18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPORIAJ 4 OCAK 1991 Keban Baraj Gölü'nde tam 14 balıkçı koopertifvan ama henüz tüketiciye ulaşamıyorlar Tarlayagidergibibalığaçıkmak KEBAN Anadolu'daki deniz ERDAL YAZICI W1994. Keban yöresine "deniz" geleli raklasık 13 yıldan fazla oldu; bu "demiz" neler getirdi neler götürdü? Martılar, mo- torlar, feribotlar geldi, yeni yeni balıklar tü- redi. Elektrik enerjisi gitti ülkenin dört bir yanına. Ya götürdükleri; köyler, topraklar, çift-çubuk, paralar ve paralar. Türedi hol- dinglerin, pavyon kabadayılannın, aracının tefecinin, hırsmn, arsızın, madrabazın, lcu- marbazın kaptığı istimlak paraları. Fabri- kalar ardı ardına battı iflas etti; köylülerin kendi mailan gibi sahip çıktıkları fabrika- lar bankalara TV'de "çevrecüik" yapan işa- damlarına geçti. Sonunda "fabrika ortaklan" birer "barajzede" olup, hissele- rinin üstüne bir bardak soğuk su içtiler. Ağın Dericilik Sanayii'nin işçileri aylarca alamadıkları ücretleri bir yana, tazminat- sız kapı dışan edildiler. O yıllardan bu ya- na fabrikanın hissedarlan ve işçilerinin ka- yıplan giderilememiş durumda. Fabrikanın Derin dondunıca Keban Baraj Gölü'nün Ağm yöresinde baîıkçılığın çiçeği henüz burnunda. Kendi tanımlarıyla "tarla dörmeye gider gibi balığa..!' çıkıyorlar. Tekneleri ve donanımları yetersiz. Kışm "derin dondurucu" soğuğunda, çivi çakılamayan ortamda, donmuş balıklarıyla çivi çakıyorlar kasalarına. yerinde şu sıralar baykuşlar ötmekte; hem de Italyan makinelerinin üstünde. Şu an binlerce köylü işsiz dolaşıyor Ağın'da, Per- tek'te, Çemişkezek'te, Elazığ, Malatya ve Is- tanbul'da. Paçayı buyük kentlere atanlar "iyi kötü idare ediyor"lar. Eski kaptanlar- dan "Recep Kaptan" şu sıralar Kumkapı ve Ahırkapı'da strtında kilim satmakta: "Hayde taksiUe kiiim. halı. Hem de on ild taksitle." Eski kaptanlardan "Memo Dayı" ise işsiz şu sıralar. 25 hanelik Süde- rek köyü su altında kalınca, 11 haneyle bir- likte 68'de Ağın ilçesine yerleşmiş; o tarih- lerde 29 bın lira istimlaktan almı$> bir de traktörünü satıp "65 bine bir ev* almış o kadar. Fabrikadan atümış polis oğlunun ise "çjğerieri su toplamış:' "Doktorlar Çapa- ya Teya Cerrahpaşa'ya" diyorlarmış. Kaldı- mı ki "Memo Dayı"da para? Borçlar gırt- laga kadar: "Allah kerim iyi ohır inşallah." Elaağ'da eskisî gibi pavyon ve gazino tü- rü eğlence yerleri yok; çünkü köylünün is- KEKLÎK GtBİ SAZAN — Erol Reis'in 6,5 metreiik teknesiyle erkenden çıkıldı yola. Balıklar çıluyor aglardan, hem de "ajnalı sazan..." "Keklik gibi düşüyor" balıklar... timlak paraları bittı; aracılann ve tetecıle- rin işleri kesat şu sıra. Denizle birlikte yeni bir yaşam biçimi başladı Keban yöresinde. Göç, nüfusun büyük bir bölümünü aldı gö- türdü büyük şehirlere. Geriye kalanlar ise her türlü olanaksızlığa ve çaresizliğe karşın su altında kalan köylennin yerine "denize naar" yeni köylerini kurdular, atalanrun kemiklerini sızlatmamak için. Içmeye de kullanmaya da gölün sulannı çektiler mo- topomplarla. Bağ bahçe yaptılar, yeşillen- dirdiler, senlendirdiler köyleTİni. Ağın'a bağlı Paynik ve Zaulbar, Çemişkezek'e bağlı Pulur ve Hıdıroz, yeni kurulmuş köylerden birkaçı. Kısacası atalannın topraklannı terk etmedi bu köylüler her türlü olanaksızlığa karşın. Çemişkezek'e bağb Hıdıroz (Kıraç- lar) köyîl baraj öncesi ilçenin nüfus ve top- rak baîumından en büyük köyüymüş (110 hanelik). Baraj sonrasmda kurulan yeni köyde ise 30 hane bulunuyor. Su altında topraklannın yansmdan fazlasını bırakrruş, üstelik de susuz kalmış. Şu an içmeye de kullanmaya da gölden alıyorlar suyu. Di- ğer köylerle ortak şebekeden şu sıralar çeş- mesine su akmıyor. Karayolu bağlantısı ise yeni yapılmış. Toprak yol Çemişkezek'e 33 km uzakhkta. Araçla 3-4 saatte gidilebili- yormuş bu yolla ilçeye. Ağın ilçesine ise "deniz" yoluyla 2 saatte gidilebiliyor; "o da 'deniz' dalgasızsa..." Hıdıroz köyü 1975 yı- hnda kurulmuş ve barajın elektrik üretimine geçmesinden tam 11 yıl sonra köye elektrik getirilebilmiş. "O da haftanın üç günii ke- sBryor"muş. Kışın ise 10-15 gün kesildiği bile oluyormuş. Hıdıroz'un komşusu 20 hane- lik Ehme Köyü'nden ise kala kala 1 hane kalmış. Topraklannın çoğu ise "ada"da. Göl suyu kabardığı zaman bu iki köyün toprak- lannın bulunduğu alanla bağlantısı kesili- yor ve köylüter "ada"da kurduklan çadır- larda hasat mevsimini geçiriyorlar. Keban Hidroelektrik Santralı'nın kıyıcı- ğındaki bu köylerde kışın yaşam nasıldır acep? Karayollan kesik, "denizyollan" rüz- gânn insafına kalmışsa hastalarını nasıl ulaştınrlar hekime? Haftada bir uğrayan Elazığ bağlantılı feribotla mı? Ya diğer ge- reksinmeler? Yiyecek, içecek, gazete? Dün- yayla tek bağlantılan TV'dir bu köylülerin; "Erzunım'dan geien elektrik" de kesilirse. O zaman da varsa, pilli, transistörlü radyo bağlantılannı sağlar dünyayla. Gazete ise yazdan yaza köye gelen misafirlerle geur bu köylere. 6,5 metre boyunca 9 beygir gücünde 'pancar' motorlu tekne, dalgalan yara ya- ra gidiyor karşı sahile; saat sabahın yedisi; 'Erol Reis' dümende. Istanbul Boğazı'nın en geniş mesafesinin iki katı bir alandan ge- çip ağların akşamdan serildiği bölgeye ula- şacağız. Güneş önümüzde, arkamızda Ağın küçüldükçe ktlçulüyor. Hedefimiz guneş; git git bitmiyor 'deniz'... Şurası Karasu'yla Murat'ın birleşip Fırat olduğu yer değil rniy- di?.. 'Mango Biikü' denilen, göl öncesi 'Ber- ber Mehmetler'in keklik kovaladığı yerler... Şimdilerde, keklik kovalayan avcılann anı- lan, ayak izleri ve tüfeklerinden çıkan saç- malar burada gömülü... Ya keklik sesleri? Sanki 'deniz'in dibinden yankılanıyor. Av- aların kulaklan çınlasın, burada olsalardı "hey gidi hey gün olnp da böylesi derya-ı denizde mi görecektik kendiraizi..." mi der- lerdi acaba?.. Kim inanırdı buna: Fırat'ın 'gemidleri' bile görselerdi düş gördükleri- ni sanıflardı. Biraz ileride ağlar ve *aynalı sazan'lar görünüverdi birden. Av yasağı yeni bitmiş; Ağm'ın 'reisteri' se- zonu yeni açmışlar. Ağları çektikçe 'aynalılar' birer keklik gibi düşüyor 'reislerin' ellerine. Baraj gölünün Ağın yö- resinde balıkçılık henüz çiçeği burnunda. Kendi tanımlamalanyla "tarta dörmeye gi- der gibi balığa...'' çıkıyorlar. Tekneleri ve do- nanımları yetersiz. Karadeniz'in balıkçılan gibi olmasa bile yllrekleri yine aynı yürek... Kışın 'derin dondurufiT soğuğunda çivi ca- kılmayan ortamda, donmuş balıklanyla çivi çakıyorlar kasalarına. Balıklan donar ama yüreklerindeki kan kıpır kıpırdır, donmaz; eh her balıkçının tutkusudur 'ısınmak için' de olsa arasıra alkol alırlar; İçmeyip de ya donarlarsa..." Ağın Balıkçılık Kooperatifi Başkanı Ib- rahim Kılıç, kendi sahalannda 16 teknenin avlanma yaptığını söylüyor. Vaktı zamanın birinde 'Su Ürünleri Tesisleri' yapılmış; sa- dece kuru bina olarak. Ama şimdilerde ko- yunların gölgeliği dunımunda; "Kısa za- manda buraya tabelamızı asacafız" diyor başkan. Sadece tabelayla iş bitiyor mu ki? Hani ya ağlar, güçlü tekneler ve de krediîJ Yok yok... Dert çok... Baîıkçılığın gelişme- siyle birlikte bazı demirci ustaları ve soba- cılar atölyelerini tersane'ye çevirmişler. Es- kiden 'guzine soba' yapanlar şimdi tekne yapmaya başlamışlar. "Eh tekneler de bo kadar olur..." diyor Erol Reis... Ama bazı- lan KaradenizJi ustalara taş çıkartmaya baş- lamışlar bile; en iyisini de Malatya'da ök- keş Usta yapıyormuş. Ağın'da en yeni balıkçılar Ali, Kemal ve Telli Reisler henüz bir yıldır balıkcıhk ya- pıyorlar. En kıdemlileri ise 15 yıllık Erol ve Nazım Reisler. Mehmet Uzunoglu, ahşap teknesini onanyor; tüple boyalan yakıp ay- nlmış yerleri kalafatlıyor; henüz beş yıllık balıkçı... Ardından boyasını çekecek, üstü- ne de 'Mehmet Reis'i yazdı mı değmeyin keyfıne... Mehmet Reis, önceleri Fırat'a akan çaylarda olta ve torla balık tutarmış, o kadar. Sonraları köyleri olan Bahadin su- lann altına gümülünce ilçe merkezine göç- müşler. Şimdilerde kardeşi yeni balıkçı Ke- mal'le durgun sularda balıkçılık yapmakta- lar, 1500 metreiik ağlanyla... "Keban Baraj Gölü'nde 14 balıkçılık ko- operatifi var"mış. Bunlardan güçsuz, küçük olanlan malzeme karşılığı tüccarla anlaşıp fıyatlan kınyorlarmış. Böylece soğukta, ayazda, karda, boranda, olan bahkçüara Para töccara: Mehmet Reis, kendilerinin tuttuğunu, parayı tüccarın kazandığını belirtirken şöyle diyor: "Bizim 800-2500 liraya sattı|ımız sazan balıklan tüketiciye 3-15 bin lira arasında satıhyor. Avladığımız balık Ankara'va, hatta Yunanistan'a bile gönderiliyor. Kooperatifimizin olanakları olsa hem biz hem tüketici kazançlı çıkar!' oluyormuş. 'Mehmet Reis', bu işte para ka- zananın kendileri değil, tüccarın olduğunu bclirtiyor... "Bizim 800-2500 liraya sattıgımız balık- lar, tüketiciye 3000-15.000 lira arasında sa- tılıyor. Avladığımız balık Malatya'dan An- kara'ya, hatta Yuaanistan'a bile gönderili- yor. Kooperatifimizin olanaldan olsa dağı- tımını doğnıdan biz yapsak hem biz hem de tüketici kazançh çıkar. Deniderde balık hızla yok oluyor. Baraj ve iç göllere sahip çıkılıp üretim arttınlsa, balıkçılann sornn- lan çözülse ülkemiz için iyi olmaz mı?J* Şimdilik kooperatifin mühürü ve evrak- lar ba$kamn cebınde... Bir dahaki yıl bü- rolan olup tabelalan astıklan zaman sonın- lan kökünden çözülecek mi acaba?.. BITTI HABERLERİN DEVAMI Katdım yüzde 95 (Boftarafi 1. Sayfada) nel eylem ile ilgili bilgi verdi YA- maz, gazetecilerin sorulanna şu yamtları verdi: "— Bugünkü genel eyteme ka- tılma oranı nedir? Y1LMAZ — Oturduk, bera- berce, Başkanlar Kurulu'nda müzakere ettik. Denildi ki Türk- Iş'e bağlı üyeler üretimden gelen gücünü kullanacak. Bir gün ça- hşmayacak. Ben de evde olaca- ğım dedim. 20 aralıkta Gölbaşı Sineması'nda 1100 yönetici ile toplandık. Türk halkının, Türk çalısanının, özellikle üyelerimi- zin içerisinde bulunduklan eko- nomik sıkıntılann çözümü için 7 yıldan bu yana iktidar olan partiye göriişlerimiz bildirildiği halde bugune kadar bir netice alamadığımız için Türkiye'de ilk kez uyan niteliğinde, üretimden gelen gücün kullanılmasına da- ir gdruşler bugün (dün) tahak- kuk etmiştir. Şu ana kadar al- dığım haberlere göre edindiğim izlenim, katıhmm Türkiye gene- linde ytizde 90'ın üzerinde ol- duğudur. Bizim kanaatimiz odur ki bu, dernokrasinin gereğidir, bir uya- ndır. lştirak yüzde 95'i buluyor. — tşe gitmeyealeri savcılıga vereceklenniş... YILMAZ — O zaman birkaç tane daha büyük işhanı alsınJar, onları da hapishane yapsınlar. — TRT neden yok? YILMAZ — TRT bugün hü- kümetin borazanalığmı yapıyor. Yanüşlan kamuoyuna aktanyor. 56 milyona hitap eden televizyo- nun inandıncılığını kaybetme- mesi gerektiğini duşünüyoruz. İnandınahğını kaybederse izle- yenler televizyonlannı kapatır, o zaman da bir işe yaramaz. Rek- lam da alamaz. — Törk-lş'in bu nyansını an- lamazlarsa bu yıl içinde genel eylem tekrarkınacak mı? YILMAZ — Ben şimdi tele- vizyonda konuşanlar gibi ko- nuşmayayıın izin verirseniz. Mil- lete inandıncıhğımız olsun. Şim- di burada bir şey söylerim de ya- rın, on beş gün sonra 'Banu yapamayız' demeyelim. Bunu görelim, yanna bakalım. Bu milleti sokağa bırakacaklarsa bir görelim, ondan sonra tavn- mızı ortaya koyalım. Zorla üre- tim olmaz. Gönül rahatlığıyla üretim olur. O üretim daha sağ- hkh olur. Işçi zorla gönderilirse bu, bizim hareketimizin güçlü- lüğünü ortaya koyar. Tehditle bir yere vanlma2. — Belediye otobüs soförleri- ni zorla evkrinden toplayor- larmış. YILMAZ — öyle bir talimat verilmiş, ama gittikleri zaman da şoförleri evlerinde bu'ıama- mışlar herhalde. Biz hiçbir yer- de vatandaşımızın bu işten bir zarar görmemesini istiyonız. Havagazı çaüşıyor mu? Çalışı- yor. Elektrik çalışıyor mu? Ça- lısıyor. Yeter ki vatandaşlanmız, bu bir ilk uyandır, bundan ra- hatsız olmasmlar. Santrallarda minimum seviyeye düşürülmüş- tür, ama elektrik çalışıyor. Şu anda bizi başka tiir yerlere teves- sül ettinnesinleT. Biz vatandaşı- mızın huzurunu düşünürüz. Ama bu uyarıyı da yapmaya mecbur idik. Geç bile kaldık. Demir Yolları'nda memur olanlan biraz çahştırmaya gay- ret etmişler. tzmir, tamamdır. Adana, Erzurum tamamdır. ts- tanbul'da yalnız Şehir Hatlan'n- daki personel var. Onlar 24 sa- at çaüşıyor. Yenisi gelmediği için eskisi durmadan devam ediyor. Uçaklardan yalnız sabah yurtdı- şına giden iki uçak havalanmıs. — TRTyi evinize cağırmadı- nız mı? YILMAZ — Biz misafır ede- ceklerimizi çağırdık. Edemeye- ceklerimizi çağırmayız. — Üyesi olduğnnuz nhıslara- ras knrulnslan]] degeriendirme- » var mı? YILMAZ — Türkiye'nin bi- linmeyen sorunu yok. Bunu ICFTU, ETUC, AGRO büiyor. Bunlann hepsinin telgraflan Başbakan'a geldi. Tamamen Türkçeye tercüme edilmedi, onun için belki almadılar elleri- neT Şevket Yılmaz dün akşam da Ankara'daki sendika başkanla- rı ve şube yöneticileri ile bir ba- sın toplantısı düzenledi. Şevket Yılmaz, yurdun bütün yörelerin- de eyleme büyük katılım oldu- ğunu, sabah yaptıgı katılımın yüzde 90 olduğu yönündeki açıklamasına 2 puan daha ekle- diğini bildirdi. Bu eylemle birlikte, Zongul- dak ve MESS'te süren grevlerin de desteklenmiş olduğunu dile getiren Yıunaz, "DGM Savcısı, sizin için gözalb erari verildigi- ni söylüyor" biçimindeki soru- ya, "Beni ve arkadaşlanmı böyle bir açıklamaya tabi tntmayın. Ne zaman auriarsa o zaman konuşuruz" yamtını verdi. Bu arada Tes-lş Başkanı Fanık Ba- nıt'un, "Hapishaneler bizi al- maz başkan" diye bağırdığı du- yuldu. Türk-lş Genel Başkanı Yıl- maz, Başbakan Akbulut'un söz- lerini değerlendirirken, işçilerin yalnızca "ekmek peşinde" oldu- ğunu söyledi. Yılmaz, "Akba- lut'a yanıt açıklamam da vardı. Ancak TRT, benim demecimi 40 sanlye, Basbakanınkini yanm saat verdi. Kamuoyunu yanılt- maya çalışıyorlar. Bu televiz>o- nu ne yapmak lazım bilmiyo- nım. Kınp kapdann önüne mi atmak lazım?" diye konuştu. Hak-lş Konfederasyonu Ge- nel Başkanı Necati Çelik, işçi, işvercn ve devlet tarafının derhal toplanarak gelişen durumu gö- rüşmesini önerdi. Çelik, "Bu- günkü (dünkü) eylemlerden ders almmazsa eylemler devam ede- bilir. Bize rağmen de devam et- tirilmek istenebUir" dedi. Çelik dun evinde düzenlediği basın toplantısında, herkesin görevini yaptığını belirterek Baş- bakan Yıldırım Akbulut ile ey- lemden önce yaptığı telefon ko- nuşmasını aktararak "Başbakan 'Biz de mi eyleme katılalım' de- di. Ben de "Oyle bir beklentimiz yok' yamtını verdim" diyerek son çeyrek yılın en etkin eylemi- nin gerçekleştirildiğini dile getir- di. LOKANTA • BAK NUMVJ A Z Z C L U B & C A F E 24 Aralık 1990 - 10 Ocak 1991 MARC THOMAS QUARTET Hafta Sonu Konseri 4 Ocak Cuma Saat 19.00 5 Ocak C.tesı Saat 18 00 KAMİL ÖZLER CEM NASUHOGLU 13O 21 87 • 14O 84 74 6 Ocak Pazar Saat 16 30 JAMSESSİON ARNaVUTKOf DEF<fSI SOKAK UC AHNAVUTKO* .- 163 05 ."« GURMENİN FARKL1 DÜNYAS1 GURMEYE ÖZEL Gurme, gerçek birAmerikan barözlemini duyanlara beklediğinin en iyisini sunuyor. ifLVİklRlMLI & HRANT Carmede 'MERHABV diyor. < 1700-0200» Blrtncl cad. 138/A Amavutköy Ret. 163 ZS ZS Bu geceyi CazBar'da yaşayın. • Erol Pekcan Orkestrası • Alan Watson Trio • Barbara Sharp • Özel piyanisti. Jimmy Dixon eşliğinde Doris Troy Rezervasyon : 166 44 93 - 166 67 88 Crup IPEKYOLU p.tesi-salı MERİDYEN çarşamba-pazar Crup BİLEŞİM AMBIANCE perş-cuma-ctesi R e Z : 35818 70 Saat 18 00-21.00 arası % 25 indirim IIODA CAHMSVIt Saz - Akotdlyon - Org Gltary«Udiİ0 GOneyinİdftıcvntisi Moda Cod No 239 Tel 345 84 74 DGM'de (Baparafi 1. Sayfada) — Yani tek tek eyleme katı- lan işçiler sorumlu mu? DEMİRAL — Tabıi, eyleme katılan, işe gitmeyen her işçi de suçlu durumda. — YUz binlerce işçi söz konu- su... DEMtRAL — Valla biz kork- mayız, milyon da olsa biz soruş- turma yapanz, eğer suçlu ise ta- bii. Bizim tutanaklanmız hazır- larup bize geüyor. Polis çalışıyor. — Peki, Türk-lş Başkanlar Kurulu hakkında... DEMİRAL — Onlar hakkın- da zaten soruşturmamız vardı. Eylem olmasaydı bile onlar hak- kında bizim soruşturmamız sü- recekti. Olduğuna göre bu ağır- laştırıyor cezalannı. — Bu aşamada, Türk-lş Baş- kanlar Kurulu'nu ifadelerine başvurmak iizere çağırmanız söz konusu mu? DEMİRAL — Onu zaman gösterecek. Şu anda biz işin tes- pitindeyiz. — Başkanlar Kurulu için so- nışturmanız kesinleşti. ilgili bi- rimlerde ise tespiüer yapıyorsn- nuz, öyle mi? DEMİRAL — Başkanlar Ku- rulu, yönetim kurulu soruştur- ma kapsamında. Onun dışında belediye otobusleri katıldı mese- la... Onun daire başkanı var, EGO Genel Müdurü var, hatta belediye başkanına kadar gider soruşturma. Belediye başkanı- nın ilişiği ne kadar var, araştıra- cağız. — Yakın bir zamanda epeyce bir ifade alacaksınız galiba? DEMİRAL — Tabii, tabii. — Polise bu yonde bir talimat verdiniz mi? DEMtRAL — Polise talimat verdik. Gözaltına alınacaklar için emir buyurduk. Kimler ol- duğu konusunda ise hiçbir açık- lama yapmam. Eylemci kim ba- kalım bugun. ondan sonra. — Türk-tş yöneticileri için ih- bar niteliğinde talimatlannız ot- duğu sövlenhor. DEMİRAL — Bizim yazdığı- mız emirler öyledir zaten. Bun- lar öncelikle yerine getirilir. Ge- tirmeyen hakkında da aynca s"o- ruşturma konusu yaptılar zaten. — Yani Başkanlar Kurulu üyeleri hakkında gözaltı emri mi çıkanlmış oluyor? DEMİRAL — Müzakeremiz var. Ihbar yerine kaim zaten. Biz soruşturmaya başlayınca, çok yönlü yapanz. Kişisel ola- rak değil, tam araştırma yapıyo- ruz. Legal, illegal hepsini araş- tırıyoruz. — Yakalanmaları yöniinde ihsar çıkardıgınız söyleniyor, doğmlugu nedir bnnun? DEMtRAL — Daha bana açıkiama yaptırma. — Evet ya da hayır deyin ywl- aızca... DEMtRAL — Yok yok, mü- zekkeremizi yazdık. Çetin'ın tepkisi SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın Türk-lş Yönetim Ku- . rulu üyelerinin gözaltına alına- cağı yolundaki sözlerini "Büyük bir hata olur" diye değerlendir- di. Çetin, "Böyle bir şey yap«- bileceklerine inanmıyorum. Ama eğer gözaltına auriarsa or- tam çok gerginleşir" dedi. Çe- tin, bu açıklamarun Zonguldak işçilerinin Ankara'ya ytlrüyuşü öncesi bir gözdağı olarak yapıl- mış olabileceğini kaydetti. TİSK Başkanı Refik Baydur, UBA muhabirine yaptığı açıkla- mada, "Nusret Demiral, huku- ka aykuTİık göriiyorsa ona bir şey diyemem. Ama olaylara ea- düstriyel ilişkller açısından bak- mak gerektigine inamyorum. Türk-5 Başkanı Şevket Yılmaz- ın gözaltına alınacak bir suç iş- lediği kanaatinde degilim. Böy- le bir karar, bugün yaşanan ger- ginliği daba da brmandınr ve daha büyük sıkntılara neden olur" dedi. Istanbul DGM Başsavcısı Bi- rol Kızılun, Istanbul DGM*ye bağlı 9 üde DGM'nin görev ala- mna giren bir işçi eyleminin ken- disine ulaştırılmadığını belirte- rek "Önemli bir olay olsaydı ba- na muUaka bügi verilirdi" dedi. ANKA'nın haberine göre tz- mir DGM Başsavcısı Abdülka- dir Abacı da eylemle ilgili ola- rak henüz bir soruşturma açıl- madığını söyledi. Abacı, "Ka- nunsuz bir olay varsa gerefini yapanz. Bir olay varsa duyanz. Geregi ne ise yapanz, şu ana ka- dar bize gelen bir olay yok" di- ye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear