18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 OCAK 1991 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN llıvlet MeteoroJojı işletı MkttctiOfrmfen ıftnan Ugıyc gfrt yudun DoOu Kmfcri çok DuMı. Dofrı Kande- fiz k Dogn « GünMkıjlu Andota'nun do- Ousu yajtş* gweft^SÖ^lar jafrnur Oo- Ou AMdrtırtuı doftmdı M lan** *4- mr w kar ya»9|Mnd« otacak. Itoma- n le yurtun IçtasMednd*s * * sufe rtnrte ss Jhttao*. H W SKAigia: Bı> bftptobds v t t c , fi0v)wtaı09 mayacak- RÛZGÂR Gûney « Batı ytoer- den Mf. ara an ortı kuw«n> nactk. De- ı H a M A Ifcmara w Egette y*ta w ka- [«•I. 40er ıHnulaiımal» gün M » w lo- dostoı «y«r y«r 7 kuvveMe sallt WZ7. *r «r 33 driz n* hda esecek. M p yûfc- A 16° 8° DıyartHter S 12° 5 Edıme B 15° 1° Erancan A 10° 0°Enunm K O°-KPEsteş*ir S 8°-2° Sadanap A 20° 9°&rcsun 7° Ö 12°-3°Mmsa 9°-1° K.Mn$ 5°-3°Muş „ „ . . M° 8°0rtu A 17» rOûmûştaneK 4°-2°Ria 2°-5°Samsun 10° 3°Sirt 13° ^Smop 16° 6°S«as 8°-1° Traton seMfl 05-15 >w yef 2-3 m dotaymm obc*. Vteı BMG"nfc ItM çok bu- luflu karia karrçılı yajmuiu 8«çec«tL Kfegir Gfcıey M Ba «Menlen h§- «, a/asra o-ia kuvwtfe esecek Gflfûş uaM0 10tonpfo mndı 3-5 ton avannda btjlunac*- Bura OtnDt K 5° 0°HaW*ı A 18" 7°lsp«m A S 13° eisanM S S 10° 0°tonr A B 8°-2»Xw K K 3°-a°Kadtmonı A A 12° 0»K*5«ı S S 12» 4°Kırtd*e« S S 15° 3°Kon»a S B 9°-1° mahfl A A 15° 7°Maiatya B 9°-f U » 12° 3°Ytagat 7»-3°ZonguM* A 13° 7° A 16° *" A 18° 10° A 13° 5° K V-V S 10° -3° Y M° 8* r 15° V B 17° 9° Y 11° 2° A W° 7° S 4°-«° S 10» f Y 15° 7° B B°-4° A 10» 1° K ••-7° S 7»^> A 13° S» ı bmuOu j yajmırtı A-** B-tJuMu &günt£ Mart S-ss* Y-pfrnıriu DUNYA'DA BUGUN Kahıre* V\testwQton B B° Zûnh Y 8° BULMACA 8 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Don ye pantolon gibi giysilerin dizden aşağı olan bölümü. 2/ Vücutta biriken azotlu madde... Top- rağı sürmekte kulla- nıîan tanm aracı. 3/ Iki dağın ar^sında kalan büyük çukur... Kanşık renkli. 4/ KemikJerin yuvarlak ucu... ölüyû, bozul- maması için ilaçla- ma. 5/ Sıcak ve nemü iklimlerde olu- şan, kırmızı renkli toprak. 6/ Manganezin simgesi... Konut. 7/ XIX yüzyılda tstanbul ti- yatrolannda dans ederek söylenen hafîf şarkı... Osmanlı devletinin Ku- zey Afrika'daki son topraklarını da yitirdiği antlaşmanın adı. 8/ Işınım gücü çok yüksek gökcismi. 9/ Başı, göğsü ve kimi zaman da omuzlan içine alan heykel türü... Sürekli. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Kır ya da çoban şiiri. 2/ Koku... Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 3/ Pasifık yerlile- rinin çiçekten yaptıklan kolyeye verilen ad... Afrika'da bir ül- ke. 4/ Dinsel inançlan olmayan... Lezzet. 5/ Gemiierin kabur- gasını oluşturan eğri ağaçlann adı. 6/ Eski Mısır'da güneş tan- nsı... Kurnaz, cin fikirli... Şöhret. 7/ Yurdumuzda turistik bir göl... Sınır nişanı. 8/ Odun külünden özütlenen potasyum kar- bonat... Hayat arkadaşı. 9/ Herhangi bir canlı türünün gelişimin- de yaşantı, öğrenme gibi edinilmiş etmenlere değil, kalıtımsal olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş. 60 YIL ÖNCE CumhurİYet Reisicumhur Bursa'da MASKRUJ Lâtfî ve lüks parföm 4 OCAK 1931 Reisicumhur Hz. dün Dolrnabahçe sarayındaki mesai bürolannda meşgul olmuşlar ve akşama kadar dışarıya çıkmanuşlardır. Dün sabah Izmir'den şehrünize gelen Dahiliye Vekili Şükrü Kaya B. ve Ordu müfettişi Fahrettin Pş. doğruca saraya gitmişler ve Gazi Hz. tarafuıdan kabul buyurulmuşlardjr. Şükril Kaya B. ve Pş. Menemen hâdisei irticaiyesi hakkında mahallinde yaptıklan tetkikat neticelerini Reisicumhur Hr. ne arzetmişlerdir. Vali Muhittin ve Polis müdürü Ali Rıza B. ler de dün bir aralık saraya gitmişlerdir. Reisicumhur Hz. dün gece saat (12) de, refakatlerinde mutat zevat bulundugu halde Ege vapurile Mudanya'ya müteveccihen sehrimizden müfarakat buyunnuslardır. Büytik Gazi Mudanya'dan Bursa'yı şereflendirecekler ve oradan Karaköy veya Izmit yolile Ankara'ya avdet buyuracaklardır. Bursa'da bir iki gün kalmalan muhtemeldir. Gazi Hz.'nin şehrimiz tarikile de Ankara'ya avdetleri ihtimali vardır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Laos'da durum vahîm 4 OCAK 1961 Amerikanın isteği üzerine toplanan Güney Doğu Asya Andlaşma Teşkilatı (SEATO) Konseyi, bir buçuk saat devam eden toplantı sonunda Laos'a dışandan müdahale yapıldığını, yalnız müdalıalenin şümulü Snmnn» Fnma hakkında kâfi derecede bilgi edinileroediği hususunda görüş birhğine varmıştu". Konsey, müdahalenin kimin tarafmdan yapüdığuu da açıklamamıştır. Bir sözcü Laos'ta durumun çok vahim olduğunu söylemiştir. Diğer taraftan Laos'un, Birleşmiş Milletler nezdindeki temsilcisi Genel Sekreteri ziyaret ederek hâlen iktidarda bulunduğunu iddia eden Amerikan taraftan Prens Bunum Hükümetinin bir notasını tevdi etmiştir. Notada komünistlerin Laos'un iç isierine müdahaiesi protesto edilmektedir. Ancak Prens Suvanna Fuma, başkanlığındaki Laos Hükümeti ise Genel Sekreter Hammarsdjoeld'a bir telgraf çekerek, Laos'un, Birleşmiş Milletler safındaki temsilcisinin âsiler tarafına geçtiğini ve memleketi temsile yetkisi kalmadığını ileri sürmOştur. Brüksel'de karışıklıklar Bir kaç gündenberi yatışır gibi olan hava bugün birdenbire gerginleşmiştir. Bu sabah Brüksel'de on binden fazla işci ve sosyalist parti mensubu gösterilerde bulunmuştur. Oğle saatine kadar Brüksel'de herhangi kanlı bir olay kaydedilmemiştir. Buna karşılık Anvers'de grev emrine katdmıyan Hristiyan sendikalar mensubu vatman ve biletçilerin çalıştırdıklan iki tramvay arabası yakılmış ve tramvay işçileri hırpalanmıştır. Az sonra takviye alan polis ve jandarma ile grevciler arasmda şiddetli bir kavga olmuştur. Gerek grevcilerden, gerek güvenlik kuvvetlerinden yaralananlar vardır. Ote yaııdan Brüksel'de dolaşan söylentitere göre, ihtilaf konusu olan özel kanunun bugün başlıyacak olan müzakeresinin belirsiz bir zamana bırakılması ihtimali kuvvetlidir. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet trtica soruşturması 4 OCAK 1990 Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda "aşın sağ irticai unsurlarla" ilgili geniş çaplı bir soruşturmanın başlaüldığı öğrenildi. Genelkurmay Başkanhğı, aşın sağ irticai unsurların, özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine sızma ve örgütlenme girişiminde bulunulduğunun saptandığını ve konunun incelenmekte olduğunu bildirdi. Edinilen bilgilere göre yaklaşık 4 aydan bu yana Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde bir "irtica soruşturması" başlatıldı. Yaklaşık 300 kadar subay ve astsubay sorgulamaya alındı. Soruşturmanın halihazırda Ankara'daki Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı'nda devam etmekte olduğu öğrenildi. 1ABTISMA Yribap Mektnbu Cuma günü gördüğüm olaylann ve okuduğum yorumların etkisinden günlerce kurtulamadım. Umutsuzluğun burgacında çırpındım. Ateşi yükselen sayrılar gibi sayıkladım. Günlerden cumaydı. Yılbaşma Uç gün vardı. Dostlanma mektup yazmak için dak- tilomun başına oturdum. Ne var ki yaza- cak tek sozcük bulamadım. Daktiloyu, bur- numdam soluyarak kapattım. Pencereden dışanyı seyretmeye başladım. Gördüklerim ve duyduklanm, yureğimi ince ince sızlat- ü. Anayolun kıyısına dağ gibi cöp yığılmıştı. Çöpleri, ciğerleri sökülürcesine öksüren bir delikanlı karıştınyordu. Boynunu uzatarak gutladığını temizliyor ve yere tükürüyordu. Pisliğe bulanmış elleriyle burnunu ve göz- lerini siliyordu. Yaşh bir kadın zangır zangır titreyerek dileniyordu. Yoldan geçenlere uzattığı eli, yaralı bir kuş gibi boşlukta çırpınıyordu. Sıska bir çocuk, simit tablasının başın- da bekliyordu. Sık sık patlıcan gibi morar- mış ellerini ovuşturuyordu. Gözlerini bir noktaya dikerek bakmasından, sıcak oda- larda oynayan ve ıhk derslikJerde avılda- şan yaşdaşlarını düşündüğü anlaşıhyordu. Saçjarı ağarmış ve omuzları çökmüş bir emekli, ek gelir sağlamak için umut satıyor- du. Aa dolu bir sesle, "milyar!" diye inli- yordu. Dal boylu, al yanakh, kara gözlü, kıv- rak yürüyüşlü, sesi ezgili bir Çingene kızı, "çlçeeek!" diye şakıyordu. Söz atanlara, gülümsemekle yetiniyordu. Doğanın zor koşullan altında b'üyüdüğü için ustura gi- bi keskin olan ayaza aldırmıyordu. Kaldırımlardan, sel gibi insan akıyordu. Kadınlann çoğu, kara çarşaflara bürün- müşlerdi. Erkeklerse takke, cüppe ve şal- var giymişlerdi. Mahalle camisinde bir hoca konuşuyor- du. Hocanın konuşması, yükselticiden dal- ga dalga yayüıyordu. Laiküği, çoğulcu de- mokrasiyi yeriyordu. Pencereden, beynim zonklayarak ve ku- laklanm uğuldayarak ayrüdım. Sedire uza- narak gazeteleri okudum. Gazeteler, şu yo- rumlarla dolup taşıyordu: Ekonomimiz, çok derin bir batağa sap- Hektrik ve Sınırlı \ etkilor Elektrik mühendisleri, bizlerin sınırlı yetkileriyle uğraşmak yerine, sistemin tıkanmaması için çahşmalara yönelmelidjrler. Sayın Nlhat özgül'ün, 12 Arahk 1990 ta- rihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan, "Sistemin Tıkanmaa ve Miihendisler" baş- Jıkb yazısı, ülkemizde bulunan 800 bin fen adamı hakkında kamuoyunu yamltıcı bil- giler içermektedir. "Yangmhurdan ttçte birinin elektrik kon- tağmdan" çıktığının hangi bilimsel araştır- maya dayanılarak söyiendiği anlaşılmamış- tır. Son zamanlarda "faili meçhul" bütün yangınlann en kolay yol olan "elektrik kontağY'na bağlandığı bilinmektedir. Elektrik mühendisleri odalan yöneticile- rinin her fu-satta fen adamlanna verilen yet- kileri gündeme getirmeleri bizleri şaşırtmı- yor. Fakat, yükseköğretim kurumlannın adını kullanarak kamuoyunu yanıltmaya çahşmalan üzüntü verici. Maddi çıkar ça- tışmasından başka hiçbir özelliği olmayan düşüncelerin, çeşitli yollarla sürekli gün- demde tutulmasmı ve bunun sınırsız yetki- li kişiler tarafmdan yapılmasmı yadırgıyo- ruz. Imar Kmnuno'ndaki değişiklik; Devlet Pianlama Teşkilatı'ndan, "Gelişmlş ülke- lerde olduğu gibi gelişmekte olan ttlkeler- de de fen adamlanna ihtiyaç oldugu" yo- lunda alınan görüşten sonra yapılmıştır. Kaldı ki meslektaşlanmız, 1939'dan 1987 yılına kadar yönetmeliklere dayanarak sı- nırlı plan ve projeler çizmişler ve bunlan ka- mu kurum ve kunıluşlanna onaylatmışlar- lanmıştır. Bütçemizde, trUyonlarca lira açık vardır. Bu açığı kapatmak için aralıksız karşılıksız para basılacaktır. Her ay iğne- den ipliğe zam yapılacak, KİTİer birbiri ar- dına satılacaktır. Geçen yıl yağmadan kur- tulan kıyılar, koylar, ormanlar ve verimli topraklar da yağmalanacaktır. tşsizlik ve yoksulluk doruk noktasına çıkacaktır. Atatürk ilkelerınin kökü iyice kurutula- caktu-. Türidye Cumhnriyeti'nin temeli, ge- ce gündüz oyulacaktır. Ülkemizin üzerine, bağnazhğın koyu karanlığı çullanacaktu-... Cuma günü gördüğüm olaylann ve oku- duğum yorumlann etkisinden günlerce kur- tulamadım. Umutsuzluğun burgacında çır- pındım. Ateşi yükselen saynlar gibi sayık- ladım. Bugün azıcık dinginleştim. Daktilo- nun başına oturarak dostlanma mektup yazdım. Her mektubu, aşağıdaki tümcelerle bağladım: Dört yanımız, çıkara ve gerici güçlerle sanlmıştır. Bu kuşatmadan, bireysel çaba- larla kurtulamayız. Günden güne daralan kuşatmadan kurtulmak istiyorsak, kuram- sal tartışmalar yaparak ve tabansız parti- ler kurarak oyalanmayalım. Büyük acılann örsünde dövule dövttle deneyimler kazanmış olan değerli aydınla- nmız, yazarlanmız, bilginlerimiz, siyasaa- lanmız ve emekçilerimizle bir çatı altında toplanalım. El ele vererek bilime, emeğe, erdeme, özgürlüğe, laikliğe ve çoğulcu de- mokrasiye ulaşım. Yeni yılınız kutlu olsun! MAHMUT YACMUR Em. Öfretmen/lsUnbal dır. Yapılan tesisler, elektrik verilmeden ön- ce devletin yetkili kuruluşlan tarafmdan kontrol edilmekte, fenni şartnameye uygun olmayan tesislere elektrik bağlanmamakta- dır. Bir şube başkanı tarafmdan, mühendis veya fen adamının çizdiği projenin elektrik kontağıyla bağlantılı mizah konusu yapıl- masmı talihsiz bir açıklama olarak kabul ediyoruz. Elektrik mühendisleri, bizlerin sınırh yet- kileriyle uğraşmak yerine, sistemin tıkan- maması için çalışmalara yönelmelidirler. Federasyon ve dernek olarak kendilerine her türlü desteğe hazınz, ,,ıw. ^,,^,.1, „, REŞAT UZUN Tnrkiye Elektrik Elektronik Teknisyenleri Federasyonu Başkanvekili Rüyalar t Ikesinin Tıırimıcileri Tüm turizm sektörti, ABD Başkanı Bush'nn 15 ocak diye belirlediği o "sihirli" tarihi televizyonda maç seyreder gibi bekliyor. Sanki biz bu ülkede yaşamıyormuşuz, sanki krizden en çok etkilenen sektör turizm değilmiş gibi. kapı dışan adım atmayacak. Daha sonra postallı, üniformalı askerler, 4-5 yıldızh otellerde tatil köylerinde bikinili, Almanıy- la, tsviçrelisiyle, Danimarkahsıyla tatil ya- pacak. Soruyorum size; o askerlerle beraber aynı tesiste rahat bir tatil yapar, uzaktan duy- duğunuz savaş tedirginliğüıi burnunuzla koklamak ister misiniz? 1. Savaş çıkarsa ne Almanı gelir ne de sa- vaştığı için Amerikan askeri. 2. Savas çıkmasa, ama sorun devam et- se ve her şeye rağmen diğer ülke turistleri Antalya'ya gelse (yapılan hesap Amerika- klardan 500-600 milyon dolar kazanmak, 200-300 bin Amerikalıyı konaklatmak ol- duğuna göre) yüz binlerce Amerikalıyı, TÜRSAB, nerelerde yatırabileceğini düşü- nüyor. Tüm turizm sektörü, ABD Başkanı Bush'un 15 ocak diye belirlediği o "sihirti" tarihi televizyonda maç seyreder gibi bek- liyor. Sanki biz bu ülkede yaşamıyormuşuz, sanki krizden en çok etkilenen sektör tu- rizm değilmiş gibi. Meslek örgütünün, "Türkiye savaş dışı kalsın" diye bir girişimi yok. Kimsenin ak- lına "Bu savaş ortamından en zarariı biz çıkacağız, ülke ekonomisinin can damarla- nndan biri olan turizm sektöriı savaş çıkın- ca turist gelmeyeceginden, oteliyle, lokan- Herkes tarafından bilinen nedenlerle uzun bir sınıra sahip olduğumuz Ortado- |u ulkelerini ve dolayısıyla bizi de kapsa- ması an meselesi olan bir savaşın eşiğinde bulunuyoruz. Değil savaş alanında patlayacak bir ta- bancanın sesi, şişirümiş bir kese kâğıdının patlamasının bile turistlerin gitmesine ne- den olacağı bir ortamda, TÜRSAB Başka- nı ve yönetimi, Ortadoğu'da bulunan ya- nm milyon Amerikan askerinin (ve bir kıs- mının ailelerinin) izinleri sırasmda ülkemiz- de konaklamalannı sağlamak için gırişim- lerde bulunmuşlardır. Siyasi spekülasyon- lan bir yana bırakırsak bu "dâhiyâne" fi- kir ve gelişmeler bugüne değin görülmedik bir süratle üyelere duyurlılmuştur. Hem kışın hem yazın yüzbinlerce Ame- rikalı asker "rurist". tşlerin kötü olduğu bir ortamda gecekonduya razı turizmciye bedava villa fırsatı gibi. Herkeste bir heyecan, bir umut. Hatta baza turizmciler gazetelere demeç bile veri- yor: "Pentagon'la anlaşük, Amerikıhlan biz getiriyonız." lşin ash şu: Kışın Amerikalı askerler ge- lecek, Antalya'daki 4-5 yıldızb otellerde ka- lacak. Uçaktan otele kadar silahlı koruma altında bir seyahat ve tesise başka yabancı ahnmayacak. Tesis çevresindeki silahlı ko- ruma gece gündüz devam edecek ve kimse tasıyla, otobüsçüsüyk,rebberiyle,halıasry- la ve de acentesiyle toptan baUcak" diye bir şey gelmiyor. Devletten hibe alıp kurtulmayı düşünmek yerine, savaşın turizme etkilerini kamuoyu- na basın bildirileriyle, ilanlarla, panellerle (ve aynca Turizm Bakanlığı kanalıyla hü- kümete) iletmek, anlatmak daha doğru de- ğil mi? Neleri mi anlatacağız? • Savaşa girersek turizm sektöründe calı- şan (kışın en az üç yüz bin, yazın bir bu- çuk milyon) civannda insanın işsiz kalaca- ğını, • Ekonomik sorunlar ve plansız yapılaşma- lar nedeniyle zaten sıkmada olan üç bin do- layındaki otel, turistik tesisin kapanacağı- nı, • Yüzlerce tarihi eser, bina ve turistik böl- genin yok olacağını, • Ülkemizin milyarlarca dolar döviz kay- bedeceğini ve bunun hiçbir zaman yerine konamayacağmı. Bunlar sadece turizmcüeri ilgüendirenler. Ya üjke bütünündeki diğer kayıplanmız? TÜRSAB yöneticilerine sesleniyonım: Turizm banşuı pasaportudur. Rüyalar ül- kesinin rüyadaki prensleri olmaktan çıkın ve bu banş pasaportunu kamuoyuna gös- terin. Ama sizle ilgili beklentilerim bitmek üze- re. Yapsanız yapsanız beni disipline verip birlikten atmaya kalkarsımz. Böyle şeyleri düşünüp soylüyorum diye. Aksini yaparak beni utandınr mısınız lüt- fen? DENİZ TÜFEKÇİ Turizm Acentesi Genel Müdürü tstanbul KURS DERSANE EGİTİM ÇANAJANS 151 00 44 FAX 151 41_55 INGILIZCE PROBLEMİNIZE ALTERNATİFLİ CÖZÜMLER !•1 1 1 •••1GENEL VE MESLEKİ 1 İNGILİZCE 5 TOEFL-PROFICIENCY | ••••1 H••• Dl • AGIRLIKLI 9 övs • TERCIHLERiNE• HAZIRLIK II•• 1 | 1 1 OZEL BOGAZIÇI İNGILİZCE KURSLARI I.T.U. VAKFI EĞİTİM TESİSLERİ İŞLETMESİ KIŞ DÖNEMİ İNGİLİZCE ve BİLGİSAYAR KURSLARI 7 OCAK 1991'den ftlbaren BAŞLAYACAKTIR. KAYULAR YAPILMAKTADIR. ADRES: İTÜ VAKFI Maçka Kanpûsû Medko Sosyal Karştsı TBJ 143 16 27 • 1406215 -143 31 00/2115 • 441 3-6 Yaş • fsvicrei ve Aknan pedaooglar yönetiminde Almanca Sınıf veMûzkEğitimi feni yıân tüm dunya çocıüğartna mutûdu/i gttintusini dikriz. GedHiS.No:i2Feneryolu 338 75 43 ILM'de İNGILİZCE CAMBRTDGB Onlvcrsitesl Şmavlan n£T-CFS • CaENEL İNOİIİZCE Yüksek Standart Ekonomik Fiyat INGILTEREDE İNGILİZCE ILlCnin OCRETSİZ yurtdışı hlzmetleri -PAnrlik (tng. aie yanında ame yardmcnıjı) KA1CPLARDA öğrencücre çalışarak para kazanma ve tngilizce gclişUrme lmkanı Gok'iıiişt'anıKatJMECIDIYEKOYlPolisKaıalıoluveHalkbanlos'yanO I İSTANBUL LÎSAN MERKEZI T e l : 1 7 4 2 0 7 0 - 1 7 4 1 4 6 5 I GençtürkCd.Wo.50LALELİ Te!: 520 81 99 ORTA-LİSE TAKVİYE EV HANIMLARINA UYGUN SINIFLAR ŞIRKET MEHKEZLERINDE' KURSLAR OCAK DÖNEMİ KURSLARIMIZ BAŞLADI A C E L E I D İ N LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Dsvreler: HaftaSonu : 5Ocak Haftalçi : 70c* KADKÖY (SöğûDûçeşme Camti yanı) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 ANKARA...AJNKA MUŞERREF HEKtVIOĞLU Yeni Yılı Karşılarken... Yeni yılı İstanbul'da karşıladım bu kez. Önce Cumhuriyet ai- lesi ile birfikte, sonra Göztepe'deki evimizde kardeşterim, yeğen- lerimle birlikte. Cumhuriyet ailesinin güze! bir geleneği var. Ye- ni yılı Nadir Beyie birlikte selamlıyorlar. Berin Nadi'nin zarif ev- sahibeliğini hissederek, güzel bir sofrada istanbul mutfağının özellikleriyle bir damak şöleni yaşayarak. Nadir Bey'in kişiliğin- de Cumhuriyet'in güzel tarihini okuyarak. Çok mutluyum, bu gü- zel olayı ben de yaşadım bu kez. Kaç kuşak bir aradayız. Benim kuşağımla geçmişe dönüvor, genç kuşakla geleceğe bakıyorum. Umutla çarpıyor kalbim, bu genç kuşağın önünde benim geride bıraktığım kadar uzun yıl- lar var. O yılları nasıl yaşayacaklar. Kimbilir, umut ve coşkuyla mesleğimize nasıl bir soluk, ne güzel boyutlar katacaklar! Yo- kuşumuz giderek dalgalanıyor, akıl almaz serüvenler yaşanryor, ama umut etmekten geri kaJamıyor insan. Umutsuzluğu ancak umutla aşabiliyor. Mesleğimizdeki olumsuz gelişmelere de umutsuz değil, umut- la bakmak gerekir bence. Olumsuz gelişmeler sonuna dek sü- rebilir mi? Bu çarpıklık düzelir, mesleğimiz de görev ve sorum- luluğu doğrultusunda bir üretkenliğe ulaşır sonunda. Nadir Eiey'lerdeki toplantıda Osman Nuri Torun da var. ilk plan- cılarımızdan ve pianlama örgütünün ilk müsteşarlarından. Kısa bir süre, aşaöı yukarı bir yıl rahmetli Kuvvet Basarır ile birlikte yönettiğimız Ûncü gazetesinde genç plancılan destekler, plan çalışmalanna geniş yer verirdik. öncü, siyasal iktidann hoşlan- madığı bir gazete. Çünkü emekten yana, 1961 Anayasası'nda yer alan temel hak ve ozgürlüklerin yaşamımıza geçmesini sa- vunuyor, 141 ve 142. maddelerin Ceza Yasası'ndan kaldırılma- sını öneriyor, kampanyalar açıyor, o kampanyalara işçiler, köylü- ler, aydınlar katılıyor. Emekçilerden, aydınlardan destek görüyor. beri yanda soluğumuzu kesmek için çok ilginç yöntemlere baş- vuruluyor. Tirajı hayli düşük, ama tutucu çevreler ve siyasal tktr- dar, küçük bir gazetede yer alan haber ve yorumlara da hoşgö- rûyle bakamryor. 1961 Anayasasrnı yozJaştırmak çabaları yoğun- laşıyor giderek. Bir gün koşemde "Devler ve Cüceler" başlığry- la bir yazı yayımladım. Devlerin gücüne karşın cücelerin solu- ğundan korkanlara, o soluğu kesmeye çalışanlara seslendim. Vakit kalırsa Öncö'nün öykûsünü yazacağım bir gün. Genç ku- şaklar okusun, kısa bir döneme ne güzel olaylar ve savaşlar sı- ğıyor kimi zaman. Mesleğimizde bir gerçeği yıllar geçtikçe da- ha iyi anlıyorum. Devter ve cüceler her dönemde var. Ancak kim dev, kim cüce acaba? Asıl önemlisi meslek çizgimizin boyutlan değil mi? O çizgiyi çarpıtmadan görevimizi yaparsak kuşkusuz mesleğimiz de güzel boyutlar kazanır. Kimi zaman karar vere- miyorum, hangi kuşak daha mutlu mesleğimizde? Benim kuşa- ğım mı, saçlannı bu yokuşta ya da Rüzgârlı Sokak'ta ağartanlar mı? Meslege yeni katıtanlar mı yoksa? Bizim sabahlarımız da- ha mı aydınlıktı acaba? istanbut'un havası böylesine kirlenme- mişti o zaman. Bizim yokuşu tırmanırken güzel bir soluk alırdık, kitabevlerinin vitrininde paıiardı gözlerimiz. Krtapları seyreder- dik sevgiyle. Geçen sabah bir yabancı gibi çıktım yokuşu. Kita- bevlerı giderek azalıyor. Vitrinlerde yabancı mallar sergileniyor. Kapısında Sait Faik Abasıyanık ya da Orhan Kemal ile selam- lastığımız kahvelerin yerinde de işhanları var. Gazeteye gelince başka bir rüzgâr eser, bir tartışma başlar hemen. Hangi gazete- de ne haber var, kim kimi atlatmış, atlatan mutlu, atlayan üzgün, ama mesleğimizin itici gücü bu. Haberler yanş havasında üretilir. Şimdi başka yarışlar var mesleğimizde. Haberciliğin ötesin- de tırmanışlar Ancak gerçek yarışımız haber dalında hiç kuş- kusuz. Kamuoyunu haberler oluşturuyor. Demokratik bir ülke- de basının asıl görevi bu değil mi? Basın özgürse, doğru yol- daysa sağlıklı, duyaıiı bir kamuoyu oluşuyor. Demokrasi işlerlik kazanıyor. Yoksa tek sesliliğe özenenler çıkıyor ortaya. Demok- ratik yaşamda darboğazlar başlıyor. Çoksesli bir toplum, o ses- leri yansıtan özgür bir basınla oluşuyor ancak. Gerçekleri ışığa çıkaran, karanlığı delen haberler ve yorumlarla. Mesleğimizin asıl amacı ve umudu da bu değil mi? Dev ya da cüce asıl gücû- müz amactmızdan ve umudumuzdan kaynaklanıyor. Mesleğimize sevgimizden, saygımızdan, çoksesliliğe bir soluk katmak özle- minden. Yoksa başka bir meslek seçer, başka bir yokuşa tırma- nırdık! Kimi dostlarım hayli karamsar, yozlaşan bir ortamda boy ver- meye inanmıyorlar. Bataklıkta lotus bile yaşayamaz, diyorlar. Bu karamsarlığa katılmıyorum ben. Belki iyimser yapımdan ötürü. Aynca bir fikir işçisinin karamsarlığa hakkı yok; tersine görevi- miz karamsarlığı aşmak, umutsuzluğa karşın umutla direnebil- mek. Daha güzel haberler üretmek özlemiyle çalışabilmek. Umutsuz yaşanamaz değil mi? Umutsuzluğu aşmanın tek yön- temi de umut elbet. Veni yılı Berin ve Nadir Nadi ile karşılarken yeniden düşün- düm. Vbkuşumuzdan kımler geldi, kimler geçti, nice serüven- ler, nice tırmanışlar, ama dorukta kaç kişi var bugün? Kaç kişi yerini, saygınlığını, güvenilirliğini koruyor? Kaç kişi direnme gü- cüyle öncü, itici bir güce ulaşıyor? Mesleğimizı bu kişiler onur- landırıyor hiç kuşkusuz. Kutlu bir olay, yokuşumuzda böyle kişi- ler de var. Sayıları giderek azalıyor, ama varlıklarıyla genç ku- şaklara umut verıyor. Karanlıkta bir ışık, bir umut gibi boyveri- yor, geçmışten geleceğe uzanıyorlar. Yeni yılı onları tanımanın sevinciyle kutluyorum ben. 1991'de daha güzel yazılar yazmak umuduyla selamlıyorum okurlanmı. Hepimizin yüreğindeki barış özlemiyle. ÇALISANLARIN SORULAR1/SORUMARI YlLMAZŞtPAL Yurtdışında Çalışanlar- "Borçlanılacak Süreler" Yurtdışmda çalışan vatandaşlanmızm Türkiye'ye dönüşlerinde sosyal güvenliklerinin nasıl ve hangi kurumca sağlanacağı konu- sunda yeterli bilgi edinemedikleri ve ilgililerin de bu konulara iliş- kin bilgileri ulaştıramadıklan bize gelen mektuplardan anlaşılmak- tadır. Biz, yurtdışında çalışan vatandaşlanmızm sosyal güvenlik hak- lannın ne oldugu, Türkiye'ye kesin dönüş yapüklannda ne yapma- lan gerekeceği konulannda yasalara, yargı kararlanna, yöneüne- lik ve genelgelere dayanarak yardımcı olmaya çaüşacağız. Tfuıttaşlanmıza bu konuda çalıştıklan ülkelerdeki ilgililerce ye- terince ilgi gösterilmediği ve bilgi de verilmediği anlaşılmaktadır. 3201 sayılı "Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlannın Yurtdı- şında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakjmından Değer- lendirflmesi HakkındaKanun" ile getirilen haklan açıklamayı, ko- auyla ilgili sorulannı varutlamayı vegerek yurtdışındagerekseyurda ddnüşlerinde karşı karsıya kaldıklan sorunlara eğümeyi görev bi- liyoruz. Bugünkü konumuz yurtdışuıda geçen ve borçlanma kapsamın- daki çalışma sürelerine üişkindir. Bu konuyu da Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 18.10.1985 tarih ve 3439 sayılı ge- nelgesinden aktaralım. "Borçlanılacak sürelen Vatandaşlanmız,yurtdışmdageçenvebelgelendirilen fiiliçahşma süreleri ile bu çalışma stlreleri arasmda veya sonundaki işsizlik sü- relerinden her birinde biryıla kadar olan kısmını borçlanarak sosyal güvenlikleri açısından değerlendirebileceklerdir. Ancak 18 >a^ından önce geçen hizmetler bu değerlendirmede dikkate alınmayacaktır. Çalısılan ülke ile Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapümış olup ol- madığına bakılmaksızın vatandaşlanmızyurtdışında geçen çalış- malanndan diledikleri kadannı borçlanabilecektir:' Genelgede; 1) Çalışma sürelerinin belgelendirilmesi gerektiği, 2) Her işsizlik süresinin en çok bir yıluun çalısılan süreler gibi borçlanma kapsamında bulunduğu, 3) 2147 sayılı yasada öngörülen yurtdışındaki tüm çalışma süre- lerinin yerine, çalışma sürelerinden istenildiği kadannın borçlanı- labileceği, 4) Türkiye Ue Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapmayan ülkelerde geçen çahşma sürelerinin de aynı koşullarda borçlanma kapsamm- da bulunduğu, 5) Yurtdışındaki 18 yaşından önce geçen çahşma sürelerinin borç- lanmada göz önüne alınmayacağı açıklanmaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear