18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Ecevit: Savaşa girmeyelim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Tiirkiye'nin savaş dışında kalması gerektiğini vurguladı. Ecevit, Güney ve Gttneydoğu halkına gaz maskesi dağıtılması gerektiğine işaret ederek, "Tehlikeye en açık bölgelerimizdeki halkın gaz maskesi gereksinmesi tümüyle karşılanmadan, milletvekiUerinin gaz maskesi almaya hakları yoktur" dedi. Ecevit, dün verdiği yaalı demeçte, savaşın Türkiye'yi ilgilendiren bir yanı olmadığını belirterek, Türkiye'nin savaşa girmesi veya hedef durumuna gelmesi halinde, bölgenin en çok zarara ve en çok can kaybma uğrayan ülkelerinden biri olabileceğini belirtti. Savaşan kuvvetlere lojistik destek saglamamn fiilen savaşa girme anlamına geleceğini kaydeden DSP lideri, Tiirkiye'nin kendini savaşın içinde bulması durumunda en çok zarar görecek olanların Adana'dan başlayarak Güney ve Güneydoğu illeritıde yaşayan halk olacağını bildirdi. Türkiye savaşa katıljııaıııalı • ANKARA (UBA) — HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, Irak'a karşı bir askeri harekâtın başlamış olmasına karşın şu aşamada bile masaya oturup anlaşma yapılabileceğini söyledi. lşıklar, olayın daha fazla kan dökülmeden halledilmesi gerektiğini söyledi. Batılı televizyonlann încirlik Üssü'nden kalkan uçaklann lrak'ı bombaladıktan sonra başka bir ülkeye ineceği, başka ulkelerden kalkan uçaklann da yine lrak'ı bombaladıktan sonra Türkiye'ye ineceği yolunda haberîer verdiğini, Batılı generallerin de bu planı açıkça ifade ettiklerini öne sürerek bu planı açıkça kendi kamuoylarına anlatıyorlar." diye kouuştu. Milletvekillerine zarf • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — TBMM'de dün tüm milletvekillerine birer zarf dağıtıldı. Zarfın içindeki metinde milletvekiUerinin olası bir savaşta nasü korunacaklanna ilişkin bilgiler yer ahyor. Öğrenildiğine göre "çok gizli" damgasını taşıyan zarflarda olası bir tehlike anında milletvekillerine nerede sığınacaklanna ilişkin bilgiler veriliyor, sığınacakları yerler gösteriliyor. SP: Irak kazanacak • İSTANBUL (ANKA) — Sosyalist Parti (SP) Genel Başkanı Ferit İlsever, ABD'nin Irak'a saldırısını kınadıklarını belirterek "ABD'nin saldırısını nefretle karşılıyoruz" dedi. İlsever, SP'nin Körfez savaşında lrak'ın, Filistin'in ve anti emperyalist Kürt hareketinin yanında olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Bu savaşı Ortadoğu halkları ve Irak kazanacaktır. Irak, ABD'nin saldırısını başarıyla püskürtecektir:' 'Savaşa karşı çıkın' • tç Politika Servisi — Istanbul'daki meslek odalan, sendikalar, Pen Yazarlar Derneği ve demokratik kitle örgütleri dün yazılı bir açıklamayla Türkiye'nin Körfez savaşına gjroıemesini istedilçr. Sa^aştan Türkiye'ye hiçbir yarar sağlanamayacağı göıüşünün savunulduğu orlak açıklamada "Savaş herhangi bir sorunu çöiemeyecek, tersine, bütün Or.adoğu'vu içinden çılulmaz bir sorunlar yunağına dönüştürecektir. Halka yanlış bilgi verildiğinisöyleyen tnönü, hükümetin izin isteğini değerlendirdt Karanhk senarvolarANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Başkanı Er- dal İnönü, hükümetin istediği iznin, ikinci cephe açmak anla- mına geldiğini söyledi. înönü, Türkiye'nin BM Güvenlik Kon- seyi'nin 678 sayılı karannı des- teklemek için yeni bir şey yap- masma gerek olmadığını belir- terek "Biz TC olarak Güvenlik Konseyi ile tam dayanışma için- deyiz. Hükümet bundan fazla bir şey yapılmasını istiyorsa bu- nun nedenini açıklamalıdır" de- di. Güvenlik Konseyi'nin 678 sayılı karannın üye ülkelere "gerekli destek" değil "uygun destek" sağianması çağrısında bulanduğunu da vurgulayan tnönü, "Savaşa gireceksek ge- lip onu soyleyin. Niçin bizi kan- dınyorsunuz? Bizim savaşa gir- memizi başkalanıun iradesine nasıl bırakıyorsunuz" diye sor- du. tnönü, partisinin MYK ve Meclis grubunda yaptığı konuş- malarda da "Türkiye'nin bu sa- vaşa girmesini hiçbir şekilde ka- bul etmiyoruz. Tiirkiye'nin ulu- sal çıkarları bu doğrultuda değildir" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, TBMM Genel Kurulu'n- da hükümetin Silahlı Kuvvet- ler'in kullanılması için yetki is- temi konusunda partisinin gö- rüşlerini açıklarken tüm insan- lığm dileğinin bu savasın bir an önce sona ermesi ve barış düze- ninin kurulması olduğunu söy- ledi. Birleşmiş Mületler Güvenlik Konseyi karannın -Cumhurbaş- kanı Ozal ve hükümet tarafın- dan yanhş yorumlandığını ve kamuoyuna yanhş anlatıldığını belirten tnönü, kararda "gerekli destek" değil, "uygun destek" sağlanmasırun istendiğinî, Cum- hurbaşkanı'nın bunu yanhş okuduğunu ve anlattığını vurgu- layarak, "Bana inanmryorsanız, metni açar okursunuz. Arada- ki fark çok önemlidir. Türkiye bu anlamda elinden gelen her- şeyi yaptnış, u>gun desteği sağ- lamıştır. Bu desteğin ülkemize neye mal olduğunu da herkes bilmektedir. Güneydoğu'da olanlan, vatandaşın durumunu bOiyorsunuz" şeklinde konuştu. tNÖNÜ—Savaşa gireceksek söyleyin. Niçin kandırıyorsunuz? (Fotoğraf: AA) İnönü'nün bu sözleri üzerine ayağa kalkan baa ANAP mil- letvekiUerinin tnönü'ye ve SHP'li milletvekillerine bağır- dıkları, bu arada ANAP'h Fecri Alpaslan'm SHP'lilere hitaben "Allah belanızı versin" şeklin- de bağırdığı duyuldu. tnönü, konuşmasını "Eğer hükümetimiz daha fazla bir şey yapmak istijorsa, bunun sebe- bini Sayın Başbakan açıklamalı- dır" diye sürdürdu. SHP Uderi şunları söyledi: İkinci cephe "Bugün görüşülen tezkerey- le Irak'a karşı bir ikinci cephe acılmak isteniyor. Bunun sebep- leri ne daha önce ne de şimdi açıklanmadı. Biraz önce konu- şan Dışişleri Bakanı Sayın Kurt- cebe Alptemoçin de açudamadı. Dışişleri Bakanı 'İkinci cephe söz konusu değildir' diyor, ge- tirdiğiniz tezkere ikinci cepbenin ta kendisidir." İnönü, Türkiye'nin bu savaş- ta taraf olmasının büyük sakın- calar doğuracağını ve bu davra- nışın açacağı yaraların yıllarca onanlamayacağını söyledi. SHP Genel Başkanı, konuş- masına şoyle devam etti: "Milli birlik ve beraberlik, vatanımıza bir saldın olması karşısında kurulur. Milli birlik ve beraberlik böyle bir ulusal amaç için olur. Bir kumar poli- tikası karşısında milli birlik ve beraberlik olur mu? Şimdi bu- raya getirilen tezkereye bir ba- kalım. Bu tezkere karşısında na- sü milli birlik ve beraberlik sağ- lanır? Yanlış bilgi ve değerlen- dirmeler karşısında milli bera- berlik olur mu?" öetirilen son tezkere ile daha önce kabul edilen kararlann ötesinde hükümete yeni yetkiler verilmesinin ve Türkiye'de ko- nuşlandırılan yabancı kuvvetle- rin kullanılması için yetki isten- diğini belirten tnönü, "Şu an- da Türkiye'ye çağnlan 48 ABD uçağı nerede dunıyor? tncirlik'- te duru>or. Bunlann kullanıl- ması için izin isteniyor. İkinci cephe açılması için izin isteni- yor. Bunun anlamı, Tiirki>e sa- vaşa girecek demektir. Bunu açık soyieyin. Bazı karanhk se- naryolaria bizi halkımızın kar- şısında güç durumda bırakma- yın. Ama halkımız her şeyi an- lıyor ve btliyor" dedi. Alınacak kararla Türkiye'de- ki ABD uçaklannın Irak'a sal- dırmasma izin verileceğini belir- terek konuşmasına devam eden İnönü, hükümetin bunu açıkça söylemesi gerektiğini belirterek "Ülkemize yabancı uçaklar ça- gıracaksınız. Kaldı ki bu uçak- lar bir saldınya kaulacaktır. Siz buna izin vereceksiniz. Ulusal egemenlik bunun neresinde? Bö>le bir hareket bizi savaşa so- kar. ABD'nin bizden neden böyle bir şey istediğini bilmiyo- ruz, anlamıyonız" dedi. "Cephede binlerce uçak ve yüzbinlerce insan varken Türki- ye' den neden 48 uçak havalan- dınlıyor?" diye soran înönü, konuşmasını şöyle tamamladı: "Özal'ın söylediklerinin bi- zim ulusal çıkarlanmızla, ulusal oDurumuzla hiçbir Ugisi yoktur. Tarihimizde bunun başka bir örneğî yoktur. Halkımız başka- lannın çıkan için savaşa ginnek istemiyor. Getirilen teklif ise ikinci cephenin açılmasını isti- yor. Hem de başkalannın iste- ğine uyularak isteniyor. Biz böyle bir politikayı Türkiye'nin geleneksel politikasına ve ulusal onurumuza aykırı buluyonız. Bunun için karşıyız ve karşı oy kullanacağız." Grup kontışmast SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, dün sabah partisinin Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK) ve daha sonra da TBMM parti grubunda yaptığı konuşmalarda, şimdiye kadar gelen haberlere göre lrak'ın güç durumda olduğunun anlaşıldığı- nı, bu aşamada Türkiye'nin sa- vaşa girerek emperyalist emeller peşinde koşan bir ülke görünü- mü vermesinden kaçınmasını, bunun ilerde sakıncaları olaca- ğını söyledi. Şu anda ABD'nin yanında Irak'a karşı savaşan bin beş yüz-2 bin uçak bulunduğunu, Türkiye'den kalkacak 40-50 uçağa gerek olmadığını belirten İnönü, daha sonra şöyle konuştu: "Türkiye'nin bu savaşa gir- mesini hiçbir şekilde kabul etmi- yoruz, razı değiliz, buna gerek yoktur. Türkiye'nin ulusal çı- karları bu doğrultuda değildir. Sayın Özal'ın bugüne kadar yaptığı vaatler kendi vaatleridir. Hiçbir şekilde biz ABD ile dost- luğumuzun devamı için savaşa ginnek zorunda değiliz. Bu sa- vaşa girmek, sadece bizi başka- lannın politikasına uymak gibi yanlış bir yola götürür. Bize sal- dın olursa, tabii kendimizi ko- ruruz. Ama bunun ötesinde bir savaşa girme hazırhklan içeri- sinde olduğumuzu görüyor," Hükümetin bugun TBMM'de isteyeceği yetkilerin daha once verilmiş yetkilerle bir ilişkisi ol- madığının anlaşüdığını, hükü- metin istediklerini açıkça söyle- mesi gerektiğini, üslerin kulla- nılmasına kesinlikle karşı çıka- caklarını belirten İnönü, "Bu konuda daha önce yapümış hiç- bir anlaşma yoktur. Sayın Özal'ın ABD'ye verdiği sozler- den başka bir şey yoktur"' dedi. Ülkemize bir saldın olursa, bunun milli birlik ve beraberlik içerisinde karşılanacağmı, an- cak bunun dışında ülkenin bir savaşa katılmasına kesinlikle karşı olduklanru yineleyen SHP Genel Başkanı, "Ancak biz bu aşamada Türkiye'nin savaşa girmesinden yana değiliz. Sayın Özal'ın bugüne kadar uyguladı- ğı politikanın ne kadar yanlış ol- duğu her gün biraz daha i>i an- laşılmaktadır. Önctlikle anaya- sa>a u\maması ve yaptığı emri- vakilere elbette ki muhalefet partileri olarak tepki gösterece- giz. Özal'ın dış politikada Türkiye'ye verdiği zararlar diğer zararlardan çok daha fazla ol- muştur" dedi. CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR •••••••••••••••• v < "^^••••••••••••••••^••••••••••••••••••••••••••••••••H MECLİS TOPLANDI — TBMM dün toplanarak hükümete yetkiyi göriiştü. Zaman zaman tartışmaların yaşandığı TBMM hükümete 'savaş yetkisi' verdi. DYP lideriDemirel, hükümetin tutumunu eleştirdi Saldınya davet çıktıANKARA (Cumhuriyet BUrosu) — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, hükümetin TBMM Genel Kurulu'nda al- dığı son yetkinin Türkiye'yi savaşa soka- cağını söyledi. Demirel, "Türkiye, sipa- riş, ısmarlama savaşı üstlenmesin" dedi. lrak'ın Türkiye'ye saldırısının "yok de- necek kadar" az olduğunu ifade eden DYP lideri, olası bir saldın durumunda ise buna yanıt verilmesine DYP'nin tam kadro destek olacağını belirtti. Demirel, yabancı uçaklann, bir saldın olmaması durumunda kullanılmayacağının hükü- met tarafından açıklanmasını da istedi. TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşme- ler sırasında Demirel'in "Türkiye'nin her zaman haklı olması koşuluyla, güçsüz olanın yanında olduğunu" söylemesi üzerine Devlet Bakanı Mustafa Taşar, "Hayvan" diye bağırdı. Hükümetin TBMM'den yeni yetki is- temi konusunda partisinin görüşlerini açıklayan Demirel, hükümetin ne için önlem istediğini halka açıklaması gerek- tiğini söyledi. Körfez'deki savaşın birkaç gün içinde sona ermesi durumunda, Türkiye'nin bugüne kadar aldığı önlem- lere yenilerini eklemesine gerek olmaya- bileceğini vurgulayan Demirel, şu ana kadar edinilen bilgilerin bu yönde oldu- ğunu belirtti. Demirel, "Kimse bu mem- lekette, vatanperverliği kendi tekelinde saymasın. bu bahane edilerek Türkiye 1 nin savaşa sokulması kaygısı vardır" dedi. Hükümetin, TBMM'nin daha önce 107 ve 108 sayılı kararlarla, "Nerede, ne işe yarayacağı meçhul açık bir bono istediğini" kaydeden Demirel, "O zaman da 'Açık bono isteyeceğinize, ne yapmak için istediğinizi soyieyin' dedik" diye ko- nuşunca, ANAP'h milletvekilleri tarafın- dan protesto edildi. Bu kararların Ana- yasa'ya aykın olduğunu bildiren Demi- rel, sözlerini şöyle sürdürdu: "Hükümel, 'Askerimizi, uçağımızı sa- vaşa sokmayacağız' diyor. Gerçekten bu- nu istemiyorsanız mesele yok. Eğer isti- yorsanız, dolambaçlı yollara gerek yok. 48 uçağın neden geldiğini izah etmedi- niz? Şimdi bu yubancı kuvvetlerin Türk- iye'de kullandmalanna izin verilmesini istiyorsunuz. Bu kuvvetler, Türkiye'nin savunmasını takviyc etsin diye mi, yok- sa yurtdışına gönderilip bir görev yap- sın diye mi gönderildi? Türkiye, bu kuv- vetleri bir göreve gönderebilir mi? Bu, karşı tarafın hıncını, düşmanlığını, şa- yet takati varsa karşı tarafın saldınsını üstümüze çekmektir. Saldırmasını siz da- vet ederseniz, adamın saldınsı normal hale gelir. Sizin de savaşa girmeniz ka- çınılmaz olur. Siz bu hava güçlerini ne- mez. Bunun faturasını, bu millet ödeye- cek. 'Bu komşumuzun başı sıkışmışken, başını kendisi belaya sokmuşken, gelin şundan yararlanalım' derseniz. bir gün bu hesaplar bizim üzerimizde de yapılır. Bunlar durüst işler değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin onuruna, şerefine ya- kışmaz. TC hep, güçsüz olanın yanında olmuştur." Demirel, bu cümlesini tamamlamadan Taşar "Hayvan" diye bağırdı. Demirel, ANAP milletvkillerinin protesto ettiği bu cümlesini, "Haklı olmalan şartıyla" diye tamamladı. Sorunun Irak ile dün- ya arasında olduğunu yineleyen Demi- rel, "Bu niye tek başına Türkiye Cum- huriyeti'nin işi?" diye sordu. Demirel, Demirel, TBMM Genel Kurulu'nda konuşurken saldın olmaması durumunda Türkiye'deki yabancı uçaklann Irak'a karşı kullanılıp kullanılmayacağının açıklanmasını istedi. Demirel'in "Türkiye'nin hakb olması koşuluyla güçsüzlerin yanında olduğunu" söylemesi üzerine, Devlet Bakanı Taşar, "hayvan" diye bağırdı. Türkiye ile Irak arasında savaşı gerekti- ren bir ihtilaf olmadığını kaydetti. "Türkiye'yi emrivakiyle savaşa sokarsa- nız, bunun büyük vebali vardır. Bu ka- rarın, Türkiye'nin savaşa sokulması için kullanılmamasım istiyoruz" diyen Demi- rel, Türkiye'nin savaş sonrası oluşturu- lacak Ortadoğu'da rol oynayabilmesi için savaşa bulaşmaması gerektiğini söyledi. Bu arada TBMM Genel Kurul toplan- tısından önce DYP grubunda konuşan Demirel, DYP'nin, Türkiye'ye bir saldı- rı olması durumunda, buna millet ola- rak "sıkılmış bir yumruk gibi" yanıt ve- rilmesine tam kadro ile destek verecek- lerini bildirdi. Demirel, Körfez'deki savaşın büyük Kuliauacaksıııu.' Turki>e'ye bir sal- dın olmazsa, bunlan kullanacak mısı- nız? Kuuamrsanız, Türkiye'yi savaşa sok- muş olursunuz. O zaman da, 'Savaşa ta- raf olmayacağız' lafiannız askıda kalır. Ya, 'Saldın olmazsa, bunları kullanmayacağız' deyin, ya da 'Türkiye- yi savaşa sokmayacağız' demeyin. Türk- iye'ye savaş lazımsa. kendisi karar ver- sin. Türkiye, bir sipariş, ısmarlama sa- vaşı üstlenmesin." BM karannın, asker kullanılmasını zorunlu kılmadığını bildiren Demirel, "Savaş bitmeye yaklaşmışken, 'Biz de şu- na, ucundan kıyısından bulaşalım' diyor- sanız, bunu açıkça soyieyin. Birtakım yerlere soz verildi diye, savaşa heves edil- bir hava savaşı biçiminde gelişebileceği- ni ve 8-10 gün sürebileceğini anlattı. Cumhurbaşkam, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nm, "bir saldın olmaması duru- munda Türkiye'nin savaşa katılmaya- cağı" biçiminde açıklamalar yaptıkları- nı anımsatan Demirel, Türkiye'ye gelen yabancı uçaklann bu savaşa girmesi du- rumunda, "Türkiye'nin yapüacak bir sal- dırıyı, kendi kendisine icat etmiş olacağını" kaydetti. Demirel daha sonra şöyle dedi: "Peki, toprağı ne olacak? Kendi top- raklannı saldın için kullandırması, Türkiye'nin o ülkeye saldınsı anlamına gelir. Bunlar izah edilmelidir. Savaş baş- lamıştır. Bugün için bir kara harekâtı yoktur ki ikinci cephe meydana gelsin. Irak'ta bir boşluk olursa, böyle bir şe- yin olacağım ima ettiler. Olay bir yere geldi, dayandı. Türkiye, Irak ile dünya arasındaki yerini almıştır. Ambargo uy- gulamıştır. Sınıra asker yığarak, lrak'ın sekiz tümenini Türkiye sınırına çekmiş- tir. Bir saldın olursa, millet saldıranla- rın karşısına çıkar. Herkesten evvel de biz çıkanz. Herkes saldıranlann karşı- sına çıkacağına göre müsterih olun, ra- hat olun. Nedir bu telaş, bilmiyoruz." Meclis'in, hatır için savaşa girilmesi- ne izin vermeyeceğini kaydeden Demirel, şunları ekledi: "Bizim savaşa karşı, Türkiye'nin sava- şa sokulmasına karşı olmamız kadar ta- bii bir şey olamaz. Türkiye'yi yöneten- ler, 'Biz de karşıyız' diyor. Ama 'Biz de karşıyız' diyenleri, Türkiye'yi, ne yapıp edip bir punduna getirip savaşa sokma- $ı gibi bir hileli planlan var. Bunun, açık- ça konuşulmasını istiyoruz. Memleketi olupbittiye getirip bîr şeyin içine soka- caksımz. Sonra da sonımluluğunu, 'Milli birlik-beraberlik' gibi fevkalade uyduruk şeyi, şantaj vasıtası yaparak onun arka- stna sığınacaksınız. Olur şey değildir." Bir Sipariş, Ismarlamayla Savaşa Ginnek... ANKARA — Çankaya Köşkü'nde galiba mavi salon diye ûn yapan dikdörtgen büyük odanın tam ortasına yerleştiril- miş, dikdörtgen uzun masanın başında oturan, çepeçevr© bakanlann saygıdan öteye çekinerek izledikleri TO'ye hay- retle bakıyor ve söylediklerini hayretle dinliyorum. Tam yanıbaşımda TV kameramanı, tam karşısındaki TO1 nün bozuk Türkçe sözlerini saniyesini kaçırmadan "zapte- diyor." TÖ, aylardır unutageldiği kimi kavramları, halkın böytesi günlerde kabaran duygusallığına alet ediyor. ABD'den, irv giltere ile Fransa'dan örnekler göstererek, MGK'nın tavsiye ettiği, hükümetin katıksız kabul eylediği ve derhal Meclis'e sunulacak "yeni önlemlere" muhalefetin onay vermesini ulu- sal birlik beraberlik adına istiyor. İstemek ne sözcük, günü- müzün gerektırdiği tek koşul diye öne sürüyordu. Adı geçen ülkelerde parlamentolarla muhalefetler, gerçek- ten ulusal iradeye dayanan yönetimlere veya yöneticilere destek verdiler. Ulusal bir sorunda iktidar, örnegin savaş olasılığıyia itgili gelişmelerden muhalefetı bilgilendirdiği gibi, gereklığinde görüşüne başvurdu. O ülkelerde iktidarlar^ muhalefete ka- pıkulu muamelesi yapmayı düşlemediler. 10 gibi, "Ben yap- tım.oldu" demediler. TÖ; beş buçuk aydır savaş açma, savaşa katılma kararını kesinleştireceği günü dayanılmaz arzuyla ve savaşı vazge- çemediğı bir tutkuyla bekliyordu. Savaş hayranlığını kanıtlayan sözleri, barış yanlıst sözle- rini bir anda alıp götürüyor, sıfıra indirgiyordu. Kimi yetkiler almaya ginştiği ilk aylarda hükümetin savaş açma izniyle donanmasmı, Meclis'e ait bu yetkinin, sözün- den çıkmaz Bakanlar Kurulu'na devredilmesini istiyordu. O sıralar başaramadı. w • " •' Oysa başarması TO; BeŞ ÖUCük gerekiyordu. Giderekgerekiyordu. Giderek c a u f l c arma banş umudu azalıyor, SavaŞ aÇma, savaş giderek güçieşi- katılma kararını yordu. Beyaz Saray- . • , .. « da iki oias.hğa göre kesinleştireceği gunu senaryoiar ve bu se- dayanılmaz arzuyla ve naryolara uygun J ' .„, 1 müttefikier" bir bir savaşı vazgeçemeuigı saptanırken, Ortado- ı-,;r û ğu'da her olasıhga *?" yatkın güçlü aday TÖ'ydü. TO, -muhalefetin durmadan söylediği gibi- Beyaz Saray'a "ülkeye hangi yararlar sağlayacağı asla bilinmeden" verdi- ği sözleri bir bir yerine getirdi. Sonuncusu İncirlik'i açmak, oraya gelen veya zaten İncirlik'te bulunan ABD uçaklarını kuzeyden Irak'a saldırtmaktı. Dün, Meclis'ten ANAP oyla- rıyla geçırdiği yeni tezkereyle bunu da başardı. Köşk'teki MGK toplantısı, ardından Bakanlar Kurulu... Sonra Meclis'e geldik. ANAP grubuna gelen bakanlarla konuşuyoruz. Şöyle di- yorlardı: "lrak'ın işi bir günde bitti. Altmış havaalanı yerle bir, bilmem kaç merkez, tank, top, silah dümdüz. Böylece Saddam bir günde tamam"dı. Ne var ki hükümet, askerlerin darbe gerekçelerinde kul- lanılan ağızla "Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili şekil- de 'korumak ve kollamak' için veya "ülkemizi muhtemel teh- likelere karşı güvenliğini idame ettirmek" amacıyla ABD uçaklarını Irak'a salacak, gerekirse Türk askerini de çöllere gönderecekti. Saddam bitmişse "ülkemizi muhtemel tehlikelere karşı korumak" söz konusu olamazdı. Ortada "düşman" kalma- dığına göre bu hükümet, ikinci cephenin hukuksal kaidesı olan tezkereyi Meclis'ten geçirmeye niçin uğraşıyordu? Üs- telik hükümet veya savunucuları çatlasalar da patlasalar da gerçek değişmezdi. Dün kabul edilen tezkere adı buz gibi ikinci cephe tezkeresiydi, bal gibi ülkeyi savaşa atıyordu. Dışişleri Bakanı çıkmış kürsüye, 28 devletin uluslararası güce katıldığından dem vurarak, orada bulunmayışımızdan adeta hayıflanıyor. Kamuoyunu, muhalefeti, TV'den izleyen- leri herhalde çok saf, hatta oldukça budala sayarak, Türk askeri dahil eldeki yabancıları başka ülkeye, Irak'a gönder- meyı hem savaş hali saymıyor hem de ikinci bir cephe açıl- dığını öne sürenleri neredeyse yalancılıkla suçlayabiliyor. Insanlar, TÖ'nün öğrencisi olduklannı ancak bu denli ka- nıtlayabilirler. Bir siyasal heyet, -İnönü'nün söylediği gibi- "TÖ'nün ana- yasa dışı anlayışıyla ulusal birlik oluşamayacağını" tşte böyte anlayamaz. Türkiye'yi savaşın içine atan davranışları kap- sayan böylesi tezkerelerin çevresınde ulusal birlik oluşamaz. Bunları bir TÖ, bir de iktidar çoğunluğu anlamıyor. Dernirel'in yanıt ararken ısrarla sorduğu gibi, Türkiye'yi bu tezkereler savaşa sokuyor mu, sokmuyor mu? Türk askerini kullanmı- yoruz derken, başkalarına Türk topraklarını kullanma yetki- si veriliyor mu verilmiyor mu? Bu kararı nasıl uygulayacaksınız? Hiçbirine yanıt yok, yok, yok! Yok, çünkü Bush'la anlaştık, Türkiye'yi ikinci cepheyte şöy- le ya da böyle yoldan savaşa sokuyoruz. Demirel'in şu yargısı haksız mı? "Türkiye, bir sipariş, bir ısmarlamayla savaşa giriyor," Yetki istemine karşı çıkan tek ANAP'h Güzet Anayasaya aykırıkurtulnndugunu" söyledi. Ret karannın parti içinde kendisi- nin aleyhine bir dunım yarata- cağını sanmadığını, arkadaşla- nnı bu konuda rahat bıraktığı- nı anlatan Guzel, "Ama bilsem ki önümüzdeki hafta başba- kan, genel başkan olacağım, gene de vicdanımın sesini din- lerdim. Siyasi hayatımın bugün noktalandığını bilsem yine bu kararı veririm" görüşünü dile getirdi. Güzel, daha önceki yet- ki istemlerine "evet" oyu kul- lanmak zorunda kaldığım, bu nedenle vicdanımn rahatsız ol- duğunu da belirtti. Türkiye'nin, Ortadoğu'da zengirüik ve hak dağıtan bir mi- rası bulunduğunu söyleyen Gü- zel, bağımsız ve güdümjü olma- yan dış politika izlenmesi gere- ğine işaret etti. Büyük devlet ol- mak için büyük devlete yakışır politikalar üretmek gerektiğini ve bunları sağhklı bir şekilde uygulamanın yararlı olacağını vurgulayan Güzel, "Millet Tden 70'e bu savaşa katılma- manuzı istiyor. Hükümet yetki- lileri de savaşa karşı görüşleri- ni sık sık beyan etmişlerdir. An- cak bugün burada alınan yetki bu beyanlara tamamen tezat teşkil etmektedir, herkes bil- mektedir ki sınır ötesi bir ope- rasyon ya da üslerin kullanımı bir savaş demektir" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP genel başkan adaylanndan Hasan Celal Gü- zel, hükümetin TBMM'den "yetki" istemine ret oyu verdi. Yetki isteminin "anayasaya aykın" olduğunu belirten Gü- zel, "Sadece petrol hesaplan, birtakım turizm menfaatleri ve bir hanedandan gelecek birkaç yüz milyon liralık bağış, bir milletin haysiyetiyle mukayese edilemez. Dış politikayı daha haysiyetli yapmak zorundayu" diye konuştu. Hasan Celal Güzel, TBMM'deki oylamada ret oyu kullandıktan sonra basın top- lantısı düzenledi. Güzel, üslerin alınan yetkiyle çok kısa bir za- man içinde kullandırılacağı dü- şüncesinde bulunduğunu, bu nedenle yeni zorunlulukların ortaya çıkabileceğini anlatarak "Kendimizi savaşın içinde bul- ma dunınıu söz konusu olacak- tır" dedi. Doğru olanı vicdanımn sesi- ni dinleyerek yaptığını anlatan Güzel, "Müsterihim, rahatım, dilerim kimsenin burnu kana- maz. Küçük hesaplaria bu şe- kilde neticelere sebep olursak ben kendimi şahsen töhmet al- tında hissetmek istemem" biçi- minde konuştu. Hasan Celal Güzel, ANAP'ta kendisinin başlattığı parti içi demokrasi mücadelesiyi* "tek şeflilikten
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear