23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 HABERLER 7 EYLÜL 1990 SHP lideri, adliyılın açılışında Ocakçıoğlu'nun konuşmasına kızarak toplantıyı terk etti lnönü'den \argıtay Başkanı'na protesto Yargıtay Başkanı'nın, tutumu ile ana muhalefetin tören salonunda, hatta Türkiye'de olmadığı görüşünü ortaya koyduğunu belirten İnönü, "Böyle bir görüş Yargıtay Başkanı'na yakışmaz" dedi. Ocakçıoğlu, İnönü'den söz etmemesini protokol hatası olarak niteledi. ANKARA (Cumburiyet Büro- sn) — Yeni adli yıl sancılı başla- dı. SHP Genei Baskanı Erdal İnö- nü, Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) temsil edilmediği Yargıtay- daki yeni adli yıl açılış lörenini Yargıtay Başkanı lsmet Ocakcıoğ- lu'nun tutumuna tepki göstererek terk etti. Ocakçıoğlu'nun konuş- masuun başında açılışa katılanla- ra hitap ederken ana muhalefet partisi liderinden söz etmemesi, Barolar Birliği'nin protestosuna muhalefetin destek göstermesini eleştiren sözleri Inönii'nün tepki- sine yol açtı. Diin saat 10.00'da başlayan tö- rene gelen İnönü, salonda kendi- ne aynlan yere oturdu. Yargıtay Başkanı'nın konuşmasının başın- da, "Sayın Cnmhurbaşkanım, Türkiye Bıiyiik Millet Meclisi'nin Sayın Başkanı, Sayın Başbakan, yüksek yargı organlannın sayın başkanlan, Bakanlar Kurulu'nan sayın üyeleri, sayın konuklar, de- gerli meslektaslanm" derken ana muhalefet partisi başkanından sö- zetmemesıni dikkatle dinleyen tnönü, Ocakçıoğlu'nun sözlerini dağıtılan metinden izleyerek din- ledi. Ocakçıoğlu'nun TBB Başka- nı'nın konuşmasına izin verilme- mesi olayına değinirken konunun politik zemine oturtulmak isten- diği ve bazı politikacılann buna destek verdiği eleştirileri uzerine tnönü salonu terk etti. İnönü, gazetecilerin sorusu üze- rine, Yargıtay Başkanı'nın kendi- sinden söz etmemesini önce bir unutkanlık sandığını, ancak ko- nuşmayı diniediğinde bunun bir unutkanlık değil bilinçli olarak yapümış bir hareket olduğunu an- ladığını söyledi. Yargıtay Başka- nı'nın bu tutumu ile ana muhale- fetin tören salonunda, hatta Tür- kiye'de olmadığı görüşünü ortaya koyduğunu belirten İnönü, "Böyle bir göriış Yargıtay Başkanı'na ya- luşmaz. Ana muhalefel olarak Türkiye'de yargının bagımsızlığı- m konımak bizim görevimizdir. Bunan için de onlar bngün banon farkında degillerse, bunu biz* savunnrnz" dedi. tnönü, "Her şeyden önce Yargıtay Başkanı'nın Türkiye'de ana muhalefetin yeri- ni bUmesini istiyorum, bekliyo- rnn. Harekcdm Yargıtay'a, yargı- ya karsı degildir. Her şeye ragmen, bükümete de ragmen, bu konuda duyarlıhk göstermeyen bazı yargı mensuplarına ragmen Türkiye'de yargı bagımsıriıgını kuracagu" di- ye konuştu. Ocakçıoğlu ise İnönü hitabın- daki "konuklar" sözcüğü içinde yer aldığını savundu. Ocakçıoğlu, "Bu tatumunun, potitikaya kanş- mak ve muhalefeti dışlamak şek- linde degerlendirildiği"nın anım- satılması üzerine, "Ben berhangi bir şey söyleyecek degilim. Nut- knmda ben gerekeni söyledim. Nutkura neyi gereküriyorsa onu söyledim" dedi. Ocakçıoğlu'nun konuşmasın- dan sonra söz alan Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın, Yargıtay'ın sorunlanna değinirken bina soru- nuna ağırlık vererek hükümetin kendilerine bir bina tahsis edece- ğini açıklaması dikkat çekti. Sancılı tören Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen törene, hükümetin ağırlıklı olarak ilgisi dikkat çek- ti. Cumhurbaşkanı özal, TBMM Başkanı Kaya Erdem'in yanı sıra Başbakan Akbulut ile birlikte 9 bakan törende hazır bulundu. Tö- rene aynca SHP Genel Başkanı Erdal inönü, bazı ANAP'ü ba- kanlar, yüksek yargı organlannın başkan ve bazı üyeleri de katıldı- lar. Cumhurbaşkanı Özal salona girişinde yalnız Başbakan Akbu- lut ile el sıkıştı. Saygı duruşu ve Istiklal Marşı- mn dinlenmesinden sonra konu- şan Yargıtay Başkanı Ocakçıoğlu, 16 sayfalık konuşma metninin 7 sayfasıru TBB Başkanı'nın konuş- masına izin verilmemesınin neden ve gerekçeleri ile buna ilişkin tep- kilere ayırdı. Geçen yıllarda TBB başkanlarırun konuşma metinle- rini Yargıtay Başkanlığı'na gön- dermelerine karşın, bu yıl gönde- rilmediğini savunan Ocakçıoğlu, şöyle dedi: "Yiicc Yargıtay'ın ber zaman konıdugu agırlığı sebebiyle eevap vennemesinden yararlanılarak ka- muoyu yanıltılmak suretiyle sü- rekli kışkırtma ve sataşma yolu tercib edilrais ve sorun bu yıl der- hal politik bir zemine oturtulmak istenmiştir. Olayın bu safhaya so- kulması çabalanna bazı politika- alar da destek vermekten geri kal- manuşlar, işi yıice Yargıtay'ı uyar- maya kadar goturmüşlerdir. Bu- nu hayret ve üzüntü ile karşıladı- ğımızı belirtmeden gecemeyecegiz. Biz sarf edilen sozieri buraya aiıp sizlere yeniden hatırlatmayı uygun görmiiyornz. Bu sözlere cevap ve- recek de degiJiz. Ancak şu busus iyice bilinmeiidir ki yiice Yargıtay kendini böyle bir uyanya asla mu- batap saymaz. Bu vesile ile tepki adı alDnda varatılmak istenen ha- va, kullanılan dil, üslup meselenin bangi duzeyde ele alındıgının bir göstergesi olmus ve talihsiz bir. tablo oluşturmuştur. 1lerde yargı tarjhini inceleyecek olanlar bu ta- lihsiz tabloyu ibretle de alacaklar, kamuoyu ve Yargıtay yetkili or- ganlan bunu elbette geregi gibı degerlendireceklerdir." Adli yıl açılışında yapılacak ko- nuşmaların içeriğine de değinerek "Yapılacak konuşma serbest kür- siide yapılan bir konuşma degildir" diyen Ocakçıoğlu, söz- lerine şöyle devam etti: "Törenin amacı doğrultusunda adli üslup içerisinde yapılması ge- rekli olan bir konuşmadır. Töre- nin amacı, yasanın esprisi içerisin- de Yargıtay Birinci Başkanı'nın konuşma metni üzerinde Başkan- lar Kunılu'nun düşüncesi alınır- ken Birlik Başkanı'nın konuşma- sının ber türlu kayıttan azade ol- dugu savunulamaz. Töreni genel politikanın tartışıldıgı bir ortam haline dönuşturme istidadı taşıyan bir konuşraaya burada asla yer yoktur. Politikanın yargıya, Yar- gılay'a sokulmaması, yargı bağıro- sızlığının (erainatı ve aynı zaman- da Yargıtay'ın titizlikle koruduğu temel bir iikedir. Bu titizlik sebe- biyledir ki Hâkimler ve Savcüar Yüksek Kurulu'nnn da başkanı olmalanna ragmen kendilerine guvensizlikten değil ve fakat taşı- dıkları politik sıfat itibanyla ada- iet bakanlanmn bu törenJerde ko- nuşma yapmalan söz konusu ol- mamışür. Yargı kutsal ve çok onuıiu bir görevdir; kuşkusuz po- litika da devlete, millete hizmet yolunda çok onurlu bir ugraşür. Ne var ki ikisi birbirine kanştın- lırsa ikisi de niteliklerinden çok şey kaybederler ve geriye bir şey kâlmaz. tşte Yargıtay hiçbir suret- le fedakârlık edemeyeceği bu prensipleri, hangi şart albnda olursa olsun teminat altında tat- mak için önceden metin ister. Ko- nuşmanın sınırları törenin ama- cında rnündemiçtir. Buna saygı gösterilmesini beklemek hakkı- mızdır. Bu saygı sınırlannı zorla- yan bir konuşmaya bu kürsüde yer yoktur. Adli yıl açılış töreni hiç kimsenin politik beveslerine basa- mak teskil edemez. Bu böylece bi- linmeiidir." SHP Genel Başkanı İnönü, Ocakçıoğlu'nun bu sözlerinin he- men ardından salonu terk etti. Inönü'nün yarunda oturan bakan- lann, birer sıra kayarak lnönü'nun boşaian koltuğunu doldurdukla- n gözlendi. Konuşmasını sürdüren Ocakçıoğlu, yargının başta iş yü- kü olmak üzere çeşitli sorunlan- na da değindi. Kürsüye daha sonra Cumhur- başkanı özal geldi. Yargıçlann, devletin yargı yetkisini kullandık- larını, bu yetkinin amacımn da haklı ile haksızın ayrılıp, sorunla- rın çözulüp, sosyal banşın saglan- ması olduğunu belirten özal, Yar- gıtay'ın iş yükünün artmasına da- va sayısuun artmasını ve davala- nn uzamasını gösterdi. Yargıtay binasının yetersizliğine de işaret eden Cumhurbaşkanı özal, Yar- gıtay'ın yeni ve modern bir bina- ya kavuşmasını istediğini belirte- rek hükümetin bu konuyu yakın- dan ele alarak simdiki hizmet bi- nasına >"akın bir yerde bir bina tahsis edeceğini söyledi. özal, Yar- gıtay'ın kısa sürede bilgisayar kul- lanımına geçrnesi gerektiğini de söyledi. Törenden sonra Cumhurbaşka- nı özal, TBMM Başkanı Erdem, Başbakan Akbulut, bazı bakan- lar ve bazı yüksek yargı organla- rının yöneticileri, Ocakçıoğlu'nun Yargıtay Konferans Salonu'nda d i m l e n e n «örene kökönıedn agıriıkiı olarak ilgisi dikkat çekti. (Fotograf: Banş BU) odasına geçtiler ve burada yarım saat kadar kaJarak sohbet ettüer. Kaya Erdem'in bir süre burada kaldıktan sonra diğerlerini bekle- meden aynlması dikkat çekti. Cumhurbaşkanı özal ise Başba- kan Akbulut'u makam aracına alarak Yargıtay'dan aynldı ve haf- talık olağan görüşme için Çanka- ya Köşkü'ne çıkü. Ocakçıoğlu'nun tutumunu tep- ki olarak İnönü'nün töreni terk et- mesine ilişkin görüşü sorulan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Yekta Gnngör Özden, şu anda Anayasa Mahkemesi'nin başkan- lığına vekillik ettiğini belirterek herhangi bir yorum ya da değer- lendirmede bulunamayacağını, ortaya koyduklan tutumlann ki- şileri bağlayacağını, bunun değer- lendirmesini millete bıraktığını söyledi. Yargıtay Başkanı lsmet Ocakçı- oğlu, öğleden sonra Anıtkabir'i zi- yaret ederek çelenk koydu ve say- gı duruşunda bulundu. Törene, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Haluk Yardıma, Yargıtay başkan- vekilleri, daire başkanlan ve Yar- gıtay üyeleri katıldı. Ocakçıoğlu, törenden sonra bir gazetecinin, "SHP Genel Başka- nı Erdal İnönü protokolde adı gecmediği ve poiitik davranıldıgı gerekçesiyle töreni terk etti. Bu konuda ne diyorsunuz" şeklinde- ki sorusuna karşıuk, "Bu politi- ka degil. Olsa olsa bir protokol hatası olabilir. Gerekirse kendisiy- le konuşur dunımu izah ederiz. Bu hatayı politik bir davranış ola- rak degerlendirmek tamamen yanlış" dedi. BarolarBirliğiBaşkanı Önder Sav, alternatif törende Ocakçıoğlu'nu sert bir dille eleştirdi 'Üargıtay Başkanı, ama hukukçu değîl 9 Türkiye Barolar Birliği Başkanı Önder Sav, Yargıtay Başkanı Ocakçıoğlu'nu sert bir dille eleştirdi. Sav, "Gölgelerinden korkanlar yönetime yanaşarak daha iyi gelecek düşleyenlerle aynı yargı ve adalet kırivannda koşmayız. İktidara şirin görünme yarışında biz yokuz.dedi. ANKARA (Cumhuriyet Biro- su) — Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB), yeni yargı yıhnın başlama- sı nedeniyle Yargıtay'dan ayn ola- rak düzenlediği "alternatif tören" dün yapıldı. Türkiye Barolar Bir- liği Başkanı Önder Sav, günü- müzdeki uygulamalarla laiklik il- kesinin zedelendiğini belirterek "Biz ulusuz, çağdaş, uygar top- lurn olma iddiasındayız. Bizi se- riat düzenine sokma, tekrar üm- met yapma gayretleri boşunadır. Türkiye'de laikliğin topluma aç- üğı uygar, çagdaş, insana ve di- ne saygılı, aklı ön planda tutan kapılannı kapatınaya. kimsenin giicü yetmeyecektir" dedi. Anka- ra Universitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Eralp Özgen de gericiliğin günü- müzde belli mihraklardan güç ve maddi destek gördüğünü belirte- rek "Yöneticiler ise ya büyük bir vurdumduymazlık ya da büyük bir bıyanel içinde buna göz yummaktadırlar" diye konuştu. TBB'nin DTCF Farabi Salo- nu'nda dün saat 13.OO'te düzen- lediği törene, TBMM Başkanı Ka- ya Erdem, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Anayasa Mahkeme- si, Danıştay, Uyuşmazlık Mahke- mesi, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek Idare Mahkemesi yönetici ve üyeleriyle Adalet Bakanı Oltan Sungurlu. Halkın Emek Partisi Genel Başkanı Fehmi Işıklar, SHP Genel Sekreteri Deniz Bay- kal, SHP'ü milletvekilleri, yargıç- lar, savcılar, il barolannın yöne- ticileri, öğretim üyeleri ve çok sa- yıda avukat katıldı. Avukatların tümünün cüppeleriyle katıldıkla- Barolar Birliği'nin düzenlediği 'alternatif adli yıl açılışına cüppeleriyle kadlan nyeler Amtkabir'e çıkü. (Fotograf: AA) n törene, Yargıtay 11. Hukuk Da- iresi Başkanı Yavuz Okçuoglu'- nun da aralarında bulunduğu 8 Yargıtay üyesi katıldı. Yargıtay Başkanlığı'nın TBB töreninin de- vam ettiği saat 14.00'te, tüm yö- netici ve üyeleriyle Anıtkabir'i zi- yaret karan almaları nedeniyle Yargıtay 6. Ceza Dairesi üyesi Naci Ünver dışındakilerin tören- den erken ayrıldıkları görüldü. Erdem ve İnönü, 2 saati aşkın sü- ren töreni sonuna kadar izlerken Sungurlu, Sav'm konuşmasını dinledikten sonra Meclis'te bir so- ru önergesine cevap vereceği ge- rekçesiyle salondan aynldı. Kaya Erdem'in dinleyicilerle birlikte konuşmacılann sözlerini sık sık ve uzun süre alkışlaması dikkat çek- ti. Baro yöneticileri, tören önce- sinde cüppeleriyle Amtkabir'e gi- derek çelenk koydular, ziyaret ettiler. Önder Sav, Yargıtay'dan ayn olarak tören düzenlemelerinin ne- denini açıklayarak başladığı ko- nuşmasında, Yargıtay Başkanı Ocakçıoğlu'nu sert bir dille eleş- tirip gerçekleri çarpıtmakla da suçlayarak şöyle dedi: "Gölgelerinden korkanlar, yö- netime yaranarak daha iyi geleek düşleyenlerle aynı yareı ve adalet kulvannda koşmayız. iktidara şi- rin goninme yanşmda biz yokuz. Yargıyı daha bagunsız yapraa. ba- rolan vesayet ve sansürden kur- tarmada, Yargıtay'ı daha bagım- sız, daha etkin, daha tutarh yap- ma yarışında varız. Yargıtay dai- re başkanlan ve üyelerinin çoğun- lugunun Yargıtay yönetiminin tu- tnm ve davramşlannı uygun bul- BiaiBğını biliyoruz. Bu bizi ferah- latıyor. Sorunnmuz, ugraşımız yiice Yargıtay'la degildir. Bağım- sız Yargıtay'ın başında bugnn maalesef bağımsızBğı tarnşdan İs- met Ocakçıoğlu var. V urutmenin Yargıtay üzerinde de etkin oldu- gu söylentileri yayılmaya başlan- dı." Körfez krizine de değinen Sav, hükümete verilen izni "yetki devri" olarak yonımlayarak "Ül- kemize saldın olmadan savaş lus- kırtıcilığı yapmak, tutarlı, saguklı ve uzun vadeli dış politikaya da, bölgemizdeki çıkarianmıza da ters düşer" dedi. TBB Başkanı, "Millet adına karar veren TBMM, savaş konusunda yetki- lerini çok kıskanç kullanmalı. hal- kııoızın ve insanlanmızın kaderi- ni çok yakından ilgilendiren ka- rarlann alınmasında yetkilerini, hiçbir kişi ve organa devrelmemelidir" diye konuştu. Önder Sav, hukukun üstünlü- ğü konusunda son zamanlarda ge- ri adımlar atıldığını, düşünce öz- gürlüğü ile ilgili hiçbir ileri adım atılmadığıru, TCK'run 141, 142 ve 163. maddelerine ilişkin değişik- liklerin hâlâ gündeme getirilmedi- ğini, son KHK'larla yasama orga- nının yetkilerine el atıldığı, huku- ka aykırı sürgün ve sansür uygu- lamalarının genişletildiğini belir- terek "Son zamanlardaki uygula- ma ve davranışlarta anayasanın fiilen tadili görünümü yarablmış, Cumburbaskanlıgı makamı, yasa- manın, vüriilmenin ve yargının üstünde bir konuma sokulmuş, nerede ise tüm yetkilerin tek mer- kezde toplanması tartışılır olmuştur" dedi. Günümüzde yürütmenin yargı- ya müdahale eder duruma geldi- ğini, Cumhurbaşkanı'nın yargı ile ilgili görev ve yetkilerinin huku- kun ustünlüğü ve demokratik hu- kuk devleti ile bağdaşmadığını da belirten Sav, özellikle idare ve ver- gi mahkemelerinde çoklukla imam hatip lisesi kökenlilerin gö- revlendirilmelerinin yargı çevrele- rini üzdüğünü ve düşündürdüğü- nü söyledi. TBB'nin ilk Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem de yargı bağımsızlı- ğı üzerinde durarak şöyle dedi: "Kamuoyu deyince akla, de- mokrasi ve meslek kuruluşlannın bağımsızlığı gelir. Açık veya ör- tülu diktatorlüklerde kamuoyu, degersiz sayılan veya yapay ola- rak yarablması faydab görülen bir kavramdır. Sınırsız kamuoyu sis- temi ile yasak bolgeli kamuoyu sistemi ayırt edilmelidir. Bu ikin- cisine kararsız demokrasilerde rastlanır. Biriik ve barolar mem- lekeümizde bu kararsızlık içinde degildir. Bagımsızlıklan tam ol- masa dahi, birlik ve barolar za- man zaman iktidaıia çaüsabilir- ler. Bu, birligin ve barolann gü- cdnü gösterir. Avukatlar hiçbir zaman esir knllanmadılar, fakat efendileri de olmadı." AÜ Hukuk Fakültesi Ceza Hu- kuku Kürsüsü öğretim üyelerin- den Prof. Dr. Eralp özgen de Yargıtay Başkanı'nın tutumunu "sansür" girişimi olarak niteledi. Türkiye'de bugün yargıç bağım- sızlığınm tam olarak gerçekleşti- ğini söylemenin mümkün olmadı- ğıru da belirten özgen, laiklik ko- nusunda da "Günümüzde gerici adımlann, belli mihraklardan güç alıp, maddi destek sağladıkJan Atatürkçüler tarafından büyük bir endişe ve korku ile izlenmek- tedir. Yöneticiler ise ya büyük bir vurdumduymazlık ya da büyük bir hıyanet içinde buna göz yummaktadırlar" dedi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, TBB'nin düzenlediği toplantıya da katılmadı. Ancak bir mesaj göndererek yeni adalet yıhnın "yargının aynlmaz bir par- çası olan barolara ve mensupla- nna da hayıriı, ugurlu olması" di- leğinde bulundu. Yeni yargı yüının başlaması ne- deniyle Hukuki Araştırmalar Der- neği Başkanı Sevket Kazan da yaptığı açıklamada, Yargıtay ile TBB arasındaki sürtüşmeden üzüntü duyduklanm belirtti. Ka- zan, yeni yargı yılında TCK'run 141-142 ve 163. maddelerinin tek- rar gündeme getirilmesi gerektiği- ni de vurgulayarak şöyle dedi: "Türk demokrasisi büyük ta- libsizlikler içerisindedir. Türk de- mokrasisi kanonlara başka turlü yazılmakta, uygulaması başka türlu yapılmaktadır. Demokrasi adına ahkâm kesenler, perde önünde halka karşı demokrasiden ve fikir özgürhıgünden yana gö- riinürken, perde arkasında olan- ca tahakkttmcn yöntemlerini tez- gâhlamaktadırlar.'' CUHEYT ARCAYUREK »azıyor Son Günlerde İnsanın Başı Dönüyor! ANKARA — Hukuk devleti kavramı, doğerini yi- tiriyor. Yetki tartışmalarında Meclisin ANAP gru- buyta aldığı manzara bir yana, dün Yargıtay Baş- kanı yeni adli yılı açış konuşmasında belli başlı ku- rumları temsil edenlerin adlarını vererek seiamlı- yor, protokolde başbakandan sonra gelen ana mu- halefetten söz etmiyor. Barolar Birliği adına yapılacak konuşmalan daha önce görmeyı ısteyenlerin başlattığı tartışmada SHP'nin çıkışlarını dünkü törende suçlayıcı öge- lerle eleştırıyor. Yargıtay gibi adaletı simgeleyen yüksek birkurum, yargı üağımsız/ığının ancak ık- tidar aracılığıyla sağlanabileceğını savunuyor Mu- halefetın yargı bağımsızlığını savunan çabalarını görmezlikten gelıyor. Adaletin temelını gerçekleş- tirecek tek koşulu bugünkü yapay iktidar olduğu- na bağlıyor. inönü, protokDİ eksikliğıni bir yerde 'unutkanlığa' varfyor, ama konuşma metnini ızleöikçe ana mu- halefeti suçlayan ögelerin çoğaldığım görüyor ve Yargıtay Başkanı'nın konuşması sürerken töreni terk ediyor. Son günlerde yaşananlar insanın ba- şını dondûrüyor. Tek şeflerın önce ordu ile işadam- larını avucuna aldığını, daha sonra yargı organını kendine benzettiğini anımsayanlar son on gün içindeki gelişmeleri büyük kaygıyla ızlıyorlar. inönü, dün artık izin çerçevesinden çıkan, TBMM'nin yetkilerini dogrudan hükümete aktaran son tezkerenın anayasaya aykırı olduğunu bir kez daha -kesın kes- yineledikten sonra Anayasa Mah- kemesı'ne başvuracaklannı açıklıyor. SHP başvurusu en geç salı günû yüksek mah- kemenin önüne çıkacak. inönü, başvurunun ya- 2ilmakta olduğunu söylerken bir yandan da mu- halefetin 'hızlı' davran na Anayasa Mahkemesi: nin de uymasını 'temenni' ediyor. Daha doğrusu böyle görünûyor. İktidann aldığı yetkiyi hemen kul- lanarak telafisi mümkün olmayan' uygulamalara girişmesi olasıhğının . jele ve kesin karara gerek- sinimi zorladığmı vurguluyor. Kısacası İnönü, yetkilerin anayasaya aykınlığı- na bir an önce karar verılrnesını isterken yaşam- sal değerdekı yetkilerin TÖ'nün elinde alelacele uygulamaya gırmesini önlemek istiyor. ÇCınkiı 7Û, çeşıtlı zamanlarda kimı sorunların Anayasa Mah- kemesi ne gıdeceğini görûnce derhal uygulama- lara geçmış, daha sonrakı iptal kararları bu uygu- lamaların sağladığı zararları engelleyememışti. Bu kez dünküler gibi ekonomik bir sakıncanın önlenmesı de söz konusu değil. Bireyler, devlet ve ülke, tam bir ötüm kalım savaşrnın anfesinde Teslim olanlar Tek adama bağlı, nereye varacağı bilinemeyen yetkilere 'dur' dıyecek tek kurum kaldı: Anayasa Mahkemesi! Son on gûnde ANAP çoğunluğunun TÛ'nün eiinde nasıl hamur edikjiğıni kamuoyu gün be gün yaşadı. ANAP grubundaki 'sütun ars- lanlarının' demokratik kuraltan savunamadıklan, ülkenin çıkarına uygun karann çıkması için par- maklarını oynatamadıkları oylamayla ortaya çıktı. TO, tecavüz halinde' savaş karan nı reddetti, as- ker gondermeye, yabancı asker çağırmaya, Kör- fez dekı bunalımın savasa dönüşmesı durumun- da içıne gırmeye elverişli yenı yetkilerı yukarıdan bastırarak saldırgan vazıyet aldı. Hükümet direnir gibi oldu, pes etti. İlk karara Meclis'te karşı koyan Mesut Yılmaz ile HCG ise liderlık yarışında payçı- karma dûrtüleriyle son olayda teslim oldular TO : Insan yazarken sıkılıyor. Oysa dün TO'nûn buy- ruğuna koşar adım 'evet' dıyen HCG, bize telefon ediyor, ne grupta ne de Meclis'te sınırsız yetkiye oy vermeyeceğinı neredeyse ant içerek söylüyor- du. Gittı, geldı ve verdi. Yılmaz ise HCG gibi yu- karıdan gelen baskıyla ezildi. Olumlu oy verdi. Antıdemokratık' Recep Ergun Paşa, 'hayır' diye- rek 'demokratlaşıyordu' iyi mi? Bizim kimı arkadaşlar hâlâ bu türden 'devlet adamlığı' oynayanları Akbulut'a yeğliyor, lider ol- malan için sütunlar dolduruyorlar. Böylece tek buyruk, Meclis'e egemen çoğunlu- ğu dizginledi. Ookusu bu otan demokratik isleyış, yaşamsal bir konuda milletvekilinin elini kolunu bağlayarak asker gönderme, yabancıları çağırma gibi sınırsız yetkileri hükümete -hem de bu hükümete- "lüzum, hudut ve şümulünü" saptama özgüriügü ile tanıdı. Ulusal iradeden yoksun çoğunluğun pervastz- lığı karşısında maddi direnme gücûnden yoksun muhalefetin Meclis'te yapacağı hiçbir şey yoktu. Parlamento TÛ buyruğuyla dizayn edilince' Ana- yasa Mahkemesi'ne şimdi tarihsel bir görev dü- şüyordu Üstelık anayasanın başka hûkümleri sı- nırsız yetkinin Meclisten alınarak hükümete dev- redilmesine karşıydı. Siyasal havaya ve etkilemelere, hele basındaki savaş çığlıklarına kapılmazsa, yüksek mahkeme- nın sınırsız yetkilerı anayasaya aykırı bulması bek- lenıyor. Ülkemn büyük yararlarına dayanarak bu yolda karar bekleyenlerden hiçbırinın siyasal bir yatırımın peşinde olmadığını yüksek mahkemenin peşınen kabul etrnesı gerekiyor. İnönü'nün deyişiyle böylesı yetkiler, yasaların ne anasında ne de babasında' yer alıyor. TÖ, Tür- kiye'yi çıkışı görünmeyen karanlık tünele sokma- ya çaltşıyor. On bir yüksak hâkimin parlamentonun üstün- de olmadığı söylenmeye, yazılmaya başlanacak. Peki ama bir kışi parlamentoyu vesayet altına ala- bıliyor da anayasa gereğı on bir yüksek hâkım ül- keyi Dadireden çıkaracak hem de anayasal düze- ninı iade edecek bir karara neden varamıyor? Ulu- sal belalar zincırini hıç değılse bir kurum kıracak. Gerçegi aydınlatan karar yenne tersine bir yargı, bütün demokratik kurumiarı aynı kabın ıçıne ala- cak. Sevsinler! Gizli ve açık bütün görüşmelerde İnönü île De- mirel, tek bir soruya yanıt arıyorlar: "Sinırsız yetkilerte ne yapacaksınız?" Hükümet- ten kem küm! Demirel, TO'nün dirayetli politika- sına uygun adım atanları 'pastacılar' diye tanımlı- yor. ANAP milletvekillennı pastadan pay alma dü- şûne yattıkları için 'pastacı' diye isimlendiriyor. 'Ne yapacaksınız' sorusuna Yıldırım Bey, "Efen- dim, Körfez'de 18 mıtletın şu kadar gemisı varmış" diye yaklaşıyor. Hanı ayıp olacak dünyaya. bızden de bir ikı bulunsun demeye getıren yanıtlar veri- yor. Ya asker gönderme? Açık seçik göndermeye- ceğız yok. Pekı ne var? "Oinamik pojitika neyi ge- rektiriyorsa." 'Dinamık' dediği de günde on dosya okuyup ka- ratiar veren Çankaya. Genç arkadaşlar öncekı ge- ce hükümet sözcülüğünü üstlenen devletlû bakan- lanmızdan Güneş Taner'e bir savaş gemisı ya da asker gönderıleceğıne dair bir karar çıkıp çıkma- dığını soruyorlar Devletlû "Daha evvelden hazır- lanmış, planlanmış uygulamaya gırecek bir takvim yok" demez mi? Sanki 70, Akbulut'a böyle bir karan bırakırmış gibı. O, btrkaç gün önceden baslar hafif hafff haydi hayırlısı' kararları duyurmaya. Sonra Çankaya'da hükümeti toplar, tebliğ eder' kaç asker veya ge- mi gideceğını. Oysa hükümetin açık gizli açıkla- malarına göre: 1- Önce bir savaş gemisı. Adı da savaştırana yaraşır olacak, örneğın Turgut Reis' firkateynı. 2- Sonra kara birlığj. Suudi komutası- nın buyruğuna giren Müslüman birliklerin arası- na. 3- 'Çöl kalkanı'ndan sonra 'kuzeyden kıskaç" planıyla Irak'a saldın. TO ile hükümeti, giderek berraklaşan bu irde- lernelere yanm ağızla dahi 'hayır1 diyemiyorlar. '>»t- kiyle ne yapacaksınız' sorusuna gercek karşılık- ları, savaş karan vermeye yetkili Meclis bilmiyor. Kim diyoruz? Kimler biliyor diye sormuyoruz. Tek kışi: TO biliyor. Heie 9 eylüldeki zırvenin gündemı tam belirsin, Körfez'de daha etkin Sovyet baskısının yanı sıra Gorbı'nin gereksındiği ekonomik yardım ve kredî- lere ABD bir kez 'evet' desin. Tek savaş gemisiy- le bile savaş bizim için bir oldubitti. Kuzeyden kıs- kaç başlatılacak, lütuf buyurup savaş hali ilanı is- temı TBMM'ye gelecek. Muhalefetin aklı başında bütün çevrelerın yargısı bu yönde. Serbest eko- nomı zorlukları dedin mi ha Gorbi, ha 70. Kılpayı, fark etmez. Bu da yorumlann ana maddesi. Gelişmelere nereden bakarsak bakalım, kulise göre TO'nün tek adamlığına 'demokratik bir kurumun' artık hayır demesi gerekiyor. Umudu yitırmemelil
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear