18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/12 PAZAR KONUĞU 27 OCAK 1991 ESKİHAVA KUVVETLERİKOMUTANISAFTER NECİOĞLU ABD işi havada bitirmek ister"Amerikan Hava Kuvvetleri'nin bir rüyası vardır. Hava kuvvetleriyle zafer kazanma rüyası... Tarihçesine biraz bakarsak îtalyan General Douhet'nin doktrininden kaynaklanmıştır. îkinci Dünya Savaşı'nda da ABD Hava Kuvvetleri bu doktrinin bayraktarlığını yaptı. Savaşın uzamasının birinci nedeni budurî' Geçen 30 Ağustos'ta emekliye aynlan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Safter Necioğlu, Körfez savaşının uzayışını böyle açıkhyor. ı Araştırma Servisi Şefimiz Şahin Alpay, Necioğlu ile Körfez savaşı, dünya ve Türkiye bakımından sonuçlan üzerine konuştu. SÖYLEŞIŞAHİN ALPAY ~ \Saym Necioğlu, ABD ve müttefıkle- rinin Körfez harekâtı başladıktan sonra edinı- len izlenim oydu ki, bu iş oldukça kısa bir sü- re içinde bitecektir. Halbuki şımdi Amerikalı yetkililer savaşın birkaç hafta yahut birkaç ay daha sürebileceğinden söz ediyorlar. Bu savaş neden uzuyor? ABD veya koalisyon güçleri bakınundan sa- vaşın bazı amaçları var. Birincisi malum: Ku- veyt'in kurtarılması. İkincisi, Saddam'ın ikti- dardan uzaklaştınlması. Bir üçüncüsü Irak'- ın butünlüğünûn muhafazası. Irak'ın askeri ve milli gücünûn zayıflatılması amacı da var. Baş- ka askeri ve siyasi amaçları da vardır mu- hakkak. Bu amaçlar nasıl elde edilir? Bunun çeşitli yolları var. Konuya şöyle bakabm: Amerikan Hava Kuvvetleri'nin bir rüyası vardır. Hava kuvvetleriyle zafer kazanma rüyası... Tarihçe- sine biraz bakarsak, Îtalyan General Douhet'- nin doktrininden kaynaklanmıştır. Douhet, be- lirli bir düşman Ulkesi üzerinde, belirli bir ala- na, belirli yoğunlukta bir hava saldırı yapıldı- ğı takdirde savaşın amacının elde edilebilece- ği fikrini ortaya atmıştır. Bu doktrini Ameri- kalı General Mitchell de ısrarla savunmuştur. îkinci Dünya Savaşı'nda ABD Hava Kuv- vetleri bu doktrinin bayraktarlığını yaptı. Bu doktrine dayanılarak Almanya ve Japonya üzerinde stratejik hava akmları yapıldı. Ama Almanya gibi endüstriyel örgütlenmesi çok güçlü bir ülke üzerinde başarılı olmadı. Fakat Japonya üzerinde bir başarı kazanıldı. O ba- şarı da Amerikan Hava Kuvvetleri açısından maalesef, atom bombasıyla gölgelendi. Aslın- da bombadan önce Japonya teslün olmak uze- reydi... Şimdiki savaşta amaçlar yanında az kayıp vermek, sivillere mümkün olduğunca zarar vermemek, ulusiararası savaş hukukuna uy- mak gibi bazı sınırlamalar da var. Medeni bir dünyada savaş böyle yürütülür, bunun dışı dü- şünülemez. Fakat işin askeri yönünü düşün- düğünüz zaman, deniz, kara, hava üç kuvve- tin birlikte hareket etmesi en mantıksal olanı. Veya çok kısa bir hava harekâtından sonra he- men kara harekâtının başlaması. Birkaç gün sonra kara harekâtı başlasaydı, kara harekâ- Efğer saldın amaçlı bir harekât yapıyorsanız, çok önemli iki şart vardır. Bunlardan biri olmazsa, harekâtın başanlı olması mümkün değil. Birincisi, arkamzdaki kamuoyu desteğidir. Çok daha önemlisi, gittiğiniz yerin halkma, onun arzu ettiği bir yönetimi veya düzeni getirmeniz lazım. Eğer oranm halkı sizi desteklemiyorsa, bu harekât yine başarılı olamaz. tmda da aynı başarı elde edilirdi. ABD silahlı gücünün teknolojik üstünlüğü buna elverişli- dir. Öyleyse neden bu yola gitmediler? Biz bu- nu hava gücüyle yaparız dediler. Hatırlarsa- nız, bir önceki ABD Hava Kuvvetleri Komu- tanı Mike Dugan esas rolü hava kuvvetleri oy- nayacak diye bir açıklama yaptı ve hemen gö- revden alındı. Bunu ilk gürîlerde gösterdikleri hedeflerden de çıkarıyorum. Mesela BASS Partisi binası, komünikasyon merkezleri, televizyon istasyonları, hava kuv- vetleri binası, Saddam'ın sarayı hedef seçildi. ÇünkU Amerikan Hava Kuvvetleri Saddam'- ın halkla ilişkisini koparmak istiyor. Propa- ganda, emir-komuta ilişkisini, partinin etkisi- ni kesmek istiyor. Çünkü Saddam'ın halk Üze- rinde çok büyük bir gücü var. Bunu Irak'a yaptığım ziyaretler sırasında bizzat gördüm. Hayret edilecek derecede güçlü. İnsan Irak'ta iki saat kalsa bunu görür. Bu ilişki kopar mı? Ben bu konuda bir şey söyleyemem. WKKKKMEfendim, amaçlar arasındaSaddam'- ın silah gücünün yok edilmesi de yok mu? Var tabii, bu gücün azaltılması hedefi var tabii. Bana azaltılması gibi geliyor, tamamen yok edilmesi mümkün olmadığı gibi, istenmi- yor da olabilir. Hava gücüyle çökertilirse, Irak'ın elinde teslim olmuş bir kara gücü ka- lır gibi düşünülüyor olabilir. Dolayısıyla savaşın uzamasının birinci ne- deni, işin hava kuvvetiyle yapıldığı zaman bir zamana ihtiyaç olması. tkinci sebep şu: Sad- dam silahlı kuvvetlerini Iran'a karşı ancak çok mahdut hedefli taarruzlarda kullandı. Büyük bir tecrübeleri yok. Gerçi Kuveyt'i işgalleri gayet iyi planlanmış bir harekât, ama karşılarında güç olmayan bir harekât. tran savaşında Irak'ın güçlü bir sa- vunması olduğu görüldü. Saddam, şimdi ha- va harekâtına karşı kendisini nasıl savunuyor? Saddam'ın hava savunma sistemi benim bil- diğim Sovyet doktrinine göre kurulmuştur. Fü- ze ve uçaksavar esaslı, radarlara fazla bağım- h bir sistem. Bu savaşta görüldü ki, aktif ha- va savunması fazla işlemiyor. Amerikalılar bu- nu süratle tasfiye edebildiler. Savunma sisteminin ikinci kısmı mevcut gücün sığınaklarda korunması. Gördüğüm ka- danyla Saddam bunu çok iyi başarmış. Pasif tedbirler tabii yalnız sığınakta muhafazadan ibaret değil. Sahte hedefler yapma, hedefleri dağıtma, gtzleme, çok çeşitli tedbirler sayabi- lirsiniz... Aktif hava savunması, biraz daha fazla askeri yetenek ister. Ama pasif savunma önceden hazırlanıp, arkasına sağınma, fazla organizasyon isteyen bir konu değil. Savunmamn üçüncfl kısmı ise, yaralıların tahliye ve tedavisi, yara alan uçaklann onanl- ması, uçaklarm durduğu satıhlann, pistlerin, hangarların tamiri, yangınların söndürülmesi dahil onarım faaliyetleri. Bu da bir dinamik pasif savunma önlemi. Bunu o kadar iyi ya- pabildiğini sanmıyorum. Çünkü verilen bilgi- lere göre pistlerin ancak yüzde yirmisini ona- rabiliyor. NATO standardı bir uçuş şeridini dört saatte yeniden uçuşa açmaktır. Tek tek nokta hedefleri bulup havadan tah- rip etmek belli bir zaman, hesap isteyen şey- ler. Savaşın uzamasımn ikinci sebebi de bu. Üçüncü sebebi ise, savaş her zaman sürpriz- lerle doludur. Kim ohırsa olsun, ne kadar yük- sek gücünüz olursa olsun, karşınızdaki ne ka- dar zayıf olursa olsun... Zaten savaş bilinme- yenler demektir. Amerikahların ne bilinmeyen- îerle karşılaştıklannı bilemeyiz. Bu bilinmeyen- lerin öğrenilmesi, bulunması, önlemin aknması elbette ki bir zamana ihtiyaç gösterir. Ben sa- vaşın uzamasmı bunlara yoruyorum ve normal buluyonım. Ama biraz zayiatı göze alsa, üç kuvvet bir- likte hareket etse, savaşın o kadar uzayacağı- nı tahmin etmem. Söylenenler doğruysa zayi- atları çok, çok düşük. Çünkü en basit bir ha- va harekâtında zayiat yüzde 2-3'tür. Yani yüz PAZAR KONUGU S A F T E R N E C İ O Ğ L UEski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Safter Necioğlu, 1930'da Kilis'te doğdu. 1948'de Kuleti Askeri Lisesi'ni, 1952ye Harp Okulu'nu bitirdi. Zırhlı Birlikler Okulu, Uçuş Okulu ve Hava Harp Okulu'nda eğitim gördü. 1967-68'de ABD'de kursiyer olarak bulunan Necioğlu, 1968-70 arasında Brüksel'deki NATO karargâhındaki Türk Askeri Temsilciliği'nde görev aldı. 1973'te tuğgeneral, 1977'de tümgeneral, 1981 'de korgeneral, 1986'da orgeneral oldu. 1987-88 arasında Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcılığı'nı; 1988-90 arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı üstlendi. Geçen ağustos ayında emekliye aynlan Necioğlu Türk Hava Kuvvetleri'nde görev yaptığı süre içinde toplam 4100 saatten fazla uçuş yaptı. Şöyle bir varsayımda bulunsak: Teke tek Türkiye ile Irak savaşacak olsa, sonuç ne olurdu? Bence bu siyasi amaçlara bağlıdır. Yani ne- yi istediğimize bağlıdır. Irak'ı tamamen çökert- mek istediğimizi varsayarsak, bunu başarabi- leceğimizi sanmıyorum. Gücümüz ona yet- mez... Ama belirli siyasi hedefler içinde, ba- na göre, yenerdik. En azından havacı olarak konuşuyorum. Tabii çok eksikliklerimiz var. Şunu da söyleyeyim ki, biz Irak'a karşı hare- kât yapacak altyapı hazırlamış değiliz. Çün- kü öyle bir niyetimizyok. Orada iki meydanı- mız var yalnızca... İki meydanla hava harekâtı olur mu? Biz Türkiye olarak hiçbir zaman böy- le bir amaç gütmedik. Bunun için yeterli ha- zırhğımız yok. Savaş sımrlı hedefli olduğu tak- dirde yeneriz. \Efendim, bir tahminde bulunmak ge- rekirse, sizce kara harekâtı ne zaman başlar ve bu savaş ne zaman biter? Ben tahminde yaruldım. Irak'ın savaşta di- reneceğine hiç ihtimal vermiyordum. Kuveyt'i bir ay içinde terk eder diyordum. Yani Irak böyle bir işgali askeri olarak kesinlikle götü- remez diye hesapladığımız için, bunu kendisi de biliyor diye tahmin ettiğimiz için, bazı ta- vizler koparmak için Kuveyt'i işgal ettiğini; bu tavizleri alıp çekileceğini tahmin ediyordum. Yanıldım. Onun için bundan sonraki tahmin- lerimde de yanılabilirim. Yine de bir tahmin- de bulunursak her halde savaş bir ila iki ay ara- sı bir süreyi geçmeyecektir. Kara harekâuna başlarsa daha erken de bitebilir. ^••Bftftrmuoyu/ıcfa çok sorulan bir soru da şu: Acaba Saddam kuvvetlerini saklayarak, kaçak görüşerek, Israil'e füze göndererek, müttefıklerin arasını açmak, Arap dünyasm- da savaşa muhalefeti arttırmak, Amerikan ka- muoyunu yönetimin aleyhine ayaklandırmak ve böylelikle bir ateşkes sağlayıp askeri yenil- giyi bir siyasi zafere çevirmek gibi bir taktik mi uyguluyor? Ne dersiniz? Yaptığı hareketlerden taktiğinin bu olduğu ortaya çıkıyor. Medya da bu açıdan bir bakı- ma Saddam'a çalışıyor. İki tane füze atılıyor; zafer Saddam'mmış gibi yorumlanıyor. Demin söylediğim gibi, bir hava saldınsıriı durdurmak mümkün değil. Aslında bir Scud füzesi bir F-16'dan daha az patlayıcı taşır. Bir F-16 da- hi sızsa, ondan daha büyük bir hasar verir. Irak'a binlerce füze atıhyor. Saddam'ın füze- lerini başarı olarak değerlendirmek mümkün Eski Hava Kuvvetieri Komntanı Orgeneral Neciogin (sagda): "Hiçbir sa\unma sistemi hava saltlınsını durtiuraına/. Kamuoyuna bunu anlatmak lazım. Siz dünyanın Patriot füzeshti yerleştfain, en güzd Bıbar sistemlerini kunıu, karşı taraf isterse deler geçer" diyor. (Fotograf: Lgur Günyüz) uçaktan 2-3'ü kaybolur. Bu savaşta söylenen doğruysa binde 5-10 arasında bir zayiat var ki, bu çok düşüktür... ^^KKMSaddam'ın elindeki uçaklarla, ABD ve müttefıklerinin uçaklarının yeteneklerim karşılaştınr mısınız? Çok fark var. Saddam'ın en iyi uçakları Fransızlardan ahnan Mirage F-l. Güçlü uçak- lar, ama bir F-15, F-16 ile mukayese kabul et- mez. MlG-21'leri ve başka Sovyet teknolojisi uçaklar da var. Bunlar özellikle aviyonik ve motor konusunda Amerikan uçaklarından ge- ridir. Gövde konusunda pek fazla geri değil- dir, yani manevralan iyidir. Yeni Fransız uçak- ları Amerikan uçaklanna çok yakın yetenek- tedir. Ama örneğin Mirage-2000'i aldıklarını sanmıyorum. Fransa'ya yaptığım bir gezide üzerinde Q yazan bazı uçaklar gördüm, Irak için yapıldığı söylendi; ama bunlar F-1'lerdi. Füzeleri de öyle. Saddam'ın birçok hava sa- vunma füzesi var SA-2, SA-3 gibi... Ama pek adları geçmiyor; kullanamıyor. Bir hava harekâtında birçok faktör var; bu- nu kamuoyuna anlatmak lazım. Hava harekâtı uçak ve pilottan ibaret değildir. Bunların ya- nında başka pek çok faktör var. Mesela bir ih- bar ve kontrol konusu, bir savunma baskısı, bir istihbarat, hedef bulma konusu var; tanıt- ma konusu var; mühimmat meselesi var; be- lirli bir sorti oranını koruma; bulunduğunuz yerde ayakta kalabilme meselesi var. Hava ha- rekâtına girecekseniz, uçak aldık, pilotumuz var demek yeterli değil; sığınağı da gaz mas- kesi de koruyucu elbisesi de elektronik aygıt- lan, kontrol sistemi, dostu-düşmanı tanıtan sistemi de olmalı... Hava harekâtı bir sistem, bir koordinasyon ile yürür. Çok karmaşıkür. Eğer pilot ve uça- ğı çevreleyen unsurlar harekâta uygun değil- se, olmaz. ABD kuvvetlerinde bunlar uygun. Bunun için kayıpları çok az oluyor. Şunu da söyleyeyim ki hiçbir savunma sistemi hava sal- dınsını durduramaz. Kamuoyuna bunu anlat- mak lazım. Siz dünyanın Patriot'unu yerleş- tirin, en güzel ihbar sistemlerini kurun, karşı taraf isterse bunu deler geçer. Beş uçağı düşü- rebilen savunma sistemine karşı on uçak gön- derir... Saldırıyı istediği noktada yoğunlaştı- nr. Siz savunma füzelerini her yere teksif ede- mezsiniz. Ben yalnız Diyarbakır'ı veya lstan- bul'u vuracağım diyebilir. Havada bir engel yoktur; özelliği budur. WK^^MPeki, genel olarak Irak Hava Kuvvet- leri'nin gücü sizce nasıldır? Pilotlarmın eğiti- mi, deneyimi gibi açılardan bakarsanız... Iran-Irak savaşının değerlendirmelerinden gördüğüm kadanyla, o kadar iyi değildir. Ama bu küçümsenecek bir güç olduğu anlamına da gelmez. Ne de olsa sekiz senelik bir savaş tec- rübesi geçirmiştir. İnsan hiçbir eğitimde savaş- ta bizzat yaşayarak öğrendiği kadar öğrene- mez. Ama havacıhk 20. yüzyılın ürünü... Ba- tı teknolojisinin, disiplininin çok hâkim oldu- ğu bir konu. Havacılıkta insanın da zihniye- tiyle, anlayışıyla, disipliniyle, organizasyonuy- la, koordinasyon çalışmasıyla Batılı olması la- zım. Biz Doğulular buna tam uyamıyoruz. Irakhların bunu başarabildiklerini sanmıyo- rum... •I^HlZ?u yorumunuz biz Türkleri de kapsı- yor, anladığım kadanyla... T,ürkiye gerçekten çok güç bir durumda. Bunu kamuoyuna anlatmakta güçlük çekiyoruz. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'nın bu halinden sonra iki istikrarsız bölge daha çıktı: Balkanlar ve Kafkasya. Bunlar gittikçe istikrarsızlaşacak. Doğu Akdeniz, batımız, Ortadoğu malum. Türkiye'nin milli siyasetini götürebilmesi için milli bir güce sahip olması lazım. Tabii kapsıyor. Ancak biz biraz daha iyiyiz. Ben iftiharla söyleyebilirim ki, bir F-16 silah sistemini başarıyla götürüyoruz; Batı standar- dında uçuruyoruz. Ama bunun arkasında tek- nolojisi, tadilatı, sanayisi, vb. var... Ama açık- ça söyleyebiliriz ki, biz Irak'tan iyiyiz tabii... Hele elimizdeki yeni uçak sistemleriyle, bir so- runumuz yoktur. değil. Öte yandan tarih şunu gösterraiştir ki, sivile yapılan saldın, onlan çökerteceğine, da- ğıtacağına, aksine birleştirmiştir. İkinci Dün- ya Savaşı'nda Ingiltere'ye, Almanya'ya yapı- lan taarruz aksine sonuç vermiş; Ingilizler ve Almanlar savaştan korkup çözüleceğine, bir- leşmiş ve kin tutarak zaferi kazanmak için en büyük gayreti göstermiştir. Yani sivilleri he- def alan saldınlar, sonuç vermez. WKtKtMEğer Saddam kullandığı silahları tır- mandınr ve diyelim ki Israil'e kimyasal baş- lıklı Scud füzeleri gönderirse, Israil ne gibi bir misillemede bulunabilir? Ne yapacağmı bilemem, ama şunu biliyo- rum: Bu kadar yoğun bir hava harekâtında 'hava sahası yönetimi, denetimi' kavramı söz konusu. Bu denetim şimdi Amerikan komu- tanının elinde. Bu en zor işlerden biri. Bütün o uçakları birbirine çarptırmadan, birbirleri- ni engellemeden; inişleri, kalkışlan, koridor- ları, gidiş gelişlerini, kaçışlan koordine ederek yönetmek büyük bir iş. Israil Hava Kuvvetle- ri'nin o komutaya girmeden bir misillemede bulunması çok zordur. Yaparsa, öbür harekâtı karıştırır. Onun için mutlaka harekâtın kont- rolü altında yapar. Karadan bir harekât yapa- bilir; sabotaj yapabilir. Belki savaş bittikten sonra yapar; hiç belli olmaz. • ^ ^ H S / z Türkiye'nin üslerin kullanılması- na ızin verme kararını onayhyor musunuz? Benim kanıma göre, Türkiye'nin Körfez kri- zinde şimdiye kadar uyguladığı politika, ana çizgileriyle doğrudur. Tabii Türkiye'nin milli menfaatleri ortaya konduğu zaman Türkiye si- lahlı güç de kullanır. Belki şu anda buna ihti- yaç görülmüyor, ama bu savaştan sonra Or- tadoğu'nun ne olacağmı kimsenin bildiği yok. Belki biliyorlar, ama herkesin kendi kafasm- da. IHİHHBSa/ı, Türkiye'nin Irak'a girmesini destekleyebilir mi? Gayet tabii... Batının bütün amacı, Türki- ye'nin kuzeyden bir cephe açmasıdır. Menfa- ati odur. WI^K^MBöylelıkle Batı 83 yıllık rezervler üze- rinde bir kontrol elde edebilir... Mümkün tabii. İşte onu da Sovyetler Birli- ği istemez. Kafkasya'ya kuvvet yığmanın se- bebi de belki odur. Batının Irak'm bütünlüğü- nün korunması konusunda açık bir ifadesini duymadım. Batınm, tngiUzlerin Ortadoğu'da- ki politikası böl, yönet ilkesine dayamr. On- larda Irak'ın butünlüğünûn korunması hede- fi tam olmayabilir, ama inşallah vardır. ^^^^mDiyelim ki, Saddam rejimi çöktü ve tran ve SuriyeIrak'agirmeye başladılar. Tür- kiye'nin bu bölgedeki kara harekâtında şansı ne olabilir? Ne gibi güçlükleri, ne gibi üstün- lükleri olabilir? Eğer saldın amaçh bir harekât yapıyorsanız, birçok şartın yanında çok önemli iki şart var- dır. Bunlardan biri olmazsa, harekâtın başa- rılı olması mümkün değil. Birincisi, arkamz- daki kamuoyu desteğidir. İkincisi çok daha önemli, gittiğiniz yerin halkma, onun arzu et- tiği bir yönetimi veya düzeni getirmeniz lazım. Eğer oranın halkı sizi desteklemiyorsa, bu ha- rekât yine başanlı olamaz. Böyle bir harekât- ta bunu hazırlayıcı birçok faaliyetlerin yapıl- ması gerekir. Ötesini sizin takdirinize bırakı- yorum... ^BI^^MAnlıyorum efendim... Başka bir so- rum: Savaşın sonunda diyelim Kuveyt kurta- rıldı. Irakyenildi, Saddam rejimi çöktü ve ba- nş şartlannı görüşecek yeni bir yönetim kurul- du. ABD bölgeden kısa zamanda çekilir mi? ABD'nin kısa sürede çekileceğini sanmıyo- rum. Uzun süre kaldığı zaman da Arap kamu- oyu aleyhine döner. Bu iş Irak için düşünülen senaryoya çok bağlı. Eğer herkes tüm zaran- mızı Irak karşılasın der, Irak halkma bu yükü çektirmeye kalkarsa, bunun sonu gehnez. Irak halkı da cezalandınlmamalıdır. Bu, halkın su- çu değil, bir partinin, bir fikrin, bir diktatö- rün Irak halkı üzerinde yarattığı bir kâbus. Bu gittikten sonra Irak halkı cezalandırılmazsa, istikrar sağlanır. Aksi takdirde Filistin gibi ka- nayan bir yara ortaya çıkar. Türkiye gerçekten çok güç bir durumda. Bu- nu kamuoyuna anlatmakta güçlük çekiyoruz. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'nın bu ha- linden sonra iki istikrarsız bölge daha çıktı: Balkanlar ve Kafkasya. Bunlar gittikçe istik- rarsızlaşacak. Doğu Akdeniz, batımız ma- lum... Ortadoğu malum. Türkiye'nin bu ka- rışık koşullar içinde milli siyasetini götürebil- mesi için milli bir güce sahip olması lazım. Bu güç de kolay yaratılmıyor. Bu gücü ille de kul- lanmak şart değil. Ama gerekirse, kullanabi- leceğinizi gösterme imkân ve yeteneğiniz ola- cak ki, sıyasetinizi götüresiniz. ^ • • • S a v a ; sonunda bağımsız Kürt devleti senaryosunu ABD'nin gündeme getirme ola- sılığım ne kadar güçlü görüyorsunuz? Bunu ts- rail destekleyebilir; ayrıca böylelikle petrol re- zervlerinden önemli bir bölümünun Arap de- neüminden çıkarılması öngörülebilir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki gelişme- JL-aiık'ın bir istikrarsızlığa sürüklenmesi gereği yok. Ama Irak'ta güneyde fakir bir Şii kitlesi var; kuzeyde Şiiler, küçük bir Türk kitlesi, bir Kürt kitlesi, onlann bir Demokrat Partisi, kazanılmış haklan var. Herhalde bu haklar çerçevesinde bir federatif çözüme gidilir. Bunu Irak'ı parçalayacak şekilde yapmalannda çıkarlan olduğunu şu anda sanmıyorum. leri incelediğinizde dikkatinizi çeken konu şu- dur: Bağımsız bir Kürdistan hareketi niçin ya- pıhnıştır. Üç devletten birine karşı. Türkiye, Iran ya da Suriye'ye karşı. Eğer ABD'nin ve- ya başka bir devletin menfaati bunlardan bi- rini zayıflatmaksa, bu konuyu kurcalar. Şu krizde sanınm Iran ve biz hedef olmaktan çık- tık. Irak'ın da böyle bir istikrarsızhğa sürük- lenmesi gereği yok. Ama Irak'ta güneyde fa- kir bir Şii kitlesi var; kuzeyde Şiiler, küçük bir Türk kitlesi, bir Kürt kitlesi, onlann bir De- mokrat Partisi kazanılmış haklan var. Herhal- de bu haklar çerçevesinde bir federatif çözü- me gidilir. Bunu Irak'ı parçalayacak şekilde yapmalannda çıkarlan olduğunu şu anda san- mıyorum. iTürkiye'nin buna bir itirazı olmaz mı? Eğer Irak'ın bütünlüğü bozulmazsa, merke- zi otorite sağlanırsa, pek sanmıyorum. Fakat merkezi otorite sarsıhrsa, bu bizi çok rahatsız eder. ^••^LE/end/m, deniyor ki Türkiye takmdı- ğı tutum sayesinde çeşitli menfaatler sağlamış- tır. A T üyeliği konusunda destekten, iktisadi kolaylıklar ve askeri yardımlara değin çok şey elde edileceği söyleniyor. Bu görüşler hakkm- da ne düşünüyorsunuz? Ulusiararası ilişkilerde sözler değil, menfa- atler geçerlidir. Menfaatlere uygun olan yapı- lır. Türkiye de menfaati neyse onu yapar... ^^^^•Anz sonrasında Türkiye'yi bölgede ne gibi koşullann beklediği söylenebilir? Irak'ın bütünlüğü sağlanırsa, normal faali- yetine geçerse, bir ekonomik menfaatimiz var. İstikrar sağlanırsa, ticari ve iktisadi ilişkiler ge- lişir. Bizim politikamızın bu istikrarı sağlamak olması lazım. Güneyimizde bizi tehdit eden bir unsuru da bırakmamamız lazım. Türkiye kom- şulanyla ne kadar dost geçinirse geçinsin, mut- laka çıkarlarının çatıştığı yerler olacaktır. Kriz sonrasında bu menfaatlerin çatışması artacak gibi gözüküyor. Çünkü bu pastadan pay almak için kimin ne yapacağım kestirmek güç.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear