye'de cepheler kurarak halkın bö- Iünmesini ve birbirine düşman olmasını kö- rükleyenler kimlerdi? •Siyasi rakiplerinin meydanlarda konuş- turulmamasına, taşlanmasına, tartaklan- masına seyirci kalan başbakan kimdi? •Sadece 3 milletveküi çıkarmış olan MHP'ye 2 bakanbk vererek ve din maske- si altında Atatnrk devrimlerine karşı vazi- yet alan MSP'ye de 7 bakanlık vererek "ga- ye vasıtayı meşnı kılar" politikasını 31 Mart 1975'te hangi başbakan gerçekleştir- mişti? 31 Mart'ı kım hortlatmıştı? • Aylarca bir cumhurbaşkanı seçtirmeyen hangi liderdi? •Ne zaman bir Medis Başkanı seçimi söz konusu olsa, yolu yokuşa vuran ve seçim işini sürüncemede bırakan hangi liderdi? •"Tespih çekenle tetik çekeni bir tatmam" diyerek silahlı sağı "tespih çeken" olarak niteleyen başbakan kimdi? •"Bana sag suç işliyor dedirtemezsiniz" sözüyle yanlı bir davranış içerisinde oldu- ğunu ilan eden başbakan kimdi? •Hükümet ettiği dönemlerde kardeş yol- suzluğu ve yeğen yolsuzluğu gibi yolsuzluk- larla ilgili olarak Meclis Araştıtma Komis- yonu kurdurtmayan kimdi? •"Benden sonra tufan" der gibi, başka bir başbakana "hükıimetin başı" ya da baş- ka bir hükümete "Çankaya hükümeti" adı- nı takarak onları tanımayan kimdi? • 24 Ocak kararlan hangi başbakanın eseridir? ' • Daıuştay kararlannı uygulamayan han- gi başbakandı? • "Biz arkamızda kan ve gözyaşı bırakmadık" diyen, ama binlerce insanın, aydının, işçinin, öğrencinin katledildiği dö- nemlerde en uzun süre başbakanhk yapan kimdi? • "Kerhen" destek alarak koltukta kal- mayı yeğleyen kimdi? • CHP yöneticilerinin uzlaşma önerile- rini sürekli olarak reddeden hangi liderdi? • "Tfirkiye'de üs yok, tesis var" diyerek Başarı Üzerino Günümüzde toplumdan soyutlanmış bir başan düşünülemez. Hiçbir iddiası olmayan sokaktaki adamın başarısı bile evindeki eşinin, çocuğunun süzgecinden geçer. Bir süre önce TV-2'de bir seri program yayımlandı. llgi ile izlediğim "Bir Zama- nın Birindleri" adındaki bu programda, su- nucunun tüm konuşanlara yöntlttiği bir so- ru vardı; "Sizce başan nedirî" Kendi çapımda, 70'li yıllann bir üniver- site öğrencisi, bugünün bir öğretim üyesi olarak bu soruyu nasıl yamtlardım diye dü- şündüm. Aklımda bir sentez oluşunca bu- nu açıklamak istedim. Araçlann amaç ol- duğu günümüzde ilk tepkisel yanıtım da şu oldu; başarı "köşeyi donmek" değildir. önce yanıtlamamız gereken bir soru var; başan söbjektif midir, yoksa objektif mi? Ya da sadece o kişiyi ilgilendiren bir olay mıdır, yoksa toplumsal mı? Kanımca, tek başına yaşayan, insanlar- la (çevresindeki bazı ihtiyaç duyduklan ha- riç) hiçbir ilişkisi olmayan, kendini toplum- dan soyutlamış, ama sarayında kendini tat- min etmiş, başarılı olmuş sanarak yaşayan insan başanlı değildir. Başarı insan sevgisini kazanabilmektir. Ama bu amaç için Makyavelist olmak de- ğildir. Kişi tüm yaşanu boyunca 'ben insan- lara hoş görüneceğim, onlann sempatisini toplayacağım' amacıyla yaşamamalıdır. Ki- şi kendi egosu ile bir şeyler yapmak ister- ken başlangıçta bazı insanlann antipatisi- ni kazanabilir. Eğer kendine inanıyorsa, olumlu bir şeyler yaptığına inanıyorsa bun- dan odün vermemelidir. tlaç acıdır, ama hastayı iyileştirir. Kişiliğini koruyarak ya- şamak bazen insan sevgisini kazanmakla at düşebilir ya da öyle göninebilir. Galile ör- neğinde olduğu gibi. Yaşamı anlamlı kılan da zaten bu geçici çelişkilerdir. Burada önemli olan kişinin benimsediği yaşam fel- sefesidir. Kişinin özümlediği felsefe, ona ki- şiliğini korurken insan sevgisini de toplum sevgisini de kazandırabilmelidir. Bu prob- lem çözülmüştüT; amaç sevmek olmahdır. Yalansız, kasıtsız sevmek. Sevgi bir duygu- dur, ama duygusal düzeyden eylem aşama- sına geçtikten sonra kişinin kaygılanması Amsterdam Dans Tiyatrosu gibi profesyo- nel bir topluluğun Türk dansları ile oyun repertuarı hazırladıkları bir döneme rast- laması ise daha da üzücü olmuştur. Aynca Ankara Oevlet Opera ve Balesi'- nin repertuarlarını nasıl oluşturacaklan, Türk halk oyunlanndan ne şekilde yarar- lanıp yararlanmayacaklan veya iç problem- leri, bizi, yani folklor çevresini ilgilendir- memektedir. Bizim için önemli olan kamu- oyuna yansıdığı şekli ile, halk oyunlanrru- za ve calgılanmıza karşı gösterilen haksız tavrın durdurulmasırun gerekliliğidir. Çeşitli bale topluluklannda flamenko, caz, step, Macar, Romen ve Latin danslan gibi farklı ülkelerin halk danslannın karak- ter dansı adı ile verildigi ve daha önceki yıl- larda Türk halk oyunlan motiflerinden ya- rarlanılarak "Çeşme Başı", "Yunns Em- re", "Binbir Gece" gibi oyunlar sahnelen- diği de bilinmektedir. O halde bugün gös- terilen bu büyük tepkinin nedenini başka yerlerde aramak gerekir. Gerçeklerin orta- ya çıkanlması ve Türk folkloruna haksız- hk edilmesine neden olan konunun kamu- oyuna, saptırılmadan açıklanması ilgililer açısından bir zorunluluk haline gelmiştir. Aksi halde. büyük bir kitlenin rahatsızlığı devam edecek ve konu bizler için daha da üzücü boyutlara ulaşacaktır. AHMET TURAN D E M İ R B A C Amerika'ya şirin görünmek için halkı ya- nıltan ve sonra Amerika, Kıbns nedeniyle silah ambargosu uygulayınca, Türkiye'de Amerikan üslerinin bulunduğunu ilan eden hangi başbakandı? * Laik Atatiirk Türkiyesi, kimlerin yö- netimine ve kimler tarafından terk edilmiş- tir. Daha pek çok'şey sorulabilir... Ve Türkiyemizi 12 Martlara, 12 Eylüllere ge- tirenler kimlerdi? deyip sonuca gelelim: İşte bu tohumlan ekenler, bugün suçsuz- luklarını ilan ediyorlar. Aslında yapılanla- rın hesabı verilmelidir. Bakınız Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Bah- riye Uçok katledildiler. Laik Türkiye Cum- huriyeti'nin temelleri, gittikçe artan bir öl- çüde dinamitleniyor. Hem "Laik Türkiye" den söz ediliyor hem de "Tiirban Yasası" isteyen ANAP*- hlara destek veriliyor!.. Bunlan yapan kim? ' •'••• Sayın Demirel, anayasa değişikliği iste- di, oldu; deviet güvenlik mahkemeleri is- tedi, oldu; yetkileri ellerinden alınmış sen- dikalar istedi, oldu; 24 Ocak kararlan uy- gulanmaya devam ediliyor... Demek oluyor ki Sayın Demirerin istek- leri, bir ara rejimle yerine getirildi. Hem kendisi 12 Eylül koşullanru yarattı hem yö- netimi eliyle devretti hem de yakınmaya başladı!.. 12 Mart'ta da öyle olmadı mı? Hatta Faik Turün'ü Cumhurbaşkanhğı'na aday göstermedi mi? Şimdi de kalkmış "meydan okumak"tan söz ediyor! Sayın Demirel'in dünü dün bugünü bu- gündür... DURSUN ATILGAN Düsseldorf-Monbeim kenti Kültiir Komisyonu üyesi Birieşik Almanya için artık bir neden kalmaz. Artık sanırım pek çoğumuz biliyoruz ki "sevgi, sevgi üre- ten bir güçtür." Başarı hem kişisel tatminin hem de top- lum onayının ortak bir sentezidir. Çoğun- luğun sevgisini kazanabilmiş olan insan, eğer kendisi de tatmin olmuşsa başarılıdır. Günümüzde toplumdan soyutlanmış bir başarı düşünülemez. Hiçbir iddiası olma- yan sokaktaki adamın başarısı bile evinde- ki eşinin, çocuğunun süzgecinden geçer. Başan, çoğu kez bir itici güçten doğar, bir sonrakini kamçılar. Ancak kişi, başan uğruna kendini bu güce hep ittirmemeli, onu kendi kontrolü altına alabilmelidir. Ba- şan, insanı Tanrılaştırmamalı, insanlaştır- malıdır. Yoksa Andersen masailanndaki ih- tiyar balıkçı gibi tekrar yoksul kulübesin- de bulur kendini. Kişinin başansının öldükten sonra top- lumca belirlendiği doğrudur; ancak kişi öl- meden önce de bunun farkına varabilmeli, iç huzuruna erişebilmelidir; tıpkı Atatürk gibi "Mesudum, çonkö muvaffak oktam" diyebilmelidir. Doç. Dr. N. FARUK AYKAN İstanbul OKURLARDAN Kaybolan telli dosyalar nerede? 30.10.1990 günü Fatih Adliyesi'ne bir şikâyet dilekçesi vermek üzere gittiğimde hazırlık kaleminde benden aynca bir adet telli dosya getirmem istenildi. O tarihe kadar hiçbir adliyede karşılaşmadığım bu istek üzerine önce karşı çıktım. Benden başka her vatandaştan aynı dosya istenildiğinden mecburen telli dösyayı alıp geldim, şikâyet evrakım işleme alındı. Telli dosya ne için kullamlır? Evraklann bir arada olması, kanşmaması için değil mi? Ben de öyle sanıyordum, yanıldığımı 3.12.1990 günü tekrar savcıhğa gidişimde anladım. Savcılık şikâyetime takipsizlik karan vermiş ve buna karşı itiraz hakkım doğmuş olduğundan, itiraz dilekçemi Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermeleri için bir kere daha Fatih Adliyesi'ne gittim. Dilekçeme savcılıktan havaleyi aldıktan sonra gönderildiğim "arşiv" bölümünde bir de baktım benimki dahil onlarca vatandaşın evraklan; üzerlerinde "o istenilen telli dosyalardan bir teki bile olmadan" üst üste tomarlar haüne getirih'p iplerle bağlanmış. Nitekim bu ipler çözülüp evrak toman arasından benim ANKARA ASLİYE DÖRDÜNCÜ TtCARET MAH. BAŞKANLIĞI'NDAN Dosya No: 1990/392 Davacı Töbank, Türkiye ögretmenler Bankası T.A.Ş. vekili Av. Şahika Kürdemir tarafından davalı Saf Metal San. Tic. May-Baal Baki Şakir aleyhine açılan iflas davası, mahkememızde görülmekte olup duruşması 15.2.1991 günü saat 11.35'e bırakılmıştır. îlandan itibaren 15 gün içinde iflası istenen Saf Metal San. Tic. May-Baal Baki Şakir'den aiacaklı olanlann mahkememize müracaat ederek if- lasını gerektiren bir hal bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri süre- rek mahkememizden iflas talebinin reddini isteyebilecekleri hususu teblig olunur. 26.12.1990 evrakım aranıp bulundu, Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere aynldı, diğerleri yine bağlanıp kaldınldı. Madem şikâyet evraklan ayrı ayn telli dosyalar içinde saklanılmayacak, neden vatandaşlardan mutlaka bir adet telli dosya da istenilmektedir? Ve sonra bu telli dosyalar nereye kaybolmaktadır? llgililerin bu konuyu araştırmalannı, kaybolan telli dosyalar hakkında bir açıklamada bulunmalarını ve bu uygulamanın ortadan kaldınlmasımn sağlanmasını dilerim. REFİK CEYLAN İstanbul POLJTIKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Bir Bakan Atanıyor... Sahipliğini Murat Belge'nin, yazı işieri müdüriüğünû Fahri Aral'ın, yayın yönetmenliğini Mete Tunçay'ın yaptığı 'Tarih ve Toplum' dergisi bu sayıyla (84.)14. cildini tamamladı. Çık- tığından beri yararlanarak okuduğumuz dergiye yeni yayın döneminde uzun ömürler ve başanlar dileriz. Bu sayıda (84.) Bedi Yazıcı'nın Türkiye'de Çalışma Ba- kanlığı'nın Kuruluşu ya da Aman Hocam, Yavaş' başlıklı ya- zısı dikkatimi çekti. İş ve çalışma yaşamı ile ilgili yazılar öte- den beri ilgimi çekmiştir. Bu yazı da ilgimi çekti, bir özet ver- mek istiyorum. 1945 yılında ikinci Saracoğlu hükümeti baştadır. Sağlık Ba- kanı Hulusi Alataş hükümetten çekiliyor. Saracoğlu Çanka- ya'ya çıkıyor, İnönü'den yerine kimin getirileceğini danışı- yor. O dönemde Bakanlar Kurulu'ndan biri çekildi mi Köşk'e danışılarak yerine biri atanıyordu. Anayasada böyle bir ku- ral yoksa da gercekte vardı. "Paşam kimi ğetireyim" diye soruyor. "Dr. Sadi'yi getir." "Başüstüne paşam." Şükrü Saracoğlu, milletvekiİleri içinde Dr. Sadi diye birini tanımıyor. Ne yapsın? İnönü'den Dr. Sadi'yi soramıyor.. Köşk'ten ayrılıyor. Meclis albümünü aciyor. Albümde alfa- betik sıraya göre bütün milletvekillerinin adları var. Başlar Dr. Sadi'yi aramaya. Bursa'ya gelince bakar ki orada bir Sadi var. Hem doktordur, soyadı da Konuk'tur. Emir verir, Sadi Konuk'u aratır. Telefonla görüşür "Kutlarım" der. "Hulusi Alataş'ın istifası ile boşalan Sağ- lık Bakanlığı'na atandınız, sizi kutlarım." Atamanın akşamına İsmet Paşa radyoyu dinlerken Sağ- lık Bakanlığı'na Dr. Sadi Konuk'un atandığını duyar. Acaba yanlış mı duydum diye çevresindekilere sorar. Onlar haberi doğrularlar. Hemen bir buyruk, Şükrü Saracoğlu ivedi Çankaya'ya çağ- rılır. Apar topar Milli Şef'in karşısına çıkar. Aldı bakalım Inö- nû: "Dr. Sadi Konuk'un Sağlık Bakanı olduğunu radyodan duydum. Bu da nereden çıktı?" "Aman Paşam, öğleden sonra siz emretmistiniz ya." "Ben Sadi Konuk değil, Dr. Sadi Irmak Sağlık Bakanı ol- sun dedim." "Bana soyadı falan söylemediniz, sadece Dr. Sadi dedi- niz. Bu adda bir milletveküi tanımadığım için actım albümü, Bursa milietvekilleri arasında bir Dr. Sadi bulunca onun ba- kan olmasını istediğiniz kanısına vardım." "Olmaz böyle şey. Değiştirin. Ben Dr. Sadi Irmak'a söz verdim, seni bakan yapacağım dedim." "Aman Paşam, nasıl olur. Ben ne Irmak'ı tanınm ne de Konuk'u. Ama adamcağıza kendim haber verdim. Radyo- da yayımlandı. Fiyasko olur." "Ben bilmem, söz verdim. Irmak bakan olacak." "Paşam rica ederim, Konuk Sağlık Bakanı olarak kalsın, bir yolunu bulur Irmak'ı da bakan yaparız." "Peki peki, dediğin gibi olsun ama elini çabuk tut!" Başbakanlığa dönen Saracoğlu albümü tarar. Bir de ne gorsün Konya'da bir Dr. Sadi var. Eğer albümün tümünû ta- ramış olsa bu Dr. Sadi'ye de rastlamış olurdu. Oturup dü- şünmeye başlar. Bir yandan İnönü'ye verdiği sözü tutmak, bir yandan da Dr. Irmak'a bir sandalye bulmak çarelerini arar. Yetkin bir deviet adamı, zeki bir politikacı olan Saracoğlu, sonunda bir bakanlık sandalyesi bulur da... Eskiden beri ça- lışma yasamımızm dûzenlenmesi için olanaklar aranmakta- dır. Celal Bayar'ın İktisat Bakanlığı sırasında bu konu ele alın- mıştır. Bir yasa tasansı da vardır. On yıl olmuş, bu tasarı ele alınmamıştır. Derhal bir Çalışma Bakanlığı kurulması öneri- Irr Böyle bir bakanlık kurulursa hem inönü buyruğu yerine getirilecek hem Dr. Sadi Irmak'a bir bakanlık bulunmuş ola- caktır. Bir taşla iki kuş vurulacaktır. Çalışma Bakanlığı Kuruldu, ne şiş yandı ne kebap. Yalnız niye Batı'da oiduğu gibi İş Bakanlığı değil de Çalışma Ba- kanlığı? Bu tartışmalar uzun sürmedi, unutulup gitti. Şimdiki bakanlık öykülerine benzemiyor mu? Habersiz ba- kan değil, başbakan atanmıyor mu? Şıpınşak, hem de beş dakika içinde, olan da şaşınyor, duyan da... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YIUVtAZŞİPAL 'En yüksek gösterge" SORU: Maliyede çalışan memurlar olarak, ek ücrtt almak- tayız. Bu ek ücret de en > üksek deviet raemurunun göstergesi olan 5500'e göre odenmektedir. Bu en yüksek gösterge olan 5.5001ük gösterge. 1991-1992-1993-1994 ve 1995 yıllan kaç olarak belir- lendi? ZJ. YANrr. 11 Nisan 1990 günlü Resmi Gazete*de yayımlanan 418 sayılı, "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile ilgili Bazı Ka- nun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapıhna- sına Dair Kanun Hükmünde Kararname" ile; 1) 656 sayılı Deviet Memurlan Yasası, 2) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası, 3) 2802 sayılı Hâkim ve Savcılar Yasası, 4) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'na göre belir- lenen ek göstergeler, 1 Ocak 1991'den geçerli olarak yeniden ve 1991-1992-1993-1994 ve 1995 yülannı kapsayacak şekilde yük- seltilmiştir. Aynı kararname ile 657 sayılı Deviet Memurlan Yasasfnın z,am ve tazminatlara ilişkin 213. maddesi de değiştirilerek özel Hizmet Tazminatı için yeni uygulamalar getirilmiştir. Bu uy- gulamada "Görevin önemi, görevlinin sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi ve eğitim seviyesi gibi hu- suslar gözönüne alınarak", en yüksek deviet memuru Başba- kanhk Müsteşarı'nın 1 Ocak 1991'den sonra 4.400 ek gösterge de dahil brüt aylığı olan 2 milyon 76 bin 800 liranm belirlenen oranlarda özel hizmet tazminatı olarak ödenmesi öngörülmüş- tür. Genel tdare Hizmetleri Sınıfma dahil kadrolarda bulunan- lar ile üst yönetim görevi yapan personele en yüksek deviet me- muru genel aylığı olan brüt 2 milyon 76 bin 800 liranm; 1. Birinci derece kadrolarda bulunanlara %63'ü 2. tkinci derece kadrolarda bulunanlara ( V«35'i 3. Üçüncü derece kadrolarda bulunanlara °7«24'ü 4. Dördüncü derece kadrolarda bulunanlara %10'u özel hizmet tazminatı olarak ödenebilecektir. 418 sayılı kararname ile en yüksek deviet memuru genel ay- lık göstergesi yıllara göre şöyle belirlenmiştir: 1990 1991 1192 1993 199* 1895 Genei gösterge 1/4 1500 1.500 1.500 1.500 1500 1500 Ek gösterge 4.000 4.400 5.200 6.100 7.000 aOOO En yüksek gösterge 5.500 5.900 6.700 7.600 0500 9500 İLAN İZMİR AHKAMİ ŞAHSİYE 4. SULH HUKUK MAHKEMESt HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/202 Tereke Davacı Hasan Burgucuk vekili Av. Nejat Gençalp larafmdan da- valı Şerife Burgucuk aleyhine müteveffa Ali Burgucuk'un terekesinin tespiti davasında, Izmir Konak Sakarya mahallesi, cilt 088/01, sayfa 6/9, hane 9(126) da nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Ukube'den olnıa 1332 D.lu Ali Burgu- cuk'un 21.8.1990 tarihinde vefat etmesi sebebiyle tereke defterinin tu- tulması talep edilmiş olmakla, daha önce aynı mahiyette 15.11.1990 tarihli ilan 2.12.1990 tarihli Türkiye gazetesinde yayımlanmıştır. M.K'nın 561. maddesi gereğince bu kez yeniden ilan yapılmasına ka- rar verilraış olmakla bu kez iş bu ilan tarihinden itibaren, 1- Kefaletten dolayı aiacaklı olanlar da dahil olduğu halde ölenin bütün alacaklan ile borçlarının ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde alacak ve borçlarmı, varsa belgelen ile birlikte deftere kayit ettirme- leri lüzumuna, 2- Alacaklarını zamanında yazdırmayan alacaklılann mirasçıyı ne sahsen ne de terekcye izafeten takip edemeyeceklen ve verecekleri ev- rak ile belgeler karşılığında makbuz isteyebilecekleri hususları ilan olu- nur. 20.12.1990
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear