Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 OCAK 1991 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
llıvlet MeteoroJojı işletı
MkttctiOfrmfen ıftnan Ugıyc gfrt yudun
DoOu Kmfcri çok DuMı. Dofrı Kande-
fiz k Dogn « GünMkıjlu Andota'nun do-
Ousu yajtş* gweft^SÖ^lar jafrnur Oo-
Ou AMdrtırtuı doftmdı M lan** *4-
mr w kar ya»9|Mnd« otacak. Itoma-
n le yurtun IçtasMednd*s * * sufe
rtnrte ss Jhttao*. H W SKAigia: Bı>
bftptobds v t t c , fi0v)wtaı09
mayacak- RÛZGÂR Gûney « Batı ytoer-
den Mf. ara an ortı kuw«n> nactk. De-
ı H a M A Ifcmara w Egette y*ta w ka-
[«•I. 40er ıHnulaiımal» gün M » w lo-
dostoı «y«r y«r 7 kuvveMe sallt WZ7.
*r «r 33 driz n* hda esecek. M p yûfc-
A 16° 8° DıyartHter
S 12° 5 Edıme
B 15° 1° Erancan
A 10° 0°Enunm
K O°-KPEsteş*ir
S 8°-2° Sadanap
A 20° 9°&rcsun
7° Ö
12°-3°Mmsa
9°-1° K.Mn$
5°-3°Muş
„ „ . . M° 8°0rtu
A 17» rOûmûştaneK 4°-2°Ria
2°-5°Samsun
10° 3°Sirt
13° ^Smop
16° 6°S«as
8°-1° Traton
seMfl 05-15 >w yef 2-3 m dotaymm obc*. Vteı BMG"nfc ItM çok bu-
luflu karia karrçılı yajmuiu 8«çec«tL Kfegir Gfcıey M Ba «Menlen h§-
«, a/asra o-ia kuvwtfe esecek Gflfûş uaM0 10tonpfo mndı 3-5 ton
avannda btjlunac*-
Bura
OtnDt
K 5° 0°HaW*ı
A 18" 7°lsp«m A
S 13° eisanM S
S 10° 0°tonr A
B 8°-2»Xw K
K 3°-a°Kadtmonı A
A 12° 0»K*5«ı S
S 12» 4°Kırtd*e« S
S 15° 3°Kon»a S
B 9°-1° mahfl A
A 15° 7°Maiatya B
9°-f U »
12° 3°Ytagat
7»-3°ZonguM*
A 13° 7°
A 16° *"
A 18° 10°
A 13° 5°
K V-V
S 10° -3°
Y M° 8*
r 15° V
B 17° 9°
Y 11° 2°
A W° 7°
S 4°-«°
S 10» f
Y 15° 7°
B B°-4°
A 10» 1°
K ••-7°
S 7»^>
A 13° S»
ı bmuOu j yajmırtı A-** B-tJuMu &günt£ Mart S-ss* Y-pfrnıriu
DUNYA'DA BUGUN
Kahıre*
V\testwQton B B°
Zûnh Y 8°
BULMACA
8
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Don ye pantolon
gibi giysilerin dizden
aşağı olan bölümü.
2/ Vücutta biriken
azotlu madde... Top-
rağı sürmekte kulla-
nıîan tanm aracı. 3/
Iki dağın ar^sında
kalan büyük çukur...
Kanşık renkli. 4/
KemikJerin yuvarlak
ucu... ölüyû, bozul-
maması için ilaçla-
ma. 5/ Sıcak ve
nemü iklimlerde olu-
şan, kırmızı renkli
toprak. 6/ Manganezin simgesi...
Konut. 7/ XIX yüzyılda tstanbul ti-
yatrolannda dans ederek söylenen
hafîf şarkı... Osmanlı devletinin Ku-
zey Afrika'daki son topraklarını da
yitirdiği antlaşmanın adı. 8/ Işınım
gücü çok yüksek gökcismi. 9/ Başı,
göğsü ve kimi zaman da omuzlan
içine alan heykel türü... Sürekli.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Kır ya da çoban şiiri. 2/ Koku...
Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 3/ Pasifık yerlile-
rinin çiçekten yaptıklan kolyeye verilen ad... Afrika'da bir ül-
ke. 4/ Dinsel inançlan olmayan... Lezzet. 5/ Gemiierin kabur-
gasını oluşturan eğri ağaçlann adı. 6/ Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Kurnaz, cin fikirli... Şöhret. 7/ Yurdumuzda turistik bir
göl... Sınır nişanı. 8/ Odun külünden özütlenen potasyum kar-
bonat... Hayat arkadaşı. 9/ Herhangi bir canlı türünün gelişimin-
de yaşantı, öğrenme gibi edinilmiş etmenlere değil, kalıtımsal
olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş.
60 YIL ÖNCE CumhurİYet
Reisicumhur Bursa'da
MASKRUJ
Lâtfî ve lüks parföm
4 OCAK 1931
Reisicumhur Hz. dün
Dolrnabahçe sarayındaki
mesai bürolannda meşgul
olmuşlar ve akşama kadar
dışarıya çıkmanuşlardır.
Dün sabah Izmir'den
şehrünize gelen Dahiliye
Vekili Şükrü Kaya B. ve
Ordu müfettişi Fahrettin Pş.
doğruca saraya gitmişler ve
Gazi Hz. tarafuıdan kabul
buyurulmuşlardjr. Şükril
Kaya B. ve Pş. Menemen hâdisei irticaiyesi hakkında
mahallinde yaptıklan tetkikat neticelerini Reisicumhur
Hr. ne arzetmişlerdir.
Vali Muhittin ve Polis müdürü Ali Rıza B. ler de dün
bir aralık saraya gitmişlerdir. Reisicumhur Hz. dün gece
saat (12) de, refakatlerinde mutat zevat bulundugu halde
Ege vapurile Mudanya'ya müteveccihen sehrimizden
müfarakat buyunnuslardır. Büytik Gazi Mudanya'dan
Bursa'yı şereflendirecekler ve oradan Karaköy veya
Izmit yolile Ankara'ya avdet buyuracaklardır. Bursa'da
bir iki gün kalmalan muhtemeldir. Gazi Hz.'nin
şehrimiz tarikile de Ankara'ya avdetleri ihtimali vardır.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Laos'da durum vahîm
4 OCAK 1961
Amerikanın isteği üzerine
toplanan Güney Doğu Asya
Andlaşma Teşkilatı
(SEATO) Konseyi, bir
buçuk saat devam eden
toplantı sonunda Laos'a
dışandan müdahale
yapıldığını, yalnız
müdalıalenin şümulü Snmnn» Fnma
hakkında kâfi derecede bilgi edinileroediği hususunda
görüş birhğine varmıştu". Konsey, müdahalenin kimin
tarafmdan yapüdığuu da açıklamamıştır. Bir sözcü
Laos'ta durumun çok vahim olduğunu söylemiştir.
Diğer taraftan Laos'un, Birleşmiş Milletler nezdindeki
temsilcisi Genel Sekreteri ziyaret ederek hâlen iktidarda
bulunduğunu iddia eden Amerikan taraftan Prens
Bunum Hükümetinin bir notasını tevdi etmiştir. Notada
komünistlerin Laos'un iç isierine müdahaiesi protesto
edilmektedir.
Ancak Prens Suvanna Fuma, başkanlığındaki Laos
Hükümeti ise Genel Sekreter Hammarsdjoeld'a bir
telgraf çekerek, Laos'un, Birleşmiş Milletler safındaki
temsilcisinin âsiler tarafına geçtiğini ve memleketi temsile
yetkisi kalmadığını ileri sürmOştur.
Brüksel'de karışıklıklar
Bir kaç gündenberi yatışır gibi olan hava bugün
birdenbire gerginleşmiştir. Bu sabah Brüksel'de on
binden fazla işci ve sosyalist parti mensubu gösterilerde
bulunmuştur. Oğle saatine kadar Brüksel'de herhangi
kanlı bir olay kaydedilmemiştir.
Buna karşılık Anvers'de grev emrine katdmıyan
Hristiyan sendikalar mensubu vatman ve biletçilerin
çalıştırdıklan iki tramvay arabası yakılmış ve tramvay
işçileri hırpalanmıştır.
Az sonra takviye alan polis ve jandarma ile grevciler
arasmda şiddetli bir kavga olmuştur. Gerek grevcilerden,
gerek güvenlik kuvvetlerinden yaralananlar vardır.
Ote yaııdan Brüksel'de dolaşan söylentitere göre, ihtilaf
konusu olan özel kanunun bugün başlıyacak olan
müzakeresinin belirsiz bir zamana bırakılması ihtimali
kuvvetlidir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
trtica soruşturması
4 OCAK 1990
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda "aşın sağ irticai
unsurlarla" ilgili geniş çaplı bir soruşturmanın
başlaüldığı öğrenildi. Genelkurmay Başkanhğı, aşın sağ
irticai unsurların, özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı
bünyesine sızma ve örgütlenme girişiminde
bulunulduğunun saptandığını ve konunun incelenmekte
olduğunu bildirdi.
Edinilen bilgilere göre yaklaşık 4 aydan bu yana Hava
Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde bir "irtica
soruşturması" başlatıldı. Yaklaşık 300 kadar subay ve
astsubay sorgulamaya alındı. Soruşturmanın halihazırda
Ankara'daki Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı'nda
devam etmekte olduğu öğrenildi.
1ABTISMA
Yribap Mektnbu
Cuma günü gördüğüm olaylann ve okuduğum yorumların
etkisinden günlerce kurtulamadım. Umutsuzluğun burgacında
çırpındım. Ateşi yükselen sayrılar gibi sayıkladım.
Günlerden cumaydı. Yılbaşma Uç gün
vardı. Dostlanma mektup yazmak için dak-
tilomun başına oturdum. Ne var ki yaza-
cak tek sozcük bulamadım. Daktiloyu, bur-
numdam soluyarak kapattım. Pencereden
dışanyı seyretmeye başladım. Gördüklerim
ve duyduklanm, yureğimi ince ince sızlat-
ü.
Anayolun kıyısına dağ gibi cöp yığılmıştı.
Çöpleri, ciğerleri sökülürcesine öksüren bir
delikanlı karıştınyordu. Boynunu uzatarak
gutladığını temizliyor ve yere tükürüyordu.
Pisliğe bulanmış elleriyle burnunu ve göz-
lerini siliyordu.
Yaşh bir kadın zangır zangır titreyerek
dileniyordu. Yoldan geçenlere uzattığı eli,
yaralı bir kuş gibi boşlukta çırpınıyordu.
Sıska bir çocuk, simit tablasının başın-
da bekliyordu. Sık sık patlıcan gibi morar-
mış ellerini ovuşturuyordu. Gözlerini bir
noktaya dikerek bakmasından, sıcak oda-
larda oynayan ve ıhk derslikJerde avılda-
şan yaşdaşlarını düşündüğü anlaşıhyordu.
Saçjarı ağarmış ve omuzları çökmüş bir
emekli, ek gelir sağlamak için umut satıyor-
du. Aa dolu bir sesle, "milyar!" diye inli-
yordu.
Dal boylu, al yanakh, kara gözlü, kıv-
rak yürüyüşlü, sesi ezgili bir Çingene kızı,
"çlçeeek!" diye şakıyordu. Söz atanlara,
gülümsemekle yetiniyordu. Doğanın zor
koşullan altında b'üyüdüğü için ustura gi-
bi keskin olan ayaza aldırmıyordu.
Kaldırımlardan, sel gibi insan akıyordu.
Kadınlann çoğu, kara çarşaflara bürün-
müşlerdi. Erkeklerse takke, cüppe ve şal-
var giymişlerdi.
Mahalle camisinde bir hoca konuşuyor-
du. Hocanın konuşması, yükselticiden dal-
ga dalga yayüıyordu. Laiküği, çoğulcu de-
mokrasiyi yeriyordu.
Pencereden, beynim zonklayarak ve ku-
laklanm uğuldayarak ayrüdım. Sedire uza-
narak gazeteleri okudum. Gazeteler, şu yo-
rumlarla dolup taşıyordu:
Ekonomimiz, çok derin bir batağa sap-
Hektrik ve Sınırlı \ etkilor
Elektrik mühendisleri, bizlerin sınırlı yetkileriyle uğraşmak
yerine, sistemin tıkanmaması için çahşmalara yönelmelidjrler.
Sayın Nlhat özgül'ün, 12 Arahk 1990 ta-
rihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan,
"Sistemin Tıkanmaa ve Miihendisler" baş-
Jıkb yazısı, ülkemizde bulunan 800 bin fen
adamı hakkında kamuoyunu yamltıcı bil-
giler içermektedir.
"Yangmhurdan ttçte birinin elektrik kon-
tağmdan" çıktığının hangi bilimsel araştır-
maya dayanılarak söyiendiği anlaşılmamış-
tır. Son zamanlarda "faili meçhul" bütün
yangınlann en kolay yol olan "elektrik
kontağY'na bağlandığı bilinmektedir.
Elektrik mühendisleri odalan yöneticile-
rinin her fu-satta fen adamlanna verilen yet-
kileri gündeme getirmeleri bizleri şaşırtmı-
yor. Fakat, yükseköğretim kurumlannın
adını kullanarak kamuoyunu yanıltmaya
çahşmalan üzüntü verici. Maddi çıkar ça-
tışmasından başka hiçbir özelliği olmayan
düşüncelerin, çeşitli yollarla sürekli gün-
demde tutulmasmı ve bunun sınırsız yetki-
li kişiler tarafmdan yapılmasmı yadırgıyo-
ruz.
Imar Kmnuno'ndaki değişiklik; Devlet
Pianlama Teşkilatı'ndan, "Gelişmlş ülke-
lerde olduğu gibi gelişmekte olan ttlkeler-
de de fen adamlanna ihtiyaç oldugu" yo-
lunda alınan görüşten sonra yapılmıştır.
Kaldı ki meslektaşlanmız, 1939'dan 1987
yılına kadar yönetmeliklere dayanarak sı-
nırlı plan ve projeler çizmişler ve bunlan ka-
mu kurum ve kunıluşlanna onaylatmışlar-
lanmıştır. Bütçemizde, trUyonlarca lira açık
vardır. Bu açığı kapatmak için aralıksız
karşılıksız para basılacaktır. Her ay iğne-
den ipliğe zam yapılacak, KİTİer birbiri ar-
dına satılacaktır. Geçen yıl yağmadan kur-
tulan kıyılar, koylar, ormanlar ve verimli
topraklar da yağmalanacaktır. tşsizlik ve
yoksulluk doruk noktasına çıkacaktır.
Atatürk ilkelerınin kökü iyice kurutula-
caktu-. Türidye Cumhnriyeti'nin temeli, ge-
ce gündüz oyulacaktır. Ülkemizin üzerine,
bağnazhğın koyu karanlığı çullanacaktu-...
Cuma günü gördüğüm olaylann ve oku-
duğum yorumlann etkisinden günlerce kur-
tulamadım. Umutsuzluğun burgacında çır-
pındım. Ateşi yükselen saynlar gibi sayık-
ladım. Bugün azıcık dinginleştim. Daktilo-
nun başına oturarak dostlanma mektup
yazdım. Her mektubu, aşağıdaki tümcelerle
bağladım:
Dört yanımız, çıkara ve gerici güçlerle
sanlmıştır. Bu kuşatmadan, bireysel çaba-
larla kurtulamayız. Günden güne daralan
kuşatmadan kurtulmak istiyorsak, kuram-
sal tartışmalar yaparak ve tabansız parti-
ler kurarak oyalanmayalım.
Büyük acılann örsünde dövule dövttle
deneyimler kazanmış olan değerli aydınla-
nmız, yazarlanmız, bilginlerimiz, siyasaa-
lanmız ve emekçilerimizle bir çatı altında
toplanalım. El ele vererek bilime, emeğe,
erdeme, özgürlüğe, laikliğe ve çoğulcu de-
mokrasiye ulaşım.
Yeni yılınız kutlu olsun!
MAHMUT YACMUR
Em. Öfretmen/lsUnbal
dır. Yapılan tesisler, elektrik verilmeden ön-
ce devletin yetkili kuruluşlan tarafmdan
kontrol edilmekte, fenni şartnameye uygun
olmayan tesislere elektrik bağlanmamakta-
dır.
Bir şube başkanı tarafmdan, mühendis
veya fen adamının çizdiği projenin elektrik
kontağıyla bağlantılı mizah konusu yapıl-
masmı talihsiz bir açıklama olarak kabul
ediyoruz.
Elektrik mühendisleri, bizlerin sınırh yet-
kileriyle uğraşmak yerine, sistemin tıkan-
maması için çalışmalara yönelmelidirler.
Federasyon ve dernek olarak kendilerine
her türlü desteğe hazınz, ,,ıw. ^,,^,.1, „,
REŞAT UZUN
Tnrkiye Elektrik Elektronik
Teknisyenleri Federasyonu
Başkanvekili
Rüyalar t Ikesinin Tıırimıcileri
Tüm turizm sektörti, ABD Başkanı Bush'nn 15 ocak diye
belirlediği o "sihirli" tarihi televizyonda maç seyreder gibi
bekliyor. Sanki biz bu ülkede yaşamıyormuşuz, sanki krizden
en çok etkilenen sektör turizm değilmiş gibi.
kapı dışan adım atmayacak. Daha sonra
postallı, üniformalı askerler, 4-5 yıldızh
otellerde tatil köylerinde bikinili, Almanıy-
la, tsviçrelisiyle, Danimarkahsıyla tatil ya-
pacak.
Soruyorum size; o askerlerle beraber aynı
tesiste rahat bir tatil yapar, uzaktan duy-
duğunuz savaş tedirginliğüıi burnunuzla
koklamak ister misiniz?
1. Savaş çıkarsa ne Almanı gelir ne de sa-
vaştığı için Amerikan askeri.
2. Savas çıkmasa, ama sorun devam et-
se ve her şeye rağmen diğer ülke turistleri
Antalya'ya gelse (yapılan hesap Amerika-
klardan 500-600 milyon dolar kazanmak,
200-300 bin Amerikalıyı konaklatmak ol-
duğuna göre) yüz binlerce Amerikalıyı,
TÜRSAB, nerelerde yatırabileceğini düşü-
nüyor.
Tüm turizm sektörü, ABD Başkanı
Bush'un 15 ocak diye belirlediği o "sihirti"
tarihi televizyonda maç seyreder gibi bek-
liyor. Sanki biz bu ülkede yaşamıyormuşuz,
sanki krizden en çok etkilenen sektör tu-
rizm değilmiş gibi.
Meslek örgütünün, "Türkiye savaş dışı
kalsın" diye bir girişimi yok. Kimsenin ak-
lına "Bu savaş ortamından en zarariı biz
çıkacağız, ülke ekonomisinin can damarla-
nndan biri olan turizm sektöriı savaş çıkın-
ca turist gelmeyeceginden, oteliyle, lokan-
Herkes tarafından bilinen nedenlerle
uzun bir sınıra sahip olduğumuz Ortado-
|u ulkelerini ve dolayısıyla bizi de kapsa-
ması an meselesi olan bir savaşın eşiğinde
bulunuyoruz.
Değil savaş alanında patlayacak bir ta-
bancanın sesi, şişirümiş bir kese kâğıdının
patlamasının bile turistlerin gitmesine ne-
den olacağı bir ortamda, TÜRSAB Başka-
nı ve yönetimi, Ortadoğu'da bulunan ya-
nm milyon Amerikan askerinin (ve bir kıs-
mının ailelerinin) izinleri sırasmda ülkemiz-
de konaklamalannı sağlamak için gırişim-
lerde bulunmuşlardır. Siyasi spekülasyon-
lan bir yana bırakırsak bu "dâhiyâne" fi-
kir ve gelişmeler bugüne değin görülmedik
bir süratle üyelere duyurlılmuştur.
Hem kışın hem yazın yüzbinlerce Ame-
rikalı asker "rurist". tşlerin kötü olduğu
bir ortamda gecekonduya razı turizmciye
bedava villa fırsatı gibi.
Herkeste bir heyecan, bir umut. Hatta
baza turizmciler gazetelere demeç bile veri-
yor: "Pentagon'la anlaşük, Amerikıhlan
biz getiriyonız."
lşin ash şu: Kışın Amerikalı askerler ge-
lecek, Antalya'daki 4-5 yıldızb otellerde ka-
lacak. Uçaktan otele kadar silahlı koruma
altında bir seyahat ve tesise başka yabancı
ahnmayacak. Tesis çevresindeki silahlı ko-
ruma gece gündüz devam edecek ve kimse
tasıyla, otobüsçüsüyk,rebberiyle,halıasry-
la ve de acentesiyle toptan baUcak" diye
bir şey gelmiyor.
Devletten hibe alıp kurtulmayı düşünmek
yerine, savaşın turizme etkilerini kamuoyu-
na basın bildirileriyle, ilanlarla, panellerle
(ve aynca Turizm Bakanlığı kanalıyla hü-
kümete) iletmek, anlatmak daha doğru de-
ğil mi? Neleri mi anlatacağız?
• Savaşa girersek turizm sektöründe calı-
şan (kışın en az üç yüz bin, yazın bir bu-
çuk milyon) civannda insanın işsiz kalaca-
ğını,
• Ekonomik sorunlar ve plansız yapılaşma-
lar nedeniyle zaten sıkmada olan üç bin do-
layındaki otel, turistik tesisin kapanacağı-
nı,
• Yüzlerce tarihi eser, bina ve turistik böl-
genin yok olacağını,
• Ülkemizin milyarlarca dolar döviz kay-
bedeceğini ve bunun hiçbir zaman yerine
konamayacağmı.
Bunlar sadece turizmcüeri ilgüendirenler.
Ya üjke bütünündeki diğer kayıplanmız?
TÜRSAB yöneticilerine sesleniyonım:
Turizm banşuı pasaportudur. Rüyalar ül-
kesinin rüyadaki prensleri olmaktan çıkın
ve bu banş pasaportunu kamuoyuna gös-
terin.
Ama sizle ilgili beklentilerim bitmek üze-
re. Yapsanız yapsanız beni disipline verip
birlikten atmaya kalkarsımz. Böyle şeyleri
düşünüp soylüyorum diye.
Aksini yaparak beni utandınr mısınız lüt-
fen?
DENİZ TÜFEKÇİ
Turizm Acentesi Genel Müdürü tstanbul
KURS DERSANE EGİTİM ÇANAJANS 151 00 44 FAX 151 41_55
INGILIZCE PROBLEMİNIZE
ALTERNATİFLİ CÖZÜMLER
!•1
1
1
•••1GENEL VE MESLEKİ 1
İNGILİZCE 5
TOEFL-PROFICIENCY |
••••1
H••• Dl
• AGIRLIKLI
9 övs
• TERCIHLERiNE• HAZIRLIK
II••
1
|
1
1
OZEL BOGAZIÇI
İNGILİZCE KURSLARI
I.T.U. VAKFI
EĞİTİM TESİSLERİ İŞLETMESİ
KIŞ DÖNEMİ
İNGİLİZCE ve BİLGİSAYAR KURSLARI
7 OCAK 1991'den ftlbaren
BAŞLAYACAKTIR.
KAYULAR YAPILMAKTADIR.
ADRES: İTÜ VAKFI Maçka Kanpûsû Medko Sosyal Karştsı
TBJ 143 16 27 • 1406215 -143 31 00/2115 • 441
3-6 Yaş
• fsvicrei ve Aknan
pedaooglar yönetiminde
Almanca Sınıf
veMûzkEğitimi
feni yıân tüm dunya
çocıüğartna mutûdu/i
gttintusini dikriz.
GedHiS.No:i2Feneryolu
338 75 43
ILM'de İNGILİZCE
CAMBRTDGB Onlvcrsitesl Şmavlan
n£T-CFS • CaENEL İNOİIİZCE
Yüksek Standart Ekonomik Fiyat
INGILTEREDE İNGILİZCE
ILlCnin OCRETSİZ yurtdışı hlzmetleri
-PAnrlik (tng. aie yanında ame yardmcnıjı)
KA1CPLARDA öğrencücre çalışarak
para kazanma ve tngilizce gclişUrme lmkanı
Gok'iıiişt'anıKatJMECIDIYEKOYlPolisKaıalıoluveHalkbanlos'yanO I İSTANBUL LÎSAN MERKEZI
T e l : 1 7 4 2 0 7 0 - 1 7 4 1 4 6 5 I GençtürkCd.Wo.50LALELİ Te!: 520 81 99
ORTA-LİSE TAKVİYE
EV HANIMLARINA
UYGUN SINIFLAR
ŞIRKET
MEHKEZLERINDE'
KURSLAR
OCAK DÖNEMİ KURSLARIMIZ BAŞLADI
A C E L E I D İ N
LISKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
Dsvreler:
HaftaSonu : 5Ocak
Haftalçi : 70c*
KADKÖY
(SöğûDûçeşme Camti yanı)
349 18 24-349 18 25
336 02 06-336 02 79
ANKARA...AJNKA
MUŞERREF HEKtVIOĞLU
Yeni Yılı Karşılarken...
Yeni yılı İstanbul'da karşıladım bu kez. Önce Cumhuriyet ai-
lesi ile birfikte, sonra Göztepe'deki evimizde kardeşterim, yeğen-
lerimle birlikte. Cumhuriyet ailesinin güze! bir geleneği var. Ye-
ni yılı Nadir Beyie birlikte selamlıyorlar. Berin Nadi'nin zarif ev-
sahibeliğini hissederek, güzel bir sofrada istanbul mutfağının
özellikleriyle bir damak şöleni yaşayarak. Nadir Bey'in kişiliğin-
de Cumhuriyet'in güzel tarihini okuyarak. Çok mutluyum, bu gü-
zel olayı ben de yaşadım bu kez.
Kaç kuşak bir aradayız. Benim kuşağımla geçmişe dönüvor,
genç kuşakla geleceğe bakıyorum. Umutla çarpıyor kalbim, bu
genç kuşağın önünde benim geride bıraktığım kadar uzun yıl-
lar var. O yılları nasıl yaşayacaklar. Kimbilir, umut ve coşkuyla
mesleğimize nasıl bir soluk, ne güzel boyutlar katacaklar! Yo-
kuşumuz giderek dalgalanıyor, akıl almaz serüvenler yaşanryor,
ama umut etmekten geri kaJamıyor insan. Umutsuzluğu ancak
umutla aşabiliyor.
Mesleğimizdeki olumsuz gelişmelere de umutsuz değil, umut-
la bakmak gerekir bence. Olumsuz gelişmeler sonuna dek sü-
rebilir mi? Bu çarpıklık düzelir, mesleğimiz de görev ve sorum-
luluğu doğrultusunda bir üretkenliğe ulaşır sonunda.
Nadir Eiey'lerdeki toplantıda Osman Nuri Torun da var. ilk plan-
cılarımızdan ve pianlama örgütünün ilk müsteşarlarından. Kısa
bir süre, aşaöı yukarı bir yıl rahmetli Kuvvet Basarır ile birlikte
yönettiğimız Ûncü gazetesinde genç plancılan destekler, plan
çalışmalanna geniş yer verirdik. öncü, siyasal iktidann hoşlan-
madığı bir gazete. Çünkü emekten yana, 1961 Anayasası'nda
yer alan temel hak ve ozgürlüklerin yaşamımıza geçmesini sa-
vunuyor, 141 ve 142. maddelerin Ceza Yasası'ndan kaldırılma-
sını öneriyor, kampanyalar açıyor, o kampanyalara işçiler, köylü-
ler, aydınlar katılıyor. Emekçilerden, aydınlardan destek görüyor.
beri yanda soluğumuzu kesmek için çok ilginç yöntemlere baş-
vuruluyor. Tirajı hayli düşük, ama tutucu çevreler ve siyasal tktr-
dar, küçük bir gazetede yer alan haber ve yorumlara da hoşgö-
rûyle bakamryor. 1961 Anayasasrnı yozJaştırmak çabaları yoğun-
laşıyor giderek. Bir gün koşemde "Devler ve Cüceler" başlığry-
la bir yazı yayımladım. Devlerin gücüne karşın cücelerin solu-
ğundan korkanlara, o soluğu kesmeye çalışanlara seslendim.
Vakit kalırsa Öncö'nün öykûsünü yazacağım bir gün. Genç ku-
şaklar okusun, kısa bir döneme ne güzel olaylar ve savaşlar sı-
ğıyor kimi zaman. Mesleğimizde bir gerçeği yıllar geçtikçe da-
ha iyi anlıyorum. Devter ve cüceler her dönemde var. Ancak kim
dev, kim cüce acaba? Asıl önemlisi meslek çizgimizin boyutlan
değil mi? O çizgiyi çarpıtmadan görevimizi yaparsak kuşkusuz
mesleğimiz de güzel boyutlar kazanır. Kimi zaman karar vere-
miyorum, hangi kuşak daha mutlu mesleğimizde? Benim kuşa-
ğım mı, saçlannı bu yokuşta ya da Rüzgârlı Sokak'ta ağartanlar
mı? Meslege yeni katıtanlar mı yoksa? Bizim sabahlarımız da-
ha mı aydınlıktı acaba? istanbut'un havası böylesine kirlenme-
mişti o zaman. Bizim yokuşu tırmanırken güzel bir soluk alırdık,
kitabevlerinin vitrininde paıiardı gözlerimiz. Krtapları seyreder-
dik sevgiyle. Geçen sabah bir yabancı gibi çıktım yokuşu. Kita-
bevlerı giderek azalıyor. Vitrinlerde yabancı mallar sergileniyor.
Kapısında Sait Faik Abasıyanık ya da Orhan Kemal ile selam-
lastığımız kahvelerin yerinde de işhanları var. Gazeteye gelince
başka bir rüzgâr eser, bir tartışma başlar hemen. Hangi gazete-
de ne haber var, kim kimi atlatmış, atlatan mutlu, atlayan üzgün,
ama mesleğimizin itici gücü bu. Haberler yanş havasında üretilir.
Şimdi başka yarışlar var mesleğimizde. Haberciliğin ötesin-
de tırmanışlar Ancak gerçek yarışımız haber dalında hiç kuş-
kusuz. Kamuoyunu haberler oluşturuyor. Demokratik bir ülke-
de basının asıl görevi bu değil mi? Basın özgürse, doğru yol-
daysa sağlıklı, duyaıiı bir kamuoyu oluşuyor. Demokrasi işlerlik
kazanıyor. Yoksa tek sesliliğe özenenler çıkıyor ortaya. Demok-
ratik yaşamda darboğazlar başlıyor. Çoksesli bir toplum, o ses-
leri yansıtan özgür bir basınla oluşuyor ancak. Gerçekleri ışığa
çıkaran, karanlığı delen haberler ve yorumlarla. Mesleğimizin
asıl amacı ve umudu da bu değil mi? Dev ya da cüce asıl gücû-
müz amactmızdan ve umudumuzdan kaynaklanıyor. Mesleğimize
sevgimizden, saygımızdan, çoksesliliğe bir soluk katmak özle-
minden. Yoksa başka bir meslek seçer, başka bir yokuşa tırma-
nırdık!
Kimi dostlarım hayli karamsar, yozlaşan bir ortamda boy ver-
meye inanmıyorlar. Bataklıkta lotus bile yaşayamaz, diyorlar. Bu
karamsarlığa katılmıyorum ben. Belki iyimser yapımdan ötürü.
Aynca bir fikir işçisinin karamsarlığa hakkı yok; tersine görevi-
miz karamsarlığı aşmak, umutsuzluğa karşın umutla direnebil-
mek. Daha güzel haberler üretmek özlemiyle çalışabilmek.
Umutsuz yaşanamaz değil mi? Umutsuzluğu aşmanın tek yön-
temi de umut elbet.
Veni yılı Berin ve Nadir Nadi ile karşılarken yeniden düşün-
düm. Vbkuşumuzdan kımler geldi, kimler geçti, nice serüven-
ler, nice tırmanışlar, ama dorukta kaç kişi var bugün? Kaç kişi
yerini, saygınlığını, güvenilirliğini koruyor? Kaç kişi direnme gü-
cüyle öncü, itici bir güce ulaşıyor? Mesleğimizı bu kişiler onur-
landırıyor hiç kuşkusuz. Kutlu bir olay, yokuşumuzda böyle kişi-
ler de var. Sayıları giderek azalıyor, ama varlıklarıyla genç ku-
şaklara umut verıyor. Karanlıkta bir ışık, bir umut gibi boyveri-
yor, geçmışten geleceğe uzanıyorlar. Yeni yılı onları tanımanın
sevinciyle kutluyorum ben. 1991'de daha güzel yazılar yazmak
umuduyla selamlıyorum okurlanmı.
Hepimizin yüreğindeki barış özlemiyle.
ÇALISANLARIN
SORULAR1/SORUMARI
YlLMAZŞtPAL
Yurtdışında Çalışanlar-
"Borçlanılacak Süreler"
Yurtdışmda çalışan vatandaşlanmızm Türkiye'ye dönüşlerinde
sosyal güvenliklerinin nasıl ve hangi kurumca sağlanacağı konu-
sunda yeterli bilgi edinemedikleri ve ilgililerin de bu konulara iliş-
kin bilgileri ulaştıramadıklan bize gelen mektuplardan anlaşılmak-
tadır.
Biz, yurtdışında çalışan vatandaşlanmızm sosyal güvenlik hak-
lannın ne oldugu, Türkiye'ye kesin dönüş yapüklannda ne yapma-
lan gerekeceği konulannda yasalara, yargı kararlanna, yöneüne-
lik ve genelgelere dayanarak yardımcı olmaya çaüşacağız.
Tfuıttaşlanmıza bu konuda çalıştıklan ülkelerdeki ilgililerce ye-
terince ilgi gösterilmediği ve bilgi de verilmediği anlaşılmaktadır.
3201 sayılı "Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlannın Yurtdı-
şında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakjmından Değer-
lendirflmesi HakkındaKanun" ile getirilen haklan açıklamayı, ko-
auyla ilgili sorulannı varutlamayı vegerek yurtdışındagerekseyurda
ddnüşlerinde karşı karsıya kaldıklan sorunlara eğümeyi görev bi-
liyoruz.
Bugünkü konumuz yurtdışuıda geçen ve borçlanma kapsamın-
daki çalışma sürelerine üişkindir. Bu konuyu da Sosyal Sigortalar
Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 18.10.1985 tarih ve 3439 sayılı ge-
nelgesinden aktaralım.
"Borçlanılacak sürelen
Vatandaşlanmız,yurtdışmdageçenvebelgelendirilen fiiliçahşma
süreleri ile bu çalışma stlreleri arasmda veya sonundaki işsizlik sü-
relerinden her birinde biryıla kadar olan kısmını borçlanarak sosyal
güvenlikleri açısından değerlendirebileceklerdir.
Ancak 18 >a^ından önce geçen hizmetler bu değerlendirmede
dikkate alınmayacaktır.
Çalısılan ülke ile Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapümış olup ol-
madığına bakılmaksızın vatandaşlanmızyurtdışında geçen çalış-
malanndan diledikleri kadannı borçlanabilecektir:'
Genelgede;
1) Çalışma sürelerinin belgelendirilmesi gerektiği,
2) Her işsizlik süresinin en çok bir yıluun çalısılan süreler gibi
borçlanma kapsamında bulunduğu,
3) 2147 sayılı yasada öngörülen yurtdışındaki tüm çalışma süre-
lerinin yerine, çalışma sürelerinden istenildiği kadannın borçlanı-
labileceği,
4) Türkiye Ue Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapmayan ülkelerde
geçen çahşma sürelerinin de aynı koşullarda borçlanma kapsamm-
da bulunduğu,
5) Yurtdışındaki 18 yaşından önce geçen çahşma sürelerinin borç-
lanmada göz önüne alınmayacağı açıklanmaktadır.